Türk silah şirketlerinin Amerikan pazarında yükselişi

Dünyanın en büyük silah pazarı olan ABD’de son yıllarda dikkat çeken yeni bir oyuncu var: Türkiye. Türk silah üreticileri, özellikle de Samsun merkezli hangi marka bu pazarda nasıl hızla yükseldi? Hikayesi ne? Türk silahları neden tercih ediliyor?

Silah sanayi, uluslararası ticaretin en kazançlı alanlarından biri. Küresel siyaset, iç güvenlik endişeleri ve yasal boşluklar; bu sektörde bazen on yılda bir değil, birkaç yılda bir dengeleri değiştiriyor. Özellikle dünyanın en büyük silah pazarı olan Amerikan iç pazarına silah satabilmek, üreticiler için yalnızca ticari değil, siyasi bir başarı ölçütü haline gelmiş durumda. Son yıllarda bu alanda dikkat çeken yeni bir oyuncu var: Türkiye.

Son yıllarda Türkiye’nin savunma sanayisindeki atılımı, yalnızca askerî alımlarla sınırlı kalmadı, özellikle hafif silah üretiminde küresel ölçekte dikkat çeken bir başarıya dönüştü. Türk silah üreticilerinin, özellikle de Samsun merkezli Canik markasının, Amerikan pazarında hızla yükselmesi bu başarının en güncel örneği. Fakat Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi Türk silah sanayii açısından kritik. Gümrük vergisi politikaları, ithalat tanımlarındaki muğlaklıklar ve regülasyonlar Türk silah şirketleri için büyük fırsatlar yaratabilir. Türk silah şirketlerinin başarısı sadece üretim gücüne değil, aynı zamanda bu dinamiklere ne kadar hızlı ve esnek yanıt verebildiklerine bağlı olacak.

Gazeteci Naomi Cohen, Foreign Policy internet sitesinde yayımlanan yazısında, Türk silah sanayisinin ABD pazarındaki yükselişini detaylı bir şekilde inceliyor. Türkiye’nin iç güvenlik politikaları, devlet destekli sanayi stratejileri ve Amerikan silah yasalarının esnek yapısı Türk silah şirketlerinin yükselişinin arka planında belirleyici rol oynuyor. Özellikle Canik markası başta olmak üzere Türk üreticiler, hem fiyat avantajlarıyla hem de esnek dağıtım ağlarıyla ABD’’deki silah pazarının en önde gelen aktörleri haline gelmiş durumdalar.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“2021’den bu yana Türkiye, Amerika’ya en fazla silah satan ülke konumuna geldi. Bu yükselişte öne çıkan marka ise Samsun Yurt Savunma’ya (SYS) bağlı Canik. Amerikan pazarında Canik tabancaları ciddi şekilde rağbet görüyor. En önemli avantajı ise fiyatı, genelde 400 doların altında satılıyorlar. ‘Türkiye bu alanda tek başına bir boşluğu dolduruyor. Fiyatları düşük kaliteli bazı silahlarla aynı seviyede olabilir ama kalite açısından, Avrupalı üreticilerle yarışacak düzeydeler.’ diyor Recoil dergisi genel yayın yönetmeni ve atış uzmanı Iain Harrison.

Türk silah şirketlerinin Amerikan pazarındaki başarısı

Amerika’da genel silah satışları 2020’deki zirveden bu yana azalmış olsa da, SYS’nin satışları pandemiden önceki seviyeleri geride bırakmış durumda. Şirket yılda 460 bin adet 9 mm tabanca üretebildiğini söylüyor, bu da şirketi Alman devi Sig Sauer’in ardından ikinci sıraya koyuyor. Fakat Canik’ler yarı fiyatına satılıyor.

