Güzel görünmek için ne gerekiyor?

Evrensel güzellik standartları, bir kişiyi “güzel” olarak değerlendirmenin tek kıstası mıdır? Yeni bir araştırma, fiziksel çekiciliğin evrensel standartları karşılamaktan çok kişiler arası uyumla ilgili olduğunu ortaya koyuyor.

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle “dayatılan” güzellik standartlarının aslında pek çok kişinin aynı özelliklere sahip olmasına, aynı görünmesine sebep olduğu gözlemlenebilir bir olgu. Peki, güzel görünmek sadece evrensel güzellik anlayışına mı bağlı? Avusturya Innsbruck Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Annett Schirmer, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında yeni araştırmalarından yola çıkarak söz konusu standartların yanında başka faktörlerin de etkili olduğunu anlatıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Genellikle yüzeysel görülse de, kişinin güzel olup olmadığı sorusu şüphesiz önemlidir. Nitekim güzel olarak görülmek, kişinin yaşam beklentilerini etkileyebilir. (…)

Çocukluğumuzda prenseslerin ve kötü karakterlerin bize neyin iyi neyin kötü olduğunu gösteren masallarında güzellik kavramını duymaya başlarız. Ebeveynlerimiz bizi saç modelleri, kıyafetler ve aksesuarlarla süsledikçe, güzelliğin başkalarının bizi algılaması ve bize yönelik davranışları açısından önemli olduğunu öğrenir, biz de bıraktığımız izlenimlere dikkat ederiz. Yetişkin olduğumuzda ise güzellik kavramı o kadar kökleşmiştir ki güzellik standartlarını belirleyen, bize başarılı ve tatmin edici bir yaşam vadeden milyarlarca dolarlık endüstri için kolay bir hedef haline geliriz. (…)

Birçok kişi için bu, oldukça haksız ve moral bozucu bir tablo. İyi haber şu ki, son bulgular güzellik anlayışımıza bakışımızı kökten değiştirdi ve güzellik anlayışının estetik normları karşılamakla varsayılandan çok daha az ilgili olduğunu ortaya koydu.

Güzel nasıl belirlenir?

Güzelliğe yönelik bilimsel ilgi, 19’uncu yüzyılda İngiliz bilgin Sir Francis Galton’ın yeni geliştirilen fotoğraf tekniğini ortalama insan yüzlerini görüntülemek için kullanmasına kadar uzanıyor. Galton, birçok farklı yüzün birleşiminden oluşan bir yüzün, tek tek yüzlerden daha güzel göründüğünü tespit etti. Bu da onu, en çekici olarak görülen kişilerin çok az kural dışılığı bulunan genel bir tipte olduğu varsayımına yöneltti. Galton’ın teorisine göre, Lillie Langtry gibi dönemin ünlü güzelleri fiziksel olarak sıra dışı oldukları için değil, yüz hatları pek çok kişiden daha fazla genel nüfusa benzediği için güzel kabul ediliyordu. (…)

Modern görüntü düzenleme yazılımları kullanılarak yapılan sonraki araştırmalar, Galton’ın temel bulgularını tekrarladı: Gözlemcilerin çoğu, tek tek yüzlerden ziyade birçok yüzün ortalamasını tercih ediyordu. Yüzler üzerinde yapılan diğer dijital manipülasyonlar, insanların simetrik olmayanlar yerine simetrik yüzleri, kadın ve erkeklerin tipik cinsel özelliklerini vurgulayan yüzleri tercih ettiğini ortaya koydu. Örneğin, kadınların elmacık kemikleri erkeklerden daha çıkıktır ve yüzleri bu özelliği vurguluyorsa daha güzel algılanırlar. Benzer şekilde, erkeklerin çeneleri kadınlara kıyasla daha köşeli ve baskındır. Bu nedenle, bu özelliği vurgulayan erkek yüzleri genellikle daha erkeksi ve daha çekici olarak algılanır.

