Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekâtında neredeyse bir hafta geride kaldı. Gelen işaretler Ukrayna’nın, Putin’in saldırganlığından dehşete düşen Batı’nın da desteğiyle, Kremlin’in tahmin ettiğinden daha dirençli olacağını gösteriyor. Sınıra yüz binlerce asker yığan Rusya’nın, Donbass’taki ayrılıkçıları tanımak ve hatta bu bölgeyi ilhak etmekle yetineceğini tahmin eden Batı, tüm Ukrayna’yı hedef alan büyük işgalin ardından şaşırdı, ama çabuk toparlanıp muazzam bir tepki göstermeye başladı. Rusya’nın ekonomik damarlarını tıkamaya, Kremlin’i siyasi ve kültürel alanda yanlılaştırmaya ve daha da önemlisi Ukrayna’ya silah yardımı sözü verip Kiev’in moralini yüksek tutmaya başladılar.
Rusya, pek de uzun olmayan vadede en büyük kaybeden olacak gibi görünüyor. Peki, Putin nerede yanlış yaptı? Onu dünyayı ayağa kaldıran bu saldırganlığa nasıl sürüklendi?
Rus gizli servisinin faaliyetleri konusunda uzman Rus gazeteciler Andrei Soldatov ile Irina Borogan, The Foreign Affairs için kaleme aldıkları makalede, işgalde tali bir önemi varmış gibi görünen Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun, aslında Putin’in politikalarında büyük rol oynadığına dikkat çekerek farklı bir bakış açısı getiriyorlar. Onlara göre Şoygu, Rus ordusunu modernize ederek ve kimi zaferler elde etmesini sağlayarak, Putin’in istihbarat servisleri ve diplomatların çekincelerine kulak tıkayıp işgale girişmesine neden oldu.
Yazıdan bölümler aktarıyoruz:
“25 Şubat’ta, yani Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın tümüyle işgal talimatı vermesinden 24 saat bile geçmeden, Rus kuvvetleri Kiev’e ulaşmıştı. Rusya’nın büyük üstünlüğe sahip askeri gücüne rağmen, ordunun ilerleme hızı çok ürkütücüydü. Ama bunda dikkat çekici başka bir şey daha vardı: Kremlin’in Ukrayna’yı ezme harekâtı büyük ölçüde Rus ordusu tarafından yönlendiriliyordu, Rus istihbarat kuruluşu Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından değil. Harekât başından itibaren eski moda askeri güç projeksiyonu olarak şekillendi. Önce sınırda ezici bir güç yığıldı ve sonra bu güç dünyanın gözünün içine baka baka hızlı ve verimli biçimde kullanıldı.
Orduya böylesine belirleyici bir rol veren Putin, son on yılda Kremlin’in güvenlik hiyerarşisinde meydana gelen dramatik bir değişimi pekiştiriyor. Daha önceki yıllarda ordu, Rusya’nın siyasetine karıştırılmıyor, Putin’in de eskiden mensubu bulunduğu istihbarat servislerinin emrinde tutuluyordu. Son yıllardaysa ordu, sadece Rusya’nın komşu ülkelerle etkileşiminde değil, Rusya politikasının şekillenmesinde de etkili olmaya başladı. Bu dönemde orduya halk desteği de arttı. Daha önce birçok Rus tarafından yetersiz yönetilen, yeterince finanse edilmeyen ve dolayısıyla geri kalmış olarak görülen ordu, şimdi yeni nesil teknolojilerle donatıldı ve Rus toplumuyla giderek daha fazla temas eden bir savunma sanayi tarafından destekleniyor. Bu sayede ordu, artan itibarıyla Putin Rusyası’nın en önemli kurumu haline geldi.
Rus ordusu öteden beri istihbaratın gölgesindeydi
Bu dönüşüme Putin’in yakın çevresinin en hırslı üyelerinden biri olan Sergey Şoygu liderlik ediyor. Batı’da nispeten daha az ilgi görmesine rağmen 2012’den beri Rusya Savunma Bakanlığı koltuğunda oturan Şoygu, uzun zamandır Kremlin’de. Dahası, FSB son yıllarda bir dizi utanç verici operasyona imza atarken, ordu, 2014’te Kırım’ı ilhak etti ve bir yıl sonra Suriye’ye başarılı bir müdahalede bulundu. Putin’in neden bu son derece riskli Ukrayna işgalinde Rus birliklerini, tanklarını ve uçaklarını kullanmaya istekli olduğunu anlamak isteyen herkes, önce güçlü savunma bakanı altındaki Rus ordusunun dönüşümüne bakmalıdır.
Rusya ordusu, Rus toplumundaki önemine rağmen neredeyse 20 yıldır siyasi karar alma süreçlerine nadiren dâhil oluyordu. Sovyetler Birliği zamanında Moskova’nın ve diğer büyük şehirlerin bazı semtlerine yeşil üniformalı erkekler hâkimdi. Rusya’da askerlik hizmeti geleneksel olarak prestijliydi. İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’e karşı başarılarıyla efsane hale getirilmişti. Ancak 20’inci yüzyılın önemli bölümünde devletteki ağırlığı sınırlıydı.
