Orta Asya artık kimsenin arka bahçesi değil

ABD'nin Avrasya'daki etkisinin azalması ve Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı, Orta Asya'nın küçük ülkelerini küresel spot ışıklarının altına itti. Pek çok kişiye göre bölge çok kırılgan. Oysa bölge ülkeleri artık kendine daha fazla güveniyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin nüfuz oyunlarının etkisi altına giren Orta Asya, son birkaç yıldır sismik jeopolitik değişimlerle karşı karşıya kaldı. ABD’nin Çin ile ilişkilerinin bozulması ve ardından gelen ticari kısıtlamalar, Taliban’ın Afganistan’da iktidara geri dönmesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgali gibi büyük küresel krizler bölgeyi sarstı.

Bu gelişmelerin Orta Asya’nın istikrarı üzerinde ciddi etkileri olacağını veya bölgedeki uzun süredir devam eden rejimleri istikrarsızlaştıracağını ileri sürülüyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın Asya Programı’nda akademisyen Jennifer Brick Murtazashvili ile Carnegie Rusya Avrasya Merkezi’nde araştırmacı Temur Umarov, Carnegie’nin sitesi için kaleme aldıkları yazıda, bu yeni durumu analiz ediyor ve genel kanının aksine görüş dile getiriyorlar.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Pek çok kişi Orta Asya’yı hâlâ kırılgan bir bölge olarak algılıyor. Çoğu analizin gözden kaçırdığı nokta, bölge ülkelerinin kendi kaderleri üzerinde sahip oldukları artan etkidir. Bölge artık ne yeni Büyük Oyun için bir fon ne de kimsenin arka bahçesi.

Orta Asya ülkeleri korku içinde sinmek ve kendilerini kurtarması için daha büyük güçleri çağırmak yerine bağımsız bir özgüven sergiliyorlar. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan, pasif ya da çaresiz oyuncular olmaktan çok uzakta. Hatta daha büyük bir jeopolitik oyunda piyon olmadıklarını, daha büyük devler karşısında sahip oldukları kaldıracın farkında olan önemli aktörler olduklarını gösteriyorlar. Dünyanın en karmaşık jeopolitik görevlerinden bazılarını cesurca ve yaratıcı bir şekilde ele alıyorlar.

Afganistan bir fırsat olabilir

ABD’nin Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilmesinin ardından analistler Orta Asya’nın istikrarı konusunda ciddi endişeler dile getirdiler. Mülteci akınının bölgenin kapasitesini zorlayacağından ve Taliban’ın eylemleri ile İslamcı aşırıcılığın bölgeyi istikrarsızlaştırarak uyuşturucu kaçakçılığı ve terör saldırılarında artışa yol açacağından korkuyorlardı. İronik bir şekilde ABD’nin çekilmesi, Taliban’la mücadele etmeye çalışan Orta Asya devletleri için yeni olanaklar yarattı. ABD’nin çekilmesi kaos yerine, şimdilik daha fazla bölgesel istikrar anlamına geliyor.

Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesinin üzerinden üç yıl geçti. Dünyanın büyük bir kısmı tarafından fark edilmeyen Orta Asya’nın diğer ülkeleri, Taliban’la başa çıkmak için benzersiz diplomatik ve ekonomik araçlar geliştiriyor.

Özbekistan, Taliban hükümetiyle uzlaşmak için diplomatik çabalara öncülük etti ve onunla nasıl ilişki kurulacağı konusunda yapıcı bir şekilde düşündü. Taşkent bunu insani yardım sağlayarak, ekonomik yatırım sözü vererek ve Taliban’ın katıldığı en büyük küresel konferansa ev sahipliği yaparak yerine getirdi. Ağustos 2024’te Özbekistan Başbakanı Abdullah Aripov, Taliban kontrolündeki Afganistan’ı ziyaret eden en yüksek rütbeli hükümet yetkilisi oldu.

