Yeme bozukluklarını nasıl fark edebilirsiniz?

Bir yakınınızın yemekle ilgili davranışından endişe mi duyuyorsunuz? Çoğu zaman net belirtiler göstermeyen yeme bozukluklarını nasıl fark edebilirsiniz? Tehlike işaretlerini gördükten sonra duruma nasıl yaklaşmanız gerekir?

Yakınlarınızın yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler, tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçları beraberinde getirebilir. Psikolog Phillip Aouad ve Sarah Maguire, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazılarında yeme bozukluklarını nasıl fark edebileceğinizi, bu sorunu yaşayan yakınlarınıza nasıl destek olabileceğinizi anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Yakın olduğunuz birinin, örneğin bir aile üyesi, eşiniz ya da eski bir dostunuzun iyilik ve esenlik halindeki değişimin hemen fark etmeyebilirsiniz. Ancak bazı davranışlarının değiştiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu değişen davranışlar birçok insanda yemek yemeyle ilişkilidir. (…) Belli belirsiz ve gizli bazı eğilimler yeme bozukluğunun belirtileri olabilir. Ancak, önemsediğiniz biri bunları yaşadığında onlar için ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz.

Yeme bozuklukları, beslenme ve beden algısıyla ilgili davranış, düşünce ve tutumlarda değişikliklere neden olan karmaşık durumlardır. Özellikle tedavi edilmezse ciddi ve yaşamı tehdit edebilen sonuçlar yaratabilirler. Yeme bozuklukları, her yaştan, cinsiyetten, etnik kökenden, kültürden veya dinden insanı etkileyebilse de, genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde kök salar. Ayrıca sinsi ilerleyebilir, hastalıkları hakkında sorgulanmaktan kaçınmak için kişilerin büyük çaba sarf etmesine neden olabilirler. Yeme bozukluğu olan kişi, doğrudan konuyla yüzleşirse, savunmacı, öfkeli veya umursamaz hale gelebilir. (…)

Yeme bozuklukları kadar sonuçları da çeşitlidir

Çoğu insan, bulimia nervoza (bulimia olarak da bilinir) veya anoreksiya nervoza (anoreksiya olarak da bilinir) hakkında bir şeyler duymuştur. Bununla birlikte, pek çok insanın aşina olmadığı ve eşit derecede yıkıcı etkileri olabilecek başka yeme bozuklukları da vardır.” (…)

Yazar, düzensiz beslenmenin, yeme bozukluğu teşhisine yol açabilecek davranış veya semptomları ifade etmek için kullanılan bir terim olduğunu belirtiyor: “Bir uçta yeme bozuklukları, diğer uçta ‘normal beslenme’nin olduğu bir süreçte, ‘düzensiz beslenme’nin ortada bir yere düştüğünü söyleyebiliriz. Hem düzensiz yeme hem de yeme bozuklukları ciddiye alınmalıdır ve her ikisi de dikkat ve müdahale gerektirir. (…)

Yeme bozukluklarının genellikle yiyecekler ve kilo ile ilgili bir meşguliyet olarak başladığı düşünülürken, bunların sadece yeme veya kilo ile ilgili olması pek olası değildir. Kesinlikle yapılan bir ‘seçim’ değildir. Biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörler arasında zamanla birleşebilen ve yeme bozukluğuyla sonuçlanabilecek çok yönlü bir etkileşim söz konusudur. Riski artırabilecek biyolojik faktörler arasında, genetik yatkınlık ve kişinin ne yiyebileceğini etkileyen sağlık koşulları (örneğin, diyabet veya Crohn hastalığı) vardır. Sosyal faktörler, kültürel normları ve idealleri, ötekileştirme ve damgalanma ve geçmişteki veya o anki travmatik ya da oldukça üzücü durumları içerebilir. Psikolojik faktörler ise, düşük benlik saygısı ve depresyon veya anksiyete gibi birlikte ortaya çıkan ruh sağlığı koşullarını içerebilir. Bir kişi anoreksiya veya bulimia gibi bir yeme bozukluğu geliştirdiğinde, genellikle bir süredir hayatındaki zorluklarla başa çıkmakta zorlanıyordur.