Eski bir KGB görevlisi olan Putin, iktidara geldiğinde, Sovyet geleneğini sürdürdü ve istihbarat servislerini ordunun üzerinde tuttu. 1999’daki Çeçenistan Savaşı, bir terörle mücadele operasyonu olarak sunuldu ve FSB tarafından yönetildi. Ordu ise FSB’nin emrine verildi. Bu arada Rus elitlerini kontrol altında tutmak ve muhalifleri hem yurt içinde hem de yurtdışında bastırmak için FSB’ye güvenmeyi sürdürdü.
Buna karşılık ordunun prestiji çok azdı. Putin, ilk yıllarında Afganistan’daki hayal kırıklığını ve Çeçenistan’daki kanlı savaşı çok iyi hatırlıyor. Gençler zorunlu askerlikten kaçmak için elinde geleni yapıyordu. Bu yüzden Batılı uzmanlar Putin’i anlamak için orduya değil, istihbarat servislerine odaklanıyordu. Bu ortamda Şoygu, 2012’de savunma bakanlığına atandı ve ordunun talihi sessizce değişmeye başladı.
Şoygu’nun yükselişi
Rus siyasi seçkinlerinin eski üyelerinden biri olan Şoygu, Moskova’nın en yüksek kademelerinde dikkat çekici biçimde istikrarlı bir kariyer sahibi oldu. Moskova’ya Moğolistan sınırındaki Tuva bölgesinden tam da Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girdiği dönemde gelen Şoygu, 1990’lı yılların başladığında her yerde sorunları çözen kişi olarak hızla yükseldi ve kendisinin kurduğu Acil Durumlar Bakanlığı’na getirildi.
1990’larda ve sonraki on yılda doğal felaket veya terör saldırısı yaşayan bölgeleri hava destekli profesyonel kurtarma ekipleriyle birlikte sık sık ziyaret eden cesur ve enerjik yetkili imajını verdi. Hatta bazı kurtarma operasyonlarını bizzat yönetti ve böylece sıradan Ruslar arasında popülerlik kazandı.
Şoygu’nun başarılı geçmişi ve geniş halk desteği onu Putin için doğal bir müttefik haline getirdi, Kremlin için de kullanışlı kıldı. Putin, 1999’da Şoygu’yu kendi partisi Birleşik Rusya’nın liderlerinden biri yaptı ve siyasi tabanını oluşturması için ülkede bir tura çıkma fırsatı verdi. Yine de Putin’in Şoygu’yu 2012 yılında Savunmak Bakanı yapma kararı oldukça şaşırtıcıydı. Mühendislik eğitimi alan Şoygu hiç orduda görev almamıştı ve ordu hiyerarşisinde ün yapmamıştı.
Önce üniformaları sonra silahları değiştirdi
Şoygu’nun üniformalara yaklaşımına bir bakın: Ordudaki kaynaklara göre, Şoygu Savunma Bakanı olduktan kısa bir süre sonra Arbat’ta Moskova’daki genelkurmay karargâhının koridorlarında yürürken gri takım elbiseli bir albay gördü. Eski geleneğe göre, genelkurmay subayları askeri üniforma değil, takım elbise giyerdi. Ancak uygulama, subayların savaş üniforması giymesi gerektiğini düşünen Şoygu’yu rahatsız etti. Albaya ertesi hafta Sibirya’daki bir alayda görev verdi. İyi bağlantıları albayı kurtardı, ama herkes meseleyi anladı. Şoygu üniformalar konusunda ciddiydi ve takım elbiselerin gitmesi gerekiyordu. Orada da durmadı. 2017’de Şoygu, ordu üniformalarını değiştirip 1945’te savaş kazanan Sovyet üniformasına benzemesini sağladı.
Yine de Şoygu’nun askeri strateji ve savaşa hazır hale getirmeye yönelik yaklaşımı daha önemli. Yüksek teknolojili inovasyona sarıldı, bir siber savaş komutanlığı kurdu, hava ve uzay güçlerini Rus Hava ve Uzay Kuvvetleri’nde birleştirdi. Subayların maaşlarını da artırdı. Aynı zamanda Rus gençlerin askerlikten kaçmasını imkânsız hale getirdi. Yine de Şoygu’nun Kremlin nezdindeki itibarını pekiştiren ve orduya hükümet içinde yeni bir statü kazandırmaya yardımcı olan şey, iki erken askeri başarı oldu.
Şoygu’nun ilk askeri başarısı Ukrayna’da geldi. Ukrayna’da 2014’te Rusya’nın desteklediği devlet başkanı Viktor Yanukoviç’e karşı Avrupa yanlısı devrim patlak verdiğinde, Putin’in başvurduğu ilk araç istihbarat servisleriydi. Putin FSB ajanlarını ayaklanmayı bastırmak üzere Kiev’e gönderdi. Ancak FSB ne protestoları bastırabildi ne de Yanukoviç’in başkentten kaçmasını önleyebildi. Bunun üzerine Putin, Şoygu’nun komutasındaki orduya döndü ve Kırım hızla ve etkili biçimde ilhak edildi. Şoygu, FSB’nin başarısız olduğu yerde başarılı olabileceğini göstermişti.
