Koridorlar rekabetinde neler olabilir? İran politika değiştirir mi?

Reisi döneminde bir hayli gerileyen Tahran-Bakü ilişkileri neden tekrar düzelmeye başladı? Reisi sonrası dönemde ilişkiler nasıl şekillenebilir? İlişkilerde Rusya’nın bel bağladığı Kuzey-Güney Koridoru’nun etkisi ne olur? Bütün bunlar Türkiye’yi nasıl etkiler? Doç. Dr. Ramin Sadık yazdı.

19 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan-İran sınırında inşası tamamlanan Kız Kalesi ve Hudaferin barajlarının açılışını yaptılar. İki ülke sınırında bir araya gelen cumhurbaşkanları, açılışları iki ülke ilişkileri açısından tarihi bir sayfa olarak nitelendirdiler, projelerin iki ülke halkını ve devletini daha da yakınlaştıracağını vurguladılar.

Ancak tören bittikten sonra bir anda ajanslara, geri dönmekte olan İran Cumhurbaşkanı Reisi ve yanındakileri taşıyan helikopterin kaybolduğu haberleri düştü. Şimdilik kaza olduğu düşünülen ve açıklanan bu olaydan sonra gündeme gelen konulardan biri de Azerbaycan – İran ilişkileri oldu. Bir süredir yolunda gitmeyen ilişkilerin bu baraj açılışlarıyla artık yoluna girmeye başladığı düşünülüyordu.

Peki, son yıllarda oldukça sıkıntılı giden ilişkilerdeki bu değişimin sebebi neydi? Bölgedeki koridorlar rekabetinin bu süreçte etkisi ne? Reisi’nin ölümü sonrası, tüm bölgeyi etkileme potansiyeli olan İran’ın Güney Kafkasya politikası değişir mi?

Reisi döneminin genelinde İran-Azerbaycan İlişkileri gergin geçmişti

Aslında İran’ın Güney Kafkasya politikası dendiğinde kuşkusuz öncelikli olarak İran-Azerbaycan ve Ermenistan ilişkileri akla geliyor.

İbrahim Reisi döneminin geneline bakıldığında İran-Azerbaycan ilişkileriyle ilgili olumlu ifadeler kullanmak oldukça zor. Zira Reisi göreve başladığında Karabağ Savaşı sona ermiş, İran’ın Güney Kafkasya’da ortaya çıkan mevcut statükodan hoşnut olmadığı anlaşılmıştı.

Son bir yıldır ise Azerbaycan ile İran arasında çok ciddi gerilimler yaşanmıştı. Dahası iki ülke arasındaki ilişkiler en son Ocak 2023’te Tahran’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yapılan silahlı saldırı ve bir Azerbaycanlı güvenlik görevlisinin hayatını kaybetmesi sonucu en alt düzeye kadar düşmüştü. Hatta Aliyev Mayıs 2023’te yaptığı açıklamada Azerbaycan-İran ilişkilerini “en düşük düzey” diye tanımlamıştı.[1] Diğer yandan İran’ın üst düzey yetkililerinin sürekli olarak Zengezur Koridoru’na karşı beyanları, Azerbaycan’ın duymak istemediği Tahran’dan gelen mesajlar olmuştu. Zira, Zengezur Koridoru, Türkçe konuşulan bölgelerin kesintisiz kara ulaşımını sağlayacak. Bu durum da İran’da jeo-politik önemini yitirme endişesi doğruyor.

Azerbaycan ile yaşadığı gerilimlerden sonra İran, Ermenistan ile ilişkilerini daha da geliştirmeye özen göstermişti. Bu bağlamda iki ülkenin üst düzey yetkilileri karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirmiş, İran’ın Ermenistan’ın Gafan şehrinde açılan konsolosluğuna mukabil, Tebriz’de de Ermenistan konsolosluğunun açılması konusunda mutabakata varılmıştı. Diğer yandan Ermenistan’ın bir süredir Hindistan’dan almakta olduğu askerî araçlar ile teçhizatın İran üzerinden ulaştırılması dikkatleri çekmişti.

Tüm bunlara rağmen Azerbaycan ile İran, diplomatik kanallar vasıtasıyla ikili görüşme kapısını açık tutmuş, bu bağlamda ülkeler arasındaki sorunlara çözüm yollar aramışlardı. Haliyle Azerbaycan ile İranlı üst düzey yetkililer defalarca sorunları gidermek için gerek yüz yüze gerekse de telefon görüşmeleri gerçekleştirmişlerdi.

