ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik hazırladığı barış planının ayrıntıları medyada yer aldı. Plan, Kırım’ın Rusya’ya bırakılması, işgal edilen doğu bölgelerinde Moskova’nın kontrolünün sürdürülmesi ve Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi gibi tartışmalı öneriler içeriyor. Plan, Tatar halkı üzerinde derin bir sarsıntı yarattı.
Guardian’dan Shaun Walker’a konuşan ve halen Ukrayna’da sürgün yaşayan Kırım Tatar Milli Meclisi eski başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu planı sert biçimde eleştirdi.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya arasında bir barış anlaşması planladığına dair haberleri ilk duyduğunda gözlerine inanamadığını söyleyen Kırımoğlu, son haberlere göre Washington’un barış planı kapsamında Kırım’ın ilhakını tanımaya hazırlandığını hatırlattı. Bunun, Kremlin’e verilmesi öngörülen tavizlerden biri olduğu belirtiliyor. “Kırım’da ne olduğunu tüm dünya biliyor,” diyen Kırımoğlu, “Bu, ABD’nin itibarını öyle bir zedeler ki, toparlanmaları çok zor olur. Bu gerçekten utanç verici olur,” ifadelerini kullandı.
Putin’le telefon görüşmesi
Mart 2014’teki ilhak sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bizzat arayarak Kırımoğlu’ndan Moskova’nın Kırım’ı ele geçirmesine destek vermesini istemiş. Putin’in, bu desteğin karşılığında Kırım Tatar toplumuna mali ve siyasi destek sözü verdiğini aktaran Kırımoğlu, “Putin bana Rus yönetimi altında ne kadar mutlu olacağımızı anlattı,” diyerek bu yaklaşımı küçümseyici bir tavırla hatırlıyor.
Ancak Kırımoğlu, Rusya’nın Kırım Tatarlarına yüzyıllardır uyguladığı baskının değişmeyeceğini belirterek bu teklifi reddetmiş. Bunun üzerine, bir ay sonra Kırım’a dönmeye çalıştığında Rus sınırında durdurulmuş ve bölgeye girişinin yasaklandığı kendisine bildirilmiş. O tarihten bu yana Kiev’de sürgünde yaşıyor.
“Bu adam son yıllarda karanlık bir hücrede mi tutuldu?”
81 yaşındaki Kırımoğlu, diplomatik nezaket gereği Trump yönetimiyle ilgili eleştirilerini yumuşatmak zorunda kalan Ukraynalı yetkililerin aksine, açık konuşuyor. Sessiz ama keskin ifadeleri ve kara mizah anlayışıyla dikkat çeken Kırımoğlu, Trump için şunları söylüyor:
“ABD’nin başındaki kişinin, artık hiçbir duygu hissetmeyen, kafasında sadece ‘anlaşma yapmak’ olan biri olduğu bir noktadayız… Söylediği şeylere bakın; Ukrayna’nın bu savaşı başlatmaması gerektiğini söylüyor. Bu adam son yıllarda karanlık bir hücrede mi tutuldu? Bir şey okuyor mu? Neye dayanarak konuşuyor?”
Kırımoğlu, Trump’ın Rusya elçisi Steve Witkoff’un, Rusya’nın üzerinde hak iddia ettiğini söylediği bölgelerin adlarını hatırlayamadığı bir röportajı da hatırlatıyor: “Bu adam ABD’li bir diplomat mı? Hayatımda birçok aptal diplomat gördüm ama böylesini ilk kez görüyorum.”
Sürgünün ilk halkası: Stalin dönemi
Kırımoğlu’nun hayatındaki ilk sürgün çok daha önceye, bebekliğine dayanıyor. Mayıs 1944’te, henüz altı aylıkken, Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin tüm Kırım Tatar halkını, Nazi işgali sırasında işbirliği yaptıkları iddiasıyla sığır vagonlarında Orta Asya’ya sürgüne göndermişti. Bu yolculukta on binlerce kişi hayatını kaybetti. 18. yüzyılın sonlarına kadar Kırım’da çoğunluğu oluşturan Tatar halkı, Büyük Katerina döneminden itibaren Rus baskısıyla azınlığa düştü. Stalin’in sürgünüyle birlikte Kırım Tatarları neredeyse tamamen silindi.
Sürgün dönüşü ve yeniden mücadele
Kırımoğlu ve diğer muhalifler, yıllarca sürgünden dönüş mücadelesi verdi. Askerlik hizmetini reddettiği için 1966’da hapse atıldı. “Vatanımı çalan bir ülkenin ordusunda savaşamazdım,” diyor.
Kırım Tatarlarının dönüşüne ancak 1989’da izin verildi. Ancak döndüklerinde bambaşka bir Kırım buldular. Evlerinin çoğuna el konmuş, köyleri yıkılmıştı.