Özbekistan ayrıca ABD, Taliban, Rusya ve diğer aktörleri Afganistan’ın geleceğini tartışmak üzere masaya oturtmaya çalışıyor. Taşkent, daha kapsayıcı bir hükümete sahip olana kadar Taliban’ı tanımayacağını söylüyor. Yine de Özbekistan, Afganistan’da Özbekçe konuşan azınlığın hala kendi ana dilinde eğitim almasını sağladı ve Taliban’a kuzey Afganistan’daki bazı kız okullarını açık tutması için baskı yapmaya çalıştı.

Taliban yönetiminden endişelerine rağmen, Orta Asya devletleri ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve terör tehdidini azaltmak umuduyla Afganistan ile ilişki kuruyor. Kazakistan Taliban’ı aşırılık yanlısı örgütler listesinden çıkardı ve Afgan temsilcilerle büyük bir iş forumuna ev sahipliği yaptı. Kırgızistan ve Türkmenistan Taliban’la düzenli resmî görüşmeler yapıyor. Taliban’ı resmen tanımayan Tacikistan ise, ödenmeyen faturalara rağmen, Afganistan’a elektrik sağlamaya devam ediyor.

Rusya terörizm korkusunu, hâlâ “yakın çevre” olarak gördüğü Orta Asya’da güvenlik garantörü rolünü üstlenmek için kullanıyor. Rusya’nın Afganistan’dan Orta Asya’ya yayılan aşırılık yanlılarına ilişkin bu endişeyi bölgedeki güçlü askeri varlığını sürdürmek için kullandığı Orta Asya’da açıkça görülüyor. Tacikistan ve Kırgızistan’da üsleri, Kazakistan’da ise kapsamlı bir altyapısı bulunuyor.

Bu, Orta Asya devletlerinin Afganistan’a yaklaşımlarında her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Taliban, Amu Derya Nehri’nin suyunu Afganistan’dan Özbekistan’a yönlendiren tartışmalı Kuştepe Sulama Kanalının inşasını ilerleterek Taşkent’i kızdırdı. Özbekistan ve Tacikistan, Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından Afganistan’dan gelen ilk roket saldırılarına maruz kaldı. Ancak terörizmin felaket boyutunda bir yayılması henüz gerçekleşmedi.

Rus saldırganlığına nasıl karşı koymalı?

Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından gözlemciler Rusya’nın, Orta Asya devletlerini taraf seçmeye zorlayacağını ileri sürmüşlerdi. Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinde olduğu gibi, bölgedeki beş devletin Kremlin’i desteklemek zorunda bırakılacağını, aksi halde izolasyona maruz kalacaklarını öne sürüyordu.

Öngörülerin aksine, Orta Asya’daki devletlerin hiçbiri Rusya’nın saldırganlığını açıkça desteklemedi. Hatta bazıları işgale karşı çıktı. Mart 2022’de dönemin Özbek Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov, Ukrayna’da derhal ateşkes çağrısı yapan, bu ülkenin egemenliğini teyit eden ve Donetsk ile Luhansk’ı bağımsız cumhuriyetler olarak tanımayı reddeden ilk Orta Asyalı yetkili oldu.

Kazakistan’ın Ukrayna’nın egemenliğini tanıması ve aynı zamanda Luhansk ve Donetsk’i cumhuriyet olarak tanımayı reddetmesi pek çok kişiyi şaşırttı. Çünkü daha birkaç hafta önce, Ocak 2022’de, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in, Ukrayna’ya destek açıklamadan iki hafta önce Rus ordusunu ülkesindeki iç huzursuzluklara karşı hükümetini korumaya yardım etmeye çağırmıştı.

Kazakistan sadece söylemleriyle değil, eylemleriyle de meydan okuyor. Ukrayna’ya yardım gönderdi, Rus askeri propagandasını yasakladı, 9 Mayıs Zafer Günü askerî geçit törenini iptal etti ve Almatı’da savaş karşıtı bir mitinge onay verdi. Buna karşılık Rusya, Putin’in 2014 yılında dile getirdiği, “Kazakların hiçbir zaman devlet sahibi olmadıkları” iddiasını tekrarladı.

