Şahmaran, büyüsü bozulmuş dünyayı yeniden büyülemeye yeter mi?

Yeniden üretilmeye çalışılmış Şahmaran efsanesi neyi anlatıyor? Efsanenin işaret ettiği insanlık dersi tarih içinde nasıl değişti? Bugün de izleri canlı olan Şahmaran’ı yeniden üretmek mümkün mü? Dizi ne söylüyor? Dr. Gülenay Pınarbaşı yazdı.

Bir varmış bir yokmuş, eski, çok eski günlerde, bir yerlerde Camasb diye bir adam yaşarmış. Bu adam, üstü çok güzel bir kız, altı ise yılan olan Şahmaran’ı görünce vurulmuş, her şeyi geride bırakıp yer altında yılanların şahı Şahmaran’la yaşamaya başlamış.

Yıllar sonra dünyaya özlemi ağır basarak Şahmaran’ın sırrına ihanet etmiş. Şahmaran’a, sevdiği adamın ihanetini görmek ağır gelse bile, ondan ayrılmamak için dünyaya çıkmış ve ölüme gitmiş. Bir âşık olarak, ölüme giderken bile Camasb’ın iyiliğini düşünüp onun ölmesine engel olacak bilgiler vermiş.

Bir başka anlatıma göre ise bilgeliğin ve şifanın şahı Şahmaran’ın etini yiyip dünyanın bütün sırlarına hâkim olmak isteyen bir vezir varmış, Şahmaran’ın en yakınındaki Tahmasp’ı yoldan çıkarmış. Şahmaran, “Kuyruğumdan yiyen dünyanın bütün sırrına erişecek” dediği için vezir, Şahmeran’ı iki parçaya ayırmış, kuyruğundan yemiş ve ölmüş. Yerini söylediği için vicdan azabı çeken Tahmasp da ölmek için Şahmaran’ın başından bir parça yemiş ve dünyanın sırrına hâkim bir lokman hekime dönüşmüş. Şahmaran onları yanıltmış, çünkü insanoğlundaki beklenti Şahmaran’ın zehrinin kafa kısmında, şifanın ise kuyruğunda olması yönündeydi. Bir inanışa göre yılan, ölmez otunu yemiştir, bu sebeple efsanelerde hastalıklara iyi gelen otları bilir ve onun yardımıyla birçok hastalığa çare bulunur. Ayrıca yılanın, hastalarını iyileştirmesi için Lokman Hekim’e yol göstermesi motifi, Şahmaran’ın ölürken kafasından bir parçayı Camsab’a (anlatılarda Lokman Hekim olarak da adlandırılır) yedirmesi hadisesine dayanır.

Sonsuzluk, insanoğlunun ürettiği en kadim değerlerden biridir. Varolmanın karşıt durumu yok olmaktır. Sonsuzluk, ölümsüzlükle eşdeğerdir. Hem estetik özlemleri barındırır hem de bilişsel bir boyutu mevcuttur. Ve bu sonsuzluk sırrı, Şahmaran’ın ölümüyle Camsab’a geçer.

Sürekli kendi kuyruğunu yiyerek yeniden doğan güçtür yılan. Somut ve soyut her şeyin birliğini ifade eden ve asla kaybolmayan ebedi bir yıkım ve yeniden yaratma döngüsünde sürekli olarak biçim değiştiren varlık olduğunu ortaya koymuştur Şahmaran.

Orta Doğu’nun ve Anadolu’nun masallarının ve mitlerinin ortaya çıktığı bir coğrafyada Şahmaran, Tanrı’nın gücünü ve Şeytan’ın kötülüğünü sembolize eden bir metafordur. Küpesi, gerdanlığı, boynuzu ve süslü tacıyla, dünya onu Anadolu ile tanımıştır.

Yarısı kadın, yarısı yılan bu varlık iyilik, şifa ve bilgelikle beraber bilinir. Kimine göre bolluk, bereket, şans getirirken kimine göre de evlerin ve sırların hem koruyucusu hem de bekçisidir.

Şahmaran; binlerce yıllık efsanelerin ve masalların başkahramanıdır. Bir nevi yitik dünyalardan günümüze gelmiş; İran, Irak ve Anadolu’nun ortak bir kültürel motifi olmuştur.

