20’inci yüzyılın büyük bir bölümünü birkaç ittifak ve bölgesel birlikle geçiren dünyada blok patlaması yaşanıyor. BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kuşak ve Yol İnisiyatifi, ABD’nin İngiltere ve Avustralya ile kurduğu AUKUS ilk akla gelenler arasında… Bunlara teknoloji ile değişen ekonomik konjonktürün gerektirdiği yeni bloklar da eklenebilir.
Kısa süre önce “Dünya Dikeydir: Teknoloji Küreselleşmeyi Nasıl Yeniden Kurguluyor?” başlıklı kitabı yayınlanan jeopolitik fütürist Abishur Prakash, Politico’dan yayınlanan yazısında 21’inci yüzyılın çığır açıcı teknolojilerinin ülkeleri ve şirketleri geleneksel alanlarının dışında müttefikler aramaya yönlendirdiğini ve klasik anlamda küreselleşmeyi törpülediğini vurguluyor:
“Lityum dörtlüsü”
“Dünyanın dört bir yanında ülkeler elektrikli araçlara geçiş yapmaya hazırlanırken Çin’den Tesla’ya kadar herkesin “ipini elinde tutacak” yeni bir jeopolitik blok Latin Amerika’da oluşuyor.
Bu yılın başlarında lityum endüstrisini millileştiren Meksika’nın öncülüğünü yaptığı bu yeni “Lityum İttifakı”, Arjantin, Bolivya ve Şili ile birlikte dünyanın lityumunun çoğunu kontrol eden dört ülkeyi biraraya getiriyor. Elektrik araçların bataryalarının en kritik unsuru olan lityum, hızla dünyanın en kritik emtialarından biri haline geliyor ve bu dört ülke bu kaynağın üretim ve ticaretini yönetmek istiyor.
“Çip dörtlüsü”
Hint-Pasifik bölgesinde de benzer bir gelişme var. ABD, çip tedarik zincirinde Çin’e bağımlı kalmamak ve Pekin’in teknolojik yükselişini engellemek amacıyla Japonya, Tayvan ve Güney Kore’ye “Çip 4” adını verdiği bir yarı iletken ittifakı önerdi. İttifak, Çin’in en büyük çip üreticisi olan “Yarı İletken İmalat Uluslararası Şirketi”nin ABD’nin yaptırımlarına karşılık olarak gelişmiş bir kripto para madenciliği çipini tanıtması ve Çin toplumunda ülkede yabancı çip taşıyan akıllı telefonlara, yerlilere kıyasla yüzde 400 vergi uygulanması gibi radikal fikirlerin ortaya çıktığı dönemde geldi.
“İnovasyon dörtlüsü”
Bu arada Ortadoğu’da, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), inovasyonu ileri taşımak amacıyla ABD ve Hindistan ile “I2U2” adı verilen yeni bir blok oluşturmak üzere güçlerini birleştirdi. Grubun ilk toplantısında, aralarında BAE’nin Hindistan genelinde “iklim akıllı teknolojiler” kullanan bir “gıda parkları” oluşturulmasından ABD’nin dünyaya daha sürdürülebilir enerji seçenekleri yaratmak amacıyla Hindistan’daki güneş enerjisi projelerine finansman sağlamasına kadar bir dizi konuda anlaşma imzalandı.
Orta Koridorcular
Orta Asya’da ise Kazakistan Avrasya boyunca fiziki ve dijital ticaretin akışını yeniden tasarlamak isterken, Çin, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin (KYİ) bir parçası olarak Asya ile Avrupa’yı Rusya ve Belarus üzerinden birleştiren “Kuzey Koridoru”nu inşa ediyor.
Ukrayna’daki savaş bu koridoru istikrarsız hale getirirken Kazakistan, Asya ile Avrupa’yı Türkiye üzerinden birleştirecek alternatif bir “Orta Koridor” önerdi. Bu, elbette, Avrupa’nın Rusya’dan kopmasını isteyen, ancak Avrupa şirketlerini Çin’in kollarına daha fazla iteceği için muallakta kalan ABD için bir sorun teşkil ediyor.
Kime oynamalı?
Bu beliren yeni bloklarla, dünya “hepimiz birimiz için” yaklaşımında son sürat uzaklaşıyor. Küreselleşmenin eski dönemi sona eriyor. Oluşan yeni ittifaklar ve koridorlar, hükümetlere ve iş dünyasını şaşkınlığa uğratacak daha fazla küresel kırılma yaratacak.
Her şeyden önce yaratılan bu yeni bloklar, Kanada, Fransa ve Almanya gibi ABD’nin geleneksel müttefiklerini içermiyor. İngiltere’yi bir kenara koyarsak ABD bu ittifaklarda daha çok Hint-Pasifik bölgesine eğiliyor ve bu da ABD’nin Avrupa ve Ortadoğu’daki eski ortakları için çelişkiler yaratıyor. Öyle ya, ABD’ye mi bağlı kalmalılar, yoksa başka ülkeler üzerine mi oynamalılar?
Hükümetlerinin katıldığı jeopolitik bloklardan da etkilenecek olan şirketler bu nedenle kendi bloklarını yaratıyorlar. SK Telecom ve Deutsche Telekom bir “Metaverse Alliance” kurmak için bir anlaşma imzalarken Tesla gibi şirketler kaynaklara ulaşmak için kendi tedarik zincirlerini oluşturmaya niyetli olduklarını açıkladılar.
Son olarak, tüm gözler Batı ya da Asya’dayken, Afrika da ilgi odağı oluyor. Son zamanlarda, Afrika Birliği (AfB), Üçüncü Afrika Entegrasyon Günü’nü Afrika entegrasyonu ve küreselleşmeden uzaklaşma teması altında gerçekleştirdi. AfB, kıtadaki şirketlere, dünyanın geri kalanına bağımlı olmamaları ve kendi kendilerine yeterli olmaları gerektiğini şimdiden açıkça belirtiyor.
Zemin kayması yaşanıyor
Küresel ekonomi onlarca yıldır açık ve erişilebilir durumda, ancak dünyayı yeni fay hatlarına bölen yeni bir zemin kayması yaşanıyor.
Bu fay hatlarının çoğu ideolojik. Bu, ideolojinin ortadan kaybolmuş gibi göründüğü son yıllara göre büyük bir değişim. Bu yeni blokların vereceği kararların sadece ülkeler veya şirketler tarafından değil, sıradan insanlar tarafından da hissedileceği açık.
Yakın gelecekte, dünyayı yönetmek için rekabet eden birden fazla blok olacak. Ve bu bloklar, ülkeleri ve şirketleri yanlarına çekmenin yaratıcı yollarını bulurken, birbirleriyle bir arada var olmak zorunda kalacaklar. Peki, bu bloklar fikirlerini uygulamak için ne kadar ileri gidecek? Ayrıca birlikte yaşama kaçınılmaz olarak zorlaştığında ne olacak?”
Bu yazı ilk kez 12 Ekim 2022’de yayımlanmıştır.