Koalisyon Irak’ta kalıcı hale mi geliyor?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına Irak’taki Direniş Ekseni de misilleme de bulunuyor. ABD’yi zora sokan bu durum, Irak’taki ABD güçlerinin şekil değiştirerek kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bu durumdan hangi ülkelerin nasıl etkileneceğini ve ne anlama geldiğini Yusuf Can Ayaz yazdı.

İsrail-Filistin çatışmaları Ortadoğu’nun çeşitli bölgelerinde askerî dengeleri etkilemeye devam ediyor. Bu durumdan etkilenen ülkelerin başında Irak var.

İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan saldırısını başlatmasından beri, İran uzantılı Direniş Ekseni tıpkı Lübnan ve Yemen’den olduğu gibi Irak’tan da bazı hedefleri vuruyor. Irak’tan İsrail’e havada imha edilen füzeler çok sık olmasa da gönderiliyor. Fakat Irak’taki asıl hedef, ABD ve Uluslararası Koalisyon’un askerî varlığı. Bu durum, ABD’nin bölgedeki geleceği konusunda önemli gelişmelerin yaşanmasına sebep oluyor.

Bu gelişmelerin başında da Irak’ın isteğiyle 2014 yılında DAEŞ’e karşı ABD önderliğinde kurulan Uluslararası Koalisyon’un yakın bir zamanda açıklanması beklenen son görev tarihinin belirsiz bir geleceğe ertelenmesi var.

Nitekim, Irak Dışişleri Bakanlığı, 15 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Uluslararası Koalisyon‘un görevinin sonlandırılacağı tarihe ilişkin yapılacak açıklamanın ertelendiğini duyurdu.

Güncel gelişmeler bağlamında gerçekleştirildiği belirtilen erteleme kararı Uluslararası Koalisyon ve İran destekli milis gruplar arasındaki gerginliğin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu ertelemeyle üstü kapalı olarak Uluslararası Koalisyon‘un görev süresinin uzatılması özellikle Irak ve Suriye başta olmak üzere ABD askerî varlığının geleceği açısından kritik bir karar olarak öne çıkıyor.

Irak’ta Uluslararası Koalisyon varlığı

Uluslararası Koalisyon’un kurulduğu hukuki zemin Irak’ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne yazdığı 22 Eylül 2014 tarihli mektupla oluştu. Mektupla Irak ve Suriye’deki DAEŞ tehdidine yer verilirken Suriye’nin bu tehdidi bastırmak konusunda yetersiz olduğuna dikkat çekilmesi üzerine ABD Suriye’de yaptığı operasyonları bu hukuki zemine oturtmuştu.

87 devletten oluşan Uluslararası Koalisyon bünyesinde ABD’nin 2 bin 500 askeri Irak’ta, 900 askeri Suriye’de görev üstleniyor. Daha önce ABD ve Irak arasında gerçekleştirilen müzakereler sonucunda muharip statüdeki askerlerin çekilmesi kararı alınmış ve Uluslararası Koalisyon’un faaliyetlerinin eğitim ve danışmanlık gibi hizmetlere odaklanarak devam edeceği konusunda mutabakata varılmıştı. Ancak ABD’nin Irak’taki askerî varlığında nicelik bakımından bir azalmanın olmaması dikkat çekmişti.

Suriye’de ise Irak’taki gibi bir stabilizasyonun sağlanamaması ve DAEŞ tehdidinin gündemden düşmemesi, Uluslararası Koalisyon’un görev süresine ilişkin bir tartışmanın dahi yapılamamasını beraberinde getiriyor.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin önceki hükümetlere kıyasla istikrar düzeyini artırması hükümete karşı beklentiyi de yükseltiyor. Sudani’nin İran ve ABD ile pozitif ilişkilerini sürdürerek denge politikası izlemesi hem iç hem dış politikada karşılaşılan sorunların çözümünde kilit bir öneme sahip.  Bu çerçevede Sudani 2023’te DEAŞ tehdidinin artık Irak güvenlik güçlerinin mücadele edebileceği boyutta olduğunu belirterek Uluslararası Koalisyon’un görev süresinin sonlandırılmasına yönelik bir girişim başlatmıştı.

