AB siber âlemde eşitlik, güvenlik, özgürlük ilkelerine ulaşabilir mi?

Gözetim, kutuplaşma, dezenformasyon gibi alanlarda etkin olarak kullanılan dijital dünyada özgürlük-güvenlik ilişkisi nasıl kurulacak? Öncülüğü üstlenmek isteyen AB bunu nasıl yapacak?

Avrupa Komisyonu geçen hafta Avrupa’nın “dijital on yılı” vizyonunu sundu. Beceriler, altyapı ve kapasiteler, kamu hizmetleri ve iş dünyasının dijitalleşmesi gibi dört ana konuya odaklanan vizyon, teknoloji üzerindeki demokratik yönetişim açısından ne vaat ediyor?

AB Rekabet Komiseri Margrethe Vestager ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Project Syndicate için kaleme aldıkları yazılarında, yeni vizyonuyla dijital devriminin ön saflarında yer almayı hedefleyen AB’nin atması gereken adımları sıralıyor.

Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Teknolojinin, vatandaşları ve işletmeleri daha müreffeh ve kapsayıcı bir toplum inşa etme yönünde güçlendirmesini sağlamak için açık ve rekabetçi pazarlara ihtiyacımız olacak. Her büyüklükteki işletme, ürün ve hizmetlerini tüketicilere sunma ve inovasyon yapma yolunda eşit fırsata sahip olmalıdır.

Daha genel anlamda dijitalleşme, ekonomik ve toplumsal dayanıklılık oluşturmanın ve küresel etkiyi kullanmanın anahtarıdır. Ortak geleceğimiz hâlihazırda dijital alanda şekilleniyor. Karşımızda teknolojik üstünlük için jeopolitik rekabetin yaşandığı bir dünya var. AB’nin açık toplumlara, hukukun üstünlüğüne ve temel özgürlüklere dayanan dijitalleşme vizyonunun, dijital teknolojileri gözetim ve baskı aracı olarak kullanan otoriter sistemler karşısındaki değerini kanıtlamasını sağlamalıyız.

AB, kendi yeteneklerini artırarak dünyanın dijital dönüşümünün daha iyi hale gelmesine yardımcı olabilir. Avrupa’nın ‘dijital on yılı’nın başarısı, benzer fikirlere sahip ülkelerle hem ikili hem de çok taraflı güçlü ittifaklar ve çalışma ilişkileri oluşturmaktan geçecektir. Teknolojik inovasyonun tüm imkânlarından yararlanmak, yatırımların serbestçe akabileceği açık bir dijital ekonominin muhafazasını gerektirir. Dijital sağlık çözümleri uygulamak, terörizmle mücadele etmek, iklim değişikliğini hafifletmek, biyolojik çeşitliliği korumak ya da doğal afetleri ve gelecekteki salgınları tahmin etmede teknolojiyi kullanmak için çok daha fazla uluslararası teknolojik işbirliğine ihtiyacımız olacak.”

Açıklık ve değerler arasında denge

Yazarlar, dijitalleşmenin, kitlesel gözetim ve kritik altyapıya yönelik siber saldırılardan toplumları kutuplaştırmak ve demokrasiyi baltalamak için tasarlanmış devlet destekli dezenformasyonun yayılmasına kadar ciddi riskler barındırdığı konusunda uyarıyor: “Bu nedenle açıklık ile diğer temel çıkarlarımız ve değerlerimiz arasında bir denge kurmamız gerekli.

Özellikle üç kapsayıcı ilkeye bağlı kalmalıyız: Dijital pazarlarda eşit şartlarda rekabet, siber alemde güvenlik ve çevrimiçi özgürlük (konuşma ve toplanma özgürlüğü ile ayrımcılık ve mahremiyet ihlallerine karşı korumalar dahil).

İkili ilişkileri güçlendirme, daha net standartlar belirleme ve daha dayanıklı dijital tedarik zincirleri oluşturma konusundaki kararlılığımıza uygun olarak, ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimine ortak bir Ticaret ve Teknoloji Konseyi oluşturma önerimizi şimdiden sunduk.

Kapsayıcı bir işbirliği

AB ayrıca, ortak bir insan odaklı dijitalleşme vizyonu etrafında küresel bir koalisyon oluşturmaya çalışıyor. Teknoloji ve dijital ekonomi üzerinde etkili bir demokratik yönetişim sağlama yönünde işbirliği yapmaya hevesli olanlarla bir araya gelmek zorundayız. Böyle bir koalisyon; açık, merkezi olmayan bir internet modelini, dijital pazarlarda adalet ilkelerini, siber alemde güvenliği ve çevrimiçi bireysel özgürlükleri savunmaya hazır herkese açık olmalıdır.

Birlikte çalışarak, paylaşılan değerler temelinde yapay zekâ ve diğer yeni teknolojiler için standartlar belirleyebilir, birbirimizin yeniliklerinden faydalanabilir ve siber saldırılara karşı daha güçlü korumalar oluşturabiliriz. Benzer fikirlere sahip ortaklardan oluşan bir koalisyon, dijital tedarik zincirlerimizin karşılıklı bağımlılığının fazladan bir risk oluşturmaktan ziyade bir güvenlik ve dayanıklılık kaynağı olmasını sağlayabilir.”