Fakat Azerbaycan’ın 19-20 Eylül 2023 tarihinde Karabağ’da terör karşıtı bir günlük operasyon yapması sonrasında iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldı.

İran’ın Azerbaycan politikası neden değişti?

Eylül 2023’te Azerbaycan’ın Karabağ’daki ayrılıkçı yapıya son vererek ülke topraklarının tamamında egemenlik haklarını sağlaması bölgede yeni bir durum ortaya çıkarttı. Zira olaydan sonra İran Azerbaycan’a yönelik dış politikasında güncelleme yaptı. Hatta Tahran yönetimi, komşu Azerbaycan’a Karabağ’da yeniden yapılanma konusunda destek vermeğe hazır olduğunu bildirdi. O günlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, İran’dan “pozitif sinyaller” aldıklarını ifade etti.

Aras Koridoru girişimi

İran özellikle Azerbaycan ile ekonomik ilişkileri önceliklendirerek politikasında güncelleme yapınca, Azerbaycan da Nahçıvan’a uzayacak Zengezur Koridoru’na alternatif olarak İran üzerinden bir koridor açılması yönünde esneklik yaptı. İran’ın Zengezur Koridoru konusundaki tavrı bilinen bir gerçekti. İbrahim Reisi de daha önce koridora karşı olduğunu dile getirmişti.

Dolayısıyla iki ülke arasında yeniden ikili ilişkilerin geliştirilmesi hususunda olumlu sinyallerin geldiği bir dönemde, İran’ın Aras Koridoru diye nitelediği bir güzergâh konusunda görüşmeler olumlu bitti. Nitekim geçtiğimiz yıl Ekim ayı sonlarında iki ülke, sınırda bir gümrük kapısı ile Nahçıvan’a kadar gidecek bir demiryolu hattı ve Aras Nehri üzerinde bir araç köprüsü inşası konusunda anlaşmaya vardı.

Bu arada ilişkilerde somut adım olarak geçtiğimiz 2023’ün aralık ayı sonlarında Azerbaycan-İran sınırında, Astara Nehri üzerinde bir araç köprüsünün ve yaya geçidinin açılışı yapıldı.[2]

Ermenistan rahatsızlığı

Tabii İran ile Azerbaycan arasında yeniden sıcak politik temasların başlamasına paralel olarak Ermenistan da ülkesine güvenlik gerekçesiyle Batılı ülkeleri çekmekteydi. İran aslında Ermenistan’ın bir süredir Batılı ülkeler ile yakınlaşmaya başlamasından rahatsızdı. Dahası Ermenistan’ın geçtiğimiz yıl ABD ile ortak askerî tatbikat yapması Tahran’da endişe kaynağı olmuştu. Ayrıca ülke sınırlarında AB misyon temsilcilerini yerleştirmesi ve Fransa ile askerî-teknolojik işbirliği yapması Tahran’ın hoşuna gitmeyen adımlardı.

İran bu gelişmeler üzerine önce diplomatik kanallar vasıtasıyla, akabinde ise doğrudan Ermeni yönetimine attığı adımlardan hoşlanmadığını iletti. Nitekim 2024’ün ocak ayında İran Cumhurbaşkanı Reisi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile telefon görüşmesinde bölgenin, bölge dışı güçlerin rekabet alanı olmasından memnun olmadıklarını ifade etti.[3]

Kuzey-Güney Koridoru etkisi

İran’dan Azerbaycan’a yönelik olumlu sinyallerin arkasında büyük bir ihtimalle Rusya var. Çünkü özellikle son dönemde Ermenistan ile epey bir sorun yaşayan Rusya’nın, İran’ı Azerbaycan ile arayı düzeltmeye ikna etmesinin arkasında başka bir koridordan faydalanma isteği olduğu düşünülebilir: Kuzey-Güney koridoru.

Bu koridor Rusya dış pazarı açısından önemli.

Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) 7.200 km uzunluğunda gemi, demiryolu ve karayolları vasıtasıyla bir yük taşıma rotası. Hindistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Rusya, Orta Asya ve Avrupa’ya uzanıyor.