Bitkilerin dilini bilen ve bu sayede birçok hastalığı tedavi edebilme gücüne sahip bir varlık olduğuna inanılan Şahmaran’ın bulunduğu evi nazardan ve kötülüklerden koruduğu kabul edilir. Bu nedenle de geçmişte olduğu gibi halen birçok evde Şahmaran’ın resimleri asılıdır.

Tekrar tekrar yorumlanan efsane

Mezopotamya topraklarında doğan Şahmeran efsanesi yalnızca bu coğrafyada yaşayan insanları etkilememiş, sinemadan öyküye, resimden heykel ve şiire pek çok eserde kendine yer bulmuştur. Birçok yazar, şair, heykeltıraş, yönetmen Şahmeran’ı tekrar tekrar yorumlamışlardır.

İnsanlık tarihi boyunca sanatlar arasında görülen etkileşimler, bugün medyalar arasında gerçekleşiyor. Biçim olarak değişen anlatı türleri özde aynı kalarak sonraki yaratımlar için bir döngü oluşturur. Metinler arasındaki bu döngüyü Kristeva, “aslında her metin bir diğer metinden doğar sözüyle” açıklar. Önce romanın, ardından sinemanın keşfinden beri metinlerarasılık, disiplinler arası gibi yeni düşünme pratikleriyle şair ve yazarlar eserlerinde mitolojik unsurları kullanırlar. İşte Şahmaran’ın anlatıdan bir Netflix dizisine uzanan yolculuğu da böyle bir döngüdür.

Emine Buzkan Kaynak, Mar Yılan Soyu adlı romanında, Şahmaran efsanesini bir bakıma bugüne uyarlamıştır. Kitapta; Şahsu adındaki güzel bir kız, Şahmaran soyundan gelen yarı yılan yarı insanlarla karşılaşır. Bu yaratıklardan bazıları, Şahmaran’ı öldüren insanoğluna savaş açıp Lilith’in (Kötülükler kraliçesi) tarafını seçer. Bir kısmı ise Şahmaran’ın izinden gidip insanoğluna zarar vermeden birlikte yaşar. Romanın sonunda Lilith’le işbirliği yapanlar yenilirken, Şahsu ile yarı yılan yarı insan olan Maran evlenir.

Şahmaran efsanesinin bugünkü yansımaları

Bugün, 15. yüzyıldan önce teşekkül ettiği düşünülen Şahmaran anlatılarının Tarsus başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde varlığını halen sürdürmekte olduğu tespit edilmiştir. Tabii Tarsus ve çevre iller tesadüfi değildir. Bölgenin coğrafi yapısı, yılanların yaşabileceği fiziki ortama müsaittir.

Aslında Şahmaran efsanesinin fiziki yansımaları da mevcuttur. Örneğin, bazı kaynaklara göre, Şahmaran Misis’te değil Tarsus’ta Eski Hamam’da öldürülmüştür.

Diğer bir inanış, Yılankale olarak adlandırılan kalenin şehir merkezine uzak bir yerde kurulması ile yılanların şehir merkezine uzak yerlerde yaşamaları arasında bağlantı kurarak buranın Şahmaran’ın kalesi olduğu fikri üzerindedir.

Şahmaran efsanelerinin kökeni

Menşeiyle ilgili farklı görüşler bulunan Şahmaran efsanelerinin kökeni, Gılgamış (Sümer) Destanı’na kadar uzanır. Efsanenin başkahramanı olan yılan, öldürücü gücü olan zehri, gizlenme ve deri değiştirebilme özelliklerinden dolayı insanlık tarihi boyunca birçok toplumda yaratıcı güçte kabul edilmiş ve kutsal sayılmıştır.

Yılan, ilk mağara resimlerinden ilk yazılı kaynaklara kadar, kültürün katmanlarıyla hep var olmuştur. Mitolojilerden dinî kitaplara, halk edebiyatına kadar birçok sahada yılana rastlanır. Kur’an-ı Kerîm’de yılan motifi Hz. Mûsâ’nın asâsı çerçevesinde anlatılır. Arap paganizminde yer alan ay kültüyle bağlantılı bir yılan tapınmasından bahsedilir.

