Nasrallah nasıl efsane oldu? Efsaneler ölür mü?

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah kimdi? Neyi temsil ediyordu? Lübnan ve Ortadoğu için anlamı neydi? Onun ölümünden sonra Hizbullah’a ve İran merkezli Direniş Ekseni’ne ne olabilir? Öldürülmesi, Ortadoğu’da nelere yol açabilir? Dr. Özlem Acar yazdı.

“Siz bugün kiminle savaştığınızı bilmiyorsunuz. Muhammed, Ali, Hasan ve Hüseyin’in oğullarıyla savaşıyorsunuz. Ehl-i Beyt’in oğullarıyla ve Kutsal Peygamber’in yoldaşlarıyla savaşıyorsunuz. Yeryüzünde hiç kimsenin sahip olmadığı kadar imanlı bir halkla savaşıyorsunuz.”

Seyyid Hasan Nasrallah

İran’dan başlayarak Filistin’e kadar uzanan Direniş Hattı’nın en güçlü yapılanması Hizbullah. Kimilerine göre Filistin halkının en büyük destekçisi ve İsrail’in amansız düşmanı, kimilerine göre ise Lübnan’ı çöküşe sürükleyen, Sünnilerle Şiiler arasında çatışmayı körükleyen ve Hristiyanları baskı altına alan bir yapılanma. Bu yapılanmanın efsane lideri ise Hasan Nasrallah.

Kimilerine göre terörist bir örgütün lideri kimilerine göre ise bir kahraman. 2006 yılında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı devam ederken Hizbullah’ın 8 İsrail askerini öldürüp, ikisini kaçırmasından sonra tırmanan savaşta pek çok Müslüman’ın sempati ile evlerinin duvarlarına ve pencerelerine posterlerini astığı, Suriye iç savaşının başlamasının ardından ise yine bazı Müslümanlarca posterleri yakılan lider.

Şimdi de İsrail’in 27 Eylül gecesi Beyrut’a düzenlediği saldırı ile hayatını kaybeden bir efsaneye dönüşüyor.

Nasrallah’ın geçmişi

Nasrallah aslen Lübnan’ın güneyinde yer alan Bazouriyeh kökenli fakir bir ailenin en büyük çocuğu olarak, Lübnan’da günümüzde Ermenilerin ağırlıklı olarak yaşadığı bir bölge olarak bilinen Burj Hamud’da 1960’ta dünyaya geldi. İlerleyen yıllarda Lübnan’ın ezilen kesimi “mahrumlar” olarak kabul edilen Şiilerin önemli bir kısmının lideri olacak Nasrallah, dinî eğitim almak için Irak’ta Necef Havzası’na gittiğinde 16 yaşındaydı.

Dinî eğitimini -günümüzde Irak’ta İran etkisine muhalefeti ile tanınan Mukteda El Sadr’ın amcası ve de kayınpederi olan- Ayetullah Seyyid Muhammad Bakır es-Sadr’dan aldı. O yıllarda, sürgündeki İranlı Dinî Lider Ayetullah Humeyni ile de irtibatı mevcuttu. Ancak 1979 yılında Saddam Rejimi’nin Havza’ya yönelik baskıları sonucunda Lübnan’a geri dönmek zorunda kaldı.

Bu dönemde devam eden Lübnan İç Savaşı’nda Nasrallah, Irak’a gitmeden önce üyesi olduğu Şii Emel Hareketi saflarında İsrail’e karşı mücadeleye katıldı ve Bekaa Vadisi’nin bölge sorumlusu oldu. Ancak Nasrallah İsrail’e karşı verilen mücadelenin yetersiz olduğu inancına sahipti. 1982 yılında Abbas Musevi’nin önderliğinde kurulan Hizbullah’a katıldı. Aynı dönemde Musevi’nin kurduğu Şii dinî eğitim kurumunda dersler verdi. Hizbullah kuruluşundan itibaren İran Dinî Lideri Ayetullah Humeyni’ye bağlılığını açıkça ortaya koymaktaydı. Nasrallah da hep bu çizgide hareket etti. Zaten Hizbullah’ın kuruluşunda İran’ın yönlendirmesi ve desteği olduğu da bilinen bir gerçek.

