Çin-ABD-Rusya üçgeninde neler oluyor?

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Moskova'yı ziyareti Çin-Rusya ittifakına dönüşür mü? ABD bu ziyareti nasıl okudu? Bu üçgende kim nasıl düşünüyor, neyi hesaplıyor? Dr. Sabir Askeroğlu yazdı.

20 Mart’ta Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ülkesinde yeniden lider seçilmesinden sonra yaptığı ilk ziyaret Moskova’ya oldu.  Ziyaret, bütün başkentlerde özellikle Washington’da yakından izlendi. Akıllara da ABD-Çin-Rusya üçgeninde neler olduğu sorusunu getirdi.

Xi, Rusya’ya en son 2019’de gelmişti. İki liderin yüz yüze son görüşmesiyse 4 Şubat 2022’de, Ukrayna’daki çatışmaların başlamasından 20 gün önce, Pekin Olimpiyatları’nın açılışında gerçekleşmişti.

Xi’nin Moskova ziyareti Orta Doğu’da uzun süredir nüfuz mücadelesi veren Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin Çin’in arabuluculuğunda yeniden başlatılmasının ardından geldi.   Çin, bir ay önce de, Şubat’ın sonunda, Ukrayna-Rusya barış planını sunmuştu. Bu bağlamda Xi’nin Rusya ziyareti aynı zamanda onun bir “barış kurucu” lider olarakta öne çıkmasını sağladı.

Ziyaretin ilk gününde Putin ve Xi arasındaki kapalı görüşme yaklaşık 4,5 saat sürdü. İki ülke arasındaki ana müzakereler heyetlerin katılımıyla 21 Mart’ta yapıldı. İki günlük toplantıların ardından, Putin ve Xi, ekonomik işbirliğinin temel alanlarını geliştirme planı ve stratejik ortaklığın derinleştirilmesine dair iki ortak bildiri imzaladı.

Rusya bu ziyaretin yapılmasını çok istiyordu. Xi’nin Rusya’yı ziyaret edeceğine dair ilk açıklamayı da Rusya yapmıştı ama Çin tarafı uzun zaman ziyaretle ilgili sessiz kaldı. Bu durum, Çin’den çok Rusya’nın bu ziyarete ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Rusya-Çin görüşmelerinden de görüldüğü gibi Rusya’nın karşı karşıya kaldığı iki temel sorun var: ekonomik zorluklar ve Ukrayna savaşından kaynaklı olarak askerî zorluklar. Bu konularda Rusya Çin’den destek elde etmeye çalışıyor.

Rusya’nın ekonomik beklentileri

Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımlar nedeniyle Rusya ekonomisi zor durumda.

Son bir sene içerisinde Rusya’nın en önemli gelir kaynağını sağlayan petrol ve doğalgaza getirilen uluslararası sınırlamalar, Rusya nezdinde Çin’in önemini daha da artırdı. Rusya enerji kaynaklarını Çin ve Hindistan’a satmaya başladı.

Ancak Çin (ve Hindistan) Rus petrolünü ihtiyacı olduğu kadar ve %30 daha ucuza almaya başladı. Avrupa ambargo uygulanana kadar, 2022’nin yaz ve sonbaharında Rus doğalgazının fiyatı yaklaşık iki bin dolardı. Çin ise Sibirya Gücü Boru Hattı üzerinden doğalgazı 200 dolardan ithal ediyordu.

Bu bağlamda Çin, Rusya’da beklendiği gibi ülkenin ekonomisi için alternatif bir dayanak olamadı. Her ne kadar taraflar arasında bazı ekonomik anlaşmalar yapılmış olsa da, Çin Rusya’yla ekonomik ilişkilerini sınırlı tutmayı tercih etti. Putin’in yeni bir doğalgaz anlaşması imzalama önerisini kabul etmedi.

Oysa Rusya Avrupa’ya satamadığı doğalgazı Çin’e ihraç etmeyi hedefliyordu. Çin’in bu kararı Rusya’nın Çin’e ihraç etme amacıyla inşa etmekte olduğu Sibirya Gücü-2 Boru Hattı’nın akıbeti daha da belirsizleşti.

