Sosyal medya platformları yaygınlaşmaya başladığından beri insanların yüz yüze etkileşimlerinin azaldığı konuşuluyor, tartışılıyor. Çok değil, birkaç sene önce de yapay zekâ teknolojisiyle tanıştık, işimizi kolaylaştırdığı için pek de sevdik. Hatta onu bir arkadaş gibi görmeye başladık. Teknoloji yazarı Damon Beres, The Atlantic internet sitesinde yayımlanan yazısında, yapay zekâ alanındaki son gelişmelerin insanlar ve insan ilişkileri üzerindeki etkileri ışığında bizi nasıl bir geleceğin beklediğini anlatıyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Facebook, kurulduğu günden bu yana kendisini ilişkileri geliştirmeye adanmış bir tür kamu hizmeti olarak tanımlıyor. Lansmanından kısa bir süre sonra, 2005’te, kurucu ortak Mark Zuckerberg siteyi arkadaş edinmemize yardımcı olacak bir ‘buz kırıcı’ olarak tanımlamıştı. Facebook o zamandan beri daha büyük hedeflerle Meta’ya dönüştü, ancak mevcut misyon beyanı hemen hemen aynı kaldı: ‘İnsan bağlantısının geleceğini ve bunu mümkün kılan teknolojiyi inşa etmek.’
Her gün 3 milyardan fazla insan Facebook ve Instagram gibi Meta ürünlerini, bir o kadarı da bağlantı ve topluluk vaat eden rakip platformları kullanıyor. Ancak daha derin ve daha iyi bir insan-insana arkadaşlığın çağı henüz gelmedi. Zuckerberg’in kendisi de bunu söylüyor. Nisan ayında podcast yapımcısı Dwarkesh Patel ile yaptığı bir röportajda, ‘Her zaman çılgınca bulduğum bir istatistik var’ demişti. ‘Sanırım ortalama bir Amerikalının üçten az arkadaşı var. Ve ortalama bir insanın anlamlı derecede daha fazlasına ihtiyacı var; sanırım 15 arkadaş falan, değil mi?’
(…) Gittikçe daha az sosyalleştiğimiz su götürmez bir gerçek. İnsanlar telefonlarına gömüldü, sosyal medyada bitmek bilmeyen, çoğu kez anlamsız ‘etkileşimlere’ kapıldılar. Son 15 yılda yüz yüze sosyalleşme hızla azaldı. (…) Bütün bunlar olurken Zuckerberg başarısızlığı kabul etmiyor, aksine yeni bir fırsata işaret ediyordu. Girişim sermayedarı Marc Andreessen, 2023 tarihli ‘Tekno-İyimser Manifesto’ adlı incelemesinde, ‘İster doğa ister teknoloji tarafından yaratılmış olsun, daha fazla teknolojiyle çözülemeyecek hiçbir maddi sorun olmadığına inanıyoruz’ diye yazmıştı. Zuckerberg de aynı şekilde yapay zekâ sohbet robotlarının insanların özlediği sosyalleşmenin yerini bir ölçüde doldurabileceği fikrini öne sürmeye başladı. (…)
Zuckerberg’in tarif ettiği ve şu anda ortaya çıkan şey, bir öncekinden daha antisosyal, yeni bir dijital çağın başlangıcını işaret ediyor. Üretken yapay zekâ, çok sayıda işi otomatikleştirerek insanları iş yerlerinden uzaklaştıracak. Ancak kesin olan şu ki insanlığı sosyal alandan da uzaklaştıracak. Yıllar süren kullanım ve ürün güncellemeleri sonucunda çoğumuz, tıpkı algoritmik akışlar ve akıllı telefon ekranının parıltısıyla boyun eğdirildiğimiz gibi, başlangıçta yardım veya eğlence amaçlı kullandığımız botlarla ilişki kurabiliriz. Bu durumun toplumumuzu en az sosyal medya çağı kadar değiştirmesi muhtemel görünüyor.
