Ülkelerin artan nüfuslarını besleme kaygısı, yeni balık kaynakları arayışına yol açıyor. Araştırmalar ve raporlar ise ülkeler arası silahlı çatışmalar ve ulusal güvenlik endişelerinin balıkçılık ile giderek daha fazla iç içe geçtiğini gösteriyor. Özellikle balıkçılığa bağımlı ülkelerin bu konuda daha fazla risk altında olduğu belirtiliyor. İklim değişikliği de bu riski katbekat artırıyor. Gazeteci Helen Wieffering, Associated Press News internet sitesinde yayımlanan yazısında bu meseleyi ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Sri Lanka’nın dört bir yanından protestocular, Şubat ayında başkent sokaklarını doldurarak gösteri yaptı. Grup, balıkçılar ve onlara destek verenlerden oluşuyordu. Öfkelerinin kaynağı ise düzenli olarak Sri Lanka sularına açılarak değerli deniz hıyarı ve karides avcılığı yapan çok sayıda Hint teknesiydi. Sri Lankalı balıkçılar, işlerini kaybettiklerini ve aralarından bazılarının yabancı balıkçı gemileriyle girdikleri çatışmalarda hayatını kaybettiğini söylüyor.
Protestocular, her ne kadar Sri Lanka donanması balıkçılarını korumak için güç kullansa da (…) hükümetin daha fazla tedbir almasını talep ediyor. Geçen yıl donanmayla karşı karşıya kalan beş Hint balıkçının öldürüldüğü bildiriliyor, ancak Sri Lankalı yetkililer ateş açtıklarını ve mürettebatı öldürdüklerini inkâr ederek saldırıyı kendilerinin gerçekleştirmediğini iddia ediyor.
Okyanus, Sri Lanka’dan Arjantin’e ve Güney Çin Denizi’ne kadar dünyanın her yerinde, ülkeler arası silahlı çatışmaların genişleyen bir cephesi haline geldi. Bunun nedeni, milyarlarca insan için kırılgan bir gıda kaynağının tükenmesine neden olan yasadışı balıkçılık ve aşırı avlanma. Avustralya Ulusal Bilim Ajansı araştırmacısı Jessica Spijkers’ın, 2016 öncesi 40 yıllık dönemi incelediği çalışması, balıkçılık kaynaklı küresel çatışmalarda artış olduğunu ortaya koyuyor. Spijkers, bu yüzyılda yaşanan çatışmaların, genellikle yasadışı ve aşırı avlanma iddiaları nedeniyle gerçekleştiğini belirtiyor. Analizi, bazen şiddetin patlak vermesinden önce meydana gelen şiddet içermeyen anlaşmazlıkları da içeriyor.
Associated Press’in; sivil toplum kuruluşları, hükümet kayıtları ve medyada yer alan haberlerden derlenen çatışma veritabanlarına yönelik incelemesinde, son beş yılda devlet yetkililerinin yabancı balıkçı teknelerini sıkıştırdığı, ateş açtığı ve bazen ölümlere yol açtığı 360’tan fazla vaka tespit edilmiş. Aynı süre zarfında, yetkililer tarafından 850 yabancı balıkçı teknesine de el konmuş ve bunlar sistematik olarak tahrip edilmiş, patlatılmış ya da batırılmış.
Rakamlar altı kıtadaki vakaları kapsıyor, ancak dünya çapında balıkçılık haklarıyla ilişkili şiddet içeren çatışmaları izleme faaliyeti yürüten belli bir kuruluş olmadığından, muhtemelen bu rakamlar eksik. AP’nin analizi, rutin cezaları ve tutuklamaları içermiyor; dünya çapındaki balıkçılık sahalarında şiddetin nerede ve nasıl tırmandığına odaklanıyor.
