COVID-19’dan sonra terörizm aynı olmayacak

Devletlerin başarısız olduğu algısı ve insanların sistem dışı kaldığını hissetmesi teröre uygun ortam hazırlıyor. Birçok yerde pandemi bu duyguları körüklüyor. Çin karşıtlarından yeni çalışma düzenlerinde işini kaybedenlere kadar farklı kesimlerin başlatabileceği şiddet olaylarına dünya hazır mı?

Koronavirüs salgını küresel bir sağlık krizi… Ama pandeminin kontrol altına alınması için gerekli tedbirler birçok yerde ekonomik, toplumsal ve siyasi krizlere de dönüşüyor.

Bu süreçte devletlerin krizi yönetme kapasitesi vatandaşlarınca yakından takip ediliyor. Etkin devlet mekanizmaları ve sağlık sisteminden yoksun ülkelerde toplumsal rahatsızlıklar ve kaosun artmasından endişe ediliyor. Zira kargaşa, terör olaylarını da tetikleyebilir.

Terörle mücadele ve radikalleşme araştırmaları yapan Raffaello Pantucci, Foreign Policy’de yayımlanan “Koronavirüsten sonra terörizm aynı olmayacak” başlıklı yazısında salgın sırasında otoriteye güvenin sarsılabileceği, nefret söyleminin kuvvetlenerek görülmemiş aşırılıkta terör olaylarına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.

Pantucci, bilinen terör örgütlerinin salgın karşısında farklı tavrılar sergilediğini aktararak başladığı yazısında şunları söylüyor:

“DEAŞ ve El Kaide gibi geleneksel terör grupları ve onların uzantıları çoğunlukla Covid-19 krizine nasıl yanıt vereceklerini bilemediler. Bazıları kaosu Batı Afrika’da olduğu gibi yararlanabilecek bir fırsat olarak gördü, diğerleri “kâfirlere ilahi bir musibet gönderildiğini” savundu. Taliban ve Hizbullah ise krizi, yönetim kabiliyetlerini gösterme fırsatı olarak kullandı. Devletlerse koronavirüs ile mücadele çabalarına destek olmak için terörle mücadelenin yasal tanımlarını zorlama pahasına, başkalarının yüzüne öksürmek gibi antisosyal eylemler düzenleyenleri terör soruşturmasına dâhil ettiler.”

Koronavirüs terör silahı olarak kullanılabilir mi?

Pantucci’ye göre, radikal örgütlerin koronavirüsü “silah olarak kullanma” arayışı şimdilik sözde kaldı. Yazar, Covid-19 ile mücadele sürerken terör olarak nitelendirilebilecek eylemlerin sınırlı kaldığına dikkat çekiyor ve bu eylemlerin bazılarının mesela Avrupa’da 5G baz istasyonlarının ateşe verilmesi, ABD’de Covid-19 mücadelesine ayrılan bir hastaneyi bombalama planı ve Los Angeles limanında bir trenin raydan çıkarılmaya çalışılması gibi girişimleri, sadece koronavirüs salgınına ilişkin komplo teorilerinin tetiklediğini anımsatıyor.

Ancak Pantucci, salgınla birlikte yükselen aşırıcı görüşlerin tehlike yarattığına dikkat çekiyor:

“Tarihin ve sistem karşı hareketlerin şekil verdiği bu zihniyet açısından, pandemi gibi bir krizin ardından devletin tüm gücüyle geri dönmesi bir endişe kaynağı… Çünkü devletin eylemlerine karşı genel bir güvensizlik duyuyorlar. (…) Devletlere karşı güvensizliğin küresel olarak artması haklarından mahrum edildikleri duygusunu daha da güçlendiriyor. Liderlerin halka düpedüz doğru olmayan ya da kısmen doğru şeyler söyleme eğilimi vatandaşların devlete inancını aşındırıyor. Bunu fark eden suç örgütleri, kendilerini alternatif olarak sunmaya çalışıyor. (…) Brezilya, El Salvador ve Meksika’daki suç örgütleri güç ve kaynaklarını sergileme arayışına girdi. Yaptıkları büyük fedakarlık örnekleri değil… Ama suç örgütleri bunların eylemlerle kalp ve zihinleri kazanabileceği biliyor.”