Uluslararası Koalisyon’a yönelik saldırılar

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan süreçte Direniş Ekseni’ne mensup Şii milis gruplar, sınır ötesi saldırılarla Uluslararası Koalisyon’u zor durumda bırakıyor.

Ketaib Hizbullah, Nuceba Hareketi, Ketaib Seyit eş-Şüheda, Asaib Ehlil Hak, Bedir Örgütü, Ensar Allah el-Awfiya Hareketi, Ashap el-Kafh (21 Ağustos’ta adını Doğu Kudüs Tugayları anlamına gelen Ketaib Şark el-Kudüs olarak değiştirdi), Ketaib İmam Ali gibi birçok milis grubun bileşkesini oluşturan Irak İslami Direnişi bu saldırıların başlıca aktörü olarak öne çıkıyor.

Bu grupların bir kısmının siyasi kanatlarının bulunması ve Haşdi Şaabi şemsiyesi altında faaliyet göstermeleri, Uluslararası Koalisyon’un hedef tespitini zorlaştırıyor. Irak İslami Direnişi, Irak dışında Suriye ve Ürdün’de de ABD’yi hedef alırken Uluslararası Koalisyon’un Bağdat dahil olmak üzere Irak’ın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği misillemeler, güvenlik durumunu olumsuz etkiliyor.

Başbakan Sudani’nin Uluslararası Koalisyon’un Irak’tan çekilmesine yönelik teşebbüsü, başta ABD olmak üzere koalisyon ülkeleriyle müzakerelere dönüştü. Müzakereler sonucunda çekilme yönünde mutabık kalındığı ve ileriki süreçte çekilme tarihiyle lojistik detayların açıklanacağı duyurulmuştu. Ancak, Irak hükümetinin güncel güvenlik kaygıları nedeniyle çekilmenin ertelendiği anlaşılıyor. Zira Irak hükümeti, üzerindeki İran ve ABD etkisine rağmen ülkenin bir hesaplaşma alanına dönüşmesini istemiyor. Sudani’nin bu hamlesi de Uluslararası Koalisyon’un çekilmesine müteakip ülkeyi askerî güçle beraber siyasi güce de sahip olan milis gruplara bırakmak istememesinden kaynaklanıyor.

Uluslararası Koalisyon’un geleceği: Yerel ve bölgesel etkiler

ABD’nin İsrail’e desteği sebebiyle Arap ülkeleriyle ilişkilerinin gerilmesi ve Ortadoğu’daki askerî varlığının hedef haline gelmesi, ABD açısından riskler doğururken Uluslararası Koalisyon’un Irak’ta kalması ise ABD için geçici bir kazanım olarak görülebilir.

Erteleme, İran ve Irak’taki İran yanlısı siyasi gruplar için olumsuz bir karar olmakla birlikte bu siyasi oluşumların güç kazanması için bir “öteki”nin varlığı bağlamında önem taşıyor. Zira Filistin’e destek söyleminin bir dışavurumu olan saldırılar Uluslararası Koalisyon’un varlığının sonlandırılmaması sebebiyle devam edecektir.

Ayrıca 2025’te Irak’ta parlamento seçimlerinin planlanması İran destekli siyasi oluşumların bu söylem üzerinden güç kazanmasına sebep olabilir. Nitekim hükümeti kuran “Devleti Yönetme İttifakı”, büyük ölçüde İran ile yakın siyasi ilişkilere sahip “Koordinasyon Çerçevesi” tarafından kontrol ediliyor. Hatta Başbakan Sudani yaptığı periyodik toplantılarla yönetime ilişkin konuları bu siyasi gruplarla görüşüyor.

ABD’nin Irak’tan muharip kuvvetlerini çektiği süreçte NATO Irak Misyonu’nun yaklaşık 8-10 kat genişletilmesi kararı alınmıştı. Iraklı yetkililerin 2024 itibarıyla NATO yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde ilişkileri geliştirme isteğine sahip olduklarını belirtmeleri orta vadede Uluslararası Koalisyon’un çekilmesi halinde de benzer bir formülün bulunabileceğine işaret ediyor. Dolayısıyla orta vadede ABD kuvvetlerinin şekil değiştirerek Irak’ta varlık gösterebileceği öngörülebilir.

