Suriyeliler bir hami değil, yardım eli bekliyor

Yıllardır süren çatışmalar, Suriye halkını derin bir insani krizle karşı karşıya bıraktı. Dış aktörler, jeopolitik hesapları bir kenara bırakıp Suriye halkının temel ihtiyaçlarını kendi dar çıkarlarının önünde tutup, insani altyapının ayağa kaldırılması için uluslararası destek sağlamalı.

Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye’nin yeni yönetimini kendi saflarına çekmek için hangi ülke veya ülke gruplarına yakın olacağına dair bir yarış başlamış görünüyor.

Daha önce Tunus ve Sudan’da benzeri dönüşüm süreçlerinde görev almış olan Alman siyaset bilimci, akademisyen ve yazar Volker Perthes, Foreign Affairs için kaleme aldığı yazıda, Suriye’de öncelikle insani krizin hafifletilmesi gerektiğini ileri sürüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Aralık 2024’te Beşar Esad rejimi iskambil kâğıtlarından yapılmış ev gibi çöktü. Esad, neredeyse 25 yıllık iktidarının ardından Moskova’ya kaçtı. HTŞ’nin lideri Ahmed El Şara Suriye’nin fiili devlet başkanı oldu, geçici bir hükümet atadı ve ülkenin siyasi geçişi için bir takvim açıkladı.

İsyancıların saldırısı, dikkatli bir hazırlığın yanı sıra HTŞ’nin kontrolündeki İdlib’e tek güvenli erişimi sağlayan Türkiye’nin desteğiyle başarılı oldu. Yine de çoğu gözlemci rejimin bu kadar çabuk çökmesini beklemiyordu. Esad’ın 2011’de barışçıl gösterilerin devlet tarafından şiddetle bastırılmasının ardından başlayan Suriye iç savaşında galip gelmesine yardımcı olan dış destekçilerine olan bağımlılığının devam edeceğini hafife aldılar. Başka yerlerdeki çatışmalar Esad’ın kilit müttefiklerini onu savunamayacak ya da savunmak istemeyecek hale getirmişti: Rusya, Ukrayna’daki savaşla meşguldü; İran zayıflamıştı ve vekillerini koruyacak gücü kalmamıştı; Lübnan’daki Hizbullah ise İsrail’le mücadelesi nedeniyle zayıflamıştı.

HTŞ, kafaları karıştırıyor

Rejimin düşmesinin ardından ABD, Avrupa ve Birleşmiş Milletler’den temsilciler Suriye’nin yeni liderlerini tanımak için harekete geçti. İdlib’de çalışan insani yardım kuruluşları HTŞ’yi ve onun fiili il hükümetini pragmatik aktörler olarak görüyordu. Ancak HTŞ 2010’ların ortalarında El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi’nden doğmuştu. Grup o zamandan beri El Kaide’den ayrılmış ve aşırılıkçı köklerinden kurtulmaya çalışmış olsa da ABD, Birleşmiş Milletler ve diğerleri tarafından hala terör örgütü olarak tanımlanıyor. Bu nedenle, siyasi karar alıcılar ve yetkililer, cihatçı bir devletin ortaya çıkmasına yardımcı olma potansiyeline karşı temkinli davranarak, üyelerinin niyetleri ve ideolojileri konusunda endişelenmeye başladılar.

Suriye bilinmeyene doğru yol alıyor. Suriyelilerin büyük çoğunluğu Esad rejiminin yolsuzluk ve kötü yönetiminden temiz bir kopuşu destekliyor gibi görünüyor. Eğer olumlu bir değişim yaşanacaksa, Suriye’deki geçiş süreci jeopolitik bir mücadelenin konusu haline gelmemelidir. On yıllar boyunca pek çok bölgesel güç ya da dünya gücü Esad rejimini dışladı, onu değiştirmeye çalıştı ya da kendi amaçları doğrultusunda onunla ya da onun etrafında çalıştı. Bu yaklaşımlar artık savunulabilir değil ve Suriye, Ahmed El Şara veya diğer HTŞ figürlerinin ne tür liderler olacağı henüz belli olmasa bile, Esad yıllarının sefaletinden kurtulmak için bir şansı hak ediyor. Yabancı hükümetler ve uluslararası kuruluşlar kendi dar çıkarlarına odaklanır ve yardım konusunda ağır koşullar dayatırlarsa Suriye’nin geçiş sürecinin sekteye uğrayacağı kesin. Bunun yerine Suriye’nin ekonomisini yeniden inşa etme, dünyaya açılma ve kendisiyle barışık olma çabaları desteklenmelidir.