Hindistan’dan başlayan bu koridor, İran’dan sonra Gürcistan ve Azerbaycan üzerinden Rusya’ya ulaşıyor. Ancak Gürcistan yolu sıkıntılı. Zira Ermenistan’dan geçen yol uluslararası ulaşım açısından yeteri kadar kaliteli değil, Gürcistan kısmında ise Rusya ile sınır bölgesinde kışın kar nedeniyle yolda sık sık kapanma oluyor. O yüzden en uygunu Azerbaycan üzerinden geçmesi. Bu nedenle hem İran hem de Rusya Azerbaycan’ı yanlarına çekmek istiyor.

Diğer yandan Ermenistan’ın sürekli Zengezur Koridoru’na karşı çıkması, İran’ın da aynı şekilde Zengezur Koridoru’na sıcak bakmaması dış pazara açılmak arzusunda olan Rusya’yı B planını uygulama noktasında harekete geçirdiği, bu bağlamda şimdilik Zengezur Koridoru yerine “Kuzey-Güney Koridoru”na daha fazla ağırlık vermeyi öncelediğini tahmin etmek mümkün.

Esasında “Kuzey-Güney Koridoru” denen projenin temeli, Eylül 2000 tarihinde Rusya, İran ve Hindistan arasında varılan anlaşmaya dayanıyor.  2022 yılına kadar projede ciddi bir ilerleme görülmemişti. Zira İran’a uygulanan yaptırımlar dolayısıyla ülke istikrarlı ödeme sistemlerinden uzaklaştırılmıştı. Haliyle Rus iş dünyası için İran ile iş yapma, potansiyel bir baş ağrısı olarak algılanmaktaydı.

Fakat Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesi Kuzey-Güney Koridoru konusunda mevcut yaklaşımı değiştirdi. Nitekim Rus iş dünyası artık doğuda alternatif kazanç yolları aramaya başladı. Bunun için de söz konusu koridorun ehemmiyeti her iki taraf açısından da arttı.

Rusya’nın bu koridor üzerinden dış pazara açılması, İran için de elverişliydi. Gerçekten de yaptırımlar nedeniyle zor durumda olan İran’ın, koridorun 2022 yılı itibariyle aktif olarak kullanılması sebebiyle Rusya’ya ihracatında kayda değer artış gözlemlendi. Batılı şirketlerin Rusya’yı terk etmesinden sonra İran şirketlerine ait inşaat malzemeleri Rusya pazarlarında yer almaya başladı. Hatta Rusya ile İran arasında yapılan görüşmeler ile Rusya pazarına inşaat malzemeleri tedarik edecek İran şirketlerinin listesi hazırlandı. Diğer yandan 2023’ün aralık ayında Cumhurbaşkanı Reisi’nin Moskova’da Putin ile görüşmesi esnasında Avrasya Ekonomik İşbirliği ile imzalanan ve gelecekte onaylanması beklenen serbest ticaret anlaşmasından da büyük ümitler beslediği anlaşıldı.[4] Dolayısıyla her iki ülkenin ticari ilişkileri geliştirme isteği, Kuzey-Güney Koridoru konusunda birlikte adımlar atmaya niyetli olduklarını da gösterdi.[5]

Tabii Kuzey-Güney Koridoru’nun bir kısmının Azerbaycan’dan geçmesi hem Rusya, hem de İran açısından Azerbaycan ile ilişkileri önceliğe alma noktasında tetikleyen önemli bir ayrıntı. Bu bağlamda kanaatimizce Rusya’nın Karabağ’daki barış gücü askerlerini çekmesinin de sebeplerinden birisi, Kuzey-Güney Koridoru noktasında Azerbaycan’dan daha fazla adım atmasını beklemesi. Aynı şekilde Reisi’nin de son dönemde Azerbaycan ile ilişkileri geliştirmekte arzulu olmasını Rusya ile ticarete verdiği önem bağlamında değerlendirmek daha doğru.

Yeni dönemde İran’ın Güney Kafkasya politikası nasıl şekillenir?

28 Haziran’da İran’da yeni cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Adaylar içerisinde öne çıkması muhtemel isimlerden biri de, vekâleten cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Muhammed Muhbir. Muhbir’in hayat hikayesi onun adaylığıyla ilgili bazı ipuçları veriyor.

