Alman siyaset yelpazesinin yükselen yıldızı: Sol-Popülist İttifak

Sol-popülist parti Sarah Wagenknecht İttifakı (BSW) Almanya’nın Brandenburg eyaleti seçimlerinde %13,5 oyla üçüncü geldi. 9 ay ön-ce kurulan ittifakın başarısının sebebi ne? Ekonomi, siyaset ve dış politikada neyi temsil ediyor? Dr. Yaşar Aydın yazdı.

Merkez partilerin oy kaybettiği Almanya’da, yeni kurulan bir parti kısa sürede siyasetin önemli aktörlerinden biri haline geldi. Girdiği bütün seçimlerde çift haneli seçim sonuçları elde eden Sarah Wagenknecht İttifakı (BSW), hafta sonu yapılan Brandenburg eyaleti seçimlerinde de oyların yüzde 13,5’unu almayı başardı. Böylece Türingen ve Saksonya eyaletlerinin ardından Brandenburg’da – bu kez üçüncü olarak – «kilit parti» konumunu elde etti.

“Seçimin asıl kazananı BSW” yorumları seçim ertesine damgasını vurdu. Peki, henüz dokuz ay önce kurulan, Brandenburg eyaletinde kurulacak hükümette koalisyon ortağı olması beklenen, son iki eyalet seçimindeki başarısıyla dikkat çeken bu parti hakkında ne biliniyor? Nasıl kuruldu? Dokuz ayda nasıl bu kadar güçlendiler? Adını nereden alıyor? Söylemi ne? Alman siyasetinde önemli bir güç faktörüne dönüşebilir mi?

Açılımı ‹Sahra Wagenknecht İttifakı – Akıl ve Adalet› olan BSW partisi, 8 Ocak 2024 tarihinde kuruldu. Parti adını Federal milletvekili ve yayıncı Sahra Wagenknecht’den alıyor. Kurucu üyelerin çoğu daha önce Sol Parti’ye mensup idiler. BSS, Sol Parti’den ayrılan 20 milletvekilinin katılımı sayesinde Alman Federal Meclisi’nde ve üç eyalet parlamentosunda temsil ediliyor. Kuruluşun öncesinde Sol Parti içinde uzun süredir devam eden çatışmalar ve Wagenknecht ve ekibinin parti yönetiminden giderek uzaklaşması söz konusuydu. BSW, henüz ortaya kapsamlı bir parti programı koymuş ve ülke çapında örgütlenmesini tamamlamış değil.

Sarah Wagenknecht kimdir?

1969 yılında, Türingen’in Jena kentinde Alman bir annenin ve üniversite eğitimi için Berlin’e gelmiş İranlı bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Siyasete ilgisi lise yıllarında başlayan Wagenknecht, Marksist-Leninist ideolojiyi benimseyerek komünist Almanya Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) gençlik örgütlenmesi Özgür Alman Gençliği’ne (FDJ) katıldı. Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra ise SED’nin devamı niteliğindeki Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) yönetiminde önemli görevler üstlendi.

Alman edebiyatı ve felsefe okuyan Wagenknecht, yüksek lisansını Karl Marx’ın Hegel yorumu üzerine yazdığı tezle aldı, sonrasında ise az gelişmiş ülke ekonomilerini mercek altına aldığı doktorasını tamamladı. 2007 sonrasında yeni kurulan Sol Parti’de siyaset yapmaya başlayan Wagenknecht, parti içinde yaşadığı görüş ayrılıkları ve gerilimlerin artması üzerine, bir grup arkadaşıyla birlikte partiden ayrılarak 2024 yılı başında BSW’yi kurdu.

Bir dönem SPD (1995–1999) ve Sol Parti (2007–2011) genel başkanlıkları ve maliye bakanlığı (1998–1999) yapmış siyasetçi Oscar Lafontaine ile evli olan Wagenknecht, kamuoyunda radikal-popülist sol fikirleriyle tanınıyor ve «NATO karşıtı» ve «Rusya yanlısı» olmakla itham ediliyor. Sol Parti içinde 19 yıl başkanlığını yaptığı Komünist Platformu ise iç istihbarat dairesi Federal Anayasa Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından aşırı bir yapı olarak sınıflandırılıyor.

