Kadın muhtarlar: Mahallelerin değişim gücü, dayanışmanın sesi

Kadınlar kapıları yalnızca çalmakla kalmıyor, artık anahtarları da ellerinde tutuyor. Peki, Türkiye’nin mahallelerinde yükselen bu sessiz devrimin hikâyesi bize ne söylüyor? Dr. Ayşe Kaşıkırık yazdı.

Muhtarlık, Türkiye’nin en yerel ve en güçlü kurumlarından biri. Kapı kapı dolaşan, sorun dinleyen, çözüm arayan, kimi zaman devletle, kimi zaman komşularla köprü kuran muhtarlar, demokrasinin nabzını tutarlar. Ancak o nabzın hâlâ erkek sesiyle attığı bir ülkede, kadın muhtarlar eşit temsilin ve dayanışmanın sessiz devrimcileridir.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 50 bini muhtar görev yapıyor, ancak bunların yalnızca yüzde 3’ü kadın. Bu oran, karar alma süreçlerinin en temel aşamalarında bile kadınların ne kadar az temsil edildiğini açıkça gösteriyor. Yani Türkiye’de kadınlar, mahallelerinde çoğu zaman yalnızca seçmen; çok azı ise seçilen konumundadır. Oysa mahalle, kadınların gündelik yaşamla en doğrudan temas ettiği alandır. Dolayısıyla kadınların burada görünür olması, sadece siyasetin değil, toplumsal yaşamın da dönüşümü anlamına gelir.

26 Ekim ise Kadın Muhtarlar Günü olarak kutlanıyor.

1 Kapı da Sen Aç: Kadınların yerelden siyasete uzanan yolculuğu

2024 yerel seçimleri öncesinde yürütülen “1 Kapı da Sen Aç” kampanyası, Türkiye’de kadınların siyasetteki görünmezliğine meydan okuyan güçlü bir dayanışma hikâyesi yazdı.

Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı’nın öncülüğünde, Edirne’den Van’a, Mardin’den Adana’ya, İzmir’den İstanbul’a uzanan geniş bir coğrafyada kadın muhtar adaylarıyla buluşmalar gerçekleştirildi. Eğitimler, “7 bölge 7 şehir” hedefiyle başlayıp kısa sürede 20 ili kapsayan bir eşitlik ağına dönüştü; bazı illerde birden fazla eğitim düzenlendi.

Bu eğitimlerde kadın muhtar adayları; liderlik, iletişim, yerel yönetim mevzuatı, kampanya yürütme stratejileri ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi başlıklarda donanım kazandılar. Fakat asıl kazanç, sayılardan çok duygularda gizliydi: Kadınların en sık dile getirdiği sözcük “cesaret” oldu.

Birçoğu için muhtarlığa aday olmak, yalnızca politik bir adım değil, aynı zamanda kişisel bir direnişti. Ataerkil kalıplara, mahalle baskısına ve “kadından muhtar olmaz” önyargısına karşı sessiz ama kararlı bir yürüyüştü bu.

Ve sonuç: Türkiye’nin dört bir yanında yüzlerce kadın bu önyargıları yıktı, mahallelerinin ilk kadın muhtarları oldu. Her biri, kendi mahallesinde eşitliğe açılan bir kapıyı araladı.

Şanlıurfa’da tarihi bir ilk

Kadınların yerel siyasette görünürlüğü açısından 2024 seçimlerinin en anlamlı hikâyelerinden biri Şanlıurfa’da yazıldı. Kent tarihinde ilk kez kadın muhtarlar seçildi. Bu sadece bir seçim sonucu değil, toplumsal cinsiyet normlarının en katı biçimde hissedildiği bir coğrafyada kazanılmış bir eşitlik zaferiydi.