68 yaşındaki Muhammed Muhbir, İran dinî lideri Ali Hamaney’e yakın bir isim. Muhbir 2021’de Reisi’nin yardımcısı seçilinceye kadar dinî liderin doğrudan kontrolündeki yatırım fonu SETAD’ın başkanlığını yapmıştı. SETAD devrimden sonra 1980’lerde Humeyni’nin emriyle kurulan ve şah yönetiminden elde edilen varlıkların gelirlerinin hayır kurumlarına aktarıldığı bir yarı devlet kurumu olarak biliniyor. Reuters’in geçtiği bilgilere göre kurumun yönettiği varlıkların değeri 95 milyar dolar hacminde.

Haliyle dinî lidere en yakın isimlerden birinin İran’da cumhurbaşkanı adayı olması ve seçilmesi, İran’ın Güney Kafkasya politikasının aynı şekilde devam edeceği yönünde yorumlanabilir.

Muhbir’in ismi son dönemde İran’dan Rusya’ya askerî teknolojik aktarımlar konusunda da geçiyor. Dolayısıyla Muhbir’in, Rusya için de tercih edilen bir isim olması ihtimali öne çıkıyor.

Rusya, İran ile devam eden işbirliğinin daha da artmasından yana. Vladimir Putin’in bunu helikopter kazasının hemen ardından taziye telefonu esnasında açıkça dile getirmesi dikkat çekti. Diğer yandan Rusya, Kuzey-Güney Koridoru bağlamında İran ile Azerbaycan arasında son dönemde ikili ilişkilerin gelişmesinden memnuniyet duyduğunu da ifade ediyor.[6] Dolayısıyla Muhbir’in aday olup seçilmesi durumunda İran’ın Azerbaycan ile ilişkilerinin Rusya ile paralel şekilleneceği beklenebilir.

Kuşkusuz cumhurbaşkanı kim olursa olsun, İran’ın Güney Kafkasya’ya yönelik politikasında ciddi bir değişim beklenmiyor. Bu bağlamda Tahran yönetiminin, Karabağ Savaşı’ndan sonra bölgede ortaya çıkan Türkiye-Azerbaycan birlikteliğinden rahatsızlık duymaya devam edeceği, sık sık Zengezur Koridoru aleyhinde çıkışlar yapacağı tahmin edilebilir.

Ermenistan’a gelince, onun da Batı’yla yakın temasları Tahran yönetimi için kırmızıçizgi olarak görülebilir.

Gürcistan konusunda Tahran’ın, Azerbaycan’dan geçen güzergaha alternatif olarak Tiflis ile yakın ilişkileri sürdürmesi beklentisi hakim. Dahası Gürcistan’daki mevcut yönetimin Batı’ya uzak olması İran’ın beklentilerine yanıt verir nitelikte.

Dolayısıyla İran, yeni dönemde de Güney Kafkasya konusunda Rusya’nın etkin, Batı ve Türkiye’nin zayıf olacağı bir denklemi daha fazla olumlu kabul edecektir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 3 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

[1] https://www.interfax.ru/world/899996

[2] https://www.amerikaninsesi.org/a/7484629.html

[3] https://iz.ru/1653818/igor-karmazin/shakhskii-mat-pochemu-ukhudshilis-otnosheniia-irana-i-armenii

[4] https://novayagazeta.eu/articles/2024/04/17/ekonomika-izoliantov

[5] http://government.ru/news/49880/

[6] https://apa.az/mdb-olkeleri/rusiya-azerbaycan-iran-munasibetlerinin-normallasmasini-alqislayib-844307

Ramin Sadık
Ramin Sadık
Doç. Dr. Ramin Sadık - 1977’de Azerbaycan’da doğdu. 1999’da İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2003’de Marmara Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yüksek lisansını, yine aynı üniversitede 2009’da doktorasını tamamladı. 2010-2014 yıllarında Azerbaycan Muallimler Enstitüsü’nde öğretim üyeliği ve Azerbaycan Bilimler Akademisi’ne bağlı Şeki Regional Merkezi’nde bilim sekreterliği görevinde bulundu. 2014’te Türkiye’ye dönen Ramin Sadıgov halen Bayburt Üniversitesi’nde doktor öğretim üyesi olarak çalışıyor. Rusça ve İngilizce bilen Sadıgov, daha çok Kafkasya tarihi, Osmanlı-Rusya, Rusya-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri üzerine, aynı zamanda Bolşevik Devrimi ile Rusya’nın 20. Yüzyıl başlarındaki askeri ve siyasi tarihi üzerine çalışmalar yapıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Notify of
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Koridorlar rekabetinde neler olabilir? İran politika değiştirir mi?

