Trump, Netanyahu ile yol ayrımında mı?

Gazzelileri açlık ve susuzluğa mahkûm edilmesi, Donald Trump’ı bile çileden çıkardı. ABD Başkanı savaşın bitmesini istiyor ve bu sürece Netanyahu’nun engel olduğunu düşünüyor. Ancak bu öfke ne kadar samimi ve sürdürülebilir?

İsrail’in bir somun ekmek ve bir yudum sudan bile mahrum bırakarak yürüttüğü soykırım, sonunda İsrail’in sarsılmaz destekçilerinin vicdanlarını harekete geçirmiş olabilir mi? Fransa tepki olarak Filistin devletini tanıdığını açıkladı. İngiltere, bu durumun devam etmesi halinde aynı kararı alacağı uyarısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump da Gazze’deki açlık görüntülerinden etkilendiğini itiraf etti. Peki, bu gelişmeler Binyamin Netanyahu hükümeti üzerinde sonuç verici bir baskıya dönüşür mü? The Atlantic yazarları Jonathan Lemire ve Isaac Stanley-Becker bu soruya yanıt aradı.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Birkaç hafta önce, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu birbirlerine sembolik değeri yüksek hediyeler vermişti. Trump, Netanyahu’nun yolsuzluk davasıyla ilgilenen “kontrolden çıkmış” savcıları sert şekilde eleştirirken; Netanyahu, Trump’ı uzun süredir arzuladığı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermişti.

Ancak Gazze Şeridi’ndeki açlık krizi, İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları ve Hamas ile ateşkesin bir türlü sağlanamaması, bu jestlerin oluşturduğu iyi niyet atmosferini hızla dağıttı.

Tepkinin nedeni sadece Gazze de değil

Trump, son günlerde kamuoyu önünde Netanyahu ile bağlarını kopardığını ima eden açıklamalarda bulunuyor. Netanyahu’nun, Gazze’deki kıtlığı önemsizmiş gibi göstermesine karşı çıktı. Ölen çocukların görüntülerinden sarsılan Trump, özel temsilcisi Steve Witkoff’u bölgeye göndererek İsrail’e, açlık krizini hafifletmesi için baskı yapmasını istedi.

Bu sırada, başkan ve üst düzey danışmanları; İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları ve Gazze’deki tek Katolik kiliseye düzenlenen füze saldırısı karşısında şoke oldu. İki üst düzey yönetim yetkilisine göre Trump, Washington’da uzun süredir birçok kişinin dile getirdiği şeye, yani Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı kasıtlı olarak uzattığına ve Trump’ın ateşkes çağrılarına bilinçli şekilde direndiğine inanmaya başladı.

Başkan ve bazı danışmanları, İsrail’in Gazze’deki askeri hedeflerine çoktan ulaştığını ve Netanyahu’nun sivillerin canı pahasına savaşı, kendi siyasi gücünü korumak için sürdürdüğünü düşünüyor. Beyaz Saray ayrıca Netanyahu’nun, olası bir ateşkes anlaşmasını engelleyecek adımlar attığına inanıyor.

Öfke Netanyahu’ya karşı adım getirecek mi?

Ancak ismini vermek istemeyen iki yetkiliye göre, Trump’ın Netanyahu’yu ciddi şekilde sorumlu tutması beklenmiyor. Trump, Netanyahu’nun kendisine saygısızlık ettiğini düşünse de bu öfke ABD politikasında önemli bir değişikliğe yol açmış değil. Nitekim Trump, ateşkes sürecinin başarısızlığından Hamas’ı sorumlu tuttu. Fransa ve İngiltere gibi ülkeler, İsrail Gazze’deki insani durumu düzeltmez ve barış sürecine bağlı kalmazsa Filistin’i tanıyacaklarını açıklarken, Trump bu yönde bir adım atmayı reddetti. Beyaz Saray’dan bir yetkili, Trump ile Netanyahu arasında “önemli bir kopukluk” olmadığını ve müttefikler arasında, gerçekçi düzeyde de olsa, zaman zaman fikir ayrılıklarının olabileceğini vurguladı.

Netanyahu’nun, ABD başkanlarını hayal kırıklığına uğratma konusunda uzun bir geçmişi var. Joe Biden, 7 Ekim 2023’teki saldırıların ardından Netanyahu’ya sarılarak destek vermiş, ancak Netanyahu savaşta ısrar edince tutumunu değiştirmişti. Trump ile Netanyahu ise Trump’ın ilk döneminde yakındı—ta ki Netanyahu, 2020 seçim zaferini Biden lehine tanıyınca ilişkileri bozulana kadar. O zamandan beri ilişkileri inişli çıkışlı. Trump, Netanyahu’yu son altı ayda üç kez Beyaz Saray’da ağırladı ve iki lider birbirlerini övdü. Ancak Trump, son Orta Doğu turunda İsrail’e uğramadı.

