2025’te uzaktan çalışmak: Konforun bedeli var mı?

Uzaktan çalışma modeli 2020'den beri hayatımızda, peki 2025 yılında bu durum ne kadar sürdürülebilir? Farklı ülkelerdeki uzaktan çalışma oranları neden bu kadar değişkenlik gösteriyor? Uzaktan çalışmanın bireysel ve toplumsal refah üzerindeki uzun vadeli etkileri neler olacak?

2020 yılında başlayan ve pandemiyle birlikte dünya genelinde hızla yaygınlaşan uzaktan çalışma modeli, 2025 yılında da etkisini sürdürüyor. Başlangıçta şirketlerin ve çalışanların büyük bir çoğunluğu bu yeni düzene sıcak bakarken, zamanla işverenler arasında ofise dönüş çağrıları yükselmeye başladı. Ancak veriler, uzaktan çalışmanın hala yaygın olduğunu ve ofiste geçirilen sürenin belirgin şekilde artmadığını gösteriyor.

The Economist‘te yayımlanan bir araştırma, bu çalışma biçiminin geçici bir durumdan ziyade iş hayatında kalıcı bir dönüşümün işareti olabileceğini ortaya koyuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Uzaktan çalışmaya yönelik tepkiler salgın sonrası hızla arttı. Başlangıçta birçok şirket, çalışanların evden çalışmasına sıcak bakmışken, patronlar onları ofise geri çağırmaya başladı. JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, bankada yapılan bir toplantıda “Bıktım artık… Covid’den beri haftanın yedi günü çalışıyorum ve ben geri dönüyorum, diğer herkes nerede?” diyerek sitem etti.

Kanadalılar uzaktan çalışmayı sevdi

2020’de başlayan uzaktan çalışma, beş yıl sonra hâlâ yaygınlığını koruyor. Veriler, ofiste çalışanların sayısının arttığını gösterse de işyerinde geçirilen sürenin belirgin şekilde uzamadığını ortaya koyuyor. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre, 2024-25 döneminde üniversite mezunları haftada ortalama 1,3 gün evde çalışıyor ve bu oran 2023’teki seviyelerle neredeyse aynı.

Elde edilen veriler dikkat çekici bir eğilimi bunu destekliyor: Üniversite mezunu bir Kanadalı, haftada ortalama 1,9 gün evden çalışıyor. Bu süre, İngiltere’de 1,8 gün ile benzerlik gösterirken, ABD’de 1,6 gün ile biraz daha düşük kalıyor. Buna karşılık, Fransa ve Danimarka’da çalışanlar haftada ortalama bir günlerini evde geçiriyor. Evden çalışmaya en az sıcak bakan ülke ise Güney Kore; burada çalışanlar haftada ortalama yalnızca yarım günlerini ofis dışında çalışarak geçiriyor.

Koreliler neden ofiste çalışmaya meyilli?

Peki, bu farklılıkların sebebi ne olabilir? Her ülkedeki sektör yapısı, pandemide yaşanan deneyimler ve ekonomik refah düzeyi gibi etkenler bu tabloyu kısmen açıklayabilir. Ancak araştırmacılara göre, bu örüntüyü en güçlü biçimde açıklayan unsur kültürel farklılıklar. Bay Bloom ve meslektaşları, Hollandalı psikolog Geert Hofstede’in geliştirdiği bir endeksi kullanarak, toplumların bireycilik ya da kolektivizm düzeyinin bir ülkenin uzaktan çalışmayı benimseme oranını en iyi şekilde öngördüğünü ortaya koyuyor. Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, işverenlerin çalışanlarına güvenmesini ve onlara belirli bir özerklik tanımasını gerektiriyor. Daha bireyci toplumlarda yöneticiler kontrolü daha esnek bırakmaya, çalışanlar ise evden çalışmaya daha rahat uyum sağlamaya eğilimli görünüyor.

Asıl sorun: Gençler iş kültürünü nasıl edinecek?