Dikkat, çevrimiçi dünyanın para birimidir ve sohbet robotları şimdiden bol miktarda dikkat çekiyor. Milyonlarca insan, bariz sorunlarına (örneğin güvenilmez cevaplar) rağmen onları kullanıyor, çünkü bunu yapmak kolay. Onları aramanıza gerek yok: Instagram’da gezinenler artık ‘Yapay Zekâ ile Sohbet Et’ mesajıyla karşılaşabiliyor ya da Amazon’un ‘Rufus’ robotu sizinle konuşmaya can atıyor.
Teknolojiyi insanlaştırmak
Günümüzün en popüler botları arkadaş olmak için tasarlanmasalar da kullanıcıların teknolojiyi insanlaştırmaya doğal bir eğilimi var. Bedensiz daktilolar olsalar bile, botlar insanların aklını çelebilir. Her şeyi bildiklerini iddia etseler de mütevazılar ve kullanıcıyı yüce görüyorlar. Nitekim sohbet robotlarıyla uzun süre vakit geçirenler, onların dalkavukluk etmeye meyilli olduklarını fark eder. (…)
Zuckerberg’e göre günümüzde insanların Meta AI’ı kullanmalarının temel sebeplerinden biri, patronları veya sevdikleriyle yaşadıkları zorlu konuşmalar hakkında tavsiyeler almak. MIT Technology Review, bir süre önce, terapistlerin terapi seansları sırasında danışanlarıyla diyaloglarını gizlice ChatGPT’ye aktararak nasıl yanıt vereceklerine dair fikir edindiklerini yazdı. İlki faydalı olabilir; ikincisi ise apaçık bir ihanettir. Ancak aralarındaki çizgi ilk bakışta göründüğü kadar belirgin değil.” (…)
Yazar, bilim kurgu tarafından bize aşılanan yapay zekâ fantezileri gibi davranan bir programla etkileşim kurmak ne kadar büyülü hissettirse de, chatbot çağının henüz başında olduğumuzu söylüyor: “ChatGPT üç yaşında; Twitter da retweet’i resmen tanıttığında aynı yaşlardaydı. Ürün geliştirme devam edecek. Arkadaşlar daha gerçekçi görünecek ve duyulacak. Hakkımızda daha fazla şey öğrenecek ve sohbetlerde daha ilgi çekici hale gelecekler.
Çoğu sohbet robotunun hafızası vardır. Onlarla konuştukça sizin hakkınızda yeni şeyler öğrenirler; bu, birçok insanın her gün veriye aç sosyal platformlarla kurduğu etkileşimlerin samimi bir versiyonudur. Kullanıcılar aylar ve yıllar boyunca robotlarla etkileşime girdikçe çok daha ayrıntılı hale gelecek olan bu hafızalar, sadece boş bir programa yazmak yerine, sizi tanıyan bir varlıkla sosyalleştiğiniz hissini güçlendirecek. (…)
Oysa hafızaları veya kişilikleri ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, botlar insanlara hiç benzemiyor. Psikiyatrist ve Stanford Ruh Sağlığı İnovasyon Laboratuvarı’nın kurucusu Nina Vasan, ‘(…) Gerçek insanlar direnir. Yorulup giderler. Konuyu değiştirirler. Gözlerinin içine baktığınızda sıkıldıklarını görebilirsiniz’ diyor. İnsan ilişkilerinde sürtüşme kaçınılmazdır. Rahatsız edici, hatta çileden çıkarıcı olabilir. Ancak sürtüşme, bencil davranışları veya abartılı öz saygıyı kontrol altına almak, başkalarına daha yakından bakmaya teşvik etmek, hepimizin paylaştığı zayıflıkları ve korkuları daha iyi anlamanın bir yolu olarak anlamlı olabilir. Buna karşın robotlar size sıkıldığını söylemez, siz konuşurken telefonuna bakmaz veya bu kadar aptal ve kendini beğenmiş olmaktan vazgeçmenizi söylemez. Asla evcil hayvanına bakmanızı, taşınmasına yardım etmenizi istemez veya sizden hiçbir şey talep etmezler. Kullanıcıların rahatsız edici etkileşimlerden kaçınmasına olanak tanırken, bir nevi arkadaşlık sunarlar. Vasan, ‘Aşırı durumlarda, dünya görüşünüzün asla sorgulanmadığı bir aynalar salonuna dönüşebilir’ diyor. Dolayısıyla sohbet robotları etkileşimin bilindik mimarisi üzerine inşa edilmiş olsalar da yeni bir şeyi mümkün kılıyorlar: Sonsuza dek kendinizden başka kimseyle konuşmanıza izin vermemek.