Türk silah markalarının Amerika’da yakaladığı bu başarı, büyük ölçüde yarı otomatik 9 mm tabancalara yönelmeleriyle ilgili. Bu silahlar, özellikle düşük gelirli mahallelerdeki silahlı şiddet olaylarında sıkça karşımıza çıkıyor. Amerikan Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu’na (ATF) göre, 2023’te olay yerlerinde en sık tespit edilen silahların yüzde 74’ü tabancaydı; bunların neredeyse yarısı 9 mm’likti. Silah markalarına dair veriler eksik olsa da, düşünce kuruluşu Everytown for Gun Safety’nin 34 şehirden topladığı verilere göre, 2023’te olay yerlerinde en sık tespit edilen 10 markadan dördü yabancı menşeliydi. Bunlardan biri de Canik’in Amerika’daki distribütörü olan Century Arms’tı.

Amerika’da ithal ve ucuz silahlar daha önce de yerli üreticileri geride bırakmıştı. Ama bu kez durum farklı: Türkiye gibi, bu kadar genç bir silah sanayisine ve düşük üretim maliyetlerine sahip bir ülkenin bu denli başarılı olması daha önce görülmemişti. Üstelik Amerika’nın gündemindeki gümrük vergileri silah fiyatlarını genel olarak yukarı çekmeye hazırlanırken, Türk silahlarının bu zamların büyük kısmından muaf kalma ihtimali oldukça yüksek.

Türkiye’nin silah sanayisinin serüveni ve Amerikan pazarına açılması

Ankara, 1990’lara kadar hafif silah üretimini modernleştirmeye ciddi bir kaynak ayırmamıştı. Fakat PKK’ya karşı yürütülen savaş, daha gelişmiş silahlara duyulan ihtiyacı artırdı. Bu süreçte devlete bağlı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), özel sektör atölyelerine ruhsatlar vererek, dağınık yapıdaki yerli silah üretimini resmi bir zemine taşıdı. Bu dönemde kurulan şirketlerden biri olan SYS, en iddialı olanıydı. Ailenin kurucusu Hüseyin Cahit Aral, Türkiye’nin ilk meyve suyu ve dondurulmuş gıda fabrikalarını kurarak sanayide önemli bir servet kazanmıştı. Oğlu Zafer Aral, 1998’de küçük bir silah atölyesi satın aldı ve zamanla bu işletmeyi, yerli ve yabancı savunma firmalarıyla kurduğu ortaklıklar sayesinde çok kampüslü, yüksek teknolojili bir üretim merkezine dönüştürdü.

Bu dönüşümün önünü açan gelişmelerden biri de, 2004 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan savunma sanayi reformlarıydı. Erdoğan’ın hedefi, Türkiye’nin Batı’ya bağımlı savunma altyapısını kendi ayakları üzerinde duran bir sektöre dönüştürmekti. Bugün gelinen noktada savunma ve ticaret bakanlıkları, yerli savunma şirketlerine teşvikler, tanıtım desteği ve uygun krediler sağlıyor; ordu ve polis alımlarında da bu firmalara büyük ihaleler veriliyorlar.

2010’lara gelindiğinde, Türkiye içinde bireysel silahlanmanın da artmasıyla güçlenen yerli üreticiler, gözlerini Amerika pazarına çevirdi. 2012 yılında SYS temsilcileri, Las Vegas’taki SHOT Show’a katıldı ve burada Amerika’nın en büyük ithal silah tedarikçilerinden Century International Arms ile tanıştı. Taraflar, SYS’nin Amerikalı tüketicilerin tercihlerini tanıması ve Amerika’nın karmaşık yasal çerçevesinde yolunu bulabilmesi için işbirliği yapma kararı aldı. İlk adım olarak, Century Arms yöneticileri SYS mühendislerine, Amerikalı alıcılara hitap edebilecek tabanca özelliklerinden oluşan bir ‘istek listesi’ gönderdiler. Bu doğrultuda üretilen tabancalar piyasada büyük ilgi gördü. Kazançlar yeniden Ar-Ge’ye aktarıldı; mühendislik altyapısı büyüdü, üretim kalitesi arttı.