İnsan odaklı bir dijital dönüşüm

Yazarlar, “dijital on yıl”ın, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı gerçekleştirmek için son şansımız olduğunu vurguluyor:

“Dijital teknolojinin tüm dünyada kapsayıcılığı ve kamu hizmetlerine erişimi kolaylaştırma potansiyeline sahip olduğunu biliyoruz. Afrika’da internet erişimi olan nüfusun payı 2005’te %2’den 2019’da %40’a yükseldi. Bu da daha fazla çocuğun eğitim almasına ve daha fazla kadının iş bulmasına olanak tanıdı. Ancak küresel ölçekte dijital ayrımı kapatana kadar yeni teknolojilerin tam potansiyelini fark edemeyeceğiz.

AB, yakında, ortaklarının siber güvenlik ve veri koruma gibi alanlar da dahil olmak üzere kendi dijital yönetişim çerçevelerini geliştirmelerine yardımcı olmak için mali kaynakları ve teknik yardımı bir araya getiren bir girişim önerecek. (…) Önümüzdeki aylarda ortaklarımızla birlikte bu tür fikirlerin uygulanabilirliğini inceleyeceğiz.

Güvenli ancak açık bir interneti korumak için sadece hükümetleri değil sivil toplumdan, özel sektörden ve akademiden temsilcileri bir araya getiren, daha kapsayıcı birçok taraflılık modeli geliştirmeliyiz. (…)

Bütün bunlar, teknolojinin faydalarını en üst düzeye çıkaran ve risklerini en aza indiren daha insan odaklı bir dijital dönüşüme ulaşma çabalarımıza rehberlik edecektir. Avrupa, fiziksel dünyada olduğu gibi siber alemde de temel küresel değerleri savunmaya devam edecek. 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bireyin onurunu, mahremiyet ve ayrımcılığa uğramama hakkını, ifade ve inanç özgürlüğünü tesis etti. Dijital devrimin bu vaadi yerine getirmesini sağlamak ortak görevimizdir.”

Bu yazı ilk kez 18 Mart 2021’de yayımlanmıştır.

 

Margrethe Vestager ve Josep Borrell, Project Syndicate’de yayınlanan “Why Europe’s Digital Decade Matters” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla ayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.project-syndicate.org/commentary/europe-digital-decade-by-margrethe-vestager-and-josep-borrell-2021-03

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

AB siber âlemde eşitlik, güvenlik, özgürlük ilkelerine ulaşabilir mi?

Gözetim, kutuplaşma, dezenformasyon gibi alanlarda etkin olarak kullanılan dijital dünyada özgürlük-güvenlik ilişkisi nasıl kurulacak? Öncülüğü üstlenmek isteyen AB bunu nasıl yapacak?

Avrupa Komisyonu geçen hafta Avrupa’nın “dijital on yılı” vizyonunu sundu. Beceriler, altyapı ve kapasiteler, kamu hizmetleri ve iş dünyasının dijitalleşmesi gibi dört ana konuya odaklanan vizyon, teknoloji üzerindeki demokratik yönetişim açısından ne vaat ediyor?

AB Rekabet Komiseri Margrethe Vestager ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Project Syndicate için kaleme aldıkları yazılarında, yeni vizyonuyla dijital devriminin ön saflarında yer almayı hedefleyen AB’nin atması gereken adımları sıralıyor.

Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Teknolojinin, vatandaşları ve işletmeleri daha müreffeh ve kapsayıcı bir toplum inşa etme yönünde güçlendirmesini sağlamak için açık ve rekabetçi pazarlara ihtiyacımız olacak. Her büyüklükteki işletme, ürün ve hizmetlerini tüketicilere sunma ve inovasyon yapma yolunda eşit fırsata sahip olmalıdır.

Daha genel anlamda dijitalleşme, ekonomik ve toplumsal dayanıklılık oluşturmanın ve küresel etkiyi kullanmanın anahtarıdır. Ortak geleceğimiz hâlihazırda dijital alanda şekilleniyor. Karşımızda teknolojik üstünlük için jeopolitik rekabetin yaşandığı bir dünya var. AB’nin açık toplumlara, hukukun üstünlüğüne ve temel özgürlüklere dayanan dijitalleşme vizyonunun, dijital teknolojileri gözetim ve baskı aracı olarak kullanan otoriter sistemler karşısındaki değerini kanıtlamasını sağlamalıyız.

AB, kendi yeteneklerini artırarak dünyanın dijital dönüşümünün daha iyi hale gelmesine yardımcı olabilir. Avrupa’nın ‘dijital on yılı’nın başarısı, benzer fikirlere sahip ülkelerle hem ikili hem de çok taraflı güçlü ittifaklar ve çalışma ilişkileri oluşturmaktan geçecektir. Teknolojik inovasyonun tüm imkânlarından yararlanmak, yatırımların serbestçe akabileceği açık bir dijital ekonominin muhafazasını gerektirir. Dijital sağlık çözümleri uygulamak, terörizmle mücadele etmek, iklim değişikliğini hafifletmek, biyolojik çeşitliliği korumak ya da doğal afetleri ve gelecekteki salgınları tahmin etmede teknolojiyi kullanmak için çok daha fazla uluslararası teknolojik işbirliğine ihtiyacımız olacak.”