Ukrayna Savaşı

Putin-Xi görüşmesinin ikinci ana konusu Ukrayna’daki çatışmalar idi. Ukrayna Savaşı’nda Rusya istediği zaferi elde edemedi. Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek Rusya’nın ilerlemesini sınırlayabildi. Savaşın uzaması Rusya’nın kaynaklarını azalttı. Rusya’nın çatışmalarda en azından direnebilmesi için dış destek ihtiyacı daha da arttı.

Putin, Ukrayna müdahalesi öncesi, Şubat 2022’de Pekin’i ziyaret ettiğinde Çin’den destek istemişti. Çin, Rusya’nın bu isteğini cevapsız bıraktı. Çin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini açıklayarak Moskova’nın yanında olmadığını gösterdi. En son 24 Şubat’ta Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmek amacıyla sunulan barış planı, Rusya’nın Ukrayna’daki hedefleriyle uymadığı için destek görmedi.

Buna rağmen Rusya, Çin’den umudunu hâlâ kesmiş değil. Çünkü Rusya için Ukrayna Savaşı’nın psikolojik, maddi/siyasi boyutları var. Çin Devlet Başkanı’nın ziyareti iç ve uluslararası kamuoyuna Çin’in Moskova’yı desteklediği izlenimini verdi. Bu bağlamda ziyaret Putin’i destekleyenler için moral olurken, Rusya’nın hasmı olan Ukrayna yöneticileri içinse olumsuz bir gelişme şeklinde yorumlandı. Çin’in Rusya’ya somut bir destek vereceğine dair endişeler arttı.

Putin de aslında Ukrayna konusunda da Xi’den somut destek bekliyor. Bu destek, planlanan Ukrayna taarruzu için güçlü bir destek anlamına gelecekti ancak görünen o ki Çin Ukrayna Savaşı’yla ilgili Rusya’dan çok daha farklı bir beklentiye sahip.

Çin’in Rusya stratejisi

Ekonomik anlamda Rusya, Çin için Batı’ya tercih edilebilecek bir ülke değil. Çin’in dış ticaretinde Batı’nın toplam payı %44 iken, Rusya’nın ise sadece %3.

Küresel ekonomik güç olmasını Batı’yla ticari ilişkilerine borçlu olan Çin bu ilişkilerini sürmesini istiyor. Batı’ya rağmen Rusya’ya uygulanan yaptırımları by-pass edecek adımlardan uzak duracak. Çin daha çok Rusya pazarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyecektir.  Bu durumun Rusya’yı ekonomik ve ticari olarak Çin’e daha bağımlı hale getireceği düşünülebilir.

Ukrayna Savaşı’yla ilgili olarak da Çin’in çıkarları Rusya’nınkinden farklı. Çin’in Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yapabileceği pek fazla bir şey yok. Ayrıca savaşın devam etmesi birçok açıdan Çin’in çıkarına oluyor çünkü böylece ekonomik olarak Rusya’yı kendisine daha çok bağımlı hale getiriyor.

İkincisi, bu süreçte ABD dikkatini Doğu Avrupa’ya yoğunlaştırdı, NATO için en büyük tehdit Rusya ilan edildi. Bu jeopolitik gelişmeler de Çin’i rahatlattı. Bu nedenle Çin’in Şubat ayında önermiş olduğu barış planının elle tutulur herhangi bir tarafı yoktu, iyi niyet belirtilerinden öteye geçememişti. Bu nedenle de ne Ukrayna ne de Rusya bu planı destekledi. Pekin için barışı koruma girişimleri, dünya toplumunun gözünde kendi ağırlığını artırmak için yalnızca bir araç.

Üçüncüsü, Ukrayna Savaşı Rusya’nın askerî kaynaklarının erimesine neden oldu. Savaşın uzaması askerî olarak Rusya’yı daha da zor duruma sokabilir. Çin’in kuzey komşusunun zayıflaması, Pekin’in çıkarına olan bir durumdur. Zayıflayan Rusya’nın zaman içerisinde kaçınılmaz olarak Pekin’in etkisi altına gireceği söylenebilir.