Tüm bu erken dönem bilimsel çalışmalar, Galton’ın doğal güzellik standartları olduğu ve bu standartlara uyan kişilerin daha çekici görüldüğü fikrini destekledi. Ancak meslektaşlarımla yaptığımız yeni çalışmalar, böylesi tek taraflı bir bakış açısının sorgulanmasına neden oldu. Önceki araştırmaların önemli bir sınırlaması, her zaman gözlemcilerin güzellik yargılarının ortalamasını alarak, esasen güzellik tercihlerindeki bireysel farklılıkları ortadan kaldırmasıydı. Yeni istatistiksel araçlar bu sınırlılığı aşmamızı sağladı. (…)

Evrensel standartlar mı bireysel tercihler mi?

Yaklaşımımız, her gözlemcinin kendine özgü tercihleri ​​ve yüzlerin etkisi de dahil olmak üzere, çekicilik derecelendirmelerindeki farklı değişkenlik kaynaklarını tahmin edebilen karma etkiler modeli (mixed-effects modeling) adı verilen bir regresyon yöntemi. Bireysel gözlemciler arasındaki farklılık verilerin daha büyük bir kısmını açıklıyorsa, bireysel zevklerin güzellik standartlarından daha ağır bastığı sonucuna varılabilir. Bugüne kadar karma etkili modelleme tekniklerini kullanan çok fazla çalışma yapılmasa da bu tekniklerin kullanıldığı araştırmalar, bireysel zevklerin güzellik yargılarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor. Başka bir deyişle, evrensel güzellik standartları daha önce iddia edildiği kadar önemli değil. (…)

Yazar, başka birinin güzelliğini değerlendirirken, ilk başta yüzünün size çekici gelmesinin doğal standartlardan ve özel tercihlerinizden eşit derecede etkileneceğini belirtiyor: “Ancak diğer araştırmacıların bulgularına göre zaman geçtikçe denge bireysel zevkler lehine değişiyor. (…)

Bu durum, erken dönem araştırmaların ortaya çıkardığı ve güzellik sektörünü yönlendiren güzellik standartlarının önemine işaret etse de başlangıçta düşündüğümüz kadar önemli değiller, çünkü kişisel beğeniler de aynı derecede önemli olabilir. Aslında güzellik anlayışımıza katkıda bulunan standartların ve bireysel zevklerin farklı işlevlere sahip olduğu varsayılabilir. Galton’ın önerdiği gibi karşı cinsten bireylere yönelik ortak tercihler, üreme başarısını artırmada faydalı olabilir. Özellikleri bir sosyal grubun prototipine yaklaşan kişiler, çocuklarına denenmiş ve test edilmiş, dolayısıyla tipik, düzenli ve hayatta kalmaya uygun özellikler kazandırmayı vadeder. Buna karşılık bireysel zevkler, uyumu veya ‘takım ruhunu’ en üst düzeye çıkaran kişilerle etkileşime girmeye yol açabilir. Birinin kişiliğinin sosyal, kaygılı veya güvenilir olup olmadığı gibi yönlerini yüz görünümünden anlayabileceğimizi öne süren araştırmalar dikkate alındığında, belki de iyi geçinme ihtimalimiz olan veya güçlü ve zayıf yönlerimizi tamamlayabilecek kişilere ilgi duyarız.

Çekicilik, güzel bir yüzden fazlasıdır

Araştırmamız ayrıca çekiciliğin güzel bir yüzden çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Araştırma laboratuvarının dışında, sadece birbirimizin yüzüne bakmadığımızı, ses tonundan hareketlerine kadar bir bütün olarak kişiyi gördüğümüzü, duyduğumuzu ve kokladığımızı düşündüğümüzde bu o kadar da şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, bir kişinin bu farklı yönlerinin çekiciliğinin birbiriyle ilişkili olması. Katılımcılarımızdan izole edilmiş seslerin, vücut hareketlerinin veya kokuların çekiciliğini derecelendirmelerini istediğimizde, aynı hedefin yüz fotoğrafını derecelendirmelerini istediğimizde ürettikleri yargılara benzer yargılar ürettiklerini gördük. (…)

