9 Ağustos’ta Belarus’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Alexander Lukaşenko, yayımlanan resmi rakamlara göre %80,23 oy alarak altıncı kez kazandı. Muhalefetin simgesel lideri Svyatlana Tsihanouskaya’nın ise %10,12 oy aldığı resmî olarak açıklandı[efn_note]Belarus’ta seçim sonuçları açıklandı, ortalık karıştı!, CNNTÜRK, 10.08.2020. https://www.cnnturk.com/dunya/belarusta-secim-sonuclari-aciklandi-ortalik-karisti [/efn_note]. Fakat 10 Ağustos’tan itibaren seçimlerin özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleşmediği ve hile karıştığı iddialarıyla on binlerce insan başkent Minsk’te ve diğer bölgelerde protesto gösterileri düzenlemeye başladı. Rusya, Belarus’ta yaşanan protestolara sessiz kalırken Avrupa Birliği ise seçimlerin sonuçlarını tanımadığını açıkladı[efn_note]Meduza, Glavy gosudarstv YES otkazalis’ priznat’ rezul’taty vyborov v Belorussii, 19.08.2020 https://meduza.io/news/2020/08/19/glavy-gosudarstv-es-otkazalis-priznat-rezultaty-vyborov-v-belorussii?utm_source=website&utm_medium=push&utm_campaign=browser_news https://www.haber7.com/dunya/haber/3004361-ab-belarusta-secim-sonucunu-tanimiyor [/efn_note].
Seçimlerden iki gün sonraysa, Lukaşenko’ya karşı muhalefetin ortak adayı olan Tsihanouskaya, Merkezi Seçim Komisyonu’na oyların yeniden sayılması talebini içeren bir dilekçe verdi; oradan ayrılırken yakın çevresine “Bir karar aldım” dedikten sonra kendisinden haber alınamadı. Bir süre sonra protestocuların evlerine dönmesini isteyen bir videosu yayınlandı. Bu videonun baskı altında çekildiği anlaşılıyordu. Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, Tsihanouskaya’nın Litvanya’ya sığındığını ve güvende olduğunu açıkladı[efn_note]Linas Linkevicius, Twitter, 11.08.2020
https://twitter.com/LinkeviciusL/status/1293055918586953730?s=20 [/efn_note]. Buna rağmen Belarus’un bazı devlet kurumlarında, televizyonlarında ve fabrikalarında gerçekleşen grev ve mitingler sürüyor[efn_note]Tatyana Nevedomskaya, Zabastovki v Belarusi: kakiye predpriyatiya protiv Lukashenko, DW, 17.08.2020, https://www.dw.com/ru/zabastovki-v-belarusi-kakie-predprijatija-protiv-lukashenko/a-54599090 [/efn_note]. Ülke genelinde internet kısıtlandı ancak özellikle protestocular arasında iletişim Rus bir girişimci tarafından geliştirilmiş, Whatsapp benzeri fakat anlık mesajlaşmanın güvenli olduğu Telegram programı üzerinden sağlanıyor, hatta çoğu haber ülke dışına da bu sayede gelmeye devam ediyor.
Başlangıçta Belarus muhalefetinin talebi olan seçimin yenilenmesi çağrısının karşılık bulmayacağını söyleyen Lukaşenko, 17 Ağustos’ta geri adım attı, öncelikle Anayasa değişikliğinin yapılması gerektiğini ancak sonrasında Başkanlık seçiminin yenileneceğini söyledi[efn_note]Lukashenko nazval usloviya peredachi polnomochiy prezidenta, RIA Novosti, 17.08.2020
https://ria.ru/20200817/1575892703.html[/efn_note] fakat gösteriler yatışmadı. Muhalif liderlerin verdiği bilgilere göre son on günde binlerce insan tutuklandı, 88 kişi hakkında hiçbir bilgi alınamadı, bir kişinin ise öldüğü açıklandı[efn_note]«Lukashenko derzhitsya tolko na strakhe». Pervyy glava Belarusi Stanislav Shushkevich o vykhode iz krizisa, TVRAİN, 18.08.2020
https://www.youtube.com/watch?v=ZTQi-NmWWAA[/efn_note].
