Okul fobisi: Neden olur, nasıl aşılır?

Okulların açılmasını kısa bir süre kala bazı anne babaları bekleyen bir durumdur okul fobisi. Kimisi okula gitmek istemez, kimisi huysuzluk eder, kimisi rahatsızlanır. Günlerce, aylarca bu arzusuzluğa devam edenler dahi vardır. Peki, böylesi durumlarda ne yapılmalı? Psk. Dr. Esra Gül Koçyiğit yazdı.

Her yıl milyonlarca çocuk okula başlayıp, neşeyle devam ederken bazı çocuklar için durum hiç de öyle değildir. Bu çocuklar okula başlamadan önce çok hevesli gibi görünseler bile okul zamanı geldiğinde bu istekleri kalmaz ve okula gitmek istemezler.

Çocuklarda okulda meydana gelen yoğun sıkıntı ve huzursuzluk hissi nedeniyle okula gitmek istememe ve okulda yalnız kalamama ile kendini gösteren bu durum okul korkusu (okul fobisi) olarak ifade edilir.

Okul fobisi ile ilgili yapılmış ilk çalışmalar 1930’lu yıllara dayanmakla birlikte ilk kez ‘okul fobisi’ terimi 1941 yılında Johnson ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır.

Okul fobisinin en temel belirtisi, çocuğun okula gitmek istememesi ve okuldan korkmasıdır. Korku, tüm okula karşı olabileceği gibi, okuldaki bir öğretmene, herhangi bir çocuğa veya herhangi bir derse (örneğin; beden eğitimi vb.) karşı da olabilir.

Okul fobisi kendini nasıl gösterir?

Okul fobisi farklı şekillerde kendini gösterebilir.

Bazı çocuklar yalnızca ailesi tarafından okula bırakılmayı talep ederken bazıları aylarca veya yıl boyunca okula gitmek istemezler. Çocuk bu durumu ailesine bildirir, ancak aile bu konuda çaresiz kalır ve çocuğu okula göndermeyi başaramaz.

Bu çocuklar kendine güveni olmayan, kendi kendine bir iş yapamayan anne babasına bağımlı özellikte olan çocuklardır.

Aynı zamanda genellikle başarı kaygısı yüksek olan, uyumlu, uslu ve aşırı onay bekleyen kişilik özelliklerine sahiptirler.

Diğer yandan bu çocuklarda okul başarısızlığı söz konusu değildir. Normal veya normal üstü zekâya sahiptirler. Ancak aşırı okul fobisi çocuğun başarısız olmasına da neden olabilir.

Okul fobisi hangi dönemlerde en çok hangi yaşlarda görülür?

Okul fobisi her yaştaki çocukta görülebilir. En sık görüldüğü yaşlar ise ilkokula başlama yaşları olan 5-6 ve ortaokula geçiş süreci olan 10-11 yaşlarıdır.

Ayrıca tatil dönüşü, okul değişikliği veya taşınma gibi stresli değişimler de okul fobisinin daha sık görüldüğü süreçlerdir.

Okul fobisi kız ve erkek çocuklarda benzer şekilde görülür. Her tür sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında da görülebilir.

Okul fobisinin ortaya çıkmasındaki temel neden, genellikle anneden veya anne yerine geçen kişiden ayrılma korkusudur. Bu sorun aslında bir aile nevrozudur ve okul korkusu olan çocukların aile özelliklerine bakıldığında genellikle aile bireyleri birbirine ya çok bağlı ya da bağımlıdırlar. Sürekli birine bir şey olacakmış korkusuyla yaşarlar. Bununla birlikte evde sürekli biçimde çatışmalı bir ortamın olması veya küçük kardeşin anne ile daha fazla yakınlaşabileceği düşüncesi, çocuğun aklının evde kalmasına ve okulda durmasını zorlaştırmasına neden olabilir.