Yeni çoklu sanal evrene ilk adım olarak kabul edilen, Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarının ana şirketi Meta dahi yılanın mitolojik kökenine gönderme yapan sonsuzluk işaretine benzer bir logo seçmiştir.

Uzun süre yeraltında kalan ve ilkbaharla yeryüzüne çıkarak gömlek değiştiren yılan ölümsüzlüğün, şekil değiştirmenin ve üremenin sembolüdür. Babil’e uzanan ve evrendoğum tasarımlarından biri aynı zamanda bir yaratılış miti olan Enuma Eliş’te ejder Tiamat, bir anne gibi hem yaratan hem de yok eden yanlarıyla anlatılır. Yılan bir ikilik yaşar, doğurma eylemini dişi eril gücü besler ve doğurdukça ölümü de doğurur ve böylece yok oluşu başlatır.

Şahmaran’ın diğer yılan anlatmalarından en büyük farkı, bu yok eden yanlarını bastırıp, yaşatmaya odaklanmayı seçmesidir.

Çok çeşitli varyantları olan Şahmaran efsanesinde öz olarak insanoğlunun ölümsüzlüğe ulaşma isteğiyle beraber dünyaya hâkim olma arzusu anlatılır. Efsanede, Camsab’ın fedakarlığı, aşkı ve nefsine yenilmesi diğer önemli motiflerdir.

Şahmaran neyi simgeliyor?

Şahmaran’ın üst kısmı insan tarafı, Tanrı’yı; alt tarafı yani yılan kısmı ise Erlik’i yani karanlığı, kötülüğü simgeler.

Efsanenin teşekkül ettiği tarihin derinliklerinde simgesel anlatım esastı. Bu bakımdan Şahmaran yer üstü ve yer altını bir bünyede barındırır. Bütün simgesel ve ezoterik kültürlerde olduğu gibi zıtlıkların birliğinden doğmuştur; bir bakıma iyilik-kötülük onun bedeninde birleşmiştir.

Şahmaran’ın üst bedeni yani insan tarafı vicdanı, aklı sembolize ederken; alt bedeni ise içgüdüyü ve tehlikeyi sembolize eder. Çünkü insan aklıyla hareket eden ve vicdanı olan bir varlıktır, bu özellikleriyle de tabiattaki diğer canlılardan ayrılır.

Bazı varyantlarda Şahmaran’ın, insanoğlunun hikmete ulaşmasında önemli bir rol oynadığına özellikle vurgu yapılır. Şahmaran kendine ihanet eden insanoğluna, yılan tabiatına ve insan egosuna karşı gelerek iyiliği seçer. Ayrıca yılanın öç alma tabiatına karşın Şahmaran, onu ölüme götürene bilginin kapılarını açar.

İlk insanların, sıradan hayatın içindeki meseleleri çözmek için biriktirdikleri ve incelikli iletişim becerileri içeren sözlü kültür, farklı gösterge dizgelerinin arasında yeni anlatı imkânları sunar. Sunar sunmasına ama ne o eski dünyanın simgeci anlatım dilini anlayacak üreticiler ne de tüketiciler mevcut artık. Kuyruğunu ısıran bir yılan olan Ouroboros’u gören belki Instagram’ın Boomerang uygulaması zannedecek, bu yılanın çoklu evreni temsil ettiği ve Meta’nın buradan hareket ettiğini anlamayacak. Ya da mitolojilerde yılan imgesiyle anlatılan zamanın döngüselliği, hurafe gibi görülecek.

Diğer yandan sanat, biçim-içerik ilişkisinin birlikteliğiyle var olur. Anlatım, biçimde öze dair olanı korumalıdır. Var olduğundan beri bir olgu olan sanatlar arasındaki etkileşim yeniçağla beraber tema, yöntem, malzeme, içerik ve teknik bakımından boyutlarını genişletmiş, esin kaynağı olma biçimi ve sanatlararası iş birliği formunu korumuştur.

Yeniden anlam üretmek

Örneğin, sinema hem edebiyattan hem müzikten ilham alabilir hem de bu sanatlarla etkileşime girip yeni bir anlam ve eser üretebilir. Bu bağlamdan baktığımızda bir edebiyat uyarlaması olarak Netflix’in Şahmaran’ı yeni bir üretim olarak kabul edilebilir.