Lukaşenko Belarus’a ne yaptı?
1994 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Lukaşenko için 2020 seçimleri en zor sınavdı. Lukaşenko, 1994’te Belarus Cumhuriyeti Yüksek Sovyet Başkanı Stanislav Shushkevich’ten iktidarı devralarak Belarus’un ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olmuştu. 1995 yılında referanduma gidilerek Rusçanın Belarus dili gibi devlet dili olması sağlandı, aynı zamanda jeopolitik olarak Rusya ile entegrasyon politikaları kabul edildi. 1997 yılında Rusya ile Belarus arasında Ortak Devlet’in kurulması anlaşması yapıldı. Belarus, 2002’de kurulan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ve 2014 yılında kurulan Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) de kurucu üyesi konumunda.
207 bin 600 metrekare büyüklüğünde olan Belarus’un nüfusu yaklaşık 9,5 milyon ve ağırlıklı olarak Ortodokslardan oluşuyor, ülkede %12’lik Katolik bir nüfus da var. Moskova Patrikhanesi’ne bağlı Belarus Ortodoks Kilisesi Rusya’dan sonra en yüksek oranlı Ortodoks ülkesi. Yani Rusya ile dinî bağları da kuvvetli.
Tarım ve sanayiye dayanan Belarus ekonomisinin %80’i kamuya ait, ihracatının %40’dan fazlası da Rusya ile yapılıyor. Kişi başı GSYİH 6 bin 744 dolar, Rusya’dan sübvanse desteğinin yanı sıra, Rusya içi fiyattan doğalgaz ve petrol alan Belarus’ta 2007- 2019 yılları arasında yapılan Rus yatırımları da 17 milyar dolar civarında[efn_note]Aleksandr Nadelnyuk i Diana Manucharyan, Kak ustroyena Belarus’ | Na neftyanoy igle RF: chto takoye ekonomika Belarusi v sravnenii s ukrainskoy. 7 grafikov, Liga Finans, 13.08.20 https://finance.liga.net/ekonomika/article/na-neftyanoy-igle-rf-chto-takoe-ekonomika-belarusi-v-sravnenii-s-ukrainskoy-7-grafikov[/efn_note].
Ekonomik olarak Rusya’ya bu kadar bağımlı olan Belarus, Freedom House raporuna göre özgür olmayan ülkeler içinde 195. sırada ve insan haklarının en çok ihlal edildiği ülkeler arasında[efn_note]V reytinge Freedom House Belarus’ po-prezhnemu ostayetsya v kategorii nesvobodnykh stran, Tut.by 05.03.2020, https://news.tut.by/economics/675177.html[/efn_note]. Lukaşenko, Rumen diktatörü Nikolay Çavuşesku’ya benzetiliyor ve muhalefetin mitinglerinde “Lukaşesko” olarak anılıyor[efn_note]Nikita Kurganov, Chem zakonchatsya protesty protiv Lukashenko. Chetyre stsenariya, Ura News, 15.08.2020, https://ura.news/news/1052445327[/efn_note].
Lukaşenko’nun başkanlık döneminde muhalif liderler ortadan kayboldu ve kendilerinden bugüne kadar hiç haber alınamadı, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine kısıtlamalar getirildi. 2020 seçimleri öncesinde muhalif Blogger ve Youtuber Sergey Tsihanouskaya’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığına izin verilmedi, tutuklandı, yerine eşi Svyatlana Tsihanouskaya, sembolik olarak muhalefetin ortak adayı olarak gösterildi.
10 Ağustos’ta başlayan protesto mitinglerinin lidersiz ve kaotik bir şekilde devam etmesi, eski Sovyet coğrafyasındaki Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan ve Ermenistan’dakilere benzer bir “Renkli bir devrim mi yaşanıyor?” sorusunu akıllara getiriyor. 2003 yılında Gürcistan’da Gül Devrimi, Ukrayna’da 2005’te Turuncu Devrim ve 2014’te Maydan Olayları, 2005’te Kırgızistan’da Lale Devrimi, 2019’da Ermenistan’da yaşanan Kadife Devrimi gibi renkli devrimler ile Belarus’ta yaşanan protesto gösterileri ve mitinglerin bazı ortak yanları var.