Gazze’deki açlık krizi, ikili ilişkilerde yeni bir gerginlik kaynağı haline geldi. Mart ayında İsrail, 20 aydan uzun süredir devam eden savaşın ardından, yoğun nüfuslu Gazze’yi abluka altına alarak bölge halkının gıda ve yardım malzemelerine ulaşmasını engelledi. İnsan hakları kuruluşları bu ay, özellikle çocuklar arasında yaygın kıtlık yaşandığına dikkat çekti. Artan uluslararası baskılar sonucu Netanyahu, bölgeye kısıtlı da olsa yardım girişine izin verdi. Ancak Gazze’de “açlık yok” iddiasında ısrar etti. İskoçya’da bir gazeteci Trump’a, Netanyahu’nun bu değerlendirmesine katılıp katılmadığını sordu. Trump, “Televizyonda gördüklerime bakılırsa, pek katılmıyorum. O çocuklar gerçekten çok aç görünüyor,” dedi ve şöyle ekledi: “Bu gerçek açlık. Görüyorsunuz, bunun sahtesini yapamazsınız.”

Trump’ın sarsıcı görüntülere tepkisi ilk değil. 2017’de, kimyasal silahlarla öldürülen çocukların “korkunç” görüntülerini izledikten sonra Suriye’deki bir hava üssünü füzelerle vurma emri vermişti. Bu yıl başında, Rus hava saldırılarında ölen Ukraynalı çocukların fotoğraflarından sonra Putin’e karşı alışılmadık şekilde sert bir söylem kullanmıştı.

Trump’ın Rusya’daki savaşla ilgili hayal kırıklığı, şimdi Gazze’de tanık olduklarına karşı verdiği tepkiye de yansıyor. Yakın bir danışman ve bir yetkiliye göre, Trump seçim kampanyası boyunca ilk başkanlık döneminde dünyayı savaşlardan uzak tuttuğunu sık sık vurgulamış ve seçilirse Gazze ile Ukrayna’daki savaşları kısa sürede sona erdireceğini vaat etmişti. Ancak her iki savaşın da tırmanması, Trump’ı zora soktu. Putin, Trump’ın ateşkes çağrılarını defalarca reddetti; bu da dış politikayı kişisel perspektifle değerlendiren Trump’ın, nihayet Putin’e karşı tavır almayı düşünmesine yol açtı. Nitekim bu hafta Trump, Putin’e savaşı durdurması için 10 gün süre verdiğini, aksi halde yaptırımlar uygulayacağını açıkladı. Benzer şekilde, Netanyahu’nun Suriye saldırıları ve Gazze’deki kıtlık iddialarını reddetmesi de Trump’ı öfkelendirdi. Trump, bölgedeki ticaret ilişkilerini geliştirmek, Orta Doğu’yu istikrara kavuşturmak ve ibrahim Anlaşmaları’nı genişletmek istiyor.

Amerikan sağının yükselen tepkisi Trump’ı endişelendiriyor

İki ABD’li yetkiliye göre, Trump’ın Netanyahu ile çelişmeye hazır olması, iki lider arasında yeni bir çatışmadan çok, başkanın “Önce Amerika” yaklaşımını yansıtıyor. Bu yaklaşım, Washington’un dış politikasının İsrail ya da başka bir ülke tarafından yönlendirilmemesi gerektiğini savunuyor. Trump ister Gazze’deki insani koşullar ister Suriye politikası olsun, Netanyahu’nun değerlendirmelerini kabul etmiyor.

Netanyahu, savaşı gereksiz şekilde uzatmakla eleştirilirken, İsrail hükümeti üyeleri İsrail’in Trump’ın dış politikası açısından fayda sağladığını savunuyor. İsrail’in eski Washington Büyükelçisi ve şu anki Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, geçen hafta Trump döneminde ABD’nin İsrail büyükelçisi olan David Friedman ile yaptığı podcast’te, Washington’un Orta Doğu’daki varlığını azaltıp Çin’le rekabete odaklandığı bir dönemde İsrail’in ABD’nin ulusal güvenliği açısından daha da önemli hale geleceğini savundu.

