Suriye’de Esad rejiminin çöküşü Rusya’nın jeopolitik stratejisinde şok etkisi yaratı, güvenilir bir müttefik olarak itibarını zedeledi ve Rusya’nın sarsılmaz bir küresel bir güç olduğu yönündeki iddialara gölge düşürdü. Bir zamanlar istikrarın garantörü ve otokratik rejimlerin hamisi olarak bilinen Moskova, itibarının zedelendiğini ve bölgedeki hesaplarının bozulduğuna şahit oldu. Suriye’deki rejimin çökmesi Rusya’nın emelleri için önemli bir gerileme anlamına gelirken, bölgeler dinamiklerin ve küresel aktörlerin değişen önceliklerinin de altını çiziyor.
Katar Üniversitesi’nin Körfez Çalışmaları Merkezi’nden Doç. Nikolay Kozhanov, düşünce kuruluşu Chatham House için kaleme aldığı yazısında Esad rejiminin devrilmesinin Rusya’nın Orta Doğu ve ötesindeki konumu üzerindeki etkilerini inceliyor ve hızla değişen jeopolitik ortamda Moskova’yı bekleyen zorlukları ve fırsatları ele alıyor.
Yazının önce çıkan kısımlarını paylaşıyoruz:
“Esad rejiminin çöküşü Rusya’nın çıkarlarına Suriye’nin çok ötesinde bir ölçekte zarar verdi. Bu zararlardan ilki, Suriye’deki rejimin çöküşünün Rusya’nın ortaklarını ayakta tutabilecek güvenilir bir müttefik olduğuna dair itibarına ciddi bir darbe vurması oldu.
Rusya’nın 2015’te Suriye’ye müdahalesinden bu yana Moskova’nın propaganda aygıtı, ‘Rusya’yı istikrarın garantörü ve müttefik rejimlerin dış baskı ve iç tehditlere karşı koruyucusu’ olarak konumlandırıyor. Bu propaganda her zaman Esad ile başta Hüsnü Mübarek olmak üzere Amerikan müttefiklerinin kaderleri arasında karşılaştırma yaparak Kremlin’i “güvenilmez Amerikalılar” ile kıyasladı.
Esad’ın düşüşü potansiyel müttefiklerin Rusya’nın garantörlüğüne ilişkin güvenlerini sarsacaktır. Moskova’nın “Kimseyi yarı yolda bırakmıyoruz” demesi zorlaşacaktır.
Rusya Suriye’ye yaptığı tüm yatırımları kaybetti
Rusya bu vesile ile yatırımlarını da kaybetti. Esad rejimine sağladığı milyonlarca dolarlık kredilerin yanı sıra Esad’ı korumak için harcadığı askerî ve diplomatik çabalar hiçbir getirisi olmadan boşa gitti. Rusya’nın Esad’ın düşmesi ile tam olarak neleri kaybettiği henüz bilinmiyor.
Ancak Rusya’nın kaybettiği paha biçilemez olan ve boşa harcanan bir kaynak daha var: Rus askerlerinin ve Wagner paralı askerlerinin hayatları. Rusya’dan daha özgür ve siyasi olarak daha aktif olan bir toplumda Putin’e şu soru sorulabilirdi: “Askerlerimizin fedakarlıkları neyi başardı?” Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi Putin’e bu durumu ört pas etmesi için bir fırsat sağladı ve Rus ordusunun Suriye macerası unutuldu.
Suriye’deki Rus askerî varlığı uzun zamandır Moskova’nın Ortadoğu meselelerindeki siyasi ağırlığının bir sembolü oldu. Dahası, Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığı İran ile mevcut ittifakının ortaya çıkışında önemli bir etkendi.
Esad’ın düşmesiyle birlikte Moskova bu kozunu kaybetti. Bununla birlikte, Rusya’nın kendisini bir dünya gücü olarak konumlandırması için çok erken (ya da belki artık çok geç) olduğu da açıkça görüldü.
Bazı Rus uzmanların yaptığı açıklamalara rağmen, Rusya’nın Suriye’deki kayıplarının sorumlusu ABD, Trump ya da Biden değil. Rusya’nın bu kaybının sebebi, Türkiye ve İsrail gibi bölgesel aktörlerin eylemlerinin yanı sıra İran’ın ciddi bir şekilde zayıflamasının bir sonucu oldu.
Son olarak Moskova’nın Afrika’ya yönelik hedefleri de belirsizliğe düştü. Hmeymim hava üssü Rusya’nın küresel lojistik operasyonlarının önemli bir unsuruydu ve Afrika’ya kuvvet ve ağır silah tedariğini kolaylaştırıyordu. Şimdi Rusya’nın acilen tedarik rotalarını tekrar yapılandırması gerekecek. Bu her ne kadar mümkün olsa da para, zaman ve çaba gerektirecek.
Rusya’nın kayıplarını gözünüzde çok büyütmeyin
Ancak bu kayıplar Rusya için dünyanın sonu değil. Ülkede Esad’ın sebep olduğu savaş ekonomisi, Rus ve İranlı iş adamlarının faaliyet göstermekte zorlandığı zehirli bir ortamdı. Esad’ın inatçılığı, muhalefetle ve komşularıyla uzlaşmayı reddetmesi ve Moskova ile Tahran arasındaki bitmek bilmeyen denge oyunu onu zor bir ortak haline getirdi.