Önce istikrar sağlanmalı

Yıllarca süren savaş, baskı, yıkım ve yerinden edilme sonucunda sosyoekonomik ve insani koşulların kötüleştiği Suriye’nin siyasi geçiş sürecinde uluslararası desteğe ihtiyacı olacaktır. Suriye’nin yeniden inşasına başlaması, mültecileri ve sürgündeki iş adamlarını geri dönmeye ikna etmesi ve yatırımları çekmesi ancak istikrarla mümkün olacaktır.

BM’nin halihazırda Suriye için özel bir temsilcisi ve 2015’ten kalma, Suriye’de “güvenilir, kapsayıcı ve mezhepçi olmayan bir yönetim” kurulması için siyasi bir süreci kolaylaştırmakla görevlendiren mevcut bir Güvenlik Konseyi kararı var. Bu hedef hâlâ Suriye halkının istekleriyle uyumlu. Ancak bunu başarmak için uygulamaya konulan mekanizmalar artık sağlam değil. Karar artık var olmayan bir rejimle ilişki kurmak için kabul edilmişti. Özel temsilci yıllarca hükümetten ve çoğunlukla Türkiye’de bulunan muhalif gruplardan küçük heyetler arasında yeni ya da gözden geçirilmiş bir Suriye anayasası için görüşmeler yapılmasına aracılık etti. Bu görüşmeler hiçbir sonuç vermedi ve barış ve gerçek siyasi değişimle ilgili önemli müzakereler için bir tür geçici unsur haline geldi. Dahası, şu anda iktidarda olan HTŞ, terörist olarak tanımlanması nedeniyle BM’nin kolaylaştırdığı süreçlerin dışında bırakıldı.

Diğer muhalifler de sürece dahil edilmeli

Yeni liderler sadece Esad rejiminden değil, aynı zamanda uluslararası toplumun son on yılda Suriye’ye yaklaşımından da tamamen kopmak istiyor. Şaraa ve geçici hükümeti, ülkenin geleceğini tartışmak ve yeni bir anayasa üzerinde anlaşmak üzere ulusal bir konferans için hazırlıklara başladı ancak BM ve birçok dünya başkentinin angaje olduğu muhalif gruplar grup olarak temsil edilmeyecek. Bununla birlikte yeni liderler, bu muhalif gruplardan bireysel üyeleri hem konferansa hem de daha büyük geçiş sürecine entegre etmeye açık olacaklarını belirttiler. Şara ve arkadaşları Suriye’nin etnik ve dini çeşitliliğe sahip toplumunun çoğulcu yapısının bilincinde görünüyor ve sürdürülebilir bir hükümet biçimi inşa etmek istiyorlarsa buna saygı duymaları gerektiğini biliyorlar. Rejimi deviren silahlı grupların kendileri de farklı ideolojik ve bölgesel geçmişlere sahip bir koalisyon. Şimdilik Suriye toplumunun geniş bir kesiminin desteğine sahip görünüyorlar. Ancak devrik bir rejime karşı birleştirici bir mücadeleyi geride bıraktıklarında, güç ve kaynaklar üzerindeki anlaşmazlıklar kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır.

