Futbol imparatorluğu: City Football Group

Futbolun alfabesi değişti. Para işin içine girdi, endüstriyel futbol icat oldu. Arap ve Çin sermayesinin Avrupa’da futbola yatırım yapması ne anlama geliyor? City Football Group’un futbolda kurduğu imparatorluğu nasıl okumak gerekiyor? Peki, Türkiye’den hangi takımla ilgileniyorlar? Can Budak yazdı.

“Şu anda dünyanın en iyi takımları kim?” diye sorarsak şüphesiz çoğumuzun sayacağı ilk 5 takımdan birisi Manchester City olacaktır. Peki, bundan 15 sene önce aynı şeyi söyleyebilir miydik? Middlesbrough’a 8-1 yenilen, zaman zaman küme düşme korkusu yaşayan bir takımdı.

O zaman Manchester United hem ligde hem de Avrupa’da lokomotifti ve gözdeydi. Manchester’ın küçük kardeşi City’nin ise pek destekçisi yoktu.

Sonra ne mi oldu?

Dünyada hemen hemen her şeyde olduğu gibi futbolda da endüstriyelleşme başladı ve Manchester City, Birleşik Arap Emirlikleri şeyhi Mansur bin Zayid’in sahibi olduğu Abu Dhabi United Group tarafından satın alındı.

Sonrası ise hepimizin bildiği gibi… Sansasyonel transferler, takımın başına Pep Guardiola’nın getirilmesi ve son 5 senede 4 Premier League şampiyonluğu, bir de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. Artık Manchester’ın gözdesi onlar. Tıpkı pahalı transferlere başladıkları dönemde Carlos Tevez’i Manchester United’ın elinden kaptıklarında, “Manchester’a hoş geldin Tevez” demeleri gibi… Manchester ve İngiliz futbolunun en tepesinde yer alan takım artık United değil, City ve tabii ki bunu paraya borçlular.

Bir futbol imparatorluğu

Abu Dhabi United Group için her şey iyi gidiyordu, ama geleceği de düşünmeyi ihmal etmediler. Onlarınki anlık bir heves değildi sonuçta. Başarılarını tüm dünya geneline yaymak istiyorlardı. Bir futbol imparatorluğu kurma hayalleri vardı. Tarihler 10 Ocak 2013’ü gösterdiğinde Abu Dhabi United Group, Çinli ortakları China Media Capital ve CITIC Capital ile birlikte City Football Group’u kurdu.

Sadece para ile futbolda başarının gelmediği bir gerçek. Öyle olsaydı Paris Saint-Germain’in (PSG) şimdiye dek Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunun olması lazımdı. Veya Manchester City, Şampiyonlar Ligi zaferi için o kadar yıl beklemezdi.

Manchester City, sadece paranın yetmeyeceğini bildiği için takımı Pep Guardiola üzerine inşa etti. Para her şey demek değil, işi bilen insanlara teslim etmek de en az o kadar değerli. City Football Group ise bu organizasyonu Ferran Soriano’ya emanet etti. Soriano, Barcelona’da başkan yardımcılığı yapmış, Manchester City’de CEO görevi üstlenmiş, futbolu oldukça iyi bilen ünlü bir iş adamı. City Football Group’un da aynı zamanda beyni konumunda.

Amaçları ise büyük şehirlerdeki futbol kulüplerini satın almak ve kendilerine göre futbolu geliştirmek. Bazılarına göre ise en yetenekli futbolcuları bulup Manchester City’e kazandırmak…

Manchester City şemsiyesi altında başlatılan bu holding, 2013’ten itibaren sürekli yatırımlar yaptı ve kulüp ağını her yıl genişletti. Şu an City Football Group’a bağlı takımlar kim, ona bir bakalım;

  • Manchester City – İngiltere
  • New York City – Amerika
  • Girona – İspanya
  • Mumbai City – Hindistan
  • Melbourne City – Avustralya
  • Palermo – İtalya
  • Troyes – Fransa
  • Yokohama Marinos – Japonya
  • Sichuan Jiuniu – Çin
  • Montevidio City Turque – Uruguay
  • Lommel – Belçika
  • Club Bolivar – Bolivya
  • Bahia – Brezilya

City Football Group’un İspanya şubesi Girona ise şu anda İspanya’da tarih yazmakla meşgul. Mütevazı bir takım olan ve sadece 100 bin nüfusu olan Girona için hayal bile edemeyecekleri bir sezon izliyoruz. 2017’de tarihinde ilk kez La Liga’ya yükselen Girona şu anda Real Madrid ile birlikte La Liga’da şampiyonluk mücadelesi içinde. İspanya’da devre arasına kadar topladıkları puan, kulüp tarihinin rekor puanı oldu. Bir peri masalı peşindeler. Tabii ki çok zor, ama gösterdikleri performansa baktığımızda imkânsız diyemeyiz.