Değişimin olumsuz yönleri iyi biliniyor. Uzaktan çalışmanın çalışan verimliliği üzerindeki etkisine dair bulgular karışık; bazı roller için bu model olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Yine Stanford Üniversitesi’nden Nicholas Bloom ve Alex Finan’ın GPS verilerini kullanarak yaptığı bir araştırmaya göre, hafta ortasında golf oynayanların sayısı son birkaç yılda ciddi biçimde arttı. Pek çok kişi, JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’un “Genç nesil zarar görüyor” şeklindeki endişesini paylaşıyor. Dimon, gençlerin iş ortamında insanlarla tanışma ve fikir alışverişinde bulunma fırsatlarını yeterince yakalayamadığını, bu durumun onların gelişimini engellediğini savunuyor. Uzaktan çalışma, özellikle kıdemsiz çalışanların iş ilişkileri kurmasını ve deneyimli meslektaşlarını gözlemleyerek öğrenmesini zorlaştırıyor.

Şehirler üzerinde baskıyı azalttı

Yine de uzaktan çalışmanın yeterince takdir edilmeyen birçok faydası var. Bu faydalar belki de en belirgin şekilde konut piyasasında görülüyor. Haftanın beş günü işe gidip gelmek yerine sadece üç gün yolda olmak, bu süreci daha katlanılabilir hale getiriyor. Bu durum, insanların iş yerlerinden daha uzakta yaşamayı tercih etmelerine ve böylece daha uygun fiyatlı konutlara yönelmelerine yol açtı. Sonuç olarak, büyük şehirlerin ekonomik etkisi coğrafi olarak genişledi. ABD’nin en büyük 20 şehrinin merkezlerindeki konut fiyatları 2019’dan bu yana ortalama yüzde13 artarken, banliyölerde ve daha uzak bölgelerdeki artış yüzde 30 ila yüzde 50 arasında oldu. Pandemi sonrası konut maliyetlerindeki bu çarpıcı artış, uzaktan çalışmanın etkisini gözler önüne seriyor. Eğer uzaktan çalışma mümkün olmasaydı, New York, Los Angeles ve San Francisco gibi büyük şehirlerde yaşanan kalabalık ve yoğunluk çok daha zorlayıcı olabilirdi.

Çalışanlar her gün ofiste bulunmadığında, ofis alanları da küçültülebilir. Bu durum, şirketlerin daha küçük ofislere geçmesine olanak tanırken, zamanla bu boşalan alanların konut olarak kullanılmasının da önünü açabilir.

Çocuklu çalışanlar için ideal

Evden çalışmak, gündelik hayatı da daha esnek hale getirdi. Sürekli gözetleyen yöneticiler olmadan, çalışanlar işlerini yaşamlarının geri kalan kısmına daha rahat uyarlayabiliyor. Bloom’un ülkeler arası araştırmasına göre, çocuk sahibi kadınlar, çocuksuz kadınlara kıyasla uzaktan çalışmaya belirgin şekilde daha sıcak bakıyor. Ebeveyn olmanın profesyonel hayatla daha uyumlu hale gelmesi, uzun vadede doğum oranlarında artışa bile yol açabilir. Ne var ki, doğurganlık oranlarının en keskin biçimde düştüğü Doğu Asya ülkeleri aynı zamanda uzaktan çalışmaya en mesafeli yaklaşan ülkeler.

Uzaktan çalışma yalnızlaştırdı

Dolayısıyla, evden çalışmayla ilgili esas sorun belki de ekonomik değil, sosyal etkileriyle ilgilidir. Açıkçası, Amerikalılar işe gidip gelmeye harcamadıkları zamanı pek de verimli değerlendirmiyor gibi görünüyor. Sosyalleşme ve gönüllü faaliyetler 2019’a göre azaldı; buna karşılık, insanlar artık daha fazla “rahatlama” ve video oyunu oynama eğiliminde. Genel olarak, ortalama bir Amerikalı artık pandemi öncesine kıyasla günde yarım saat daha fazla yalnız zaman geçiriyor. Elbette kimse bütün gününü iş arkadaşlarıyla geçirmek istemeyebilir. Peki, insanın sürekli yalnız kalması gerçekten daha mı iyi?

Pandemi öncesinde, evden çalışma oranları zaten istikrarlı bir şekilde artıyordu. Bu eğilimlere bakıldığında, Covid-19 uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasını onlarca yıl erkene çekti. Şimdi ise bu model, ekonomik açıdan daha verimli ama bir nebze daha yalnız bir dengeye oturmuş görünüyor.”

Bu yazı ilk kez 29 Nisan 2025’te yayımlanmıştır.

The Economist’te yayınlanan “Unlike everyone else, Americans and Britons still shun the office” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ileya yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://www.economist.com/finance-and-economics/2025/04/21/unlike-everyone-else-americans-and-britons-still-shun-the-office

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

2025’te uzaktan çalışmak: Konforun bedeli var mı?