Şanlıurfa, yıllardır yerel yönetimlerde kadın temsilinin en düşük olduğu illerden biriydi. Ancak bu seçim, görünmez duvarların nasıl bir cesaretle aşılabileceğini gösterdi. Yeni seçilen kadın muhtarlar, yalnızca birer yönetici değil, mahallenin güvenini kazanmış, dönüşümün öncüsü kadınlar olarak sahneye çıktılar.

Bugün Urfa’nın bu öncü kadınları, mahallelerinde kız çocuklarının eğitimden kopmaması, kadınların sosyal hayata katılması, şiddetle mücadele ve destek mekanizmalarına erişimin artırılması için aktif rol oynuyor.

Birinin önceliği mahalleye kreş kazandırmak, diğerinin hedefi ise kadınların üretime katılabileceği kooperatifler kurmak. Bir diğeri, kadınların adliyeye veya kaymakamlığa gitmeye çekindiği durumlarda onların sesi olmayı seçiyor.

Bu tablo, sadece bir yönetim değişikliği değil; kadınların “yapabilirlik” duygusunu yeniden tanımlayan bir dönüşümü simgeliyor.

Şanlıurfa’daki kadın muhtarların varlığı, yerel siyasette “kadın olmak” ile “otorite olmak” arasındaki mesafenin kapanabileceğini gösterdi. Bu kadınlar, mahalle sınırlarını aşan bir ilham kaynağına dönüştüler:

Kız çocuklarına, “Ben de yapabilirim” dedirten, erkeklere ise “kadından muhtar da olur” gerçeğini hatırlatan bir değişimin sembolü oldular.

İstanbul’un mahallelerinden kadın eşitliğine ışık

Türkiye genelindeki kadın muhtar oranı yüzde 3 civarında olsa da İstanbul, bu oranın üzerinde seyrediyor: Kadın muhtar oranı %20,58. Ancak bu oran bile kentin tamamına eşit şekilde dağılmış değil.

Adalar, Kağıthane ve Tuzla’daki toplam 41 mahallede muhtarlık mührü hâlâ yalnızca erkeklerin elinde. Buna karşın Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy ve Beylikdüzü gibi ilçelerde tablo tersine dönmüş durumda.

  • Beşiktaş’ın 23 mahallesinden 16’sında,
  • Kadıköy’ün 21 mahallesinden 14’ünde,
  • Bakırköy’ün 15 mahallesinden 8’inde,
  • Beylikdüzü’nün 10 mahallesinden 6’sında kadın muhtarlar görev yapıyor.

Avcılar ve Maltepe’de de tablo umut verici: Muhtarların yarısı kadın. Bu mahallelerde kadınların karar alma süreçlerine katılımı, dayanışma ağlarının gücüyle birleşiyor. Çünkü bir mahallede bir kadın muhtar varsa, orada kadınların sesi daha gür çıkıyor.

Yerelde eşitliğin görünür olduğu ilk temas noktası: Mahalle

Toplumsal cinsiyet eşitliği genellikle ulusal politikalarla ilişkilendirilir; oysa bu mücadelenin en somut biçimi mahallede yaşanır.

Bir kadının gece sokakta güvenle yürüyebilmesi, bir annenin çocuğu için kreş bulabilmesi, bir yaşlının sosyal hizmetlere erişebilmesi — hepsi mahalle düzeyinde alınan küçük ama hayati kararlara bağlıdır.

Kadın muhtarlar, bu kararların içinde “kadın bakışını” taşıyan en güçlü temsilcilerdir. Onlar, mahalleye yalnızca hizmet değil; güven, empati ve dayanışma taşırlar. Birçok mahallede kadın muhtarlar, şiddet mağduru kadınların ilk başvurduğu kişiler hâline geldi. Çünkü kadınlar, kendilerini anlayan bir kapının orada olduğunu biliyorlar.

Yapabilirlik, cesaret ve dayanışma

Kadın muhtarların hikâyelerinde en çok tekrar eden üç kelime vardır: yapabilirlik, cesaret ve dayanışma.

