Umutsuzluk yeni yol haritaları çizmemize yardımcı olabilir mi?

Hayatın vazgeçilmezi olan umut, bazen bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor olabilir mi? Böyle durumlarda umutsuzluk, kriz yerine fırsat olarak değerlendirilebilir mi?

Umut etmeden yaşamak çok zor; bilhassa da türlü olumsuzlukların üzerimize boca edildiği dönemlerde. Zıttı olan umutsuzluk ise karamsar bir ruh haliyle ilişkilendirilir çoğu zaman. Peki, umutsuzluğun yeni yollar bulmak için bir fırsat olduğunu söylesek? İsviçre’deki Zürih Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden araştırma görevlisi Juliette Vazard, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında, umutsuzluğun yolumuzu nasıl aydınlatabileceğini anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İnsan türü, geleceği hayal etme konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Kuşlar, arılar, sıçanlar ve diğer hayvanlar da yiyecek bulmak veya izleyecekleri yolu seçmek gibi konularda kararlar alarak yaşamları için olası yönleri değerlendirseler de, insanların gelecek düşüncesi farklıdır. Seçeneklerimiz geniş, planlarımız katmanlı ve karmaşıktır; vizyonumuz ise onlarca yıla veya yüzyıllara yayılabilir.

Okyanuslardaki plastik kirliliğini azaltmayı, pasta şefi olmayı, başka bir ülkeden çocuk evlat edinmeyi veya sosyal adalet için çalışmayı hayal edebiliriz. Bunlar basit hedefler değildir. Hayatımızın her büyük projesi, sürekli olarak inşa ettiğimiz, gözden geçirerek güncellediğimiz sayısız olası eylem yolu ve daha büyük hedeflerin bünyesindeki alt hedefleri içerir. Uzaktaki hedeflere doğru karmaşık rotalar izlerken, hayal ettiğimiz geleceklere muazzam bir zihinsel ve duygusal enerji harcarız. İşte tam da bu nedenle, sürekli engellerle karşılaştığımızda ve özenle inşa ettiğimiz geleceğimiz çöküyormuş gibi göründüğünde, umutlar kolayca umutsuzluğa dönüşebilir. Böyle anlarda, hayalini kurduğumuz bir geleceğin yok olabileceği gerçeğiyle derinden sarsılırız.” (…)

Yazar, böylesi bir umutsuzluğun insanları çok erken pes etmeye itebildiğini ve ‘çaresiz’ davranışlara yol açabildiğini belirtiyor. (…) “Umutsuzluğun getirebileceği yıkım göz önüne alındığında, onu hiç hissetmemek daha iyi gibi görünebilir. Peki, umutsuzluk bazen faydalı olabilir mi?

Umutsuzlukla kısa süreli karşılaşmalar

Akademisyenlerin ve aktivistlerin tespitlerine göre bu duyguyu hissetme kabiliyeti olmadan başarısız arayışları bırakıp yeni yönler bulmak için gereken netlikten yoksun kalabiliriz. Umutsuzlukla kısa süreli karşılaşmalar bazen aydınlatıcı olabilir ve nereye gittiğimize daha yakından bakmamızı sağlayabilir. Belki de geleceğimizi yeniden şekillendirme gibi zorlu bir işe ancak bu acı verici duyguyu deneyimleyerek başlayabiliriz.

Umutsuzluk, derinden değer verdiğimiz bir hedefe varmada yenilgiyi işaret ettiği için yoğun bir duygudur. Peşinden koşmaya değer bir yolun kaybolduğunun acı verici bir şekilde farkına varılmasıdır. Mezuniyet töreninde beklediği bursu alamadığını öğrenen bir öğrenciyi düşünün. Hayalini kurduğu gelecek aniden çöker.

Felsefeci Anthony Steinbock’a göre umutsuzluk, umudun dayandığı faaliyetleri (geleceğe yönelik hayal gücü, planlama ve arzuladığımız sonuçları elde etmek için somut adımlar atma) anında bastırdığı için genellikle ‘umuda en büyük tehdit’ olarak düşünülür. Umutsuzluk, ileriye dönük uygulanabilir bir yol hayal etme yeteneğimizi elimizden alır. Geriye sadece hayal kırıklığı veya öfke değil, daha ağır bir şey kalır: Geleceğin yaklaştığı ve hiçbir çabanın fark yaratamayacağı hissi.

