İsrail, İran’ın 13-24 Haziran’daki çatışmalarda yerleşim merkezlerine balistik füze atmasını “Savaş Suçu” olarak nitelemişti. Bu suçlamayı, Gazze’de açıkça soykırım suçu işleyen bir devletten duymak ironikti. Gazzeliler 7 Ekim 2023’ten bu yana topyekün saldırı altında. İsrail zaten senelerdir abluka altında tuttuğu şeridi tümden yok etmeye çalışıyor. Filistinlilerin en temel ihtiyaçları onlar için yaşamsal bir tehdit haline geldi. Bunları başında su geliyor. Gazze’de yaşayan yazar ve aktivist Ahmad Abushawish, Aljazzera’da yayınlanan makalesinde Filistinlilerin bir yudum su bulabilmek için ne denli büyük tehlikeleri göze almak zorunda kaldıklarını anlatıyor.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Gazze’de hayatın her alanında ölümle karşılaşıyoruz. Ölüm, sokaklarda, gökyüzünde ve evlerimizde bile ayrılmaz bir parçamız haline geldi. Bu durum artık kimse için şaşırtıcı değil; bu, uyum sağlamak zorunda kaldığımız acı bir gerçeklik.
Gazze’de ölmenin birçok yolu var, fakat kimse bu seçimleri yapma lüksüne sahip değil. Bombardımanlarda ölebilir, açlık nedeniyle yiyecek ararken keskin nişancı kurşunlarına hedef olabilirsiniz ya da açlıktan ölebilirsiniz. Sağlık Bakanlığı, yetersiz beslenme nedeniyle çoğu bebek ve çocuk olmak üzere 116 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
En tehlikeli iş: Su ve kanalizasyon işçiliği
Gazze’de en basit, temel ihtiyaçlar bile ölümcül hale gelebilir. Su da bunlardan biri: Suyun temini, aranması, içilmesi ve içinde yüzülmesi her açıdan tehlikelidir.
Soykırımın başlangıcından bu yana, İsrail ordusu Gazze’nin su altyapısını acımasızca hedef aldı. Gazze’nin su ve kanalizasyon altyapısının yüzde 85’inden fazlası, boru hatları, kuyular ve arıtma tesisleri dahil olmak üzere kullanılamaz durumda.
İsrail, işgal altındaki bölgelere su şebekesi için gerekli malzemelerin girişini engelleyerek onarımları zorlaştırıyor. Ayrıca su idaresi yetkililerinin depolarını hedef alarak ekipman ve yedek parçaları tahrip ediyor.
En trajik durum, onarım yapmaya veya su altyapısını işletmeye çalışan işçilerin doğrudan hedef alınarak öldürülmesidir. Su sektöründe çalışmak artık hayati tehlike arz eden bir iş haline geldi.
En son, 21 Temmuz’da İsrail işgal güçleri, Gazze Şehri’nin Remal mahallesindeki bir tuzlu su arındırma tesisine saldırdı ve bu saldırıda beş kişi hayatını kaybetti. Bu tesis, şehirdeki az sayıdaki faal su arıtma tesislerinden biriydi.
Gazze’deki su altyapısının tahrip edilmesi, bizi her gün su aramak zorunda bırakıyor. Evlere su taşımak için fahiş fiyatlar talep eden bazı savaş fırsatçıları türedi. Halkın büyük çoğunluğu bu maliyetleri karşılayamıyor.
Haliyle, Filistinliler günlük su ihtiyaçlarını karşılamak için uzun mesafeler yürümek ve plastik bidonlarla uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalıyor. Kavurucu güneşin altında beklemek sadece yorucu değil, aynı zamanda hayati tehlike de oluşturuyor.
13 Temmuz’da, evimden çok uzak olmayan Nuseirat mülteci kampında, su kamyonlarından su almak için sıra bekleyen sivillere İsrail’in attığı bir füze isabet etti.
Su kaynaklı salgın hastalıklar baş gösterdi
Bazen su kamyonları gelmiyor; bu durumda insan tüketimine uygun olmayan yerel kuyu sularını içmek zorunda kalıyorlar. Bu su, bakteri, kimyasal ve diğer kirleticilerle kontamine olduğundan su kaynaklı hastalıkların salgınlarına yol açabiliyor.