Abbas Musevi Hizbullah’ın Genel Sekreterliğini yaparken  örgütün politikaları konusunda Musevi ile anlaşmazlık yaşadı ve Hizbullah’ın Tahran temsilcisi olarak atandı. Musevi’nin 1992 yılında İsrail suikastı sonucunda öldürülmesiyle yerine Nasrallah geçti. ”Peygamber soyundan geldiği” için başında olan siyah sarığı ile görmeye alıştığımız Seyyid Hasan Nasrallah 32 yıl boyunca Hizbullah’ın liderliğini yürüttü. Nasrallah’ın genel sekreter olmasının ardından Hizbullah daha eylemci bir çizgide ilerledi.

Hizbullah ve Nasrallah’ın güç kazanması

İsrail 2000 yılında Lübnan’dan çekildiğinde, 2005 yılında Sünni Başbakan Refik Hariri öldürüldüğünde, 2006 yılında Hizbullah-İsrail Savaşı yaşandığında, 2008 yılında Hizbullah Beyrut’u işgal ettiğinde, 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı’nda Hizbullah sahne aldığında, 2020 yılında Beyrut Limanı’ndaki büyük patlama ile Lübnan gitgide çöküşe ilerlediğinde Hizbullah’ın lideri hep Hasan Nasrallah’tı. Ve Hizbullah tüm bu olaylarda başroldeki aktördü.

Lübnan’da hangi dine mezhebe ya da etnik kökene sahip insanla konuşursanız konuşun ülkeyi Hizbullah’ın perde arkasından yönettiğini işitirsiniz. Hizbullah Lübnan Devleti içindeki devlettir ve Nasrallah da Lübnan’daki asıl liderdi. Hatta belki en yakın müttefiklerini endişelendirecek düzeyde önem kazanmış bölgesel bir lider.

Nasrallah’ın genel sekreter olmasının ardından Hizbullah bir taraftan siyasi bir taraftan silahlı kanatları ile büyüyüp Lübnan’ı kontrol eden güç haline dönüşürken, gelişen sosyal yardım ağlarıyla da tabanını güçlendirdi. Hizbullah varlık sebebini İsrail’in ortadan kaldırılması olarak tanımlarken, Nasrallah da yapılanma ile büyüyüp bölgenin en etkili figürlerinden biri haline geldi.

Kendisini İsrail’e karşı direniş davasına adadığını ve bu uğurda verilecek kayıplara hazır olduğunu dile getirmeyen çekinmeyen Nasrallah’ın, beş çocuğunun en büyüğü olan oğlu Hadi’nin 1997 yılında İsrail tarafından öldürülmesi Şiiler arasında saygınlığını artırdı. Artık o sadece direnişin lideri değil bir “şehit” babasıydı. Şehitlik ise İsrail ile mücadelede Hizbullah’ın en çok yücelttiği mertebeydi. Şehitler olmasa Hizbullah davası devam etmezdi ve 27 Eylül 2024 tarihinin şehidi ise davanın lideri yani Nasrallah oldu. Ölümü ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun Nasrallah’ın lider ve kahraman kimliği ile yarattığı imaj sevenlerinin olduğu kadar düşmanlarının da hafızalarında kalacaktır.

Aksa Tufanı ve Hizbullah

7 Ekim 2023’te HAMAS’ın İsrail’e yönelik saldırısı  ile başlayan, Hizbullah’ın da direnişin savunucusu olarak yer aldığı ve halen devam eden çatışmalar boyunca İsrail, hem HAMAS’a hem de Hizbullah’a üst düzey figürlerine art arda yaptığı suikastlerlea ğır darbe vurdu. Sadece Lübnan’da değil, İran ve Suriye topraklarında da önemli isimleri hedef aldı. Sonuçta son bir ay içinde  Nasrallah liderliğinde hareket eden Hizbullah’ın silahlı kadrolarının yöneticileri Lübnan’ın güneyinin yanı sıra Beyrut’ta da gerçekleştirilen saldırılarda öldürüldü.

Aynı zamanda Hizbullah’a ait silah depolarını da imha eden İsrail 17 ve 18 Eylül’de Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazları ve telsizler vasıtasıyla yaptığı saldırıda Hizbullah’ın insan gücüne önemli düzeyde zayiat verdirdi.