Barcelona’ya deplasmanda 4 gol atarak mağlup eden ve La Liga’nın en çok gol atan takımı olan Girona’yı seneye Şampiyonlar Ligi’nde görmemiz de çok olası. Sene başında acaba ligde kalırlar mı, denilen bir takım için inanılmaz bir başarı öyküsü. Peki, bunda City Football Group’un payı ne kadar?

Girona – Bir peri masalı

Girona’nın bu seneki başarısında transfer politikasının altını çizmekte yarar var. Ukrayna’dan gelen 2 futbolcu, Artem Dovbyk ve Viktor Tsygankov… Dovbyk 7,5 milyon euro, Tsygankov ise 5 milyon euro bonservis ücretiyle transfer edildi.

Daha yarım sezon geçti, ama iki futbolcunun piyasa değerinin toplamı 50 milyon euro’yu geçti. Dovbyk ile iki sezon önce ülkemizden Trabzonspor da ilgilenmiş, ancak bu transferde başarılı olamamıştı. Süper Lig yöneticileri ismi tanınmış, 30 yaş üstü futbolculara 2-3 milyon euro maaş vermeyi daha çok seviyor olsa gerek, genç bir futbolcuya yatırım yapmaya çekindiler belki de… Arkanızda City Football Group olunca yatırım konusunda elinizi korkak alıştırmıyorsunuz ama. Bir diğer transfer Savio da olduğu gibi…

Savio transferi aslında tam bir City Football Group özeti. Genç Brezilyalı, 2022 yılında City Football Group’un Fransa’daki takımı Troyes tarafından 6,5 milyon euro’ya Brezilya’dan transfer edildi. Fransa’da hiç oynamadan önce PSV’ye kiralandı, ardından grubun İspanya’daki takımı Girona’ya. La Liga’da bu sezon harika bir performans gösteren 19 yaşındaki futbolcunun piyasa değeri 30 milyon euro’ya kadar çıktı. Hatta oyuncuyla ‘büyük abi’ Manchester City’nin ilgilendiği de iddia ediliyor. Troyes, oyuncuyu hiç oynatmadan 5-6 katına satma şansına sahip şu an.

Nasıl yatırım ama, değil mi?

Belki de Manchester City, aslında kendi istediği oyuncuyu ‘pişsin’ diye kardeş kulüplerine yönlendirmiş de olabilir. Bu da City Football Group’un aslında bir Manchester City projesi olduğu görüşüne uyan bir düşünce.

Orta sahanın vazgeçilmez ismi Yangel Herrera da Manchester City’den geldi. Aleix Garcia da Manchester City çıkışlı. Yani City’nin kadrosunda düşünmediği ve geliştirmek istediği oyuncuları Girona’da görebiliyoruz.

Girona sportif direktörü Quique Carcel, ESPN’e verdiği bir röportajda City Football Group’un Girona’ya etkisini şöyle anlatıyor:

“La Liga’ya yükselmemiz de tabii işleri kolaylaştırdı. CFG gerçekten futbolu iyi bilen insanlardan oluşuyor ve birçok şey onlardan sonra iyileşti, daha iyi duruma geldi. Çok iyi projeleri var.”

Aslında City Football Group’un sadece yatırım değil, bir futbol kültürü geliştirmeye çalıştığı da söylenebilir. Manchester City’de Pep Guardiola’nın oynattığı futbolun çok benzerini Girona’da teknik direktör Michel uyguluyor. Hatta Michel’in ismi Pep Guardiola sonrası Manchester City’nin olası adayları arasında geçiyor. Guardiola kültürünü geniş bir ağ şeklinde büyütüp pastadan en büyük payı alma düşüncesindeler.

Dünyayı ele geçiren güç

City Football Group’un tek hedefi Avrupa’yı fethetmek değil, tüm dünyayı ele geçirmek.

