Pandemiden sonra daha iyi bir dünya inşa etmemize yardımcı olabilecek 7 filozof

COVID-19 sonrasında yeni düzen nasıl olacak? Hemen herkes aynı olmaması gerektiğinde hemfikir. Salgın başlamadan çok daha önce daha iyi, daha adil, daha sağlıklı dünyalar hayal eden filozoflara kulak vermek iyi olabilir.

Salgın sırasında sosyal ve siyasi alanda eşitsizlikleri derinleştiren uygulamaların daha da görünür hale gelmesi ve hatta çok sayıda can kaybına yol açması, eski “normale” dönme konusunda soru işaretlerini de gündeme getirdi. Herkesin aklında şu soru var: “COVID-19 sonrasında yeni düzen nasıl olacak?”

İrlanda’daki College Cork Üniversitesi felsefe bölümü öğretim üyesi Vittorio Bufacchi, The Conversation’da yayımlanan yazısında, eşitsizlikle mücadele ederek, özelleştirme rüzgarını tersine çevirerek ve demokrasiyi güçlendirerek daha iyi bir dünya inşa etmemize yardımcı olabilecek yedi filozofun fikirlerine yer veriyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İşler ne zaman normale dönecek? Herkes bu soruyu soruyor. Son 18 ayda birçok kişinin katlandığı acı ve fedakârlık göz önüne alındığında makul bir soru. Peki, işler normale dönmeli mi? Bazıları haklı olarak ‘normalin’ toplumumuzun sosyal ve ahlaki dokusunu bozan, kabul edilemez düzeyde eşitsizlik üretmekten sorumlu başarısız bir ekonomik model olduğunu ileri sürebilir.

Karşımızda eski ve yeni zorluklar dururken, az sayıda da olsa birkaç filozof salgının bir sonraki aşaması ve ötesi için bize rehberlik edebilir. (…)

Brian Barry

Dünya çapında COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden 3,4 milyon insanın orantısız bir kısmı aynı zamanda eşitsizliğin kurbanlarıydı. Salgından sonra, eşitliğin özgürlüğün ön koşulu olduğu daha adil bir toplum inşa etmek önceliğimiz olmalıdır. Brian Barry, bu konuda iyi bir başlangıç noktası. 2005 tarihli Why Social Justice Matters (Sosyal Adalet Neden Önemlidir?) kitabında, günümüzde kişisel sorumluluğun tüm bireysel erdemlerin en temeli ve esaslısı olarak görüldüğü fırsat eşitliğinin anlaşılma biçimini ele alıyor. Ancak Barry, kişisel sorumluluk ve meritokrasi söyleminin bir mit olduğunu savunuyor. Ona göre bu, toplumun daha dezavantajlı üyelerini cezalandırmak için kullanılan bir ideoloji.

Günümüz dünyasında insanlar yoksulluklarından, sefaletlerinden ve kaynaklara sahip olmamaktan sorumlu tutuluyor. COVID’e yenik düşmeleri de kendi hataları olarak görülüyor. Barry’ye göre, ancak kaynaklara erişimde eşitlik varsa fırsat eşitliği söz konusu olabilir. COVID sonrası bir dünyada bunun üzerine çalışmamız gerekiyor.

Thomas Scanlon

COVID-19, toplumumuzda dörtnala giden sosyal ve ekonomik eşitsizlikler ile amansız sömürü şeklinde tezahür eden yapısal adaletsizliği ortaya çıkardı. Salgın sırasında çok zenginler daha da zengin ve daha güçlü hale gelirken, yoksullar daha güvencesiz bir durumda yaşıyor.

Demokrasilerimizi zenginlerin egemenliği anlamına gelen plütokrasilere dönüştürme riskiyle karşı karşıyayız. Yaşayan en etkili ahlak filozoflarından biri olan Thomas Scanlon, 2017’de yayımlanan Why Does Inequality Matter? (Eşitsizlik Neden Önemlidir?) kitabında eşitsizliğin çoklu zararlarını analiz ediyor.

John Rawls

Toplumu daha adil temeller üzerine yeniden inşa etmek, devletin toplumdaki rolünün radikal bir şekilde yeniden düşünülmesini gerektirecektir. Salgın sırasında insanlar kurtuluş için yüzlerini hükümetlerine döndüler ve COVID-19, siyaseti kamu kurumları etrafında örgütleme ihtiyacı konusunda güçlü bir delil teşkil ediyor. Daha önce kapsamlı, millileştirilmiş, halk sağlığı hizmeti gibi kilit kurumların değeri hiç bu kadar anlaşılmamış ve bu kurumlara bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı.