Koordinatör BM olmalı

BM bu değişen manzaraya cevap vermelidir. Güvenlik Konseyi’ndeki bölünmeler göz önünde bulundurulduğunda, yeni bir karar üzerinde anlaşmaya varmak zor olacaktır, ancak özellikle Suriye’nin yeni hükümeti jeopolitik çatışmalara sürüklenmekten kaçınırsa bu başarılabilir. Güvenlik Konseyi sahada yeni bir misyon kurmalı ya da Cenevre’deki özel temsilcilik ofisini Suriye merkezli, net bir yetkiye sahip geçiş sürecine yardımcı olacak bir misyona dönüştürmelidir. Bu, çeşitli BM organlarının diğer ülkelerdeki siyasi geçişler ve barış inşası operasyonlarındaki deneyimlerinden yararlanarak, Suriye’nin öncülük ettiği herhangi bir siyasi veya anayasal sürece teknik desteği de kapsayacaktır. Suriye’deki bir misyon aynı zamanda güvenilir bir polis gücü oluşturmak ve güvenlik sektöründe reform yapmak suretiyle hukukun üstünlüğünün tesis edilmesine, yasal reformlara, insan haklarının korunmasına ve uzlaşma yollarına yardımcı olmalı. Dünya Bankası tahminlerine göre, Suriye nüfusunun yarısından fazlası iç savaşın başlamasından bu yana ülke içinde ya da dışında yerinden edilmiştir ve geri dönenlerin yeniden entegre edilmesi gerecek. BM, Esad rejiminin korkunç insan hakları ihlallerini ele alacak bir geçiş dönemi adaleti sürecini desteklemek için Kolombiya veya Güney Afrika gibi üye devletlerin uzmanlığından yararlanabilir ve Suriyeli topluluklar arasında veya içinde intikam saldırılarının önlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca BM, insani yardımı koordine etme, kalkınma ve sürdürülebilirliği teşvik etme çabalarını sürdürmelidir.

Yardımlar hızla gelmezse ülke yeniden karışabilir

Ancak ülkenin yeniden inşası için maddi destek daha çok istikrarlı bir Suriye’de özel çıkarı olan kuruluşlara düşecektir: Arap Körfez ülkeleri, Avrupa Birliği ve belki de ABD. Suriye’nin ihtiyaçları çok büyük, yüz milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Suriye’nin kişi başına düşen GSYİH’si iç savaşın başlamasından bu yana yarıdan fazla azaldı. Sağlık sistemi ciddi şekilde çökmüş durumda. Muhaliflerin yoğun olduğu şehirlerdeki yerleşim alanları ve sosyal altyapı yerle bir oldu. İstihdamı ve ekonomik iyileşmeyi teşvik etmek için yeniden yapılanma çabaları öncelikle enerji altyapısına, sağlık hizmetlerine ve konutlara odaklanmalı. Bu desteğin de hızlı ve kararlı bir şekilde gelmesi gerekecek. Hızlı ve gözle görülür bir ekonomik toparlanmanın olmaması hoşnutsuzluğu körükleyecek ve böylece 2011’de Tunus’ta yaşanan başarısız geçiş sürecine benzer şekilde Suriye’nin kapsayıcı ve çoğulcu bir siyasi sisteme geçişini riske atacaktır.

Yaptırımlar bir an önce kalkmalı

ABD ve AB, Esad rejimine karşı silah ambargosu, finansal işlemlere getirilen kısıtlamalar ve sıkı ihracat kontrollerinin yanı sıra Suriye enerji sektörü yatırımlarına ve Suriye petrolünün ithalatına getirilen yasaklar da dahil olmak üzere geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı. Esad artık gittiğine göre bu tedbirler ülke ekonomisinin yeniden canlandırılmasının önünde büyük engell oluşturmuyor dolayısıyla ya kaldırılmalı ya da derhal askıya alınmalı. Bu yaptırımlar, Esad ailesinin zenginleşmesine ya da rejimin baskıcı politikalarının uygulanmasına yardımcı olan kişi ya da kuruluşlara yönelik yüzlerce yaptırımdan ayrıdır: Suriye’nin yeni yetkililerinin failleri kovuşturmasına ve çalınan parayı bulmasına yardımcı olmak için bunlar yürürlükte kalmalı.

Dünya güçleri Suriye’nin yeni başlangıçlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyebilir ancak geçici hükümeti bölgesel ya da uluslararası anlaşmazlıkların içine çekmek geçiş döneminin sonunu getirebilir.”

Bu yazı ilk kez 28 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.