Peki, dizi yeni bir anlam üretmiş midir? Ya da efsaneye özgü asıl fikri ve mesajı korumuş mudur? Yoksa posthuman neslinin beklentilerine uygun sloganik bir ekoloji savunusu, sözde süper kahramanlar üzerinden kör bir sentez mi yapılmış mıdır?Aslında yapılmaya çalışılan, büyüsü bozulmuş dünyayı, yeniden büyülemeye çalışmaktır.

Şahmaran’ın barındırdığı zıtlıkların diyalektiği Netflix dizisinde yer almaz. Bir kehanetten bahsedilerek, yapay ruhsal bir evren oluşturulmaya çalışılmıştır. Filmde birbiriyle ilişkili ilişkisiz fantastik ögeler kullanılmış, karanlık ve aydınlık; iyilik-kötülük ikileminde iradeyle iyiliğin seçilmesi mevzusuna ve binlerce yıldır insanoğlunun peşinde olduğu hikmete sıra gelmemiştir.

Aslında bu durum bana, yapay zekanın sanal evrenden çektiği birbirine yakın kelimeleri bir araya getirerek yazdığı öyküleri hatırlattı. Şahmaran dizisinde yer alan araştırmacı Tutku Hoca’nın gözlerinde beliren yılan imgesi içinde, coşkulu Mar ailesinin ıtırları arasında gözden kaçan gerçek anlamdır.

Anlam, değişen görüntülerin hızı içinde erir. Kahin , yılan, büyü, sır kavramlarının kullanım sıklığına ve inşa edilmek istenen anlamın otantikliğine rağmen yapım içe patlamış bir Uzaylı Zekiye kıvamını geçememiş gibi.

Kuşkusuz, insan sanatsal imgeler, söylensel simgeler ve dini ayinlerle çevrelenmiştir ve bu değerleri yorumlamadan bir şeyi anlamlandıramaz (Cassirer). İnsan tümüyle somut bir dünyada yaşayamaz, gerçekliği imgelem yoluyla algılamaya çalışır. Tam da bu sebeple görsel teknoloji ilerledikçe bütün dünyada mitolojilere ilgi arttı. Ancak yapımcıların mistik simülasyon oluşturma çabası, Şahmaran efsanesinin hakikati ile imgesini değiştirmiş.

Gene de haksızlık yapmak istemem, Şahmaran’ın mesajı sonsuzluk, somut ve fiziki olan mekânda kavranamaz. Sınırsızlık ise sınırlılık içinde anlaşılamaz. Akıldan çok sezgi gerektiren, insanın görünen nesneler ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe ulaşması için ruhî tecrübe gerekir. İşte bu sebeple simgeci dünyanın sözlü kültüründen kalma mitolojiler, anlatmalar hiçbir zaman hakiki coşkusuyla ortaya konamayacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 30 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

Gülenay Pınarbaşı
Gülenay Pınarbaşı
Dr. Gülenay Pınarbaşı - İstanbul Üniversitesi Türk dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmasının ardından yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladı. Sosyal Medyada Yön Değiştiren İnançları konu alan araştırması ile doktora tezini savundu. Bazı üniversitelerde dersler veren ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının sosyal sorumluluk projelerinde yer alan yazar, kültürlerin inşası üzerine özel çalışmalar ve danışmanlık yapıyor. Kültür, turizm, yerel değerler gibi çeşitli konularda sosyo-ekonomik veri tabanları, anketler ve raporlar hazırlayan yazar, TRT2 ‘de yayınlanan Geleneğin Kalp Atışları programının akademik danışmanı ve editörü. Çanakkala 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi. Yayınlamış eserleri arasında Anadolu’nun Ermiş Kadınları (inceleme-araştırma 1.baskı 2011, 2.baskı 2017); Anadolu’ya İsmini Veren Kadınlar (inceleme-araştırma 1.baskı 2014, 3.baskı 2016); Spiritüel Ağ, 1. Baskı 2021; Tarihe Akan Çeşmeler (Belgesel, 13 bölüm, TRT Türk); Geleneğin Kalp Atışları (Belgesel-aktüel program-2018-2020-TRT 2) yer alıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Şahmaran, büyüsü bozulmuş dünyayı yeniden büyülemeye yeter mi?