Reisi döneminde bir hayli gerileyen Tahran-Bakü ilişkileri neden tekrar düzelmeye başladı? Reisi sonrası dönemde ilişkiler nasıl şekillenebilir? İlişkilerde Rusya’nın bel bağladığı Kuzey-Güney Koridoru’nun etkisi ne olur? Bütün bunlar Türkiye’yi nasıl etkiler? Doç. Dr. Ramin Sadık yazdı.

19 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan-İran sınırında inşası tamamlanan Kız Kalesi ve Hudaferin barajlarının açılışını yaptılar. İki ülke sınırında bir araya gelen cumhurbaşkanları, açılışları iki ülke ilişkileri açısından tarihi bir sayfa olarak nitelendirdiler, projelerin iki ülke halkını ve devletini daha da yakınlaştıracağını vurguladılar.

Ancak tören bittikten sonra bir anda ajanslara, geri dönmekte olan İran Cumhurbaşkanı Reisi ve yanındakileri taşıyan helikopterin kaybolduğu haberleri düştü. Şimdilik kaza olduğu düşünülen ve açıklanan bu olaydan sonra gündeme gelen konulardan biri de Azerbaycan – İran ilişkileri oldu. Bir süredir yolunda gitmeyen ilişkilerin bu baraj açılışlarıyla artık yoluna girmeye başladığı düşünülüyordu.

Peki, son yıllarda oldukça sıkıntılı giden ilişkilerdeki bu değişimin sebebi neydi? Bölgedeki koridorlar rekabetinin bu süreçte etkisi ne? Reisi’nin ölümü sonrası, tüm bölgeyi etkileme potansiyeli olan İran’ın Güney Kafkasya politikası değişir mi?

Reisi döneminin genelinde İran-Azerbaycan İlişkileri gergin geçmişti

Aslında İran’ın Güney Kafkasya politikası dendiğinde kuşkusuz öncelikli olarak İran-Azerbaycan ve Ermenistan ilişkileri akla geliyor.

İbrahim Reisi döneminin geneline bakıldığında İran-Azerbaycan ilişkileriyle ilgili olumlu ifadeler kullanmak oldukça zor. Zira Reisi göreve başladığında Karabağ Savaşı sona ermiş, İran’ın Güney Kafkasya’da ortaya çıkan mevcut statükodan hoşnut olmadığı anlaşılmıştı.

Son bir yıldır ise Azerbaycan ile İran arasında çok ciddi gerilimler yaşanmıştı. Dahası iki ülke arasındaki ilişkiler en son Ocak 2023’te Tahran’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yapılan silahlı saldırı ve bir Azerbaycanlı güvenlik görevlisinin hayatını kaybetmesi sonucu en alt düzeye kadar düşmüştü. Hatta Aliyev Mayıs 2023’te yaptığı açıklamada Azerbaycan-İran ilişkilerini “en düşük düzey” diye tanımlamıştı.[1] Diğer yandan İran’ın üst düzey yetkililerinin sürekli olarak Zengezur Koridoru’na karşı beyanları, Azerbaycan’ın duymak istemediği Tahran’dan gelen mesajlar olmuştu. Zira, Zengezur Koridoru, Türkçe konuşulan bölgelerin kesintisiz kara ulaşımını sağlayacak. Bu durum da İran’da jeo-politik önemini yitirme endişesi doğruyor.

Azerbaycan ile yaşadığı gerilimlerden sonra İran, Ermenistan ile ilişkilerini daha da geliştirmeye özen göstermişti. Bu bağlamda iki ülkenin üst düzey yetkilileri karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirmiş, İran’ın Ermenistan’ın Gafan şehrinde açılan konsolosluğuna mukabil, Tebriz’de de Ermenistan konsolosluğunun açılması konusunda mutabakata varılmıştı. Diğer yandan Ermenistan’ın bir süredir Hindistan’dan almakta olduğu askerî araçlar ile teçhizatın İran üzerinden ulaştırılması dikkatleri çekmişti.

Tüm bunlara rağmen Azerbaycan ile İran, diplomatik kanallar vasıtasıyla ikili görüşme kapısını açık tutmuş, bu bağlamda ülkeler arasındaki sorunlara çözüm yollar aramışlardı. Haliyle Azerbaycan ile İranlı üst düzey yetkililer defalarca sorunları gidermek için gerek yüz yüze gerekse de telefon görüşmeleri gerçekleştirmişlerdi.