Canik tabancaları şu anda Century Arms’ın en çok satan silahı. Bir zamanlar sektörde pek adı geçmeyen Türk silah markaları, artık çeşitli endüstri ödüllerini topluyor. Kendi kullanıcı topluluklarını, özel forumlarını oluşturmuş durumdalar. Silah fuarlarında açtıkları stantlar ise müdavimlerle dolup taşıyor. ‘Bu bence simbiyotik ilişkinin çok güzel bir örneği,’ diyor Century Arms’ın pazarlama ve iş geliştirme başkan yardımcısı Adam Ruonala.

Amerikan pazarında ithal silahların rolü

Amerika, 1968’de Başkan John F. Kennedy’nin bir İtalyan tüfeğiyle öldürülmesinden sonra silah ithalatını büyük oranda yasaklamıştı. Ancak o günden bu yana sadece iki kez kapsamlı değişiklik yapıldı ve ‘spor amaçlı kullanım’ gibi esnek tanımlarla bazı modeller ithalat yasağının dışında tutuldu. İthalatçılar bu tanımı genişletmenin yollarını kısa sürede buldu ve bazı askeri tarz silahlar da bu kategoriye eklendi.

Amerika’daki eyalet bazlı silah yasaları yüzünden bazı modeller ithal edilebilse bile yalnızca belirli eyaletlerde satılabiliyor. Örneğin, bazı Türk yapımı yarı otomatik tabancalar yüksek kapasiteli şarjörleri nedeniyle bazı eyaletlerde yasak. Ama satıcılar aynı modeli daha küçük şarjörlerle bu pazarlarda sunarak durumu aşıyor. Hatta bazı Glock modelleri, ucuz ama yasa dışı bir aparatla tam otomatik hale bile getirilebiliyor.

‘Spor amaçlı’ testini geçemeyen silahlar bile çeşitli yöntemlerle Amerikan pazarına giriyor. Bu yöntemlerden biri, parçaları ithal edip Amerika’da belli oranda yerli parçayla monte etmek. Diğeri ise doğrudan Amerika’da fabrika açmak ve yasal zorunlulukları tamamen geride bırakmak. SYS’nin Amerika’daki iştiraki Canik USA, 2022’de yeni tabanca modeli ithalat testinden geçmeyince bu ikinci yolu seçti. Florida’da kurulan fabrika, Aralık ayında üretime başladı. İlk etapta bu Canik modeli üretilecek, ancak zamanla ağır makineli tüfekler ve orta kalibre top sistemleri de hattaki yerlerini alacaklar.

SYS böylece, üretimini Amerika’ya taşıyan yabancı şirketler listesine katılmış oldu. Bu liste zaten kalabalık: Almanya’dan Sig Sauer, Avusturya’dan Glock, İsrail’den IWI ve Brezilya’dan Taurus gibi firmalar da Amerika’da üretim yapıyorlar. Bu sayede hem Amerikan ordusuyla büyük ihalelere girme şansları artıyor hem de askeri tarz silahların üretimi konusunda daha az kısıtlamayla karşılaşıyorlar. Özellikle Amerikan askerî üslerinde, bu tür silahların üretimi ve satışı genellikle ana ülkelerine kıyasla çok daha az denetleniyor.

Üretimi Amerika’ya taşımak, yalnızca ithalat verilerini düşük göstermekle kalmıyor. Aynı zamanda bu şirketlerin Amerika’da kazandığı gelirlerin, nihayetinde kendi ülkelerine ve oradaki savunma sanayilerine geri döndüğü gerçeğini de perdelemiş oluyor.

