Otonom robot sistemlerinin hayatımıza girmesi, yaygın bir şekilde endüstriyel alanda kullanılması çok yeni. Üstelik insan iş gücü ile robotların potansiyeliyle yer değiştirmesi korkulu bir rüya hâlâ. Ama öte yandan evimize, cebimize giren teknoloji sayesinde akıllı asistanlarla haşır neşiriz.
Bielefeld Üniversitesi’nde psikoloji, zekâ ve hareket okuyan lisanslı psikoterapist Nadine Vietmeier, psikoloji üzerine yazıların yayınlandığı ve “Herkes İçin Psikoloji” alt başlığını taşıyan In-Mind Magazin platformu için bu konuyu yazmış.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
Robotlar başkalarını anlamamıza yardımcı olabilir mi?
“Karşımdaki kişi benim hakkımda ne düşünüyor? Başka bir kişi şu anda nasıl hissediyor? Biz insanlar için iletişim, günlük yaşamın temel bir parçasıdır. Ancak herkes karşısındaki insanların çevrelerine verdikleri işaretleri her zaman doğru biçimde yorumlayamaz. Özellikle akıl hastalığı olan kişiler genellikle bunun için önemli zihinsel önkoşullardan yoksundur. Bununla birlikte, günümüzde robotlar başkalarını daha iyi anlayabilmemiz hususunda bizlere yardımcı olabilirler.
Biz insanlar, sabahları fırından ekmek aldığımızda, öğleden sonra işyerinde sunum yaptığımızda, akşamları çocuklarımızla oynadığımızda veya bir Instagram gönderisine yorum yaptığımız sırada sürekli olarak sosyal çevremizle temas halinde oluruz. İletişim bizi dünyaya bağlar. Sosyal etkileşimler biz insanlar için ne kadar yaygınsa, bir o kadar da karmaşıktır.
Bir etkileşimde, farklı kişiliklere, deneyimlere ve hedeflere sahip iki veya daha fazla kişi buluşma fırsatı yakalayabilir. Bu kişiler farklı nesillerden ve kültürlerden de gelebilir, her zaman aynı cinsiyette olmayabilir veya aynı dili konuşmazlar. Genellikle aynı hedeflere bile sahip değildirler. Kendilerini farklı hissedebilirler ve onların farklı duygu durumları birbirleriyle iletişime girdikleri sırada ve sohbet ilerledikçe değişkenlik gösterebilir.
Bu duygu değişimleri kişilerin yüz ifadelerinden de fark edilebilir, çünkü insanlar kimi zaman hiç farkında olmadan, kimi zaman bilinçli olarak az ya da çok beden dilini kullanırlar. Aslında her zaman asıl söylemek istediklerini ifade etmekte zorlanabilirler veya söylemek istediklerini doğru biçimde ifade etmeye çalışırlar.
Peki, biz insanlar bunu nasıl yaparız?
Telefonda arkadaşımızın nasıl bir ruh durumu içerisinde olduğunu hemen bilmek mümkün mü? Hiçbir şey söylemese bile karşımızdaki insanın bize ne ifade etmeye çalıştığını anlayabilir miyiz?
Beş yaşına kadar çoğu insan, bu formda başka hiçbir canlının sahip olmadığı perspektif algılama yeteneği denilen bir yetenek geliştirir. Bu yetenek, duygu, düşünce ve eyleme yönelik niyetler gibi zihinsel durumları diğer insanlara atfetmemizi de sağlar. Bu onların davranışlarını tahmin etmemize ve durumlarını yorumlamamıza vesile olur ve başarılı bir sosyal etkileşim için önemli bir ön koşuldur.
Başka bir kişinin bizden farklı bir bakış açısına sahip olduğunu her zaman biliriz, bu durum elbette ki kişinin kendi bilgisinin, başka bir kişi tarafından farklı olarak yorumlandığı anlamına gelmektedir. Onun beni doğru anlayabilmesi için de benim kişiler ile iletişim kurmam gerekir.
