Naziler, Yahudi karşıtıydılar ve tarihte eşi olmayan bir soykırıma imza attılar. Peki, onları iktidara getiren Almanların hepsi antisemitik miydi? Yeni bir kitap bunun böyle olmadığını, Nazi Partisi’nin toplumun her kesiminden ve farklı siyasi görüşlerden insanları aynı çatı altında birleştirdiğini ortaya çıkarıyor.
“Hitler’in Nasyonal Sosyalizmi” adlı kitabı kısa süre önce yayınlanan tarihçi ve sosyolog Rainer Zitelmann, National Interest dergisi için Alman araştırmacı Jürgen W. Falter ve ekibinin 10 bin belgeyi inceleyerek kısa bir süre önce ortaya koyduğu araştırmayı değerlendirdi.
Yazıdan bölümler aktarıyoruz:
“Neden bu kadar Alman’ın Hitler’in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’ne1 katıldığına dair çok sayıda teori ortaya atıldı, ancak bunlar görece çok az ampirik araştırmaya dayanıyordu. Nazi Partisi’nin seçmenleri ve üyeleri hakkında dünyanın önde gelen araştırmacılarından biri olan ve bu konu üzerine toplamda bin sayfanın üzerinde iki çalışması bulunan Jürgen W. Falter’in araştırması, bu sorulara yanıt veren yeni tarihi kaynaklara erişim sağlıyor.
Kendilerini Adolf Hitler ve hareketi ile aynı saflara koyan insanları buna neyin sevk ettiğine ışık tutan, bazıları Üçüncü Reich (Nazi Partisi’nin iktidarda olduğu 1933-1945 dönemi) zamanından, diğerleri sonraki dönemden kalma toplam 10 bin belge bulunuyor.
Falter ve ekibi, en gelişmiş bilgisayar destekli metotlardan yararlanarak bu kaynakları sistematik olarak inceledi.
Çoğu fırsat arayan oportünistti
Falter’in “Wie ich den Weg zum Führer fand” (Führer’e giden yolu nasıl buldum) adlı yeni kitabındaki bulguların bazı okuyucuları şaşırtacağından kuşku yok. Nazi Partisi antisemitist bir partiydi, ancak partiye üye olanların yüzde altmışının antisemitizm ile ilgisi yoktu veya en azından bu görüş, partiye üye olmaları için bir neden değildi. Hatta partiye üyelik başvurusu yaparken, partinin antisemitist bakış açısını paylaştığını söyleyenlerin yüzde 40’ında bile bu görüş, partiye katılmanın ana nedenlerinden biri değildi.
Bu benim için bir sürpriz değildi, çünkü benim kendi araştırmama göre, Hitler’in 1920’li yılların başlarında yaptığı konuşmalarda antisemitizm ana temalardan biriyken, iktidara yükseldiği dönemde (1929-1932) bu konudan nadiren söz ediyor. Hitler Yahudilere karşı düşmanlıkla Almanların çoğunluğunun desteğini kazanamayacağını biliyordu. Falten de şimdi, “antisemitizmin sadece Nazi Partisi üyelerinin küçük bir azınlığının partiye katılma nedeni olduğunu” gösteriyor.
1919-1945 yılları arasında Nazi Partisi’ne katılan 10 milyon Alman’ın çok büyük çoğunluğu 1933’ten sonra partiye katıldı. Birçoğu partiye ideolojik nedenlerle değil, fırsat peşinde koştukları ve kişisel kazanç aradıkları için katıldı. Partiye 1933’ten önce katılanlar için durum farklıydı. İlk üyeler arasında sosyalist inançlara sahip olanlar kadar milliyetçilik ve Marksizm karşıtlığı da önemli bir rol oynadı.
Uyum ve birlik özlemini sömürdüler
Çoğu zaman pek çok insanı cezbeden, kapitalizm karşıtlığı kol kola giden bir Volksgemeinschaft (ulusal topluluk) fikriydi. Tesadüf eseri bu durum özellikle, aynı zamanda sosyalist fikirleri paylaşan antisemitist Nazi Partisi üyeleri arasında da söz konusuydu. Falter, “İncelenen parti üyeleri arasında antisemitist olanların çoğunlukla sosyalist eğilimli olması şaşırtıcıydı” diye yazıyor. “Partiye katılma nedeni olarak antisemitizm” başlıklı bölümde Hannah Weber’in yazdığı gibi Volksgemeinschaft, sosyalizm ve Yahudilere karşı düşmanlık arasındaki bağlantının kökeninde kapitalizm karşıtlığı olabilir.
Falter’in analizinin doğruladığı gibi parti üyelerinin çok azının “Sosyal Demokrat veya Marksist eğilimli ailelerden” gelmesi oldukça ilginç. Birinci Dünya Savaşı’nın deneyimi de çoğu Nasyonal Sosyalist’in görüşlerine yön veriyor. Falter, “Hitler ve Nazi Partisi, sınıfsal karşıtlıkların üstesinden gelecek bir Volksgemeinschaft vaadiyle, parti adında hem milliyetçiliği hem de sosyalizmi kullanarak, birçok Alman’ın insanların ulusal uyum ve birlik özlemini başarıyla sömürdüler” diye açıklıyor.
1945’ten sonra parti üyelerinin öne sürdükleri partiye üye olma gerekçeleri arasında sosyalizm, aslında “En sık bahsedilen ideolojiydi”. Bunun nedeni, Falter ve araştırma ekibinin başvurduğu “Nazi’lerden arındırma soruşturmaları” tutanaklarında kişilerin gerekçelerini haklı göstermeye çalışması ve sosyalizmin savaş sonrası dönemde başlangıçta karşı çıkılan bir ideoloji olmamasıdır.
Ancak hepsinden öte Falter, insanları Nazi Partisi’ne neden katıldığını açıklayan tek bir baskın neden olmadığını gösteriyor. Nazi Partisi’ne üyeliğe neden olan çok fazla farklı neden vardı. Falter’in çalışmasının esas değeri, söz konusu gerekçelerin çoğu zaman olduğu gibi spekülasyondan ibaret olmaması, çağdaş tanıkların kendi raporlarını modern bilimsel metin analizi yöntemleriyle sistematik olarak değerlendirilmesidir. Falter’in orijinal kaynaklar üzerinde yaptığı kapsamlı analiz, çalışmasının basite kaçan tek nedenli açıklamalardan kaçınmasını sağlıyor.
Bu yazı ilk kez 3 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.