Uzaktan çalışma modeli 2020'den beri hayatımızda, peki 2025 yılında bu durum ne kadar sürdürülebilir? Farklı ülkelerdeki uzaktan çalışma oranları neden bu kadar değişkenlik gösteriyor? Uzaktan çalışmanın bireysel ve toplumsal refah üzerindeki uzun vadeli etkileri neler olacak?

2020 yılında başlayan ve pandemiyle birlikte dünya genelinde hızla yaygınlaşan uzaktan çalışma modeli, 2025 yılında da etkisini sürdürüyor. Başlangıçta şirketlerin ve çalışanların büyük bir çoğunluğu bu yeni düzene sıcak bakarken, zamanla işverenler arasında ofise dönüş çağrıları yükselmeye başladı. Ancak veriler, uzaktan çalışmanın hala yaygın olduğunu ve ofiste geçirilen sürenin belirgin şekilde artmadığını gösteriyor.

The Economist‘te yayımlanan bir araştırma, bu çalışma biçiminin geçici bir durumdan ziyade iş hayatında kalıcı bir dönüşümün işareti olabileceğini ortaya koyuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Uzaktan çalışmaya yönelik tepkiler salgın sonrası hızla arttı. Başlangıçta birçok şirket, çalışanların evden çalışmasına sıcak bakmışken, patronlar onları ofise geri çağırmaya başladı. JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, bankada yapılan bir toplantıda “Bıktım artık… Covid’den beri haftanın yedi günü çalışıyorum ve ben geri dönüyorum, diğer herkes nerede?” diyerek sitem etti.

Kanadalılar uzaktan çalışmayı sevdi

2020’de başlayan uzaktan çalışma, beş yıl sonra hâlâ yaygınlığını koruyor. Veriler, ofiste çalışanların sayısının arttığını gösterse de işyerinde geçirilen sürenin belirgin şekilde uzamadığını ortaya koyuyor. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre, 2024-25 döneminde üniversite mezunları haftada ortalama 1,3 gün evde çalışıyor ve bu oran 2023’teki seviyelerle neredeyse aynı.

Elde edilen veriler dikkat çekici bir eğilimi bunu destekliyor: Üniversite mezunu bir Kanadalı, haftada ortalama 1,9 gün evden çalışıyor. Bu süre, İngiltere’de 1,8 gün ile benzerlik gösterirken, ABD’de 1,6 gün ile biraz daha düşük kalıyor. Buna karşılık, Fransa ve Danimarka’da çalışanlar haftada ortalama bir günlerini evde geçiriyor. Evden çalışmaya en az sıcak bakan ülke ise Güney Kore; burada çalışanlar haftada ortalama yalnızca yarım günlerini ofis dışında çalışarak geçiriyor.

Koreliler neden ofiste çalışmaya meyilli?

Peki, bu farklılıkların sebebi ne olabilir? Her ülkedeki sektör yapısı, pandemide yaşanan deneyimler ve ekonomik refah düzeyi gibi etkenler bu tabloyu kısmen açıklayabilir. Ancak araştırmacılara göre, bu örüntüyü en güçlü biçimde açıklayan unsur kültürel farklılıklar. Bay Bloom ve meslektaşları, Hollandalı psikolog Geert Hofstede’in geliştirdiği bir endeksi kullanarak, toplumların bireycilik ya da kolektivizm düzeyinin bir ülkenin uzaktan çalışmayı benimseme oranını en iyi şekilde öngördüğünü ortaya koyuyor. Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, işverenlerin çalışanlarına güvenmesini ve onlara belirli bir özerklik tanımasını gerektiriyor. Daha bireyci toplumlarda yöneticiler kontrolü daha esnek bırakmaya, çalışanlar ise evden çalışmaya daha rahat uyum sağlamaya eğilimli görünüyor.

Asıl sorun: Gençler iş kültürünü nasıl edinecek?