Örneğin biri karşıdan karşıya geçmek istiyorsa ve yaklaşan bir arabayı görmüyorsa, onu uyarabilirim, hatta bunu mutlak suretle yapmam gerekir. İşte bu şekilde başka kişilerin davranışlarını etkilemiş olurum. Örneğin kız arkadaşıma en sevdiği çiçekleri getirdiğimde onun duygularını etkileyebilirim, çünkü onlardan mutlu olacağını bilirim.
Günümüzde, perspektif alma yeteneğinin önemini ortaya koyan çok sayıda çalışma bulunuyor. Çocukların arkadaşlık geliştirip geliştirmediği ve ne kadar popüler oldukları üzerinde önemli bir etkisi vardır bu yeteneğin. Günlük yaşamda, sağlıklı insanlar otomatik olarak başkalarının ne hissettiğini ve ne düşündüğünü belli durum, tavır ve konuşmalardan çıkarımlarda bulunarak öğrenebilmektedir. Bu yeteneğin ne kadar önemli olduğunu, özellikle mevcut olmadığında veya tam olarak mevcut olmadığında fark ederiz.
Otizm spektrum bozukluklarında sınırlı perspektif alma yeteneği
Perspektif alma yeteneğindeki en büyük anormallikler, otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan kişilerde bulunur. Otistik çocukların test sonuçlarının sağlıklı yaşıtlarının sonuçlarıyla karşılaştırılması, otistik çocukların, o kişinin baktığı yöne göre hangi nesneyi seveceğini tahmin etmekte zorlandıklarını göstermektedir.
Otistik yetişkinler, basit sosyal durumlarda perspektif alma yeteneğinin eksikliğini telafi edebilecek stratejiler öğrendiklerinden standart test durumlarında genellikle çok az veya hiç anormallik göstermezler. Bu stratejiler, başkalarını “okumalarına” yardımcı olur. Ancak kendilerini karmaşık durumlarda, örneğin çok kişinin olduğu bir partide bulurlarsa, büyük miktarda sosyal bilgi ile karşı karşıya kaldıklarından sıkıntı yaşamaya başlarlar. O zaman öğrenilen stratejileri uygulamak çoğu zaman mümkün olmaz. Etkilenenler daha sonra, örneğin uygunsuz noktalarda iletişimlerini tamamen keserler ve bazen de sadece diğer kişinin ne dediğini düşündükten ve anladıktan sonra cevap verirler, bu da onların konuşmalarını geciktirir. Etkilenenlerin çoğu, özellikle perspektif alma yeteneği de dahil olmak üzere, sosyal etkileşimler ve iletişim konusunda desteğe ihtiyaç duymaktadır.
OSB’li kişiler için mevcut terapiler, öncelikle sosyal etkileşimleri eğitmeyi ve bunun için gerekli becerileri geliştirmeyi amaçlarlar. Örneğin tedavide OSB’li kişiler sosyal durumlarda yüz ifadeleri gibi ipuçlarını analiz etmeyi öğrenirler. Yöntemler etkilidir, ancak önemli ölçüde zaman ve masraf gerektirir. Bununla birlikte etkilenenlerin yaşam koşullarında iyileşmeye yol açsalar da tam olarak iyileşmeyi sağlamazlar. Önceki bilgilere göre, sezgisel bir perspektif varsayımı elde edilemez ve öğrenilen stratejilerin düzenli kullanımı yoluyla ancak kısmen telafi edilebilir. Onlarca yıllık araştırmaya rağmen, perspektifleri ele almanın zorluklarına neyin neden olduğu hâlâ büyük ölçüde belirsizliğini korumakta.
Yapay perspektif alma yeteneği: Robotlar insanları nasıl anlayabilir?
Perspektif alma yeteneği, yapay zekâ alanında birkaç yıldır yoğun bir şekilde araştırılıyor. Bir robot, ancak robot ve insan arasında başarılı bir iletişim varsa, bir insanı başarıyla destekleyebilir ve onu algılayabilir. Bir robot “yapay bir ajandır”. Yapay bir etmen, görevleri büyük ölçüde bağımsız ve hedeflenmiş bir şekilde işleyebilen yapay (insan yapımı) bir sistemdir. Bir robot, çevresi ve diğer ajanlar ile bilgi alışverişinde bulunabilir. Bu etkileşim için bir insana yardımcı olması gereken bir robot, insanın zihinsel durumlarını tanımak zorundadır ve bunun için de belirli şeylere ihtiyaç duyar.
