13 Mayıs Salı günü, Donald Trump ikinci kez Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek. Sekiz yıl önceki ziyareti, dönemin Kralı Selman bin Abdülaziz’le birlikte yaptığı meşhur kılıç dansıyla hafızalara kazınmıştı. Ancak bu kez Trump’ı, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın liderliğinde dikkat çekici bir dönüşüm geçiren bambaşka bir Suudi Arabistan karşılıyor.
The Economist dergisi, bu dönüşümün ne kadar derin ve kapsamlı olduğunu analiz eden çarpıcı bir değerlendirme yayınladı.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Donald Trump, ikinci döneminin ilk devlet ziyareti için Suudi Arabistan’a gidiyor. Trump ilk ziyaretinden bu yana daha otoriter bir çizgiye kayarken, Veliaht Prens Muhammed bin Salman (MBS) liderliğinde Suudi Arabistan, bölgede istikrar sağlayıcı bir rol üstlenmeye başladı.
Geçmişte Suudi Arabistan, muazzam zenginliğinin yanı sıra siyasi baskı ve kadınların toplumsal hayattaki sınırlı rolüyle tanınıyordu. Krallık, yıllarca dinî aşırılığı ihraç etti ve bu nedenle, bu aşırılığın yol açtığı terör ve şiddetin sorumluluğunu da paylaştı. Bugün ülke hâlâ bir otokrasi. Veliaht prens muhalefete tahammül göstermiyor. Ancak, bildiğiniz Suudi Arabistan artık yok.
Dün Kaşıkçı, bugün barış çağrısı
Krallık artık Orta Doğu’da istikrarı sağlayan bir güç. Ülke içinde, benzeri az görülen çarpıcı bir sosyal devrim yaşadı. Şu anki kritik soru, Suudi Arabistan’ın petrole dayalı ekonomiden daha çeşitlenmiş, küresel bir ekonomiye geçiş sürecinde bundan sonra ne yapacağıdır.
Değişim başladı, ancak yeterince hızlı değil ve bu durum MBS’nin tüm reform projesini ciddi şekilde tehlikeye atabilir.
Yeni Suudi Arabistan’ın en şaşırtıcı özelliği, dünya siyasetinde oynadığı yapıcı rol. Krallık hem petrol zengini hem de nüfusu kalabalık bir ülke. Bu nüfuz, bir zamanlar onu bir tehdit haline getirmişti. Cihatçılığın finansörü ve ihracatçısıydı. 2015 yılında, babası Kral Selman tahta çıktıktan sonra, MBS Yemen’de Husilere karşı felaketle sonuçlanan bir savaş başlattı. 2018’de, Suudi rejiminin emriyle muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı korkunç bir şekilde katledildi.
Dış politikada bambaşka bir manzara
Bu utanç verici olayların izleri hâlâ tazeyken Suudi Arabistan’ın attığı son adımlar dikkat çekiyor. Ülke artık terörizmi desteklemiyor görünüyor. Şimdi diğer ülkelere Husilerle çatışmalarını sona erdirme tavsiyesinde bulunuyor. Dünya Bankası’na olan borçlarının bir kısmını ödeyerek ve Amerikan yaptırımları kaldırılırsa ülkeye yatırım yapma sözü vererek Suriye’nin yeni hükümetine yardım ediyor.
Suudi Arabistan’ın bölgedeki ve Trump üzerindeki nüfuzu, MBS’nin daha fazlasını yapabileceği anlamına geliyor. Ukrayna’da ateşkesin sağlanması için ülkesinde görüşmeler düzenlendi. İran ile anlaşma yapılması ve Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi için tavsiyelerde bulunuyor. ABD Başkanı onun bu tavsiyelerine kulak verebilir.
Sinema açıldı, ahlak polisi gitti: Suudi Baharı mı?
Suudi Arabistan’ın dış politikasındaki bu değişimin arkasında yatan önemli bir neden, MBS’nin ülkesinde gerçekleştirmeyi hedeflediği kapsamlı sosyal ve ekonomik reformlardır.
Bu değişikliklere ihtiyacı var çünkü petrol gelirlerinin Suudi Arabistan’ı sonsuza kadar ayakta tutacağına bel bağlayamaz. Ülke nüfusunun üçte ikisini oluşturan genç Suudilerin refahı ve Suud hanedanının uzun vadeli istikrarı için istihdamın artırılması zorunludur.
Komşularıyla istikrarsız ilişkiler, Suudileri öfkelendirip yabancı yatırımcıların ülkeye bakışını olumsuz etkileyerek ülkenin risk primini artırdığı için baş ağrısı yaratıyor. Suudi Arabistan’ın ekonomik dönüşümünün başarısı, Orta Doğu’nun genel istikrarı ve refahıyla yakından ilişkilidir. Bölgesel refah, Suudi Arabistan’ın geliştirmekte olduğu yeni endüstriler ve turizm sektörleri için daha geniş bir müşteri tabanı oluşturacaktır.
