Evde, iş yerinde, okulda… Aklımıza gelebilecek her yerde ve her durumda karşımızdaki insanlarla fikir ayrılığı yaşamamız muhtemeldir. Ancak tartışmaya girmek, şayet yanlış yol izlenirse, ilişkilerde bozulmaya neden olabilir. Ruh sağlığı, ilişkiler ve sağlıklı yaşam konularında yazan Allie Volpe, Vox internet sitesinde yayımlanan yazısında sağlıklı bir tartışma yürütmeyi sağlayacak önerilerini sıralıyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“(…) John Gottman ve eşi Julie Schwartz Gottman onlarca yıldır çiftler üzerine araştırmalar yürütüyor. John Gottman, (…) insanların anlaşmazlıklarda yaptığı en büyük hatalardan birinin, anlamaya çalışmak yerine kazanmak, yani diğer kişinin haksız olduğunu kanıtlamak ve onu ikna etmek için mücadele yolunu seçmek olduğunu söylüyor. Kişisel saldırılarda bulunma ve diğer kişiyi suçlama eğiliminde olabiliriz. Onları reddedebilir ve sözlerini kesebiliriz. Mağduru oynayabiliriz ya da tamamen kendimizi kapatabiliriz.
İyi haber şu ki daha iyi, daha etkili tartışmalar yapmak mümkün. Hiçbir ilişki çatışmasız değildir, ancak konuşmada bir ince ayar yapmak, çoğu zaman sinir bozucu bir deneyimi verimli bir deneyime dönüştürebilir. İşte aklınızda bulundurmanız gerekenler…
Gerçekten neyi tartıştığınızı anlayın
Hiç kimse bir tartışmayı gerçekten öngöremediği için, bundan ne elde etmek istediğinize odaklanmak zor olabilir. Motivasyonunuz somut bir şey (banyo tadilatını bitirmek istemek) ya da sizden özür dilenmesi olabilir. Arizona Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Chris Segrin, arzuladığınız sonuç ne olursa olsun, tartışmanın karmaşıklığının arkasında genellikle daha derin bir anlam bulunduğunu söylüyor. Banyoyu hangi renge boyayacağınız konusunda tartışıyor olsanız da, muhtemelen daha büyük bir sembolik sorun söz konusudur. Segrin, örnek olarak şunu veriyor: ‘Bu dairede yaşıyoruz ve buradaki her şey senin düzenlediğin ve istediğin şekilde. Burada kendi tarzıma göre bir şey yapabileceğimi düşünmüyorum.’ (…)
Arkadaşlıklarımız İçin Mücadele: Kadın İlişkilerinde Çatışma ve Bağlantı Bilimi ve Sanatı (Fighting for Our Friendships: The Science and Art of Conflict and Connection in Women’s Relationships) kitabının yazarı arkadaşlık koçu Danielle Bayard Jackson, ‘Kendinize dünya görüşünde mi yoksa değerlerdeki farklılık üzerine mi tartıştığınızı sorun’ diyor. Bazen hayatınızdaki insanlar can sıkıcı olabilecek ancak sonuçta sizi etkilemeyen farklı seçimler yapar. Bazen de temel değerlerdeki büyük boşluklar ilişkiyi tehdit edebilir. Görüşlerinin sizi nasıl etkilediğini hissettiğinizi dile getirme konusunda kendinizi güçlü hissetmelisiniz. Bu görüşleri taşımaya devam etmeleri halinde onlarla ilişkinizi sürdürüp sürdürmeyeceğiniz üzerine düşünebilirsiniz.”
İnsan tartışırken ne ister?
Yazar, insanların tipik olarak bir tartışmada üç şeyden birini istediklerini belirtiyor:
“Bir noktaya değinmek, bir fark yaratmak veya sesini duyurmak.
Segrin, bir noktaya değinmek, haklı olmak veya diğer kişinin hatalı olduğunu kanıtlamak istemenin etkili bir strateji olmadığını söylüyor ve ‘İnsanlar bu taktiğe pek iyi tepki vermiyor’ diyor. Siz de kendinizi böyle bir durumda bulursanız, o noktayı ifade etmenin sizin için neden bu kadar önemli olduğunu ve diğer kişinin fikrini değiştirmesinin neden doğru yol olduğunu düşünün. Birinin fikrini değiştirmenin elbette çok önemli nedenleri vardır: Belki kendilerine veya başkalarına zarar verme riskiyle karşı karşıyadırlar veya siz onların ebeveynisinizdir ve onlara rehberlik etmeniz gerekir. Ancak genel olarak, birisini olaylara sizin açınızdan bakmaya zorlamaya çalışmak, ilişkide daha derin bir çatlağa neden olabilir.