Hangi bilgilerin insanlar için yeni ve önemli olduğu değerlendirilmelidir. Çok az veya önemsiz bilgi nasıl insanlara yardımcı olmazsa, çok fazla bilgi de onu rahatsız edebilir veya üzebilir. En yakın bankanın tarifini soran beyefendi muhtemelen bir park bankının koordinatlarının verilmesini istemiyordur mesela. Ayrıca bir banka şubesine on farklı şekilde değil, doğrudan en kısa yoldan ulaşmak isteyecektir. Yapay sistemler üzerine araştırmalarda, bu nedenle, insan benzeri bakış açıları alma yeteneğini gösteren yaklaşımlar geliştirilmekte ve test edilmektedir.
Yapay ajanlar etkileşim halindeyken çevreyi ve insanları gözlemleyebilirler. Bir kişinin sesi, dili, yüz ifadeleri, görüş yönü ve duruşu hakkındaki bilgileri analiz etmek için kamera görüntüleri ve mikrofonlar gibi sensörler kullanılabilir. Örneğin, yapay ajan bu bilgiyi bir kişinin duygusal durumunu tanımlamak için de kullanabilir. Daha sonra bu kişinin ruhsal durumunun bir değerlendirmesini yapıp, “Ne iletilmelidir? İletişim ne zaman yapılmalı? Ve nasıl iletilmelidir?” gibi soruların cevaplarını kontrol edebilir.
Bu amaçla, insanları ve çevreyi gözlemleyerek gerçek zamanlı olarak uyum sağlayan karmaşık modeller geliştirilmiştir. Modeller, yapay ajan, gözlemlerine dayanarak, mümkün olan en iyi sonuca yol açması en muhtemel olan reaksiyonu hesaplayarak olasılık ve beklenti hesaplamalarından oluşur. Bunu yaparken, “Tekrar sormak daha iyi olabilir mi? Yoksa yanlış bir tepkiyi kabul etmek daha mı iyi olur?” gibi sorulara verilen yanıtın maliyeti ve faydası da tartılır. Örneğin, bir kişi yeni bir tarif denemek isterse ve yemek pişirirken baharatları karıştırırsa, yapay ajanın hatayı fark etmesi önemli ve alakalı etki yaratacaktır. Ayrıca kişinin hatayı henüz fark etmediğini de not edecektir. Bu şekilde, yemeğin başarılı bir şekilde hazırlanabilmesi için kişinin sözünü kesebilir ve hataları gösterebilir.
Yapay ajan mutlaka ideal sonucu bulmak zorunda değildir. Aksine, yeterince iyi bir sonuç vermelidir. En yakın bankaya yönlendirme durumunda, mümkün olduğunca basit bir açıklama yeterli olacaktır, bunun manzara açısından güzel ya da kaliteli bir yol olması gerekmemektedir. Yapay ajan, daha karmaşık bir çözüm gerekli olana kadar her zaman en basit çözümü tercih etmelidir.
Yapay zekâ başkalarını daha iyi anlamaya nasıl yardımcı olabilir?
Bir insana benzer sonuçlar üreten yapay bir ajan, perspektif alma güçlüğü çeken insanlara yardım etmek için ilgi çekici olabilir aslında. Böylece başkalarının zihinsel durumlarının da tanınması sağlanabilir. Görme yetisi zayıf olan kişilerin gözlük takmasına benzer şekilde, sosyal durumlarda perspektif almada güçlük çeken kişiler, örneğin “Şu anda karşımdaki kişi nasıl?” sorusuyla yapay bir ajana başvurabilirler. Yapay ajan daha sonra sensörler aracılığıyla sosyal bilgileri alır ve örneğin sonuçla birlikte zihinsel durumun şu şekilde bir değerlendirmesini yapabilmektedir:
“Lenna üzgün. Muhtemelen bulaşıkları yıkamadığın için. Çünkü ona bunu ben yapacağım dedim.”