Açıklık ve değerler arasında denge

Yazarlar, dijitalleşmenin, kitlesel gözetim ve kritik altyapıya yönelik siber saldırılardan toplumları kutuplaştırmak ve demokrasiyi baltalamak için tasarlanmış devlet destekli dezenformasyonun yayılmasına kadar ciddi riskler barındırdığı konusunda uyarıyor: “Bu nedenle açıklık ile diğer temel çıkarlarımız ve değerlerimiz arasında bir denge kurmamız gerekli.

Özellikle üç kapsayıcı ilkeye bağlı kalmalıyız: Dijital pazarlarda eşit şartlarda rekabet, siber alemde güvenlik ve çevrimiçi özgürlük (konuşma ve toplanma özgürlüğü ile ayrımcılık ve mahremiyet ihlallerine karşı korumalar dahil).

İkili ilişkileri güçlendirme, daha net standartlar belirleme ve daha dayanıklı dijital tedarik zincirleri oluşturma konusundaki kararlılığımıza uygun olarak, ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimine ortak bir Ticaret ve Teknoloji Konseyi oluşturma önerimizi şimdiden sunduk.

Kapsayıcı bir işbirliği

AB ayrıca, ortak bir insan odaklı dijitalleşme vizyonu etrafında küresel bir koalisyon oluşturmaya çalışıyor. Teknoloji ve dijital ekonomi üzerinde etkili bir demokratik yönetişim sağlama yönünde işbirliği yapmaya hevesli olanlarla bir araya gelmek zorundayız. Böyle bir koalisyon; açık, merkezi olmayan bir internet modelini, dijital pazarlarda adalet ilkelerini, siber alemde güvenliği ve çevrimiçi bireysel özgürlükleri savunmaya hazır herkese açık olmalıdır.

Birlikte çalışarak, paylaşılan değerler temelinde yapay zekâ ve diğer yeni teknolojiler için standartlar belirleyebilir, birbirimizin yeniliklerinden faydalanabilir ve siber saldırılara karşı daha güçlü korumalar oluşturabiliriz. Benzer fikirlere sahip ortaklardan oluşan bir koalisyon, dijital tedarik zincirlerimizin karşılıklı bağımlılığının fazladan bir risk oluşturmaktan ziyade bir güvenlik ve dayanıklılık kaynağı olmasını sağlayabilir.”

İnsan odaklı bir dijital dönüşüm

Yazarlar, “dijital on yıl”ın, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı gerçekleştirmek için son şansımız olduğunu vurguluyor:

“Dijital teknolojinin tüm dünyada kapsayıcılığı ve kamu hizmetlerine erişimi kolaylaştırma potansiyeline sahip olduğunu biliyoruz. Afrika’da internet erişimi olan nüfusun payı 2005’te %2’den 2019’da %40’a yükseldi. Bu da daha fazla çocuğun eğitim almasına ve daha fazla kadının iş bulmasına olanak tanıdı. Ancak küresel ölçekte dijital ayrımı kapatana kadar yeni teknolojilerin tam potansiyelini fark edemeyeceğiz.

AB, yakında, ortaklarının siber güvenlik ve veri koruma gibi alanlar da dahil olmak üzere kendi dijital yönetişim çerçevelerini geliştirmelerine yardımcı olmak için mali kaynakları ve teknik yardımı bir araya getiren bir girişim önerecek. (…) Önümüzdeki aylarda ortaklarımızla birlikte bu tür fikirlerin uygulanabilirliğini inceleyeceğiz.

Güvenli ancak açık bir interneti korumak için sadece hükümetleri değil sivil toplumdan, özel sektörden ve akademiden temsilcileri bir araya getiren, daha kapsayıcı birçok taraflılık modeli geliştirmeliyiz. (…)

Bütün bunlar, teknolojinin faydalarını en üst düzeye çıkaran ve risklerini en aza indiren daha insan odaklı bir dijital dönüşüme ulaşma çabalarımıza rehberlik edecektir. Avrupa, fiziksel dünyada olduğu gibi siber alemde de temel küresel değerleri savunmaya devam edecek. 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bireyin onurunu, mahremiyet ve ayrımcılığa uğramama hakkını, ifade ve inanç özgürlüğünü tesis etti. Dijital devrimin bu vaadi yerine getirmesini sağlamak ortak görevimizdir.”

Bu yazı ilk kez 18 Mart 2021’de yayımlanmıştır.

 

Margrethe Vestager ve Josep Borrell, Project Syndicate’de yayınlanan “Why Europe’s Digital Decade Matters” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla ayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.project-syndicate.org/commentary/europe-digital-decade-by-margrethe-vestager-and-josep-borrell-2021-03

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x