Almanya’da yeni bir güç faktörü mü?

BSW, 88 sandalyelik Brandenburg eyalet parlamentosunda 14 sandalye ile güçlü bir şekilde temsil edilecek. Ayrıca kilit parti konumunu elde etti ve muhtemelen eyalet hükümetine ortak olacak.

Zira oyların yüzde 30,9’unu alarak birinci olan Almanya Sosyal Demokrat Parti’sinin mecliste 32, yüzde 12,1 oranında oy alan dördüncü sıradaki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi ise 12 sandalye ile temsil edilecek. İki partinin toplamı 44 sandalye. Bu ise birlikte bir koalisyon kurmak için yeterli değil, meclis çoğunluğu için 45 sandalye gerekiyor. Dolayısıyla BSW Brandenburg eyaletinin kaderinde kilit bir rol oynayacak ve muhtemelen hükümette yer alacak.

İttifakın Almanya siyasetinin önemli bir güç faktörü konumunu elde etmesi bundan sonraki eyalet seçimlerinde alacağı oylara ve merkez partilerin tavrına bağlı. Önümüzdeki Hamburg ve Kuzey-Ren Vestfalya eyaletlerindeki seçimler önemli bir test olacak. Parti ilk kez Batı Almanya eyaletinde seçimlere girecek. BSW’nin bu iki seçimden de oylarını artırması, yani en azından içinden çıktığı Sol Parti’den daha fazla oy alması, 2025 Eylül’ündeki seçimler için ciddi bir çıkış noktası olacak. Yeşiller’in ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oy kaybı göz önünde bulundurulduğunda, yani bunların Federal Meclise girememesi durumunda, parti Federal düzlemde de kilit parti konumunu elde edebilir. BSW’nin 2025 genel seçimleri sonrası Federal Hükümete ortak olması söz konusu olabilir mi?

Bu soruya kesin bir cevap vermek için henüz erken. Şimdilik SPD ve CDU’nun BSW ile koalisyon konusunda ikircikli bir tutum içinde olduğunu belirtelim. Örneğin CDU parti lideri Friedrich Merz BSW ile koalisyon kurmayı «çok düşük bir ihtimal» olarak değerlendirirken, AfD’nin etkisini önlemek için farklı işbirliği biçimlerinin düşünülebileceğini ifade ediyor. Ancak, Hristiyan Demokratlar içinde BSW ile koalisyona karşı ciddi bir direnç de var ve uyumsuzluk kararı alınması yönünde çağrılar yapılıyor.

SPD ise görüşmelere daha açık, ancak işbirliğini düşünmeden önce BSW’nin politikalarından emin olunmasını istiyor. Wagenknecht’in özellikle dış politika söylemlerinin geleneksel Alman dış politikasından farklı olması SPD içinde endişeye yol açıyor ve BSW ile işbirliği konusunda oldukça ihtiyatlı olmaya itiyor.

Başarının ardındaki faktörler

Siyasi yelpazenin bu en solundaki partinin başarısı çeşitli faktörlere dayanıyor:

Ekonomi faktörü: Mevcut araştırmalar BSW destekçilerinin büyük bir kısmının küreselleşme ve son dönemdeki – ekonomik durgunluk, gelir dağılımının bozulması, önemli sektörlerdeki kriz emareleri gibi – ekonomik gelişmelerden zarar görmüş, kendini ekonomik ve sosyal olarak geride bırakılmış hissedenlerden oluştuğuna işaret ediyor. Bu kişilerin içinde bulunduğu durum, yani düşük gelir, ekonomik sıkıntılar ve gelecek kaygıları, toplumsal–siyasal kurumlara duyulan güven eksikliğini de tetikliyor kuşkusuz. Sosyal adalet vurgusu, dar gelirli, işsiz ve güvencesiz koşullar içinde yaşayan seçmenlere hitap etmeyi ve geleneksel SPD seçmenlerine ulaşmayı kolaylaştırıyor.

