Güneş Sistemindeki konumları itibarı ile Mars, Dünya’nın kapı komşusu. Mars, Dünya ile çok önemli jeofiziksel benzerlikler gösteriyor.
Örneğin kendi ekseni çevresinde dönmesini yaklaşık 24 saat 40 dakikada tamamlıyor. Bir Mars günü Dünya’da bir güne neredeyse eşit. Mars Güneş yörüngesindeki bir turu 687 günde tamamlıyor. Mars’ın yörünge düzlemine göre eksen eğikliği 25.2O; Dünya’nın eksen eğikliği olan 23.5O açıya çok benzer. Bundan ötürü tıpkı Dünya’daki gibi, bir Mars yılı boyunca gezegenin kuzey ve güney yarıkürelerinin daha soğuk ve daha sıcak evreleri, yani mevsimleri var.
Mars yörüngesinden Mariner 9 uzay aracı ile çekilen resimlerden gezegenin yüzeyinde geçmişte akar suların bulunduğunu elli yılı aşkın zamandır biliyoruz. Suyun yaşam için olmazsa olmaz özelliği, Mars’ı Dünya dışında yaşamın izlerinin araştırıldığı hedeflerin en tepesine taşıyor.
Bu bilimsel öneminin yanı sıra Mars insanın yeni yerler keşfetme arzusu ile ulaşmak istediği destinasyonların da başında. Bu olası yolculuğun insan için barındırdığı zorlukları[1] ve yolculuk öncesinde, sadece bilimsel ve teknolojik değil, sosyal ve politik boyutta yapılması gerekenleri[2] yakın geçmişte Fikir Turu okurları ile paylaşmıştım.
Bu zorlu yolculuğu insan henüz yapamıyor olsa da, son 30 yıldır Mars yüzeyine ulaşabilen ve üzerlerinde bilimsel araştırma hedefli modüller taşıyan gezici araçlar, gezegenin şimdiki durumunu ve geçmişte maruz kaldığı jeolojik olayları anlamamıza olanak sağlıyor.
Mars’ta nasıl bir ortam var?
Mars yüzeyi, Dünya’da alışık olduğumuz konforlu yaşamın cereyan ettiği bir ortam değil. Mars’ın ekvator bölgelerinde gündüz sıcaklıklar 20 OC mertebelerine ulaşabilir. Ancak aynı bölgede gece evresinde (sadece 12 saat içinde) sıcaklıklar –70 OC seviyesine düşer. Mars atmosferi çok ince olması nedeniyle zararlı Güneş ışınlarına karşı koruyucu kalkan işlevini yerine getiremez. Atmosferin ince oluşu yeterli basınç oluşturamaz. Bu gibi nedenlerle günümüz Mars yüzeyi insan yaşamı için ideal ortamlardan biri değil. Ancak yaşam sadece insandan da ibaret değil.
Mars yüzeyinde akarsu yataklarının bulunuyor olması ve suyun yaşam için olmazsa olmaz olması, geçmişte Mars yüzeyinde yaşamın cereyan etmiş olma olasılığını kuvvetlendiriyor. Mars, Dünya dışında yaşamın bulunabileceği bir yer.
Perseverance uzay aracı Mars’ta ne yapıyor?
Bu önemli bilimsel hedeften hareketle Dünya’nın önemli uzay ajansları Mars yörüngesinden yüzeyini yıllardır gözlüyorlar. Daha zorlu görevlerle Mars yüzeyine, üzerinde kapsamlı deney araçları bulunan gezici araçlar yolluyorlar. Bu görevlerin sonuncularından biri, Mars 2020 olarak tasarlanan, sonradan Perseverance adını alan, kelimenin tam anlamıyla mobil ve oldukça fonksiyonel bir laboratuvar. Temmuz 2020’de Dünya’dan fırlatılıp, Şubat 2021’de Mars yüzeyine ulaşan aracın temel amacı, yüzeyde geçmiş mikrobik yaşam izlerinin araştırılması.
Perseverance aracının iniş yaptığı Jezero krateri, projenin ana hedefi doğrultusunda yoğun çalışmalar sonucu belirlenmiş bir bölge. Uzaktan algılama yöntemleri ile gerçekleşen incelemelerden Jezero bölgesinin minerallerce zengin ve yaklaşık 4 milyar yıl önce göl barındırdığı biliniyor. Kraterin batısında bulunan nehir deltası yapısı, suyun uzun süreli ve durağan şekilde bu bölgede biriktiğini gösteriyor. Dünya’da yaşamın ilk izlerinin genellikle göl ve delta gibi sucul ortamlarda korunmuş olması da Jezero kraterinin hedef olarak belirlenmesinin önemli sebeplerinden.

Mars’ta bulunan ne?
Perseverance aracının Mars yüzeyinde dört yılı aşan faaliyetleri ve elde edilen verilerin yoğun çalışmalarla incelenmesinin sonuçları, geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde bilimsel yayın olarak duyuruldu[3].
Bu önemli yayına göre Jezero kraterinde bulunan Bright Angel formasyonu olarak adlandırılan kayaç dizisi, organik madde ile demir–fosfat ve demir–sülfat mineralleri bakımından zengin. Bu tabakalar, göl ortamda birikmiş zengin çamurtaşı ve çakıltaşı gibi yapılar barındırıyor. Neretva Vallis Vadisi’nde, kil bakımından zengin çamurtaşı kayalarda belirlenen küçük nodüller, alışılmadık minerallerden oluşuyor.
Elde edilen bulgular, geçmişte Mars’ta meydana gelen oksidasyona bağlı kimyasal olaylara ışık tutması yanında, yaşamın ortaya çıkışına temel oluşturabilecek prebiyotik kimyasal süreçlere yeni bir bakış açısı sağlıyor.

Yukarıda sunulan görselde uzunluğu 2 milimetre olan ölçek sağ altta yer alıyor. Kayalarda, demir-fosfat minerali içeren yeşilimsi küçük nodüller, kırmızımsı-kahverengi renkte oksitli kil mineralinin içinde gömülü durumda. Daha karmaşık leopar benekleri olarak adlandırılan bölgelerde ise hem demir-fosfat hem de demir-sülfat (açık renkli kısımlar) minerali bulunuyor. Minerallerin miktarı, çamurtaşının ne kadar oksitlendiğiyle ters orantılı ve organik maddelerin yoğunluğu ile doğru orantılı olduğu bulunuyor. Yani, minerallerin bulunduğu bölgelerde organik maddeler daha fazla, oksitlenmiş alanlarda ise daha az.
Mars’ta hayat keşfedildi mi?
Duyurulan bu sonuçlar Mars’ta hayatın keşfedildiği anlamına elbette gelmiyor. Keşfedilen demir-fosfat ve demir-sülfat mineralleri çok düşük sıcaklıklarda meydana gelebilmiş. Bu minerallerin organik karbonla birlikte bulunması, Dünya’da mikroorganizmalarca gerçekleştirilen süreçlere benzer kimyasal koşulların Mars’ta da var olabileceğini akla getiriyor.
Dünya dışında yaşam arayışında önemli adım olan bu keşifle, Mars’a ilgi artarak devam edecek.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 12 Eylül 2025’te yayımlanmıştır.
[1] https://fikirturu.com/bilim-teknoloji/marsa-yolculuk-macera-mi-mecburiyet/
[2] https://fikirturu.com/bilim-teknoloji/marsa-gidebilir-miyiz-ve-gitmeli-mi/
[3] https://www.nature.com/articles/s41586-025-09413-0