Yapay zekâ, hayatımızı en çok meşgul eden konulardan biri. Her yeni gelişmeyle yapay zekânın farklı bir boyutunu keşfediyor, robotlarla, yapay zekâyla insanlığın, medeniyetin nasıl evrileceği üzerine kafa yoruyoruz.
Mısırlı yazar ve gazeteci Eymen Hasuna, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli ve çeşitli dillerde yayın yapan Al-ain haber sitesindeki yazısında, insanlarla hayvanlar arasındaki ilişkinin bir adım ötesine geçen ve günümüzü daha çok meşgul eden robotlarla insanlar arasındaki farkın önemli noktalarını ele alıyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Genç gazeteci ve medya öğrencilerimle olan dersime daima medya ve gazetecilik dünyasının dışındaki bir konuda ne düşündüklerini sorarak başlarım. Bu soru, sadece yaratıcı yazarlık ve gazetecilik tekniklerini tartışmak için temel bir giriş değil, aynı zamanda ortamdaki buzları kırma ve düşünmenin dinamiklerini harekete geçirmenin baş anahtarı olur.
Bu soru aynı zamanda, İsrail asıllı Amerikalı tarihçi Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabında anlattığı, yeryüzündeki diğer tüm canlılara egemen olmak için insanın çıktığı muhteşem yolculukta ortaya attığı en büyük soru:
Hayvanla insan arasındaki en önemli fark nedir?
Cevabın gerekçelerine ve koşullarına girmeden önce belirtmek gerekir ki, bu soruyu, bütün insanlığa kendini empoze eden bir diğer soru takip edecek ve insanın geleceğine gölge düşürecek: İnsan ile şu an hayatımızın birçok yerinde gerekli olan robotlar arasındaki en önemli fark nedir?
İnsan ile robot arasındaki fark
İnsan ile hayvan ve insan ile robot arasındaki farkı soran soruların cevabı aynı çerçevede dönüyor: Duygu, kahkaha, hitap ve akıl… Ama evrim psikolojisi çalışmaları bütün bu cevapları çürüttü. Çünkü hayvanlar da duygulanabilir, gülebilir, konuşabilir ve aynı şekilde akıl yürütebilir. Eğer duygu tarafından ele alırsak, araştırmalar, ineklerin doğum yaptıktan sonra şiddetli depresyon ve travma yaşadıklarını, bunun da süt üretimini etkilediğini ortaya koyuyor. Bundan dolayı Avrupa’daki inek çiftlikleri müzikle terapi seansları düzenliyor.
Akıl ve kahkahaya gelirsek; şempanzelerin birçok türünde ve bazı hayvanlarda duygu, mantık ve kahkaha var. Aynı şekilde papağanların bazı türleri konuşma gibi üstün yeteneklere sahip.
Peki, sorunun günümüzdeki haline dönüp, “İnsanla robot arasındaki fark nedir?” diye sorarsak…
Robotun insanın yapabileceği her şeyi yapabildiğini göreceğiz. Duyguları bile taklit edebilen yapay zekâ modelleri söz konusu. Öte yandan en doğru ve en zor ameliyatları gerçekleştiriyor. Birçok meslekte ve endüstride insanların aksine robotların insanlar için çalıştığı söylenebilir.
O zaman insanı hayvanlardan ayıran ve robotlardan özel kılan fark nedir?
Bu sorunun cevabı kesinlikle ‘hayal’ olacaktır. İnsanı bu gezegendeki tüm hayvanlardan üstün kılan şey budur.
İnsan hayal gücüyle hareket ederek yenilik ve buluş yapabilen tek varlık. Mavi gezegen üzerinde büyüyen bir medeniyet kurmasını sağlayan da budur.
İnsanların gönüllü olarak makinalara teslim olmasıyla ilgili alarm veren tüm uyarılara ve seslere rağmen bir şey haricinde hiçbir şeyden endişelenmiyorum: O da insanın, hayalgücünü robotlara aktarabilmesi. İşte bu olursa robotlarla insanlar arasında yeryüzüne hâkim olma mücadelesine şahitlik edebiliriz.
İlk bilimkurgu hikâyesi
Peki, İbn-i Sina’nın hayal hakkındaki sorumuzla ne alakası var? En basit haliyle cevabı şöyle: Robotlar, medeniyet ve din arasındaki ilişkinin merkezinde hayal var.