Tüm yeme bozukluklarının kişi üzerinde olumsuz etkileri vardır. Vücuttaki her organın işlevini etkileyerek onarılamaz hasarlara ve yaşamı tehdit eden durumlara neden olabilirler. (…) Psikolojik ve sosyal sonuçlardan bazıları ise sosyal izolasyon, duyguları düzenlemede zorluk ve yüksek intihar riskidir. Tüm bu riskler, yeme bozukluğu ortaya çıktığında tespit edilmesi ve mümkün olan en erken fırsatta tedavi ve iyileşme için destek sağlanması gerekliliğinin altını çizer. Yeme bozukluklarının tedavisi zor olabilir, ancak erken müdahale edildiğinde iyileşme şansı önemli ölçüde artar. (…)

Yeme bozukluğu mitleri hakkında gerçeği öğrenin

Yeme bozuklukları hakkında pek çok yanlış kanı söz konusudur. Bu mitleri ve neden yarardan çok zarara yol açabileceklerini anlamak, yeme bozukluğu olan biriyle ilişkiyi sürdürmek ve ne tür bir destek sağlanacağını bilmek açısından yararlı olabilir. İşte bazıları:

‘Bütün yeme bozuklukları aşırı kilolu olmaya yol açar’: Yeme bozuklukları kilo ile belirlenmez ve kilo tek başına yeme bozukluğunun ciddiyetini veya etkisini ortaya koyamaz. Anoreksiya gibi bazı yeme bozuklukları, şiddetli kilo kaybı ile karakterize edilirken diğerleri böyle değildir. Kısıtlı yiyen bazı kişiler aşırı kilo kaybetmiştir, ancak yine de normal kilo aralığındadırlar. Bulimia ve aşırı yeme bozukluğu gibi diğer yeme bozuklukları, ille de zayıf olmayı gerektirmez. Sadece onlara bakarak birinin yeme bozukluğu olduğunu söyleyemezsiniz.

‘Yeme bozukluğu olanlar daha fazla yemelidir’: Normal bir kiloya ulaşmak iyileşme sürecinin önemli bir parçası olsa da, özellikle yeme bozukluğu ciddi kilo kaybına neden olmuşsa, normal kiloya ulaşmak, kişinin tamamen iyileştiği anlamına gelmez. Öyle olduğunu varsaymak, bir yeme bozukluğunun karmaşık tıbbi ve psikolojik etkilerinin görülmemesine neden olacaktır. Ayrıca, yeme bozuklukları kişinin ‘seçici yiyici’ olması meselesi değildir. Ancak yemek ve benlik arasındaki karmaşık ilişki bazen yeme bozukluğu olan birinin yalnızca sınırlı çeşitlilikteki yiyecekleri tercih etmesine neden olabilir.

‘Yeme bozuklukları yalnızca genç kadınları etkiler’: Yeme bozukluklarının en sık başladığı yaşlar 12-25’tir ve kadınlar erkeklerden daha yüksek risk altındadır. Bu eğilimler, yeme bozukluklarının bir ‘genç kız’ hastalığı olduğuna dair yaygın bir yanılgıya yol açmıştır. Oysa son araştırmalar, yeme bozukluklarının erkeklerde düşünülenden daha yaygın olduğunu gösteriyor. Gerçek şu ki, yeme bozuklukları hayatın herhangi bir aşamasında herkesi etkileyebilir.

Yemeyle ilişkideki değişikliklere dikkat edin

Sevdiğiniz kişiyle düzenli bir rutinin parçası olarak (örn. aile yemekleri) yemek yiyorsanız yeme ile ilgili davranış değişikliklerinin fark edilmesi nispeten kolay olabilir. Bu davranışların yoğunluğu ve şiddeti zamanla kademeli olarak artabilir. Örneğin:

– Yemek yememek için bahaneler uydurmak,
– Tüm yiyecek gruplarını beslenmeden çıkarmak,
– Beslenmeyi tamamen sağlıklı yiyeceklerle kısıtlayıcı veya aşırı bir şekilde sınırlamak;
– Gizlice yemek veya aşırı yemek yediğine dair kanıtlar bırakmak (örneğin, dışarıda bırakılan boş kaplar, yiyecekleri saklamak, ortak bir depolama alanından büyük miktarlarda yiyeceğin kaybolması),
– Yemeğin bitmesine yakın sık sık banyoya gitmek,
– Yemek yerine içmek,
– Yiyeceklerle ilgili katı davranışlar veya ritüeller ve/veya
– Yemek hazırlamaya çok daha fazla ilgi ve odaklanma.

Bu davranışlar genellikle ‘düzenli’ diyet yapmanın ötesine geçer ve kişinin yaşadığı yeme bozukluğunun türüne bağlı olarak farklı şekillerde (veya farklı kombinasyonlarda) ortaya çıkabilir. Yukarıda belirtilen bazı davranışlar (yemek hazırlamaya artan ilgi gibi) kaygılanmayı gerektirmeyebilir. Ancak tekrarlanan davranış kalıpları, soruna işaret edebilir. Belli başlı örnekler: Haftanın çoğu gecesi akşam yemeğini bitirdikten sonra yarım saat içinde banyoya gitmek; yemek yerine tabaktaki yiyeceklerle rutin olarak oynamak; geçerli bir sebep yokken yiyecekleri daha küçük parçalara ayırmak veya farklı yiyecek türlerinin karışmasını ya da temas etmesini istememek. Bu davranışlar, stres de söz konusuysa, bir şeyler söylüyor olabilir.”