Yeniden üretilmeye çalışılmış Şahmaran efsanesi neyi anlatıyor? Efsanenin işaret ettiği insanlık dersi tarih içinde nasıl değişti? Bugün de izleri canlı olan Şahmaran’ı yeniden üretmek mümkün mü? Dizi ne söylüyor? Dr. Gülenay Pınarbaşı yazdı.

Bir varmış bir yokmuş, eski, çok eski günlerde, bir yerlerde Camasb diye bir adam yaşarmış. Bu adam, üstü çok güzel bir kız, altı ise yılan olan Şahmaran’ı görünce vurulmuş, her şeyi geride bırakıp yer altında yılanların şahı Şahmaran’la yaşamaya başlamış.

Yıllar sonra dünyaya özlemi ağır basarak Şahmaran’ın sırrına ihanet etmiş. Şahmaran’a, sevdiği adamın ihanetini görmek ağır gelse bile, ondan ayrılmamak için dünyaya çıkmış ve ölüme gitmiş. Bir âşık olarak, ölüme giderken bile Camasb’ın iyiliğini düşünüp onun ölmesine engel olacak bilgiler vermiş.

Bir başka anlatıma göre ise bilgeliğin ve şifanın şahı Şahmaran’ın etini yiyip dünyanın bütün sırlarına hâkim olmak isteyen bir vezir varmış, Şahmaran’ın en yakınındaki Tahmasp’ı yoldan çıkarmış. Şahmaran, “Kuyruğumdan yiyen dünyanın bütün sırrına erişecek” dediği için vezir, Şahmeran’ı iki parçaya ayırmış, kuyruğundan yemiş ve ölmüş. Yerini söylediği için vicdan azabı çeken Tahmasp da ölmek için Şahmaran’ın başından bir parça yemiş ve dünyanın sırrına hâkim bir lokman hekime dönüşmüş. Şahmaran onları yanıltmış, çünkü insanoğlundaki beklenti Şahmaran’ın zehrinin kafa kısmında, şifanın ise kuyruğunda olması yönündeydi. Bir inanışa göre yılan, ölmez otunu yemiştir, bu sebeple efsanelerde hastalıklara iyi gelen otları bilir ve onun yardımıyla birçok hastalığa çare bulunur. Ayrıca yılanın, hastalarını iyileştirmesi için Lokman Hekim’e yol göstermesi motifi, Şahmaran’ın ölürken kafasından bir parçayı Camsab’a (anlatılarda Lokman Hekim olarak da adlandırılır) yedirmesi hadisesine dayanır.

Sonsuzluk, insanoğlunun ürettiği en kadim değerlerden biridir. Varolmanın karşıt durumu yok olmaktır. Sonsuzluk, ölümsüzlükle eşdeğerdir. Hem estetik özlemleri barındırır hem de bilişsel bir boyutu mevcuttur. Ve bu sonsuzluk sırrı, Şahmaran’ın ölümüyle Camsab’a geçer.

Sürekli kendi kuyruğunu yiyerek yeniden doğan güçtür yılan. Somut ve soyut her şeyin birliğini ifade eden ve asla kaybolmayan ebedi bir yıkım ve yeniden yaratma döngüsünde sürekli olarak biçim değiştiren varlık olduğunu ortaya koymuştur Şahmaran.

Orta Doğu’nun ve Anadolu’nun masallarının ve mitlerinin ortaya çıktığı bir coğrafyada Şahmaran, Tanrı’nın gücünü ve Şeytan’ın kötülüğünü sembolize eden bir metafordur. Küpesi, gerdanlığı, boynuzu ve süslü tacıyla, dünya onu Anadolu ile tanımıştır.

Yarısı kadın, yarısı yılan bu varlık iyilik, şifa ve bilgelikle beraber bilinir. Kimine göre bolluk, bereket, şans getirirken kimine göre de evlerin ve sırların hem koruyucusu hem de bekçisidir.

Şahmaran; binlerce yıllık efsanelerin ve masalların başkahramanıdır. Bir nevi yitik dünyalardan günümüze gelmiş; İran, Irak ve Anadolu’nun ortak bir kültürel motifi olmuştur.

