Yapay zekâ artık bir jeopolitik mesele

Veri “yeni petrol” olabilir, ancak veri merkezlerinin nerede kurulacağına doğa değil, uluslar karar verecek. Yapay zekâ rekabetini veri merkezi diplomasisini en iyi yöneten mi kazanacak?

Sanayi Devrimi İngiltere’de, dijital çağ ABD’nin Silikon Vadisi’nde başladı. Ancak yapay zekâ (YZ) bir sonraki sanayi devrimine öncülük ederse, bu devrim başından itibaren küresel olabilir. Çünkü YZ altyapısının bileşenleri çok sayıda ülkeye yayılmış durumda ve pek çok ülke aynı anda yarışa katıldı.

Goldman Sachs Küresel Enstitüsü’nün eş başkanı Jared Cohen, Foreign Policy için kaleme aldığı yazıda, Soğuk Savaş’tan bu yana en kaotik dönemde, YZ devrimini sürdürecek altyapıyı inşa etmenin hem şirketlerin hem de ülkelerin geçmesi gereken jeopolitik bir sınav olduğunu öne sürüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Yapay zekâya 600 milyar dolardan fazla yatırım yapılacak

“YZ genel amaçlı bir teknolojidir. Ancak elektrik veya buhar makineleri gibi önceki genel amaçlı teknolojilerden farklı olarak, YZ destekli araçlar o kadar hızlı çoğaldı ki, en son yenilikler sohbet robotları, görüntü oluşturucular ve giderek artan bir şekilde sanal yardımcı pilotlar şeklinde neredeyse bir gecede yaygın olarak kullanılabilir hale geldi.

YZ endüstrisi, yalnızca ABD ve Çin teknolojilerine değil, aynı zamanda Tayvan’ın yarı iletken üretim tesislerini, Hollanda’da üretilen aşırı morötesi litografi makinelerini ve diğer kritik tedarik zinciri girdilerini de içeren küresel bir ticari ortaklar ağına da bağlı. Yapay zekâ üzerindeki rekabete şimdiye kadar öncü yarı iletkenler hakkındaki tartışmalar hâkim oldu, ancak bir sonraki aşama aynı zamanda coğrafya ve elektrik de ilgili.

Veri merkezleri, enerji ve veriyi zekâya dönüştüren YZ fabrikalarıdır. Sektör liderleri, yalnızca birkaç büyük ABD teknoloji şirketinin 2023-2026 yılları arasında YZ altyapısına, özellikle de veri merkezlerine 600 milyar dolardan fazla yatırım yapmasının beklendiğini tahmin ediyor. YZ iş yüklerini çalıştıran veri merkezlerine ev sahipliği yapmak için şirketlerle birlikte çalışan ülkeler ekonomik, politik ve teknolojik avantajlar ve kaldıraç elde ediyor. Ancak veri merkezleri, genellikle yüksek kaliteli, ihracat kontrollü yarı iletkenleri barındırdıkları ve hükümetler, işletmeler ve günlük kullanıcılar en hassas bilgilerinden bazılarını bu merkezler aracılığıyla gönderdikleri için ulusal güvenlik hassasiyetlerini de beraberinde getiriyor. ABD, başta yazılım ve çip tasarımı olmak üzere yapay zekânın pek çok alanında Çin’in önünde yer alsa da, veri merkezleri konusunda önemli darboğazlarla karşı karşıya.

Yapay zekânın önündeki duvar ve veri merkezi diplomasisi

Veri bazen “yeni petrol” olarak adlandırılır. Ancak veri merkezleri söz konusu olduğunda çok önemli bir fark var. Dünyanın petrol rezervlerinin nerede olduğunu doğa belirler, ancak veri merkezlerinin nerede inşa edileceğine uluslar karar verir. ABD yurtiçindeki darboğazları aşamazsa, yurtdışına taşma seçeneğine ihtiyaç duyacaktır. Küresel bir yapay zekâ altyapısı oluşturma olasılığı, hükümetler ve işletmeler için veri merkezi diplomasisi uygulama fırsatı sunuyor.