İleriye giden yol, devlete daha az değil, daha fazla sahip olmaktan geçiyor. COVID-19, sosyal ve siyasi ilişkilerimizi, adil bir toplumun ancak kaynakların toplum genelinde yeniden dağıtılmasıyla mümkün olabileceğini savunan John Rawls’un siyaset felsefesi etrafında düzenlememiz gerektiğini doğruladı.

Chiara Cordelli

Son 40 yılda, devletin önemli işlevlerinin durmaksızın özel alana devredildiğini ve bunun yıkıcı sonuçlara yol açtığını gördük. Bu eğilimi tersine çevirmenin zamanı geldi. Dünyanın dört bir yanındaki liberal demokrasilerde, özel alan kamusal alanı gasp etti, demokrasinin temellerini baltaladı. Öyle ki bugün özel sektörler, tarihsel olarak kamu kurumları tarafından yapılan işleri yapıyor.

Mesele yalnızca hükümet bakanlarının sözleşmeleri, kişisel bağlantıları olan özel firmalara devretmesi değil (Uluslararası Şeffaflık Örgütü İngiltere kampanya grubuna göre İngiltere’de devletin yaptığı tüm COVID sözleşmelerinin beşte birinin olası yolsuzluklar için soruşturulması gerekiyor). Kamusal alanın ve kurumlarının giderek özelleştirildiği gerçeği de söz konusu.

Chiara Cordelli’nin 2020’de yayımlanan The Privatized State (Özelleştirilmiş Devlet) adlı kitabında vurguladığı gibi, bugün hapishanelerin ve sosyal hizmet dairelerinin yönetiminden savaş ve mali düzenlemelere kadar pek çok hükümet işlevi özel kuruluşlara yaptırılıyor. Eğitim ve sağlık hizmetleri bile vergilendirme yerine kısmen özel hayırseverlik girişimleri ile finanse ediliyor. COVID sonrası dünyada, özelleştirmeye ilişkin anayasal sınırlar bir öncelik olmalıdır.

Martin O’Neill ve Shepley Orr

Adil olmayan gelir dağılımları veya tehlikeli derecede eşitsiz servet birikimleri vergilendirme ile düzeltilebilir ve düzeltilmelidir. Eşitsizlik, COVID-19’un Hindistan ve dünyanın diğer bölgelerinde bu kadar yıkıcı olmasının nedenlerinden biridir.

Vergilendirme, büyüyen bu toplumsal kötülüğü tersine çevirmek ve sosyal adaleti sağlamak için en etkili araçlardan biri olmaya devam ediyor. Martin O’Neill ve Shepley Orr’un editörlüğünde 2018’de yayımlanan Taxation: Philosophical Perspectives (Vergilendirme: Felsefi Perspektifler) kitabında altı çizildiği gibi, vergilendirmenin modern devlet yönetimindeki merkezi rolü çok önemlidir.

Maria Baghramian

Salgın boyunca bilim uzmanları, COVID-19’a karşı savaşımızın ön saflarındaydı ve araştırmaların hayat kurtaran önemi herkes tarafından açıkça görüldü. Gelecekte daha fazla uzmana ihtiyacımız olacak.

Aynı zamanda hakikat ve hakikat-sonrası (post-truth) arasında ayrım yapmayı ve kriz zamanlarında ikincisinin ne kadar ölümcül olabileceğini öğrendik: ABD, Brezilya, Hindistan ve İngiltere’de, hükümetleri uzman tavsiyelerini ciddiye almadığı için COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden yüz binlerce insana sormak lazım bunu.

Öte yandan uzmanlar kapanmalardan maske takmaya ve uluslararası seyahate, COVID (veya başka herhangi bir şey) konusunda her zaman hemfikir değil. University College Dublin’den filozof Maria Baghramian, uzmanların ne zaman hemfikir olmadığını anlamlandırmak üzere çalışmalar yapan bir dünya otoritesi. Halkın uzmanlığa olan güvenini araştıran PERITIA projesinin liderliğini yürüten Baghramian, görelilik, güven ve uzmanlar konusunda örtüşen sorular üzerine kapsamlı ve ikna edici yazılar yazdı.”

Yazar, COVID öncesi “eski ve güzel günler” hakkında nostaljik anılara dalmanın akıllıca olmayabileceğini ve mevcut krizden almamız gereken pek çok ders olduğu söylüyor: “Salgın başlamadan çok daha önce daha iyi, daha adil, daha sağlıklı dünyalar hayal eden filozoflara kulak vermek iyi olacaktır.”