Belarus gösterilerinin rengi ne?
Öncelikle bütün bu hareketlerin ortak özelliği, jeopolitik olarak Rusya karşıtı ve Batı yanlı olması; iç politika bağlamında ise özgürlük ile demokrasi taleplerini seslendirmesi ve yolsuzluk karşıtı olmaları şeklinde özetlenebilir.
Jeopolitik açıdan Belarus ve Ukrayna’nın bir diğer özelliği de Slav dünyasının bir parçası olmaları ya da Rus jeopolitiği bağlamında “Ruskiy Mir” yani Rus Slav dünyasının öğeleri olarak Ortodoksluk dini bağlarına sahip olmalarıdır. Dolayısıyla Rusya’nın Belarus ile olan kültürel bağları ve akrabalık ilişkileri, ayrıca jeopolitik olarak da önemi göz önüne alınırsa, iki ülke arasındaki ilişkilerin değişmesi Rus jeopolitiği bakımından büyük bir kayıp olur.
Belarus’un bir diğer önemli özelliği de 1997 yılında Rusya ile imzalanan ortak ittifak devletinin kurulması protokolleridir. Rusya ve Belarus’un zaman içerisinde ekonomilerinin ve ordularının ortaklaşması ve birleşmeleri planlanıyor.
Rusya’nın Belarus için planı ne?
Fakat Rusya ile Belarus arasındaki ilişkilere baktığımızda, inişli-çıkışlı dönemlerin olduğu da gözlemleniyor. İki ülke arasındaki ilişkiler her zaman iyi olmadı hatta mevcut Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, Rusya’daki hükümete karşı açıkça eleştirilerde bulunarak Batı ile yakınlaşma isteğini dile getirmişti. Lukaşenko 2020 seçimlerine Rusya karşıtı söylemlerle girdi, seçim kampanyası döneminde Rus güvenlik şirketi Wagner’e bağlı 33 paralı asker, Belarus’u karıştırmak için geldikleri iddiası ile tutuklandı. Seçimlerden sonra ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e medya üzerinden çağrı yaparak Rusya’nın açık desteğini istedi. Ülkedeki muhalefetin Rusya karşıtı olduğunu ve Belarus’ta Rus dilini yasaklamak istediklerini öne sürdü. Ayrıca dış tehdidin söz konusu olduğunu vurgulayarak Polonya sınırındaki hava savunma sistemlerini aktif duruma getirdi.
Rusya, son yirmi yılda eski Sovyet coğrafyasında yaşanan değişimleri, bunların sonuçlarını ve yarattığı fırsatları iyi değerlendirdi. Ukrayna’da yaşanan kriz sonucunda komşuluk ve kültürel bağları güçlü olmasına rağmen, Rusya’nın karşısında bir düşman ülke bulması deneyimi, Ermenistan’da kendisini farklı şekilde gösterdi. 2019 yılında Ermenistan’da başlayan eylemlere bu defa çok karışılmadı, gelişmelere ve sürecin sonucuna göre adımlar atıldı. Keza değişimin gerçekleşmesi durumunda, Rusya, elindeki ekonomik, askerî ve siyasi etkinin yüksek olmasına rağmen yeni iktidarla çalışmaya hazır olduğunu belirtti. Ukrayna örneğinde görüldüğü gibi olaylara doğrudan müdahil olması durumunda halk üzerindeki yumuşak gücünün kaybolduğunu gördü. Belarus’ta benzer bir durumun tekrarlanmaması için daha ihtiyatlı yaklaşarak halk nezdindeki olumlu etkisini yitirmemeye çalışıyor. Bu durumun farkında olan Lukaşenko, Putin’e medya üzerinden baskı yapıyor ve Batı coğrafyasından dış tehdit aldıklarını vurgulayarak Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) çerçevesinde destek istiyor.