Asıl tehlike kemerler sıkılınca başlayacak

Pantucci’ye göre virüsle mücadele sürerken sınırlı kalan terör ve şiddet olayları, pandemi kontrol altına alındıktan sonra patlamaya geçebilir. Zira salgın sürerken gevşetilen para muslukları salgın sonrasında kısılırsa ortaya çıkacak gerginliklerden yararlanmak isteyecek sistem karşıtı grupların sayısı artabilir.

“Devlete karşı güvensizlikten beslenen aşırıcı grupların sayısı zamanla artabilir. COVID-19 ile mücadele tedbirleri devletlerin varlığını artırırken dikkatleri eşitsizliklere çekecektir. Devletlerin salgında gevşettiği mali disiplini yeniden kontrol altına almak için kemer sıkmaya gitmesi ise bu eşitsizlikleri yeniden gündeme getirecektir. Bu çatlakların hepsi sistem karşıtı fraksiyonlar, ırkçı gruplar, her türden siyasi aşırılık yanlıları ile teknolojinin işlerini elinden aldığına inanan gruplar tarafından sömürülecektir.”

Çin karşıtlığı artacak

Raffaello Pantucci, COVID-19 sürecinde belli etnik kimlik ve gruplara, özellikle Çinliler ve Asyalılara karşı nefret söyleminin her seviyede arttığını belirtiyor ve bu söylemin teröre dönüşebileceği uyarısında bulunuyor:

“Batı’da COVID-19‘dan ötürü Çin’in sorumlu tutulması gerektiği görüşü giderek güçleniyor. ABD’de üst düzey yetkililerin de bu söyleme başvurduğu görülüyor. (…) Dünyada Çin karşıtlığı giderek yükseliyor. Bu öfke ayrıca göçmenlerin üzerindeki toplumsal gerilimi de artırıyor. Pek çoğu COVID-19 ile ilişkilendirildikleri Irkçı söylemlere maruz kalıyor.

Ne yazık ki, toplumda bir kez Çin karşıtı düşünce yayıldığında, Doğu Asyalı kim varsa ayırt edilmeden istismar ve şiddete maruz kalıyor. Nefret suçları her zaman terörizme denk gelmese de, genellikle terör eylemlerinin öncüsüdür. Toplumlar arası gerginliklerden nefret suçları üretmek, şiddetli eğilimli kişilere kötü dürtülerle hareket etmeleri için yeterli bir yemdir. Nefret söyleminin yaygınlaşması bölücü ideolojilerin de ekmeğine yağ sürer.”

Sadece Batı’da değil Asya’da da, Çin’e karşı nefret söyleminin arttığını Tayland, Endonezya ve Kazakistan’dan örnekler vererek anlatan Pantucci, bu durumun gelecekte sorun yaratabileceğini belirtiyor:

“(Tayland, Endonezya ve Kazakistan’daki) Eylemlerin hiçbiri elbette terörizm değildi ama Çin’e karşı kızgınlığın arttığını gösteriyor. Çin dünya meselelerinde daha baskın bir aktör olmaya başladığında hedef tahtasına daha fazla konulmaya başlanacaktır. Pekin’in ülke içindeki azınlıklara karşı tavrı da bunu körükleyecektir. Bu öfke Çin vatandaşları ve şirketlerine karşı saldırılara yol açabilir.”

İsyanlar artacak mı?