Veri merkezleri dijital ekonomi ve yapay zekâ için kritik öneme sahip. Ancak veri merkezi inşası bir duvara çarpıyor. ABD, sayıları binlerle ifade edilen dünyadaki veri merkezlerinin çoğuna ev sahipliği yapıyor. Ancak bu veri merkezlerine güç sağlayan Amerika’nın eskiyen enerji şebekesi, artan elektrik talebi, geciken altyapı yükseltmeleri, aşırı hava olayları ve yenilenebilir enerjiye geçiş de dahil olmak üzere karmaşık bir dizi faktör nedeniyle muazzam bir baskı altında. Bu arada, hızla artan yapay zekâ iş yükleri nedeniyle artan veri merkezi talepleri, şebekenin güvenlik açıklarını daha da kötüleştiriyor.

Veri merkezlerinin elektrik duvarına çarpması uzun zamandır beklenen bir durumdu ve YZ’nin yaygınlaşması bunu hızlandırdı. Her bir ChatGPT sorgusu, bir Google aramasının işlenmesinden yaklaşık 10 kat daha fazla elektrik gerektiriyor. Ancak bu oranlar tek bir arayüzle sınırlı değil; çoğu modern YZ modeli saniyede katrilyonlarca hesaplama yapıyor ve bunların her birinin çalışması için enerji gerekiyor. Bu eşi benzeri görülmemiş hesaplama hacmi, merkezi işlem birimleri (CPU’lar) yerine enerji yoğun grafik işlem birimleri (GPU’lar) tarafından giderek daha fazla sunuluyor. Sürekli artan hesaplama taleplerini desteklemek için modern GPU’lar, tek bir silikon parçasından ne kadar güç geçebileceğinin sınırlarını zorluyor. GPU’lardaki bu büyümenin yanı sıra, YZ araçlarının yaygınlaşması, tüketicilerin ve işletmelerin dünya çapında YZ’ye giderek daha fazla güvenmesiyle birlikte enerji taleplerinde bir başka ivmeye işaret ediyor.

Devasa elektrik talebi nasıl karşılanacak?

Enerji ve teknoloji gibi dinamik ve öngörülemez alanlarda yalnızca tahminlere güvenmek her zaman risklidir. Ancak giderek daha yoğun hesaplama gereksinimleriyle birlikte, gelecekteki veri merkezleri için beklenen enerji ihtiyaçlarının hepsinin tek bir yöne işaret ettiği açıktır: Artış.

Uluslararası Enerji Ajansı, küresel veri merkezi elektrik tüketiminin, büyük ölçüde yapay zekâ kaynaklı olarak 2026’ya kadar iki katına çıkabileceğini öngörüyor. Bazılarının beklediği gibi, veri merkezi elektrik talebi 2022’de 460 terawatt-saatten 2026’da 1.000 terawatt-saate çıkarsa, bu büyüme kabaca Japonya’nın elektrik tüketimine eşit olacaktır.

İşin özü: Devletlerin çok daha fazla elektriğe ve çok daha farklılaştırılmış veri merkezlerine ihtiyacı var.

Uluslararası rekabet ve Çin’in avantajı

Çin, YZ altyapısında liderlik etmek için kendi stratejisini uyguluyor. Yavaşlayan ekonomisine ve bunun sonucunda azalan enerji talebine rağmen, ülkenin enerji yatırımları, planlanan veya yapım aşamasında olan düzinelerce nükleer reaktör ile güçlü kalmaya devam ediyor. Çin, kömür üretimi 2023’te rekor seviyeye ulaşırken bile dünya genelindeki temiz enerji yatırımlarının üçte birini oluşturdu. Pekin bu gücü, 2022 yılında başlatılan ve sekiz büyük veri merkezine 6,1 milyar dolarlık bir yatırımı kapsayan “Doğunun Verileri, Batının Bilgi İşlemi” adlı ulusal veri merkezi girişimini beslemek için kullanıyor.

Öte yandan her ülke, yapay zekâ iş yüklerinin nerede çalışacağı konusunda zor seçimlerle karşı karşıya kalacak. Bu kararlara hangi kriterler rehberlik edebilir?

İlk kriter, ulusal ve ticari güvenlik olacaktır.  Ancak güvenlik ve gizlilikle ilgili benzer endişeler olsa da veri merkezi tartışması 5G ile ilgili daha önceki yarışmalara tamamen benzemiyor. O dönemde Batı, başta küresel güney olmak üzere birçok ülkede birincil telekomünikasyon sağlayıcısı haline gelen Çinli Huawei’ye güvenilir ve uygun fiyatlı bir alternatif sunmak için mücadele etti. Ancak veri merkezlerinin geleceğini tek bir ülke ya da şirket kontrol etmiyor. Şu anda dünya genelinde farklı şirketler tarafından inşa edilen yaklaşık 8 bin veri merkezi bulunuyor ve bu da veri merkezi kurulumları için çok çeşitli potansiyel ortaklar olduğunu gösteriyor.