Kısa süre sonra Şoygu ordunun gücünü göstermek için yeni bir fırsat daha yakaladı. Suriye’deki iç savaşın ilk safhasında Rusya’nın müttefiki Suriye diktatörü Beşar Esad hızla zemin yitiriyordu ve Putin’in diplomatları rejimi kurtarmak için fazla ilerleme sağlayamıyordu. Ordu bir kez daha kurtarmaya geldi ve Eylül 2015’te gidişatı değiştiren bir askeri müdahalede bulundu. Rus ordusu görece düşük kayıplarla Esad rejimini tekrar rayına oturttu ve nihayetinde zafere ulaşmasını sağladı. Rus ordusu, adeta Şoygu’nun eski hava destekli acil kurtarma ekibi haline gelmişti. Sadece felakete uğrayan insanlar yerine Putin’in siyasi sorunlarını çözüyordu.
Suriye müdahalesi o kadar başarılı ve popülerdi ki, Rusya ordusu 2019 yılında Suriye’de el konulan tanklar, silahlar ve diğer askeri teçhizatı sergilemek için dev bir gezici sergi düzenledi. Söz konusu teçhizat trenlerle Kırım dâhil olmak üzere Moskova’dan Vladivostok’a, ülke genelinde 60 farklı noktaya taşındı. Sergi her durakta coşkulu kalabalıklar tarafından karşılandı. Kırım ve Suriye’deki başarının ardından halkın orduya desteği arttı.
Oligarklar da orduya yaklaştı
Bu arada Şoygu daha büyük askeri bütçenin ve Kremlin’de artan prestijinin keyfini çıkardı. Aslında Kırım ve Suriye’deki başarıların bir başka önemli sonucu oldu: Oligarkları orduya yaklaştırdı ve bu durum Rusya’nın savunma sanayinin canlanmasına yardımcı oldu. Bu yönelimde Batı’nın Kırım’ın ilhakının ardından Rus seçkinlere uyguladığı yaptırım da etkili oldu. Yaptırımlar nedeniyle çok sayıda oligark para ve sözleşme kaybediyordu. Rus devleti, bunları telafi etmek için şirketlerle büyük miktarlı askeri sözleşmeler imzaladı. Örneğin yaptırımlardan önce Rus donanmasına gemi makinesi sağlamak üzere Alman Siemens şirketiyle imzalanan sözleşme bugün Rus firması Ural Madencilik ve Metalurji Şirketi’nin elinde. Halkın ve Rus seçkinlerin artan desteğini arkasına alan ordu, 2017 yılına kadar Rusya’daki en güçlü kurumlardan biri olarak ortaya çıktı.
Kiev yolu nasıl açıldı?
Geçen yıl Putin, Ukrayna harekâtını planlarken artık harekâtın liderliği için FSB’yi düşünmüyordu. Komuta Şoygu ve yenilenen orduda olacaktı. İşgalin arifesinde toplanan Rusya Güvenlik Konseyi’nde ordunun, istihbarat yetkililerine kıyasla Putin’e daha yakın göründüğü dikkat çekti. Putin, tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerini tanıma kararını açıkladıktan sonra dış istihbarat şefi edecek söz bulmakta zorlanırken, FSB direktörü ve dışişleri bakanı, sanki emirleri yerine getiren otomatlar gibi davrandılar. Buna karşılık, son on yılın çoğunu orduyu güçlü bir siyasi güç haline getirmek için harcayan Şoygu, kendinden emin ve Rusya’yı savaşa doğru götürmeye hazır görünüyordu.
Rusya’nın işgaline giden haftalarda birçok uzman, Putin’in gerçekten böyle geniş çaplı bir savaşı başlatmayı tercih edeceğinden şüphe duydu. Ancak Rus toplumunun militerleşmesi ve Şoygu yönetiminde ordunun yeniden yapılandırılması, Putin’e, istihbarat servislerinin kuşkuları veya diplomatik kaygılar tarafından dizginlenemeyecek ezici bir cazibe sağladı. Şimdi saldırı tüm şiddetiyle devam ederken, Kremlin’in yeni askeri stratejisinin tüm sonuçları netleşiyor. Harekât açıkça savaşı benimsemiş bir ordu tarafından yönlendiriliyor. Onlar için harekât ne kadar büyük olursa o kadar iyi. Aynı zamanda harekât, şimdiye kadar hep başarılar elde etmiş olan, ama savaş alanındaki bir zaferinin, ne kadar etkileyici olursa olsun, bazen daha büyük bir siyasi yenilgiye yol açabileceğini anlamak için uygun askeri eğitimden yoksun bir Şoygu tarafından yönetiliyor.”
Bu yazı ilk kez 3 Mart 2022’de yayımlanmıştır.