Birçoğu adaylık sürecinde önce evde, sonra sokakta, ardından sandıkta mücadele etti. Kimisi mahalle kahvelerine tek başına girip kampanyasını anlattı, kimisi sosyal medya üzerinden “kadından muhtar olmaz” önyargısını tersine çevirdi.

Ve seçildikten sonra da mücadele bitmedi: Kurumlarda ciddiye alınmak, bütçe süreçlerine dahil olmak, idari ağlarda görünür kalmak hâlâ kolay değil.

Yine de kadınlar vazgeçmiyor. Çünkü her biri biliyor ki, bir kadının açtığı kapıdan bir gün başka kadınlar da geçecek.

Yerelden başlayan büyük değişim

Bugün Türkiye’de kadın muhtarlar yalnızca mahalle yönetmiyor; yerel siyasetin anlamını yeniden yazıyorlar. Kadınların dayanışması, birbirinden öğrenme kültürü ve yereldeki örgütlenme biçimleri, toplumsal dönüşümün en güçlü motoru hâline geliyor.

Bu dönüşüm, mahallelerden başlayarak belediye meclislerine, oradan da ulusal siyasete taşınacak bir eşitlik dalgasını haber veriyor. Kadın muhtarların varlığı, genç kızlara “Ben de yapabilirim” dedirten, somut bir umut kaynağı.

Kadın muhtarlar, mahallelerinde yalnızca hizmet değil, ilham üretiyorlar.

Eşitlik yerelden başlar

Eğer bir mahallede bir kadın muhtar varsa; o mahallede parklar daha güvenli, sokaklar daha aydınlık, kadınlar için sosyal destek ağları daha güçlüdür. Çünkü kadın liderliğinin doğasında kapsayıcılık vardır.

Kadın muhtarların görünürlüğünün arttığı, mahallelerin eşitlikle güçlendiği bir yerel yönetim yapısı artık bir hayal değil. Bunun için kadınların kapıları çalması kadar, erkeklerin de bu kapıları açmaya niyetli olması gerekiyor.

Unutmayalım: Eşitlik, en küçük birimden – mahalleden – başlar.

Bir mahallenin kaderi, bazen gerçekten bir kadının cesaretiyle değişir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 29 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Ayşe Kaşıkırık
Ayşe Kaşıkırık
Ayşe Kaşıkırık - İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği’ni onur derecesiyle tamamladı. 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde (SBE) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisans programında “Cinsiyet Eşitlikçi Perspektifle Belediye Bütçeleri: Fatih Belediyesi” konulu tezini başarıyla savunmuştur. İstanbul Üniversitesi SBE’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi programında doktora eğitiminde tez aşamasındadır. 2013-2016 yılları arasında TÜBİTAK’ta araştırmacı olarak görev aldı. 2017-2020 yılları arasında Kadın Adayları Destekleme Derneği’nde projeler koordinatörü olarak; kadın dostu kentler, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ve kadınların eşit temsili odağında projeler yürüttü. Ulusal ve uluslararası çok sayıda sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak birlikte kurucu üyelikleri vardır. 3 Nisan 2021’de, Türkiye’de kadınların yerel yönetimlere seçme ve seçilme hakkı kazanmasının 91. yıl dönümünde “Daha eşit ve kapsayıcı bir dünya mümkün!” temeline dayanan “Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı’nı kurdu. Yerel yönetimler, yerel siyaset, kent, toplumsal cinsiyet ve kadın alanında teorik ve uygulamalı çalışmalarına devam etmektedir. Bu alanlarda çok sayıda rapor ve kitap bölümü yazdı. Makaleleri çeşitli ulusal ve uluslararası bilimsel dergilerde yayımlandı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü tarafından yürütülen TÜBİTAK destekli “Olası İstanbul Depreminin Çevresel Zorunlu Göç Senaryosu ve Yönetimi” isimli projede doktora bursiyeridir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kadın muhtarlar: Mahallelerin değişim gücü, dayanışmanın sesi

Kadınlar kapıları yalnızca çalmakla kalmıyor, artık anahtarları da ellerinde tutuyor. Peki, Türkiye’nin mahallelerinde yükselen bu sessiz devrimin hikâyesi bize ne söylüyor? Dr. Ayşe Kaşıkırık yazdı.