Geçen yıl SYS, 190 milyon dolarlık gelir elde etti. SYS ve Sarsılmaz’ın verilerine göre, Türk yapımı tabancalar Pakistan, Mısır, Sudan, Irak ve Filipinler’deki polis ve askerî birliklere satılmış. Türk yapımı yarı otomatik av tüfekleri de çeşitli çatışma bölgelerinde yasal silah pazarında önemli bir yer tutuyor. Ortadoğu’da küçük silahlar üzerine araştırmalar yapmış savunma danışmanı Miles Vining, Afganistan, Irak, Myanmar ve Suriye’de bu tüfekleri ‘her yerde’ gördüğünü söylüyor. Vining’e göre bu silahlar; ucuz, kolay ulaşılabilir ve tabanca kabzası, katlanabilir dipçik gibi askeri görünümlü parçalara sahip olduğu için suç grupları ve silahlı milisler için oldukça cazip.

‘Bu pazarlarda büyük pay sahibi olmalarının nedeni, çoğu zaman sivillerin yasal olarak sahip olabileceği tek silahların bunlar olması,’ diyor Vining. Otoriter rejimler halkın silah edinimini sıkı şekilde kısıtlarken, uluslararası silah ambargoları da bu ülkelerin dışarıdan silah almasını engelliyor. Ancak av tüfekleri, neredeyse her yerde yasal olduğu için bu yasaklara takılmıyorlar. Bu yayılma, Türk silah markalarının hem prestijini artırdı hem de ciddi kazançlar getirdi. Amerika’da silah yasalarını sıkılaştırmak, uluslararası düzenlemelere göre daha kolay gibi görünse de, bu yönde adım atmak isteyen liderler bile somut bir ilerleme sağlayamadı.

Trump’ın ikinci dönemi Türk silah şirketleri için fırsat yaratabilir

Fakat Trump yönetimi, son 30 yıl içinde yabancı silah akışını gerçekten etkileyebilecek ilk yönetim olabilir. Trump’ın ilk döneminde, ATF’in (Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu) başkan yardımcısı, ‘spor amaçlı silah’ tanımının güncellenmesini önermişti. Bu güncelleme, günümüzde aksiyon sporlarında yaygın olarak kullanılan AR-15 ve AK-47 gibi silahları da kapsayacaktı.

Ancak bu kez, Trump’ın başkanlığı Amerikalı silah üreticilerini memnun etmekten çok rahatsız edebilir. ATF’in bütçesinde ve personel sayısında ciddi kesintiler bekleniyor, hatta kurumun tamamen kapatılması bile gündemde. Bu durum, silah ithalatında fiilen serbestlik yaratabilir ama daha olası senaryo, büyük bir belirsizlik ve işlemlerde yığılma yaşanması.

Ayrıca, süregelen ticaret belirsizlikleri, küresel silah üreticilerini Kanada, Çin ve Meksika gibi önemli çelik ve yedek parça tedarikçilerinden uzaklaşmaya zorluyor. Bu da maliyetleri artırıp satışları düşürebilir. Giderek dengesizleşen küresel gümrük tarifeleri arasında, Avrupa ve Amerika yapımı silahların fiyatlarının yükselmesi bekleniyor. Buna karşılık, yerli çelikle üretilen ve yalnızca yüzde 10’luk standart bir gümrük vergisiyle karşılaşan Türk silahları, düşük fiyat avantajını koruyabilirler.

Trump, bu gümrük vergileriyle yabancı silah üretimini Amerika’ya çekmeyi hedefliyor olabilir. Ancak artan maliyetlerden daha az etkilenen üreticiler avantajı ele geçirebilir. Eğer öyle olursa, Türk silah şirketleri bu ticaret savaşını yalnızca atlatmakla kalmaz, pazardaki yerlerini daha da sağlamlaştırabilirler.”

Bu yazı ilk kez 3 Haziran 2025’te yayımlanmıştır.