ABD’de futbolun popülerleşmesiyle New York City FC’yi satın alan grup, geçtiğimiz yaz Arjantinli forvet Taty Castellanos’un Lazio’ya transferiyle büyük bir gelir elde etmişti. New York City tarafından sadece 425 bin euro’ya satın alınan Arjantinli forvet, diğer kardeş takım Girona’ya kiralanmış ve tekrar ABD’ye dönmüştü. Sezon başında ise Lazio’ya 15 milyon euro’ya satıldı. Neredeyse 15 katı…

City Football Group için bir başarılı yatırım daha!

3 sene önce transfer edilen 21 yaşındaki Brezilyalı futbolcu Talles Magno’dan da büyük bir gelir elde etmeyi planlıyorlar.

Tabii bu yatırımları yaparken 2021’de müzesine götürdükleri ilk MLS Kupası’nı ve 2022’deki Campeones Kupası zaferlerini unutmayalım. Avustralya’daki yatırımları Melbourne City FC de 2021 yılında ilk şampiyonluk sevincini yaşadı. Japonya’da Yokohama ile son 5 senede 2 şampiyonluk gördüler. Sichuan Jiuniu ile Çin 2. Ligi’nde şampiyonluk sevinci yaşadılar. Hem yatırım, hem başarı. Formül bu kadar basit.

Son olarak da İtalya’nın köklü takımlarından Palermo’yu organizasyon içine eklediler. Palermo, Cavani ve Dybala gibi birçok yıldızın çıkışını gerçekleştirdiği bir takım. Ayrıca taraftarları da son derece ateşli. Finansal olarak sıkıntılar yaşıyorlardı ve City Football Group bu fırsatı kaçırmadı. Bu sene Girona’dan gördüğümüz sürpriz çıkışın bir benzerini yakın zamanda İtalya’da Palermo’dan bekleyebiliriz. Şu anda Serie B’deler ve Serie A özlemlerini gidermek istiyorlar. Bunun için ortam son derece müsait.

Türkiye’den takım alacaklar mı?

Futbol imparatorluğu dönemi başladı ve ileride bunun çok örneklerini göreceğiz gibi. City Football Group’un rakibi olarak Red Bull’u sayabiliriz. Avusturya merkezli bir şirket olan Red Bull, Leipzig ve Salzburg gibi Avrupa’nın önemli takımlarının yanı sıra Brezilya’dan ve Amerika’dan da takım alarak bir ağ oluşturmuş durumda. Tabii City Football Group’un imparatorluğu çok daha büyük durumda! Takım sayıları şimdiden 10’u geçti ve bu sayının yakın bir zamanda daha da artması bekleniyor.

Peki, City Football Group yatırımları arasında Türkiye’yi de görebilir miyiz?

Aslında City Football Group’un Türkiye’den özellikle Başakşehir’i satın almak istediği iddiaları çok sesli bir şekilde çıkıyordu. Hatta Manchester City’nin akademi antrenörü olan Mustafa Alper Avcı, konuyla ilgili Ajansspor’a verdiği röportajda, “City Group’un Türkiye, Finlandiya ve Kore’den takım alma düşüncesi var” açıklamasını yapmıştı. El sıkışıldığı haberleri bile çıkmıştı, ancak nedendir bilinmez, anlaşmaya varılamadı.

Yabancı bir yatırımcının Süper Lig’den takım satın alması mümkün mü? Spor yorumcusu ve yazarı Serdar Ali Çelikler, geçtiğimiz yıl HaberTürk gazetesi için yazdığı köşesinde, “Türk kulüplerini kim neden alsın? Dünya kadar borç, uluslararası arenada geçerliliğinin olmaması ve bir sürü denge ile idare edilmeye çalışılan futbol iklimi…” demişti. Her sene değişen yabancı sınırlaması, sürekli değişen veya değiştirilmeye çalışılan Federasyon Başkanı, hatta ve hatta küme düşmenin kaldırılması gibi gerçeküstü olayların yaşandığı Süper Lig’den takım almak elbette biraz riskli bir yatırım olabilir.

Ancak Galatasaray’ın Sacha Boey’u rekor bonservis ücretiyle Bayern Münih’e satması, Arda Güler’in Fenerbahçe’den Real Madrid’e transfer olması gibi detaylar hâlâ Türkiye’nin iyi bir yatırım merkezi olduğunu gösteriyor.