Çevre ve ulusal güvenlik uzmanları, hem gıda hem de ticari bir kaynak olarak balıkçılığa bağımlı ülkelerin önümüzdeki yıllarda daha büyük çatışma riski altında olduğunu belirtiyor. Çin’den ve diğer ülkelerden gelen uzak mesafe filoları ile endüstriyel balıkçı tekneleri, ülkelerine daha yakın olan stoklar tükendiğinden iç sularının çok ötesinde gezinerek balık sürülerini avlıyor.”
Yazar, ülkelerin artan nüfuslarını besleme görevinin, yeni balık kaynakları arayışına yol açtığını, iklim değişikliğinin ise okyanus yaşamının karşı karşıya olduğu tehlikeyi artırdığını vurguluyor: “Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan (WWF) okyanus uzmanı Johan Bergenas, beş yıl önce küresel ölçekte balıkçılıkla ilişkili çatışmalarda artış konusunda uyarıda bulunmuştu. Şimdi de ‘Durum ciddi derecede kötüleşiyor’ diyor ve ekliyor: ‘Batı Afrika’da, Batı Hint Okyanusu’nda, Latin Amerika’da balık stokları ve rekabet kaynaklı silahlı çatışmalar, gerilimler ve gerginliklere tanık oluyoruz. İnanılmaz derecede önemli söz konusu balık stokları üzerinde çatışmalar ve silahlı çatışmalar tüm dünya için geçerli olacak.’
“Mesafenin zorbalığı”
Şubat ayının başlarında, 400 metrelik ABD Sahil Güvenlik gemisi Fiji’ye demirledi ve üç yerel yetkiliyi gemide ağırladı. Mürettebat, bir hafta boyunca, kuralları ihlal eden balıkçı teknelerini bulmak için Fiji adalarının etrafında dolaştı, sekiz tekneye müdahale etti, 22 gümrük ve balıkçılık ihlali tespit etti.
Fiji’nin münhasır ekonomik bölgesi, kara kütlesinden 70 kat daha büyük bir su alanını kapsıyor. Fiji’deki Doğal Hayatı Koruma Vakfı ofisinde balıkçılık politikasında sorumlu Vilisoni Tarabe, birçok Pasifik ada ülkesinin balıkçı teknelerinin bildirdiklerinden daha fazla orkinos veya köpek balığı yakaladığından şüphelendiğini söylüyor: ‘Bu balıkçı gemilerinde sürdürülen faaliyetleri izlemek için kapasite veya kaynağa her zaman sahip olamıyoruz.’
Okyanusun devasa boyutu, balıkçılık denetiminin bu kadar zor olmasının sebeplerinden biri. ABD gemisinin komuta subayı Yüzbaşı Stephen Adler, bunu ‘mesafenin zorbalığı’ olarak adlandırıyor: ‘Yaptığımız, bu adalara, sularında karşılaştıkları bu tür sorunları ele almaları için destek ve kabiliyetler sağlamaya yardımcı olmak.’
ABD-Fiji ortaklığı, ABD ve Pasifik Ada ülkeleri arasındaki 11 ortaklıktan biri, ufukta 12’nci de görünüyor. Her ortaklık, sulardaki kaynakların tükenmesi durumunda izlenebilecek ekonomik çöküşü ve bölgesel istikrarsızlığı önlemeyi amaçlıyor. 2020 tarihli bir raporda, misyon, denizler için önde gelen hatta dünya düzenine olası bir tehdit haline gelen güvenlik sorununu, ilk kez korsanlığın önünde listeledi: Yasadışı, bildirilmeyen ve düzensiz balıkçılık. (…)
Çin’in deniz milisleri
ABD’nin, dünyanın en büyük balıkçı filosuna sahip, Latin Amerika’dan Batı Afrika’ya kıyı ülkelerinde liman erişimine büyük yatırımlar yapan Çin’le ilgili endişeleri de bu ortak misyonları besliyor.