Volker Perthes’in Foreign Affaires’te yayınlanan “Don’t Let Geopolitics Ruin Syria’s Transition” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
Don’t Let Geopolitics Ruin Syria’s Transition | Foreign Affairs

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Suriyeliler bir hami değil, yardım eli bekliyor

Yıllardır süren çatışmalar, Suriye halkını derin bir insani krizle karşı karşıya bıraktı. Dış aktörler, jeopolitik hesapları bir kenara bırakıp Suriye halkının temel ihtiyaçlarını kendi dar çıkarlarının önünde tutup, insani altyapının ayağa kaldırılması için uluslararası destek sağlamalı.

Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye’nin yeni yönetimini kendi saflarına çekmek için hangi ülke veya ülke gruplarına yakın olacağına dair bir yarış başlamış görünüyor.

Daha önce Tunus ve Sudan’da benzeri dönüşüm süreçlerinde görev almış olan Alman siyaset bilimci, akademisyen ve yazar Volker Perthes, Foreign Affairs için kaleme aldığı yazıda, Suriye’de öncelikle insani krizin hafifletilmesi gerektiğini ileri sürüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Aralık 2024’te Beşar Esad rejimi iskambil kâğıtlarından yapılmış ev gibi çöktü. Esad, neredeyse 25 yıllık iktidarının ardından Moskova’ya kaçtı. HTŞ’nin lideri Ahmed El Şara Suriye’nin fiili devlet başkanı oldu, geçici bir hükümet atadı ve ülkenin siyasi geçişi için bir takvim açıkladı.

İsyancıların saldırısı, dikkatli bir hazırlığın yanı sıra HTŞ’nin kontrolündeki İdlib’e tek güvenli erişimi sağlayan Türkiye’nin desteğiyle başarılı oldu. Yine de çoğu gözlemci rejimin bu kadar çabuk çökmesini beklemiyordu. Esad’ın 2011’de barışçıl gösterilerin devlet tarafından şiddetle bastırılmasının ardından başlayan Suriye iç savaşında galip gelmesine yardımcı olan dış destekçilerine olan bağımlılığının devam edeceğini hafife aldılar. Başka yerlerdeki çatışmalar Esad’ın kilit müttefiklerini onu savunamayacak ya da savunmak istemeyecek hale getirmişti: Rusya, Ukrayna’daki savaşla meşguldü; İran zayıflamıştı ve vekillerini koruyacak gücü kalmamıştı; Lübnan’daki Hizbullah ise İsrail’le mücadelesi nedeniyle zayıflamıştı.

HTŞ, kafaları karıştırıyor

Rejimin düşmesinin ardından ABD, Avrupa ve Birleşmiş Milletler’den temsilciler Suriye’nin yeni liderlerini tanımak için harekete geçti. İdlib’de çalışan insani yardım kuruluşları HTŞ’yi ve onun fiili il hükümetini pragmatik aktörler olarak görüyordu. Ancak HTŞ 2010’ların ortalarında El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi’nden doğmuştu. Grup o zamandan beri El Kaide’den ayrılmış ve aşırılıkçı köklerinden kurtulmaya çalışmış olsa da ABD, Birleşmiş Milletler ve diğerleri tarafından hala terör örgütü olarak tanımlanıyor. Bu nedenle, siyasi karar alıcılar ve yetkililer, cihatçı bir devletin ortaya çıkmasına yardımcı olma potansiyeline karşı temkinli davranarak, üyelerinin niyetleri ve ideolojileri konusunda endişelenmeye başladılar.

Suriye bilinmeyene doğru yol alıyor. Suriyelilerin büyük çoğunluğu Esad rejiminin yolsuzluk ve kötü yönetiminden temiz bir kopuşu destekliyor gibi görünüyor. Eğer olumlu bir değişim yaşanacaksa, Suriye’deki geçiş süreci jeopolitik bir mücadelenin konusu haline gelmemelidir. On yıllar boyunca pek çok bölgesel güç ya da dünya gücü Esad rejimini dışladı, onu değiştirmeye çalıştı ya da kendi amaçları doğrultusunda onunla ya da onun etrafında çalıştı. Bu yaklaşımlar artık savunulabilir değil ve Suriye, Ahmed El Şara veya diğer HTŞ figürlerinin ne tür liderler olacağı henüz belli olmasa bile, Esad yıllarının sefaletinden kurtulmak için bir şansı hak ediyor. Yabancı hükümetler ve uluslararası kuruluşlar kendi dar çıkarlarına odaklanır ve yardım konusunda ağır koşullar dayatırlarsa Suriye’nin geçiş sürecinin sekteye uğrayacağı kesin. Bunun yerine Suriye’nin ekonomisini yeniden inşa etme, dünyaya açılma ve kendisiyle barışık olma çabaları desteklenmelidir.