Muhtarlık, Türkiye’nin en yerel ve en güçlü kurumlarından biri. Kapı kapı dolaşan, sorun dinleyen, çözüm arayan, kimi zaman devletle, kimi zaman komşularla köprü kuran muhtarlar, demokrasinin nabzını tutarlar. Ancak o nabzın hâlâ erkek sesiyle attığı bir ülkede, kadın muhtarlar eşit temsilin ve dayanışmanın sessiz devrimcileridir.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 50 bini muhtar görev yapıyor, ancak bunların yalnızca yüzde 3’ü kadın. Bu oran, karar alma süreçlerinin en temel aşamalarında bile kadınların ne kadar az temsil edildiğini açıkça gösteriyor. Yani Türkiye’de kadınlar, mahallelerinde çoğu zaman yalnızca seçmen; çok azı ise seçilen konumundadır. Oysa mahalle, kadınların gündelik yaşamla en doğrudan temas ettiği alandır. Dolayısıyla kadınların burada görünür olması, sadece siyasetin değil, toplumsal yaşamın da dönüşümü anlamına gelir.

26 Ekim ise Kadın Muhtarlar Günü olarak kutlanıyor.

1 Kapı da Sen Aç: Kadınların yerelden siyasete uzanan yolculuğu

2024 yerel seçimleri öncesinde yürütülen “1 Kapı da Sen Aç” kampanyası, Türkiye’de kadınların siyasetteki görünmezliğine meydan okuyan güçlü bir dayanışma hikâyesi yazdı.

Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı’nın öncülüğünde, Edirne’den Van’a, Mardin’den Adana’ya, İzmir’den İstanbul’a uzanan geniş bir coğrafyada kadın muhtar adaylarıyla buluşmalar gerçekleştirildi. Eğitimler, “7 bölge 7 şehir” hedefiyle başlayıp kısa sürede 20 ili kapsayan bir eşitlik ağına dönüştü; bazı illerde birden fazla eğitim düzenlendi.

Bu eğitimlerde kadın muhtar adayları; liderlik, iletişim, yerel yönetim mevzuatı, kampanya yürütme stratejileri ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi başlıklarda donanım kazandılar. Fakat asıl kazanç, sayılardan çok duygularda gizliydi: Kadınların en sık dile getirdiği sözcük “cesaret” oldu.

Birçoğu için muhtarlığa aday olmak, yalnızca politik bir adım değil, aynı zamanda kişisel bir direnişti. Ataerkil kalıplara, mahalle baskısına ve “kadından muhtar olmaz” önyargısına karşı sessiz ama kararlı bir yürüyüştü bu.

Ve sonuç: Türkiye’nin dört bir yanında yüzlerce kadın bu önyargıları yıktı, mahallelerinin ilk kadın muhtarları oldu. Her biri, kendi mahallesinde eşitliğe açılan bir kapıyı araladı.

Şanlıurfa’da tarihi bir ilk

Kadınların yerel siyasette görünürlüğü açısından 2024 seçimlerinin en anlamlı hikâyelerinden biri Şanlıurfa’da yazıldı. Kent tarihinde ilk kez kadın muhtarlar seçildi. Bu sadece bir seçim sonucu değil, toplumsal cinsiyet normlarının en katı biçimde hissedildiği bir coğrafyada kazanılmış bir eşitlik zaferiydi.