Okul fobisi belirtileri

Okula gidiş saati yaklaştığında veya pazar akşamından başlayan mide bulantısı, kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu, terleme, titreme, uyuşma, sık idrara çıkma, karın ağrısı ve mide krampları gibi bazı fiziksel belirtiler görülür.

Bu belirtiler okula gitmekten vazgeçildiğinde, yani çocuğun evde kalmasına izin verildiğinde kendiliğinden ortadan kaybolur. Tatil dönemlerinde bu belirtiler hiç görülmez.

Ancak yine de ailenin bu belirtiler karşısında dikkatli davranması gerekir. Belirtiler okul fobisi nedeniyle olabileceği gibi gerçek bir fiziksel hastalığın da işareti olabilir. Bunun ayırt edilebilmesi için çocuğun mutlaka bir doktor kontrolünden geçirilmesi gerekir.

Okul fobisi yaşayan çocukların aile özellikleri

  • Ebeveynlerin bağımlı çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarına sahip olması
  • Anne-babanın/bakım veren kişilerin okula karşı şüpheci ve olumsuz düşünce ve davranışlarının olması ve bunların çocuğa yansıtılması
  • Çocuğun okula başlaması ve devamının sağlanması konusunda tutarsız davranışlar göstermeleri
  • Boşanmanın olduğu ya da yoğun çatışma ve problemlerin olduğu aileler

Okul fobisi okul ortamından da kaynaklanabilir. Çocuğun aşırı otoriter ve emir veren bir öğretmen veya başka bir okul personeli tarafından sıklıkla azarlanması, duygusal veya fiziksel bir travmaya maruz kalması, sınıf içinde istemediği bir yere veya bir kişi ile oturtulması, bazı sınıf içi etkinlerden (sesli okuma, sınıf önünde performans gösterme, beden eğitimi) korkması ve gerçekleştirmek istememesine rağmen yapması için aşırı derecede zorlanması, sosyal olarak kabul görmeme, dışlanma, akran zorbalığı gibi nedenler de okul fobisinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Okul fobisi ile baş etmek için ailelere öneriler

Okul fobisi ile baş etmede yapılması gereken ilk iş, çocuğun okula olabildiğince hızlı bir şekilde geri dönmesini sağlar. Ebeveynlerin çocuğun okula gitmesi konusunda tutarlı davranması gerekir.

Okula gitmediğinde sınıf içinde farklı grup çalışmaları ve etkinliklerinde çeşitli aksaklıkların olabileceği çocuğa anlatılmalıdır.

Çocuk okula gitmediği için suçlanmamalı, yargılanmamalı ve kendisiyle alay edilmemelidir. Çocuk okula gitmeye başladıkça kendi gündemini oluşturmaya başlayacak ve korku nedeniyle yaşamış olduğu belirtiler azalacak ve giderek okuldan keyif almaya başlayacaktır.

Ebeveynlerin de kendi kaygılarını kontrol etmeleri gerekir. Okula gitme zamanı yaklaştıkça çocukta meydana gelebilecek kaygıya yönelik olarak ebeveynler de kaygılanırsa bu onların duygu, düşünce ve davranışlarını etkiler. Bu sebeple çocuk okula gideceği gün, ebeveynlerin bunun sıradan bir günmüş gibi davranmaları, korkuyu çağrıştıracak veya tetiklenmesine neden olacak tutum ve davranışlardan uzak durmaları gerekir.

Çocukla korkusu konusunda konuşulabilir. Bu sayede çocuk duygu ve düşüncelerinin önemli olduğu hissini yaşaması açısından önemlidir. Ancak sürekli okul korkusunu konuşmak ve bunun sürekli bir gündem haline gelmemesine dikkat edilmelidir.

Okulda onu üzen bir şey olup olmadığı sorulabilir. Çocuk bu soruya sadece kendini hasta hissettiğini veya hiçbir şey olmadığı şeklinde cevap verebilir. Yine de okuldaki etkinlikler, oyunlar, arkadaşlar, öğretmenler, sınıf yapısı, tuvaletler, okul yemekleri vb. konularda konuşularak sorunun neden kaynaklandığı hakkında bilgi edinilebilir.