Beden algısına artan odaklanmayı fark edin

Yazar, çoğu zaman yeme bozukluklarının beden algısına dair kaygılarıyla ilişkilendirildiğini ve bunun kilo, vücut şekli veya görünümüne odaklanma ve kontrol girişimleriyle birleştirilebildiğini vurguluyor: “Göze çarpan bazı işaretler:

– Nispeten kısa süre içinde kilo değişiklikleri veya zaman içinde birden çok değişiklik,
– Normalden daha bol giysiler giymek,
– Sıcaklığın değişmediği ya da sıcak ortamlarda üşümek,
– Kişinin kendi vücudu, kilosu veya biçimi hakkında tekrarlanan olumsuz yorumlar,
– Kişinin kendi vücudunu sık sık kontrol etmesi ve/veya
– Açık bir neden olmaksızın (yeni bir spor takımına katılmak gibi) egzersiz sıklığı veya yoğunluğunun artması.

Yukarıdaki işaretlerin birçoğu, özellikle tek başlarına hemen fark edilmeyebilir ve alternatif açıklamaları olabilir. Bununla birlikte, tekrarlanan böylesi davranışlar yeme bozukluğunun göstergesi olabilir ve izlenmelidir.

Ruh hali veya sosyal davranışlardaki olumsuz değişimlere dikkat edin

Kişinin ruh hali ve bunun ifadesi, yeme bozukluğu olasılığı hakkında biraz daha bilgi verebilir. Dikkat edilmesi gereken işaretler:

– Sosyal hayattan çekilme ya da izolasyon,
– Ruh halinde hızlı değişiklikler,
– Artan kaygı ve/veya
– Yüksek düzeyde kontrol veya saplantı (yemek veya vücutla ilgili olabilir veya olmayabilir). (…)

Yeme bozukluğu olan tüm insanlar, yukarıdaki tüm belirtileri göstermez. (…) İşaretlerden birkaçını fark etmek de endişe nedeni olmayabilir. Bu değişiklikler, kişi veya çevresindeki insanlar için rahatsız edici olmaya başladığında, daha yakından izlenmelidir.

Endişeleriniz hakkında şefkatli bir konuşma yapın

Bahsi geçen davranışlardan bazılarını fark ettiyseniz ve bunlar sizi kaygılandırıyorsa, sevdiğiniz kişiyle bunları konuşmak isteyebilirsiniz. Bu konuşmalar her zaman kolay değildir. Ne zaman ve nereden başlayacağınız veya ne söyleyeceğiniz konusunda emin olamayabilirsiniz. Bu duruma endişe, hayal kırıklığı, kafa karışıklığı, çaresizlik veya güçsüzlük hissi eşlik edebilir. Bu duygular önemlidir ve yaptığınız konuşmanın bir parçasını oluşturabilir.

Ancak, bu duyguların konuşmanın net mesajının veya hedefinin önüne geçmesine izin vermemek önemlidir. Örneğin birincil hedefiniz, sevdiğiniz kişiyi desteklemek için yapabileceğiniz herhangi bir şey olup olmadığını görmek amacıyla onu ‘kontrol etmek’ olabilir. Konuşmanın gidişatına bağlı olarak, yemekle ilgili olanlar da dahil olmak üzere davranış veya tutumlarındaki son değişiklikler hakkındaki endişelerinizi dile getirebilirsiniz. (…)

Sohbeti kolaylaştırabilecek şu noktaları aklınızda bulundurun:

– Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayan bir dil kullanın. Endişelerinizi tartışırken ‘ben’ ifadeleri kullanmaya çalışın. Örneğin: ‘Artık ailenle yemek yemiyorsun’ yerine ‘Eskiden olduğu gibi birlikte yemek yemeyi özlüyorum’ deyin. (…)
– Eleştirmeyin ya da kilolarına veya görünümlerine odaklanmayın. Bunun yerine, nasıl olduklarını sormak için daha geniş açıdan yaklaşın, örneğin: ‘Son zamanlarda her zamanki kadar konuşkan olmadığını fark ediyorum… nasıl gidiyor?’ Mümkünse açık uçlu sorular sorun (evet veya hayır cevaplı sorular yerine) ve ihtiyatlı bir yanıt için hazırlıklı olun. Kişiye isterse duyguları hakkında konuşma fırsatı verin.
– Onlar için orada olduğunuzu bilmelerini sağlayın. İsterlerse destek sunmaya hazır olduğunuzu bilmek, o sırada veya gelecekte onlara yardımcı olabilir. (…)
– Nazikçe profesyonel desteğe teşvik edin. Değerlendirme için kişiyi pratisyen hekime veya başka bir sağlık uzmanına (klinik psikolog gibi) yönlendirmeye çalışın. Direnç hissederseniz ve kişinin durumu kritik değilse, sabırlı ve ısrarcı olun. Kişinin bakım almasını sağlamak nihai olarak sizin sorumluluğunuzsa (örneğin, ebeveyniyseniz), sürecin bir parçası olarak bazı olumsuz geri bildirimlere ve dirence müsamaha göstermeniz gerekebilir.
– Basit bir çözüm sunmaya çalışmayın. Söylenmemesi gerekenler arasında ‘Yersen, kendini daha iyi hissedeceksin’ ve ‘Vücudun için endişelenme’ vardır. Yeme bozukluğu olan kişiler yemekte zorlanırlar ve vücutları hakkında kötü hissederler, ancak asıl mesele onlara iyileşmeleri için ihtiyaç duydukları yardımı sağlamaktır. Bu da onların düşünce veya davranışlarının yanlış olduğunu öne sürmek kadar basit değildir.