İkinci olarak, veri merkezleri, kullanıcılara veri iletmek ve onlardan veri almak için yüksek bant genişliğine sahip dijital bağlantıya ihtiyaç duyar. Belki de en önemlisi, veri merkezleri 7/24 çalışmalıdır ve bu da bol, uygun fiyatlı ve güvenilir elektriğe erişimi olan bir arazi gerektirir.

Üçüncü olarak inovasyon, verimliliği artırabilir ve veri merkezi kurulumları için yeni yerlerin kilidini açabilir. Enerji şirketleri, özellikle elektrik arz ve talebini tahmin etmede performansı artırmak için yapay zekâyı kullanıyor. Daha yoğun devreler ve yeni mimariler ile çiplerin verimliliğini artırmak için çalışılıyor ve yarı iletken enerji ihtiyaçlarını dikkate değer ölçekte azaltılıyor. Bu arada, büyük dilli model iş yükleri, görüntüler ve videolar gibi geleneksel internet içeriğinden daha az bant genişliği gerektiriyor. Yapay zekâ uygulamaları genellikle geleneksel bulut hizmetlerinden farklı gecikme gereksinimlerine sahiptir. Tartışma henüz bir sonuca bağlanmamış olsa da inovasyon, gelecekteki veri merkezlerinin müşterilerden daha uzakta inşa edilmesini sağlayabilir.

Bu kriterlerin tamamını veya çoğunu karşılayan konumların listesi küçük ancak sıfır değildir. Yerleşik demokrasiler, Washington ve Pekin arasında kalan ülkeler ve teknoloji liderliği için hırsları olan jeopolitik kararsız devletler var. ABD’nin en büyük ticaret ortağı olan Kanada, veri merkezi pazarında güçlü bir oyuncu. Ülke, bol miktarda doğal kaynak ve enerjiye yakın, büyük miktarda enerjili, ağa bağlı araziye sahip.

Veri merkezleri Avrupa’ya teknolojik inovasyonda öncü bir rol oynama fırsatı vermiştir. Yeşil enerjide lider olan ve Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı tümüyle işgal etmesinden bu yana NATO üyesi olan İskandinav ülkeleri, telekomünikasyon devleri de dahil olmak üzere, kendilerine ait olağanüstü teknoloji şirketlerine sahiptir. Bağlanabilirlikleri, enerji sürdürülebilirlikleri ve elektriğe erişimleri onları uzun zamandır büyük ölçekli şirketler için veri merkezi merkezleri haline getirdi. Serin iklimleri de veri merkezlerinde aşırı ısınmayı önlemeye yardımcı olarak uzun vadede daha iyi performans seviyelerine ve daha düşük maliyetlere olanak tanıyor.

Japonya ve Güney Kore, dünya lideri teknoloji ekosistemlerine sahiptir ve yapay zekâ alanında kritik liderlerdir. Japonya, 1980’lerde küresel yarı iletken pazarının büyük bölümüne hakim olmasıyla öne çıkıyor. Tokyo, bu endüstriyi yurt içinde yeniden büyütmek amacıyla 2025 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 0,71’ini yarı iletkenlere yatırıyor ki bu rakam ABD de dahil olmak üzere çoğu endüstriyel ekonomiden çok daha yüksek.

Hindistan, ekonomisi ve altyapısı diğer potansiyel ortaklar kadar gelişmiş olmasa da önemli veri merkezi yatırımları yapıyor. Ayrıca Hindistan-Avrupa-Ortadoğu Ekonomik Koridoru gibi forumlar aracılığıyla Batılı ve Batı’ya bağlı firmalar için bir teknoloji ortağı olarak rolünü güçlendiriyor.