Hizbullah’ın askerî kapasitesi birkaç hafta içinde yıllarca geri giderken, son günlerde Lübnanlılar Nasrallah’ın çevresinde çok az ismin kaldığını ve Hizbullah’ın önemli ölçüde güç kaybettiğini konuşmaya başladılar. Hatta uzun yıllardır bir zamanların “ezilenleri”nin kontrolünde hareket etmek ve sessizce gelişmeleri izlemek zorunda kalan Hizbullah’a muhalif Hristiyanlar arasında “Hizbullah’ın sonu geldi Lübnan tekrar Hristiyanlar tarafından yönetilecek” nidaları yükselmeye başladı.

Nasrallah nasıl öldürüldü?

Neredeyse hiç kimse İsrail saldırılarından korunmak için 10 yıldan fazla bir süredir yer altında yaşayan Nasrallah’ın öldürüleceği bir saldırının mümkün olabileceğini düşünmüyordu. Sonuçta yeri bilinmeyen, hayalet misali dolaşan bir liderdi Nasrallah.

İsrail Hava Kuvvetleri’nin 27 Eylül 2024’te, Beyrut’ta Şiilerin yaşadığı Dahiye bölgesine yaptığı saldırı neredeyse tüm Beyrut’ta hissedildi. 2021 yılında ABD tarafından geliştirilen ve yer altında 10 metre ilerleme kapasitesi bulunan GBU-72 tipi 2,2 ton bomba Hrat Hreik’te 6 binayı yerle bir ederken o esnada yer altında bulunan ve İran Devrim Muhafızları yetkilileri ile toplantı halinde olan Hasan Nasrallah hedef alınmıştı.

İsrail’in son aylarda gerçekleştirdiği suikastlerin her biri başarılı istihbarat çalışmalarının ürünü. Bu başarın ise kısa vadede elde edilmesi mümkün değil. İsrailli yetkililerin de ifade ettiği gibi 2006 yılından bu yana belki öncesinde temelleri atılmış ve titizlikle işlenmiş istihbarat operasyonlarının meyvelerini topluyor şimdi İsrail.

Bu istihbarat kabiliyeti İran için, -kendi ülkesinde İsrail’in sahip olduğu imkânları belirleyememesi durumunda- karşı karşıya kaldığı riskleri öngörmesi açısından önemli bir engel oluşturacak. Özellikle son dönemde Nasrallah’ın çağrılarına rağmen Filistin ve Lübnan’da belirgin bir destek ortaya koyamayan İran için gitgide önem kazanan ve bölgesel lider haline dönüşen Nasrallah’ın öldürülmesi belki de yeni bir çekim merkezinin ortadan kalkması anlamına da gelebilir. Şimdi İsrail’e karşı verilecek mücadeleye liderlik edebilecek Tahran’dan başka merkez kalmadı. Ancak İran’ın da buna ne kadar hevesli ve istekli olduğu şüpheli. Zira bugüne kadar sadece bir kez hariç İran’dan İsrail’e yönelik bir saldırı olmadı ki o yapılan saldırıda da İran füzeleri hiçbir hedefi ya bilinçli bir biçimde vurmadı ya da vurma kapasitesi yeterli olmadı.

Yeni lider kim olabilir?

Mevcut durum itibariyle neredeyse son bir yılda Hizbullah’ın bütün üst düzey yetkilileri bu son saldırı ile ortadan kaldırılmış oldu. Bu yüzden Nasrallah’ın yerine kimin geçeceği konusu şimdilik belirsiz. Hizbullah’ın lider kadrosunun zaiyat vermesi ile bunu belirleyebilecek bir mekanizma olup olmadığı konusunda şüpheler bulunduğu gibi Hizbullah içerisinde hele ki bu aşamada söz konusu görevi üstlenecek bir “babayiğit” çıkar mı bilinmez.

Bazı çevreler bir süredir Hasan Nasrallah’a hem duruşu hem de fiziksel benzerliği ile ön plana çıkan en küçük oğlu Muhammed Mehdi’yi işaret ederken, bazı çevreler Hizbullah’ın da kurucuları arasında bulunan ve halen Hizbullah’ın Ayetullah Hamaney nezdinde temsilcisi olarak kabul edilen Muhammed Yazbek’in İran’ın kararları doğrultusunda yeni genel sekreter olarak görevlendirileceğini ileri sürmekte.

