İran Devrim Muhafızları’nın dış operasyon birimi Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ısrarı ve iknasıyla Rusya 30 Eylül 2015’te Suriye’deki savaşa müdahil olup dengeleri değiştirmişti. O dönem devrilmek üzere olan Esed rejimini, karada İran’a bağlı milislerin ve havada Rus uçaklarının kararlı ve eşgüdümlü operasyonları kurtarmıştı. Ancak iki tarafın Suriye üzerindeki çıkarları kısa vadede çatışma şartları altında örtüşse de, orta ve uzun vadede, özellikle yeni bir düzenin kuruluş arifesinde nüfuz yarışına girecekleri aşikârdı. Taraflar İdlib’de savaşı bitirmek için gün sayarken bu rekabet de gün yüzüne çıkıyor.
Daha evvel Le Figaro, Radio France Internationale ve Le Monde Diplomatique muhabirliği yapmış, Tiflis’te yaşayan Rusya-Kafkasya-Orta Asya uzmanı serbest gazeteci Régis Genté, bu kritik konuda Rusya’daki Ortadoğu uzmanlarının görüşlerine yer verdiği bir yazı kaleme aldı. 17 Mart’ta Orient XXI adlı web sitesinde yayınlanan “Suriye: Moskova ile Tahran Arasında Nüfuz Yarışı” başlıklı yazısının önemli kısımlarını Fikir Turu okurları için tercüme ettik:
Rusların Suriye’de asıl derdi İran
Moskova’daki Ortadoğu uzmanları, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek sesli nutuklarından etkilenmiyorlar. Suriye söz konusu olduğunda onlar daha ziyade İran’dan endişe duyuyorlar. (…) Şubat ayında İdlib’de Türk askerlerinin öldürülmesiyle gerginliğin iyice tırmanmasına rağmen Moskova’daki hâkim kanaat Ankara’yla görüşmelerin devam edeceği yönündeydi. (…) Moskova’daki Ekonomi Enstitüsü’nden Ortadoğu uzmanı Leonid Issaev’e göre “Kremlin Türkiye’yle iş tutup anlaşmayı başarıyor. Bunun temel nedeni, karşılıklı ilişkilerin aynı zamanda ekonomi, enerji ve strateji konularıyla da bağlantılı olması. İranlılarla ilişkiler daha karmaşık, zira Suriye onların stratejilerinin merkezinde ve onlar için kriz bitmiş değil.”
(…)
İdlib, Suriye İç Savaşı’ndaki son büyük çatışma olabilir. Bu yüzden Moskova’daki birçokları bu çatışmanın sonrasına odaklanıyor. Leonid Issaev’e göre “Biz bir bakıma zaten oradayız. Putin, esas olarak Rusya’nın dünya sahnesinde öne çıkma rolünü yeniden gerçekleştirerek Suriye’de hedeflerine ulaştı. Dolayısıyla Kremlin, Suriye’de kalıcı varlığını sürdürmeye kararlı olsa da -Suriye artık mutlak bir önceliği olmadığından- gerektiğinde Türkiye’yle nasıl bir uzlaşmaya varılacağını bilecektir.” Avrupa’yla ilişkiler, Kuzey Akım 2 Boru Hattı’nın inşası veya Ukrayna krizinin çözümü Putin’in hâlihazırda Suriye’den daha önemli gördüğü konular. Geri çekilme gibi bir mesele yok. Başlangıçtaki, sorumlu bir dünya gücü olarak itibar kazanma emelinin başarıya ulaşması için çatışmanın siyasi bir çözümünün bulunması gerekiyor. Ve bu da İranlılarla iş birliği içinde gerçekleşmek zorunda.
Moskova-Tahran ilişkilerinin niteliği
Moskova-Tahran bağlantısı aslında stratejik değil, taktiksel; her ne kadar iki başkentin temel hedefleri aynı olsa da: çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıkmasını sağlamak, Amerikan ve Batı hegemonyasına karşı koymak…
Ortadoğu uzmanı bir danışman olan Alexey Khlebnikov diyor ki “İlginçtir, İranlı General Kasım Süleymani suikastı üzerine Moskova birkaç yorumla yetindi. Rusya, İran’a verdiği desteği abartmaktan ve Suriye’de istediği gibi at koşturma imkanı sunmaktan titizlikle kaçındı.”