Naomi Cohen’in Foreign Policy internet sitesinde yayımlanan “Turkish Guns Are Taking Over the U.S. Market” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Mert Söyler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://foreignpolicy.com/2025/05/26/turkey-gun-firearms-united-states-import-export-sales-canik-sys/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Türk silah şirketlerinin Amerikan pazarında yükselişi

Dünyanın en büyük silah pazarı olan ABD’de son yıllarda dikkat çeken yeni bir oyuncu var: Türkiye. Türk silah üreticileri, özellikle de Samsun merkezli hangi marka bu pazarda nasıl hızla yükseldi? Hikayesi ne? Türk silahları neden tercih ediliyor?

Silah sanayi, uluslararası ticaretin en kazançlı alanlarından biri. Küresel siyaset, iç güvenlik endişeleri ve yasal boşluklar; bu sektörde bazen on yılda bir değil, birkaç yılda bir dengeleri değiştiriyor. Özellikle dünyanın en büyük silah pazarı olan Amerikan iç pazarına silah satabilmek, üreticiler için yalnızca ticari değil, siyasi bir başarı ölçütü haline gelmiş durumda. Son yıllarda bu alanda dikkat çeken yeni bir oyuncu var: Türkiye.

Son yıllarda Türkiye’nin savunma sanayisindeki atılımı, yalnızca askerî alımlarla sınırlı kalmadı, özellikle hafif silah üretiminde küresel ölçekte dikkat çeken bir başarıya dönüştü. Türk silah üreticilerinin, özellikle de Samsun merkezli Canik markasının, Amerikan pazarında hızla yükselmesi bu başarının en güncel örneği. Fakat Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi Türk silah sanayii açısından kritik. Gümrük vergisi politikaları, ithalat tanımlarındaki muğlaklıklar ve regülasyonlar Türk silah şirketleri için büyük fırsatlar yaratabilir. Türk silah şirketlerinin başarısı sadece üretim gücüne değil, aynı zamanda bu dinamiklere ne kadar hızlı ve esnek yanıt verebildiklerine bağlı olacak.

Gazeteci Naomi Cohen, Foreign Policy internet sitesinde yayımlanan yazısında, Türk silah sanayisinin ABD pazarındaki yükselişini detaylı bir şekilde inceliyor. Türkiye’nin iç güvenlik politikaları, devlet destekli sanayi stratejileri ve Amerikan silah yasalarının esnek yapısı Türk silah şirketlerinin yükselişinin arka planında belirleyici rol oynuyor. Özellikle Canik markası başta olmak üzere Türk üreticiler, hem fiyat avantajlarıyla hem de esnek dağıtım ağlarıyla ABD’’deki silah pazarının en önde gelen aktörleri haline gelmiş durumdalar.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“2021’den bu yana Türkiye, Amerika’ya en fazla silah satan ülke konumuna geldi. Bu yükselişte öne çıkan marka ise Samsun Yurt Savunma’ya (SYS) bağlı Canik. Amerikan pazarında Canik tabancaları ciddi şekilde rağbet görüyor. En önemli avantajı ise fiyatı, genelde 400 doların altında satılıyorlar. ‘Türkiye bu alanda tek başına bir boşluğu dolduruyor. Fiyatları düşük kaliteli bazı silahlarla aynı seviyede olabilir ama kalite açısından, Avrupalı üreticilerle yarışacak düzeydeler.’ diyor Recoil dergisi genel yayın yönetmeni ve atış uzmanı Iain Harrison.

Türk silah şirketlerinin Amerikan pazarındaki başarısı

Amerika’da genel silah satışları 2020’deki zirveden bu yana azalmış olsa da, SYS’nin satışları pandemiden önceki seviyeleri geride bırakmış durumda. Şirket yılda 460 bin adet 9 mm tabanca üretebildiğini söylüyor, bu da şirketi Alman devi Sig Sauer’in ardından ikinci sıraya koyuyor. Fakat Canik’ler yarı fiyatına satılıyor.