Değişimin olumsuz yönleri iyi biliniyor. Uzaktan çalışmanın çalışan verimliliği üzerindeki etkisine dair bulgular karışık; bazı roller için bu model olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Yine Stanford Üniversitesi’nden Nicholas Bloom ve Alex Finan’ın GPS verilerini kullanarak yaptığı bir araştırmaya göre, hafta ortasında golf oynayanların sayısı son birkaç yılda ciddi biçimde arttı. Pek çok kişi, JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’un “Genç nesil zarar görüyor” şeklindeki endişesini paylaşıyor. Dimon, gençlerin iş ortamında insanlarla tanışma ve fikir alışverişinde bulunma fırsatlarını yeterince yakalayamadığını, bu durumun onların gelişimini engellediğini savunuyor. Uzaktan çalışma, özellikle kıdemsiz çalışanların iş ilişkileri kurmasını ve deneyimli meslektaşlarını gözlemleyerek öğrenmesini zorlaştırıyor.

Şehirler üzerinde baskıyı azalttı

Yine de uzaktan çalışmanın yeterince takdir edilmeyen birçok faydası var. Bu faydalar belki de en belirgin şekilde konut piyasasında görülüyor. Haftanın beş günü işe gidip gelmek yerine sadece üç gün yolda olmak, bu süreci daha katlanılabilir hale getiriyor. Bu durum, insanların iş yerlerinden daha uzakta yaşamayı tercih etmelerine ve böylece daha uygun fiyatlı konutlara yönelmelerine yol açtı. Sonuç olarak, büyük şehirlerin ekonomik etkisi coğrafi olarak genişledi. ABD’nin en büyük 20 şehrinin merkezlerindeki konut fiyatları 2019’dan bu yana ortalama yüzde13 artarken, banliyölerde ve daha uzak bölgelerdeki artış yüzde 30 ila yüzde 50 arasında oldu. Pandemi sonrası konut maliyetlerindeki bu çarpıcı artış, uzaktan çalışmanın etkisini gözler önüne seriyor. Eğer uzaktan çalışma mümkün olmasaydı, New York, Los Angeles ve San Francisco gibi büyük şehirlerde yaşanan kalabalık ve yoğunluk çok daha zorlayıcı olabilirdi.

Çalışanlar her gün ofiste bulunmadığında, ofis alanları da küçültülebilir. Bu durum, şirketlerin daha küçük ofislere geçmesine olanak tanırken, zamanla bu boşalan alanların konut olarak kullanılmasının da önünü açabilir.

Çocuklu çalışanlar için ideal

Evden çalışmak, gündelik hayatı da daha esnek hale getirdi. Sürekli gözetleyen yöneticiler olmadan, çalışanlar işlerini yaşamlarının geri kalan kısmına daha rahat uyarlayabiliyor. Bloom’un ülkeler arası araştırmasına göre, çocuk sahibi kadınlar, çocuksuz kadınlara kıyasla uzaktan çalışmaya belirgin şekilde daha sıcak bakıyor. Ebeveyn olmanın profesyonel hayatla daha uyumlu hale gelmesi, uzun vadede doğum oranlarında artışa bile yol açabilir. Ne var ki, doğurganlık oranlarının en keskin biçimde düştüğü Doğu Asya ülkeleri aynı zamanda uzaktan çalışmaya en mesafeli yaklaşan ülkeler.

Uzaktan çalışma yalnızlaştırdı

Dolayısıyla, evden çalışmayla ilgili esas sorun belki de ekonomik değil, sosyal etkileriyle ilgilidir. Açıkçası, Amerikalılar işe gidip gelmeye harcamadıkları zamanı pek de verimli değerlendirmiyor gibi görünüyor. Sosyalleşme ve gönüllü faaliyetler 2019’a göre azaldı; buna karşılık, insanlar artık daha fazla “rahatlama” ve video oyunu oynama eğiliminde. Genel olarak, ortalama bir Amerikalı artık pandemi öncesine kıyasla günde yarım saat daha fazla yalnız zaman geçiriyor. Elbette kimse bütün gününü iş arkadaşlarıyla geçirmek istemeyebilir. Peki, insanın sürekli yalnız kalması gerçekten daha mı iyi?

Pandemi öncesinde, evden çalışma oranları zaten istikrarlı bir şekilde artıyordu. Bu eğilimlere bakıldığında, Covid-19 uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasını onlarca yıl erkene çekti. Şimdi ise bu model, ekonomik açıdan daha verimli ama bir nebze daha yalnız bir dengeye oturmuş görünüyor.”

Bu yazı ilk kez 29 Nisan 2025’te yayımlanmıştır.

The Economist’te yayınlanan “Unlike everyone else, Americans and Britons still shun the office” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ileya yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://www.economist.com/finance-and-economics/2025/04/21/unlike-everyone-else-americans-and-britons-still-shun-the-office

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x