Başkalarıyla ilişki kurmak, çocuğun kendini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu nedenle akranları ile arkadaşlık kurması desteklenmelidir. Öğretmene durumla ilgili bilgi verilmesi ve bu konuda iş birliği yapılması da sağlanmalıdır. Öğretmen özellikle ilköğretim çağındaki çocuk için oldukça önemli bir kişidir. Bu nedenle öğretmenin tutumu çocuğun okulu sevmesi ve güvende hissetmesine yönelik olursa çocuk çok daha çabuk sorun çözebilir.

Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine diğer ebeveyni tarafından veya servisle okula gitmesi sağlanabilir.

Öğretmenlere öneriler

Okulun ilk günlerinde daha yoğun bir şefkat ve ilgiyle çocuğa yaklaşılmalıdır. Sıcak, pozitif bir sınıf ortamı oluşturulması ile çocukların okula karşı olan korkuları azaltılabilir.

Çocuk ilk günlerde sınıfa girmek istemiyorsa belli bir süre öğretmen odasında ya da okul bahçesinde oturabilir. Ebeveynlerin okula gelmeleri ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar belli bir süre sınıf içinde oturmaları sağlanabilir.

Çocuğun yaşadığı korku, kaygı, heyecan gibi duygulara öğretmen tarafından anlayışla yaklaşılmalı ve çocuğun kendini terkedilmiş gibi hissedeceği davranışlardan kaçınılmalıdır.

Çocuğun ilgisini çekebilecek ve keyif alabileceği sınıf içi etkinlikler arttırılabilir (örneğin; oyun etkinlikleri, grup halinde şarkı söylemek gibi)

Tedavi

Okul fobisinde tedavi, çocuktan çocuğa değişiklik göstermekle birlikte bazı kriterlerden bahsedilebilir.

Çocuğun yaşı ne kadar küçükse tedavi de o kadar başarılı olacaktır. 11 yaş sınır kabul edilir. Bu yaş altı çocuklarda tedavi şansı yüksek olup %90’ı sağlıklarına kavuşabilirler. 11 yaş üstü daha büyük çocuklarda tedavi oranı %30-%60 oranları arasında değişir.

Küçük çocuklarda okul fobisinin ağırlığı büyük çocuklara göre azdır. Büyük çocuklarda okul fobisi ise kronikleşmiştir.

Aile içi ilişkilerde yaşanan sorunların tespit edilmesi ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin iyileştirilmesi de tedavide çok önemlidir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

Esra Gül Koçyiğit
Esra Gül Koçyiğit
Dr. Esra Gül Koçyiğit - Dr. Koçyiğit, lisans eğitiminin ardından uygulamalı psikoloji alanında yüksek lisansını ve aynı alanda doktora eğitimini tamamladı. Uzun yıllar yetişkinlere çocuk gelişimi ve psikolojisi alanında eğitimler verdi. Koçyiğit, 6 tane ulusal kitap, ulusal ve uluslararası olmak üzere 7 kitap bölümü yazmıştır. İki tanesi tam metin olarak yayınlanmış ulusal ve uluslararası 5 bildirisi bulunmakta olup ulusal hakemli dergide de makalesi yer almaktadır. Koçyiğit, üniversite öğrencilerine yönelik akran danışmanlığı, duygularla porselen kupa boyama atölyesi; özel gereksinimli çocuğu olan kadınları destekleme eğitim programı gibi çeşitli sosyal sorumluluk projeleri üretmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görevine devam etmekte olup, klinik psikoloji yüksek lisans programında ders vermektedir. Koçyiğit ayrıca, Altınbaş Üniversitesi Psikolojik Araştırmalar Merkezi (APAM) yönetim kurulu üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Kadın Araştırmaları Merkezi (TOKAMER) danışma kurulu üyesidir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Okul fobisi: Neden olur, nasıl aşılır?