Bitkilerin dilini bilen ve bu sayede birçok hastalığı tedavi edebilme gücüne sahip bir varlık olduğuna inanılan Şahmaran’ın bulunduğu evi nazardan ve kötülüklerden koruduğu kabul edilir. Bu nedenle de geçmişte olduğu gibi halen birçok evde Şahmaran’ın resimleri asılıdır.

Tekrar tekrar yorumlanan efsane

Mezopotamya topraklarında doğan Şahmeran efsanesi yalnızca bu coğrafyada yaşayan insanları etkilememiş, sinemadan öyküye, resimden heykel ve şiire pek çok eserde kendine yer bulmuştur. Birçok yazar, şair, heykeltıraş, yönetmen Şahmeran’ı tekrar tekrar yorumlamışlardır.

İnsanlık tarihi boyunca sanatlar arasında görülen etkileşimler, bugün medyalar arasında gerçekleşiyor. Biçim olarak değişen anlatı türleri özde aynı kalarak sonraki yaratımlar için bir döngü oluşturur. Metinler arasındaki bu döngüyü Kristeva, “aslında her metin bir diğer metinden doğar sözüyle” açıklar. Önce romanın, ardından sinemanın keşfinden beri metinlerarasılık, disiplinler arası gibi yeni düşünme pratikleriyle şair ve yazarlar eserlerinde mitolojik unsurları kullanırlar. İşte Şahmaran’ın anlatıdan bir Netflix dizisine uzanan yolculuğu da böyle bir döngüdür.

Emine Buzkan Kaynak, Mar Yılan Soyu adlı romanında, Şahmaran efsanesini bir bakıma bugüne uyarlamıştır. Kitapta; Şahsu adındaki güzel bir kız, Şahmaran soyundan gelen yarı yılan yarı insanlarla karşılaşır. Bu yaratıklardan bazıları, Şahmaran’ı öldüren insanoğluna savaş açıp Lilith’in (Kötülükler kraliçesi) tarafını seçer. Bir kısmı ise Şahmaran’ın izinden gidip insanoğluna zarar vermeden birlikte yaşar. Romanın sonunda Lilith’le işbirliği yapanlar yenilirken, Şahsu ile yarı yılan yarı insan olan Maran evlenir.

Şahmaran efsanesinin bugünkü yansımaları

Bugün, 15. yüzyıldan önce teşekkül ettiği düşünülen Şahmaran anlatılarının Tarsus başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde varlığını halen sürdürmekte olduğu tespit edilmiştir. Tabii Tarsus ve çevre iller tesadüfi değildir. Bölgenin coğrafi yapısı, yılanların yaşabileceği fiziki ortama müsaittir.

Aslında Şahmaran efsanesinin fiziki yansımaları da mevcuttur. Örneğin, bazı kaynaklara göre, Şahmaran Misis’te değil Tarsus’ta Eski Hamam’da öldürülmüştür.

Diğer bir inanış, Yılankale olarak adlandırılan kalenin şehir merkezine uzak bir yerde kurulması ile yılanların şehir merkezine uzak yerlerde yaşamaları arasında bağlantı kurarak buranın Şahmaran’ın kalesi olduğu fikri üzerindedir.

Şahmaran efsanelerinin kökeni

Menşeiyle ilgili farklı görüşler bulunan Şahmaran efsanelerinin kökeni, Gılgamış (Sümer) Destanı’na kadar uzanır. Efsanenin başkahramanı olan yılan, öldürücü gücü olan zehri, gizlenme ve deri değiştirebilme özelliklerinden dolayı insanlık tarihi boyunca birçok toplumda yaratıcı güçte kabul edilmiş ve kutsal sayılmıştır.

Yılan, ilk mağara resimlerinden ilk yazılı kaynaklara kadar, kültürün katmanlarıyla hep var olmuştur. Mitolojilerden dinî kitaplara, halk edebiyatına kadar birçok sahada yılana rastlanır. Kur’an-ı Kerîm’de yılan motifi Hz. Mûsâ’nın asâsı çerçevesinde anlatılır. Arap paganizminde yer alan ay kültüyle bağlantılı bir yılan tapınmasından bahsedilir.