Fakat Azerbaycan’ın 19-20 Eylül 2023 tarihinde Karabağ’da terör karşıtı bir günlük operasyon yapması sonrasında iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldı.

İran’ın Azerbaycan politikası neden değişti?

Eylül 2023’te Azerbaycan’ın Karabağ’daki ayrılıkçı yapıya son vererek ülke topraklarının tamamında egemenlik haklarını sağlaması bölgede yeni bir durum ortaya çıkarttı. Zira olaydan sonra İran Azerbaycan’a yönelik dış politikasında güncelleme yaptı. Hatta Tahran yönetimi, komşu Azerbaycan’a Karabağ’da yeniden yapılanma konusunda destek vermeğe hazır olduğunu bildirdi. O günlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, İran’dan “pozitif sinyaller” aldıklarını ifade etti.

Aras Koridoru girişimi

İran özellikle Azerbaycan ile ekonomik ilişkileri önceliklendirerek politikasında güncelleme yapınca, Azerbaycan da Nahçıvan’a uzayacak Zengezur Koridoru’na alternatif olarak İran üzerinden bir koridor açılması yönünde esneklik yaptı. İran’ın Zengezur Koridoru konusundaki tavrı bilinen bir gerçekti. İbrahim Reisi de daha önce koridora karşı olduğunu dile getirmişti.

Dolayısıyla iki ülke arasında yeniden ikili ilişkilerin geliştirilmesi hususunda olumlu sinyallerin geldiği bir dönemde, İran’ın Aras Koridoru diye nitelediği bir güzergâh konusunda görüşmeler olumlu bitti. Nitekim geçtiğimiz yıl Ekim ayı sonlarında iki ülke, sınırda bir gümrük kapısı ile Nahçıvan’a kadar gidecek bir demiryolu hattı ve Aras Nehri üzerinde bir araç köprüsü inşası konusunda anlaşmaya vardı.

Bu arada ilişkilerde somut adım olarak geçtiğimiz 2023’ün aralık ayı sonlarında Azerbaycan-İran sınırında, Astara Nehri üzerinde bir araç köprüsünün ve yaya geçidinin açılışı yapıldı.[2]

Ermenistan rahatsızlığı

Tabii İran ile Azerbaycan arasında yeniden sıcak politik temasların başlamasına paralel olarak Ermenistan da ülkesine güvenlik gerekçesiyle Batılı ülkeleri çekmekteydi. İran aslında Ermenistan’ın bir süredir Batılı ülkeler ile yakınlaşmaya başlamasından rahatsızdı. Dahası Ermenistan’ın geçtiğimiz yıl ABD ile ortak askerî tatbikat yapması Tahran’da endişe kaynağı olmuştu. Ayrıca ülke sınırlarında AB misyon temsilcilerini yerleştirmesi ve Fransa ile askerî-teknolojik işbirliği yapması Tahran’ın hoşuna gitmeyen adımlardı.

İran bu gelişmeler üzerine önce diplomatik kanallar vasıtasıyla, akabinde ise doğrudan Ermeni yönetimine attığı adımlardan hoşlanmadığını iletti. Nitekim 2024’ün ocak ayında İran Cumhurbaşkanı Reisi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile telefon görüşmesinde bölgenin, bölge dışı güçlerin rekabet alanı olmasından memnun olmadıklarını ifade etti.[3]

Kuzey-Güney Koridoru etkisi

İran’dan Azerbaycan’a yönelik olumlu sinyallerin arkasında büyük bir ihtimalle Rusya var. Çünkü özellikle son dönemde Ermenistan ile epey bir sorun yaşayan Rusya’nın, İran’ı Azerbaycan ile arayı düzeltmeye ikna etmesinin arkasında başka bir koridordan faydalanma isteği olduğu düşünülebilir: Kuzey-Güney koridoru.

Bu koridor Rusya dış pazarı açısından önemli.

Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) 7.200 km uzunluğunda gemi, demiryolu ve karayolları vasıtasıyla bir yük taşıma rotası. Hindistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Rusya, Orta Asya ve Avrupa’ya uzanıyor.