Destekleyici bir çevre oluşturun

İlk konuşma, herhangi bir ani veya bariz değişikliğe yol açmayabilir. Yeme bozukluğunun fark edilmesi zor olabilir ve muhtemelen kendini gizleyecektir. Bu aşamada inkâr, hayal kırıklığı, öfke veya kaçınma durumlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu, ne mesajınızın duyulmadığı ne de seçeneklerinizin tükendiği anlamına gelir. Yeme bozukluğu olan birini desteklemenin başka yolları da vardır:

– Fark edilmediklerini düşünseniz bile sağlıklı davranışları ve tutumları modelleyin. Örneğin, çikolata gibi bazı yiyeceklerden ‘kötü’ olarak bahsetmekten kaçının.
– Vücudunuzdan utanmayın. Niyetiniz veya yorumlarınız size olumlu görünse bile, kendinizin veya diğer insanların görünümü, bedenleri veya yemeleri hakkında yargılayıcı yorumlar yapmaktan kaçının. (…) Yeme bozukluğu olan kişiler genellikle bu tür yorumlara karşı oldukça hassastır ve bu da yargılandıkları korkusuna kapılmalarını kolaylaştırabilir.
– Suçlamayın. Birinin yeme bozukluğu için kendinizi ya da o kişiyi suçlamanın kimseye bir faydası yoktur.
– Tutarlı olun. Yeme bozukluğu olabilecek kişiyi ayrı tutmak yerine, evin tüm üyeleri için geçerli olan rutinlere ve kurallara bağlı kalın. Örneğin, aile yemekleri yaygınsa, katılsın ya da katılmasın, yeme bozukluğu olan kişiye uyum sağlamak için rutini değiştirmeyin. Yeme bozukluğunun erken evrelerinde bu türden özel muamele yararsız davranışları pekiştirebilir.
– Profesyonel yardım alın. Profesyonel destek almak için en iyi zaman, bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına vardığınız ya da şüphelendiğiniz andır. Yeme bozuklukları hakkında daha fazla bilgi edinmek, bakış açılarını öğrenmek veya sevdiğiniz kişinin profesyonel destek almasına nasıl yardımcı olacağınız konusunda bir plan oluşturmak için güvendiğiniz bir pratisyen hekim, çocuk hekimi veya başka bir sağlık uzmanıyla konuşabilirsiniz.

Sevdiklerinize destek olurken kendinize de iyi bakın

Sevdiğiniz birinin kendini göstermeyen bir hastalıkla mücadele ettiğini görmek korkutucu ve endişe vericidir. Yeme bozukluğu olan birini desteklerken kendi iyilik halinizi ve ihtiyaçlarınızı aklınızdan çıkarmamalısınız.

Başkalarının bakımı ya da dışarıdan gelen herhangi taleple ilgili olmayan ihtiyaçlarınızla ilgilenmek için her gün kendinize zaman ayırın. Mümkünse kesintisiz en az bir saat ‘ben’ zamanı hedefleyin. Zor olacaksa, daha az süreyle başlayın (15-20 dakika) ve mümkünse bunu giderek artırın. Arkadaşlarınızla veya tek başınıza kahve içmeye gitmek, kitap okumak, resim yapmak, TV izlemek, oyun oynamak, bulmaca çözmek, banyo yapmak veya başka bir şey yapmak isteyebilirsiniz, bu sizin zamanınız.

Tükenmişliğin uyarı işaretleri konusunda da tetikte olun. Örneğin: Kendinizi daha mı huzursuz hissediyorsunuz? Kırgın mısınız? Duygulanmaya mı başladınız? Daha mı çabuk yoruluyorsunuz? Bunların farkında olmak, kendi ihtiyaçlarınızı izlemenize ve yönetmenize yardımcı olabilir.” (…)”

Bu yazı ilk kez 24 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Phillip Aouad ve Sarah Maguire’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to spot an eating disorder” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/guides/how-to-spot-signs-of-an-eating-disorder-in-a-loved-one

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yeme bozukluklarını nasıl fark edebilirsiniz?