Türk silah markalarının Amerika’da yakaladığı bu başarı, büyük ölçüde yarı otomatik 9 mm tabancalara yönelmeleriyle ilgili. Bu silahlar, özellikle düşük gelirli mahallelerdeki silahlı şiddet olaylarında sıkça karşımıza çıkıyor. Amerikan Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu’na (ATF) göre, 2023’te olay yerlerinde en sık tespit edilen silahların yüzde 74’ü tabancaydı; bunların neredeyse yarısı 9 mm’likti. Silah markalarına dair veriler eksik olsa da, düşünce kuruluşu Everytown for Gun Safety’nin 34 şehirden topladığı verilere göre, 2023’te olay yerlerinde en sık tespit edilen 10 markadan dördü yabancı menşeliydi. Bunlardan biri de Canik’in Amerika’daki distribütörü olan Century Arms’tı.

Amerika’da ithal ve ucuz silahlar daha önce de yerli üreticileri geride bırakmıştı. Ama bu kez durum farklı: Türkiye gibi, bu kadar genç bir silah sanayisine ve düşük üretim maliyetlerine sahip bir ülkenin bu denli başarılı olması daha önce görülmemişti. Üstelik Amerika’nın gündemindeki gümrük vergileri silah fiyatlarını genel olarak yukarı çekmeye hazırlanırken, Türk silahlarının bu zamların büyük kısmından muaf kalma ihtimali oldukça yüksek.

Türkiye’nin silah sanayisinin serüveni ve Amerikan pazarına açılması

Ankara, 1990’lara kadar hafif silah üretimini modernleştirmeye ciddi bir kaynak ayırmamıştı. Fakat PKK’ya karşı yürütülen savaş, daha gelişmiş silahlara duyulan ihtiyacı artırdı. Bu süreçte devlete bağlı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), özel sektör atölyelerine ruhsatlar vererek, dağınık yapıdaki yerli silah üretimini resmi bir zemine taşıdı. Bu dönemde kurulan şirketlerden biri olan SYS, en iddialı olanıydı. Ailenin kurucusu Hüseyin Cahit Aral, Türkiye’nin ilk meyve suyu ve dondurulmuş gıda fabrikalarını kurarak sanayide önemli bir servet kazanmıştı. Oğlu Zafer Aral, 1998’de küçük bir silah atölyesi satın aldı ve zamanla bu işletmeyi, yerli ve yabancı savunma firmalarıyla kurduğu ortaklıklar sayesinde çok kampüslü, yüksek teknolojili bir üretim merkezine dönüştürdü.

Bu dönüşümün önünü açan gelişmelerden biri de, 2004 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan savunma sanayi reformlarıydı. Erdoğan’ın hedefi, Türkiye’nin Batı’ya bağımlı savunma altyapısını kendi ayakları üzerinde duran bir sektöre dönüştürmekti. Bugün gelinen noktada savunma ve ticaret bakanlıkları, yerli savunma şirketlerine teşvikler, tanıtım desteği ve uygun krediler sağlıyor; ordu ve polis alımlarında da bu firmalara büyük ihaleler veriliyorlar.

2010’lara gelindiğinde, Türkiye içinde bireysel silahlanmanın da artmasıyla güçlenen yerli üreticiler, gözlerini Amerika pazarına çevirdi. 2012 yılında SYS temsilcileri, Las Vegas’taki SHOT Show’a katıldı ve burada Amerika’nın en büyük ithal silah tedarikçilerinden Century International Arms ile tanıştı. Taraflar, SYS’nin Amerikalı tüketicilerin tercihlerini tanıması ve Amerika’nın karmaşık yasal çerçevesinde yolunu bulabilmesi için işbirliği yapma kararı aldı. İlk adım olarak, Century Arms yöneticileri SYS mühendislerine, Amerikalı alıcılara hitap edebilecek tabanca özelliklerinden oluşan bir ‘istek listesi’ gönderdiler. Bu doğrultuda üretilen tabancalar piyasada büyük ilgi gördü. Kazançlar yeniden Ar-Ge’ye aktarıldı; mühendislik altyapısı büyüdü, üretim kalitesi arttı.