İzmir’in köklü takımlarından Göztepe de geçtiğimiz yıllarda Danimarka şirketi olan Sport Republice’ye satılmıştı. Bu şirket, Göztepe’nin %70 hakkını almış ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmişti. Göztepe şu anda tekrar Süper Lig’e dönmenin hesaplarını yapıyor. Belki de Türkiye’de bir akımı başlatacak olan kulüp onlar olacak.

City Football Group, Hollanda’dan NAC Breda’yı almak istemiş, fakat taraftarlar buna karşı çıkmıştı. Palermo’da da bazı taraftar grupları satın alma işlemini eleştirmişti. Türkiye ve İtalya gibi ülkelerde futbola biraz daha duygusal bakıldığı bir gerçek. Türkiye’de taraftarların, takım başkanlarını veya sahiplerini kendi içlerinden olmasını istemeleri en doğal hakları. Ancak yıldız transferler gelince bu duygusallık da yerini mantığa bırakabilir. Büyük takımlar için şimdilik bunun olmasını zor bir ihtimal görebiliriz ama Başakşehir gibi taraftar kitlesi görece daha küçük olan takımlar için bu durum, çift taraflı iyi bir yatırım fikri olabilir. Başakşehir ve City Football Group arasındaki gelişmelerin ne olacağını da zaman gösterecek.

Bildiğimiz bir gerçek var ki futbolda yeni bir dönem başladı. O da futbol imparatorluğu. Bu dönemin şu anda en güçlüsü City Football Group ve uzun bir süre daha öyle kalacaklar gibi.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 23 Şubat 2024’te yayımlanmıştır.

Can Budak
Can Budak
Can Budak – Yazar, muhabir ve yönetici. Bahçeşehir Üniversitesi, Gazetecilik bölümü mezunu. 3 yıl boyunca Sporx’te editörlük yaptıktan sonra 2 sene kadar Hürriyet gazetesinin spor bölümü olan Spor Arena'da İçerik Uzmanı olarak çalıştı. Ardından kendi şirketi Ku Digital Marketing & Consultancy’i kurup İngiltere’ye yerleşti. Şu anda da İngiltere'de çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Futbol imparatorluğu: City Football Group

Futbolun alfabesi değişti. Para işin içine girdi, endüstriyel futbol icat oldu. Arap ve Çin sermayesinin Avrupa’da futbola yatırım yapması ne anlama geliyor? City Football Group’un futbolda kurduğu imparatorluğu nasıl okumak gerekiyor? Peki, Türkiye’den hangi takımla ilgileniyorlar? Can Budak yazdı.

“Şu anda dünyanın en iyi takımları kim?” diye sorarsak şüphesiz çoğumuzun sayacağı ilk 5 takımdan birisi Manchester City olacaktır. Peki, bundan 15 sene önce aynı şeyi söyleyebilir miydik? Middlesbrough’a 8-1 yenilen, zaman zaman küme düşme korkusu yaşayan bir takımdı.

O zaman Manchester United hem ligde hem de Avrupa’da lokomotifti ve gözdeydi. Manchester’ın küçük kardeşi City’nin ise pek destekçisi yoktu.

Sonra ne mi oldu?

Dünyada hemen hemen her şeyde olduğu gibi futbolda da endüstriyelleşme başladı ve Manchester City, Birleşik Arap Emirlikleri şeyhi Mansur bin Zayid’in sahibi olduğu Abu Dhabi United Group tarafından satın alındı.

Sonrası ise hepimizin bildiği gibi… Sansasyonel transferler, takımın başına Pep Guardiola’nın getirilmesi ve son 5 senede 4 Premier League şampiyonluğu, bir de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. Artık Manchester’ın gözdesi onlar. Tıpkı pahalı transferlere başladıkları dönemde Carlos Tevez’i Manchester United’ın elinden kaptıklarında, “Manchester’a hoş geldin Tevez” demeleri gibi… Manchester ve İngiliz futbolunun en tepesinde yer alan takım artık United değil, City ve tabii ki bunu paraya borçlular.

Bir futbol imparatorluğu

Abu Dhabi United Group için her şey iyi gidiyordu, ama geleceği de düşünmeyi ihmal etmediler. Onlarınki anlık bir heves değildi sonuçta. Başarılarını tüm dünya geneline yaymak istiyorlardı. Bir futbol imparatorluğu kurma hayalleri vardı. Tarihler 10 Ocak 2013’ü gösterdiğinde Abu Dhabi United Group, Çinli ortakları China Media Capital ve CITIC Capital ile birlikte City Football Group’u kurdu.