Bu yazı ilk kez 27 Mayıs 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Pandemiden sonra daha iyi bir dünya inşa etmemize yardımcı olabilecek 7 filozof

COVID-19 sonrasında yeni düzen nasıl olacak? Hemen herkes aynı olmaması gerektiğinde hemfikir. Salgın başlamadan çok daha önce daha iyi, daha adil, daha sağlıklı dünyalar hayal eden filozoflara kulak vermek iyi olabilir.

Salgın sırasında sosyal ve siyasi alanda eşitsizlikleri derinleştiren uygulamaların daha da görünür hale gelmesi ve hatta çok sayıda can kaybına yol açması, eski “normale” dönme konusunda soru işaretlerini de gündeme getirdi. Herkesin aklında şu soru var: “COVID-19 sonrasında yeni düzen nasıl olacak?”

İrlanda’daki College Cork Üniversitesi felsefe bölümü öğretim üyesi Vittorio Bufacchi, The Conversation’da yayımlanan yazısında, eşitsizlikle mücadele ederek, özelleştirme rüzgarını tersine çevirerek ve demokrasiyi güçlendirerek daha iyi bir dünya inşa etmemize yardımcı olabilecek yedi filozofun fikirlerine yer veriyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“İşler ne zaman normale dönecek? Herkes bu soruyu soruyor. Son 18 ayda birçok kişinin katlandığı acı ve fedakârlık göz önüne alındığında makul bir soru. Peki, işler normale dönmeli mi? Bazıları haklı olarak ‘normalin’ toplumumuzun sosyal ve ahlaki dokusunu bozan, kabul edilemez düzeyde eşitsizlik üretmekten sorumlu başarısız bir ekonomik model olduğunu ileri sürebilir.

Karşımızda eski ve yeni zorluklar dururken, az sayıda da olsa birkaç filozof salgının bir sonraki aşaması ve ötesi için bize rehberlik edebilir. (…)

Brian Barry

Dünya çapında COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden 3,4 milyon insanın orantısız bir kısmı aynı zamanda eşitsizliğin kurbanlarıydı. Salgından sonra, eşitliğin özgürlüğün ön koşulu olduğu daha adil bir toplum inşa etmek önceliğimiz olmalıdır. Brian Barry, bu konuda iyi bir başlangıç noktası. 2005 tarihli Why Social Justice Matters (Sosyal Adalet Neden Önemlidir?) kitabında, günümüzde kişisel sorumluluğun tüm bireysel erdemlerin en temeli ve esaslısı olarak görüldüğü fırsat eşitliğinin anlaşılma biçimini ele alıyor. Ancak Barry, kişisel sorumluluk ve meritokrasi söyleminin bir mit olduğunu savunuyor. Ona göre bu, toplumun daha dezavantajlı üyelerini cezalandırmak için kullanılan bir ideoloji.

Günümüz dünyasında insanlar yoksulluklarından, sefaletlerinden ve kaynaklara sahip olmamaktan sorumlu tutuluyor. COVID’e yenik düşmeleri de kendi hataları olarak görülüyor. Barry’ye göre, ancak kaynaklara erişimde eşitlik varsa fırsat eşitliği söz konusu olabilir. COVID sonrası bir dünyada bunun üzerine çalışmamız gerekiyor.

Thomas Scanlon

COVID-19, toplumumuzda dörtnala giden sosyal ve ekonomik eşitsizlikler ile amansız sömürü şeklinde tezahür eden yapısal adaletsizliği ortaya çıkardı. Salgın sırasında çok zenginler daha da zengin ve daha güçlü hale gelirken, yoksullar daha güvencesiz bir durumda yaşıyor.

Demokrasilerimizi zenginlerin egemenliği anlamına gelen plütokrasilere dönüştürme riskiyle karşı karşıyayız. Yaşayan en etkili ahlak filozoflarından biri olan Thomas Scanlon, 2017’de yayımlanan Why Does Inequality Matter? (Eşitsizlik Neden Önemlidir?) kitabında eşitsizliğin çoklu zararlarını analiz ediyor.

John Rawls

Toplumu daha adil temeller üzerine yeniden inşa etmek, devletin toplumdaki rolünün radikal bir şekilde yeniden düşünülmesini gerektirecektir. Salgın sırasında insanlar kurtuluş için yüzlerini hükümetlerine döndüler ve COVID-19, siyaseti kamu kurumları etrafında örgütleme ihtiyacı konusunda güçlü bir delil teşkil ediyor. Daha önce kapsamlı, millileştirilmiş, halk sağlığı hizmeti gibi kilit kurumların değeri hiç bu kadar anlaşılmamış ve bu kurumlara bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı.