NATO üyesi olmayan Brezilya, enerjisinin yüzde 83’ünü yenilenebilir kaynaklardan, özellikle de büyük hidroelektrik santralleri aracılığıyla üretiyor, ancak güvenilir erişim ülkenin bazı bölgelerinde sorun olmaya devam ediyor. Şu anda ABD’nin altıncı büyük ithalat kaynağı olan Vietnam ve ABD ile karşılıklı savunma anlaşması olan Filipinler de rakipler arasında yer alıyor.

Orta Doğu’daki Arap Körfezi ülkeleri yapay zekâ veri merkezleri için birçok umut verici fırsat sunuyor. Genç ve hırslı liderlere sahip bu ülkeler sadece petrol değil, aynı zamanda yapay zekâ ihraç etmeyi de hedefliyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nden önde gelen bir yetkilinin yakın zamanda vurguladığı gibi, “İlk sanayi devrimini kaçırdık ama yapay zekâ devrimini kaçırmıyoruz.”

Diğer ülkelerin de liderlik fırsatı var

Yapay zekâ iş yükleri genişledikçe gereken bilgi işlem miktarı daha da hızlı artabilir. Yeterli, istekli ve güvenilir uluslararası ortakları aktif olarak belirlemek; kamu ve özel sermayeyi bir araya getirmek; güvenlik ve gizlilik risklerini bertaraf etmek ve teknolojide inovasyonu teşvik etmek olarak özetlenebilecek “veri merkezi diplomasisi” daha acil ve daha umut verici hale geliyor.

Devrim niteliğindeki teknolojiler tarih boyunca yeni konumları jeopolitik açıdan kritik hale getirmiştir. Bugün, veri merkezi inşası, yeni ülkelerin bir sonraki küresel sanayi devrimine güç verebilecek konularda liderlik etmeleri için bir fırsat sunuyor. Bu rekabetin jeopolitiğinde yol almak, kamu ve özel sektör arasında yakın ortaklıklar gerektirecektir. Her ülke yapay zekâda dünya lideri olmayacaktır. ABD ve Çin dışında pek çok ülke de bu devrimde liderlik edebilir.“

Bu yazı ilk kez 18 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

Jared Cohen’in Foreign Policy’de yayınlanan “The Next AI Debate Is About Geopolitics” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://foreignpolicy.com/2024/10/28/ai-geopolitics-data-center-buildout-infrastructure/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yapay zekâ artık bir jeopolitik mesele

Veri “yeni petrol” olabilir, ancak veri merkezlerinin nerede kurulacağına doğa değil, uluslar karar verecek. Yapay zekâ rekabetini veri merkezi diplomasisini en iyi yöneten mi kazanacak?

Sanayi Devrimi İngiltere’de, dijital çağ ABD’nin Silikon Vadisi’nde başladı. Ancak yapay zekâ (YZ) bir sonraki sanayi devrimine öncülük ederse, bu devrim başından itibaren küresel olabilir. Çünkü YZ altyapısının bileşenleri çok sayıda ülkeye yayılmış durumda ve pek çok ülke aynı anda yarışa katıldı.

Goldman Sachs Küresel Enstitüsü’nün eş başkanı Jared Cohen, Foreign Policy için kaleme aldığı yazıda, Soğuk Savaş’tan bu yana en kaotik dönemde, YZ devrimini sürdürecek altyapıyı inşa etmenin hem şirketlerin hem de ülkelerin geçmesi gereken jeopolitik bir sınav olduğunu öne sürüyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Yapay zekâya 600 milyar dolardan fazla yatırım yapılacak

“YZ genel amaçlı bir teknolojidir. Ancak elektrik veya buhar makineleri gibi önceki genel amaçlı teknolojilerden farklı olarak, YZ destekli araçlar o kadar hızlı çoğaldı ki, en son yenilikler sohbet robotları, görüntü oluşturucular ve giderek artan bir şekilde sanal yardımcı pilotlar şeklinde neredeyse bir gecede yaygın olarak kullanılabilir hale geldi.

YZ endüstrisi, yalnızca ABD ve Çin teknolojilerine değil, aynı zamanda Tayvan’ın yarı iletken üretim tesislerini, Hollanda’da üretilen aşırı morötesi litografi makinelerini ve diğer kritik tedarik zinciri girdilerini de içeren küresel bir ticari ortaklar ağına da bağlı. Yapay zekâ üzerindeki rekabete şimdiye kadar öncü yarı iletkenler hakkındaki tartışmalar hâkim oldu, ancak bir sonraki aşama aynı zamanda coğrafya ve elektrik de ilgili.