Ben de bu hastalıklardan birinin kurbanı oldum. Aylar önce, yerel bir kuyudan su içtikten sonra hepatit A’ya yakalandım. Cildim ve gözlerimin akı korkunç bir sarı renge büründü. Sürekli gelen mide bulantıları beni yemek yiyemez hale getirdi ve sürekli ateş, her nefes almamı zorlaştırıyordu. Ama en kötüsü, karnımdaki yakıcı ağrıydı: Sanki iç organlarım görünmez eller tarafından sıkılıyormuş gibi sürekli, kıvrılan bir acı. Haftalarca yataktan kalkamadım; vücudum zayıflamış, zihnim korkuyla dolmuştu.
Hastaneye gittiğimde de bir rahatlama yaşayamadım; yalnızca ağrı kesici ve üzerine ‘salamtek’ (geçmiş olsun) yazılmış bir reçete verdiler. Enfeksiyonla kendi başıma mücadele etmek zorunda kaldım.
Ben hayatta kaldım ama diğerleri o kadar şanslı değil. Hepatit, Gazze’de yaygın olan diğer su kaynaklı bulaşıcı hastalıklar gibi ölümcül bir hastalıktır.
Dayanılmaz yaz sıcağında, en azından deniz suyu Filistinlilere biraz nefes aldırır diye düşünülüyor; ancak bu da hayati tehlike arz ediyor.
Denize giren ölür!
Son haftalarda, İsrail ordusu Gazze’nin bütün kıyı şeridini yasak bölge ilan etti ve Filistinlilerin yüzmesini, balık tutmasını ve hatta suya yaklaşmasını yasakladı. Denize yaklaşan herkes ateş altında kalıyor.
Yasak öncesinde bile, İsrail ordusu, balık tutmak ve ailelerinin açlığını gidermek için denize girmek isteyen Filistinlilere saldırıyordu. BM’ye göre, Aralık 2024 itibarıyla yaklaşık 200 balıkçı öldürüldü; o tarihten bu yana çok daha fazlası hayatını kaybetti.
Suyun öte yanında bambaşka manzara
Bizi sıcaktan kurtaran tek yerden uzaklaştırılırken, sadece birkaç kilometre kuzeyde İsrailliler, aynı Akdeniz dalgalarının tadını çıkarıyor, güneşleniyor ve huzur içinde yüzüyor. Ayrıca uzun duşların ve akan suyun ayrıcalığını da yaşıyorlar; kişi başına günde 247 litre lüks su kullanıyorlar.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bir kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamak için günde 100 litre suya ihtiyacı vardır. Gazze’de insanlar şu anda günde iki ila dokuz litre su alabiliyor.
Su mücadelesi, Gazze’deki Filistinlilerin her gün verdiği birçok savaştan sadece biri: Açlık çeken aileleri besleyecek yiyecek, vantilatörleri çalıştıracak elektrik ve hastalıkları tedavi edecek ilaç yok. Buradaki hayatın her yönü bir dayanıklılık sınavı. Bu acımasız koşulların yükünü hafifletecek hiçbir şey; ne rahatlama, ne soluklanma, ne de en ufak bir konfor alanı yok.
21. yüzyılda, 7 milyardan fazla insanın yaşadığı, dünya liderlerinin refah, haysiyet ve hukukun üstünlüğünden bahsettiği bir dünyada, hâlâ en temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakıldığımızı anlayamıyorum.
İnsan Hakları İzleme Örgütü: Bu bir soykırım
Aralık 2024’te İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gazze’deki Filistinlilerin “soykırıma” maruz kaldığını açıkça ilan etti ve bu sonuca, İsrail’in “kasıtlı olarak su kesintisi uyguladığını” tespit ederek ulaştı. Örgüt, “Ağustos 2024 itibarıyla Gazze’de binlerce Filistinlinin yetersiz beslenme, susuzluk ve hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini” belirtti.
O günden bu yana bir yıl geçti. İsrail’in suyu silah olarak kullanması nedeniyle sayısız insan hayatını kaybetti. Sağlık yetkililerinin bu sayıları takip etme kapasitesi olmadığı için, bu rakamlar resmi ölü sayısına dahil edilmiyor.
Gerçekler ortada. Uluslararası medyada yayınlanıyor, sosyal medyada görülüyor. Yine de dünya sessiz kalıyor ve İsrail’i durdurmak için adım atmaktan ısrarla kaçınıyor.
Bu dünyaya şunu söylemek istiyorum: Sessizliğiniz, her gün üzerimize düşen bombalardan daha yüksek sesle yankılanıyor. Ya şimdi harekete geçin ya da Filistin halkının katledilmesine ve açlığa mahkûm edilmesine ortak olarak tarihe geçin.”
Bu yazı ilk kez 29 Temmuz 2025’te yayımlanmıştır.

https://www.aljazeera.com/opinions/2025/7/26/in-gaza-water-kills-too