ABD’li bir yetkiliye göre, Trump’ın asıl sabrı Netanyahu’ya değil, Hamas’a karşı tükeniyor. Trump, çatışmayı başlatan taraf olarak Hamas’ı suçlamayı sürdürüyor ve genel olarak İsrail’in pozisyonunu destekliyor. Buna, Gazze için savaş sonrasında öngörülen ve ‘Orta Doğu’nun Rivierası’ olarak tanımlanan yeniden yapılandırma planı da dahil. Bu hafta İngiltere’nin Filistin’i tanıma planları sorulduğunda, Trump bu fikri “Hamas’a ödül vermek” olarak değerlendirip reddetti. Geçen hafta Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra gazetecilere, Hamas’ın rehineleri bırakmak için anlaşma yapmak istemediğini ve bu nedenle İsrail’in “işi bitirip Hamas’tan kurtulması gerektiğini” söyledi.

Trump’ın asıl derdi ne?

Sonuç olarak Trump, savaşın sona ermesini istiyor. Bir yönetim yetkilisine göre, başkan, ABD halkının dünyanın öbür ucundaki bir çatışmaya karışılmasına karşı öfkesinin arttığını görüyor. Trump’ın sadık destekçilerinden Marjorie Taylor Greene, 28 Temmuz’da Kongre’de Gazze’deki durumu “soykırım” olarak nitelendiren ilk Cumhuriyetçi oldu. Steve Bannon ve Tucker Carlson da İsrail’i açıkça eleştirdi. Trump ve çevresi, İran’a yönelik saldırılar ve Jeffrey Epstein skandalındaki son gelişmeler nedeniyle zaten öfkeli olan destekçilerini daha fazla kızdırmaktan kaçınıyor. Trump, Epstein tartışmasının Beyaz Saray’ı kuşatmasını istemiyor, bazı milletvekillerinin uyarılarına uymamasına ise şaşırmış durumda. Şimdi Netanyahu’nun meydan okuyan tavrı, Trump’ın tabanında yeni bir bölünme yaratıyor ve başkanın kontrol edemediği bir haber döngüsü oluşmasına yol açıyor. Bir danışmanı şöyle diyor: “Trump, bu haberlerin televizyonda görünmesini istemiyor.”

Bu yazı ilk kez 5 Ağustos 2025’te yayımlanmıştır.

Jonathan Lemire ile  Isaac Stanley-Becker’in The Atlantic’te yayınlanan “Why Trump Broke With Bibi Over the Gaza Famine” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/politics/archive/2025/07/trump-netanyahu-gaza-famine/683720/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Trump, Netanyahu ile yol ayrımında mı?

Gazzelileri açlık ve susuzluğa mahkûm edilmesi, Donald Trump’ı bile çileden çıkardı. ABD Başkanı savaşın bitmesini istiyor ve bu sürece Netanyahu’nun engel olduğunu düşünüyor. Ancak bu öfke ne kadar samimi ve sürdürülebilir?

İsrail’in bir somun ekmek ve bir yudum sudan bile mahrum bırakarak yürüttüğü soykırım, sonunda İsrail’in sarsılmaz destekçilerinin vicdanlarını harekete geçirmiş olabilir mi? Fransa tepki olarak Filistin devletini tanıdığını açıkladı. İngiltere, bu durumun devam etmesi halinde aynı kararı alacağı uyarısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump da Gazze’deki açlık görüntülerinden etkilendiğini itiraf etti. Peki, bu gelişmeler Binyamin Netanyahu hükümeti üzerinde sonuç verici bir baskıya dönüşür mü? The Atlantic yazarları Jonathan Lemire ve Isaac Stanley-Becker bu soruya yanıt aradı.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Birkaç hafta önce, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu birbirlerine sembolik değeri yüksek hediyeler vermişti. Trump, Netanyahu’nun yolsuzluk davasıyla ilgilenen “kontrolden çıkmış” savcıları sert şekilde eleştirirken; Netanyahu, Trump’ı uzun süredir arzuladığı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermişti.

Ancak Gazze Şeridi’ndeki açlık krizi, İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları ve Hamas ile ateşkesin bir türlü sağlanamaması, bu jestlerin oluşturduğu iyi niyet atmosferini hızla dağıttı.

Tepkinin nedeni sadece Gazze de değil

Trump, son günlerde kamuoyu önünde Netanyahu ile bağlarını kopardığını ima eden açıklamalarda bulunuyor. Netanyahu’nun, Gazze’deki kıtlığı önemsizmiş gibi göstermesine karşı çıktı. Ölen çocukların görüntülerinden sarsılan Trump, özel temsilcisi Steve Witkoff’u bölgeye göndererek İsrail’e, açlık krizini hafifletmesi için baskı yapmasını istedi.