Esad’ın kendisi de Rusya’nın değişim çağrılarına uymak için bir neden görmüyordu. İç siyasetteki oyunlara saplanmıştı, iç savaşın başından beri kendi safında savaşan grupları yok ediyor veya zayıflatıyordu.
2024 yılına gelindiğinde, yasadışı uyuşturucu ticareti ve yolsuzluk ile ayakta duran Suriye ekonomisi çöküşün yaklaştığına dair işaretler veriyordu. Halk arasındaki umutsuzluk ve ordudaki motivasyonsuzluk en üst düzeye ulaştı ve rejim “içeriden çürümüş” bir devlete dönüştü. Tüm bunlar, Türkiye tarafından desteklenen ve Esad rejimine bir alternatif sunan muhalif yerleşim noktaları ile tam bir tezat oluşturuyordu.
Ruslar için bu, SSCB’nin Afganistan’daki kaderini tekrarlamak ve Esad’ın Suriye’si için topyekûn mali, ekonomik ve askerî sorumluluğu üstlenmek, ekonomisini tamamen finanse etmek ve Suriye ordusu için savaşmak ile geri adım atmak arasında bir tercih yapmak gerektiği anlamına geliyordu. Putin’in Ukrayna’daki esas savaşı göz önüne alındığında ilk seçenek gerçekçi gözükmüyordu.
Şam’ın düşüşü, Rusya’nın bölgedeki emellerine şüphesiz bir darbe olsa da, Kremlin’in hiç de istemediği uzun süreli bir çatışmadan kaçınmasını sağladı.
Rusya bölgede varlığını sürdürebilir
Suriye’deki iktidar değişimi Moskova için daha kötü olabilirdi. Muhalif dış güçler dünyanın geri kalanı ile müzakere etmeye istekli olduklarını gösterdiler ve devletin işleyişini bozmadılar. Bu, Rusya için önem teşkil ediyor zira Moskova devlet dışı aktörler yerine devlet kurumlarıyla muhatap olmayı tercih ediyor.
Rusya, Hmeymim ve Tartus askerî üsleri üzerindeki kontrolünü devam ettirme şansı son derece düşük olsa da, Esad sonrası bir Suriye’de varlığını sürdürebilir. Suriye halkının gözünde Rusya’nın imajı İran veya Esad kadar kötü bir konumda değil.
Moskova’nın bölgedeki kuvvetleri aynı zamanda bir yanda İranlılar ve rejim, diğer yandan da Şam ile ateşkes anlaşması imzalayan bölgeler arasında bir kalkan oluşturdu. Rusya, Suriyeli muhalif güçlerle iletişim kanallarını korudu ve hatta zaman zaman Esad’ın yerine geçecek birini bulmaya çalıştı.
Suriye’deki muhalifler ülkenin geleceğinin belirsiz olduğunun farkındalar. Rusya’yı bir dost olarak değilse bile tarafsız bir ülke olarak görmek istiyorlar.
Şam’a yapılan yürüyüş öncesinde Rusya ile muhalefet arasında bazı anlaşmaların yapılmış olması da mümkün. Şam’daki Rus Büyükelçiliği gelişen olaylar karşısında soğukkanlı davranırken, Moskova muhalefet ile kayda değer bir hızla diplomatik ilişkiler kurdu. Muhelefet de Hmeymim ve Tartus’daki Rus üslerine şimdilik dokunmamayı kabul etti.
Çıkarılan dersler
Esad’ın düşüşünden sonra Rusya muhtemelen “bekle ve gör” stratejisini benimseyecek ve Suriye’de yeni düzenin nasıl oluşacağını gözlemlemeye çalışacaktır. Moskova’nın esas hedefi, örneğin mevcut üslerinde askerî varlık göstererek ya da Türkiye gibi diğer bölgesel aktörlerle temas kurarak en azından asgari düzeyde nüfuzunu sürdürmek olacaktır.
Aynı zamanda Moskova, maliyetleri en aza indirmeye ve Basra Körfezi’ndeki Arap monarşileri gibi Orta Doğu’da daha fazla gelecek vadeden alanlara yönelmeye çalışacaktır. Suriye önemini koruyacak, ancak artık Rus stratejisinin öncelikli bir unsuru olmayacak.
Ancak Suriye’deki durumun Ukrayna üzerinde kritik bir önemi olabilir. Kremlin’deki stratejistlerin çıkarabileceği sonuçlardan biri, Esad’ın düşüşünün, Rusya’nın muhaliflere çok fazla taviz vermesinin, iç savaşın uzun süreli donmuş bir çatışmaya dönüşmesine göz yummasının ve düşman kontrolü altındaki bölgelerin geri alınamamış olmasının bir sonucu olduğudur.
Ukrayna’da bu durum kendini ateşkes veya müzakere çabalarının reddedilmesi şeklinde gösterebilir. Rusya, sadece güç kullanarak ve kendi koşullarını dayatarak uzun vadede olumlu sonuçlar alınabileceğine inandığı için muhtemelen daha sert bir tutum sergileyecektir.”
Bu yazı ilk kez 20 Aralık 2024’te yayımlanmıştır.