Veri merkezleri, enerji ve veriyi zekâya dönüştüren YZ fabrikalarıdır. Sektör liderleri, yalnızca birkaç büyük ABD teknoloji şirketinin 2023-2026 yılları arasında YZ altyapısına, özellikle de veri merkezlerine 600 milyar dolardan fazla yatırım yapmasının beklendiğini tahmin ediyor. YZ iş yüklerini çalıştıran veri merkezlerine ev sahipliği yapmak için şirketlerle birlikte çalışan ülkeler ekonomik, politik ve teknolojik avantajlar ve kaldıraç elde ediyor. Ancak veri merkezleri, genellikle yüksek kaliteli, ihracat kontrollü yarı iletkenleri barındırdıkları ve hükümetler, işletmeler ve günlük kullanıcılar en hassas bilgilerinden bazılarını bu merkezler aracılığıyla gönderdikleri için ulusal güvenlik hassasiyetlerini de beraberinde getiriyor. ABD, başta yazılım ve çip tasarımı olmak üzere yapay zekânın pek çok alanında Çin’in önünde yer alsa da, veri merkezleri konusunda önemli darboğazlarla karşı karşıya.

Yapay zekânın önündeki duvar ve veri merkezi diplomasisi

Veri bazen “yeni petrol” olarak adlandırılır. Ancak veri merkezleri söz konusu olduğunda çok önemli bir fark var. Dünyanın petrol rezervlerinin nerede olduğunu doğa belirler, ancak veri merkezlerinin nerede inşa edileceğine uluslar karar verir. ABD yurtiçindeki darboğazları aşamazsa, yurtdışına taşma seçeneğine ihtiyaç duyacaktır. Küresel bir yapay zekâ altyapısı oluşturma olasılığı, hükümetler ve işletmeler için veri merkezi diplomasisi uygulama fırsatı sunuyor.

Veri merkezleri dijital ekonomi ve yapay zekâ için kritik öneme sahip. Ancak veri merkezi inşası bir duvara çarpıyor. ABD, sayıları binlerle ifade edilen dünyadaki veri merkezlerinin çoğuna ev sahipliği yapıyor. Ancak bu veri merkezlerine güç sağlayan Amerika’nın eskiyen enerji şebekesi, artan elektrik talebi, geciken altyapı yükseltmeleri, aşırı hava olayları ve yenilenebilir enerjiye geçiş de dahil olmak üzere karmaşık bir dizi faktör nedeniyle muazzam bir baskı altında. Bu arada, hızla artan yapay zekâ iş yükleri nedeniyle artan veri merkezi talepleri, şebekenin güvenlik açıklarını daha da kötüleştiriyor.

Veri merkezlerinin elektrik duvarına çarpması uzun zamandır beklenen bir durumdu ve YZ’nin yaygınlaşması bunu hızlandırdı. Her bir ChatGPT sorgusu, bir Google aramasının işlenmesinden yaklaşık 10 kat daha fazla elektrik gerektiriyor. Ancak bu oranlar tek bir arayüzle sınırlı değil; çoğu modern YZ modeli saniyede katrilyonlarca hesaplama yapıyor ve bunların her birinin çalışması için enerji gerekiyor. Bu eşi benzeri görülmemiş hesaplama hacmi, merkezi işlem birimleri (CPU’lar) yerine enerji yoğun grafik işlem birimleri (GPU’lar) tarafından giderek daha fazla sunuluyor. Sürekli artan hesaplama taleplerini desteklemek için modern GPU’lar, tek bir silikon parçasından ne kadar güç geçebileceğinin sınırlarını zorluyor. GPU’lardaki bu büyümenin yanı sıra, YZ araçlarının yaygınlaşması, tüketicilerin ve işletmelerin dünya çapında YZ’ye giderek daha fazla güvenmesiyle birlikte enerji taleplerinde bir başka ivmeye işaret ediyor.

Devasa elektrik talebi nasıl karşılanacak?

Enerji ve teknoloji gibi dinamik ve öngörülemez alanlarda yalnızca tahminlere güvenmek her zaman risklidir. Ancak giderek daha yoğun hesaplama gereksinimleriyle birlikte, gelecekteki veri merkezleri için beklenen enerji ihtiyaçlarının hepsinin tek bir yöne işaret ettiği açıktır: Artış.