Okulların açılmasını kısa bir süre kala bazı anne babaları bekleyen bir durumdur okul fobisi. Kimisi okula gitmek istemez, kimisi huysuzluk eder, kimisi rahatsızlanır. Günlerce, aylarca bu arzusuzluğa devam edenler dahi vardır. Peki, böylesi durumlarda ne yapılmalı? Psk. Dr. Esra Gül Koçyiğit yazdı.

Her yıl milyonlarca çocuk okula başlayıp, neşeyle devam ederken bazı çocuklar için durum hiç de öyle değildir. Bu çocuklar okula başlamadan önce çok hevesli gibi görünseler bile okul zamanı geldiğinde bu istekleri kalmaz ve okula gitmek istemezler.

Çocuklarda okulda meydana gelen yoğun sıkıntı ve huzursuzluk hissi nedeniyle okula gitmek istememe ve okulda yalnız kalamama ile kendini gösteren bu durum okul korkusu (okul fobisi) olarak ifade edilir.

Okul fobisi ile ilgili yapılmış ilk çalışmalar 1930’lu yıllara dayanmakla birlikte ilk kez ‘okul fobisi’ terimi 1941 yılında Johnson ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır.

Okul fobisinin en temel belirtisi, çocuğun okula gitmek istememesi ve okuldan korkmasıdır. Korku, tüm okula karşı olabileceği gibi, okuldaki bir öğretmene, herhangi bir çocuğa veya herhangi bir derse (örneğin; beden eğitimi vb.) karşı da olabilir.

Okul fobisi kendini nasıl gösterir?

Okul fobisi farklı şekillerde kendini gösterebilir.

Bazı çocuklar yalnızca ailesi tarafından okula bırakılmayı talep ederken bazıları aylarca veya yıl boyunca okula gitmek istemezler. Çocuk bu durumu ailesine bildirir, ancak aile bu konuda çaresiz kalır ve çocuğu okula göndermeyi başaramaz.

Bu çocuklar kendine güveni olmayan, kendi kendine bir iş yapamayan anne babasına bağımlı özellikte olan çocuklardır.

Aynı zamanda genellikle başarı kaygısı yüksek olan, uyumlu, uslu ve aşırı onay bekleyen kişilik özelliklerine sahiptirler.

Diğer yandan bu çocuklarda okul başarısızlığı söz konusu değildir. Normal veya normal üstü zekâya sahiptirler. Ancak aşırı okul fobisi çocuğun başarısız olmasına da neden olabilir.

Okul fobisi hangi dönemlerde en çok hangi yaşlarda görülür?

Okul fobisi her yaştaki çocukta görülebilir. En sık görüldüğü yaşlar ise ilkokula başlama yaşları olan 5-6 ve ortaokula geçiş süreci olan 10-11 yaşlarıdır.

Ayrıca tatil dönüşü, okul değişikliği veya taşınma gibi stresli değişimler de okul fobisinin daha sık görüldüğü süreçlerdir.

Okul fobisi kız ve erkek çocuklarda benzer şekilde görülür. Her tür sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında da görülebilir.

Okul fobisinin ortaya çıkmasındaki temel neden, genellikle anneden veya anne yerine geçen kişiden ayrılma korkusudur. Bu sorun aslında bir aile nevrozudur ve okul korkusu olan çocukların aile özelliklerine bakıldığında genellikle aile bireyleri birbirine ya çok bağlı ya da bağımlıdırlar. Sürekli birine bir şey olacakmış korkusuyla yaşarlar. Bununla birlikte evde sürekli biçimde çatışmalı bir ortamın olması veya küçük kardeşin anne ile daha fazla yakınlaşabileceği düşüncesi, çocuğun aklının evde kalmasına ve okulda durmasını zorlaştırmasına neden olabilir.