Sadece para ile futbolda başarının gelmediği bir gerçek. Öyle olsaydı Paris Saint-Germain’in (PSG) şimdiye dek Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunun olması lazımdı. Veya Manchester City, Şampiyonlar Ligi zaferi için o kadar yıl beklemezdi.

Manchester City, sadece paranın yetmeyeceğini bildiği için takımı Pep Guardiola üzerine inşa etti. Para her şey demek değil, işi bilen insanlara teslim etmek de en az o kadar değerli. City Football Group ise bu organizasyonu Ferran Soriano’ya emanet etti. Soriano, Barcelona’da başkan yardımcılığı yapmış, Manchester City’de CEO görevi üstlenmiş, futbolu oldukça iyi bilen ünlü bir iş adamı. City Football Group’un da aynı zamanda beyni konumunda.

Amaçları ise büyük şehirlerdeki futbol kulüplerini satın almak ve kendilerine göre futbolu geliştirmek. Bazılarına göre ise en yetenekli futbolcuları bulup Manchester City’e kazandırmak…

Manchester City şemsiyesi altında başlatılan bu holding, 2013’ten itibaren sürekli yatırımlar yaptı ve kulüp ağını her yıl genişletti. Şu an City Football Group’a bağlı takımlar kim, ona bir bakalım;

  • Manchester City – İngiltere
  • New York City – Amerika
  • Girona – İspanya
  • Mumbai City – Hindistan
  • Melbourne City – Avustralya
  • Palermo – İtalya
  • Troyes – Fransa
  • Yokohama Marinos – Japonya
  • Sichuan Jiuniu – Çin
  • Montevidio City Turque – Uruguay
  • Lommel – Belçika
  • Club Bolivar – Bolivya
  • Bahia – Brezilya

City Football Group’un İspanya şubesi Girona ise şu anda İspanya’da tarih yazmakla meşgul. Mütevazı bir takım olan ve sadece 100 bin nüfusu olan Girona için hayal bile edemeyecekleri bir sezon izliyoruz. 2017’de tarihinde ilk kez La Liga’ya yükselen Girona şu anda Real Madrid ile birlikte La Liga’da şampiyonluk mücadelesi içinde. İspanya’da devre arasına kadar topladıkları puan, kulüp tarihinin rekor puanı oldu. Bir peri masalı peşindeler. Tabii ki çok zor, ama gösterdikleri performansa baktığımızda imkânsız diyemeyiz.

Barcelona’ya deplasmanda 4 gol atarak mağlup eden ve La Liga’nın en çok gol atan takımı olan Girona’yı seneye Şampiyonlar Ligi’nde görmemiz de çok olası. Sene başında acaba ligde kalırlar mı, denilen bir takım için inanılmaz bir başarı öyküsü. Peki, bunda City Football Group’un payı ne kadar?

Girona – Bir peri masalı

Girona’nın bu seneki başarısında transfer politikasının altını çizmekte yarar var. Ukrayna’dan gelen 2 futbolcu, Artem Dovbyk ve Viktor Tsygankov… Dovbyk 7,5 milyon euro, Tsygankov ise 5 milyon euro bonservis ücretiyle transfer edildi.

Daha yarım sezon geçti, ama iki futbolcunun piyasa değerinin toplamı 50 milyon euro’yu geçti. Dovbyk ile iki sezon önce ülkemizden Trabzonspor da ilgilenmiş, ancak bu transferde başarılı olamamıştı. Süper Lig yöneticileri ismi tanınmış, 30 yaş üstü futbolculara 2-3 milyon euro maaş vermeyi daha çok seviyor olsa gerek, genç bir futbolcuya yatırım yapmaya çekindiler belki de… Arkanızda City Football Group olunca yatırım konusunda elinizi korkak alıştırmıyorsunuz ama. Bir diğer transfer Savio da olduğu gibi…

Savio transferi aslında tam bir City Football Group özeti. Genç Brezilyalı, 2022 yılında City Football Group’un Fransa’daki takımı Troyes tarafından 6,5 milyon euro’ya Brezilya’dan transfer edildi. Fransa’da hiç oynamadan önce PSV’ye kiralandı, ardından grubun İspanya’daki takımı Girona’ya. La Liga’da bu sezon harika bir performans gösteren 19 yaşındaki futbolcunun piyasa değeri 30 milyon euro’ya kadar çıktı. Hatta oyuncuyla ‘büyük abi’ Manchester City’nin ilgilendiği de iddia ediliyor. Troyes, oyuncuyu hiç oynatmadan 5-6 katına satma şansına sahip şu an.