Yüzlerce Çin balıkçı gemisi, 2018 ve 2019 yıllarında Arjantin donanmasının Çin teknelerine iki kez ateş açmasıyla birlikte Güney Amerika yakınlarındaki açık denizlerde bir yığın oluşturdu. Geçen yaz AP, Galapagos Adaları yakınlarında balıkçılık yapan iki düzine Çin gemisinin, geçmişinde işçi istismarı suçlamaları, yasadışı balıkçılık nedeniyle mahkûmiyetler ve denizcilik yasasını ihlal etmeye dair işaretler olduğunu tespit etti.
Öte yandan, Çin ve Güney Çin Denizi’ndeki komşuları, adalara ve balıkçılık alanlarına erişim konusunda uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık içinde. Vietnam yakınlarındaki Paracel Adaları, Endonezya yakınlarındaki Natuna Adaları ve Filipinler’in batısındaki Spratly Adaları’nda sahil güvenlik görevlileri ile yabancı balıkçı ekipleri arasında çatışmalar çıktı. (…)
AP’nin, 2010-2020 arasında Güney Çin Denizi’ndeki silahlı çatışmaları izleyen Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nden (CSIS) alınan verileri incelemesi sonucunda; 2017’den bu yana meydana gelen 17 olayın dörtte üçünden fazlasında, bir kolluk kuvvetleri gemisi ile yabancı bir balıkçı mürettebatı arasındaki şiddet söz konusuydu.”
Yazar, çatışmaların, balıkçılık ve ulusal güvenlik endişelerinin giderek daha fazla iç içe geçtiğini gösterdiğinin altını çiziyor: “CSIS ve Gelişmiş Savunma Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan araştırmaya göre, Çin, silah ve tazyikli su depolayabilen milis balıkçı teknelerinden oluşan bir filoya sahip. Ayrı bir balıkçı teknesi filosu ise ihtilaflı Spratly Adaları yakınlarında, Çin kolluk kuvvetlerinin örtük bir uzantısı olarak hizmet ediyor.
CSIS Asya Deniz Şeffaflığı Girişimi direktörü Gregory Poling, her iki filonun da artık balık avlamadığını, teknelerin demirlenmiş olduğunu, daha büyük bir siyasi hedefe ulaşmanın amaçlandığını söylüyor: ‘Kimse sizden daha büyük yüzlerce Çin teknesiyle çevrili bir Çin teknesine çıkmaya çalışacak kadar aklını yitirmemiştir.’ Poling, ticari olarak balık avlayan Çin teknelerine bile genellikle silahlı sahil güvenlik gemilerinin eşlik ettiğini de ekliyor.
ABD Sahil Güvenlik, Çin’in deniz milislerini, yurt içinde ve açık denizlerde yabancı balıkçıları korkutmayı amaçlayan ‘saldırgan davranışlar’ sergilemekle suçluyor.
İmha edilen tekneler
Birçok ülke için denizde şiddet içeren karşılaşmalar, yabancı filoların yasa dışı avlanmalarını engelleme yönünde son bir çaba.
Endonezya, Malezya ve Avustralya gibi ülkeler, el konulan tekneleri patlayıcılarla kaplayarak ve ateşe vererek yaptıkları güç gösterisi ile yasa dışı balıkçılığı caydırmaya çalışıyor. Denizcilik ve Balıkçılık Bakanlığı’na göre Endonezya, son beş yılda 370’ten fazla yabancı balıkçı teknesini batırdı.
Endonezya Okyanus Adalet Girişimi’nin kurucu ortağı ve bir dönem balıkçılık bakanlığında görev yapmış olan Andreas Aditya Salim, ülkesinin yabancı balıkçı teknelerini yok ettiğini görmenin ‘kahramanlık’ duygusu uyandırdığını söylüyor. 17 binden fazla adadan oluşan Endonezya ulusu, karadan çok daha fazla deniz alanına sahip. ‘Bu ülkem için önemli. Ülkemizi savunmak zorundayız. Patlamalar, yasa dışı balıkçılığın burada durdurulacağı mesajını veriyor’ diyor Salim.