Büyük bir retorik değişimiyle Orta Asya artık Sovyet mirasını komünizm merceğinden değil, Rus emperyalizminin yeni merceğinden konuşuyor. Rus İmparatorluğu ve Sovyet yönetimi altındaki siyasi baskı kurbanlarını anan resmî konuşmalar son iki yılda sıradan hale geldi. Örneğin Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev, ülkesinin Ağustos 2023’teki otuz birinci Bağımsızlık Günü’nde yaptığı konuşmaya bu kurbanları onurlandırarak başladı.

Orta Asya devletleri, Sovyetlerin uyum ve kardeşlik anlatısına meydan okudukları için Rusya’nın cezalandırmasından artık korkmayarak tarihlerini aktif bir şekilde yeniden yazıyorlar. Kazakistan’da, 1929’dan 1956’ya kadar siyasi baskı mağdurlarına ait 2,4 milyondan fazla arşiv kaydının gizliliği Eylül 2023’te kaldırıldı. Özbekistan Yüksek Mahkemesi binlerce Sovyet dönemi siyasi mahkûmunu ölümünden sonra beraat ettirdi. Daha temkinli ve Rusya yanlısı olan Kırgızistan bile siyasi mahkûmlar ve baskı kurbanları hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmak için aktif olarak çalışıyor. Benzer şekilde, Rusya’nın hassas bir konu olarak görmesine rağmen, ulusal dilleri teşvik etme ve Sovyet dil mirasından kurtulma çabaları devam ediyor.

Bölgesel işbirliği arayışları

Bölgesel işbirliği, Orta Asya’nın Rusya, Çin ve diğer dış oyuncuların etkisine karşı koymaya çalıştığı bir başka yol oldu. Liderler, tek başlarına büyük komşularına karşı koyamayacak kadar zayıf olabileceklerini, ancak belirli ekonomik ve siyasi konularda bir araya gelirlerse daha zorlu bir tehdit haline gelebileceklerinin farkındalar. Ancak bir araya gelmek kolay bir iş değil zira Orta Asya devletlerinin birbirleriyle uzun zamandır soğuk ilişkileri var. Orta Asya, bölgesel işbirliği örgütüne sahip olmayan dünyadaki nadir bölgelerden biri.

Bağımsızlık sonrası dönemin büyük bölümünde bölgedeki devletler arasındaki işbirliği büyük ölçüde geçici oldu. Bu durum 2016 yılında Özbekistan’da iktidarın el değiştirmesiyle değişmeye başladı ancak Ukrayna’daki savaş yeni bir ivme kazandırdı. Bölge liderleri, Rusya ve Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmalarına ve çeşitlendirmelerine yardımcı olacak yeni ortaklar geliştirme ihtiyacının farkına vardılar.

Orta Asyalı liderler artık düzenli olarak bir araya geliyor ve bu durum birkaç yıl öncesine kıyasla tam bir tezat oluşturuyor. Ağustos 2024’te Astana’da yapılan en son zirve, liderlerin ilk kez bölgesel entegrasyon için bir yol haritası önermesiyle önemli bir kilometre taşına işaret etti. Özellikle Kazakistanlı Tokayev’in hassas savunma ve güvenlik alanlarında daha yakın işbirliğini savunması dikkat çekiciydi.

Liderler bölgede boy gösteriyor

Ukrayna’daki savaş ve Afganistan’ın Taliban kontrolüne geçmesi Orta Asya’yı izole etmedi. Aksine, bu olaylar bölgenin büyük küresel güçlerle ilişkilerini yeniden canlandırdı. Bölge liderleri Pekin, Berlin, Brüksel, Moskova, New York ve Xi’an’ı ziyaret etti. Buna karşılık uluslararası liderler de bölgeye daha önce görülmemiş sayıda ziyaret gerçekleştirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin sadece 2022 yılında beş Orta Asya ülkesini de ziyaret etti, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Şubat 2022’den bu yana bölgeyi iki kez gezdi, Emmanuel Macron Fransa’nın Orta Asya’yı ziyaret eden ikinci cumhurbaşkanı oldu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu ay bölgeye bir gezi planlıyor.

Genel olarak Orta Asya devletleri, genellikle birbirleriyle anlaşmazlık içinde olan uluslararası ortaklarla bağlarını başarılı bir şekilde derinleştirdi. Bölge ikili tercihler yapmaktan kaçındı ve bunun yerine çatışan devletlerin bile bir arada var olabileceği bir ortam yarattı. Krizleri pozitif toplamlı işbirliği fırsatlarına dönüştürdüler.