Sadece liderlik becerisi ve hitabet yeteneği ile değil son dönemde gazetelerde torununa gösterdiği sevgi dolu bakışları ile öne çıkarılan duygusal kimliğiyle de sadece Şiiler arasında değil Sünniler ve Hristiyanlar arasında da sempati duyulan Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından Irak’taki Şiiler, Lübnan’a giderek İsrail’e karşı savaşma isteklerini ortaya koyuyorlar.

Nasrallah hayatta olduğu dönemde bir çağrısı ile yüzbinleri mobilize edebilecek güce sahip bir liderdi. Şimdi ölümünün ardından gönüllüler İsrail ile savaşmak için hazırlanıyorlar. Ortadoğu’da büyük bir savaşın başlaması konusunda istekliliğini gizlemeyen İsrail’in saldırılarına devam etmesi muhtemel. Ancak savaşın topraklarına ulaşmasına engel olmak için hem İsrail hem de İran bir tampon bölgeye ihtiyaç duyacak. Bu nedenle gözleri biraz daha Irak ve Yemen’e çevirmekte fayda olabilir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 29 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Özlem Acar
Özlem Acar
Dr. Özlem Acar, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Kamu Yönetimi eğitimi aldıktan sonra aynı üniversitede Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans yapmıştır. Daha sonra Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’nde Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi alanında doktorasını tamamlamıştır.Meslek hayatına 2006 yılında başlayan Acar, Ortadoğu bölgesinin güvenlik ve siyasi durumu üzerine yoğunlaşan çalışmalar yürütmüştür. Bu dönemde Lübnan, Irak, Ürdün ve Yemen’de bulunmuştur. İngilizce ve Fransızca bilen Acar, bölgesel güvenlik ve politika analizleri konularında yayınlara imza atmıştır. “Haşdi Şabi’nin İki Yüzü Irak ve İran Çekişmesi” başlıklı kitabın yazarıdır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Nasrallah nasıl efsane oldu? Efsaneler ölür mü?

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah kimdi? Neyi temsil ediyordu? Lübnan ve Ortadoğu için anlamı neydi? Onun ölümünden sonra Hizbullah’a ve İran merkezli Direniş Ekseni’ne ne olabilir? Öldürülmesi, Ortadoğu’da nelere yol açabilir? Dr. Özlem Acar yazdı.

“Siz bugün kiminle savaştığınızı bilmiyorsunuz. Muhammed, Ali, Hasan ve Hüseyin’in oğullarıyla savaşıyorsunuz. Ehl-i Beyt’in oğullarıyla ve Kutsal Peygamber’in yoldaşlarıyla savaşıyorsunuz. Yeryüzünde hiç kimsenin sahip olmadığı kadar imanlı bir halkla savaşıyorsunuz.”

Seyyid Hasan Nasrallah

İran’dan başlayarak Filistin’e kadar uzanan Direniş Hattı’nın en güçlü yapılanması Hizbullah. Kimilerine göre Filistin halkının en büyük destekçisi ve İsrail’in amansız düşmanı, kimilerine göre ise Lübnan’ı çöküşe sürükleyen, Sünnilerle Şiiler arasında çatışmayı körükleyen ve Hristiyanları baskı altına alan bir yapılanma. Bu yapılanmanın efsane lideri ise Hasan Nasrallah.

Kimilerine göre terörist bir örgütün lideri kimilerine göre ise bir kahraman. 2006 yılında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı devam ederken Hizbullah’ın 8 İsrail askerini öldürüp, ikisini kaçırmasından sonra tırmanan savaşta pek çok Müslüman’ın sempati ile evlerinin duvarlarına ve pencerelerine posterlerini astığı, Suriye iç savaşının başlamasının ardından ise yine bazı Müslümanlarca posterleri yakılan lider.

Şimdi de İsrail’in 27 Eylül gecesi Beyrut’a düzenlediği saldırı ile hayatını kaybeden bir efsaneye dönüşüyor.