Popülizm faktörü: Popülizm, BSW ve Wagenknecht için merkezdeki siyasal partiler tarafından yeterince temsil edilmediklerini, toplumsal kurumlar ve yönetim mekanizmalarına tesir edemediklerini düşünen kesimler ile politik bir ilişki kurmanın önemli aracı. Dış politika ile ilgili söylemlerde, halkın büyük bir kesiminin Federal Hükümetin dış politikasını onaylamadığı hesaba katılarak, farklı yaklaşımların geliştirilmesinin de seçim başarısında payı olduğu söylenebilir. Wagenknecht’in popülist sol söylemi, özellikle göç konusunda şüpheci yaklaşımlara sahip, kendini yerleşik partilere yabancılaşmış hisseden seçmenlerde ilgi uyandırıyor.

Alternatif arayışı: Almanya’da azımsanmayacak bir kesim, özellikle düşük gelirli kesimler, ana akım siyaset tarafından temsil edilmediklerini düşünüyor ve endişelerini ciddiye alan bir ‹alternatif› arayışında. Partinin ve liderinin göç ve dış politikada kendini anaakım partilerden farklı konumlandırması, yerlilerin çıkarlarını önceleyen bir yaklaşım içinde olması, dış politikada ise örneğin ‹Ukrayna ihtilafında› müzakere çağrısında bulunması seçmende yankı buluyor. Böylelikle BSW kendini hem geleneksel partilerin hem de AfD’nin alternatifi olarak konumlandırabiliyor.

Liderlik faktörü: BSW’nin Doğu Almanya eyaletlerindeki başarısında parti lideri Sahra Wagenknecht’in en büyük pay sahibi olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Bunda kendisinin de Doğu Almanyalı olmasının payı var kuşkusuz. Wagenknecht yüksek profili, kamuoyunda ve halk arasında tanınan bir siyasetçi. Medyadaki varlığı – kendisi sadece yazılı basında sıkça yer almıyor, televizyonlardaki açık oturumların da müdavimi – ve özellikle Ukrayna–Rusya Savaşı ve Almanya’nın Ukrayna politikası konusundaki net ve tavizsiz duruşu partisinin cazibesini güçlendiriyor. Wagenknecht savaşın başından itibaren Almanya’nın Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirmiş, bunun bir şiddet sarmalına yol açabileceği uyarısında bulunarak, savaşan taraflara müzakere çağrısında bulunarak diplomatik çözümü savunmuştur.

BSW ekonomide neyi temsil ediyor?

BSW, piyasaya hâkim olan şirketlerin, tekel benzeri yapıların etkinliğinin kırılmasını, rekabetin teşvik edilmesini savunuyor. Özellikle sağlık ve konut gibi alanlarda özelleştirmeye son verilmesi, sosyal güvenliğin güçlendirilmesi, geniş halk kesimlerinin yaşam standartlarının korunması ve bunu sağlamak için güçlü bir refah devletinin tesis edilmesi ve vatandaşlık geliri gibi sosyal yardımların verilmesi partinin talepleri arasında. BSW, ayrıca altyapı yatırımlarının önemine vurgu yaparak, örneğin AB üyesi devletlerin daha kolay borçlanabilmesi ve kamu hizmetlerine yatırım yapabilmesi için Avrupa mali kurallarında reform yapılmasını savunuyor.

BSW ve dış politika

BSW, dış politikada yeni bir anlayışı savunuyor. Alman dış politikasının, Soğuk Savaş anlayışına yumuşama, çıkarların uzlaştırılması ve uluslararası  işbirliği politikalarıyla karşı koyan sosyal demokrat Almanya Eski Şansölyesi Willy Brandt ve Sovyet Birliği Eski Devlet Başkanı Mikhail Gorbaçov’un geleneğine yaslandırılmasını savunuyor. Çatışmaların askeri yollarla çözülmesini temelden reddediyor. Parti, mevcut uluslararası siyasetin yeniden bir yumuşama, silahsızlanma ve ortak güvenlik anlayışı çerçevesinde şekillendirilmesinden yana. BSW’ye göre, Alman silahlı kuvvetleri sadece ülke savunması için görev almalı, Alman askerleri uluslararası savaşlarda görevlendirilmemeli, Rusya sınırında ya da Güney Çin Denizi’nde konuşlandırılmamalı. Bu ve benzeri görüşler toplumun bir kesiminde onaylanıyor.