Bölgesel iç tehditler

Orta Asya küresel sahneye güven yansıtırken, son üç yıl bölgenin siyasi istikrarına yönelik en ciddi tehditler dış değil iç kaynaklı oldu. Yükselen milliyetçilik, artan egemenlik iddialarına eşlik ediyor. Tacikistan ile Kırgızistan arasında Nisan 2021 ve Eylül 2022’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan bir dizi silahlı çatışma çıktı.

Toplumların giderek siyasallaşması ve otoriter hükümetlere meydan okuma isteği de bir başka eğilim. Bu durum özellikle Ocak 2022’de Kazakistan’da, 2022 yazında Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nde ve 2022 ve 2023 boyunca Tacikistan’ın Gorno-Badakhshan Özerk Bölgesi’nde görüldü.

Daha fazla Orta Asyalı, hükümetlerinden her zamankinden daha fazla hesap verebilirlik talep ediyor. Sokak protestolarının sıklıkla yetkililer tarafından hedef alınmasıyla birlikte internet, vatandaşların dış politika konularında bile görüşlerini dile getirmeleri ve liderlerine baskı yapmaları için nispeten güvenli bir platform haline geldi.

Bölge liderleri karmaşık diplomatik krizleri yönetme konusunda olağanüstü bir beceri sergilemiş olsalar da aynı mahareti kendi halklarıyla olan ilişkilerinde gösteremediler. Terörizm, Taliban ya da Rusya değil, bu iç dinamikler bölgesel istikrar ve refahın önündeki en zorlu engel olabilir.”

Bu yazı ilk kez 17 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Jennifer Brick Murtazashvili ile Temur Umarov’ub, Carnegie’nin sitesinde yayınlanan “Nobody’s Backyard: A Confident Central Asia” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://carnegieendowment.org/research/2024/09/nobodys-backyard-a-confident-central-asia?lang=en

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Orta Asya artık kimsenin arka bahçesi değil

ABD'nin Avrasya'daki etkisinin azalması ve Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı, Orta Asya'nın küçük ülkelerini küresel spot ışıklarının altına itti. Pek çok kişiye göre bölge çok kırılgan. Oysa bölge ülkeleri artık kendine daha fazla güveniyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin nüfuz oyunlarının etkisi altına giren Orta Asya, son birkaç yıldır sismik jeopolitik değişimlerle karşı karşıya kaldı. ABD’nin Çin ile ilişkilerinin bozulması ve ardından gelen ticari kısıtlamalar, Taliban’ın Afganistan’da iktidara geri dönmesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgali gibi büyük küresel krizler bölgeyi sarstı.

Bu gelişmelerin Orta Asya’nın istikrarı üzerinde ciddi etkileri olacağını veya bölgedeki uzun süredir devam eden rejimleri istikrarsızlaştıracağını ileri sürülüyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın Asya Programı’nda akademisyen Jennifer Brick Murtazashvili ile Carnegie Rusya Avrasya Merkezi’nde araştırmacı Temur Umarov, Carnegie’nin sitesi için kaleme aldıkları yazıda, bu yeni durumu analiz ediyor ve genel kanının aksine görüş dile getiriyorlar.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Pek çok kişi Orta Asya’yı hâlâ kırılgan bir bölge olarak algılıyor. Çoğu analizin gözden kaçırdığı nokta, bölge ülkelerinin kendi kaderleri üzerinde sahip oldukları artan etkidir. Bölge artık ne yeni Büyük Oyun için bir fon ne de kimsenin arka bahçesi.

Orta Asya ülkeleri korku içinde sinmek ve kendilerini kurtarması için daha büyük güçleri çağırmak yerine bağımsız bir özgüven sergiliyorlar. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan, pasif ya da çaresiz oyuncular olmaktan çok uzakta. Hatta daha büyük bir jeopolitik oyunda piyon olmadıklarını, daha büyük devler karşısında sahip oldukları kaldıracın farkında olan önemli aktörler olduklarını gösteriyorlar. Dünyanın en karmaşık jeopolitik görevlerinden bazılarını cesurca ve yaratıcı bir şekilde ele alıyorlar.