Fark yaratmak, ilişkiyi veya sonucu şu şekillerde dönüştürmek anlamına gelir: Onları neyin motive ettiğini duymak, nasıl ilerleneceği konusunda işbirliği yapmak ve süreçte daha da yakınlaşmak. Ayrıca kimsenin sizinle tartışmasını veya durumla ilgili herhangi bir şeyi değiştirmesini değil, sesinizi duyurmak istemeniz de mümkündür. (…)
Aktif dinleme yapın
Tartışma iki yönlü olduğu için dinlemek çok önemlidir. İyi Geçinmek: Herkesle [Zor İnsanlarla Bile] Nasıl Çalışılır? (Getting Along: How to Work with Everyone (Even Difficult People) kitabının yazarı iş yeri uzmanı Amy Gallo, ‘Dinlemek, diğer kişiye iyilik yapmakla ilgili değildir’ diyor. Birini gerçekten daha iyi duymak, çözüm bulmanızı sağlar.
Bayard Jackson, konuşmayı beklemek yerine karşınızdaki konuşurken derin nefes almanızı öneriyor. (…) Aktif dinlemenin en etkili biçimlerinden biri duyduğunuzu tekrarlamayı içerir. ‘Bakalım bunu doğru mu duydum’ veya ‘Sanırım duyduklarım (karşıdakinin üzülmesinin nedeni) senin için gerçekten sinir bozucuydu’ demeyi deneyin. (…) Ne kadar zor olursa olsun, sözünü kesmekten kaçının. (…) Karşınızdakini dinlerken mümkün olduğunca objektif olmaya çalışın. Kötü niyetle hareket ettiklerini varsayarsanız anlaşmaya varma olasılığınız azalır.
Anlaşma alanlarına odaklanın ve anlaşamadığınız yerlerde müzakere yapın
Gallo, bir tartışmanın harareti içinde insanların, karşılarındakinin gündeme getirdiği her ayrıntıya karşı çıkma ihtiyacı hissettiklerini söylüyor. Bu dürtüyle savaşın ve ne kadar küçük olursa olsun, aynı fikirde olduğunuz noktaya değinerek başlayın. Şöyle diyebilirsiniz: ‘Bütçeyi aşmamak konusunda belirttiğin nokta çok önemli. Bunu söylediğine sevindim.’ Artık ortak bir hedefiniz var. Anlaşma zeytin dalıdır. Segrin, karşı tarafın iyi fikirlerini kabul etmenin savunmaya geçmelerini azaltabileceğini ve belirtmeniz gereken diğer hususlara onları daha açık hale getirebileceğini söylüyor.
Görünüşte her noktada aynı fikirde olmadığınız durumlarda, ortak bir zemin bulmak için uğraşın. Belki ikiniz de şirketin veya ailenizin daha geniş hedeflerine hizmet etmek için çalışıyorsunuz. Şunu sormaya değer: ‘Aile olarak bundan ne elde etmeyi umuyoruz? Hangi yol bu hedeflere hizmet edecek?’ Ayrıca onları, doğrudan dahil etmeden diğer insanların bakış açılarını hayal etmeye davet edebilirsiniz: ‘Patronumuz/ekip arkadaşlarımız bunu nasıl görürdü? Hangi fikirleri ortaya atarlardı?’
Gallo, böylece, ‘Sadece kendi bakış açınız ve onların bakış açısıyla çekişmeye girmek yerine, diğer insanların bakış açılarını da sürece dahil etmiş oluyorsunuz’ diyor ve ekliyor: ‘Bu, diğer kişinin neyin mümkün olduğu ve çözüm seçeneklerinin neler olduğu konusundaki düşüncesini genişletmeye yardımcı olacaktır.’” (…)
Karşınızdakinin bakış açısına taban tabana zıt olduğunuz çatışmalarda, onu aşağılamaktan veya zekâsına hakaret etmekten kaçının. Segrin, tartışmaktan ziyade kişiye saldırmanın amatör bir tartışmacının işareti olduğunu söylüyor.