Dahası, tıpkı yüzlerde olduğu gibi, bu farklı bilgi kanalları için çekicilik derecelendirmelerinin hem güzellik standartları hem de kişisel zevkler tarafından şekillendirildiğini bulduk. Mantıksal bir sonuç olarak, bir kişiyi başkaları için güzel kılan şeyin ‘içten’ gelmesi ve o kişinin çeşitli yüzeysel özellikleri üzerinde ortak bir etkiye sahip olması gerektiği söylenebilir. Bunun tam olarak nasıl gerçekleştiğini ve bir kişinin biyolojisinin hangi yönlerinin çekicilik için önemli, gözlemlenebilir sözel olmayan özelliklere dönüştüğünü belirlemek daha fazla araştırmayı gerektiriyor.” (…)

Yazar, bulgularının, kendi güzelliğimiz hakkında nasıl düşünmeniz gerektiği konusunda önemli çıkarımlarda bulunmaya yardımcı olduğunu ve çekiciliğimizin evrensel estetik normların ötesine geçtiğini vurguluyor. “Bu, en söz konusu normlar kadar, hatta daha da fazla, karşılaştığınız diğer kişilerle uyumlu olup olmadığınız ile ilgili.

Peki, siz güzel misiniz?

Çekim bilimi bize bu sorunun cevabının büyük olasılıkla ‘evet’ olduğunu söylüyor. Çoğumuz güzellik endüstrisinin övülen standartlarına uymasak da, kişisel özelliklerimiz ve değerlerimiz örtüştüğü için karşılaştığımız en azından birkaç kişiye çekici geliyoruz.

Dahası, görünüşümüzü iyileştirerek güzelliğin peşinden koşmak bizi ancak bir yere kadar götürebilir, çünkü güzellik sadece görsel olmaktan ziyade her anlamda algılanır ve içten dışa işleyen süreçlere bağlıdır. Dolayısıyla güzellik bir hüküm değil, önem verilen insanlarla bir diyalogdur; tüm duyusal zenginliğimizle varlığımızın kendi cevabını yazdığı bir diyalog…”

Bu yazı ilk kez 17 Eylül 2025’te yayımlanmıştır.

Annett Schirmer’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “You don’t need perfect features to be physically beautiful” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/you-dont-need-perfect-features-to-be-physically-beautiful

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Güzel görünmek için ne gerekiyor?

Evrensel güzellik standartları, bir kişiyi “güzel” olarak değerlendirmenin tek kıstası mıdır? Yeni bir araştırma, fiziksel çekiciliğin evrensel standartları karşılamaktan çok kişiler arası uyumla ilgili olduğunu ortaya koyuyor.

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle “dayatılan” güzellik standartlarının aslında pek çok kişinin aynı özelliklere sahip olmasına, aynı görünmesine sebep olduğu gözlemlenebilir bir olgu. Peki, güzel görünmek sadece evrensel güzellik anlayışına mı bağlı? Avusturya Innsbruck Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Annett Schirmer, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında yeni araştırmalarından yola çıkarak söz konusu standartların yanında başka faktörlerin de etkili olduğunu anlatıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Genellikle yüzeysel görülse de, kişinin güzel olup olmadığı sorusu şüphesiz önemlidir. Nitekim güzel olarak görülmek, kişinin yaşam beklentilerini etkileyebilir. (…)

Çocukluğumuzda prenseslerin ve kötü karakterlerin bize neyin iyi neyin kötü olduğunu gösteren masallarında güzellik kavramını duymaya başlarız. Ebeveynlerimiz bizi saç modelleri, kıyafetler ve aksesuarlarla süsledikçe, güzelliğin başkalarının bizi algılaması ve bize yönelik davranışları açısından önemli olduğunu öğrenir, biz de bıraktığımız izlenimlere dikkat ederiz. Yetişkin olduğumuzda ise güzellik kavramı o kadar kökleşmiştir ki güzellik standartlarını belirleyen, bize başarılı ve tatmin edici bir yaşam vadeden milyarlarca dolarlık endüstri için kolay bir hedef haline geliriz. (…)

Birçok kişi için bu, oldukça haksız ve moral bozucu bir tablo. İyi haber şu ki, son bulgular güzellik anlayışımıza bakışımızı kökten değiştirdi ve güzellik anlayışının estetik normları karşılamakla varsayılandan çok daha az ilgili olduğunu ortaya koydu.