Nasrallah’ın geçmişi

Nasrallah aslen Lübnan’ın güneyinde yer alan Bazouriyeh kökenli fakir bir ailenin en büyük çocuğu olarak, Lübnan’da günümüzde Ermenilerin ağırlıklı olarak yaşadığı bir bölge olarak bilinen Burj Hamud’da 1960’ta dünyaya geldi. İlerleyen yıllarda Lübnan’ın ezilen kesimi “mahrumlar” olarak kabul edilen Şiilerin önemli bir kısmının lideri olacak Nasrallah, dinî eğitim almak için Irak’ta Necef Havzası’na gittiğinde 16 yaşındaydı.

Dinî eğitimini -günümüzde Irak’ta İran etkisine muhalefeti ile tanınan Mukteda El Sadr’ın amcası ve de kayınpederi olan- Ayetullah Seyyid Muhammad Bakır es-Sadr’dan aldı. O yıllarda, sürgündeki İranlı Dinî Lider Ayetullah Humeyni ile de irtibatı mevcuttu. Ancak 1979 yılında Saddam Rejimi’nin Havza’ya yönelik baskıları sonucunda Lübnan’a geri dönmek zorunda kaldı.

Bu dönemde devam eden Lübnan İç Savaşı’nda Nasrallah, Irak’a gitmeden önce üyesi olduğu Şii Emel Hareketi saflarında İsrail’e karşı mücadeleye katıldı ve Bekaa Vadisi’nin bölge sorumlusu oldu. Ancak Nasrallah İsrail’e karşı verilen mücadelenin yetersiz olduğu inancına sahipti. 1982 yılında Abbas Musevi’nin önderliğinde kurulan Hizbullah’a katıldı. Aynı dönemde Musevi’nin kurduğu Şii dinî eğitim kurumunda dersler verdi. Hizbullah kuruluşundan itibaren İran Dinî Lideri Ayetullah Humeyni’ye bağlılığını açıkça ortaya koymaktaydı. Nasrallah da hep bu çizgide hareket etti. Zaten Hizbullah’ın kuruluşunda İran’ın yönlendirmesi ve desteği olduğu da bilinen bir gerçek.

Abbas Musevi Hizbullah’ın Genel Sekreterliğini yaparken  örgütün politikaları konusunda Musevi ile anlaşmazlık yaşadı ve Hizbullah’ın Tahran temsilcisi olarak atandı. Musevi’nin 1992 yılında İsrail suikastı sonucunda öldürülmesiyle yerine Nasrallah geçti. ”Peygamber soyundan geldiği” için başında olan siyah sarığı ile görmeye alıştığımız Seyyid Hasan Nasrallah 32 yıl boyunca Hizbullah’ın liderliğini yürüttü. Nasrallah’ın genel sekreter olmasının ardından Hizbullah daha eylemci bir çizgide ilerledi.

Hizbullah ve Nasrallah’ın güç kazanması

İsrail 2000 yılında Lübnan’dan çekildiğinde, 2005 yılında Sünni Başbakan Refik Hariri öldürüldüğünde, 2006 yılında Hizbullah-İsrail Savaşı yaşandığında, 2008 yılında Hizbullah Beyrut’u işgal ettiğinde, 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı’nda Hizbullah sahne aldığında, 2020 yılında Beyrut Limanı’ndaki büyük patlama ile Lübnan gitgide çöküşe ilerlediğinde Hizbullah’ın lideri hep Hasan Nasrallah’tı. Ve Hizbullah tüm bu olaylarda başroldeki aktördü.

Lübnan’da hangi dine mezhebe ya da etnik kökene sahip insanla konuşursanız konuşun ülkeyi Hizbullah’ın perde arkasından yönettiğini işitirsiniz. Hizbullah Lübnan Devleti içindeki devlettir ve Nasrallah da Lübnan’daki asıl liderdi. Hatta belki en yakın müttefiklerini endişelendirecek düzeyde önem kazanmış bölgesel bir lider.

Nasrallah’ın genel sekreter olmasının ardından Hizbullah bir taraftan siyasi bir taraftan silahlı kanatları ile büyüyüp Lübnan’ı kontrol eden güç haline dönüşürken, gelişen sosyal yardım ağlarıyla da tabanını güçlendirdi. Hizbullah varlık sebebini İsrail’in ortadan kaldırılması olarak tanımlarken, Nasrallah da yapılanma ile büyüyüp bölgenin en etkili figürlerinden biri haline geldi.