Şanlıurfa, yıllardır yerel yönetimlerde kadın temsilinin en düşük olduğu illerden biriydi. Ancak bu seçim, görünmez duvarların nasıl bir cesaretle aşılabileceğini gösterdi. Yeni seçilen kadın muhtarlar, yalnızca birer yönetici değil, mahallenin güvenini kazanmış, dönüşümün öncüsü kadınlar olarak sahneye çıktılar.

Bugün Urfa’nın bu öncü kadınları, mahallelerinde kız çocuklarının eğitimden kopmaması, kadınların sosyal hayata katılması, şiddetle mücadele ve destek mekanizmalarına erişimin artırılması için aktif rol oynuyor.

Birinin önceliği mahalleye kreş kazandırmak, diğerinin hedefi ise kadınların üretime katılabileceği kooperatifler kurmak. Bir diğeri, kadınların adliyeye veya kaymakamlığa gitmeye çekindiği durumlarda onların sesi olmayı seçiyor.

Bu tablo, sadece bir yönetim değişikliği değil; kadınların “yapabilirlik” duygusunu yeniden tanımlayan bir dönüşümü simgeliyor.

Şanlıurfa’daki kadın muhtarların varlığı, yerel siyasette “kadın olmak” ile “otorite olmak” arasındaki mesafenin kapanabileceğini gösterdi. Bu kadınlar, mahalle sınırlarını aşan bir ilham kaynağına dönüştüler:

Kız çocuklarına, “Ben de yapabilirim” dedirten, erkeklere ise “kadından muhtar da olur” gerçeğini hatırlatan bir değişimin sembolü oldular.

İstanbul’un mahallelerinden kadın eşitliğine ışık

Türkiye genelindeki kadın muhtar oranı yüzde 3 civarında olsa da İstanbul, bu oranın üzerinde seyrediyor: Kadın muhtar oranı %20,58. Ancak bu oran bile kentin tamamına eşit şekilde dağılmış değil.

Adalar, Kağıthane ve Tuzla’daki toplam 41 mahallede muhtarlık mührü hâlâ yalnızca erkeklerin elinde. Buna karşın Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy ve Beylikdüzü gibi ilçelerde tablo tersine dönmüş durumda.

  • Beşiktaş’ın 23 mahallesinden 16’sında,
  • Kadıköy’ün 21 mahallesinden 14’ünde,
  • Bakırköy’ün 15 mahallesinden 8’inde,
  • Beylikdüzü’nün 10 mahallesinden 6’sında kadın muhtarlar görev yapıyor.

Avcılar ve Maltepe’de de tablo umut verici: Muhtarların yarısı kadın. Bu mahallelerde kadınların karar alma süreçlerine katılımı, dayanışma ağlarının gücüyle birleşiyor. Çünkü bir mahallede bir kadın muhtar varsa, orada kadınların sesi daha gür çıkıyor.

Yerelde eşitliğin görünür olduğu ilk temas noktası: Mahalle

Toplumsal cinsiyet eşitliği genellikle ulusal politikalarla ilişkilendirilir; oysa bu mücadelenin en somut biçimi mahallede yaşanır.

Bir kadının gece sokakta güvenle yürüyebilmesi, bir annenin çocuğu için kreş bulabilmesi, bir yaşlının sosyal hizmetlere erişebilmesi — hepsi mahalle düzeyinde alınan küçük ama hayati kararlara bağlıdır.

Kadın muhtarlar, bu kararların içinde “kadın bakışını” taşıyan en güçlü temsilcilerdir. Onlar, mahalleye yalnızca hizmet değil; güven, empati ve dayanışma taşırlar. Birçok mahallede kadın muhtarlar, şiddet mağduru kadınların ilk başvurduğu kişiler hâline geldi. Çünkü kadınlar, kendilerini anlayan bir kapının orada olduğunu biliyorlar.

Yapabilirlik, cesaret ve dayanışma

Kadın muhtarların hikâyelerinde en çok tekrar eden üç kelime vardır: yapabilirlik, cesaret ve dayanışma.

