Çoğu kişi bugün sayıları 7,5 milyona ulaşmış ve nüfusun yüzde 2,5’ini oluşturan ABD’li Yahudilerin de İsrailli Yahudilerle her konuda mutabık olduğunu düşünür. Hatta ABD’li Yahudilerin, İsrail’in gönüllü lobicisi oldukları kanaati hâkimdir. Pew Araştırma Merkezi’nin kaleme aldığı son araştırma ise bu algının değiştiğini gösteriyor.
ABD ve dünyayı etkileyen toplumsal meseleleri ve demografik eğilimleri inceleyen düşünce kuruluşu Pew, ilkini 2013 yılında yayımladığı “Yahudi Amerikalılar” raporunun ikincisini geçtiğimiz günlerde yayınladı ve bir süreden beri hissedilen bu değişikliğin daha da derinleştiğini ortaya koydu.
Tıpkı 2013 yılında yapılan birinci araştırma gibi, ikinci PEW araştırması da, ABD’li Yahudilerin demografik çeşitliliği, neye inanıp inanmadıkları, kimle evlendikleri, çocuklarını nasıl yetiştirdikleri ve İsrail hakkında ne hissettikleri gibi başlıklarda farklılaştıklarına işaret ediyor.
Araştırma, Yahudilerin çoğunluğunun İsrail’i önemsediğini ama her zaman İsrail hükümetinin politikalarıyla hemfikir olmadıklarını da ortaya koyuyor. Örneğin, İsrail üstündeki ekonomik ve siyasi baskıyı artırarak İsrail’i işgal ettiği topraklardan çekilmeye zorlama amacındaki küresel BDS (Boycott, Divestment, Sanctions: Boykot, Tecrit, Yaptırım) kampanyasını destekleyen ABD’li Yahudilerin oranı yüzde 10. Bu kampanya her zeminde gündeme gelmesine rağmen, kampanyayı duymamış ABD’li Yahudilerin oranıysa %43. Yine aynı oranda kişi de BDS’e karşı. Gençlerde BDS konusunda yeterli bir kanaatin oluşmaması, İsrail hükümetlerinin ABD’de kampüslerde yürüttükleri BDS karşıtı propagandanın pek de işe yaramadığını ortaya koyuyor.
Yahudilerin %80’i İsrail’i Yahudi olmanın önemli bir parçası olarak önemsiyor. Amerikalı Yahudilerin yarısı İsrail’de bir kez, %25’i birden fazla kez bulunmuş.
Hâlâ Demokrat Parti’nin oy deposu
Amerikalı Yahudilerin %71’i Demokrat Parti’yi, %26’sı Cumhuriyetçi Parti’yi destekliyor, %3’ü ise herhangi bir tercih belirtmiyor.
Amerikalı Yahudilerin coğrafi olarak Doğu Avrupa’dan gelmeleri ve siyasal kültür olarak sol fikirleri benimsemiş olmaları bilinen bir gerçek. ABD solunun birçok kurumunda yoğun ve yaygın görev alan Amerikalı Yahudiler sol fikirlere oldukça açık.
Ayrıca günümüzde Amerikalı Yahudiler yoğun olarak Demokrat Parti’nin oy depoları denebilecek kuzeydoğu bölgesinde yaşıyorlar.
Gençler daha çeşitli
2020 yılında Amerikalı Yahudiler genel nüfusla mukayese edildiğinde yaşlı, eğitimli, zengin ve daha az dindar bir görünüm çiziyorlar. Amerikalı Yahudilerin çoğunluğu beyazlardan oluşuyor. Buna karşın 30 yaş altındaki Yahudiler her açıdan daha çeşitliler. Genç Yahudi yetişkinlerin %15’i beyaz değil; bu nüfusun %7’si Hispanik; %2’si siyah; %6’sı çok etnikli ve %1’i Asyalı ve Pasifik adalı.
ABD’li Yahudilerin 4,2 milyonu yalnızca milliyetlerinin değil, dinlerinin de Yahudi olduğunun altını çiziyor. Geri kalan 3 milyon Yahudi dini aidiyeti önemsemiyor.
Temel ayrışmalar
Yahudilikte dinî yaklaşımda üç ana grubun olduğunu söyleyebiliriz; Ortodoks, muhafazakâr ve reform. Bu üç dinsel çatallanmanın farkında olmak, özellikle Amerika Yahudi toplumundaki toplumsal ve siyasal ayrışma meselelerini anlayabilmek için önemlidir.
Ortodoks Yahudilik (Haredim), 18.yüzyılda Yahudi din adamları arasında tartışılan dini reform etme çabalarını reddeden ve geleneksel dinî anlayışı sıkıca savunan Yahudilik olarak tanımlanabilir. Bu kesim, geleneksel dinî metinlere bağlı kalarak bir yaşam tarzı oluşturuyor. Bu dinî grubun genel toplumla kurduğu ilişki sınırlı olmakla birlikte son dönemde modern teknolojinin imkanlarını kullanarak kamusal alana açılmaya başladılar.