Uluslararası Enerji Ajansı, küresel veri merkezi elektrik tüketiminin, büyük ölçüde yapay zekâ kaynaklı olarak 2026’ya kadar iki katına çıkabileceğini öngörüyor. Bazılarının beklediği gibi, veri merkezi elektrik talebi 2022’de 460 terawatt-saatten 2026’da 1.000 terawatt-saate çıkarsa, bu büyüme kabaca Japonya’nın elektrik tüketimine eşit olacaktır.

İşin özü: Devletlerin çok daha fazla elektriğe ve çok daha farklılaştırılmış veri merkezlerine ihtiyacı var.

Uluslararası rekabet ve Çin’in avantajı

Çin, YZ altyapısında liderlik etmek için kendi stratejisini uyguluyor. Yavaşlayan ekonomisine ve bunun sonucunda azalan enerji talebine rağmen, ülkenin enerji yatırımları, planlanan veya yapım aşamasında olan düzinelerce nükleer reaktör ile güçlü kalmaya devam ediyor. Çin, kömür üretimi 2023’te rekor seviyeye ulaşırken bile dünya genelindeki temiz enerji yatırımlarının üçte birini oluşturdu. Pekin bu gücü, 2022 yılında başlatılan ve sekiz büyük veri merkezine 6,1 milyar dolarlık bir yatırımı kapsayan “Doğunun Verileri, Batının Bilgi İşlemi” adlı ulusal veri merkezi girişimini beslemek için kullanıyor.

Öte yandan her ülke, yapay zekâ iş yüklerinin nerede çalışacağı konusunda zor seçimlerle karşı karşıya kalacak. Bu kararlara hangi kriterler rehberlik edebilir?

İlk kriter, ulusal ve ticari güvenlik olacaktır.  Ancak güvenlik ve gizlilikle ilgili benzer endişeler olsa da veri merkezi tartışması 5G ile ilgili daha önceki yarışmalara tamamen benzemiyor. O dönemde Batı, başta küresel güney olmak üzere birçok ülkede birincil telekomünikasyon sağlayıcısı haline gelen Çinli Huawei’ye güvenilir ve uygun fiyatlı bir alternatif sunmak için mücadele etti. Ancak veri merkezlerinin geleceğini tek bir ülke ya da şirket kontrol etmiyor. Şu anda dünya genelinde farklı şirketler tarafından inşa edilen yaklaşık 8 bin veri merkezi bulunuyor ve bu da veri merkezi kurulumları için çok çeşitli potansiyel ortaklar olduğunu gösteriyor.

İkinci olarak, veri merkezleri, kullanıcılara veri iletmek ve onlardan veri almak için yüksek bant genişliğine sahip dijital bağlantıya ihtiyaç duyar. Belki de en önemlisi, veri merkezleri 7/24 çalışmalıdır ve bu da bol, uygun fiyatlı ve güvenilir elektriğe erişimi olan bir arazi gerektirir.

Üçüncü olarak inovasyon, verimliliği artırabilir ve veri merkezi kurulumları için yeni yerlerin kilidini açabilir. Enerji şirketleri, özellikle elektrik arz ve talebini tahmin etmede performansı artırmak için yapay zekâyı kullanıyor. Daha yoğun devreler ve yeni mimariler ile çiplerin verimliliğini artırmak için çalışılıyor ve yarı iletken enerji ihtiyaçlarını dikkate değer ölçekte azaltılıyor. Bu arada, büyük dilli model iş yükleri, görüntüler ve videolar gibi geleneksel internet içeriğinden daha az bant genişliği gerektiriyor. Yapay zekâ uygulamaları genellikle geleneksel bulut hizmetlerinden farklı gecikme gereksinimlerine sahiptir. Tartışma henüz bir sonuca bağlanmamış olsa da inovasyon, gelecekteki veri merkezlerinin müşterilerden daha uzakta inşa edilmesini sağlayabilir.

Bu kriterlerin tamamını veya çoğunu karşılayan konumların listesi küçük ancak sıfır değildir. Yerleşik demokrasiler, Washington ve Pekin arasında kalan ülkeler ve teknoloji liderliği için hırsları olan jeopolitik kararsız devletler var. ABD’nin en büyük ticaret ortağı olan Kanada, veri merkezi pazarında güçlü bir oyuncu. Ülke, bol miktarda doğal kaynak ve enerjiye yakın, büyük miktarda enerjili, ağa bağlı araziye sahip.