BSW’nin özet parti programında isim vermeden ABD yönetimi eleştiriliyor: Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslararası hukuku «ihlal ederek beş ülkeyi işgal etmiş», bu savaşlarda « 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuş» olduğunun altı çiziliyor. NATO’nun «tehdit duygularını körükleyerek» küresel istikrarsızlığa «katkıda bulunduğunu» iddia ediyor. BSW’ye göre NATO’nun yerine BM Şartı ilkelerine saygı duyan, silahsızlanma için çaba gösteren ve üyelerinin birbirlerine eşit davrandığı savunmacı bir ittifak hayata geçirilmeli. BSW, Rusya’nın Avrupa güvenlik mimarisine dahil olması gerektiğini savunuyor. AB’nin ise ABD, Çin ve Rusya arasında ezilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Bitirirken altını çizelim: BSW’nin Federal düzlemde iktidara ortak olması dış politikadaki görüşlerinden dolayı oldukça zor. Gerçekleşmesi durumunda Almanya’nın dış politikasında ciddi kaymalara yol açmasa dahi uluslararası camiada ve Avrupa Birliği kamuoyunda Almanya’ya karşı duyulan kuşkuları artıracak, bu Almanya’nın dış politikasına olumsuz yönde yansıyacaktır. BSW’nin Türkiye’ye bakışının da olumlu olmadığını burada hatırlatalım.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 23 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Yaşar Aydın
Yaşar Aydın
Yaşar Aydın - Sosyoloji ve ekonomi dalındaki lisans ve yüksek lisans eğitimini Hamburg ve Lancaster Üniversitelerinde tamamladı. Doktorasını Hamburg Üniversitesi’nden aldı. Uluslararası ilişkiler, jeopolitik, Türk ekonomisi ve dış politikası, milliyetçilik, göç ve diaspora konuları üzerinde çalışan Aydın’ın, bilimsel makaleleri dışında üç telif kitabı bulunuyor. Halen, German Institute for International and Security Affairs (SWP)/ Centre for Applied Turkey Studies (CATS) bölümünde görev yapmakta, Alman ve Türk gazetelerine yorumlar yazmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Alman siyaset yelpazesinin yükselen yıldızı: Sol-Popülist İttifak

Sol-popülist parti Sarah Wagenknecht İttifakı (BSW) Almanya’nın Brandenburg eyaleti seçimlerinde %13,5 oyla üçüncü geldi. 9 ay ön-ce kurulan ittifakın başarısının sebebi ne? Ekonomi, siyaset ve dış politikada neyi temsil ediyor? Dr. Yaşar Aydın yazdı.

Merkez partilerin oy kaybettiği Almanya’da, yeni kurulan bir parti kısa sürede siyasetin önemli aktörlerinden biri haline geldi. Girdiği bütün seçimlerde çift haneli seçim sonuçları elde eden Sarah Wagenknecht İttifakı (BSW), hafta sonu yapılan Brandenburg eyaleti seçimlerinde de oyların yüzde 13,5’unu almayı başardı. Böylece Türingen ve Saksonya eyaletlerinin ardından Brandenburg’da – bu kez üçüncü olarak – «kilit parti» konumunu elde etti.

“Seçimin asıl kazananı BSW” yorumları seçim ertesine damgasını vurdu. Peki, henüz dokuz ay önce kurulan, Brandenburg eyaletinde kurulacak hükümette koalisyon ortağı olması beklenen, son iki eyalet seçimindeki başarısıyla dikkat çeken bu parti hakkında ne biliniyor? Nasıl kuruldu? Dokuz ayda nasıl bu kadar güçlendiler? Adını nereden alıyor? Söylemi ne? Alman siyasetinde önemli bir güç faktörüne dönüşebilir mi?

Açılımı ‹Sahra Wagenknecht İttifakı – Akıl ve Adalet› olan BSW partisi, 8 Ocak 2024 tarihinde kuruldu. Parti adını Federal milletvekili ve yayıncı Sahra Wagenknecht’den alıyor. Kurucu üyelerin çoğu daha önce Sol Parti’ye mensup idiler. BSS, Sol Parti’den ayrılan 20 milletvekilinin katılımı sayesinde Alman Federal Meclisi’nde ve üç eyalet parlamentosunda temsil ediliyor. Kuruluşun öncesinde Sol Parti içinde uzun süredir devam eden çatışmalar ve Wagenknecht ve ekibinin parti yönetiminden giderek uzaklaşması söz konusuydu. BSW, henüz ortaya kapsamlı bir parti programı koymuş ve ülke çapında örgütlenmesini tamamlamış değil.