Önce istikrar sağlanmalı

Yıllarca süren savaş, baskı, yıkım ve yerinden edilme sonucunda sosyoekonomik ve insani koşulların kötüleştiği Suriye’nin siyasi geçiş sürecinde uluslararası desteğe ihtiyacı olacaktır. Suriye’nin yeniden inşasına başlaması, mültecileri ve sürgündeki iş adamlarını geri dönmeye ikna etmesi ve yatırımları çekmesi ancak istikrarla mümkün olacaktır.

BM’nin halihazırda Suriye için özel bir temsilcisi ve 2015’ten kalma, Suriye’de “güvenilir, kapsayıcı ve mezhepçi olmayan bir yönetim” kurulması için siyasi bir süreci kolaylaştırmakla görevlendiren mevcut bir Güvenlik Konseyi kararı var. Bu hedef hâlâ Suriye halkının istekleriyle uyumlu. Ancak bunu başarmak için uygulamaya konulan mekanizmalar artık sağlam değil. Karar artık var olmayan bir rejimle ilişki kurmak için kabul edilmişti. Özel temsilci yıllarca hükümetten ve çoğunlukla Türkiye’de bulunan muhalif gruplardan küçük heyetler arasında yeni ya da gözden geçirilmiş bir Suriye anayasası için görüşmeler yapılmasına aracılık etti. Bu görüşmeler hiçbir sonuç vermedi ve barış ve gerçek siyasi değişimle ilgili önemli müzakereler için bir tür geçici unsur haline geldi. Dahası, şu anda iktidarda olan HTŞ, terörist olarak tanımlanması nedeniyle BM’nin kolaylaştırdığı süreçlerin dışında bırakıldı.

Diğer muhalifler de sürece dahil edilmeli

Yeni liderler sadece Esad rejiminden değil, aynı zamanda uluslararası toplumun son on yılda Suriye’ye yaklaşımından da tamamen kopmak istiyor. Şaraa ve geçici hükümeti, ülkenin geleceğini tartışmak ve yeni bir anayasa üzerinde anlaşmak üzere ulusal bir konferans için hazırlıklara başladı ancak BM ve birçok dünya başkentinin angaje olduğu muhalif gruplar grup olarak temsil edilmeyecek. Bununla birlikte yeni liderler, bu muhalif gruplardan bireysel üyeleri hem konferansa hem de daha büyük geçiş sürecine entegre etmeye açık olacaklarını belirttiler. Şara ve arkadaşları Suriye’nin etnik ve dini çeşitliliğe sahip toplumunun çoğulcu yapısının bilincinde görünüyor ve sürdürülebilir bir hükümet biçimi inşa etmek istiyorlarsa buna saygı duymaları gerektiğini biliyorlar. Rejimi deviren silahlı grupların kendileri de farklı ideolojik ve bölgesel geçmişlere sahip bir koalisyon. Şimdilik Suriye toplumunun geniş bir kesiminin desteğine sahip görünüyorlar. Ancak devrik bir rejime karşı birleştirici bir mücadeleyi geride bıraktıklarında, güç ve kaynaklar üzerindeki anlaşmazlıklar kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır.