Yeni çoklu sanal evrene ilk adım olarak kabul edilen, Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarının ana şirketi Meta dahi yılanın mitolojik kökenine gönderme yapan sonsuzluk işaretine benzer bir logo seçmiştir.

Uzun süre yeraltında kalan ve ilkbaharla yeryüzüne çıkarak gömlek değiştiren yılan ölümsüzlüğün, şekil değiştirmenin ve üremenin sembolüdür. Babil’e uzanan ve evrendoğum tasarımlarından biri aynı zamanda bir yaratılış miti olan Enuma Eliş’te ejder Tiamat, bir anne gibi hem yaratan hem de yok eden yanlarıyla anlatılır. Yılan bir ikilik yaşar, doğurma eylemini dişi eril gücü besler ve doğurdukça ölümü de doğurur ve böylece yok oluşu başlatır.

Şahmaran’ın diğer yılan anlatmalarından en büyük farkı, bu yok eden yanlarını bastırıp, yaşatmaya odaklanmayı seçmesidir.

Çok çeşitli varyantları olan Şahmaran efsanesinde öz olarak insanoğlunun ölümsüzlüğe ulaşma isteğiyle beraber dünyaya hâkim olma arzusu anlatılır. Efsanede, Camsab’ın fedakarlığı, aşkı ve nefsine yenilmesi diğer önemli motiflerdir.

Şahmaran neyi simgeliyor?

Şahmaran’ın üst kısmı insan tarafı, Tanrı’yı; alt tarafı yani yılan kısmı ise Erlik’i yani karanlığı, kötülüğü simgeler.

Efsanenin teşekkül ettiği tarihin derinliklerinde simgesel anlatım esastı. Bu bakımdan Şahmaran yer üstü ve yer altını bir bünyede barındırır. Bütün simgesel ve ezoterik kültürlerde olduğu gibi zıtlıkların birliğinden doğmuştur; bir bakıma iyilik-kötülük onun bedeninde birleşmiştir.

Şahmaran’ın üst bedeni yani insan tarafı vicdanı, aklı sembolize ederken; alt bedeni ise içgüdüyü ve tehlikeyi sembolize eder. Çünkü insan aklıyla hareket eden ve vicdanı olan bir varlıktır, bu özellikleriyle de tabiattaki diğer canlılardan ayrılır.

Bazı varyantlarda Şahmaran’ın, insanoğlunun hikmete ulaşmasında önemli bir rol oynadığına özellikle vurgu yapılır. Şahmaran kendine ihanet eden insanoğluna, yılan tabiatına ve insan egosuna karşı gelerek iyiliği seçer. Ayrıca yılanın öç alma tabiatına karşın Şahmaran, onu ölüme götürene bilginin kapılarını açar.

İlk insanların, sıradan hayatın içindeki meseleleri çözmek için biriktirdikleri ve incelikli iletişim becerileri içeren sözlü kültür, farklı gösterge dizgelerinin arasında yeni anlatı imkânları sunar. Sunar sunmasına ama ne o eski dünyanın simgeci anlatım dilini anlayacak üreticiler ne de tüketiciler mevcut artık. Kuyruğunu ısıran bir yılan olan Ouroboros’u gören belki Instagram’ın Boomerang uygulaması zannedecek, bu yılanın çoklu evreni temsil ettiği ve Meta’nın buradan hareket ettiğini anlamayacak. Ya da mitolojilerde yılan imgesiyle anlatılan zamanın döngüselliği, hurafe gibi görülecek.

Diğer yandan sanat, biçim-içerik ilişkisinin birlikteliğiyle var olur. Anlatım, biçimde öze dair olanı korumalıdır. Var olduğundan beri bir olgu olan sanatlar arasındaki etkileşim yeniçağla beraber tema, yöntem, malzeme, içerik ve teknik bakımından boyutlarını genişletmiş, esin kaynağı olma biçimi ve sanatlararası iş birliği formunu korumuştur.

Yeniden anlam üretmek

Örneğin, sinema hem edebiyattan hem müzikten ilham alabilir hem de bu sanatlarla etkileşime girip yeni bir anlam ve eser üretebilir. Bu bağlamdan baktığımızda bir edebiyat uyarlaması olarak Netflix’in Şahmaran’ı yeni bir üretim olarak kabul edilebilir.