En yeni sohbet robotu ChatGPT’ye tarihteki ilk bilimkurgu hikâyesinin yazarını sorduğumuzda, vereceği cevap birkaç senaryoyla sınırlı kalır. ChatGPT’nin cevabı, 1865 yılında yayınlanan Ay’a Yolculuk adlı bilimkurgu eserin yazarı Fransız yazar Jules Verne olacaktır. Eser, 3 adamın roketle Ay’a gidişini, yolculuğun detaylarını. oraya giderken ve dönerken karşılaştığı zorluklardan bahseder.
Eğer tarihin sayfalarını çevirecek olursak, MÖ 2000 civarı yazıldığı sanılan Gılgamış Destanı’nın bazı Amerikalı eleştirmenler tarafından en eski bilimkurgu olup olmadığını tartıştıklarını görürüz.
Bilimkurgunun Arap öncüleri
Bazı tarihçi düşünürler ve edebiyatçılar, Samsatlı Lukianos’u Suriye’nin mirası ve halkının kültürü hakkında en önemli kaynaklardan biri olan Arapçadan Türkçeye çevirisi Suriye Tanrıları (الآلهة السورية)olan en meşhur kitaplarından birinde ortaya çıkarmıştır. Samsatlı Lukianos, Suriye’de doğup büyüyen, Süryani retorikçi, hiciv yazarıdır. Günümüze kadar gelmiş seksen kadar eseri bulunur. Lukianos’un Suriye Tanrıları adlı eseri bilimkurgu öykü kitaplarının ilkidir.
Lukianos bir gezgin ve maceracıydı. Muhteşem bir hayalgücüne sahipti. MS 2. yüzyılda tuhaflıklarla dolu efsanevi yolculuklara, mitolojik yaratıklara ve sihirli denizlere kitabında yer verdi. Hatta bazı düşünürler, Lukianos’un Suriye Tanrıları adlı eserinin, bu tür edebiyatta Suriye’nin kayıtlı tek eseri olduğunu öne sürüyorlar.
Bir diğer öncümüz ise “doktorların prensi” bilim adamı, düşünür ve filozof Ebu Ali el-Hüseyin bin Abdullah bin Sina’dır. MS 980 yılında Buhara’da doğmuştur. Amerikalı düşünür Mark Graham, İbn-i Sina’yı bilim kurgu edebiyatının ilk tam teşekküllü romanının yazarı olarak görüyordu. Bahsedilen romanda kurgusal medeniyetlerden bir grupla karşı karşıya kalan bir kahramanın Ay’a ve yıldızlara yaptığı bir geziye değinilir. Graham bu hikâyenin, filozof ve gökbilimci Nasîrüddin Tûsî’nin yorumlarında eksiksiz bir şekilde muhafaza edildiğine işaret eder.
Müzik ve tıp arasında İbn-i Sina
Özellikle belirtmek istediğimiz, hoşgörülü bir ortamda medeniyetin ve hayal kurmanın önemini artırmak gerekliliğidir. Hayalsiz ve hoşgörüsüz bir medeniyetin olmayacağını söyleyebiliriz.
Hayalgücü geniş İbn-i Sina dünya medeniyetinin öncülerinden biridir. Yunan doktorlarından aldıklarını geliştirdikten ve eklemeler yaptıktan sonra dünyanın en ünlü tıp kaynaklarından olan el-Kanun fi’t-Tıp kitabını yazmıştır.
İbn-i Sina fikir özgürlüğüne ve bağımsızlığına dayalı bütün alanlarla ilgilenmiştir. Felsefe, mantık, psikoloji, astronomi, hatta müzik üzerine eserler yazmıştır. Seslerin uyum kurallarını ortaya koymuştur. Müzik notasının icadına kapı açılınca Cevami’u Ilmi’l Musika adlı kitabında müziğin uyumu, notaların birleşimini kaydetmiştir.
İnsan, insanlık haritasını hayal sayesinde korudu. Bu yaratıcı enerjinin meşalesi tutuşmaya devam ettiği sürece egemenliği de devam edecektir. Medeniyeti inşa etmenin ilk adresi budur.
Açık fikirleri kabul eden, eleştiren, iyileştiren, geliştiren, iletişim kuran, etkileşimde bulunan, faydalı olan her şeyi alan, yenilikçi ve akla yatırım yapan rollere ihtiyaç var.
Ama aşırıcı ve kapalı ortam hayalde kısır bir ortamdır.”
Bu yazı ilk kez 11 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.