Sarah Wagenknecht kimdir?

1969 yılında, Türingen’in Jena kentinde Alman bir annenin ve üniversite eğitimi için Berlin’e gelmiş İranlı bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Siyasete ilgisi lise yıllarında başlayan Wagenknecht, Marksist-Leninist ideolojiyi benimseyerek komünist Almanya Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) gençlik örgütlenmesi Özgür Alman Gençliği’ne (FDJ) katıldı. Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra ise SED’nin devamı niteliğindeki Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) yönetiminde önemli görevler üstlendi.

Alman edebiyatı ve felsefe okuyan Wagenknecht, yüksek lisansını Karl Marx’ın Hegel yorumu üzerine yazdığı tezle aldı, sonrasında ise az gelişmiş ülke ekonomilerini mercek altına aldığı doktorasını tamamladı. 2007 sonrasında yeni kurulan Sol Parti’de siyaset yapmaya başlayan Wagenknecht, parti içinde yaşadığı görüş ayrılıkları ve gerilimlerin artması üzerine, bir grup arkadaşıyla birlikte partiden ayrılarak 2024 yılı başında BSW’yi kurdu.

Bir dönem SPD (1995–1999) ve Sol Parti (2007–2011) genel başkanlıkları ve maliye bakanlığı (1998–1999) yapmış siyasetçi Oscar Lafontaine ile evli olan Wagenknecht, kamuoyunda radikal-popülist sol fikirleriyle tanınıyor ve «NATO karşıtı» ve «Rusya yanlısı» olmakla itham ediliyor. Sol Parti içinde 19 yıl başkanlığını yaptığı Komünist Platformu ise iç istihbarat dairesi Federal Anayasa Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından aşırı bir yapı olarak sınıflandırılıyor.

Almanya’da yeni bir güç faktörü mü?

BSW, 88 sandalyelik Brandenburg eyalet parlamentosunda 14 sandalye ile güçlü bir şekilde temsil edilecek. Ayrıca kilit parti konumunu elde etti ve muhtemelen eyalet hükümetine ortak olacak.

Zira oyların yüzde 30,9’unu alarak birinci olan Almanya Sosyal Demokrat Parti’sinin mecliste 32, yüzde 12,1 oranında oy alan dördüncü sıradaki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi ise 12 sandalye ile temsil edilecek. İki partinin toplamı 44 sandalye. Bu ise birlikte bir koalisyon kurmak için yeterli değil, meclis çoğunluğu için 45 sandalye gerekiyor. Dolayısıyla BSW Brandenburg eyaletinin kaderinde kilit bir rol oynayacak ve muhtemelen hükümette yer alacak.

İttifakın Almanya siyasetinin önemli bir güç faktörü konumunu elde etmesi bundan sonraki eyalet seçimlerinde alacağı oylara ve merkez partilerin tavrına bağlı. Önümüzdeki Hamburg ve Kuzey-Ren Vestfalya eyaletlerindeki seçimler önemli bir test olacak. Parti ilk kez Batı Almanya eyaletinde seçimlere girecek. BSW’nin bu iki seçimden de oylarını artırması, yani en azından içinden çıktığı Sol Parti’den daha fazla oy alması, 2025 Eylül’ündeki seçimler için ciddi bir çıkış noktası olacak. Yeşiller’in ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oy kaybı göz önünde bulundurulduğunda, yani bunların Federal Meclise girememesi durumunda, parti Federal düzlemde de kilit parti konumunu elde edebilir. BSW’nin 2025 genel seçimleri sonrası Federal Hükümete ortak olması söz konusu olabilir mi?