Bir yakınınızın yemekle ilgili davranışından endişe mi duyuyorsunuz? Çoğu zaman net belirtiler göstermeyen yeme bozukluklarını nasıl fark edebilirsiniz? Tehlike işaretlerini gördükten sonra duruma nasıl yaklaşmanız gerekir?

Yakınlarınızın yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler, tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçları beraberinde getirebilir. Psikolog Phillip Aouad ve Sarah Maguire, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazılarında yeme bozukluklarını nasıl fark edebileceğinizi, bu sorunu yaşayan yakınlarınıza nasıl destek olabileceğinizi anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Yakın olduğunuz birinin, örneğin bir aile üyesi, eşiniz ya da eski bir dostunuzun iyilik ve esenlik halindeki değişimin hemen fark etmeyebilirsiniz. Ancak bazı davranışlarının değiştiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu değişen davranışlar birçok insanda yemek yemeyle ilişkilidir. (…) Belli belirsiz ve gizli bazı eğilimler yeme bozukluğunun belirtileri olabilir. Ancak, önemsediğiniz biri bunları yaşadığında onlar için ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz.

Yeme bozuklukları, beslenme ve beden algısıyla ilgili davranış, düşünce ve tutumlarda değişikliklere neden olan karmaşık durumlardır. Özellikle tedavi edilmezse ciddi ve yaşamı tehdit edebilen sonuçlar yaratabilirler. Yeme bozuklukları, her yaştan, cinsiyetten, etnik kökenden, kültürden veya dinden insanı etkileyebilse de, genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde kök salar. Ayrıca sinsi ilerleyebilir, hastalıkları hakkında sorgulanmaktan kaçınmak için kişilerin büyük çaba sarf etmesine neden olabilirler. Yeme bozukluğu olan kişi, doğrudan konuyla yüzleşirse, savunmacı, öfkeli veya umursamaz hale gelebilir. (…)

Yeme bozuklukları kadar sonuçları da çeşitlidir

Çoğu insan, bulimia nervoza (bulimia olarak da bilinir) veya anoreksiya nervoza (anoreksiya olarak da bilinir) hakkında bir şeyler duymuştur. Bununla birlikte, pek çok insanın aşina olmadığı ve eşit derecede yıkıcı etkileri olabilecek başka yeme bozuklukları da vardır.” (…)

Yazar, düzensiz beslenmenin, yeme bozukluğu teşhisine yol açabilecek davranış veya semptomları ifade etmek için kullanılan bir terim olduğunu belirtiyor: “Bir uçta yeme bozuklukları, diğer uçta ‘normal beslenme’nin olduğu bir süreçte, ‘düzensiz beslenme’nin ortada bir yere düştüğünü söyleyebiliriz. Hem düzensiz yeme hem de yeme bozuklukları ciddiye alınmalıdır ve her ikisi de dikkat ve müdahale gerektirir. (…)

Yeme bozukluklarının genellikle yiyecekler ve kilo ile ilgili bir meşguliyet olarak başladığı düşünülürken, bunların sadece yeme veya kilo ile ilgili olması pek olası değildir. Kesinlikle yapılan bir ‘seçim’ değildir. Biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörler arasında zamanla birleşebilen ve yeme bozukluğuyla sonuçlanabilecek çok yönlü bir etkileşim söz konusudur. Riski artırabilecek biyolojik faktörler arasında, genetik yatkınlık ve kişinin ne yiyebileceğini etkileyen sağlık koşulları (örneğin, diyabet veya Crohn hastalığı) vardır. Sosyal faktörler, kültürel normları ve idealleri, ötekileştirme ve damgalanma ve geçmişteki veya o anki travmatik ya da oldukça üzücü durumları içerebilir. Psikolojik faktörler ise, düşük benlik saygısı ve depresyon veya anksiyete gibi birlikte ortaya çıkan ruh sağlığı koşullarını içerebilir. Bir kişi anoreksiya veya bulimia gibi bir yeme bozukluğu geliştirdiğinde, genellikle bir süredir hayatındaki zorluklarla başa çıkmakta zorlanıyordur.