Diğer taraftan Uluslararası Koalisyon’un bundan sonra kuruluş amacı olan DEAŞ tehdidi dışında da varlığına devam edeceği söylenebilir. DEAŞ tehdidinin artık stratejik tehdit boyutunda olmadığı Iraklı yetkililer tarafından sık sık dile getirilse de Uluslararası Koalisyonun Irak’ta istikrarın sağlanması için bir denge unsuru olarak kalacağı öngörülüyor.

7 Ekim’den önce Irak’ta Uluslararası Koalisyon’un varlığının devamını isteyen ve böylece askerî kapasitesini geliştiren Erbil de Bağdat gibi denge ve fayda arzusuyla Uluslararası Koalisyon’un varlığını olumlu değerlendiriyor. Dolayısıyla Irak’ın geçici stabilizasyon için koalisyona ihtiyacı varken, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını meşru bir araçla sürdürmek için koalisyona ihtiyaç duyduğu söylenebilir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 28 Ağustos 2024’te yayımlanmıştır.

Yusuf Can Ayaz
Yusuf Can Ayaz
Yusuf Can Ayaz - Lisans derecesini Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden almasını müteakip Millî Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Bölümünde yüksek lisans çalışmalarına başladı. “Terörizmle Mücadelenin İstihbarat Topluluğunun Dönüşümüne Etkisi: ABD Örneği” başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. Hâlihazırda Polis Akademisi Uluslararası Güvenlik Bölümünde doktora çalışmalarına devam ediyor. Güvenlik başta olmak üzere devlet dışı silahlı aktörler, istihbarat, ayaklanma ve terörizm gibi konular üzerine çalışmalarını yürütmekle beraber, Ortadoğu ve Irak coğrafyasına yönelik araştırmalar yapıyor. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) bünyesinde araştırma asistanı olarak çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Koalisyon Irak’ta kalıcı hale mi geliyor?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına Irak’taki Direniş Ekseni de misilleme de bulunuyor. ABD’yi zora sokan bu durum, Irak’taki ABD güçlerinin şekil değiştirerek kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bu durumdan hangi ülkelerin nasıl etkileneceğini ve ne anlama geldiğini Yusuf Can Ayaz yazdı.

İsrail-Filistin çatışmaları Ortadoğu’nun çeşitli bölgelerinde askerî dengeleri etkilemeye devam ediyor. Bu durumdan etkilenen ülkelerin başında Irak var.

İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan saldırısını başlatmasından beri, İran uzantılı Direniş Ekseni tıpkı Lübnan ve Yemen’den olduğu gibi Irak’tan da bazı hedefleri vuruyor. Irak’tan İsrail’e havada imha edilen füzeler çok sık olmasa da gönderiliyor. Fakat Irak’taki asıl hedef, ABD ve Uluslararası Koalisyon’un askerî varlığı. Bu durum, ABD’nin bölgedeki geleceği konusunda önemli gelişmelerin yaşanmasına sebep oluyor.

Bu gelişmelerin başında da Irak’ın isteğiyle 2014 yılında DAEŞ’e karşı ABD önderliğinde kurulan Uluslararası Koalisyon’un yakın bir zamanda açıklanması beklenen son görev tarihinin belirsiz bir geleceğe ertelenmesi var.

Nitekim, Irak Dışişleri Bakanlığı, 15 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Uluslararası Koalisyon‘un görevinin sonlandırılacağı tarihe ilişkin yapılacak açıklamanın ertelendiğini duyurdu.

Güncel gelişmeler bağlamında gerçekleştirildiği belirtilen erteleme kararı Uluslararası Koalisyon ve İran destekli milis gruplar arasındaki gerginliğin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu ertelemeyle üstü kapalı olarak Uluslararası Koalisyon‘un görev süresinin uzatılması özellikle Irak ve Suriye başta olmak üzere ABD askerî varlığının geleceği açısından kritik bir karar olarak öne çıkıyor.