Bu sırada, başkan ve üst düzey danışmanları; İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları ve Gazze’deki tek Katolik kiliseye düzenlenen füze saldırısı karşısında şoke oldu. İki üst düzey yönetim yetkilisine göre Trump, Washington’da uzun süredir birçok kişinin dile getirdiği şeye, yani Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı kasıtlı olarak uzattığına ve Trump’ın ateşkes çağrılarına bilinçli şekilde direndiğine inanmaya başladı.

Başkan ve bazı danışmanları, İsrail’in Gazze’deki askeri hedeflerine çoktan ulaştığını ve Netanyahu’nun sivillerin canı pahasına savaşı, kendi siyasi gücünü korumak için sürdürdüğünü düşünüyor. Beyaz Saray ayrıca Netanyahu’nun, olası bir ateşkes anlaşmasını engelleyecek adımlar attığına inanıyor.

Öfke Netanyahu’ya karşı adım getirecek mi?

Ancak ismini vermek istemeyen iki yetkiliye göre, Trump’ın Netanyahu’yu ciddi şekilde sorumlu tutması beklenmiyor. Trump, Netanyahu’nun kendisine saygısızlık ettiğini düşünse de bu öfke ABD politikasında önemli bir değişikliğe yol açmış değil. Nitekim Trump, ateşkes sürecinin başarısızlığından Hamas’ı sorumlu tuttu. Fransa ve İngiltere gibi ülkeler, İsrail Gazze’deki insani durumu düzeltmez ve barış sürecine bağlı kalmazsa Filistin’i tanıyacaklarını açıklarken, Trump bu yönde bir adım atmayı reddetti. Beyaz Saray’dan bir yetkili, Trump ile Netanyahu arasında “önemli bir kopukluk” olmadığını ve müttefikler arasında, gerçekçi düzeyde de olsa, zaman zaman fikir ayrılıklarının olabileceğini vurguladı.

Netanyahu’nun, ABD başkanlarını hayal kırıklığına uğratma konusunda uzun bir geçmişi var. Joe Biden, 7 Ekim 2023’teki saldırıların ardından Netanyahu’ya sarılarak destek vermiş, ancak Netanyahu savaşta ısrar edince tutumunu değiştirmişti. Trump ile Netanyahu ise Trump’ın ilk döneminde yakındı—ta ki Netanyahu, 2020 seçim zaferini Biden lehine tanıyınca ilişkileri bozulana kadar. O zamandan beri ilişkileri inişli çıkışlı. Trump, Netanyahu’yu son altı ayda üç kez Beyaz Saray’da ağırladı ve iki lider birbirlerini övdü. Ancak Trump, son Orta Doğu turunda İsrail’e uğramadı.

Gazze’deki açlık krizi, ikili ilişkilerde yeni bir gerginlik kaynağı haline geldi. Mart ayında İsrail, 20 aydan uzun süredir devam eden savaşın ardından, yoğun nüfuslu Gazze’yi abluka altına alarak bölge halkının gıda ve yardım malzemelerine ulaşmasını engelledi. İnsan hakları kuruluşları bu ay, özellikle çocuklar arasında yaygın kıtlık yaşandığına dikkat çekti. Artan uluslararası baskılar sonucu Netanyahu, bölgeye kısıtlı da olsa yardım girişine izin verdi. Ancak Gazze’de “açlık yok” iddiasında ısrar etti. İskoçya’da bir gazeteci Trump’a, Netanyahu’nun bu değerlendirmesine katılıp katılmadığını sordu. Trump, “Televizyonda gördüklerime bakılırsa, pek katılmıyorum. O çocuklar gerçekten çok aç görünüyor,” dedi ve şöyle ekledi: “Bu gerçek açlık. Görüyorsunuz, bunun sahtesini yapamazsınız.”

Trump’ın sarsıcı görüntülere tepkisi ilk değil. 2017’de, kimyasal silahlarla öldürülen çocukların “korkunç” görüntülerini izledikten sonra Suriye’deki bir hava üssünü füzelerle vurma emri vermişti. Bu yıl başında, Rus hava saldırılarında ölen Ukraynalı çocukların fotoğraflarından sonra Putin’e karşı alışılmadık şekilde sert bir söylem kullanmıştı.