Putin açıkça Belarus’ta hızlı hareket etmeyerek “bekle ve gör” stratejisini izliyor. Bunun açık göstergesi, Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un Belarus’ta yaşanan krizi değerlendirirken “Belarus seçimleri daha iyi olabilirdi, yetkililer bunun farkında[efn_note]Lavrov: vybory prezidenta Belorussii ne byli ideal’nymi, TASS RU, 19.08.2020
https://tass.ru/politika/9236277[/efn_note]” açıklaması ve Kremlin sözcüsü Peskov’un Belarus halkının kendisinin bu krizde çözüm bulması gerektiğine dair sözleri[efn_note]Peskov: v sobytiya v Belorussii pytalis’ vmeshat’sya izvne, RİA Novosti, 19.08.2020 https://ria.ru/20200819/1575985378.html[/efn_note].
Batı’nın Belarus’taki olaylara bakışı ne?
Batı’ya göre Lukaşenko, uzun yıllardır Avrupa’nın son diktatörü olarak anılıyor. Her ne kadar Lukaşenko, Batı ile olan ilişkilerini düzeltmeye çalışmışsa da karşı taraftan bu isteğe olumlu bir yanıt verilmedi. Bugün ise Batı açık bir şekilde Lukaşenko karşıtı muhalefeti destekliyor.
16 Ağustos’ta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Belarus konusunda AB ülkeleri birlikte çalışılacağını açıkladı ve “Belarus halkının bağımsızlık ve özgürlüğe kavuşabilmesi için AB ile birlikte elimizden geleni yapacağız” dedi. AB üye ülkelerinin liderleri de olağanüstü zirve gerçekleştireceklerini ve Belarus’taki gelişmeleri görüşeceklerini bildirdi. 18 Ağustos’ta Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Putin ile Belarus konusunu telefonda müzakere ettiler.
Belarus’u bekleyen senaryolar neler?
Yine 18 Ağustos’ta Belarus muhalefetinin lideri Tsihanouskaya, çevresinde Milli Koordinasyon Şurası oluşturulduğunu açıkladı. Ayrıca işçi sendikaları da ülke genelindeki birçok kamu kurumunda devam eden grevlerin koordinasyonu için bir merkez oluşturdu. Muhalefet seçimlerin yenilenmesi çağrısı yapsa da, Lukaşenko tarafından bu çağrılara şimdilik olumlu bir yanıt verilmedi. Belarus’ta bunlar sonra olabileceklere dair üç senaryo geliştirmek mümkün:
Birinci senaryo, muhalefetin isteklerinin Lukaşenko tarafından karşılanması, kendisinin halktan özür dilemesi, ülkeyi terk ederek Rusya ya da Çin’e iltica etmesi ve seçimlerin yenilenmesi. İkinci senaryo, ülke genelinde duruma göre (bir ihtimal olağanüstü hal ilan ederek) muhalefetin itiraz ve protesto gösterilerini sert şekilde bastırması. Üçüncü ve son senaryo ise ülkede yapılacak Anayasa değişikliği ile yarı başkanlık ya da parlamenter sisteme geçilmesi; Lukaşenko’nun muhalefet ile iktidarı paylaşarak kendi makamını korumaya alması.
Yukarıda özetlenen senaryoların her biri ayrı riskler taşıyor. Ancak Belarus’ta halkın değişim istediği ve Lukaşenko’nun bu durumu göz önüne alarak dikkatli hareket edeceği, hatta tavizlerde bulunacağı öngörülüyor. Rusya da bu durumun farkında ve Lukaşenko’ya vereceği açık bir desteğin Belarus halkı nezdinde kendi algısının negatif yönde değişmesine yol açacağının bilincinde.
Batı’ya göre ise Belarus’ta yaşanan gelişmeler Lukaşenko’nun devrilmesi için bir fırsat; Polonya ve Litvanya gibi ülkeler muhalefete açıkça maddi ve manevi destek sağlıyor. Böylelikle Batı ile Rusya arasında Belarus üzerinden jeopolitik rekabetin yaşanacağı ve bunun yansımaların Rusya başta olmakla diğer eski Sovyet ülkelerine yansıması görülebilecek.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 21 Ağustos 2020’de yayımlanmıştır.