2021 yılına çok umutlu başlamıştık. COVID-19 aşıları ortaya çıkmış ve pandeminin sonu ufukta belirmeye başlamıştı. Kısıtlamaların azalmasıyla birlikte küresel ekonomiyi de yeni bir başlangıç bekliyordu. Ancak Ocak ayındaki iyimserlik, aylar geçtikçe yerini yine karamsarlığa bıraktı. Amerika merkezli düşünce kuruluşu Center for Global Development teknoloji ve kalkınma direktörü, yazar Charles Kenny ise Foreign Policy’de yayımlanan yazısında her şeyin o kadar da kasvetli olmadığını gösteren ve yeni yıla olumlu bir başlangıç yapmamızı sağlayacak beş gelişmeyi sıralıyor.
Yazının öne çıkan bazı bölümlerini aktarıyoruz:
1. Gelişmekte olan dünyanın aşıları tamamlanacak
“2021 yılında, dünya çapında 4 milyardan fazla insana COVID-19 aşısı yapıldı ve bu insanların çoğu iki hatta üç doz aşı oldu. Ancak yüksek gelirli ülkelerde düşük risk altındaki milyonlarca insanın, düşük gelirli ülkelerde yüksek risk altındaki çok sayıda insan henüz ilk dozunu olmamışken üçüncü doz aşısını olması, benzeri görülmemiş bu küresel kampanyayı son derece adaletsiz bir hale getirdi. 2022’de bu tablo hızla düzelecek.
Mart ayına kadar Afrika’ya 1 milyar kadar dozun ulaştırılması planlanıyor. Bu miktar teorik olarak kıta nüfusunun %70’ini tam olarak aşılamaya yetiyor, Aralık ayı başında bu oran sadece %8’di. Öte yandan aşının zengin ülkeler tarafından stoklanması bunu yavaşlatabilir. (…) Aşıları kliniklere getirme konusunda lojistik sorunlar ve insanların aşı olmasını sağlamada da zorluklar yaşanacaktır (Yoksul ülkelerde aşı karşıtı hareketler de var). Bununla birlikte küresel üretim kapasitesi arttı ve bu iki anlama geliyor: Yeni varyantlara karşı aşılar daha hızlı dağıtılacak ve bir sonraki pandemide, yüksek ve düşük gelirli ülkeler arasındaki ölçüsüz uçurum çok daha hızlı kapanacak.
Aşılarla ilgili başka iyi haberler de var. Bu yıl, 2020’de tahmini olarak 627 bin kişinin ölümüne neden olan sıtma hastalığına karşı dünyanın ilk aşısı piyasaya çıkacak. Moderna, COVID-19 aşısı için kullanılan mRNA teknolojisini temel alan bir AIDS aşısının birinci faz klinik çalışmalarını yürütecek. Bu teknoloji yakında tüberküloza karşı da kullanılabilir. Dünyanın en fakir ülkelerinde sıtma, AIDS ve tüberkülozun neden olduğu korkunç hastalık ve ölüm yükü dikkate alındığında, mRNA aşılarını hızla geliştirme ve yaygınlaştırma konusundaki yeni kabiliyetimiz, pandemi fırtınasında parlayan bir umut ışığı oluyor.”
2. Sürdürülebilir enerjide görülmemiş artış
Yazar, önümüzdeki yıl yenilenebilir kaynaklardan küresel elektrik üretiminde şimdiye kadarki en büyük artışın kaydedilmesinin beklendiğini belirtiyor:
“Dünyanın en büyük güneş enerjisi çiftliği Abu Dabi’de faaliyete geçecek. Ancak büyüme sadece rüzgar ve güneşte yaşanmayacak. Sıfır karbonlu nükleer enerji, küresel olarak yeniden değerlendirildi ve ülkeler, emisyon azaltımı çözümünün bir parçası olarak buna giderek daha fazla meylediyor. ABD ve belki de nükleer karşıtı duyarlılığın simgesi Almanya dahil bazı ülkelerdeki mevcut nükleer santrallerinin zamanından önce kapatılması kararları hakkında tartışmaların artmasına tanıklık etmemiz de muhtemel. Daha iyi ve daha güvenli teknoloji de yolda: ABD’de NuScale Power modüler reaktörler geliştiriyor ve bu yıl halka açılması bekleniyor. Ulusal Küresel Torus Deneyi füzyon reaktörü de faaliyete geçecek.
Enerji karışımına yeni teknolojilerin dahil olmasından önce bile enerjiden kaynaklanan küresel karbon emisyonları birkaç yıl öncesine göre çok daha iyi bir durumu gelmişti. 2021 yılında emisyonlar, 2018’de yaptığı zirvenin altında kaldı. Emisyonların 2022’de artacağı tahmin edilirken, 10 yılda toplamda sadece %5’lik bir artışla düz bir seyir izledikleri açık.
Birleşmiş Milletler’in emisyonlar konusunda en yüksek otoritesi olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2021 tarihli raporunda yaygın olarak alıntılanan en kötü iklim senaryolarının derecesini düşürmesinin bir nedeni de bu. IPCC, ‘Enerji sektöründeki son gelişmeler ışığında, yüksek emisyon senaryolarının olasılığı düşük olarak nitelendiriliyor’ diyor. Dünyanın bu konuda gitmesi gereken yol uzun ama yine de bu harika bir haber ve kutlamak için 2022’nin bitmesini beklememize gerek yok.