Güzel nasıl belirlenir?

Güzelliğe yönelik bilimsel ilgi, 19’uncu yüzyılda İngiliz bilgin Sir Francis Galton’ın yeni geliştirilen fotoğraf tekniğini ortalama insan yüzlerini görüntülemek için kullanmasına kadar uzanıyor. Galton, birçok farklı yüzün birleşiminden oluşan bir yüzün, tek tek yüzlerden daha güzel göründüğünü tespit etti. Bu da onu, en çekici olarak görülen kişilerin çok az kural dışılığı bulunan genel bir tipte olduğu varsayımına yöneltti. Galton’ın teorisine göre, Lillie Langtry gibi dönemin ünlü güzelleri fiziksel olarak sıra dışı oldukları için değil, yüz hatları pek çok kişiden daha fazla genel nüfusa benzediği için güzel kabul ediliyordu. (…)

Modern görüntü düzenleme yazılımları kullanılarak yapılan sonraki araştırmalar, Galton’ın temel bulgularını tekrarladı: Gözlemcilerin çoğu, tek tek yüzlerden ziyade birçok yüzün ortalamasını tercih ediyordu. Yüzler üzerinde yapılan diğer dijital manipülasyonlar, insanların simetrik olmayanlar yerine simetrik yüzleri, kadın ve erkeklerin tipik cinsel özelliklerini vurgulayan yüzleri tercih ettiğini ortaya koydu. Örneğin, kadınların elmacık kemikleri erkeklerden daha çıkıktır ve yüzleri bu özelliği vurguluyorsa daha güzel algılanırlar. Benzer şekilde, erkeklerin çeneleri kadınlara kıyasla daha köşeli ve baskındır. Bu nedenle, bu özelliği vurgulayan erkek yüzleri genellikle daha erkeksi ve daha çekici olarak algılanır.

Tüm bu erken dönem bilimsel çalışmalar, Galton’ın doğal güzellik standartları olduğu ve bu standartlara uyan kişilerin daha çekici görüldüğü fikrini destekledi. Ancak meslektaşlarımla yaptığımız yeni çalışmalar, böylesi tek taraflı bir bakış açısının sorgulanmasına neden oldu. Önceki araştırmaların önemli bir sınırlaması, her zaman gözlemcilerin güzellik yargılarının ortalamasını alarak, esasen güzellik tercihlerindeki bireysel farklılıkları ortadan kaldırmasıydı. Yeni istatistiksel araçlar bu sınırlılığı aşmamızı sağladı. (…)

Evrensel standartlar mı bireysel tercihler mi?

Yaklaşımımız, her gözlemcinin kendine özgü tercihleri ​​ve yüzlerin etkisi de dahil olmak üzere, çekicilik derecelendirmelerindeki farklı değişkenlik kaynaklarını tahmin edebilen karma etkiler modeli (mixed-effects modeling) adı verilen bir regresyon yöntemi. Bireysel gözlemciler arasındaki farklılık verilerin daha büyük bir kısmını açıklıyorsa, bireysel zevklerin güzellik standartlarından daha ağır bastığı sonucuna varılabilir. Bugüne kadar karma etkili modelleme tekniklerini kullanan çok fazla çalışma yapılmasa da bu tekniklerin kullanıldığı araştırmalar, bireysel zevklerin güzellik yargılarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor. Başka bir deyişle, evrensel güzellik standartları daha önce iddia edildiği kadar önemli değil. (…)

Yazar, başka birinin güzelliğini değerlendirirken, ilk başta yüzünün size çekici gelmesinin doğal standartlardan ve özel tercihlerinizden eşit derecede etkileneceğini belirtiyor: “Ancak diğer araştırmacıların bulgularına göre zaman geçtikçe denge bireysel zevkler lehine değişiyor. (…)