Sizinkiyle arkadaşınızın fikri arasında büyük bir uçurum olsa bile, tartışmanın enerjisine değip değmeyeceğini düşünün. Bayard Jackson, ‘Sevdiklerinizin sizden farklı düşünmelerine ne kadar olanak tanıdığınızı kendinize sorun’ diyor. Arkadaşlarımızın çoğu zaman bizimle aynı fikirde olmasını bekleriz ama biriyle her zaman aynı fikirde olmak gerçekçi değildir.” (…)
Duygularınızı nasıl kontrol edeceksiniz?
Yazar, tartışmaların doğası gereği duygusal olduğunu söylüyor: “Birini nasıl incittiğimizi veya fikirlerimizin sorgulandığını duymak zor olabilir. Schwartz Gottman, bazen vücudunuzun, kalp atış hızınızın yükseldiği, kaslarınızın gerildiği ve savaşma, kaçma veya donma moduna girdiğiniz fizyolojik bir reaksiyon verebileceğini söylüyor. Bu durumlarda sohbetten uzaklaşmalısınız. ‘Bir ara vermeliyiz’ deyin ve tartışmaya döneceğiniz zamanı belirleyin. Bu, sakinleşmenize, durumu yeniden değerlendirmenize ve/veya dışarıdan birinin fikrini almanıza olanak tanır. (…)
Bayard Jackson, konuşmayı başlatmak için bile gergin olduğunuz durumda, amacınızın ilişkiyi güçlendirmek olduğuna dair güvence vererek sohbeti ön plana çıkarmanızı ve endişenizi vurgulamanızı öneriyor. Şöyle demeyi deneyin: ‘Seninle konuşmayı çok istediğim bir konu var. Bunun aramızda tuhaf bir hal almasını ya da arkadaşlıktan uzaklaştığımı düşünmeni istemiyorum.’
Aynı noktada buluşamıyorsanız ne yapmalısınız?
Bir anlaşmazlık sırasında karşı tarafın size aynı saygıyı ve nezaketi göstermemesi de mümkündür. Tartıştığınız kişi son derece eleştirel davranıyor ve sözünüzü kesiyorsa, Schwartz Gottman’ın önerdiği üzere şöyle diyebilirsiniz: ‘Bunu yavaşlatabilir miyiz? Cevabını duymadan önce söylediklerimi bitirmeme izin vermeni istiyorum’ veya ‘Amacım seni gerçekten anlamak. Başka bir şekilde ifade edebilir misin?’
Belki de anlaşmazlık sırasında karşı taraf yalana başvuruyordur. İyi Argümanlar: Tartışma Bize Dinlemeyi ve Sesini Duyurmayı Nasıl Öğretiyor? (Good Arguments: How Debate Teaches Us to Listen and Be Heard) kitabının yazarı Bo Seo, her yalana yanıt vermemeye çalışın, bunun yerine diğer argümanların doğru olmadığını gösteren temsili bir yalan seçin diyor. Ayrıca, özellikle kavgacı olan biriyle kısasa kısas yapmaktan kaçının. (…) Şöyle demeyi deneyin: ‘Sanırım birbirimizi anlamamızı ya da iyi bir sonuca ulaşmamızı mümkün kılmayacak ölçüde fikir ayrılığı yaşıyoruz. Bu konuya daha sonra geri dönelim. Ama bitirmeden önce içimden gelen birkaç şeyi söylemek istiyorum ve bu konuda tartışmamayı tercih ederim.’ Seo, ‘O zaman son sözü siz söyleyebilirsiniz’ diyor.
Diğer kişinin değerleri ve inançları sizi sürekli olarak güvensiz veya yetersiz hissettiriyorsa ilişkiyi bitirmeyi düşünebilirsiniz. (…) Ancak diğer birçok ilişki için (özellikle mesleki olanlar) aynı fikirde olmamayı kabul etmeniz gerekebilir. Segrin, her iki tarafın da birbirinin bakış açısına saygı duyması ve bunun kendi görüşlerinden farklı olduğunu kabul etmesi halinde, karşılıklı saygı olduğu sürece ilişkinin devam edebileceğini söylüyor. (…)”
Bu yazı ilk kez 22 Mayıs 2024’te yayımlanmıştır.