Azerbaycan ile Ermenistan arasında tartışma konularından birisi olan Zengezur Koridoru ile ilgili ABD Büyükelçisi Thomas Barrack’ın 11 Temmuz’da söylediği sözler, dikkatlerin yeniden Güney Kafkasya’ya yönlenmesine neden oldu.
Barrack, Ermenistan’ın güneyinden geçmesi planlanan Azerbaycan ve Nahcivan arasında kara bağlantısı sağlayacak koridorunun 100 yıllığına bir Amerikan şirketine kiralanabileceğini ve her iki tarafın da ortak kullanımına açılabileceğini söyledi.
Karabağ savaşını bitiren ateşkes anlaşmasında açılması açıkça belirtilen koridorun bugüne kadar hayata geçmemesinin nedenlerinden biri, Ermenistan’ın koridorun denetiminin kendi egemenliği altında olmasında ısrar etmesi, Azerbaycan’ın ise koridorun her zaman açık kalacağına dair garantiler istemesi.
Bu çerçevede ABD’nin önerisi ayrıca dikkat çekti.
Özel şirket fikri ve Ermenistan
Barrack’ın açıklamasından bir gün önce Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mnatsakan Seferyan, Zengezur Koridoru’nun kontrolünün bir Amerikan şirketine verilmesi olasılığını değerlendirdiklerini açıklamıştı. Seferyan, ele alınan seçeneklerin, altyapının kullanımı ve uluslararası güvenliği sağlamaya yönelik yönetişim mekanizmalarıyla ilgili olduğunu belirtti.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın basın sözcüsü Nazeli Bağdasaryan, hükümetinin böyle bir planının olmadığını söyleyerek Seferyan’ın açıklamasına karşı çıktı. Fakat 16 Temmuz’da aynı soru Paşinyan’a sorulduğunda, tüm altyapının Ermenistan’ın kontrolünde kalması koşuluyla özel ABD şirketine yeşil ışık yakabileceklerini belirtti.[1]
Bilindiği gibi Paşinyan, iktidara geldiği günden beri ülkesini Rusya etkisinden kurtarmaya çalışan bir politika takip ediyor ve Zengezur Koridoru’nun 10 Kasım 2020 Mutabakat Metni’nde belirtildiği gibi Rus askerinin kontrolü altında kalmasını istemiyor. Birkaç yıldır üzerinde çalıştığı alternatif çözüm ise, koridoru Batılı şirketlere devretmek.
Çatışma bölgelerinden geçen koridorların bir şirkete devredilmesi planı yeni değil. AB, 2008’de Gürcistan-Rusya örneğinde bağımsız yabancı bir operatörün Abhazya ve Güney Osetya’nın tartışmalı bölgelerinden geçen güzergahların lojistiğini yönettiği ve tüm taraflarla veri paylaştığı bir model önermiş ancak bu öneri taraflar arasında ateşkesin bozulması üzerine havada kalmıştı. Carnegie Endowment, benzer bir mekanizmanın Zengezur için düşünüldüğünü yazdı.
Lakin bu kez ABD’li bir şirket gündemde. Zira Paşinyan için ABD, mevcut konjonktürel durumda daha makul bir taraf. Ermenistan demiryolları ve elektrik şebekesini de Rus şirketlerden almaya yönelik planları olan Paşinyan’ın ülkesindeki tüm Rus varlıklarını, Atlantik ötesine devretmek niyetinde olduğu tahmin edilebilir. Bu arada Paşinyan, ABD’nin koridorun işletilmesi karşılığında yolun Ermenistan’dan geçen kısmının inşası için kredi sağlayacağını da düşünmüş, hatta Washington ile bu konuda gizli bir anlaşma da sağlamış olabilir. Lakin Paşinyan’ın, Rusya, Fransa ve İran’a rağmen bunu ne kadar hayata geçirebileceğini şimdiden söylemek zor.
ABD önerisine uygun bir uygulama örneği: Lobito Koridoru
Donald Trump’ın başkan seçilmesinden sonra ABD, dış politikasında siyasi ve kültürel eğilimlerden daha çok ticareti önceliğe alan bir siyaset izliyor.
Trump yönetiminin özel bir ilgi duyduğu bölgelerden birisi Güney Kafkasya. Hem Rusya’nın bölgeden uzaklaşmasını hem de Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesine engel olmak amacını güden ABD, Zengezur Koridoru’na siyasi ve ticari açıdan da ilgi gösteriyor. Son aylarda Hindistan-Pakistan, İsrail-İran, Suriye-İsrail, Kamboçya-Tayland sorunlarında araya girerek tarafları uzlaştırmayı başaran ABD, şimdi de Azerbaycan ile Ermenistan arasında koridor sorununu çözeceğini düşünüyor. Yapacağı katkının karşılığı olarak da koridorun 100 yıllığına bir ABD şirketine kiralanmasını öneriyor.