Muhafazakâr Yahudilik (Masorti), modern toplumsal ilişkilere ve değerlere uyumlulaştırılmış geleneksel Yahudilik olarak ifade edilebilir. Geleneksel dinî metinleri zamanın koşullarına göre yorumlama yolunu tercih ederek bir yaşam tarzı oluşturuyorlar.
Reform Yahudilik (Reformi) ise 18.yüzyılda Yahudi Aydınlanma hareketinin (Haskala) etkisiyle Yahudiliğin Batılılaştırılmasını savunan modernist Yahudi dinî akımı. Ortodoksluğun önemli birçok dini temasını reddeden bu grup, Mesih inancı, Tapınağın yeniden inşası, İsrail’e dönüş gibi dinî temaları da kabul etmiyor.
Dine yaklaşım açısından Amerikalı Yahudilerde her üç eğilim de temsil ediliyor. Fakat çalışmada dikkat çeken nokta, Ortodoks Yahudiliğin büyümesi. Araştırmada Ortodokslara oranla inancı pratiklerinde daha az katı olan ama gelenekselliğe önem veren Muhafazakâr Yahudiliğin ise sallantıda olduğuna dikkat çekiliyor. Geleneksellik hızla erirken, mezhepsizlik ya da herhangi bir dinî anlayışa ait hissetmeyen Yahudi sayısı gün geçtikçe artıyor. Reform hareketlerinde de düşüş gözlemleniyor.
Yine de, araştırma bu farklılıkların daha çok gençler arasında görüldüğünün altını çiziyor. Örneğin, 65 ve üzeri olanların %69’u kendisini Muhafazakâr veya Reform Yahudiliğine ait görüyor, %3’ü ise kendisini Ortodoks Yahudi olarak tanımlıyor. Fakat 30 yaş altına gelince rakamlarda değişim kendisini hissettiriyor. Bu yaş grubunun %37’si Muhafazakâr ve Reformlardan oluşurken; %17’si Ortodokslardan oluşuyor.
Sözün özü, Amerikalı Yahudilerin geleceğinde Ortodoks Yahudilik yükselen bir dini grup olarak öne çıkacak. Genç yetişkinlerin %8’i Muhafazakâr iken bu oran 65 yaş üzeri Yahudilerde %65’e erişiyor. Bu rakamdan da anlaşılacağı üzere Muhafazakâr Yahudilik demografik desteğini hızlıca kaybeden bir dini anlayış olarak sönümleniyor.
Siyasi, kültürel ve toplumsal kutuplaşma kapıda mı?
Dinî bakışta bu ayrım, siyasal davranışlara da yansıyor. Ortodoks Yahudiliğin mensupları ABD’de sağ ve milliyetçi siyaseti destekliyorken; kendisini herhangi bir dinî gruba ait hissetmeyen Yahudiler ise sol ve ilerici siyaseti savunuyor. Amerikalı Yahudileri iki uca savuran dinî gruplaşma sadece geleneğin anlamı üzerinde anlaşmazlığa itmiyor. Siyasi, kültürel ve toplumsal kutuplaşma gelecek yıllarda Amerikalı Yahudileri bekleyen bir gerçeklik olarak yükseliyor.
Yahudi kültüründeki başka bir ayrım da köken. Avrupalı Yahudilere Aşkenaz, kökenleri Doğu’ya dayananlara ise Mizrahi deniliyor. ABD’li Yahudilerin çoğu kendisini Aşkenaz görüyor. Genç yetişkinlerde bu oran düşüyor. Genç yetişkinlerin yarısı ise bu konudan habersiz.
Evliliklerin çeşitlenmesinin etkisi ne olabilir?
Bütün bunlara ek olarak özellikle gençler söz konusu olduğunda farklı dinlere mensup kişilerle evliliğin de dikkate alınması gereken bir eğilim olduğu ortaya çıkıyor. Yahudi olmayanlarla evlenme oranı %61’i bulmuş durumda. 1980’ler öncesi evlenenlerde bu rakam %18’de kalıyordu. Ortodoks Yahudilerde bu oran %2 gibi bir rakama denk geliyor. Yahudilerin %42’sinin eşi Yahudi değil.
Bu durum, Yahudilerde hayati bir tehlikeye işaret ediyor: Kültürel aktarımın kesintiye uğraması.
Yahudi olmayanlarla evlenenlerin %57’si çocuklarını kültürel olarak Yahudi olarak yetiştiriyorken dinî doktrini çocuklarına veren ailelerin oranı %50’de kalıyor.
Ortak değerler aşınıyor
Pew raporunda ortaya konulan tüm rakamlardan ortaya konulabilecek temel çıkarımın Amerikalı Yahudiler arasındaki ortak değerlerin aşınması olduğu söylenebilir.