Tüm yeme bozukluklarının kişi üzerinde olumsuz etkileri vardır. Vücuttaki her organın işlevini etkileyerek onarılamaz hasarlara ve yaşamı tehdit eden durumlara neden olabilirler. (…) Psikolojik ve sosyal sonuçlardan bazıları ise sosyal izolasyon, duyguları düzenlemede zorluk ve yüksek intihar riskidir. Tüm bu riskler, yeme bozukluğu ortaya çıktığında tespit edilmesi ve mümkün olan en erken fırsatta tedavi ve iyileşme için destek sağlanması gerekliliğinin altını çizer. Yeme bozukluklarının tedavisi zor olabilir, ancak erken müdahale edildiğinde iyileşme şansı önemli ölçüde artar. (…)

Yeme bozukluğu mitleri hakkında gerçeği öğrenin

Yeme bozuklukları hakkında pek çok yanlış kanı söz konusudur. Bu mitleri ve neden yarardan çok zarara yol açabileceklerini anlamak, yeme bozukluğu olan biriyle ilişkiyi sürdürmek ve ne tür bir destek sağlanacağını bilmek açısından yararlı olabilir. İşte bazıları:

‘Bütün yeme bozuklukları aşırı kilolu olmaya yol açar’: Yeme bozuklukları kilo ile belirlenmez ve kilo tek başına yeme bozukluğunun ciddiyetini veya etkisini ortaya koyamaz. Anoreksiya gibi bazı yeme bozuklukları, şiddetli kilo kaybı ile karakterize edilirken diğerleri böyle değildir. Kısıtlı yiyen bazı kişiler aşırı kilo kaybetmiştir, ancak yine de normal kilo aralığındadırlar. Bulimia ve aşırı yeme bozukluğu gibi diğer yeme bozuklukları, ille de zayıf olmayı gerektirmez. Sadece onlara bakarak birinin yeme bozukluğu olduğunu söyleyemezsiniz.

‘Yeme bozukluğu olanlar daha fazla yemelidir’: Normal bir kiloya ulaşmak iyileşme sürecinin önemli bir parçası olsa da, özellikle yeme bozukluğu ciddi kilo kaybına neden olmuşsa, normal kiloya ulaşmak, kişinin tamamen iyileştiği anlamına gelmez. Öyle olduğunu varsaymak, bir yeme bozukluğunun karmaşık tıbbi ve psikolojik etkilerinin görülmemesine neden olacaktır. Ayrıca, yeme bozuklukları kişinin ‘seçici yiyici’ olması meselesi değildir. Ancak yemek ve benlik arasındaki karmaşık ilişki bazen yeme bozukluğu olan birinin yalnızca sınırlı çeşitlilikteki yiyecekleri tercih etmesine neden olabilir.

‘Yeme bozuklukları yalnızca genç kadınları etkiler’: Yeme bozukluklarının en sık başladığı yaşlar 12-25’tir ve kadınlar erkeklerden daha yüksek risk altındadır. Bu eğilimler, yeme bozukluklarının bir ‘genç kız’ hastalığı olduğuna dair yaygın bir yanılgıya yol açmıştır. Oysa son araştırmalar, yeme bozukluklarının erkeklerde düşünülenden daha yaygın olduğunu gösteriyor. Gerçek şu ki, yeme bozuklukları hayatın herhangi bir aşamasında herkesi etkileyebilir.

Yemeyle ilişkideki değişikliklere dikkat edin

Sevdiğiniz kişiyle düzenli bir rutinin parçası olarak (örn. aile yemekleri) yemek yiyorsanız yeme ile ilgili davranış değişikliklerinin fark edilmesi nispeten kolay olabilir. Bu davranışların yoğunluğu ve şiddeti zamanla kademeli olarak artabilir. Örneğin:

– Yemek yememek için bahaneler uydurmak,
– Tüm yiyecek gruplarını beslenmeden çıkarmak,
– Beslenmeyi tamamen sağlıklı yiyeceklerle kısıtlayıcı veya aşırı bir şekilde sınırlamak;
– Gizlice yemek veya aşırı yemek yediğine dair kanıtlar bırakmak (örneğin, dışarıda bırakılan boş kaplar, yiyecekleri saklamak, ortak bir depolama alanından büyük miktarlarda yiyeceğin kaybolması),
– Yemeğin bitmesine yakın sık sık banyoya gitmek,
– Yemek yerine içmek,
– Yiyeceklerle ilgili katı davranışlar veya ritüeller ve/veya
– Yemek hazırlamaya çok daha fazla ilgi ve odaklanma.

Bu davranışlar genellikle ‘düzenli’ diyet yapmanın ötesine geçer ve kişinin yaşadığı yeme bozukluğunun türüne bağlı olarak farklı şekillerde (veya farklı kombinasyonlarda) ortaya çıkabilir. Yukarıda belirtilen bazı davranışlar (yemek hazırlamaya artan ilgi gibi) kaygılanmayı gerektirmeyebilir. Ancak tekrarlanan davranış kalıpları, soruna işaret edebilir. Belli başlı örnekler: Haftanın çoğu gecesi akşam yemeğini bitirdikten sonra yarım saat içinde banyoya gitmek; yemek yerine tabaktaki yiyeceklerle rutin olarak oynamak; geçerli bir sebep yokken yiyecekleri daha küçük parçalara ayırmak veya farklı yiyecek türlerinin karışmasını ya da temas etmesini istememek. Bu davranışlar, stres de söz konusuysa, bir şeyler söylüyor olabilir.”