Birçoğu adaylık sürecinde önce evde, sonra sokakta, ardından sandıkta mücadele etti. Kimisi mahalle kahvelerine tek başına girip kampanyasını anlattı, kimisi sosyal medya üzerinden “kadından muhtar olmaz” önyargısını tersine çevirdi.

Ve seçildikten sonra da mücadele bitmedi: Kurumlarda ciddiye alınmak, bütçe süreçlerine dahil olmak, idari ağlarda görünür kalmak hâlâ kolay değil.

Yine de kadınlar vazgeçmiyor. Çünkü her biri biliyor ki, bir kadının açtığı kapıdan bir gün başka kadınlar da geçecek.

Yerelden başlayan büyük değişim

Bugün Türkiye’de kadın muhtarlar yalnızca mahalle yönetmiyor; yerel siyasetin anlamını yeniden yazıyorlar. Kadınların dayanışması, birbirinden öğrenme kültürü ve yereldeki örgütlenme biçimleri, toplumsal dönüşümün en güçlü motoru hâline geliyor.

Bu dönüşüm, mahallelerden başlayarak belediye meclislerine, oradan da ulusal siyasete taşınacak bir eşitlik dalgasını haber veriyor. Kadın muhtarların varlığı, genç kızlara “Ben de yapabilirim” dedirten, somut bir umut kaynağı.

Kadın muhtarlar, mahallelerinde yalnızca hizmet değil, ilham üretiyorlar.

Eşitlik yerelden başlar

Eğer bir mahallede bir kadın muhtar varsa; o mahallede parklar daha güvenli, sokaklar daha aydınlık, kadınlar için sosyal destek ağları daha güçlüdür. Çünkü kadın liderliğinin doğasında kapsayıcılık vardır.

Kadın muhtarların görünürlüğünün arttığı, mahallelerin eşitlikle güçlendiği bir yerel yönetim yapısı artık bir hayal değil. Bunun için kadınların kapıları çalması kadar, erkeklerin de bu kapıları açmaya niyetli olması gerekiyor.

Unutmayalım: Eşitlik, en küçük birimden – mahalleden – başlar.

Bir mahallenin kaderi, bazen gerçekten bir kadının cesaretiyle değişir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 29 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Ayşe Kaşıkırık
Ayşe Kaşıkırık
Ayşe Kaşıkırık - İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği’ni onur derecesiyle tamamladı. 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde (SBE) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisans programında “Cinsiyet Eşitlikçi Perspektifle Belediye Bütçeleri: Fatih Belediyesi” konulu tezini başarıyla savunmuştur. İstanbul Üniversitesi SBE’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi programında doktora eğitiminde tez aşamasındadır. 2013-2016 yılları arasında TÜBİTAK’ta araştırmacı olarak görev aldı. 2017-2020 yılları arasında Kadın Adayları Destekleme Derneği’nde projeler koordinatörü olarak; kadın dostu kentler, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ve kadınların eşit temsili odağında projeler yürüttü. Ulusal ve uluslararası çok sayıda sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak birlikte kurucu üyelikleri vardır. 3 Nisan 2021’de, Türkiye’de kadınların yerel yönetimlere seçme ve seçilme hakkı kazanmasının 91. yıl dönümünde “Daha eşit ve kapsayıcı bir dünya mümkün!” temeline dayanan “Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı’nı kurdu. Yerel yönetimler, yerel siyaset, kent, toplumsal cinsiyet ve kadın alanında teorik ve uygulamalı çalışmalarına devam etmektedir. Bu alanlarda çok sayıda rapor ve kitap bölümü yazdı. Makaleleri çeşitli ulusal ve uluslararası bilimsel dergilerde yayımlandı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü tarafından yürütülen TÜBİTAK destekli “Olası İstanbul Depreminin Çevresel Zorunlu Göç Senaryosu ve Yönetimi” isimli projede doktora bursiyeridir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x