Pantucci, 5G baz istasyonlarının yakılmasının İngiltere’de sanayi devriminde tekstil makinelerinin işçilerce yakılması gibi olaylar zincirini tetikleyebileceği uyarısında da bulunuyor:

“Bugün, çok sayıda çalışan çevrimiçi çalışmaya hızlı geçiş yaptı. Bu geçiş, koronavirüs pandemisinin ardından hızlanacaktır. Şirketler çok sayıda personelini işten çıkarıyor ve daha fazla çevrimiçi veya uzaktan çalışmaya yöneliyor. Daha önce şahsen yapılanlar şimdi çevrimiçi olarak taşınıyor. Birçoğu krizden sonra eski iş yapış şekillerine dönecek olsa da, bazılarının iş süreçlerini değiştirmeye gitmesi ve toplu işten çıkarmaların yaşanması şaşırtıcı olmaz. Hoşnutsuz eski işçiler öfkeli bir hareket yaratabilir. Çevrimiçi araçlar tarafından gereksiz hale getirilenler, bir isyanı harekete geçirmek için yine çevrimiçi olanaklar kullanabilir.”

Daha aşırı eylemler mi geliyor?

Pantucci, terörizmin genel çıkış nedenleri ile COVID-19 döneminde yaşananların büyük paralellikler gösterdiği uyarısında bulunarak yazısına son veriyor:

“Terörizm genellikle hükümetin başarısız olduğu veya insanların sistemden dışlandıklarını düşündükleri alanlarda ortaya çıkar. Pandemi, insanların otoriteye olan güven duygusunu daha da azaltacaktır. Öfkelerini dile getirmek için şiddet kullanmak isteyenler yeni sorunlar yaratacaktır.

Dünya, koronavirüse cevap verme konusunda uluslararası işbirliğinin başarısız olduğunu gördü. Buna karşılık vatandaşlar arasında nezaket, iyilik ve dayanışmanın arttığına ilişkin sayısız örneğe şahit olundu. Bunların ardından gelecek büyük öfke ve haklarından mahrum bırakma duygusu yeni politik şiddet biçimleri yaratacak. Bazıları uzun zamandır devam eden ideolojilere ve gruplara dayanacak, bazıları ise şaşırtıcı şekillerde ortaya çıkacak. Terörizm, koronavirüs sonrasında sona ermeyecektir; bunun yerine, her zamankinden daha aşırı yollarla gelişmesi muhtemeldir.”

Bu yazı ilk kez 1 Mayıs 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

COVID-19’dan sonra terörizm aynı olmayacak

Devletlerin başarısız olduğu algısı ve insanların sistem dışı kaldığını hissetmesi teröre uygun ortam hazırlıyor. Birçok yerde pandemi bu duyguları körüklüyor. Çin karşıtlarından yeni çalışma düzenlerinde işini kaybedenlere kadar farklı kesimlerin başlatabileceği şiddet olaylarına dünya hazır mı?

Koronavirüs salgını küresel bir sağlık krizi… Ama pandeminin kontrol altına alınması için gerekli tedbirler birçok yerde ekonomik, toplumsal ve siyasi krizlere de dönüşüyor.

Bu süreçte devletlerin krizi yönetme kapasitesi vatandaşlarınca yakından takip ediliyor. Etkin devlet mekanizmaları ve sağlık sisteminden yoksun ülkelerde toplumsal rahatsızlıklar ve kaosun artmasından endişe ediliyor. Zira kargaşa, terör olaylarını da tetikleyebilir.

Terörle mücadele ve radikalleşme araştırmaları yapan Raffaello Pantucci, Foreign Policy’de yayımlanan “Koronavirüsten sonra terörizm aynı olmayacak” başlıklı yazısında salgın sırasında otoriteye güvenin sarsılabileceği, nefret söyleminin kuvvetlenerek görülmemiş aşırılıkta terör olaylarına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.

Pantucci, bilinen terör örgütlerinin salgın karşısında farklı tavrılar sergilediğini aktararak başladığı yazısında şunları söylüyor:

“DEAŞ ve El Kaide gibi geleneksel terör grupları ve onların uzantıları çoğunlukla Covid-19 krizine nasıl yanıt vereceklerini bilemediler. Bazıları kaosu Batı Afrika’da olduğu gibi yararlanabilecek bir fırsat olarak gördü, diğerleri “kâfirlere ilahi bir musibet gönderildiğini” savundu. Taliban ve Hizbullah ise krizi, yönetim kabiliyetlerini gösterme fırsatı olarak kullandı. Devletlerse koronavirüs ile mücadele çabalarına destek olmak için terörle mücadelenin yasal tanımlarını zorlama pahasına, başkalarının yüzüne öksürmek gibi antisosyal eylemler düzenleyenleri terör soruşturmasına dâhil ettiler.”