Beden algısına artan odaklanmayı fark edin

Yazar, çoğu zaman yeme bozukluklarının beden algısına dair kaygılarıyla ilişkilendirildiğini ve bunun kilo, vücut şekli veya görünümüne odaklanma ve kontrol girişimleriyle birleştirilebildiğini vurguluyor: “Göze çarpan bazı işaretler:

– Nispeten kısa süre içinde kilo değişiklikleri veya zaman içinde birden çok değişiklik,
– Normalden daha bol giysiler giymek,
– Sıcaklığın değişmediği ya da sıcak ortamlarda üşümek,
– Kişinin kendi vücudu, kilosu veya biçimi hakkında tekrarlanan olumsuz yorumlar,
– Kişinin kendi vücudunu sık sık kontrol etmesi ve/veya
– Açık bir neden olmaksızın (yeni bir spor takımına katılmak gibi) egzersiz sıklığı veya yoğunluğunun artması.

Yukarıdaki işaretlerin birçoğu, özellikle tek başlarına hemen fark edilmeyebilir ve alternatif açıklamaları olabilir. Bununla birlikte, tekrarlanan böylesi davranışlar yeme bozukluğunun göstergesi olabilir ve izlenmelidir.

Ruh hali veya sosyal davranışlardaki olumsuz değişimlere dikkat edin

Kişinin ruh hali ve bunun ifadesi, yeme bozukluğu olasılığı hakkında biraz daha bilgi verebilir. Dikkat edilmesi gereken işaretler:

– Sosyal hayattan çekilme ya da izolasyon,
– Ruh halinde hızlı değişiklikler,
– Artan kaygı ve/veya
– Yüksek düzeyde kontrol veya saplantı (yemek veya vücutla ilgili olabilir veya olmayabilir). (…)

Yeme bozukluğu olan tüm insanlar, yukarıdaki tüm belirtileri göstermez. (…) İşaretlerden birkaçını fark etmek de endişe nedeni olmayabilir. Bu değişiklikler, kişi veya çevresindeki insanlar için rahatsız edici olmaya başladığında, daha yakından izlenmelidir.

Endişeleriniz hakkında şefkatli bir konuşma yapın

Bahsi geçen davranışlardan bazılarını fark ettiyseniz ve bunlar sizi kaygılandırıyorsa, sevdiğiniz kişiyle bunları konuşmak isteyebilirsiniz. Bu konuşmalar her zaman kolay değildir. Ne zaman ve nereden başlayacağınız veya ne söyleyeceğiniz konusunda emin olamayabilirsiniz. Bu duruma endişe, hayal kırıklığı, kafa karışıklığı, çaresizlik veya güçsüzlük hissi eşlik edebilir. Bu duygular önemlidir ve yaptığınız konuşmanın bir parçasını oluşturabilir.

Ancak, bu duyguların konuşmanın net mesajının veya hedefinin önüne geçmesine izin vermemek önemlidir. Örneğin birincil hedefiniz, sevdiğiniz kişiyi desteklemek için yapabileceğiniz herhangi bir şey olup olmadığını görmek amacıyla onu ‘kontrol etmek’ olabilir. Konuşmanın gidişatına bağlı olarak, yemekle ilgili olanlar da dahil olmak üzere davranış veya tutumlarındaki son değişiklikler hakkındaki endişelerinizi dile getirebilirsiniz. (…)

Sohbeti kolaylaştırabilecek şu noktaları aklınızda bulundurun:

– Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayan bir dil kullanın. Endişelerinizi tartışırken ‘ben’ ifadeleri kullanmaya çalışın. Örneğin: ‘Artık ailenle yemek yemiyorsun’ yerine ‘Eskiden olduğu gibi birlikte yemek yemeyi özlüyorum’ deyin. (…)
– Eleştirmeyin ya da kilolarına veya görünümlerine odaklanmayın. Bunun yerine, nasıl olduklarını sormak için daha geniş açıdan yaklaşın, örneğin: ‘Son zamanlarda her zamanki kadar konuşkan olmadığını fark ediyorum… nasıl gidiyor?’ Mümkünse açık uçlu sorular sorun (evet veya hayır cevaplı sorular yerine) ve ihtiyatlı bir yanıt için hazırlıklı olun. Kişiye isterse duyguları hakkında konuşma fırsatı verin.
– Onlar için orada olduğunuzu bilmelerini sağlayın. İsterlerse destek sunmaya hazır olduğunuzu bilmek, o sırada veya gelecekte onlara yardımcı olabilir. (…)
– Nazikçe profesyonel desteğe teşvik edin. Değerlendirme için kişiyi pratisyen hekime veya başka bir sağlık uzmanına (klinik psikolog gibi) yönlendirmeye çalışın. Direnç hissederseniz ve kişinin durumu kritik değilse, sabırlı ve ısrarcı olun. Kişinin bakım almasını sağlamak nihai olarak sizin sorumluluğunuzsa (örneğin, ebeveyniyseniz), sürecin bir parçası olarak bazı olumsuz geri bildirimlere ve dirence müsamaha göstermeniz gerekebilir.
– Basit bir çözüm sunmaya çalışmayın. Söylenmemesi gerekenler arasında ‘Yersen, kendini daha iyi hissedeceksin’ ve ‘Vücudun için endişelenme’ vardır. Yeme bozukluğu olan kişiler yemekte zorlanırlar ve vücutları hakkında kötü hissederler, ancak asıl mesele onlara iyileşmeleri için ihtiyaç duydukları yardımı sağlamaktır. Bu da onların düşünce veya davranışlarının yanlış olduğunu öne sürmek kadar basit değildir.