Hindistan’dan başlayan bu koridor, İran’dan sonra Gürcistan ve Azerbaycan üzerinden Rusya’ya ulaşıyor. Ancak Gürcistan yolu sıkıntılı. Zira Ermenistan’dan geçen yol uluslararası ulaşım açısından yeteri kadar kaliteli değil, Gürcistan kısmında ise Rusya ile sınır bölgesinde kışın kar nedeniyle yolda sık sık kapanma oluyor. O yüzden en uygunu Azerbaycan üzerinden geçmesi. Bu nedenle hem İran hem de Rusya Azerbaycan’ı yanlarına çekmek istiyor.

Diğer yandan Ermenistan’ın sürekli Zengezur Koridoru’na karşı çıkması, İran’ın da aynı şekilde Zengezur Koridoru’na sıcak bakmaması dış pazara açılmak arzusunda olan Rusya’yı B planını uygulama noktasında harekete geçirdiği, bu bağlamda şimdilik Zengezur Koridoru yerine “Kuzey-Güney Koridoru”na daha fazla ağırlık vermeyi öncelediğini tahmin etmek mümkün.

Esasında “Kuzey-Güney Koridoru” denen projenin temeli, Eylül 2000 tarihinde Rusya, İran ve Hindistan arasında varılan anlaşmaya dayanıyor.  2022 yılına kadar projede ciddi bir ilerleme görülmemişti. Zira İran’a uygulanan yaptırımlar dolayısıyla ülke istikrarlı ödeme sistemlerinden uzaklaştırılmıştı. Haliyle Rus iş dünyası için İran ile iş yapma, potansiyel bir baş ağrısı olarak algılanmaktaydı.

Fakat Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesi Kuzey-Güney Koridoru konusunda mevcut yaklaşımı değiştirdi. Nitekim Rus iş dünyası artık doğuda alternatif kazanç yolları aramaya başladı. Bunun için de söz konusu koridorun ehemmiyeti her iki taraf açısından da arttı.

Rusya’nın bu koridor üzerinden dış pazara açılması, İran için de elverişliydi. Gerçekten de yaptırımlar nedeniyle zor durumda olan İran’ın, koridorun 2022 yılı itibariyle aktif olarak kullanılması sebebiyle Rusya’ya ihracatında kayda değer artış gözlemlendi. Batılı şirketlerin Rusya’yı terk etmesinden sonra İran şirketlerine ait inşaat malzemeleri Rusya pazarlarında yer almaya başladı. Hatta Rusya ile İran arasında yapılan görüşmeler ile Rusya pazarına inşaat malzemeleri tedarik edecek İran şirketlerinin listesi hazırlandı. Diğer yandan 2023’ün aralık ayında Cumhurbaşkanı Reisi’nin Moskova’da Putin ile görüşmesi esnasında Avrasya Ekonomik İşbirliği ile imzalanan ve gelecekte onaylanması beklenen serbest ticaret anlaşmasından da büyük ümitler beslediği anlaşıldı.[4] Dolayısıyla her iki ülkenin ticari ilişkileri geliştirme isteği, Kuzey-Güney Koridoru konusunda birlikte adımlar atmaya niyetli olduklarını da gösterdi.[5]

Tabii Kuzey-Güney Koridoru’nun bir kısmının Azerbaycan’dan geçmesi hem Rusya, hem de İran açısından Azerbaycan ile ilişkileri önceliğe alma noktasında tetikleyen önemli bir ayrıntı. Bu bağlamda kanaatimizce Rusya’nın Karabağ’daki barış gücü askerlerini çekmesinin de sebeplerinden birisi, Kuzey-Güney Koridoru noktasında Azerbaycan’dan daha fazla adım atmasını beklemesi. Aynı şekilde Reisi’nin de son dönemde Azerbaycan ile ilişkileri geliştirmekte arzulu olmasını Rusya ile ticarete verdiği önem bağlamında değerlendirmek daha doğru.

Yeni dönemde İran’ın Güney Kafkasya politikası nasıl şekillenir?

28 Haziran’da İran’da yeni cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Adaylar içerisinde öne çıkması muhtemel isimlerden biri de, vekâleten cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Muhammed Muhbir. Muhbir’in hayat hikayesi onun adaylığıyla ilgili bazı ipuçları veriyor.