Aslında Xi’nin Rusya ziyareti Rusya’ya destek vermek amacıyla değil Rusya’nın kendisine olan bağımlılığını yakından görmek için yapıldı. Ayrıca Çin, Rusya’yla ilişkileri ve verebileceği destek üzerinden ABD’ye baskı kurmak istiyor. Batı Çin’e baskı yaptıkça Pekin Moskova’yla yakınlaşabileceği mesajını veriyor. Diğer bir deyişle, Çin Rusya’yı eşit bir stratejik ortak olarak değil (müttefik demiyorum) Batı’yla ilişkilerinde bir koz olarak görüyor.

ABD’nin rahatsızlığı

ABD, Çin-Rusya yakınlaşmasına jeopolitik nedenlerden dolayı karşı. Çin’in Rusya üzerinde etkili olmasına da aynı derecede olumsuz bakıyor. Xi’nin ziyaretinin benzer bir biçimde Rusya’nın lehine olacağından da endişeli.

17 Mart’ta Uluslararası Ceza Mahkemesinin Putin’in tutuklanmasına ilişkin çıkardığı kararın Xi’nin Rusya ziyaretini engelleme amacını taşıdığına dair yorumlar yapıldı. Rusya muhalefet partisi Yabloko lideri Grigoriy Yavlinskiy, bu kararın özellikle Xi’nin Moskova ziyaretiyle aynı zamana denk getirilmesine dikkat çekti.

ABD, Pekin’in Ukrayna Savaşı’nın çözümüne ilişkin sunduğu barış planından son derece rahatsız olmuştu. Moskova ziyaretinde de herhangi bir biçimde bu konuyu gündeme getirmesini istemiyordu. ABD, Ukrayna Savaşı’yla ilgili olarak Çin’in Rusya’yı kınamasını talep ediyor ancak Çin bunu yapmıyor ve tarafsız kalmayı tercih ediyor.

Bununla beraber Çin, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan çıkar elde etmiş olsa da, bu yaptırımlardan etkilenen Rus ekonomisinin ayakta kalmasına da kolaylık sağladı; Rusya üzerindeki yaptırımların etkisini bir nevi azalttı. Durumsal bile olsa bu ilişki Washington’u rahatsız ediyor zira ABD’nin amacı yaptırımlar üzerinden Putin’in kararlarını etkilemek.

Çin Rusya’ya silah yardımı yapar mı?

Ukrayna Savaşı bağlamında ABD’yi en çok rahatsız eden konulardan biri Çin’in Rusya’ya silah yardımı yapması ihtimali. ABD bu konuda Çin’i uyardı. Ukrayna ise savaş sahasında Çin yapımı silahların bulunduğuna dair istihbaratının olmadığını açıkladı.

ABD Çin’i eleştirerek Pekin’e baskı kurmaya ve Rusya’dan uzak durmasını sağlamaya çalışıyor. Çin ise Rusya’yla ilişkilerini olası krizlerde ABD’ye karşı kullanmanın hesaplarını yapıyor.

Sonuç olarak Xi’nin Moskova ziyareti Çin’in orta vadede Rusya üzerinde etkisini artırmak ve bu etkiyi ABD’yle pazarlığında kullanmak içindi. Rusya da bu ziyareti kendi çıkarı için kullanmak istedi.

Görünen o ki, uluslararası alanda yanlızlaşan Rusya Çin’e daha çok bağımlı hale geliyor. Çin ise bu fırsatı çok temkinli ve hesaplı kullanmaya çalışıyor. Rusya Çin’in desteğini almakta zorlanıyor. Çin’in Rusya’ya destek vermesi ABD-Çin ilişkisine bağlı hale geliyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 24 Mart 2023’te yayımlanmıştır.

Sabir Askeroğlu
Sabir Askeroğlu
Dr. Sabir Askeroğlu - Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Güvenlik'tir. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Çin-ABD-Rusya üçgeninde neler oluyor?