Bu soruya kesin bir cevap vermek için henüz erken. Şimdilik SPD ve CDU’nun BSW ile koalisyon konusunda ikircikli bir tutum içinde olduğunu belirtelim. Örneğin CDU parti lideri Friedrich Merz BSW ile koalisyon kurmayı «çok düşük bir ihtimal» olarak değerlendirirken, AfD’nin etkisini önlemek için farklı işbirliği biçimlerinin düşünülebileceğini ifade ediyor. Ancak, Hristiyan Demokratlar içinde BSW ile koalisyona karşı ciddi bir direnç de var ve uyumsuzluk kararı alınması yönünde çağrılar yapılıyor.

SPD ise görüşmelere daha açık, ancak işbirliğini düşünmeden önce BSW’nin politikalarından emin olunmasını istiyor. Wagenknecht’in özellikle dış politika söylemlerinin geleneksel Alman dış politikasından farklı olması SPD içinde endişeye yol açıyor ve BSW ile işbirliği konusunda oldukça ihtiyatlı olmaya itiyor.

Başarının ardındaki faktörler

Siyasi yelpazenin bu en solundaki partinin başarısı çeşitli faktörlere dayanıyor:

Ekonomi faktörü: Mevcut araştırmalar BSW destekçilerinin büyük bir kısmının küreselleşme ve son dönemdeki – ekonomik durgunluk, gelir dağılımının bozulması, önemli sektörlerdeki kriz emareleri gibi – ekonomik gelişmelerden zarar görmüş, kendini ekonomik ve sosyal olarak geride bırakılmış hissedenlerden oluştuğuna işaret ediyor. Bu kişilerin içinde bulunduğu durum, yani düşük gelir, ekonomik sıkıntılar ve gelecek kaygıları, toplumsal–siyasal kurumlara duyulan güven eksikliğini de tetikliyor kuşkusuz. Sosyal adalet vurgusu, dar gelirli, işsiz ve güvencesiz koşullar içinde yaşayan seçmenlere hitap etmeyi ve geleneksel SPD seçmenlerine ulaşmayı kolaylaştırıyor.

Popülizm faktörü: Popülizm, BSW ve Wagenknecht için merkezdeki siyasal partiler tarafından yeterince temsil edilmediklerini, toplumsal kurumlar ve yönetim mekanizmalarına tesir edemediklerini düşünen kesimler ile politik bir ilişki kurmanın önemli aracı. Dış politika ile ilgili söylemlerde, halkın büyük bir kesiminin Federal Hükümetin dış politikasını onaylamadığı hesaba katılarak, farklı yaklaşımların geliştirilmesinin de seçim başarısında payı olduğu söylenebilir. Wagenknecht’in popülist sol söylemi, özellikle göç konusunda şüpheci yaklaşımlara sahip, kendini yerleşik partilere yabancılaşmış hisseden seçmenlerde ilgi uyandırıyor.

Alternatif arayışı: Almanya’da azımsanmayacak bir kesim, özellikle düşük gelirli kesimler, ana akım siyaset tarafından temsil edilmediklerini düşünüyor ve endişelerini ciddiye alan bir ‹alternatif› arayışında. Partinin ve liderinin göç ve dış politikada kendini anaakım partilerden farklı konumlandırması, yerlilerin çıkarlarını önceleyen bir yaklaşım içinde olması, dış politikada ise örneğin ‹Ukrayna ihtilafında› müzakere çağrısında bulunması seçmende yankı buluyor. Böylelikle BSW kendini hem geleneksel partilerin hem de AfD’nin alternatifi olarak konumlandırabiliyor.

Liderlik faktörü: BSW’nin Doğu Almanya eyaletlerindeki başarısında parti lideri Sahra Wagenknecht’in en büyük pay sahibi olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Bunda kendisinin de Doğu Almanyalı olmasının payı var kuşkusuz. Wagenknecht yüksek profili, kamuoyunda ve halk arasında tanınan bir siyasetçi. Medyadaki varlığı – kendisi sadece yazılı basında sıkça yer almıyor, televizyonlardaki açık oturumların da müdavimi – ve özellikle Ukrayna–Rusya Savaşı ve Almanya’nın Ukrayna politikası konusundaki net ve tavizsiz duruşu partisinin cazibesini güçlendiriyor. Wagenknecht savaşın başından itibaren Almanya’nın Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirmiş, bunun bir şiddet sarmalına yol açabileceği uyarısında bulunarak, savaşan taraflara müzakere çağrısında bulunarak diplomatik çözümü savunmuştur.