Koordinatör BM olmalı

BM bu değişen manzaraya cevap vermelidir. Güvenlik Konseyi’ndeki bölünmeler göz önünde bulundurulduğunda, yeni bir karar üzerinde anlaşmaya varmak zor olacaktır, ancak özellikle Suriye’nin yeni hükümeti jeopolitik çatışmalara sürüklenmekten kaçınırsa bu başarılabilir. Güvenlik Konseyi sahada yeni bir misyon kurmalı ya da Cenevre’deki özel temsilcilik ofisini Suriye merkezli, net bir yetkiye sahip geçiş sürecine yardımcı olacak bir misyona dönüştürmelidir. Bu, çeşitli BM organlarının diğer ülkelerdeki siyasi geçişler ve barış inşası operasyonlarındaki deneyimlerinden yararlanarak, Suriye’nin öncülük ettiği herhangi bir siyasi veya anayasal sürece teknik desteği de kapsayacaktır. Suriye’deki bir misyon aynı zamanda güvenilir bir polis gücü oluşturmak ve güvenlik sektöründe reform yapmak suretiyle hukukun üstünlüğünün tesis edilmesine, yasal reformlara, insan haklarının korunmasına ve uzlaşma yollarına yardımcı olmalı. Dünya Bankası tahminlerine göre, Suriye nüfusunun yarısından fazlası iç savaşın başlamasından bu yana ülke içinde ya da dışında yerinden edilmiştir ve geri dönenlerin yeniden entegre edilmesi gerecek. BM, Esad rejiminin korkunç insan hakları ihlallerini ele alacak bir geçiş dönemi adaleti sürecini desteklemek için Kolombiya veya Güney Afrika gibi üye devletlerin uzmanlığından yararlanabilir ve Suriyeli topluluklar arasında veya içinde intikam saldırılarının önlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca BM, insani yardımı koordine etme, kalkınma ve sürdürülebilirliği teşvik etme çabalarını sürdürmelidir.

Yardımlar hızla gelmezse ülke yeniden karışabilir

Ancak ülkenin yeniden inşası için maddi destek daha çok istikrarlı bir Suriye’de özel çıkarı olan kuruluşlara düşecektir: Arap Körfez ülkeleri, Avrupa Birliği ve belki de ABD. Suriye’nin ihtiyaçları çok büyük, yüz milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Suriye’nin kişi başına düşen GSYİH’si iç savaşın başlamasından bu yana yarıdan fazla azaldı. Sağlık sistemi ciddi şekilde çökmüş durumda. Muhaliflerin yoğun olduğu şehirlerdeki yerleşim alanları ve sosyal altyapı yerle bir oldu. İstihdamı ve ekonomik iyileşmeyi teşvik etmek için yeniden yapılanma çabaları öncelikle enerji altyapısına, sağlık hizmetlerine ve konutlara odaklanmalı. Bu desteğin de hızlı ve kararlı bir şekilde gelmesi gerekecek. Hızlı ve gözle görülür bir ekonomik toparlanmanın olmaması hoşnutsuzluğu körükleyecek ve böylece 2011’de Tunus’ta yaşanan başarısız geçiş sürecine benzer şekilde Suriye’nin kapsayıcı ve çoğulcu bir siyasi sisteme geçişini riske atacaktır.

Yaptırımlar bir an önce kalkmalı

ABD ve AB, Esad rejimine karşı silah ambargosu, finansal işlemlere getirilen kısıtlamalar ve sıkı ihracat kontrollerinin yanı sıra Suriye enerji sektörü yatırımlarına ve Suriye petrolünün ithalatına getirilen yasaklar da dahil olmak üzere geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı. Esad artık gittiğine göre bu tedbirler ülke ekonomisinin yeniden canlandırılmasının önünde büyük engell oluşturmuyor dolayısıyla ya kaldırılmalı ya da derhal askıya alınmalı. Bu yaptırımlar, Esad ailesinin zenginleşmesine ya da rejimin baskıcı politikalarının uygulanmasına yardımcı olan kişi ya da kuruluşlara yönelik yüzlerce yaptırımdan ayrıdır: Suriye’nin yeni yetkililerinin failleri kovuşturmasına ve çalınan parayı bulmasına yardımcı olmak için bunlar yürürlükte kalmalı.

Dünya güçleri Suriye’nin yeni başlangıçlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyebilir ancak geçici hükümeti bölgesel ya da uluslararası anlaşmazlıkların içine çekmek geçiş döneminin sonunu getirebilir.”

Bu yazı ilk kez 28 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.

Volker Perthes’in Foreign Affaires’te yayınlanan “Don’t Let Geopolitics Ruin Syria’s Transition” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
Don’t Let Geopolitics Ruin Syria’s Transition | Foreign Affairs

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x