Koronavirüs terör silahı olarak kullanılabilir mi?

Pantucci’ye göre, radikal örgütlerin koronavirüsü “silah olarak kullanma” arayışı şimdilik sözde kaldı. Yazar, Covid-19 ile mücadele sürerken terör olarak nitelendirilebilecek eylemlerin sınırlı kaldığına dikkat çekiyor ve bu eylemlerin bazılarının mesela Avrupa’da 5G baz istasyonlarının ateşe verilmesi, ABD’de Covid-19 mücadelesine ayrılan bir hastaneyi bombalama planı ve Los Angeles limanında bir trenin raydan çıkarılmaya çalışılması gibi girişimleri, sadece koronavirüs salgınına ilişkin komplo teorilerinin tetiklediğini anımsatıyor.

Ancak Pantucci, salgınla birlikte yükselen aşırıcı görüşlerin tehlike yarattığına dikkat çekiyor:

“Tarihin ve sistem karşı hareketlerin şekil verdiği bu zihniyet açısından, pandemi gibi bir krizin ardından devletin tüm gücüyle geri dönmesi bir endişe kaynağı… Çünkü devletin eylemlerine karşı genel bir güvensizlik duyuyorlar. (…) Devletlere karşı güvensizliğin küresel olarak artması haklarından mahrum edildikleri duygusunu daha da güçlendiriyor. Liderlerin halka düpedüz doğru olmayan ya da kısmen doğru şeyler söyleme eğilimi vatandaşların devlete inancını aşındırıyor. Bunu fark eden suç örgütleri, kendilerini alternatif olarak sunmaya çalışıyor. (…) Brezilya, El Salvador ve Meksika’daki suç örgütleri güç ve kaynaklarını sergileme arayışına girdi. Yaptıkları büyük fedakarlık örnekleri değil… Ama suç örgütleri bunların eylemlerle kalp ve zihinleri kazanabileceği biliyor.”

Asıl tehlike kemerler sıkılınca başlayacak

Pantucci’ye göre virüsle mücadele sürerken sınırlı kalan terör ve şiddet olayları, pandemi kontrol altına alındıktan sonra patlamaya geçebilir. Zira salgın sürerken gevşetilen para muslukları salgın sonrasında kısılırsa ortaya çıkacak gerginliklerden yararlanmak isteyecek sistem karşıtı grupların sayısı artabilir.

“Devlete karşı güvensizlikten beslenen aşırıcı grupların sayısı zamanla artabilir. COVID-19 ile mücadele tedbirleri devletlerin varlığını artırırken dikkatleri eşitsizliklere çekecektir. Devletlerin salgında gevşettiği mali disiplini yeniden kontrol altına almak için kemer sıkmaya gitmesi ise bu eşitsizlikleri yeniden gündeme getirecektir. Bu çatlakların hepsi sistem karşıtı fraksiyonlar, ırkçı gruplar, her türden siyasi aşırılık yanlıları ile teknolojinin işlerini elinden aldığına inanan gruplar tarafından sömürülecektir.”

Çin karşıtlığı artacak

Raffaello Pantucci, COVID-19 sürecinde belli etnik kimlik ve gruplara, özellikle Çinliler ve Asyalılara karşı nefret söyleminin her seviyede arttığını belirtiyor ve bu söylemin teröre dönüşebileceği uyarısında bulunuyor:

“Batı’da COVID-19‘dan ötürü Çin’in sorumlu tutulması gerektiği görüşü giderek güçleniyor. ABD’de üst düzey yetkililerin de bu söyleme başvurduğu görülüyor. (…) Dünyada Çin karşıtlığı giderek yükseliyor. Bu öfke ayrıca göçmenlerin üzerindeki toplumsal gerilimi de artırıyor. Pek çoğu COVID-19 ile ilişkilendirildikleri Irkçı söylemlere maruz kalıyor.