Hekim Randolph Nesse ise umut ve umutsuzluğun ‘bir dansın iç içe geçmiş iki partneri’ olduğunu söylüyor. Başarı şansımızı nasıl yorumladığımıza bağlı olarak birinden diğerine geçeriz. Umut, bir hedefin hâlâ ulaşılabilir olduğunun; (…) umutsuzluk ise beklentilerin azaldığının işaretidir. Geri çekilme, bırakma ve seçeneklerimizi yeniden değerlendirme zamanının gelmiş olabileceğini gösterir.” (…)

Yazar, umudun aksine umutsuzluğun bizi hayalperest düşüncelerden koruma ve daha uygulanabilir hedeflere yönlendirme potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor: “Bazı aktivistler iklim krizi karşısında umuttan tamamen uzaklaşıyor. Filozof Jakob Huber, ‘Umutsuzluktan Doğan Umut’ (2022) başlıklı makalesinde, Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) gibi radikal iklim gruplarının ‘öfke, panik, korku veya umutsuzluk gibi daha karanlık tutumlara’ yöneldiğini belirtiyor. Hatta bazıları umudun ‘ölmesini’ bile talep ediyor. Daha iyi bir gelecek inşa etmeye kendini adamış insanlar neden umudun ölmesini istesin ki?

Gerçeklikle yüzleşmek

Huber’in gözlemlediği gibi, umut bizi rahatlatıcı yanılsamalara tutunmaya, kanıtlara karşı körleşmeye ve daha gerçekçi alternatiflere kapalı kalmaya itebilir. İklim krizi de bu tür tehlikeli umutların bir kataloğunu sunuyor. Teknolojinin tek başına insanlığın en büyük sorunlarını çözebileceğini savunan tekno-çözümcülüğü ele alalım. İklim krizi bağlamında bu görüş, teknolojinin bizi yaşam tarzımızı değiştirmek zorunda kalmaktan kurtarabileceğini öne sürüyor. (…) En uç noktada, en büyük kaçış umutlarını buluyoruz: Hayatta kalmak için lüks sığınaklara yatırım yapan veya gezegensel kolonileşme için Dünya’yı terk etmeyi hayal eden ultra zenginler. Tüm bu umutların ortak bir noktası var: Mevcut gidişatımızla ilgili rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmamızı mümkün kılıyorlar. Acaba bizi ayık tutan bir doz umutsuzluk, sahte umutlara ve baştan çıkarıcı yanılsamalara karşı etkili bir panzehir olabilir mi?

Bizim gibi gelecek odaklı varlıklar için, başarısız bir yolu terk etme ihtiyacını işaret eden bir duyguya sahip olmak; belirsiz ama değerli hedeflere ilerlememizi sağlayan duygular kadar hayati olabilir. Değer verdiğimiz bir projeden vazgeçmek, çoğu zaman hayal edilen olasılıklar ağının tamamen dağılması anlamına gelir. Umut bizi bu öngörülere sıkıca tutunmaya zorlarken, umutsuzluk yeniden değerlendirme ve uyum sağlamamız için gereken psikolojik mesafeyi sağlayabilir. Umutsuzluk, şanslar tersine döndüğünde bunu fark etmemiz için bize netlik, hatta cesaret verir. Artık bize hizmet etmeyen uğraşlardan çekilmemizi söyler. (…)

Yasın her türü, kayıp yaşadıktan sonra inançlarımızı ve beklentilerimizi yeniden şekillendirmemize yardımcı olur. Psikolog Melissa Karnaze ve Linda Levine, üzüntüyü ‘bilişsel değişimin mimarı’ olarak tanımlamışlardır; çünkü bu duygu, insanların kaybı fark etmelerine ve yeni gerçekliklerini anlamalarına yardımcı olur. Umutsuzluk da benzer şekilde, bir yol kapandıktan sonra gelecek ‘haritamızı’ yeniden düzenleme dürtüsü sağlayabilir. Bunu da, biz kaybın anlamını özümser ve sonrasında ne olacağını düşünürken, bizi şimdiye zorlayarak ve geleceğe yönelik hayal gücümüzü geçici olarak durdurarak yapar. Bu bilişsel sıfırlama anı, daha yaşanabilir gelecekler tasarlamak için atılan ilk adımdır.

Kısa süreli umutsuzluk krizleri, artık mümkün olmayan geleceklere takılıp kalmamızı engelleyebileceği gibi yeni vizyonların şekillenmesi için de alan açar. Bize, geleceğe dair daha gerçekçi vizyonlar tasavvur etme şansı verir. İklim krizi bağlamında bu, teknolojik çözümler, kaçış fantezileri veya diğer gösterişli umutlar anlamına gelmez. Bunun yerine, yaşadığımız yerlere ve bizi ayakta tutan ilişkilere dair daha köklü, istikrarlı vizyonlar oluşturmayı içerir. Umutsuzluğun ardından umut gelir ve bu, sınırsız gelecekler değil, ileriye doğru daha yaşanabilir yollar hayal etmeyi sağlar.”

Bu yazı ilk kez 29 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Juliette Vazard’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “Despair can help us mourn lost futures and chart new paths” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/despair-can-help-us-mourn-lost-futures-and-chart-new-paths

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Umutsuzluk yeni yol haritaları çizmemize yardımcı olabilir mi?