Veri merkezleri Avrupa’ya teknolojik inovasyonda öncü bir rol oynama fırsatı vermiştir. Yeşil enerjide lider olan ve Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı tümüyle işgal etmesinden bu yana NATO üyesi olan İskandinav ülkeleri, telekomünikasyon devleri de dahil olmak üzere, kendilerine ait olağanüstü teknoloji şirketlerine sahiptir. Bağlanabilirlikleri, enerji sürdürülebilirlikleri ve elektriğe erişimleri onları uzun zamandır büyük ölçekli şirketler için veri merkezi merkezleri haline getirdi. Serin iklimleri de veri merkezlerinde aşırı ısınmayı önlemeye yardımcı olarak uzun vadede daha iyi performans seviyelerine ve daha düşük maliyetlere olanak tanıyor.

Japonya ve Güney Kore, dünya lideri teknoloji ekosistemlerine sahiptir ve yapay zekâ alanında kritik liderlerdir. Japonya, 1980’lerde küresel yarı iletken pazarının büyük bölümüne hakim olmasıyla öne çıkıyor. Tokyo, bu endüstriyi yurt içinde yeniden büyütmek amacıyla 2025 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 0,71’ini yarı iletkenlere yatırıyor ki bu rakam ABD de dahil olmak üzere çoğu endüstriyel ekonomiden çok daha yüksek.

Hindistan, ekonomisi ve altyapısı diğer potansiyel ortaklar kadar gelişmiş olmasa da önemli veri merkezi yatırımları yapıyor. Ayrıca Hindistan-Avrupa-Ortadoğu Ekonomik Koridoru gibi forumlar aracılığıyla Batılı ve Batı’ya bağlı firmalar için bir teknoloji ortağı olarak rolünü güçlendiriyor.

NATO üyesi olmayan Brezilya, enerjisinin yüzde 83’ünü yenilenebilir kaynaklardan, özellikle de büyük hidroelektrik santralleri aracılığıyla üretiyor, ancak güvenilir erişim ülkenin bazı bölgelerinde sorun olmaya devam ediyor. Şu anda ABD’nin altıncı büyük ithalat kaynağı olan Vietnam ve ABD ile karşılıklı savunma anlaşması olan Filipinler de rakipler arasında yer alıyor.

Orta Doğu’daki Arap Körfezi ülkeleri yapay zekâ veri merkezleri için birçok umut verici fırsat sunuyor. Genç ve hırslı liderlere sahip bu ülkeler sadece petrol değil, aynı zamanda yapay zekâ ihraç etmeyi de hedefliyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nden önde gelen bir yetkilinin yakın zamanda vurguladığı gibi, “İlk sanayi devrimini kaçırdık ama yapay zekâ devrimini kaçırmıyoruz.”

Diğer ülkelerin de liderlik fırsatı var

Yapay zekâ iş yükleri genişledikçe gereken bilgi işlem miktarı daha da hızlı artabilir. Yeterli, istekli ve güvenilir uluslararası ortakları aktif olarak belirlemek; kamu ve özel sermayeyi bir araya getirmek; güvenlik ve gizlilik risklerini bertaraf etmek ve teknolojide inovasyonu teşvik etmek olarak özetlenebilecek “veri merkezi diplomasisi” daha acil ve daha umut verici hale geliyor.

Devrim niteliğindeki teknolojiler tarih boyunca yeni konumları jeopolitik açıdan kritik hale getirmiştir. Bugün, veri merkezi inşası, yeni ülkelerin bir sonraki küresel sanayi devrimine güç verebilecek konularda liderlik etmeleri için bir fırsat sunuyor. Bu rekabetin jeopolitiğinde yol almak, kamu ve özel sektör arasında yakın ortaklıklar gerektirecektir. Her ülke yapay zekâda dünya lideri olmayacaktır. ABD ve Çin dışında pek çok ülke de bu devrimde liderlik edebilir.“

Bu yazı ilk kez 18 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

Jared Cohen’in Foreign Policy’de yayınlanan “The Next AI Debate Is About Geopolitics” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://foreignpolicy.com/2024/10/28/ai-geopolitics-data-center-buildout-infrastructure/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x