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Moskova'yı ziyareti Çin-Rusya ittifakına dönüşür mü? ABD bu ziyareti nasıl okudu? Bu üçgende kim nasıl düşünüyor, neyi hesaplıyor? Dr. Sabir Askeroğlu yazdı.

20 Mart’ta Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ülkesinde yeniden lider seçilmesinden sonra yaptığı ilk ziyaret Moskova’ya oldu.  Ziyaret, bütün başkentlerde özellikle Washington’da yakından izlendi. Akıllara da ABD-Çin-Rusya üçgeninde neler olduğu sorusunu getirdi.

Xi, Rusya’ya en son 2019’de gelmişti. İki liderin yüz yüze son görüşmesiyse 4 Şubat 2022’de, Ukrayna’daki çatışmaların başlamasından 20 gün önce, Pekin Olimpiyatları’nın açılışında gerçekleşmişti.

Xi’nin Moskova ziyareti Orta Doğu’da uzun süredir nüfuz mücadelesi veren Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin Çin’in arabuluculuğunda yeniden başlatılmasının ardından geldi.   Çin, bir ay önce de, Şubat’ın sonunda, Ukrayna-Rusya barış planını sunmuştu. Bu bağlamda Xi’nin Rusya ziyareti aynı zamanda onun bir “barış kurucu” lider olarakta öne çıkmasını sağladı.

Ziyaretin ilk gününde Putin ve Xi arasındaki kapalı görüşme yaklaşık 4,5 saat sürdü. İki ülke arasındaki ana müzakereler heyetlerin katılımıyla 21 Mart’ta yapıldı. İki günlük toplantıların ardından, Putin ve Xi, ekonomik işbirliğinin temel alanlarını geliştirme planı ve stratejik ortaklığın derinleştirilmesine dair iki ortak bildiri imzaladı.

Rusya bu ziyaretin yapılmasını çok istiyordu. Xi’nin Rusya’yı ziyaret edeceğine dair ilk açıklamayı da Rusya yapmıştı ama Çin tarafı uzun zaman ziyaretle ilgili sessiz kaldı. Bu durum, Çin’den çok Rusya’nın bu ziyarete ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Rusya-Çin görüşmelerinden de görüldüğü gibi Rusya’nın karşı karşıya kaldığı iki temel sorun var: ekonomik zorluklar ve Ukrayna savaşından kaynaklı olarak askerî zorluklar. Bu konularda Rusya Çin’den destek elde etmeye çalışıyor.

Rusya’nın ekonomik beklentileri

Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımlar nedeniyle Rusya ekonomisi zor durumda.

Son bir sene içerisinde Rusya’nın en önemli gelir kaynağını sağlayan petrol ve doğalgaza getirilen uluslararası sınırlamalar, Rusya nezdinde Çin’in önemini daha da artırdı. Rusya enerji kaynaklarını Çin ve Hindistan’a satmaya başladı.

Ancak Çin (ve Hindistan) Rus petrolünü ihtiyacı olduğu kadar ve %30 daha ucuza almaya başladı. Avrupa ambargo uygulanana kadar, 2022’nin yaz ve sonbaharında Rus doğalgazının fiyatı yaklaşık iki bin dolardı. Çin ise Sibirya Gücü Boru Hattı üzerinden doğalgazı 200 dolardan ithal ediyordu.

Bu bağlamda Çin, Rusya’da beklendiği gibi ülkenin ekonomisi için alternatif bir dayanak olamadı. Her ne kadar taraflar arasında bazı ekonomik anlaşmalar yapılmış olsa da, Çin Rusya’yla ekonomik ilişkilerini sınırlı tutmayı tercih etti. Putin’in yeni bir doğalgaz anlaşması imzalama önerisini kabul etmedi.

Oysa Rusya Avrupa’ya satamadığı doğalgazı Çin’e ihraç etmeyi hedefliyordu. Çin’in bu kararı Rusya’nın Çin’e ihraç etme amacıyla inşa etmekte olduğu Sibirya Gücü-2 Boru Hattı’nın akıbeti daha da belirsizleşti.