Hayatın vazgeçilmezi olan umut, bazen bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor olabilir mi? Böyle durumlarda umutsuzluk, kriz yerine fırsat olarak değerlendirilebilir mi?

Umut etmeden yaşamak çok zor; bilhassa da türlü olumsuzlukların üzerimize boca edildiği dönemlerde. Zıttı olan umutsuzluk ise karamsar bir ruh haliyle ilişkilendirilir çoğu zaman. Peki, umutsuzluğun yeni yollar bulmak için bir fırsat olduğunu söylesek? İsviçre’deki Zürih Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden araştırma görevlisi Juliette Vazard, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında, umutsuzluğun yolumuzu nasıl aydınlatabileceğini anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İnsan türü, geleceği hayal etme konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Kuşlar, arılar, sıçanlar ve diğer hayvanlar da yiyecek bulmak veya izleyecekleri yolu seçmek gibi konularda kararlar alarak yaşamları için olası yönleri değerlendirseler de, insanların gelecek düşüncesi farklıdır. Seçeneklerimiz geniş, planlarımız katmanlı ve karmaşıktır; vizyonumuz ise onlarca yıla veya yüzyıllara yayılabilir.

Okyanuslardaki plastik kirliliğini azaltmayı, pasta şefi olmayı, başka bir ülkeden çocuk evlat edinmeyi veya sosyal adalet için çalışmayı hayal edebiliriz. Bunlar basit hedefler değildir. Hayatımızın her büyük projesi, sürekli olarak inşa ettiğimiz, gözden geçirerek güncellediğimiz sayısız olası eylem yolu ve daha büyük hedeflerin bünyesindeki alt hedefleri içerir. Uzaktaki hedeflere doğru karmaşık rotalar izlerken, hayal ettiğimiz geleceklere muazzam bir zihinsel ve duygusal enerji harcarız. İşte tam da bu nedenle, sürekli engellerle karşılaştığımızda ve özenle inşa ettiğimiz geleceğimiz çöküyormuş gibi göründüğünde, umutlar kolayca umutsuzluğa dönüşebilir. Böyle anlarda, hayalini kurduğumuz bir geleceğin yok olabileceği gerçeğiyle derinden sarsılırız.” (…)

Yazar, böylesi bir umutsuzluğun insanları çok erken pes etmeye itebildiğini ve ‘çaresiz’ davranışlara yol açabildiğini belirtiyor. (…) “Umutsuzluğun getirebileceği yıkım göz önüne alındığında, onu hiç hissetmemek daha iyi gibi görünebilir. Peki, umutsuzluk bazen faydalı olabilir mi?

Umutsuzlukla kısa süreli karşılaşmalar

Akademisyenlerin ve aktivistlerin tespitlerine göre bu duyguyu hissetme kabiliyeti olmadan başarısız arayışları bırakıp yeni yönler bulmak için gereken netlikten yoksun kalabiliriz. Umutsuzlukla kısa süreli karşılaşmalar bazen aydınlatıcı olabilir ve nereye gittiğimize daha yakından bakmamızı sağlayabilir. Belki de geleceğimizi yeniden şekillendirme gibi zorlu bir işe ancak bu acı verici duyguyu deneyimleyerek başlayabiliriz.

Umutsuzluk, derinden değer verdiğimiz bir hedefe varmada yenilgiyi işaret ettiği için yoğun bir duygudur. Peşinden koşmaya değer bir yolun kaybolduğunun acı verici bir şekilde farkına varılmasıdır. Mezuniyet töreninde beklediği bursu alamadığını öğrenen bir öğrenciyi düşünün. Hayalini kurduğu gelecek aniden çöker.

Felsefeci Anthony Steinbock’a göre umutsuzluk, umudun dayandığı faaliyetleri (geleceğe yönelik hayal gücü, planlama ve arzuladığımız sonuçları elde etmek için somut adımlar atma) anında bastırdığı için genellikle ‘umuda en büyük tehdit’ olarak düşünülür. Umutsuzluk, ileriye dönük uygulanabilir bir yol hayal etme yeteneğimizi elimizden alır. Geriye sadece hayal kırıklığı veya öfke değil, daha ağır bir şey kalır: Geleceğin yaklaştığı ve hiçbir çabanın fark yaratamayacağı hissi.