68 yaşındaki Muhammed Muhbir, İran dinî lideri Ali Hamaney’e yakın bir isim. Muhbir 2021’de Reisi’nin yardımcısı seçilinceye kadar dinî liderin doğrudan kontrolündeki yatırım fonu SETAD’ın başkanlığını yapmıştı. SETAD devrimden sonra 1980’lerde Humeyni’nin emriyle kurulan ve şah yönetiminden elde edilen varlıkların gelirlerinin hayır kurumlarına aktarıldığı bir yarı devlet kurumu olarak biliniyor. Reuters’in geçtiği bilgilere göre kurumun yönettiği varlıkların değeri 95 milyar dolar hacminde.

Haliyle dinî lidere en yakın isimlerden birinin İran’da cumhurbaşkanı adayı olması ve seçilmesi, İran’ın Güney Kafkasya politikasının aynı şekilde devam edeceği yönünde yorumlanabilir.

Muhbir’in ismi son dönemde İran’dan Rusya’ya askerî teknolojik aktarımlar konusunda da geçiyor. Dolayısıyla Muhbir’in, Rusya için de tercih edilen bir isim olması ihtimali öne çıkıyor.

Rusya, İran ile devam eden işbirliğinin daha da artmasından yana. Vladimir Putin’in bunu helikopter kazasının hemen ardından taziye telefonu esnasında açıkça dile getirmesi dikkat çekti. Diğer yandan Rusya, Kuzey-Güney Koridoru bağlamında İran ile Azerbaycan arasında son dönemde ikili ilişkilerin gelişmesinden memnuniyet duyduğunu da ifade ediyor.[6] Dolayısıyla Muhbir’in aday olup seçilmesi durumunda İran’ın Azerbaycan ile ilişkilerinin Rusya ile paralel şekilleneceği beklenebilir.

Kuşkusuz cumhurbaşkanı kim olursa olsun, İran’ın Güney Kafkasya’ya yönelik politikasında ciddi bir değişim beklenmiyor. Bu bağlamda Tahran yönetiminin, Karabağ Savaşı’ndan sonra bölgede ortaya çıkan Türkiye-Azerbaycan birlikteliğinden rahatsızlık duymaya devam edeceği, sık sık Zengezur Koridoru aleyhinde çıkışlar yapacağı tahmin edilebilir.

Ermenistan’a gelince, onun da Batı’yla yakın temasları Tahran yönetimi için kırmızıçizgi olarak görülebilir.

Gürcistan konusunda Tahran’ın, Azerbaycan’dan geçen güzergaha alternatif olarak Tiflis ile yakın ilişkileri sürdürmesi beklentisi hakim. Dahası Gürcistan’daki mevcut yönetimin Batı’ya uzak olması İran’ın beklentilerine yanıt verir nitelikte.

Dolayısıyla İran, yeni dönemde de Güney Kafkasya konusunda Rusya’nın etkin, Batı ve Türkiye’nin zayıf olacağı bir denklemi daha fazla olumlu kabul edecektir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 3 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

[1] https://www.interfax.ru/world/899996

[2] https://www.amerikaninsesi.org/a/7484629.html

[3] https://iz.ru/1653818/igor-karmazin/shakhskii-mat-pochemu-ukhudshilis-otnosheniia-irana-i-armenii

[4] https://novayagazeta.eu/articles/2024/04/17/ekonomika-izoliantov

[5] http://government.ru/news/49880/

[6] https://apa.az/mdb-olkeleri/rusiya-azerbaycan-iran-munasibetlerinin-normallasmasini-alqislayib-844307

Ramin Sadık
Ramin Sadık
Doç. Dr. Ramin Sadık - 1977’de Azerbaycan’da doğdu. 1999’da İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2003’de Marmara Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yüksek lisansını, yine aynı üniversitede 2009’da doktorasını tamamladı. 2010-2014 yıllarında Azerbaycan Muallimler Enstitüsü’nde öğretim üyeliği ve Azerbaycan Bilimler Akademisi’ne bağlı Şeki Regional Merkezi’nde bilim sekreterliği görevinde bulundu. 2014’te Türkiye’ye dönen Ramin Sadıgov halen Bayburt Üniversitesi’nde doktor öğretim üyesi olarak çalışıyor. Rusça ve İngilizce bilen Sadıgov, daha çok Kafkasya tarihi, Osmanlı-Rusya, Rusya-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri üzerine, aynı zamanda Bolşevik Devrimi ile Rusya’nın 20. Yüzyıl başlarındaki askeri ve siyasi tarihi üzerine çalışmalar yapıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Notify of
guest

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x
()
x