Ukrayna Savaşı

Putin-Xi görüşmesinin ikinci ana konusu Ukrayna’daki çatışmalar idi. Ukrayna Savaşı’nda Rusya istediği zaferi elde edemedi. Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek Rusya’nın ilerlemesini sınırlayabildi. Savaşın uzaması Rusya’nın kaynaklarını azalttı. Rusya’nın çatışmalarda en azından direnebilmesi için dış destek ihtiyacı daha da arttı.

Putin, Ukrayna müdahalesi öncesi, Şubat 2022’de Pekin’i ziyaret ettiğinde Çin’den destek istemişti. Çin, Rusya’nın bu isteğini cevapsız bıraktı. Çin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini açıklayarak Moskova’nın yanında olmadığını gösterdi. En son 24 Şubat’ta Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmek amacıyla sunulan barış planı, Rusya’nın Ukrayna’daki hedefleriyle uymadığı için destek görmedi.

Buna rağmen Rusya, Çin’den umudunu hâlâ kesmiş değil. Çünkü Rusya için Ukrayna Savaşı’nın psikolojik, maddi/siyasi boyutları var. Çin Devlet Başkanı’nın ziyareti iç ve uluslararası kamuoyuna Çin’in Moskova’yı desteklediği izlenimini verdi. Bu bağlamda ziyaret Putin’i destekleyenler için moral olurken, Rusya’nın hasmı olan Ukrayna yöneticileri içinse olumsuz bir gelişme şeklinde yorumlandı. Çin’in Rusya’ya somut bir destek vereceğine dair endişeler arttı.

Putin de aslında Ukrayna konusunda da Xi’den somut destek bekliyor. Bu destek, planlanan Ukrayna taarruzu için güçlü bir destek anlamına gelecekti ancak görünen o ki Çin Ukrayna Savaşı’yla ilgili Rusya’dan çok daha farklı bir beklentiye sahip.

Çin’in Rusya stratejisi

Ekonomik anlamda Rusya, Çin için Batı’ya tercih edilebilecek bir ülke değil. Çin’in dış ticaretinde Batı’nın toplam payı %44 iken, Rusya’nın ise sadece %3.

Küresel ekonomik güç olmasını Batı’yla ticari ilişkilerine borçlu olan Çin bu ilişkilerini sürmesini istiyor. Batı’ya rağmen Rusya’ya uygulanan yaptırımları by-pass edecek adımlardan uzak duracak. Çin daha çok Rusya pazarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyecektir.  Bu durumun Rusya’yı ekonomik ve ticari olarak Çin’e daha bağımlı hale getireceği düşünülebilir.

Ukrayna Savaşı’yla ilgili olarak da Çin’in çıkarları Rusya’nınkinden farklı. Çin’in Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yapabileceği pek fazla bir şey yok. Ayrıca savaşın devam etmesi birçok açıdan Çin’in çıkarına oluyor çünkü böylece ekonomik olarak Rusya’yı kendisine daha çok bağımlı hale getiriyor.

İkincisi, bu süreçte ABD dikkatini Doğu Avrupa’ya yoğunlaştırdı, NATO için en büyük tehdit Rusya ilan edildi. Bu jeopolitik gelişmeler de Çin’i rahatlattı. Bu nedenle Çin’in Şubat ayında önermiş olduğu barış planının elle tutulur herhangi bir tarafı yoktu, iyi niyet belirtilerinden öteye geçememişti. Bu nedenle de ne Ukrayna ne de Rusya bu planı destekledi. Pekin için barışı koruma girişimleri, dünya toplumunun gözünde kendi ağırlığını artırmak için yalnızca bir araç.

Üçüncüsü, Ukrayna Savaşı Rusya’nın askerî kaynaklarının erimesine neden oldu. Savaşın uzaması askerî olarak Rusya’yı daha da zor duruma sokabilir. Çin’in kuzey komşusunun zayıflaması, Pekin’in çıkarına olan bir durumdur. Zayıflayan Rusya’nın zaman içerisinde kaçınılmaz olarak Pekin’in etkisi altına gireceği söylenebilir.