Hekim Randolph Nesse ise umut ve umutsuzluğun ‘bir dansın iç içe geçmiş iki partneri’ olduğunu söylüyor. Başarı şansımızı nasıl yorumladığımıza bağlı olarak birinden diğerine geçeriz. Umut, bir hedefin hâlâ ulaşılabilir olduğunun; (…) umutsuzluk ise beklentilerin azaldığının işaretidir. Geri çekilme, bırakma ve seçeneklerimizi yeniden değerlendirme zamanının gelmiş olabileceğini gösterir.” (…)

Yazar, umudun aksine umutsuzluğun bizi hayalperest düşüncelerden koruma ve daha uygulanabilir hedeflere yönlendirme potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor: “Bazı aktivistler iklim krizi karşısında umuttan tamamen uzaklaşıyor. Filozof Jakob Huber, ‘Umutsuzluktan Doğan Umut’ (2022) başlıklı makalesinde, Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) gibi radikal iklim gruplarının ‘öfke, panik, korku veya umutsuzluk gibi daha karanlık tutumlara’ yöneldiğini belirtiyor. Hatta bazıları umudun ‘ölmesini’ bile talep ediyor. Daha iyi bir gelecek inşa etmeye kendini adamış insanlar neden umudun ölmesini istesin ki?

Gerçeklikle yüzleşmek

Huber’in gözlemlediği gibi, umut bizi rahatlatıcı yanılsamalara tutunmaya, kanıtlara karşı körleşmeye ve daha gerçekçi alternatiflere kapalı kalmaya itebilir. İklim krizi de bu tür tehlikeli umutların bir kataloğunu sunuyor. Teknolojinin tek başına insanlığın en büyük sorunlarını çözebileceğini savunan tekno-çözümcülüğü ele alalım. İklim krizi bağlamında bu görüş, teknolojinin bizi yaşam tarzımızı değiştirmek zorunda kalmaktan kurtarabileceğini öne sürüyor. (…) En uç noktada, en büyük kaçış umutlarını buluyoruz: Hayatta kalmak için lüks sığınaklara yatırım yapan veya gezegensel kolonileşme için Dünya’yı terk etmeyi hayal eden ultra zenginler. Tüm bu umutların ortak bir noktası var: Mevcut gidişatımızla ilgili rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmamızı mümkün kılıyorlar. Acaba bizi ayık tutan bir doz umutsuzluk, sahte umutlara ve baştan çıkarıcı yanılsamalara karşı etkili bir panzehir olabilir mi?

Bizim gibi gelecek odaklı varlıklar için, başarısız bir yolu terk etme ihtiyacını işaret eden bir duyguya sahip olmak; belirsiz ama değerli hedeflere ilerlememizi sağlayan duygular kadar hayati olabilir. Değer verdiğimiz bir projeden vazgeçmek, çoğu zaman hayal edilen olasılıklar ağının tamamen dağılması anlamına gelir. Umut bizi bu öngörülere sıkıca tutunmaya zorlarken, umutsuzluk yeniden değerlendirme ve uyum sağlamamız için gereken psikolojik mesafeyi sağlayabilir. Umutsuzluk, şanslar tersine döndüğünde bunu fark etmemiz için bize netlik, hatta cesaret verir. Artık bize hizmet etmeyen uğraşlardan çekilmemizi söyler. (…)

Yasın her türü, kayıp yaşadıktan sonra inançlarımızı ve beklentilerimizi yeniden şekillendirmemize yardımcı olur. Psikolog Melissa Karnaze ve Linda Levine, üzüntüyü ‘bilişsel değişimin mimarı’ olarak tanımlamışlardır; çünkü bu duygu, insanların kaybı fark etmelerine ve yeni gerçekliklerini anlamalarına yardımcı olur. Umutsuzluk da benzer şekilde, bir yol kapandıktan sonra gelecek ‘haritamızı’ yeniden düzenleme dürtüsü sağlayabilir. Bunu da, biz kaybın anlamını özümser ve sonrasında ne olacağını düşünürken, bizi şimdiye zorlayarak ve geleceğe yönelik hayal gücümüzü geçici olarak durdurarak yapar. Bu bilişsel sıfırlama anı, daha yaşanabilir gelecekler tasarlamak için atılan ilk adımdır.

Kısa süreli umutsuzluk krizleri, artık mümkün olmayan geleceklere takılıp kalmamızı engelleyebileceği gibi yeni vizyonların şekillenmesi için de alan açar. Bize, geleceğe dair daha gerçekçi vizyonlar tasavvur etme şansı verir. İklim krizi bağlamında bu, teknolojik çözümler, kaçış fantezileri veya diğer gösterişli umutlar anlamına gelmez. Bunun yerine, yaşadığımız yerlere ve bizi ayakta tutan ilişkilere dair daha köklü, istikrarlı vizyonlar oluşturmayı içerir. Umutsuzluğun ardından umut gelir ve bu, sınırsız gelecekler değil, ileriye doğru daha yaşanabilir yollar hayal etmeyi sağlar.”

Bu yazı ilk kez 29 Ekim 2025’te yayımlanmıştır.

Juliette Vazard’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “Despair can help us mourn lost futures and chart new paths” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/despair-can-help-us-mourn-lost-futures-and-chart-new-paths

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x