Destekleyici bir çevre oluşturun

İlk konuşma, herhangi bir ani veya bariz değişikliğe yol açmayabilir. Yeme bozukluğunun fark edilmesi zor olabilir ve muhtemelen kendini gizleyecektir. Bu aşamada inkâr, hayal kırıklığı, öfke veya kaçınma durumlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu, ne mesajınızın duyulmadığı ne de seçeneklerinizin tükendiği anlamına gelir. Yeme bozukluğu olan birini desteklemenin başka yolları da vardır:

– Fark edilmediklerini düşünseniz bile sağlıklı davranışları ve tutumları modelleyin. Örneğin, çikolata gibi bazı yiyeceklerden ‘kötü’ olarak bahsetmekten kaçının.
– Vücudunuzdan utanmayın. Niyetiniz veya yorumlarınız size olumlu görünse bile, kendinizin veya diğer insanların görünümü, bedenleri veya yemeleri hakkında yargılayıcı yorumlar yapmaktan kaçının. (…) Yeme bozukluğu olan kişiler genellikle bu tür yorumlara karşı oldukça hassastır ve bu da yargılandıkları korkusuna kapılmalarını kolaylaştırabilir.
– Suçlamayın. Birinin yeme bozukluğu için kendinizi ya da o kişiyi suçlamanın kimseye bir faydası yoktur.
– Tutarlı olun. Yeme bozukluğu olabilecek kişiyi ayrı tutmak yerine, evin tüm üyeleri için geçerli olan rutinlere ve kurallara bağlı kalın. Örneğin, aile yemekleri yaygınsa, katılsın ya da katılmasın, yeme bozukluğu olan kişiye uyum sağlamak için rutini değiştirmeyin. Yeme bozukluğunun erken evrelerinde bu türden özel muamele yararsız davranışları pekiştirebilir.
– Profesyonel yardım alın. Profesyonel destek almak için en iyi zaman, bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına vardığınız ya da şüphelendiğiniz andır. Yeme bozuklukları hakkında daha fazla bilgi edinmek, bakış açılarını öğrenmek veya sevdiğiniz kişinin profesyonel destek almasına nasıl yardımcı olacağınız konusunda bir plan oluşturmak için güvendiğiniz bir pratisyen hekim, çocuk hekimi veya başka bir sağlık uzmanıyla konuşabilirsiniz.

Sevdiklerinize destek olurken kendinize de iyi bakın

Sevdiğiniz birinin kendini göstermeyen bir hastalıkla mücadele ettiğini görmek korkutucu ve endişe vericidir. Yeme bozukluğu olan birini desteklerken kendi iyilik halinizi ve ihtiyaçlarınızı aklınızdan çıkarmamalısınız.

Başkalarının bakımı ya da dışarıdan gelen herhangi taleple ilgili olmayan ihtiyaçlarınızla ilgilenmek için her gün kendinize zaman ayırın. Mümkünse kesintisiz en az bir saat ‘ben’ zamanı hedefleyin. Zor olacaksa, daha az süreyle başlayın (15-20 dakika) ve mümkünse bunu giderek artırın. Arkadaşlarınızla veya tek başınıza kahve içmeye gitmek, kitap okumak, resim yapmak, TV izlemek, oyun oynamak, bulmaca çözmek, banyo yapmak veya başka bir şey yapmak isteyebilirsiniz, bu sizin zamanınız.

Tükenmişliğin uyarı işaretleri konusunda da tetikte olun. Örneğin: Kendinizi daha mı huzursuz hissediyorsunuz? Kırgın mısınız? Duygulanmaya mı başladınız? Daha mı çabuk yoruluyorsunuz? Bunların farkında olmak, kendi ihtiyaçlarınızı izlemenize ve yönetmenize yardımcı olabilir.” (…)”

Bu yazı ilk kez 24 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

 

Phillip Aouad ve Sarah Maguire’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to spot an eating disorder” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/guides/how-to-spot-signs-of-an-eating-disorder-in-a-loved-one

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x