Teknik olanaklar, yapay sistemin gerçek zamanlı olarak destekleyici bilgiler veya hatırlatıcılar sağlamasına olanak tanır.
OSB’li kişilerin tedavisinde robotlar
Robot biçimindeki yapay zekâ, OSB tedavisinde becerilerin eğitimine ve aynı zamanda etkilenenleri motive etmeye yardımcı olur. Sözde “sosyal robot” bir tür sosyal araç olarak bir terapi seansında otistik çocuğa, tedavi eden kişiyle nasıl etkileşimde bulunacağına dair talimatlar sunabilecek ve daha fazla etkileşimi teşvik edebilecek veya çocukla birlikte sosyal becerileri eğitecek şekilde kullanılabilir olmalıdır. Robotların standartlaştırılmış bir ortam sağlaması ve nesnel bir değerlendirme yapması elbette ki büyük bir avantajdır. Bu aynı zamanda tanılamada otomatik süreçlerin kullanımını ilginç hale getirir.
Araştırmada robot, görevlerin zorluğunu çocukların yeteneklerine göre ayarlayarak onlara en uygun öğrenme ortamını sağlamıştır. Çocuklar robotla düzenli eğitimden keyif aldıklarından ve 30 günlük çalışma süresi boyunca sosyal becerileri önemli ölçüde geliştiğinden oldukça umut verici sonuçlar elde edilmiştir.
Diğer akıl hastalıklarının tedavisinde robotlar
Ancak mevcut perspektif alma becerileriyle bile, diğer insanların zihinsel durumları hakkında sonuçlar çıkarırken hatalar oluşabilir. Örneğin, depresif bozukluğu olan insanlar, “diğer insanlar beni sevmiyor” düşünce çarpıklıklarından mustariptir; sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler tipik olarak başkalarının kendilerini olumsuz yargılayabileceğini düşünür ve sanrılı bireyler, kararlılıkla sürdürülen gerçeklikle ilgili çarpık inançlara sahiptirler. Bozulan düşünceleri değiştirmeyi amaçlayan bilişsel-davranışçı terapi yöntemlerinin bu bozukluklarda oldukça etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Gerekirse, yapay bir ajan da veri konularını destekleyebilir ve önyargılı düşüncelerin daha gerçekçi değerlendirmelerini önerebilir. Örneğin:
“Paul dün senden ders vermeni istedi. Senin başarısız olduğunu düşünmesi pek olası değil.”
Önemli sosyal sinyallere dikkat edilmesi sağlanabilir. Örneğin:
“Brigitte geçen hafta size üç saniye baktı. Seni gözetliyor olma ihtimali yok.”
Sosyal robotlar, depresyon tedavisinde de iletişim, sağlık izleme ve toplum için büyük bir umutla kullanılabilir.
Etik yönler ve daha fazla araştırma için beklentiler
İdeal olarak, robotlar sadece robot-insan etkileşimlerinde değil, insan-insan etkileşimlerinde de kullanılır veya en azından onlar üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Ancak robotların günlük yaşamda kullanımı etik, sosyal ve yasal hususlara uygun olmalıdır. Bakış açısı edinmede güçlük çeken kişilerin bu amaçla robot kullanmak yerine kendilerini başkalarının yerine koyacak stratejileri kendilerinin öğrenmelerinin ne derece daha iyi olacağı düşünülmelidir. “Perspektif alan robot” bir kişinin zihinsel durumunu analiz ederken, veri korumanın yönleri de dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, kontrollü randomize terapi çalışmalarında robotların etkisi ve insan-insan etkileşimleri üzerindeki etkisi hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Sosyal robotların kullanımı her kişi için ayrı ayrı kontrol edilmeli ve biri diğerinden daha fazla fayda sağlayabiliyorsa gerekli ayrım yapılmalıdır.”
Bu yazı ilk kez 7 Temmuz 2022’de yayımlanmıştır.