Rus ilhakı ve yeni baskılar
1991’de Kırım Tatar Milli Meclisi başkanlığına seçilen Kırımoğlu, ilhakın ardından Kırım Tatarlarına yönelik yeni bir baskı dalgası başladığını söylüyor. Bugün sayıları 250 bin civarında olan topluluk, sık sık keyfi tutuklamalar ve baskılara maruz kalıyor.
Her ne kadar bazı Kırım Tatarları Rus yönetimiyle çalışmayı kabul etmiş olsa da, Kırımoğlu, çoğunun bu kararı baskı altında aldığını belirtiyor. Yine de ilhakın toplum üzerinde derin etkiler bıraktığını kabul ediyor. “İlhak sırasında anaokulunda olan çocuklar artık Rus müfredatına göre büyüdü. Şimdi Rus ordusuna katılacak yaşa geliyorlar. Elbette bu bilinç üzerinde etkili oluyor.”
Ancak Tatar ailelerin çocuklarına tarihlerini unutturmamaya çalıştığını vurgulayan Kırımoğlu, 1953’te Stalin’in ölümünü radyodan duyduğu anı hatırlıyor: “Herkes ağlıyordu ama Kırım Tatarları ağlamıyordu. Babam, ‘Sonunda o köpek hak ettiğini buldu,’ dedi. Bir akrabamız da gerekirse gözyaşı dökmek için biraz soğan getirmişti.”
Yıllar süren hapis ve kamplar
Sovyet döneminde yedi farklı davadan yargılanan Kırımoğlu, toplam 15 yılını cezaevlerinde ve çalışma kamplarında geçirdi. “Aldığım en uzun ceza üç yıldı. Bugünün Rusya’sında olsaydım, herhalde beni on kez kurşuna dizerlerdi,” diyor. “Şimdi insanlar yalnızca kulak misafiri olunan bir cümle yüzünden 17–20 yıl hapis cezası alıyor.”
“Kırım’ın kurtuluşu ertelendi”
2022 sonlarında ve 2023’te Ukrayna ordusunun ilerlemesi, Kırım’ın geri alınabileceğine dair umutları artırmıştı. 2023 sonunda Ukrayna askerî istihbarat başkanı Kirilo Budanov, Kırımoğlu’nu ziyaret etmiş ve Kırım’daki televizyonlara yeni yıl mesajı yayımlama önerisinde bulunmuş. Kırımoğlu, hazırladığı konuşmada 2024’ün Rus egemenliğinin son yılı olacağını ilan etmiş ve “yeni gelenlere” Rusya’ya dönmeleri çağrısında bulunmuş.
Ancak bu gerçekleşmedi. Kırımoğlu, “Görünüşe göre Kırım’ın kurtuluşu ertelendi,” diyerek umutsuzluğunu dile getiriyor. Eğer ABD Kırım’ı resmen tanırsa, uluslararası toplumun Kırım Tatarlarına yönelik baskıları hafifletmek için Rusya üzerinde baskı kurmasını umuyor.
Türkiye ile temaslar sonuçsuz
Kırımoğlu, Türkiye’ye, Kırım’da görev yapacak uluslararası bir gözlem heyetinin kurulması ve Meclis üyelerine Rus yasaları kapsamında yargılanmadan bölgeye giriş hakkı verilmesi için çağrıda bulundu. Nisan ayında Antalya’da yapılacak bir diplomatik forumda bu talepleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a doğrudan iletmeyi planlıyordu.
Ancak Erdoğan’ın program yoğunluğu gerekçesiyle görüşmeyi iptal ettiğini, yerine bir yardımcısını gönderdiğini belirtiyor. Yardımcının kendisine şunları söylediğini aktarıyor: “Bu aslında zaman meselesi değil. Erdoğan insanların isteklerini yerine getirmeyi seven biridir. Ne isteyeceğimi az çok biliyordu ve bunu yerine getiremeyeceğini de biliyordu.”
Bir hayat, iki sürgün
Kırımoğlu’nun hayatı, hüzünlü bir simetriye sahip. Onlarca yıl süren ilk sürgün, bir eve dönüşle sonuçlandı. Ancak ardından ikinci bir sürgün başladı. “Gulag’da geçen yıllar beni evimden uzak kalmaya alıştırdı,” diyor. “Kişisel olarak hiçbir şikayetim yok. Ama halkımız, 1944 sürgününden sonra yarım yüzyıl boyunca evlerine dönebilmek için mücadele etti. Şimdi yeniden zorunlu sürgüne uğradılar. Bu, gerçekten korkunç.”
Bu yazı ilk kez 4 Haziran 2025’te yayımlanmıştır.