Ne yazık ki, toplumda bir kez Çin karşıtı düşünce yayıldığında, Doğu Asyalı kim varsa ayırt edilmeden istismar ve şiddete maruz kalıyor. Nefret suçları her zaman terörizme denk gelmese de, genellikle terör eylemlerinin öncüsüdür. Toplumlar arası gerginliklerden nefret suçları üretmek, şiddetli eğilimli kişilere kötü dürtülerle hareket etmeleri için yeterli bir yemdir. Nefret söyleminin yaygınlaşması bölücü ideolojilerin de ekmeğine yağ sürer.”

Sadece Batı’da değil Asya’da da, Çin’e karşı nefret söyleminin arttığını Tayland, Endonezya ve Kazakistan’dan örnekler vererek anlatan Pantucci, bu durumun gelecekte sorun yaratabileceğini belirtiyor:

“(Tayland, Endonezya ve Kazakistan’daki) Eylemlerin hiçbiri elbette terörizm değildi ama Çin’e karşı kızgınlığın arttığını gösteriyor. Çin dünya meselelerinde daha baskın bir aktör olmaya başladığında hedef tahtasına daha fazla konulmaya başlanacaktır. Pekin’in ülke içindeki azınlıklara karşı tavrı da bunu körükleyecektir. Bu öfke Çin vatandaşları ve şirketlerine karşı saldırılara yol açabilir.”

İsyanlar artacak mı?

Pantucci, 5G baz istasyonlarının yakılmasının İngiltere’de sanayi devriminde tekstil makinelerinin işçilerce yakılması gibi olaylar zincirini tetikleyebileceği uyarısında da bulunuyor:

“Bugün, çok sayıda çalışan çevrimiçi çalışmaya hızlı geçiş yaptı. Bu geçiş, koronavirüs pandemisinin ardından hızlanacaktır. Şirketler çok sayıda personelini işten çıkarıyor ve daha fazla çevrimiçi veya uzaktan çalışmaya yöneliyor. Daha önce şahsen yapılanlar şimdi çevrimiçi olarak taşınıyor. Birçoğu krizden sonra eski iş yapış şekillerine dönecek olsa da, bazılarının iş süreçlerini değiştirmeye gitmesi ve toplu işten çıkarmaların yaşanması şaşırtıcı olmaz. Hoşnutsuz eski işçiler öfkeli bir hareket yaratabilir. Çevrimiçi araçlar tarafından gereksiz hale getirilenler, bir isyanı harekete geçirmek için yine çevrimiçi olanaklar kullanabilir.”

Daha aşırı eylemler mi geliyor?

Pantucci, terörizmin genel çıkış nedenleri ile COVID-19 döneminde yaşananların büyük paralellikler gösterdiği uyarısında bulunarak yazısına son veriyor:

“Terörizm genellikle hükümetin başarısız olduğu veya insanların sistemden dışlandıklarını düşündükleri alanlarda ortaya çıkar. Pandemi, insanların otoriteye olan güven duygusunu daha da azaltacaktır. Öfkelerini dile getirmek için şiddet kullanmak isteyenler yeni sorunlar yaratacaktır.

Dünya, koronavirüse cevap verme konusunda uluslararası işbirliğinin başarısız olduğunu gördü. Buna karşılık vatandaşlar arasında nezaket, iyilik ve dayanışmanın arttığına ilişkin sayısız örneğe şahit olundu. Bunların ardından gelecek büyük öfke ve haklarından mahrum bırakma duygusu yeni politik şiddet biçimleri yaratacak. Bazıları uzun zamandır devam eden ideolojilere ve gruplara dayanacak, bazıları ise şaşırtıcı şekillerde ortaya çıkacak. Terörizm, koronavirüs sonrasında sona ermeyecektir; bunun yerine, her zamankinden daha aşırı yollarla gelişmesi muhtemeldir.”

Bu yazı ilk kez 1 Mayıs 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x