“Tüm öğrenme süreci heba oluyor”
Peki parmaklarının ucunda bu tür etkileşimli bir araçla büyüyen çocuklar ne olacak? Google, bu yılın başlarında 13 yaş altı çocuklar için Gemini sohbet robotunun bir versiyonunu kullanıma sundu. Yapay zekâ oyuncak şirketi Curio, 3 yaş ve üzeri çocuklar için Grem adında 99 dolarlık bir peluş oyuncağı piyasaya sürdü; internete bağlandıktan sonra çocuklarla yüksek sesle konuşabiliyor. (…) Vasan, ‘Ne zaman yeni bir teknoloji çıksa, özellikle çocuklar için sosyalleşme yeniden yapılandırılıyor’ diyor. ‘Televizyon çocukları pasif izleyiciler haline getirdi. Sosyal medya ise her şeyi 7/24 performans değerlendirmesine dönüştürdü.’ Bu bağlamda, üretken yapay zekâ bilindik bir modeli izliyor. Ancak çocuklar sohbet robotlarıyla ne kadar çok zaman geçirirlerse, diğer insanlarla birlikte kendilerini geliştirme fırsatları da o kadar az olacaktır. Üstelik onlarca yıldır var olan tüm dijital dikkat dağıtıcı unsurların aksine, teknoloji onları kandırıp aslında sosyal bir deneyim yaşadıklarını sanmalarına neden olabilir. Sohbet robotları, kafanızın içine açılan bir solucan deliği gibidir. Sürekli konuşurlar ve asla karşı çıkmazlar. Çocuklar bir botla sohbet edebilir ve bu süreçte çok önemli bir şeyi kaçırabilirler. Vasan, (…) çocukların nasıl başarısız veya yaratıcı olunacağını asla öğrenemeyebileceklerini belirtiyor: ‘Tüm öğrenme süreci heba oluyor.’
Çocuklar, ebeveynlerinin yapay zekâ sohbet robotlarıyla nasıl ve ne kadar etkileşim kurduğundan da etkilenecek. Ebeveynlerin ChatGPT’den küçük çocuklar için bir uyku vakti hikâyesi oluşturmasını istediğini duydum. Belki de bu, çocuğunuza başkası tarafından yazılmış bir kitap okumaktan çok da farklı değildir. Ya da belki de en büyük teslimiyettir: Bir program tarafından yönetilen, değer biçilen etkileşimler.
İyi tasarlanmış yapay zekâ
Sohbet robotlarının kendine has kullanım alanları var ve hepsi sosyal açıdan dezavantajlı olmak zorunda değil. (…) Örneğin, Anthropic adlı girişim tarafından geliştirilen sohbet robotu Claude, ChatGPT’ye kıyasla dalkavukluğa daha az meyilli görünüyor ve sorunlu bir alana girildiğinde konuşmayı kesme olasılığı daha yüksek. İyi tasarlanmış bir yapay zekâ, en azından bazı durumlarda iyi bir konuşma terapisi olabilir ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar da dahil olmak üzere birçok kuruluş daha iyi modeller üzerinde çalışıyor. (…)
Zuckerberg’in üretken yapay zekâyı satıyor olması mantıklı. Bu, izole bir zaman için izole edici bir teknoloji. İlk ürünleri bizi birbirimize bağlamayı vadetse de insanları birbirinden uzaklaştırdı. Şimdi ise sohbet robotları bir çözüm vadediyor. Dinliyor gibi davranıyorlar. Yanıt veriyorlar. İnsan zihni, bir başkasıyla bağ kurma arzusuyla, makinede bir insana benzeyen bir varlık gördüğüne kolayca inanıyor.”
Bu yazı ilk kez 12 Kasım 2025’te yayımlanmıştır.