İleriye giden yol, devlete daha az değil, daha fazla sahip olmaktan geçiyor. COVID-19, sosyal ve siyasi ilişkilerimizi, adil bir toplumun ancak kaynakların toplum genelinde yeniden dağıtılmasıyla mümkün olabileceğini savunan John Rawls’un siyaset felsefesi etrafında düzenlememiz gerektiğini doğruladı.

Chiara Cordelli

Son 40 yılda, devletin önemli işlevlerinin durmaksızın özel alana devredildiğini ve bunun yıkıcı sonuçlara yol açtığını gördük. Bu eğilimi tersine çevirmenin zamanı geldi. Dünyanın dört bir yanındaki liberal demokrasilerde, özel alan kamusal alanı gasp etti, demokrasinin temellerini baltaladı. Öyle ki bugün özel sektörler, tarihsel olarak kamu kurumları tarafından yapılan işleri yapıyor.

Mesele yalnızca hükümet bakanlarının sözleşmeleri, kişisel bağlantıları olan özel firmalara devretmesi değil (Uluslararası Şeffaflık Örgütü İngiltere kampanya grubuna göre İngiltere’de devletin yaptığı tüm COVID sözleşmelerinin beşte birinin olası yolsuzluklar için soruşturulması gerekiyor). Kamusal alanın ve kurumlarının giderek özelleştirildiği gerçeği de söz konusu.

Chiara Cordelli’nin 2020’de yayımlanan The Privatized State (Özelleştirilmiş Devlet) adlı kitabında vurguladığı gibi, bugün hapishanelerin ve sosyal hizmet dairelerinin yönetiminden savaş ve mali düzenlemelere kadar pek çok hükümet işlevi özel kuruluşlara yaptırılıyor. Eğitim ve sağlık hizmetleri bile vergilendirme yerine kısmen özel hayırseverlik girişimleri ile finanse ediliyor. COVID sonrası dünyada, özelleştirmeye ilişkin anayasal sınırlar bir öncelik olmalıdır.

Martin O’Neill ve Shepley Orr

Adil olmayan gelir dağılımları veya tehlikeli derecede eşitsiz servet birikimleri vergilendirme ile düzeltilebilir ve düzeltilmelidir. Eşitsizlik, COVID-19’un Hindistan ve dünyanın diğer bölgelerinde bu kadar yıkıcı olmasının nedenlerinden biridir.

Vergilendirme, büyüyen bu toplumsal kötülüğü tersine çevirmek ve sosyal adaleti sağlamak için en etkili araçlardan biri olmaya devam ediyor. Martin O’Neill ve Shepley Orr’un editörlüğünde 2018’de yayımlanan Taxation: Philosophical Perspectives (Vergilendirme: Felsefi Perspektifler) kitabında altı çizildiği gibi, vergilendirmenin modern devlet yönetimindeki merkezi rolü çok önemlidir.

Maria Baghramian

Salgın boyunca bilim uzmanları, COVID-19’a karşı savaşımızın ön saflarındaydı ve araştırmaların hayat kurtaran önemi herkes tarafından açıkça görüldü. Gelecekte daha fazla uzmana ihtiyacımız olacak.

Aynı zamanda hakikat ve hakikat-sonrası (post-truth) arasında ayrım yapmayı ve kriz zamanlarında ikincisinin ne kadar ölümcül olabileceğini öğrendik: ABD, Brezilya, Hindistan ve İngiltere’de, hükümetleri uzman tavsiyelerini ciddiye almadığı için COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden yüz binlerce insana sormak lazım bunu.

Öte yandan uzmanlar kapanmalardan maske takmaya ve uluslararası seyahate, COVID (veya başka herhangi bir şey) konusunda her zaman hemfikir değil. University College Dublin’den filozof Maria Baghramian, uzmanların ne zaman hemfikir olmadığını anlamlandırmak üzere çalışmalar yapan bir dünya otoritesi. Halkın uzmanlığa olan güvenini araştıran PERITIA projesinin liderliğini yürüten Baghramian, görelilik, güven ve uzmanlar konusunda örtüşen sorular üzerine kapsamlı ve ikna edici yazılar yazdı.”

Yazar, COVID öncesi “eski ve güzel günler” hakkında nostaljik anılara dalmanın akıllıca olmayabileceğini ve mevcut krizden almamız gereken pek çok ders olduğu söylüyor: “Salgın başlamadan çok daha önce daha iyi, daha adil, daha sağlıklı dünyalar hayal eden filozoflara kulak vermek iyi olacaktır.”

Bu yazı ilk kez 27 Mayıs 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x