Trump’ın Rusya’daki savaşla ilgili hayal kırıklığı, şimdi Gazze’de tanık olduklarına karşı verdiği tepkiye de yansıyor. Yakın bir danışman ve bir yetkiliye göre, Trump seçim kampanyası boyunca ilk başkanlık döneminde dünyayı savaşlardan uzak tuttuğunu sık sık vurgulamış ve seçilirse Gazze ile Ukrayna’daki savaşları kısa sürede sona erdireceğini vaat etmişti. Ancak her iki savaşın da tırmanması, Trump’ı zora soktu. Putin, Trump’ın ateşkes çağrılarını defalarca reddetti; bu da dış politikayı kişisel perspektifle değerlendiren Trump’ın, nihayet Putin’e karşı tavır almayı düşünmesine yol açtı. Nitekim bu hafta Trump, Putin’e savaşı durdurması için 10 gün süre verdiğini, aksi halde yaptırımlar uygulayacağını açıkladı. Benzer şekilde, Netanyahu’nun Suriye saldırıları ve Gazze’deki kıtlık iddialarını reddetmesi de Trump’ı öfkelendirdi. Trump, bölgedeki ticaret ilişkilerini geliştirmek, Orta Doğu’yu istikrara kavuşturmak ve ibrahim Anlaşmaları’nı genişletmek istiyor.

Amerikan sağının yükselen tepkisi Trump’ı endişelendiriyor

İki ABD’li yetkiliye göre, Trump’ın Netanyahu ile çelişmeye hazır olması, iki lider arasında yeni bir çatışmadan çok, başkanın “Önce Amerika” yaklaşımını yansıtıyor. Bu yaklaşım, Washington’un dış politikasının İsrail ya da başka bir ülke tarafından yönlendirilmemesi gerektiğini savunuyor. Trump ister Gazze’deki insani koşullar ister Suriye politikası olsun, Netanyahu’nun değerlendirmelerini kabul etmiyor.

Netanyahu, savaşı gereksiz şekilde uzatmakla eleştirilirken, İsrail hükümeti üyeleri İsrail’in Trump’ın dış politikası açısından fayda sağladığını savunuyor. İsrail’in eski Washington Büyükelçisi ve şu anki Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, geçen hafta Trump döneminde ABD’nin İsrail büyükelçisi olan David Friedman ile yaptığı podcast’te, Washington’un Orta Doğu’daki varlığını azaltıp Çin’le rekabete odaklandığı bir dönemde İsrail’in ABD’nin ulusal güvenliği açısından daha da önemli hale geleceğini savundu.

ABD’li bir yetkiliye göre, Trump’ın asıl sabrı Netanyahu’ya değil, Hamas’a karşı tükeniyor. Trump, çatışmayı başlatan taraf olarak Hamas’ı suçlamayı sürdürüyor ve genel olarak İsrail’in pozisyonunu destekliyor. Buna, Gazze için savaş sonrasında öngörülen ve ‘Orta Doğu’nun Rivierası’ olarak tanımlanan yeniden yapılandırma planı da dahil. Bu hafta İngiltere’nin Filistin’i tanıma planları sorulduğunda, Trump bu fikri “Hamas’a ödül vermek” olarak değerlendirip reddetti. Geçen hafta Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra gazetecilere, Hamas’ın rehineleri bırakmak için anlaşma yapmak istemediğini ve bu nedenle İsrail’in “işi bitirip Hamas’tan kurtulması gerektiğini” söyledi.

Trump’ın asıl derdi ne?

Sonuç olarak Trump, savaşın sona ermesini istiyor. Bir yönetim yetkilisine göre, başkan, ABD halkının dünyanın öbür ucundaki bir çatışmaya karışılmasına karşı öfkesinin arttığını görüyor. Trump’ın sadık destekçilerinden Marjorie Taylor Greene, 28 Temmuz’da Kongre’de Gazze’deki durumu “soykırım” olarak nitelendiren ilk Cumhuriyetçi oldu. Steve Bannon ve Tucker Carlson da İsrail’i açıkça eleştirdi. Trump ve çevresi, İran’a yönelik saldırılar ve Jeffrey Epstein skandalındaki son gelişmeler nedeniyle zaten öfkeli olan destekçilerini daha fazla kızdırmaktan kaçınıyor. Trump, Epstein tartışmasının Beyaz Saray’ı kuşatmasını istemiyor, bazı milletvekillerinin uyarılarına uymamasına ise şaşırmış durumda. Şimdi Netanyahu’nun meydan okuyan tavrı, Trump’ın tabanında yeni bir bölünme yaratıyor ve başkanın kontrol edemediği bir haber döngüsü oluşmasına yol açıyor. Bir danışmanı şöyle diyor: “Trump, bu haberlerin televizyonda görünmesini istemiyor.”

Bu yazı ilk kez 5 Ağustos 2025’te yayımlanmıştır.

Jonathan Lemire ile  Isaac Stanley-Becker’in The Atlantic’te yayınlanan “Why Trump Broke With Bibi Over the Gaza Famine” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/politics/archive/2025/07/trump-netanyahu-gaza-famine/683720/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x