Irak’ta Uluslararası Koalisyon varlığı

Uluslararası Koalisyon’un kurulduğu hukuki zemin Irak’ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne yazdığı 22 Eylül 2014 tarihli mektupla oluştu. Mektupla Irak ve Suriye’deki DAEŞ tehdidine yer verilirken Suriye’nin bu tehdidi bastırmak konusunda yetersiz olduğuna dikkat çekilmesi üzerine ABD Suriye’de yaptığı operasyonları bu hukuki zemine oturtmuştu.

87 devletten oluşan Uluslararası Koalisyon bünyesinde ABD’nin 2 bin 500 askeri Irak’ta, 900 askeri Suriye’de görev üstleniyor. Daha önce ABD ve Irak arasında gerçekleştirilen müzakereler sonucunda muharip statüdeki askerlerin çekilmesi kararı alınmış ve Uluslararası Koalisyon’un faaliyetlerinin eğitim ve danışmanlık gibi hizmetlere odaklanarak devam edeceği konusunda mutabakata varılmıştı. Ancak ABD’nin Irak’taki askerî varlığında nicelik bakımından bir azalmanın olmaması dikkat çekmişti.

Suriye’de ise Irak’taki gibi bir stabilizasyonun sağlanamaması ve DAEŞ tehdidinin gündemden düşmemesi, Uluslararası Koalisyon’un görev süresine ilişkin bir tartışmanın dahi yapılamamasını beraberinde getiriyor.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin önceki hükümetlere kıyasla istikrar düzeyini artırması hükümete karşı beklentiyi de yükseltiyor. Sudani’nin İran ve ABD ile pozitif ilişkilerini sürdürerek denge politikası izlemesi hem iç hem dış politikada karşılaşılan sorunların çözümünde kilit bir öneme sahip.  Bu çerçevede Sudani 2023’te DEAŞ tehdidinin artık Irak güvenlik güçlerinin mücadele edebileceği boyutta olduğunu belirterek Uluslararası Koalisyon’un görev süresinin sonlandırılmasına yönelik bir girişim başlatmıştı.

Uluslararası Koalisyon’a yönelik saldırılar

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan süreçte Direniş Ekseni’ne mensup Şii milis gruplar, sınır ötesi saldırılarla Uluslararası Koalisyon’u zor durumda bırakıyor.

Ketaib Hizbullah, Nuceba Hareketi, Ketaib Seyit eş-Şüheda, Asaib Ehlil Hak, Bedir Örgütü, Ensar Allah el-Awfiya Hareketi, Ashap el-Kafh (21 Ağustos’ta adını Doğu Kudüs Tugayları anlamına gelen Ketaib Şark el-Kudüs olarak değiştirdi), Ketaib İmam Ali gibi birçok milis grubun bileşkesini oluşturan Irak İslami Direnişi bu saldırıların başlıca aktörü olarak öne çıkıyor.

Bu grupların bir kısmının siyasi kanatlarının bulunması ve Haşdi Şaabi şemsiyesi altında faaliyet göstermeleri, Uluslararası Koalisyon’un hedef tespitini zorlaştırıyor. Irak İslami Direnişi, Irak dışında Suriye ve Ürdün’de de ABD’yi hedef alırken Uluslararası Koalisyon’un Bağdat dahil olmak üzere Irak’ın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği misillemeler, güvenlik durumunu olumsuz etkiliyor.

Başbakan Sudani’nin Uluslararası Koalisyon’un Irak’tan çekilmesine yönelik teşebbüsü, başta ABD olmak üzere koalisyon ülkeleriyle müzakerelere dönüştü. Müzakereler sonucunda çekilme yönünde mutabık kalındığı ve ileriki süreçte çekilme tarihiyle lojistik detayların açıklanacağı duyurulmuştu. Ancak, Irak hükümetinin güncel güvenlik kaygıları nedeniyle çekilmenin ertelendiği anlaşılıyor. Zira Irak hükümeti, üzerindeki İran ve ABD etkisine rağmen ülkenin bir hesaplaşma alanına dönüşmesini istemiyor. Sudani’nin bu hamlesi de Uluslararası Koalisyon’un çekilmesine müteakip ülkeyi askerî güçle beraber siyasi güce de sahip olan milis gruplara bırakmak istememesinden kaynaklanıyor.