BSW ekonomide neyi temsil ediyor?

BSW, piyasaya hâkim olan şirketlerin, tekel benzeri yapıların etkinliğinin kırılmasını, rekabetin teşvik edilmesini savunuyor. Özellikle sağlık ve konut gibi alanlarda özelleştirmeye son verilmesi, sosyal güvenliğin güçlendirilmesi, geniş halk kesimlerinin yaşam standartlarının korunması ve bunu sağlamak için güçlü bir refah devletinin tesis edilmesi ve vatandaşlık geliri gibi sosyal yardımların verilmesi partinin talepleri arasında. BSW, ayrıca altyapı yatırımlarının önemine vurgu yaparak, örneğin AB üyesi devletlerin daha kolay borçlanabilmesi ve kamu hizmetlerine yatırım yapabilmesi için Avrupa mali kurallarında reform yapılmasını savunuyor.

BSW ve dış politika

BSW, dış politikada yeni bir anlayışı savunuyor. Alman dış politikasının, Soğuk Savaş anlayışına yumuşama, çıkarların uzlaştırılması ve uluslararası  işbirliği politikalarıyla karşı koyan sosyal demokrat Almanya Eski Şansölyesi Willy Brandt ve Sovyet Birliği Eski Devlet Başkanı Mikhail Gorbaçov’un geleneğine yaslandırılmasını savunuyor. Çatışmaların askeri yollarla çözülmesini temelden reddediyor. Parti, mevcut uluslararası siyasetin yeniden bir yumuşama, silahsızlanma ve ortak güvenlik anlayışı çerçevesinde şekillendirilmesinden yana. BSW’ye göre, Alman silahlı kuvvetleri sadece ülke savunması için görev almalı, Alman askerleri uluslararası savaşlarda görevlendirilmemeli, Rusya sınırında ya da Güney Çin Denizi’nde konuşlandırılmamalı. Bu ve benzeri görüşler toplumun bir kesiminde onaylanıyor.

BSW’nin özet parti programında isim vermeden ABD yönetimi eleştiriliyor: Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslararası hukuku «ihlal ederek beş ülkeyi işgal etmiş», bu savaşlarda « 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuş» olduğunun altı çiziliyor. NATO’nun «tehdit duygularını körükleyerek» küresel istikrarsızlığa «katkıda bulunduğunu» iddia ediyor. BSW’ye göre NATO’nun yerine BM Şartı ilkelerine saygı duyan, silahsızlanma için çaba gösteren ve üyelerinin birbirlerine eşit davrandığı savunmacı bir ittifak hayata geçirilmeli. BSW, Rusya’nın Avrupa güvenlik mimarisine dahil olması gerektiğini savunuyor. AB’nin ise ABD, Çin ve Rusya arasında ezilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Bitirirken altını çizelim: BSW’nin Federal düzlemde iktidara ortak olması dış politikadaki görüşlerinden dolayı oldukça zor. Gerçekleşmesi durumunda Almanya’nın dış politikasında ciddi kaymalara yol açmasa dahi uluslararası camiada ve Avrupa Birliği kamuoyunda Almanya’ya karşı duyulan kuşkuları artıracak, bu Almanya’nın dış politikasına olumsuz yönde yansıyacaktır. BSW’nin Türkiye’ye bakışının da olumlu olmadığını burada hatırlatalım.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 23 Eylül 2024’te yayımlanmıştır.

Yaşar Aydın
Yaşar Aydın
Yaşar Aydın - Sosyoloji ve ekonomi dalındaki lisans ve yüksek lisans eğitimini Hamburg ve Lancaster Üniversitelerinde tamamladı. Doktorasını Hamburg Üniversitesi’nden aldı. Uluslararası ilişkiler, jeopolitik, Türk ekonomisi ve dış politikası, milliyetçilik, göç ve diaspora konuları üzerinde çalışan Aydın’ın, bilimsel makaleleri dışında üç telif kitabı bulunuyor. Halen, German Institute for International and Security Affairs (SWP)/ Centre for Applied Turkey Studies (CATS) bölümünde görev yapmakta, Alman ve Türk gazetelerine yorumlar yazmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x