Afganistan bir fırsat olabilir

ABD’nin Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilmesinin ardından analistler Orta Asya’nın istikrarı konusunda ciddi endişeler dile getirdiler. Mülteci akınının bölgenin kapasitesini zorlayacağından ve Taliban’ın eylemleri ile İslamcı aşırıcılığın bölgeyi istikrarsızlaştırarak uyuşturucu kaçakçılığı ve terör saldırılarında artışa yol açacağından korkuyorlardı. İronik bir şekilde ABD’nin çekilmesi, Taliban’la mücadele etmeye çalışan Orta Asya devletleri için yeni olanaklar yarattı. ABD’nin çekilmesi kaos yerine, şimdilik daha fazla bölgesel istikrar anlamına geliyor.

Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesinin üzerinden üç yıl geçti. Dünyanın büyük bir kısmı tarafından fark edilmeyen Orta Asya’nın diğer ülkeleri, Taliban’la başa çıkmak için benzersiz diplomatik ve ekonomik araçlar geliştiriyor.

Özbekistan, Taliban hükümetiyle uzlaşmak için diplomatik çabalara öncülük etti ve onunla nasıl ilişki kurulacağı konusunda yapıcı bir şekilde düşündü. Taşkent bunu insani yardım sağlayarak, ekonomik yatırım sözü vererek ve Taliban’ın katıldığı en büyük küresel konferansa ev sahipliği yaparak yerine getirdi. Ağustos 2024’te Özbekistan Başbakanı Abdullah Aripov, Taliban kontrolündeki Afganistan’ı ziyaret eden en yüksek rütbeli hükümet yetkilisi oldu.

Özbekistan ayrıca ABD, Taliban, Rusya ve diğer aktörleri Afganistan’ın geleceğini tartışmak üzere masaya oturtmaya çalışıyor. Taşkent, daha kapsayıcı bir hükümete sahip olana kadar Taliban’ı tanımayacağını söylüyor. Yine de Özbekistan, Afganistan’da Özbekçe konuşan azınlığın hala kendi ana dilinde eğitim almasını sağladı ve Taliban’a kuzey Afganistan’daki bazı kız okullarını açık tutması için baskı yapmaya çalıştı.

Taliban yönetiminden endişelerine rağmen, Orta Asya devletleri ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve terör tehdidini azaltmak umuduyla Afganistan ile ilişki kuruyor. Kazakistan Taliban’ı aşırılık yanlısı örgütler listesinden çıkardı ve Afgan temsilcilerle büyük bir iş forumuna ev sahipliği yaptı. Kırgızistan ve Türkmenistan Taliban’la düzenli resmî görüşmeler yapıyor. Taliban’ı resmen tanımayan Tacikistan ise, ödenmeyen faturalara rağmen, Afganistan’a elektrik sağlamaya devam ediyor.

Rusya terörizm korkusunu, hâlâ “yakın çevre” olarak gördüğü Orta Asya’da güvenlik garantörü rolünü üstlenmek için kullanıyor. Rusya’nın Afganistan’dan Orta Asya’ya yayılan aşırılık yanlılarına ilişkin bu endişeyi bölgedeki güçlü askeri varlığını sürdürmek için kullandığı Orta Asya’da açıkça görülüyor. Tacikistan ve Kırgızistan’da üsleri, Kazakistan’da ise kapsamlı bir altyapısı bulunuyor.

Bu, Orta Asya devletlerinin Afganistan’a yaklaşımlarında her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Taliban, Amu Derya Nehri’nin suyunu Afganistan’dan Özbekistan’a yönlendiren tartışmalı Kuştepe Sulama Kanalının inşasını ilerleterek Taşkent’i kızdırdı. Özbekistan ve Tacikistan, Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından Afganistan’dan gelen ilk roket saldırılarına maruz kaldı. Ancak terörizmin felaket boyutunda bir yayılması henüz gerçekleşmedi.

Rus saldırganlığına nasıl karşı koymalı?

Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından gözlemciler Rusya’nın, Orta Asya devletlerini taraf seçmeye zorlayacağını ileri sürmüşlerdi. Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinde olduğu gibi, bölgedeki beş devletin Kremlin’i desteklemek zorunda bırakılacağını, aksi halde izolasyona maruz kalacaklarını öne sürüyordu.

Öngörülerin aksine, Orta Asya’daki devletlerin hiçbiri Rusya’nın saldırganlığını açıkça desteklemedi. Hatta bazıları işgale karşı çıktı. Mart 2022’de dönemin Özbek Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov, Ukrayna’da derhal ateşkes çağrısı yapan, bu ülkenin egemenliğini teyit eden ve Donetsk ile Luhansk’ı bağımsız cumhuriyetler olarak tanımayı reddeden ilk Orta Asyalı yetkili oldu.

Kazakistan’ın Ukrayna’nın egemenliğini tanıması ve aynı zamanda Luhansk ve Donetsk’i cumhuriyet olarak tanımayı reddetmesi pek çok kişiyi şaşırttı. Çünkü daha birkaç hafta önce, Ocak 2022’de, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in, Ukrayna’ya destek açıklamadan iki hafta önce Rus ordusunu ülkesindeki iç huzursuzluklara karşı hükümetini korumaya yardım etmeye çağırmıştı.

Kazakistan sadece söylemleriyle değil, eylemleriyle de meydan okuyor. Ukrayna’ya yardım gönderdi, Rus askeri propagandasını yasakladı, 9 Mayıs Zafer Günü askerî geçit törenini iptal etti ve Almatı’da savaş karşıtı bir mitinge onay verdi. Buna karşılık Rusya, Putin’in 2014 yılında dile getirdiği, “Kazakların hiçbir zaman devlet sahibi olmadıkları” iddiasını tekrarladı.

Büyük bir retorik değişimiyle Orta Asya artık Sovyet mirasını komünizm merceğinden değil, Rus emperyalizminin yeni merceğinden konuşuyor. Rus İmparatorluğu ve Sovyet yönetimi altındaki siyasi baskı kurbanlarını anan resmî konuşmalar son iki yılda sıradan hale geldi. Örneğin Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev, ülkesinin Ağustos 2023’teki otuz birinci Bağımsızlık Günü’nde yaptığı konuşmaya bu kurbanları onurlandırarak başladı.

Orta Asya devletleri, Sovyetlerin uyum ve kardeşlik anlatısına meydan okudukları için Rusya’nın cezalandırmasından artık korkmayarak tarihlerini aktif bir şekilde yeniden yazıyorlar. Kazakistan’da, 1929’dan 1956’ya kadar siyasi baskı mağdurlarına ait 2,4 milyondan fazla arşiv kaydının gizliliği Eylül 2023’te kaldırıldı. Özbekistan Yüksek Mahkemesi binlerce Sovyet dönemi siyasi mahkûmunu ölümünden sonra beraat ettirdi. Daha temkinli ve Rusya yanlısı olan Kırgızistan bile siyasi mahkûmlar ve baskı kurbanları hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmak için aktif olarak çalışıyor. Benzer şekilde, Rusya’nın hassas bir konu olarak görmesine rağmen, ulusal dilleri teşvik etme ve Sovyet dil mirasından kurtulma çabaları devam ediyor.

Bölgesel işbirliği arayışları

Bölgesel işbirliği, Orta Asya’nın Rusya, Çin ve diğer dış oyuncuların etkisine karşı koymaya çalıştığı bir başka yol oldu. Liderler, tek başlarına büyük komşularına karşı koyamayacak kadar zayıf olabileceklerini, ancak belirli ekonomik ve siyasi konularda bir araya gelirlerse daha zorlu bir tehdit haline gelebileceklerinin farkındalar. Ancak bir araya gelmek kolay bir iş değil zira Orta Asya devletlerinin birbirleriyle uzun zamandır soğuk ilişkileri var. Orta Asya, bölgesel işbirliği örgütüne sahip olmayan dünyadaki nadir bölgelerden biri.