Aslında Xi’nin Rusya ziyareti Rusya’ya destek vermek amacıyla değil Rusya’nın kendisine olan bağımlılığını yakından görmek için yapıldı. Ayrıca Çin, Rusya’yla ilişkileri ve verebileceği destek üzerinden ABD’ye baskı kurmak istiyor. Batı Çin’e baskı yaptıkça Pekin Moskova’yla yakınlaşabileceği mesajını veriyor. Diğer bir deyişle, Çin Rusya’yı eşit bir stratejik ortak olarak değil (müttefik demiyorum) Batı’yla ilişkilerinde bir koz olarak görüyor.

ABD’nin rahatsızlığı

ABD, Çin-Rusya yakınlaşmasına jeopolitik nedenlerden dolayı karşı. Çin’in Rusya üzerinde etkili olmasına da aynı derecede olumsuz bakıyor. Xi’nin ziyaretinin benzer bir biçimde Rusya’nın lehine olacağından da endişeli.

17 Mart’ta Uluslararası Ceza Mahkemesinin Putin’in tutuklanmasına ilişkin çıkardığı kararın Xi’nin Rusya ziyaretini engelleme amacını taşıdığına dair yorumlar yapıldı. Rusya muhalefet partisi Yabloko lideri Grigoriy Yavlinskiy, bu kararın özellikle Xi’nin Moskova ziyaretiyle aynı zamana denk getirilmesine dikkat çekti.

ABD, Pekin’in Ukrayna Savaşı’nın çözümüne ilişkin sunduğu barış planından son derece rahatsız olmuştu. Moskova ziyaretinde de herhangi bir biçimde bu konuyu gündeme getirmesini istemiyordu. ABD, Ukrayna Savaşı’yla ilgili olarak Çin’in Rusya’yı kınamasını talep ediyor ancak Çin bunu yapmıyor ve tarafsız kalmayı tercih ediyor.

Bununla beraber Çin, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan çıkar elde etmiş olsa da, bu yaptırımlardan etkilenen Rus ekonomisinin ayakta kalmasına da kolaylık sağladı; Rusya üzerindeki yaptırımların etkisini bir nevi azalttı. Durumsal bile olsa bu ilişki Washington’u rahatsız ediyor zira ABD’nin amacı yaptırımlar üzerinden Putin’in kararlarını etkilemek.

Çin Rusya’ya silah yardımı yapar mı?

Ukrayna Savaşı bağlamında ABD’yi en çok rahatsız eden konulardan biri Çin’in Rusya’ya silah yardımı yapması ihtimali. ABD bu konuda Çin’i uyardı. Ukrayna ise savaş sahasında Çin yapımı silahların bulunduğuna dair istihbaratının olmadığını açıkladı.

ABD Çin’i eleştirerek Pekin’e baskı kurmaya ve Rusya’dan uzak durmasını sağlamaya çalışıyor. Çin ise Rusya’yla ilişkilerini olası krizlerde ABD’ye karşı kullanmanın hesaplarını yapıyor.

Sonuç olarak Xi’nin Moskova ziyareti Çin’in orta vadede Rusya üzerinde etkisini artırmak ve bu etkiyi ABD’yle pazarlığında kullanmak içindi. Rusya da bu ziyareti kendi çıkarı için kullanmak istedi.

Görünen o ki, uluslararası alanda yanlızlaşan Rusya Çin’e daha çok bağımlı hale geliyor. Çin ise bu fırsatı çok temkinli ve hesaplı kullanmaya çalışıyor. Rusya Çin’in desteğini almakta zorlanıyor. Çin’in Rusya’ya destek vermesi ABD-Çin ilişkisine bağlı hale geliyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 24 Mart 2023’te yayımlanmıştır.

Sabir Askeroğlu
Sabir Askeroğlu
Dr. Sabir Askeroğlu - Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Güvenlik'tir. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x