Ancak Hint Okyanusu’nun başka yerlerinde de Endonezya gemileri yok ediliyor. Geçen sonbaharda, Avustralya Sınır Kuvvetleri üç Endonezya balıkçı teknesini imha etti ve yanan bir geminin fotoğraflarını Facebook’ta yayınladı. Yetkililer, artan istilalarla mücadele amaçlı bir görev gücü operasyonu kapsamında geçen yıl Temmuz ve Ekim ayları arasında en az 15 yabancı balıkçı teknesini imha etti.
Sınır Kuvvetleri, geçen yıl yaptığı açıklamada, ‘Kuralların dışında balık avlamayı seçen yabancı balıkçılara mesajımız basit. Sizi engelleyeceğiz, avınızı, ekipmanınızı ve hatta muhtemelen geminizi kaybedeceksiniz’ ifadelerine yer verdi.
ABD Sahil Güvenlik, ABD sularında yakalanan Meksikalı balıkçı teknelerini imha etmek için çok daha sessiz bir yaklaşım benimsiyor. Sahil Güvenlik, Teksas’taki South Padre Adası istasyonunda son beş yılda 440 teknenin parçalara ayrıldığını, motorlarının öğütüldüğünü açıkladı.
Kanada Sahil Güvenlik ve Avrupa Birliği Balıkçılık Kontrol Dairesi, AP’ye yaptığı açıklamada bu süre zarfında yabancı bir balıkçı teknesini sıkıştırmadıklarını veya ateş açmadıklarını ifade ediyor. Ancak, basında, Romanya makamlarının yasadışı balıkçılık yaptığından şüphelenilen bir Türk teknesine ateş açtığına ve İtalyan kolluk kuvvetlerinin bir Tunus balıkçı teknesini kovalayıp ateş ettiğine yer veren haberler, Avrupa’nın da çatışmalardan muaf olmadığını gösteriyor.
İklim değişikliği durumu kötüleştirebilir
Denizlerdeki düşmanlıklar, Birleşmiş Milletler 1982’de deniz sınırları konusunda daha geniş kapsamlı bir uluslararası anlaşmayı imzalayana kadar yaygındı. Amerikalar da bu hususta bir istisna değildi.
1960’lı yılların sonlarında, Peru’nun hak iddia ettiği ekonomik sularda avlanan bir ABD orkinos teknesi, makineli tüfek ateşiyle vuruldu. Anlaşmazlık 1984’te uluslararası mahkemede çözülene kadar ABD ve Kanada, Nova Scotia ve Maine arasında zengin bir deniz tarağı rezervine sahip olan Georges Bank çevresinde balık tutma hakkı konusunda yıllarca ihtilaf yaşadı.
Bazı uzmanlar, iklim değişikliğinin önümüzdeki süreçte ülkeler arasında balıkçılıkla ilgili silahlı çatışmaların itici gücü olabileceğini söylüyor.
Balıkçılıkla ilişkili olası çatışma alanlarını tahmin çalışmaları yürüten Bergenas, gözlerini Kuzey Kutbu ve tropikal Pasifik’e dikmiş durumda. Kutuplardaki buzulların erimesinin Rusya, Çin ve ABD için değerli balıkçık alanları yaratabileceğini ve doğuya göç eden Pasifik orkinoslarının arkalarında yoksulluk ve şiddetli rekabet bırakabileceğini söylüyor.
Çatışmaları alevlendiren kıvılcım
Ülkeler arasındaki sınır çizgileri muğlak kalmaya devam ettiğinde veya uluslararası ilişkilerde sorunlar yaşandığında, balıkçılık, çatışmayı alevlendirecek bir kıvılcım işlevi görüyor. Geçen yıl Eritre askeri güçleri, Hanish Adaları yakınlarındaki Yemenli balıkçılara ateş açarak ihtilaflı bölge üzerinde onlarca yıl önce başlayan bir çatışmayı yeniden alevlendirdi. Gazze Şeridi açıklarında Filistinli balıkçılar, İsrail güvenlik güçleriyle sürekli çatışma halinde.