Canik tabancaları şu anda Century Arms’ın en çok satan silahı. Bir zamanlar sektörde pek adı geçmeyen Türk silah markaları, artık çeşitli endüstri ödüllerini topluyor. Kendi kullanıcı topluluklarını, özel forumlarını oluşturmuş durumdalar. Silah fuarlarında açtıkları stantlar ise müdavimlerle dolup taşıyor. ‘Bu bence simbiyotik ilişkinin çok güzel bir örneği,’ diyor Century Arms’ın pazarlama ve iş geliştirme başkan yardımcısı Adam Ruonala.

Amerikan pazarında ithal silahların rolü

Amerika, 1968’de Başkan John F. Kennedy’nin bir İtalyan tüfeğiyle öldürülmesinden sonra silah ithalatını büyük oranda yasaklamıştı. Ancak o günden bu yana sadece iki kez kapsamlı değişiklik yapıldı ve ‘spor amaçlı kullanım’ gibi esnek tanımlarla bazı modeller ithalat yasağının dışında tutuldu. İthalatçılar bu tanımı genişletmenin yollarını kısa sürede buldu ve bazı askeri tarz silahlar da bu kategoriye eklendi.

Amerika’daki eyalet bazlı silah yasaları yüzünden bazı modeller ithal edilebilse bile yalnızca belirli eyaletlerde satılabiliyor. Örneğin, bazı Türk yapımı yarı otomatik tabancalar yüksek kapasiteli şarjörleri nedeniyle bazı eyaletlerde yasak. Ama satıcılar aynı modeli daha küçük şarjörlerle bu pazarlarda sunarak durumu aşıyor. Hatta bazı Glock modelleri, ucuz ama yasa dışı bir aparatla tam otomatik hale bile getirilebiliyor.

‘Spor amaçlı’ testini geçemeyen silahlar bile çeşitli yöntemlerle Amerikan pazarına giriyor. Bu yöntemlerden biri, parçaları ithal edip Amerika’da belli oranda yerli parçayla monte etmek. Diğeri ise doğrudan Amerika’da fabrika açmak ve yasal zorunlulukları tamamen geride bırakmak. SYS’nin Amerika’daki iştiraki Canik USA, 2022’de yeni tabanca modeli ithalat testinden geçmeyince bu ikinci yolu seçti. Florida’da kurulan fabrika, Aralık ayında üretime başladı. İlk etapta bu Canik modeli üretilecek, ancak zamanla ağır makineli tüfekler ve orta kalibre top sistemleri de hattaki yerlerini alacaklar.

SYS böylece, üretimini Amerika’ya taşıyan yabancı şirketler listesine katılmış oldu. Bu liste zaten kalabalık: Almanya’dan Sig Sauer, Avusturya’dan Glock, İsrail’den IWI ve Brezilya’dan Taurus gibi firmalar da Amerika’da üretim yapıyorlar. Bu sayede hem Amerikan ordusuyla büyük ihalelere girme şansları artıyor hem de askeri tarz silahların üretimi konusunda daha az kısıtlamayla karşılaşıyorlar. Özellikle Amerikan askerî üslerinde, bu tür silahların üretimi ve satışı genellikle ana ülkelerine kıyasla çok daha az denetleniyor.

Üretimi Amerika’ya taşımak, yalnızca ithalat verilerini düşük göstermekle kalmıyor. Aynı zamanda bu şirketlerin Amerika’da kazandığı gelirlerin, nihayetinde kendi ülkelerine ve oradaki savunma sanayilerine geri döndüğü gerçeğini de perdelemiş oluyor.