Okul fobisi belirtileri

Okula gidiş saati yaklaştığında veya pazar akşamından başlayan mide bulantısı, kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu, terleme, titreme, uyuşma, sık idrara çıkma, karın ağrısı ve mide krampları gibi bazı fiziksel belirtiler görülür.

Bu belirtiler okula gitmekten vazgeçildiğinde, yani çocuğun evde kalmasına izin verildiğinde kendiliğinden ortadan kaybolur. Tatil dönemlerinde bu belirtiler hiç görülmez.

Ancak yine de ailenin bu belirtiler karşısında dikkatli davranması gerekir. Belirtiler okul fobisi nedeniyle olabileceği gibi gerçek bir fiziksel hastalığın da işareti olabilir. Bunun ayırt edilebilmesi için çocuğun mutlaka bir doktor kontrolünden geçirilmesi gerekir.

Okul fobisi yaşayan çocukların aile özellikleri

  • Ebeveynlerin bağımlı çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarına sahip olması
  • Anne-babanın/bakım veren kişilerin okula karşı şüpheci ve olumsuz düşünce ve davranışlarının olması ve bunların çocuğa yansıtılması
  • Çocuğun okula başlaması ve devamının sağlanması konusunda tutarsız davranışlar göstermeleri
  • Boşanmanın olduğu ya da yoğun çatışma ve problemlerin olduğu aileler

Okul fobisi okul ortamından da kaynaklanabilir. Çocuğun aşırı otoriter ve emir veren bir öğretmen veya başka bir okul personeli tarafından sıklıkla azarlanması, duygusal veya fiziksel bir travmaya maruz kalması, sınıf içinde istemediği bir yere veya bir kişi ile oturtulması, bazı sınıf içi etkinlerden (sesli okuma, sınıf önünde performans gösterme, beden eğitimi) korkması ve gerçekleştirmek istememesine rağmen yapması için aşırı derecede zorlanması, sosyal olarak kabul görmeme, dışlanma, akran zorbalığı gibi nedenler de okul fobisinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Okul fobisi ile baş etmek için ailelere öneriler

Okul fobisi ile baş etmede yapılması gereken ilk iş, çocuğun okula olabildiğince hızlı bir şekilde geri dönmesini sağlar. Ebeveynlerin çocuğun okula gitmesi konusunda tutarlı davranması gerekir.

Okula gitmediğinde sınıf içinde farklı grup çalışmaları ve etkinliklerinde çeşitli aksaklıkların olabileceği çocuğa anlatılmalıdır.

Çocuk okula gitmediği için suçlanmamalı, yargılanmamalı ve kendisiyle alay edilmemelidir. Çocuk okula gitmeye başladıkça kendi gündemini oluşturmaya başlayacak ve korku nedeniyle yaşamış olduğu belirtiler azalacak ve giderek okuldan keyif almaya başlayacaktır.

Ebeveynlerin de kendi kaygılarını kontrol etmeleri gerekir. Okula gitme zamanı yaklaştıkça çocukta meydana gelebilecek kaygıya yönelik olarak ebeveynler de kaygılanırsa bu onların duygu, düşünce ve davranışlarını etkiler. Bu sebeple çocuk okula gideceği gün, ebeveynlerin bunun sıradan bir günmüş gibi davranmaları, korkuyu çağrıştıracak veya tetiklenmesine neden olacak tutum ve davranışlardan uzak durmaları gerekir.

Çocukla korkusu konusunda konuşulabilir. Bu sayede çocuk duygu ve düşüncelerinin önemli olduğu hissini yaşaması açısından önemlidir. Ancak sürekli okul korkusunu konuşmak ve bunun sürekli bir gündem haline gelmemesine dikkat edilmelidir.

Okulda onu üzen bir şey olup olmadığı sorulabilir. Çocuk bu soruya sadece kendini hasta hissettiğini veya hiçbir şey olmadığı şeklinde cevap verebilir. Yine de okuldaki etkinlikler, oyunlar, arkadaşlar, öğretmenler, sınıf yapısı, tuvaletler, okul yemekleri vb. konularda konuşularak sorunun neden kaynaklandığı hakkında bilgi edinilebilir.