Nasıl yatırım ama, değil mi?

Belki de Manchester City, aslında kendi istediği oyuncuyu ‘pişsin’ diye kardeş kulüplerine yönlendirmiş de olabilir. Bu da City Football Group’un aslında bir Manchester City projesi olduğu görüşüne uyan bir düşünce.

Orta sahanın vazgeçilmez ismi Yangel Herrera da Manchester City’den geldi. Aleix Garcia da Manchester City çıkışlı. Yani City’nin kadrosunda düşünmediği ve geliştirmek istediği oyuncuları Girona’da görebiliyoruz.

Girona sportif direktörü Quique Carcel, ESPN’e verdiği bir röportajda City Football Group’un Girona’ya etkisini şöyle anlatıyor:

“La Liga’ya yükselmemiz de tabii işleri kolaylaştırdı. CFG gerçekten futbolu iyi bilen insanlardan oluşuyor ve birçok şey onlardan sonra iyileşti, daha iyi duruma geldi. Çok iyi projeleri var.”

Aslında City Football Group’un sadece yatırım değil, bir futbol kültürü geliştirmeye çalıştığı da söylenebilir. Manchester City’de Pep Guardiola’nın oynattığı futbolun çok benzerini Girona’da teknik direktör Michel uyguluyor. Hatta Michel’in ismi Pep Guardiola sonrası Manchester City’nin olası adayları arasında geçiyor. Guardiola kültürünü geniş bir ağ şeklinde büyütüp pastadan en büyük payı alma düşüncesindeler.

Dünyayı ele geçiren güç

City Football Group’un tek hedefi Avrupa’yı fethetmek değil, tüm dünyayı ele geçirmek.

ABD’de futbolun popülerleşmesiyle New York City FC’yi satın alan grup, geçtiğimiz yaz Arjantinli forvet Taty Castellanos’un Lazio’ya transferiyle büyük bir gelir elde etmişti. New York City tarafından sadece 425 bin euro’ya satın alınan Arjantinli forvet, diğer kardeş takım Girona’ya kiralanmış ve tekrar ABD’ye dönmüştü. Sezon başında ise Lazio’ya 15 milyon euro’ya satıldı. Neredeyse 15 katı…

City Football Group için bir başarılı yatırım daha!

3 sene önce transfer edilen 21 yaşındaki Brezilyalı futbolcu Talles Magno’dan da büyük bir gelir elde etmeyi planlıyorlar.

Tabii bu yatırımları yaparken 2021’de müzesine götürdükleri ilk MLS Kupası’nı ve 2022’deki Campeones Kupası zaferlerini unutmayalım. Avustralya’daki yatırımları Melbourne City FC de 2021 yılında ilk şampiyonluk sevincini yaşadı. Japonya’da Yokohama ile son 5 senede 2 şampiyonluk gördüler. Sichuan Jiuniu ile Çin 2. Ligi’nde şampiyonluk sevinci yaşadılar. Hem yatırım, hem başarı. Formül bu kadar basit.

Son olarak da İtalya’nın köklü takımlarından Palermo’yu organizasyon içine eklediler. Palermo, Cavani ve Dybala gibi birçok yıldızın çıkışını gerçekleştirdiği bir takım. Ayrıca taraftarları da son derece ateşli. Finansal olarak sıkıntılar yaşıyorlardı ve City Football Group bu fırsatı kaçırmadı. Bu sene Girona’dan gördüğümüz sürpriz çıkışın bir benzerini yakın zamanda İtalya’da Palermo’dan bekleyebiliriz. Şu anda Serie B’deler ve Serie A özlemlerini gidermek istiyorlar. Bunun için ortam son derece müsait.

Türkiye’den takım alacaklar mı?