Araştırma sonuçları ABD Yahudilerine dair şu özellikleri öne çıkarıyor: Kültürel olarak merkezde ve genel kültüre yakın, siyasi olarak kutuplaşmış (Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti arasında) ve son dönemde gün geçtikçe etkisini hissettiren antisemitik saldırıların etkisi altında olmaları…
Bu, şaşırtıcı değil zira Yahudilerin çoğu geçen sene yoğun bir şekilde anti-semitizmi deneyimledi. 2017’de ABD’nin Virgina Eyaleti’nde Charlettosesville’de beyaz ırkın üstünlüğüne savunan, Klu Klux Klan üyesi ve neo-Nazilerin katıldığı yürüyüş;
2018’de Pittsburg’da bir kişinin bir sinagoga saldırarak 11 kişiyi öldürmesi ve 2019’da California Eyaleti’nde Poway’da bir saldırganın bir sinagoga girerek 1 kadını öldürmesi ve üç kişiyi yaralaması, şüphesiz Yahudileri etkiledi. Amerikalı Yahudilerin %5’i bu nedenle toplu ibadet ve etkinliklerden uzak durma taraftarı.
Yahudilerde dinin ulusal kimliğin ayrılmaz bir parçası olduğu düşünüldüğünde seküler bir ulusal kültürü benimsemek zor gözüküyor. Bu durum Amerikalı Yahudilerde ulusal ve dinî kimliği aşan, liberal ve ilerici (progresif) değerleri benimsemiş kozmopolit bir aidiyete kapı aralıyor, yani etnik ve kültürel bağların oluşturduğu dar benliği aşan kozmopolit bir kimlik yaygınlaşıyor. Din üzerinden Yahudilik ve etnik, ailesel ve kültürel bağlar üzerinden Yahudilik arasındaki çatışma muhafaza ediliyor. Burada temel ayrışma hattı “Yahudi’nin kim olduğu” üzerine yoğunlaşıyor. Yahudi olmak etnik bir kimliği mi ifade eder yoksa dini aidiyet yeterli midir? Birincisini tercih edenler için Yahudiliğe ilişkin kültürel temalar ve tarihsel hikayeler önem taşıyor. İkincisini sahiplenenler içinse hayatın, düşüncenin ve eylemin merkezinde dinsel öğretiler ve bu öğretilerin karizmatik dinî önderleri yer alıyor.
İsrail lobileri için alarm zilleri çalıyor
ABD’de yerleşik İsrail yanlısı lobiler için Pew’in araştırmasında ortaya koyduğu demografik değişimler alarm zillerinin çalmasına neden oldu.
Burada iki yönlü bir gelişme kendisini gösteriyor.
Birincisi, İsrail’de politikanın toplumsal yönünün sağ siyasete meyletmesi. Buna karşın Amerikalı Yahudilerin Demokrat Parti’ye yani sol siyasete kitlesel kayışları. Bu noktada ortaya çıkması muhtemel sorun, İsrail ve ABD arasındaki politik uyumsuzluğun Amerikalı Yahudilerce nasıl algılandığı olacak.
Amerikalı Yahudiler, İsrail’in komşularıyla uyumlu ve Filistinli Arap nüfusa eşit vatandaşlık imkânları tanımış bir devlet olmasını arzu ediyorlar. Demokrat Parti’de yükselen aktivist ve genç yeni kuşağa otokrat ve kapalı bir İsrail’i anlatamayacaklarının ve onların desteğini alamayacaklarının farkındalar.
Bunu doğrular şekilde, ABD siyasetinde oldukça güçlü oldukları öne sürülen, sağ yönelimli İsrail yanlısı lobilerden, 1950’lerde kurulmuş Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) gibi yapılar geri plana düştüler. Bunun yerine, 2008 yılında kurulan, kendisini İsrail ve barış yanlısı olarak tarif eden, İsrail’le yan yana barış içerisinde var olacak bir ‘Filistin Devletini’ destekleyen ve çoğu zaman İsrail Hükümeti’nin tepkisi ile karşılaşan, sol ve progresif J-Street gibi kuruluşlar yoğun ve geniş şekilde görünür olmaya başladılar.
ABD’de Yahudilerin genel kamuoyu içerisinde görünür kurumsal temsilleri önem taşıyor. Yükselen yeni siyasi eğilimlere göre sivil kurumlar, politik söylemler ve dış politika tercihlerinde ayarlamaya gidiliyor.
Sonuçta, Amerikalı Yahudilerde yükselen yeni toplumsal ve politik eğilimlerin İsrail’i etkilemeye aday gelişmeler olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. İsrail’in varlığını güçlü bir şekilde sürdürebilmesi için her zaman ABD’nin desteğine ihtiyacı var. Bu bağlamda, İsrail iç siyasetinin önemli bir çıpası yine Amerikalı Yahudilere hâkim olan siyaset, kültür ve zihniyete uyumlaşma çabası olacak.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 20 Eylül 2021’de yayımlanmıştır.