Kendisini İsrail’e karşı direniş davasına adadığını ve bu uğurda verilecek kayıplara hazır olduğunu dile getirmeyen çekinmeyen Nasrallah’ın, beş çocuğunun en büyüğü olan oğlu Hadi’nin 1997 yılında İsrail tarafından öldürülmesi Şiiler arasında saygınlığını artırdı. Artık o sadece direnişin lideri değil bir “şehit” babasıydı. Şehitlik ise İsrail ile mücadelede Hizbullah’ın en çok yücelttiği mertebeydi. Şehitler olmasa Hizbullah davası devam etmezdi ve 27 Eylül 2024 tarihinin şehidi ise davanın lideri yani Nasrallah oldu. Ölümü ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun Nasrallah’ın lider ve kahraman kimliği ile yarattığı imaj sevenlerinin olduğu kadar düşmanlarının da hafızalarında kalacaktır.

Aksa Tufanı ve Hizbullah

7 Ekim 2023’te HAMAS’ın İsrail’e yönelik saldırısı  ile başlayan, Hizbullah’ın da direnişin savunucusu olarak yer aldığı ve halen devam eden çatışmalar boyunca İsrail, hem HAMAS’a hem de Hizbullah’a üst düzey figürlerine art arda yaptığı suikastlerlea ğır darbe vurdu. Sadece Lübnan’da değil, İran ve Suriye topraklarında da önemli isimleri hedef aldı. Sonuçta son bir ay içinde  Nasrallah liderliğinde hareket eden Hizbullah’ın silahlı kadrolarının yöneticileri Lübnan’ın güneyinin yanı sıra Beyrut’ta da gerçekleştirilen saldırılarda öldürüldü.

Aynı zamanda Hizbullah’a ait silah depolarını da imha eden İsrail 17 ve 18 Eylül’de Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazları ve telsizler vasıtasıyla yaptığı saldırıda Hizbullah’ın insan gücüne önemli düzeyde zayiat verdirdi.

Hizbullah’ın askerî kapasitesi birkaç hafta içinde yıllarca geri giderken, son günlerde Lübnanlılar Nasrallah’ın çevresinde çok az ismin kaldığını ve Hizbullah’ın önemli ölçüde güç kaybettiğini konuşmaya başladılar. Hatta uzun yıllardır bir zamanların “ezilenleri”nin kontrolünde hareket etmek ve sessizce gelişmeleri izlemek zorunda kalan Hizbullah’a muhalif Hristiyanlar arasında “Hizbullah’ın sonu geldi Lübnan tekrar Hristiyanlar tarafından yönetilecek” nidaları yükselmeye başladı.

Nasrallah nasıl öldürüldü?

Neredeyse hiç kimse İsrail saldırılarından korunmak için 10 yıldan fazla bir süredir yer altında yaşayan Nasrallah’ın öldürüleceği bir saldırının mümkün olabileceğini düşünmüyordu. Sonuçta yeri bilinmeyen, hayalet misali dolaşan bir liderdi Nasrallah.

İsrail Hava Kuvvetleri’nin 27 Eylül 2024’te, Beyrut’ta Şiilerin yaşadığı Dahiye bölgesine yaptığı saldırı neredeyse tüm Beyrut’ta hissedildi. 2021 yılında ABD tarafından geliştirilen ve yer altında 10 metre ilerleme kapasitesi bulunan GBU-72 tipi 2,2 ton bomba Hrat Hreik’te 6 binayı yerle bir ederken o esnada yer altında bulunan ve İran Devrim Muhafızları yetkilileri ile toplantı halinde olan Hasan Nasrallah hedef alınmıştı.

İsrail’in son aylarda gerçekleştirdiği suikastlerin her biri başarılı istihbarat çalışmalarının ürünü. Bu başarın ise kısa vadede elde edilmesi mümkün değil. İsrailli yetkililerin de ifade ettiği gibi 2006 yılından bu yana belki öncesinde temelleri atılmış ve titizlikle işlenmiş istihbarat operasyonlarının meyvelerini topluyor şimdi İsrail.