Futbol imparatorluğu dönemi başladı ve ileride bunun çok örneklerini göreceğiz gibi. City Football Group’un rakibi olarak Red Bull’u sayabiliriz. Avusturya merkezli bir şirket olan Red Bull, Leipzig ve Salzburg gibi Avrupa’nın önemli takımlarının yanı sıra Brezilya’dan ve Amerika’dan da takım alarak bir ağ oluşturmuş durumda. Tabii City Football Group’un imparatorluğu çok daha büyük durumda! Takım sayıları şimdiden 10’u geçti ve bu sayının yakın bir zamanda daha da artması bekleniyor.

Peki, City Football Group yatırımları arasında Türkiye’yi de görebilir miyiz?

Aslında City Football Group’un Türkiye’den özellikle Başakşehir’i satın almak istediği iddiaları çok sesli bir şekilde çıkıyordu. Hatta Manchester City’nin akademi antrenörü olan Mustafa Alper Avcı, konuyla ilgili Ajansspor’a verdiği röportajda, “City Group’un Türkiye, Finlandiya ve Kore’den takım alma düşüncesi var” açıklamasını yapmıştı. El sıkışıldığı haberleri bile çıkmıştı, ancak nedendir bilinmez, anlaşmaya varılamadı.

Yabancı bir yatırımcının Süper Lig’den takım satın alması mümkün mü? Spor yorumcusu ve yazarı Serdar Ali Çelikler, geçtiğimiz yıl HaberTürk gazetesi için yazdığı köşesinde, “Türk kulüplerini kim neden alsın? Dünya kadar borç, uluslararası arenada geçerliliğinin olmaması ve bir sürü denge ile idare edilmeye çalışılan futbol iklimi…” demişti. Her sene değişen yabancı sınırlaması, sürekli değişen veya değiştirilmeye çalışılan Federasyon Başkanı, hatta ve hatta küme düşmenin kaldırılması gibi gerçeküstü olayların yaşandığı Süper Lig’den takım almak elbette biraz riskli bir yatırım olabilir.

Ancak Galatasaray’ın Sacha Boey’u rekor bonservis ücretiyle Bayern Münih’e satması, Arda Güler’in Fenerbahçe’den Real Madrid’e transfer olması gibi detaylar hâlâ Türkiye’nin iyi bir yatırım merkezi olduğunu gösteriyor.

İzmir’in köklü takımlarından Göztepe de geçtiğimiz yıllarda Danimarka şirketi olan Sport Republice’ye satılmıştı. Bu şirket, Göztepe’nin %70 hakkını almış ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmişti. Göztepe şu anda tekrar Süper Lig’e dönmenin hesaplarını yapıyor. Belki de Türkiye’de bir akımı başlatacak olan kulüp onlar olacak.

City Football Group, Hollanda’dan NAC Breda’yı almak istemiş, fakat taraftarlar buna karşı çıkmıştı. Palermo’da da bazı taraftar grupları satın alma işlemini eleştirmişti. Türkiye ve İtalya gibi ülkelerde futbola biraz daha duygusal bakıldığı bir gerçek. Türkiye’de taraftarların, takım başkanlarını veya sahiplerini kendi içlerinden olmasını istemeleri en doğal hakları. Ancak yıldız transferler gelince bu duygusallık da yerini mantığa bırakabilir. Büyük takımlar için şimdilik bunun olmasını zor bir ihtimal görebiliriz ama Başakşehir gibi taraftar kitlesi görece daha küçük olan takımlar için bu durum, çift taraflı iyi bir yatırım fikri olabilir. Başakşehir ve City Football Group arasındaki gelişmelerin ne olacağını da zaman gösterecek.

Bildiğimiz bir gerçek var ki futbolda yeni bir dönem başladı. O da futbol imparatorluğu. Bu dönemin şu anda en güçlüsü City Football Group ve uzun bir süre daha öyle kalacaklar gibi.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 23 Şubat 2024’te yayımlanmıştır.

Can Budak
Can Budak
Can Budak – Yazar, muhabir ve yönetici. Bahçeşehir Üniversitesi, Gazetecilik bölümü mezunu. 3 yıl boyunca Sporx’te editörlük yaptıktan sonra 2 sene kadar Hürriyet gazetesinin spor bölümü olan Spor Arena'da İçerik Uzmanı olarak çalıştı. Ardından kendi şirketi Ku Digital Marketing & Consultancy’i kurup İngiltere’ye yerleşti. Şu anda da İngiltere'de çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x