Uluslararası Koalisyon’un geleceği: Yerel ve bölgesel etkiler

ABD’nin İsrail’e desteği sebebiyle Arap ülkeleriyle ilişkilerinin gerilmesi ve Ortadoğu’daki askerî varlığının hedef haline gelmesi, ABD açısından riskler doğururken Uluslararası Koalisyon’un Irak’ta kalması ise ABD için geçici bir kazanım olarak görülebilir.

Erteleme, İran ve Irak’taki İran yanlısı siyasi gruplar için olumsuz bir karar olmakla birlikte bu siyasi oluşumların güç kazanması için bir “öteki”nin varlığı bağlamında önem taşıyor. Zira Filistin’e destek söyleminin bir dışavurumu olan saldırılar Uluslararası Koalisyon’un varlığının sonlandırılmaması sebebiyle devam edecektir.

Ayrıca 2025’te Irak’ta parlamento seçimlerinin planlanması İran destekli siyasi oluşumların bu söylem üzerinden güç kazanmasına sebep olabilir. Nitekim hükümeti kuran “Devleti Yönetme İttifakı”, büyük ölçüde İran ile yakın siyasi ilişkilere sahip “Koordinasyon Çerçevesi” tarafından kontrol ediliyor. Hatta Başbakan Sudani yaptığı periyodik toplantılarla yönetime ilişkin konuları bu siyasi gruplarla görüşüyor.

ABD’nin Irak’tan muharip kuvvetlerini çektiği süreçte NATO Irak Misyonu’nun yaklaşık 8-10 kat genişletilmesi kararı alınmıştı. Iraklı yetkililerin 2024 itibarıyla NATO yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde ilişkileri geliştirme isteğine sahip olduklarını belirtmeleri orta vadede Uluslararası Koalisyon’un çekilmesi halinde de benzer bir formülün bulunabileceğine işaret ediyor. Dolayısıyla orta vadede ABD kuvvetlerinin şekil değiştirerek Irak’ta varlık gösterebileceği öngörülebilir.

Diğer taraftan Uluslararası Koalisyon’un bundan sonra kuruluş amacı olan DEAŞ tehdidi dışında da varlığına devam edeceği söylenebilir. DEAŞ tehdidinin artık stratejik tehdit boyutunda olmadığı Iraklı yetkililer tarafından sık sık dile getirilse de Uluslararası Koalisyonun Irak’ta istikrarın sağlanması için bir denge unsuru olarak kalacağı öngörülüyor.

7 Ekim’den önce Irak’ta Uluslararası Koalisyon’un varlığının devamını isteyen ve böylece askerî kapasitesini geliştiren Erbil de Bağdat gibi denge ve fayda arzusuyla Uluslararası Koalisyon’un varlığını olumlu değerlendiriyor. Dolayısıyla Irak’ın geçici stabilizasyon için koalisyona ihtiyacı varken, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını meşru bir araçla sürdürmek için koalisyona ihtiyaç duyduğu söylenebilir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 28 Ağustos 2024’te yayımlanmıştır.

Yusuf Can Ayaz
Yusuf Can Ayaz
Yusuf Can Ayaz - Lisans derecesini Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden almasını müteakip Millî Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Bölümünde yüksek lisans çalışmalarına başladı. “Terörizmle Mücadelenin İstihbarat Topluluğunun Dönüşümüne Etkisi: ABD Örneği” başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. Hâlihazırda Polis Akademisi Uluslararası Güvenlik Bölümünde doktora çalışmalarına devam ediyor. Güvenlik başta olmak üzere devlet dışı silahlı aktörler, istihbarat, ayaklanma ve terörizm gibi konular üzerine çalışmalarını yürütmekle beraber, Ortadoğu ve Irak coğrafyasına yönelik araştırmalar yapıyor. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) bünyesinde araştırma asistanı olarak çalışıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x