Bu istihbarat kabiliyeti İran için, -kendi ülkesinde İsrail’in sahip olduğu imkânları belirleyememesi durumunda- karşı karşıya kaldığı riskleri öngörmesi açısından önemli bir engel oluşturacak. Özellikle son dönemde Nasrallah’ın çağrılarına rağmen Filistin ve Lübnan’da belirgin bir destek ortaya koyamayan İran için gitgide önem kazanan ve bölgesel lider haline dönüşen Nasrallah’ın öldürülmesi belki de yeni bir çekim merkezinin ortadan kalkması anlamına da gelebilir. Şimdi İsrail’e karşı verilecek mücadeleye liderlik edebilecek Tahran’dan başka merkez kalmadı. Ancak İran’ın da buna ne kadar hevesli ve istekli olduğu şüpheli. Zira bugüne kadar sadece bir kez hariç İran’dan İsrail’e yönelik bir saldırı olmadı ki o yapılan saldırıda da İran füzeleri hiçbir hedefi ya bilinçli bir biçimde vurmadı ya da vurma kapasitesi yeterli olmadı.

Yeni lider kim olabilir?

Mevcut durum itibariyle neredeyse son bir yılda Hizbullah’ın bütün üst düzey yetkilileri bu son saldırı ile ortadan kaldırılmış oldu. Bu yüzden Nasrallah’ın yerine kimin geçeceği konusu şimdilik belirsiz. Hizbullah’ın lider kadrosunun zaiyat vermesi ile bunu belirleyebilecek bir mekanizma olup olmadığı konusunda şüpheler bulunduğu gibi Hizbullah içerisinde hele ki bu aşamada söz konusu görevi üstlenecek bir “babayiğit” çıkar mı bilinmez.

Bazı çevreler bir süredir Hasan Nasrallah’a hem duruşu hem de fiziksel benzerliği ile ön plana çıkan en küçük oğlu Muhammed Mehdi’yi işaret ederken, bazı çevreler Hizbullah’ın da kurucuları arasında bulunan ve halen Hizbullah’ın Ayetullah Hamaney nezdinde temsilcisi olarak kabul edilen Muhammed Yazbek’in İran’ın kararları doğrultusunda yeni genel sekreter olarak görevlendirileceğini ileri sürmekte.

Sadece liderlik becerisi ve hitabet yeteneği ile değil son dönemde gazetelerde torununa gösterdiği sevgi dolu bakışları ile öne çıkarılan duygusal kimliğiyle de sadece Şiiler arasında değil Sünniler ve Hristiyanlar arasında da sempati duyulan Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından Irak’taki Şiiler, Lübnan’a giderek İsrail’e karşı savaşma isteklerini ortaya koyuyorlar.

Nasrallah hayatta olduğu dönemde bir çağrısı ile yüzbinleri mobilize edebilecek güce sahip bir liderdi. Şimdi ölümünün ardından gönüllüler İsrail ile savaşmak için hazırlanıyorlar. Ortadoğu’da büyük bir savaşın başlaması konusunda istekliliğini gizlemeyen İsrail’in saldırılarına devam etmesi muhtemel. Ancak savaşın topraklarına ulaşmasına engel olmak için hem İsrail hem de İran bir tampon bölgeye ihtiyaç duyacak. Bu nedenle gözleri biraz daha Irak ve Yemen’e çevirmekte fayda olabilir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 29 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Özlem Acar
Özlem Acar
Dr. Özlem Acar, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Kamu Yönetimi eğitimi aldıktan sonra aynı üniversitede Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans yapmıştır. Daha sonra Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü’nde Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi alanında doktorasını tamamlamıştır.Meslek hayatına 2006 yılında başlayan Acar, Ortadoğu bölgesinin güvenlik ve siyasi durumu üzerine yoğunlaşan çalışmalar yürütmüştür. Bu dönemde Lübnan, Irak, Ürdün ve Yemen’de bulunmuştur. İngilizce ve Fransızca bilen Acar, bölgesel güvenlik ve politika analizleri konularında yayınlara imza atmıştır. “Haşdi Şabi’nin İki Yüzü Irak ve İran Çekişmesi” başlıklı kitabın yazarıdır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x