3. Dünyanın en büyük ülkesi bir demokrasi olacak
Hayır, Çin’de bir devrim olacak demiyoruz. Aksine Hindistan, 2022’de dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını alma yolunda ilerliyor. Birleşmiş Milletler, Hindistan nüfusunun yıl sonundan önce 1.413 milyara ulaşacağını tahmin ediyor. Çin ise 2021’de 1.412 milyar insana ev sahipliği yapıyordu ve bu sayı Çin’deki düşük doğum oranı nedeniyle azalıyor. Güney Asya devinin demokratik konumu son yıllarda azınlık haklarına ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılarla ciddi şekilde zedelenirken Hindistan, giderek totaliterleşen Çin’e göre liberal demokratik ideallere daha yakın.”
Yazar, Hindistan’ın nüfus rakamlarının daha büyük bir yukarı yönlü ekonomik potansiyele de işaret ettiğini vurguluyor:
“Bugün ile 2050 arasında, Hindistan’ın çalışma çağındaki nüfusunun 199 milyon artacağı, Çin’de ise işgücünün yaşlanmasıyla birlikte 160 milyon azalacağı tahmin ediliyor. Yakın zamana kadar çok yoksul bir ülke olan Hindistan, şimdi modern bir ekonominin temel hizmetlerini sunmada 20 yıllık güçlü bir performansı temel alabilecek durumda: 2019 yılında Hint kadınların %72’sinin kendi banka hesabı vardı, 20 yıl önce bu oran %20’ydi. Hanelerin %98’inin elektriğe erişimi bulunuyordu ki bu oran 1992’de yaklaşık %50’ydi. Öte yandan Çin, derin ve devam eden bir emlak krizi de dahil olmak üzere önemli bir ekonomik sıkıntı içinde.
Hindistan’ın 2022 kutlayacağı bağımsızlığının 75’inci yıldönümü, dünya çapında otokratik yönetişim modelinin yükselişine işaret edebilir. Yıllarca, geleceğin yükselen, otoriter bir Çin’e ait olacağını duyduktan sonra (ülkenin yöneticileri tarafından çokça dile getirildiği gibi), kendi içlerinden birinin önem kazandığını görmeleri, demokrasilerin çok ihtiyaç duyduğu bir kaldıraç olacak.
4. Ekonomide pandemi öncesi rotaya dönüş
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) en son rakamları, dünyanın en zengin ekonomilerinin 2020’de %4,5 oranında küçüldüğünü, 2021’de ise %5,2 büyüdüğünü gösteriyor. Omikron kaynaklı bir çöküş olmadığı takdirde, 2022 yılında %4,5 daha büyüme bekleniyor. İki yıllık güçlü ekonomik performans yalnızca 2020 çöküşünü telafi etmekle kalmayacak, aynı zamanda gelişmiş ekonomileri pandemi öncesi tahminlere uygun bir noktaya döndürecek.
Düşük ve orta gelirli ülkeler içinse tablo karışık: 2021 ve 2022’de gelişmiş ekonomilerden daha fazla büyümelerine rağmen, pandemi öncesi tahminlerle aradaki farkı kapatmaları beklenmiyor. Bununla birlikte pandemi müdahalesinin bir parçası olarak sadece en zengin ülkelerin değil, dünya çapındaki diğer ülkelerin sosyal güvenlik programları etkileyici. Bu programlardan 2,4 milyardan fazla kişinin yararlanması, dünyanın insanlara nakit vererek yoksulluk ve ekonomik şoklarla mümkün olan en doğrudan ve etkili şekilde başa çıkmakta daha iyi hale geldiğini gösteriyor.
5. 2022: Kaplanların yılı
Çin takvimine göre 2022, kaplan yılı olacak. Gelecek yıl, aynı zamanda küresel kaplan nüfusunu iki katına çıkarmayı amaçlayan ve 13 Asya ülkesini kapsayan 10 yıllık TX2 programının da tamamlanacağı yıl. Bahsi geçen program, bugüne kadar tek bir tür için yapılmış en iddialı kurtarma çalışması olarak kayda değer bir başarı elde etti. Programın hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağını bilmiyoruz, ancak sadece son altı yılda, altı ülkedeki öncelikli koruma alanlarındaki kaplan nüfusunda %40’lık bir artış görüldü.
Küresel biyoçeşitlilik halen tehdit altında ve yeterli derecede korunmuyor olsa da kaplan programı, türlerin bir arada yaşama ve gelişmeye olanak tanıyacak şekilde korunmasında daha iyi iş çıkardığımızın göstergesi. En büyük övgü modern tarıma gidiyor: Yeni mahsuller, gübre ve mekanizasyon, aynı miktarda toprağın çok daha fazla gıda üretmesine imkân vererek, tarım amaçlı kullanılacak daha fazla alan bulma baskısını azaltıyor. Dünya, küresel tarım arazilerinin zirve noktasını çoktan geride bıraktı ve neyse ki ormansızlaşma yavaşlamaya başlıyor. Bu gelişmeler, diğer türlerin de kurtarılasına yardımcı olabilir.”
Bu yazı ilk kez 30 Aralık 2021’de yayımlanmıştır.