Geçen yıl SYS, 190 milyon dolarlık gelir elde etti. SYS ve Sarsılmaz’ın verilerine göre, Türk yapımı tabancalar Pakistan, Mısır, Sudan, Irak ve Filipinler’deki polis ve askerî birliklere satılmış. Türk yapımı yarı otomatik av tüfekleri de çeşitli çatışma bölgelerinde yasal silah pazarında önemli bir yer tutuyor. Ortadoğu’da küçük silahlar üzerine araştırmalar yapmış savunma danışmanı Miles Vining, Afganistan, Irak, Myanmar ve Suriye’de bu tüfekleri ‘her yerde’ gördüğünü söylüyor. Vining’e göre bu silahlar; ucuz, kolay ulaşılabilir ve tabanca kabzası, katlanabilir dipçik gibi askeri görünümlü parçalara sahip olduğu için suç grupları ve silahlı milisler için oldukça cazip.

‘Bu pazarlarda büyük pay sahibi olmalarının nedeni, çoğu zaman sivillerin yasal olarak sahip olabileceği tek silahların bunlar olması,’ diyor Vining. Otoriter rejimler halkın silah edinimini sıkı şekilde kısıtlarken, uluslararası silah ambargoları da bu ülkelerin dışarıdan silah almasını engelliyor. Ancak av tüfekleri, neredeyse her yerde yasal olduğu için bu yasaklara takılmıyorlar. Bu yayılma, Türk silah markalarının hem prestijini artırdı hem de ciddi kazançlar getirdi. Amerika’da silah yasalarını sıkılaştırmak, uluslararası düzenlemelere göre daha kolay gibi görünse de, bu yönde adım atmak isteyen liderler bile somut bir ilerleme sağlayamadı.

Trump’ın ikinci dönemi Türk silah şirketleri için fırsat yaratabilir

Fakat Trump yönetimi, son 30 yıl içinde yabancı silah akışını gerçekten etkileyebilecek ilk yönetim olabilir. Trump’ın ilk döneminde, ATF’in (Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu) başkan yardımcısı, ‘spor amaçlı silah’ tanımının güncellenmesini önermişti. Bu güncelleme, günümüzde aksiyon sporlarında yaygın olarak kullanılan AR-15 ve AK-47 gibi silahları da kapsayacaktı.

Ancak bu kez, Trump’ın başkanlığı Amerikalı silah üreticilerini memnun etmekten çok rahatsız edebilir. ATF’in bütçesinde ve personel sayısında ciddi kesintiler bekleniyor, hatta kurumun tamamen kapatılması bile gündemde. Bu durum, silah ithalatında fiilen serbestlik yaratabilir ama daha olası senaryo, büyük bir belirsizlik ve işlemlerde yığılma yaşanması.

Ayrıca, süregelen ticaret belirsizlikleri, küresel silah üreticilerini Kanada, Çin ve Meksika gibi önemli çelik ve yedek parça tedarikçilerinden uzaklaşmaya zorluyor. Bu da maliyetleri artırıp satışları düşürebilir. Giderek dengesizleşen küresel gümrük tarifeleri arasında, Avrupa ve Amerika yapımı silahların fiyatlarının yükselmesi bekleniyor. Buna karşılık, yerli çelikle üretilen ve yalnızca yüzde 10’luk standart bir gümrük vergisiyle karşılaşan Türk silahları, düşük fiyat avantajını koruyabilirler.

Trump, bu gümrük vergileriyle yabancı silah üretimini Amerika’ya çekmeyi hedefliyor olabilir. Ancak artan maliyetlerden daha az etkilenen üreticiler avantajı ele geçirebilir. Eğer öyle olursa, Türk silah şirketleri bu ticaret savaşını yalnızca atlatmakla kalmaz, pazardaki yerlerini daha da sağlamlaştırabilirler.”

Bu yazı ilk kez 3 Haziran 2025’te yayımlanmıştır.

Naomi Cohen’in Foreign Policy internet sitesinde yayımlanan “Turkish Guns Are Taking Over the U.S. Market” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Mert Söyler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://foreignpolicy.com/2025/05/26/turkey-gun-firearms-united-states-import-export-sales-canik-sys/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x