Peki, dizi yeni bir anlam üretmiş midir? Ya da efsaneye özgü asıl fikri ve mesajı korumuş mudur? Yoksa posthuman neslinin beklentilerine uygun sloganik bir ekoloji savunusu, sözde süper kahramanlar üzerinden kör bir sentez mi yapılmış mıdır?Aslında yapılmaya çalışılan, büyüsü bozulmuş dünyayı, yeniden büyülemeye çalışmaktır.

Şahmaran’ın barındırdığı zıtlıkların diyalektiği Netflix dizisinde yer almaz. Bir kehanetten bahsedilerek, yapay ruhsal bir evren oluşturulmaya çalışılmıştır. Filmde birbiriyle ilişkili ilişkisiz fantastik ögeler kullanılmış, karanlık ve aydınlık; iyilik-kötülük ikileminde iradeyle iyiliğin seçilmesi mevzusuna ve binlerce yıldır insanoğlunun peşinde olduğu hikmete sıra gelmemiştir.

Aslında bu durum bana, yapay zekanın sanal evrenden çektiği birbirine yakın kelimeleri bir araya getirerek yazdığı öyküleri hatırlattı. Şahmaran dizisinde yer alan araştırmacı Tutku Hoca’nın gözlerinde beliren yılan imgesi içinde, coşkulu Mar ailesinin ıtırları arasında gözden kaçan gerçek anlamdır.

Anlam, değişen görüntülerin hızı içinde erir. Kahin , yılan, büyü, sır kavramlarının kullanım sıklığına ve inşa edilmek istenen anlamın otantikliğine rağmen yapım içe patlamış bir Uzaylı Zekiye kıvamını geçememiş gibi.

Kuşkusuz, insan sanatsal imgeler, söylensel simgeler ve dini ayinlerle çevrelenmiştir ve bu değerleri yorumlamadan bir şeyi anlamlandıramaz (Cassirer). İnsan tümüyle somut bir dünyada yaşayamaz, gerçekliği imgelem yoluyla algılamaya çalışır. Tam da bu sebeple görsel teknoloji ilerledikçe bütün dünyada mitolojilere ilgi arttı. Ancak yapımcıların mistik simülasyon oluşturma çabası, Şahmaran efsanesinin hakikati ile imgesini değiştirmiş.

Gene de haksızlık yapmak istemem, Şahmaran’ın mesajı sonsuzluk, somut ve fiziki olan mekânda kavranamaz. Sınırsızlık ise sınırlılık içinde anlaşılamaz. Akıldan çok sezgi gerektiren, insanın görünen nesneler ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe ulaşması için ruhî tecrübe gerekir. İşte bu sebeple simgeci dünyanın sözlü kültüründen kalma mitolojiler, anlatmalar hiçbir zaman hakiki coşkusuyla ortaya konamayacaktır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 30 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

Gülenay Pınarbaşı
Gülenay Pınarbaşı
Dr. Gülenay Pınarbaşı - İstanbul Üniversitesi Türk dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmasının ardından yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladı. Sosyal Medyada Yön Değiştiren İnançları konu alan araştırması ile doktora tezini savundu. Bazı üniversitelerde dersler veren ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının sosyal sorumluluk projelerinde yer alan yazar, kültürlerin inşası üzerine özel çalışmalar ve danışmanlık yapıyor. Kültür, turizm, yerel değerler gibi çeşitli konularda sosyo-ekonomik veri tabanları, anketler ve raporlar hazırlayan yazar, TRT2 ‘de yayınlanan Geleneğin Kalp Atışları programının akademik danışmanı ve editörü. Çanakkala 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi. Yayınlamış eserleri arasında Anadolu’nun Ermiş Kadınları (inceleme-araştırma 1.baskı 2011, 2.baskı 2017); Anadolu’ya İsmini Veren Kadınlar (inceleme-araştırma 1.baskı 2014, 3.baskı 2016); Spiritüel Ağ, 1. Baskı 2021; Tarihe Akan Çeşmeler (Belgesel, 13 bölüm, TRT Türk); Geleneğin Kalp Atışları (Belgesel-aktüel program-2018-2020-TRT 2) yer alıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x