Issaev ise daha da ileri gidiyor: “Moskova, Süleymani’nin ölümünden hiç memnun olmasa da, başlı başına bir problem olarak da görmedi. İranlı general sahada Tahran’ın iflah olmaz tutuculuktaki Suriye politikasını uyguladığından aslında [bu suikast Moskova’nın da] avantaj[ınay]dı.” (…)
Suriye ordusunu reformdan geçirmek
Suriye savaşının İran’a muazzam insani ve finansal maliyeti karşısında Tahran, ülkedeki çok büyük askeri varlığıyla gelecekte epeyce taleplerde bulunacak. Rus Ortadoğu uzmanlarına göre, İranlılar Suriye hükümetine fazlaca sızmış durumda; şüphesiz bunun nedeni, Tahran’ın emelleriyle Şam’ınkilerin -Rusya’nın emellerine kıyasla – çok daha fazla örtüşmesi.
İranlılar, özellikle askeri ve güvenlik aygıtlarının büyük bir kısmının başında olan Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed’in çevresinde toplanmış bulunuyor. Bu da Suriye Devleti’ni ve özellikle de ordusunu reformdan geçirmeye odaklı Rus planları önünde bir engel oluşturabilir. El-Monitor yazarı ve Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanı Kiril Semenov ise bunu bir problem olarak görmüyor: “(…) İranlılar ve Ruslar, Beşşar Esed’i iktidarda tutmakta hemfikir. Bu daha ziyade Beşşar üzerinde ne tür bir etkiye sahip olacakları meselesi.”
Rusya Suriye ordusunun reformunu çok önemsiyor. Alexey Khlebnikov bu konuyu şöyle açıklıyor: “Moskova’nın düşüncesi, İran’ın etkisini azaltmak için orduyu daha profesyonel ve özerk hale getirmek. Rusya, askeri ve deniz üsleriyle Suriye’de uzun süreli bir varlık kurma niyetinde. Kremlin, ülkeyi istikrara kavuşturmanın ve savaşa siyasi çözüm şartlarını tesisin tek yolunun, Suriye ordusunu yeniden inşa etmek ve -bazıları bir süre Esed rejimine karşı savaşmış- farklı grupları [orduya] dâhil etmek olduğunu düşünüyor. Tüm bu nedenlerle Moskova, Lazkiye çevresindeki çeşitli milisleri ve silahlı grupları bir araya getiren 4. Kolorduyu ve daha sonra da Ulusal Savunma Gücü birlikleriyle 5. Kolorduyu eğitmeye başladı.”
Esed klanının geleceği ne olacak?
Moskova’ya göre, Suriye’deki en temel sorun, Esed klanının geleceği. Beşşar’ı iktidarda tutmaya özellikle bağlanmış değiller – ki birçokları onun tüm meşruiyetini yitirdiğinin zaten farkında; ancak Rus karar vericiler, en azından Beşşar Esed’in -kardeşi Mahir Esed’in aksine- tamamıyla İran’ın kontrolü altında olmadığını kendi aralarında konuşuyorlar. Kiril Semenov diyor ki, “Sahada fiili operasyonlar bağlamında Suriye ordusunun hemen hemen her tugayında ve birliğinde Rus askeri danışmanlar var.”
Suriye’nin yeniden inşası söz konusu olduğunda Rusya-İran ilişkileri gerilebilir. Kiril Semenov’un bu konudaki öngörüsü şöyle: “Bence bu konu büyük ölçüde çözülmüş durumda. İran KOBİ’lerini, Rusya ise büyük şirketlerini teşvik ediyor.” Ancak Issaev’e göre “Sorun yaratabilecek husus, yeniden yapılanmanın maliyetine Batı ülkelerinin de katkıda bulunmaları noktasında Moskova’nın ısrar etmesi. Eğer ki Esed’in çevresinde çok fazla İranlı olursa Avrupalılar ya da Amerikalılar için bu bir engel teşkil edebilir.” Şu an Beşşar Esed’in Batı’daki imajı o kadar olumsuz ki Batılıların onun yönetimi altındaki bir Suriye ile herhangi bir iş tutmalarını hayal etmek zor.
Bu yazı ilk kez 27 Mart 2020’de yayımlanmıştır.