Bağımsızlık sonrası dönemin büyük bölümünde bölgedeki devletler arasındaki işbirliği büyük ölçüde geçici oldu. Bu durum 2016 yılında Özbekistan’da iktidarın el değiştirmesiyle değişmeye başladı ancak Ukrayna’daki savaş yeni bir ivme kazandırdı. Bölge liderleri, Rusya ve Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmalarına ve çeşitlendirmelerine yardımcı olacak yeni ortaklar geliştirme ihtiyacının farkına vardılar.

Orta Asyalı liderler artık düzenli olarak bir araya geliyor ve bu durum birkaç yıl öncesine kıyasla tam bir tezat oluşturuyor. Ağustos 2024’te Astana’da yapılan en son zirve, liderlerin ilk kez bölgesel entegrasyon için bir yol haritası önermesiyle önemli bir kilometre taşına işaret etti. Özellikle Kazakistanlı Tokayev’in hassas savunma ve güvenlik alanlarında daha yakın işbirliğini savunması dikkat çekiciydi.

Liderler bölgede boy gösteriyor

Ukrayna’daki savaş ve Afganistan’ın Taliban kontrolüne geçmesi Orta Asya’yı izole etmedi. Aksine, bu olaylar bölgenin büyük küresel güçlerle ilişkilerini yeniden canlandırdı. Bölge liderleri Pekin, Berlin, Brüksel, Moskova, New York ve Xi’an’ı ziyaret etti. Buna karşılık uluslararası liderler de bölgeye daha önce görülmemiş sayıda ziyaret gerçekleştirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin sadece 2022 yılında beş Orta Asya ülkesini de ziyaret etti, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Şubat 2022’den bu yana bölgeyi iki kez gezdi, Emmanuel Macron Fransa’nın Orta Asya’yı ziyaret eden ikinci cumhurbaşkanı oldu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu ay bölgeye bir gezi planlıyor.

Genel olarak Orta Asya devletleri, genellikle birbirleriyle anlaşmazlık içinde olan uluslararası ortaklarla bağlarını başarılı bir şekilde derinleştirdi. Bölge ikili tercihler yapmaktan kaçındı ve bunun yerine çatışan devletlerin bile bir arada var olabileceği bir ortam yarattı. Krizleri pozitif toplamlı işbirliği fırsatlarına dönüştürdüler.

Bölgesel iç tehditler

Orta Asya küresel sahneye güven yansıtırken, son üç yıl bölgenin siyasi istikrarına yönelik en ciddi tehditler dış değil iç kaynaklı oldu. Yükselen milliyetçilik, artan egemenlik iddialarına eşlik ediyor. Tacikistan ile Kırgızistan arasında Nisan 2021 ve Eylül 2022’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan bir dizi silahlı çatışma çıktı.

Toplumların giderek siyasallaşması ve otoriter hükümetlere meydan okuma isteği de bir başka eğilim. Bu durum özellikle Ocak 2022’de Kazakistan’da, 2022 yazında Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nde ve 2022 ve 2023 boyunca Tacikistan’ın Gorno-Badakhshan Özerk Bölgesi’nde görüldü.

Daha fazla Orta Asyalı, hükümetlerinden her zamankinden daha fazla hesap verebilirlik talep ediyor. Sokak protestolarının sıklıkla yetkililer tarafından hedef alınmasıyla birlikte internet, vatandaşların dış politika konularında bile görüşlerini dile getirmeleri ve liderlerine baskı yapmaları için nispeten güvenli bir platform haline geldi.

Bölge liderleri karmaşık diplomatik krizleri yönetme konusunda olağanüstü bir beceri sergilemiş olsalar da aynı mahareti kendi halklarıyla olan ilişkilerinde gösteremediler. Terörizm, Taliban ya da Rusya değil, bu iç dinamikler bölgesel istikrar ve refahın önündeki en zorlu engel olabilir.”

Bu yazı ilk kez 17 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Jennifer Brick Murtazashvili ile Temur Umarov’ub, Carnegie’nin sitesinde yayınlanan “Nobody’s Backyard: A Confident Central Asia” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://carnegieendowment.org/research/2024/09/nobodys-backyard-a-confident-central-asia?lang=en

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x