Başkalarıyla ilişki kurmak, çocuğun kendini daha güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu nedenle akranları ile arkadaşlık kurması desteklenmelidir. Öğretmene durumla ilgili bilgi verilmesi ve bu konuda iş birliği yapılması da sağlanmalıdır. Öğretmen özellikle ilköğretim çağındaki çocuk için oldukça önemli bir kişidir. Bu nedenle öğretmenin tutumu çocuğun okulu sevmesi ve güvende hissetmesine yönelik olursa çocuk çok daha çabuk sorun çözebilir.

Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine diğer ebeveyni tarafından veya servisle okula gitmesi sağlanabilir.

Öğretmenlere öneriler

Okulun ilk günlerinde daha yoğun bir şefkat ve ilgiyle çocuğa yaklaşılmalıdır. Sıcak, pozitif bir sınıf ortamı oluşturulması ile çocukların okula karşı olan korkuları azaltılabilir.

Çocuk ilk günlerde sınıfa girmek istemiyorsa belli bir süre öğretmen odasında ya da okul bahçesinde oturabilir. Ebeveynlerin okula gelmeleri ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar belli bir süre sınıf içinde oturmaları sağlanabilir.

Çocuğun yaşadığı korku, kaygı, heyecan gibi duygulara öğretmen tarafından anlayışla yaklaşılmalı ve çocuğun kendini terkedilmiş gibi hissedeceği davranışlardan kaçınılmalıdır.

Çocuğun ilgisini çekebilecek ve keyif alabileceği sınıf içi etkinlikler arttırılabilir (örneğin; oyun etkinlikleri, grup halinde şarkı söylemek gibi)

Tedavi

Okul fobisinde tedavi, çocuktan çocuğa değişiklik göstermekle birlikte bazı kriterlerden bahsedilebilir.

Çocuğun yaşı ne kadar küçükse tedavi de o kadar başarılı olacaktır. 11 yaş sınır kabul edilir. Bu yaş altı çocuklarda tedavi şansı yüksek olup %90’ı sağlıklarına kavuşabilirler. 11 yaş üstü daha büyük çocuklarda tedavi oranı %30-%60 oranları arasında değişir.

Küçük çocuklarda okul fobisinin ağırlığı büyük çocuklara göre azdır. Büyük çocuklarda okul fobisi ise kronikleşmiştir.

Aile içi ilişkilerde yaşanan sorunların tespit edilmesi ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin iyileştirilmesi de tedavide çok önemlidir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

Esra Gül Koçyiğit
Esra Gül Koçyiğit
Dr. Esra Gül Koçyiğit - Dr. Koçyiğit, lisans eğitiminin ardından uygulamalı psikoloji alanında yüksek lisansını ve aynı alanda doktora eğitimini tamamladı. Uzun yıllar yetişkinlere çocuk gelişimi ve psikolojisi alanında eğitimler verdi. Koçyiğit, 6 tane ulusal kitap, ulusal ve uluslararası olmak üzere 7 kitap bölümü yazmıştır. İki tanesi tam metin olarak yayınlanmış ulusal ve uluslararası 5 bildirisi bulunmakta olup ulusal hakemli dergide de makalesi yer almaktadır. Koçyiğit, üniversite öğrencilerine yönelik akran danışmanlığı, duygularla porselen kupa boyama atölyesi; özel gereksinimli çocuğu olan kadınları destekleme eğitim programı gibi çeşitli sosyal sorumluluk projeleri üretmiştir. Şu anda Altınbaş Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görevine devam etmekte olup, klinik psikoloji yüksek lisans programında ders vermektedir. Koçyiğit ayrıca, Altınbaş Üniversitesi Psikolojik Araştırmalar Merkezi (APAM) yönetim kurulu üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Kadın Araştırmaları Merkezi (TOKAMER) danışma kurulu üyesidir.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x