Bu durum, erken dönem araştırmaların ortaya çıkardığı ve güzellik sektörünü yönlendiren güzellik standartlarının önemine işaret etse de başlangıçta düşündüğümüz kadar önemli değiller, çünkü kişisel beğeniler de aynı derecede önemli olabilir. Aslında güzellik anlayışımıza katkıda bulunan standartların ve bireysel zevklerin farklı işlevlere sahip olduğu varsayılabilir. Galton’ın önerdiği gibi karşı cinsten bireylere yönelik ortak tercihler, üreme başarısını artırmada faydalı olabilir. Özellikleri bir sosyal grubun prototipine yaklaşan kişiler, çocuklarına denenmiş ve test edilmiş, dolayısıyla tipik, düzenli ve hayatta kalmaya uygun özellikler kazandırmayı vadeder. Buna karşılık bireysel zevkler, uyumu veya ‘takım ruhunu’ en üst düzeye çıkaran kişilerle etkileşime girmeye yol açabilir. Birinin kişiliğinin sosyal, kaygılı veya güvenilir olup olmadığı gibi yönlerini yüz görünümünden anlayabileceğimizi öne süren araştırmalar dikkate alındığında, belki de iyi geçinme ihtimalimiz olan veya güçlü ve zayıf yönlerimizi tamamlayabilecek kişilere ilgi duyarız.

Çekicilik, güzel bir yüzden fazlasıdır

Araştırmamız ayrıca çekiciliğin güzel bir yüzden çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Araştırma laboratuvarının dışında, sadece birbirimizin yüzüne bakmadığımızı, ses tonundan hareketlerine kadar bir bütün olarak kişiyi gördüğümüzü, duyduğumuzu ve kokladığımızı düşündüğümüzde bu o kadar da şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, bir kişinin bu farklı yönlerinin çekiciliğinin birbiriyle ilişkili olması. Katılımcılarımızdan izole edilmiş seslerin, vücut hareketlerinin veya kokuların çekiciliğini derecelendirmelerini istediğimizde, aynı hedefin yüz fotoğrafını derecelendirmelerini istediğimizde ürettikleri yargılara benzer yargılar ürettiklerini gördük. (…)

Dahası, tıpkı yüzlerde olduğu gibi, bu farklı bilgi kanalları için çekicilik derecelendirmelerinin hem güzellik standartları hem de kişisel zevkler tarafından şekillendirildiğini bulduk. Mantıksal bir sonuç olarak, bir kişiyi başkaları için güzel kılan şeyin ‘içten’ gelmesi ve o kişinin çeşitli yüzeysel özellikleri üzerinde ortak bir etkiye sahip olması gerektiği söylenebilir. Bunun tam olarak nasıl gerçekleştiğini ve bir kişinin biyolojisinin hangi yönlerinin çekicilik için önemli, gözlemlenebilir sözel olmayan özelliklere dönüştüğünü belirlemek daha fazla araştırmayı gerektiriyor.” (…)

Yazar, bulgularının, kendi güzelliğimiz hakkında nasıl düşünmeniz gerektiği konusunda önemli çıkarımlarda bulunmaya yardımcı olduğunu ve çekiciliğimizin evrensel estetik normların ötesine geçtiğini vurguluyor. “Bu, en söz konusu normlar kadar, hatta daha da fazla, karşılaştığınız diğer kişilerle uyumlu olup olmadığınız ile ilgili.

Peki, siz güzel misiniz?

Çekim bilimi bize bu sorunun cevabının büyük olasılıkla ‘evet’ olduğunu söylüyor. Çoğumuz güzellik endüstrisinin övülen standartlarına uymasak da, kişisel özelliklerimiz ve değerlerimiz örtüştüğü için karşılaştığımız en azından birkaç kişiye çekici geliyoruz.

Dahası, görünüşümüzü iyileştirerek güzelliğin peşinden koşmak bizi ancak bir yere kadar götürebilir, çünkü güzellik sadece görsel olmaktan ziyade her anlamda algılanır ve içten dışa işleyen süreçlere bağlıdır. Dolayısıyla güzellik bir hüküm değil, önem verilen insanlarla bir diyalogdur; tüm duyusal zenginliğimizle varlığımızın kendi cevabını yazdığı bir diyalog…”

Bu yazı ilk kez 17 Eylül 2025’te yayımlanmıştır.

Annett Schirmer’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “You don’t need perfect features to be physically beautiful” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/you-dont-need-perfect-features-to-be-physically-beautiful

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x