Kâr amacı gütmeyen Silahlı Çatışma Yeri ve Olay Verileri Projesi’nden edinilen veriler uyarınca AP, son beş yılda İsrailli yetkililerin Gazzeli balıkçılara ateş açtığı, gemilere zarar verdiği veya tazyikli su sıktığı 300’ü aşkın vaka tespit etti.
İsrail’in Gazze sınırları üzerinde sürdürdüğü sıkı kontrol nedeniyle Filistinliler balık avlamak için yalnızca Akdeniz’in dar bir şeridini kullanabiliyor ve savaş zamanında İsrail’in balıkçılık bölgesine erişim tamamen kesiliyor. AP’nin görüş talebine yanıt vermeyen İsrail Savunma Kuvvetleri ise daha önceki açıklamalarında kısıtlamaların, Hamas’ın İsrail’de saldırı gerçekleştirmesini önlemek için alınan bir güvenlik tedbiri olduğunu söylemişti.
Gazze Balıkçılar Birliği başkanı Nizar Ayyash, AP’ye yaptığı açıklamada, saldırılar nedeniyle son beş yılda üç balıkçının hayatını kaybettiğini söylüyor. Levrek avının en iyisi olduğunu ancak stokların çoğunlukla izin verilen alanın dışında yer aldığını da ekliyor.
Ayyash, çoğu saldırının kuzey ve güneydeki 100-200 metrelik balıkçılık sınırları içinde gerçekleştiğini belirtiyor. Gisha ve Filistin İnsan Hakları Merkezi gibi kuruluşlar ise saldırıların Gazze’deki balıkçıların faaliyetine izin verilen alanlarda da meydana geldiğini belgelemiş durumda.
Gisha’nın halk savunma direktörü Miriam Marmur, ‘Balıkçılık çok daha tehlikeli bir meslek haline geldi. Aynı zamanda Gazze’nin deniz alanına erişimdeki sorunları nedeniyle daha az sayıda Gazzeli geçimini balıkçılıktan sağlayabiliyor’ diyor.
Sri Lanka ve Hindistan arasındaki şiddet, ülkelerin dostane ilişkilerine rağmen devam ediyor. Pek çok Hint ve Sri Lankalı balıkçı, ülkeleri dar bir okyanus şeridinin iki tarafında yer alsa da aynı etnik kökeni (Tamil) ve dili paylaşıyor.
Sri Lankalı yetkililer, Hint trol teknelerinin ülkenin balıkçılık sektörüne yönelik gerçek bir tehdit oluşturduğunu söylüyor. Sri Lanka, çevrecilerin, balık denizini boşalttığını, deniz yosunu ve mercan resiflerine zarar verdiğini söylediği bir uygulama olan dip trolünü yasakladı. (…)
Sri Lanka’da on yıllardır devam eden iç savaş sırasında Hint mürettebat adanın çevresindeki sularda balık tutmanın avantajlarından bir tepkiyle karşılaşmaksızın yararlanabiliyordu. 2009’da savaşın sona ermesi ve Sri Lankalı balıkçıların denize dönmesi, balıkçılıkla ilgili çatışmaları yeniden ilgi odağı haline getirdi. (…) Sri Lanka Ulusal Balıkçılık Dayanışma Hareketi Başkanı Herman Kumara, 2019’da yedi Sri Lankalı balıkçının Hint mürettebatla yaşanan şiddet olayları nedeniyle öldüğünü söylüyor. Bu yıl iki kişi daha hayatını kaybetmiş.
Kumara, daha da güçlü yaptırımlar uygulanmasını isterken Hint balıkçılarla diyalog kurmayı da umuyor ve ekliyor ‘Durum halihazırda şiddete dönüştü’, müdahale olmadığı takdirde ‘çığırından çıkabilir.’”
Bu yazı ilk kez 5 Nisan 2022’de yayımlanmıştır.