Toplumsal değişim, MBS’nin halkıyla yaptığı yeni sözleşmenin ikinci bileşeni ve bu değişim olağanüstü boyutlarda. On yıldan daha kısa bir süre önce, ülke nüfusunun yarısı, yani kadınlar, kamusal yaşamdan ve işgücü piyasasının büyük bir kısmından dışlanmıştı. Sinemaya ve konserlere girişleri yasaktı. Eğlence, dinî polisinin gözünden uzakta, evlerde, çölde veya yurtdışında yaşanıyordu. Bugün kadınlar seyahat etmekte, çalışmakta ve istedikleri yerde yaşamakta özgürler. Ahlak polisi lağvedildi. Suudiler artık dünyanın geri kalanı gibi rock yıldızlarını sahnede, süper kahramanları beyaz perdede izleyebiliyor. Ülkenin en muhafazakâr bölgelerinde bile gençler yeni özgürlüklerinin tadını çıkararak sokaklarda dolaşıyor.
Giga projelerle ekonomik dönüşüm mümkün mü?
Suudi Arabistan’ın yeniden yapılanmasının henüz tamamlanmadığı alan ise ekonomi.
2016’dan bu yana hükümet, petrolden uzaklaşmak için büyük harcamalar yaptı. Ana hedefler, 2030 yılına kadar yaklaşık 900 milyar dolarlık bir bütçeye mal olması öngörülen, fütüristik NEOM şehri ve 20 Empire State binası büyüklüğünde dev bir küp gibi gösterişli “giga projeler” oldu. Yeni endüstrileri desteklemek amacıyla, devlet fonu elektrikli araçlar, e-spor, kahve üretimi ve çip üretimi gibi çeşitli sektörlerdeki 100’den fazla şirkete mali destek ve teşvikler sundu.
Buna rağmen, ekonomi inatla petrole bağımlı kalmaya devam ediyor. Devlet gelirlerinin yaklaşık yüzde 60’ı hâlâ ham petrol satışından geliyor. Otelcilik ve eğlence sektörü gelişiyor olsa da, kamu harcamalarına aktarılan para akışı maliyetleri artırıyor ve özel sektörü dışlıyor. Yabancı yatırımcılar henüz Suudi Arabistan’dan heyecan duymuyor.
Daha da kötüsü, mali baskı artıyor. Petrol fiyatları varil başına 61 dolar seviyesinde; bu, IMF’nin krallığın bütçesini dengelemek için ihtiyaç duyduğu 92 doların oldukça altında. Ülkenin borç stoku düşük olmakla birlikte, 2016’dan bu yana GSYİH’nin payı iki katına çıktı. Suudi Arabistan, sadece yüzde 10’luk bir “karşılıklı” gümrük vergisi ile kurtulmuş olsa da, Trump’ın ticaret savaşı bu baskıyı daha da artıracaktır. Dünya ekonomisi yavaşlarsa, petrol fiyatları ve yabancı yatırımlar daha da düşebilir.
Büyük hayallerin temeli kırılgan
MBS, ekonomiyi gerçekten dönüştürmek için, NEOM gibi uzun vadeli ve yüksek maliyetli “giga projeler” olarak adlandırılan, ancak kısa vadede ekonomik çeşitliliğe doğrudan katkısı sınırlı olan projeleri yeniden değerlendirmeli. Hükümet, özel şirketlerin yatırım yapabileceği teknoloji gibi alanlardan çekilebilir. Özel şirketlerin yatırım yapmayacağı eğitim ve iş ortamının iyileştirilmesi gibi alanlarda iyileştirmeler yapmak, uzun vadeli büyüme için daha faydalı olacaktır. Yeni yatırım yasası memnuniyetle karşılanıyor, ancak şirketler, özellikle hükümetle çatışmaları durumunda haklarının korunacağından emin değil.
MBS ve ülkesi için riskler yüksek. MBS, sosyal reformlarla genç nüfusun desteğini bir süreliğine sağlasa da ekonomik dönüşümün başarısız olması ve halkın geçim kaynaklarının zarar görmesi, bu desteğin hızla kaybolmasına ve hükümetin sert önlemler alarak krallığın reform sürecinde geri adım atmasına neden olabilir.” Suudi Arabistan birkaç yıl içinde uzun bir yol kat etti. Ancak daha kat etmesi gereken çok yol var.”
Bu yazı ilk kez 13 Mayıs 2025’te yayımlanmıştır.

https://www.economist.com/leaders/2025/05/08/saudi-arabia-is-pulling-off-an-astonishing-transformation