Dünyanın her tarafında Çin’in ticari faaliyetlerine karşı çıkan ABD, Afrika’da da Çin’e karşı bir hamle olarak Lobito Koridoru’na ilgi duyuyor. Lobito Koridoru, Angola, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Zambiya’nın maden ve petrol zengini bölgelerini demiryoluyla birbirine bağlayan, ABD ve AB’nin Afrika’daki nüfuzlarını koruması ve zenginliklerinden faydalanmaya devam etmeleri için önemli bir proje. Daha önce bu projede asıl aktör Çin’di. Ancak Ekim 2023’ten itibaren ABD, Afrika ülkelerine krediler sağlayarak kıtada etkinliğini arttırmaya başladı. Böylece Çin’e karşı hamle yaparak Ekim 2023- Eylül 2024 döneminde ulaşım ve lojistik, tarım, temiz enerji, sağlık ve dijital erişim dahil olmak üzere projedeki birçok sektöre 3 milyar doların üzerinde fon ayırdı.
Lobito Koridoru’ndaki en ilginç durum ise demiryolu imtiyazının özel bir şirkete havale edilmiş olması. Nitekim imtiyaz sahibi, Trafigura, Moto-Engil ve Vecturis gibi önde gelen Avrupalı lojistik şirketlerinden oluşan bir grup.
Zengezur Koridoru’nun özel bir şirkete verilmesi önerisinin arkasındaki örnek model de işte bu Lobito Koridoru olabilir. ABD bu örnek modelle Zengezur Koridoru üzerinden Güney Kafkasya denkleminde yer almaya, Rusya’yı sıkıştırmak için Ermenistan’a yardımcı olmaya ve Çin’in rotasına engel çıkarmaya çalışıyor. İran’a daha yakın konumlanarak stratejik bir hamle planladığı da söylenebilir.
Ancak ABD’nin planının Güney Kafkasya’da dengeleri oynatma, müstakbel riskleri arttırma, bölgeye barıştan çok çatışma getirme ihtimali var. Bu durum sadece bölgesel ulaşım hatlarını değil, küresel ulaşım hatlarının da risk altına girmesi anlamına geliyor.
Azerbaycan öneriye mesafeli
Her ne kadar Azerbaycan, Trump döneminde ABD ile ilişkileri geliştirmek istese de özel şirket ve kiralanma önerisine çok da sıcak yaklaşmıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu konunun kendilerini değil, Ermenistan’ı ilgilendirdiğini söyledi. Azerbaycan arazisinde herhangi bir operatör, tüccar yahut kiracı olmasının söz konusu olmayacağını anlattı.
Aliyev’in konuşmalarından Azerbaycan sınırlarına Amerikan askerlerinin konuşlanmasından memnun olunmayacağına ilişkin bir izlenim doğdu. Kanımızca Azerbaycan, şu anda Ermenistan sınırları içinde olan Avrupalı gözlemcilerin aslında sınırda İran aleyhinde casusluk faaliyetleri yapması gibi, Zengezur Koridoru’nda ABD özel şirketine rol verilmesi durumunda benzer bir durumun ortaya çıkabileceğini düşünüyor.
Bakü koridorun bir an önce faaliyete geçmesini savunuyor. Koridorun küresel ulaşım rotası olarak dünya ticaretine büyük katkısı olacağını da söylüyor ama koridor üzerinden bölgedeki jeopolitik dengede bir paradigma değişimini de arzu etmiyor. Bakü koridorun barışa ve gelişmeye hizmet etmesini ve jeostratejik çekişmeye dönüşmemesini istiyor.
Azerbaycan, ABD’nin son günlerde yaşanan Bakü-Moskova gerginliğini fırsata dönüştürmeye çalıştığının da farkında lakin denge siyasetinin herhangi bir taraf lehinde bozulmasından yana değil. Dolayısıyla Bakü koridor nedeniyle jeopolitik çekişmelerin yaşanmasını istemiyor, bu kapsamda İran’dan Nahçıvan’a gidecek yol inşaatının ve Gürcistan üzerinden taşımacılığın devam etmesini isteyerek alternatif rotaları da önemsiyor. Dahası Bakü, başka ülkelerin karışmasını değil, doğrudan Ermenistan ile karşılıklı anlaşma yoluyla koridorun açılmasını savunuyor.
Türkiye: Koridor bölgesel gerilime yol açmamalı
Paşinyan, 20 Haziran 2025’te Türkiye’ye resmî bir ziyarette bulundu. Ermenistan Başbakanı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde koridorun yabancı bir şirkete verilme fikrini dile getirmiş olmalı.
Çin’den Avrupa’ya giden en kısa yol olan ve Kafkasya ile Türkiye’den geçen Orta Koridor’un eksik kısmının tamamlanması Ankara açısından önemli. Türkiye’nin hem Güney Kafkasya’daki konumunu hem de Azerbaycan ve Türk Dünyası ile bütünleşmesini kolaylaştıracağı için Ankara, Zengezur Koridoru’nun açılmasından yana bir tavır benimsiyor. Lakin bunun bölgesel bir gerginliğe yol açmasını da istemiyor.
Ayrıca, Türk Dünyası ile bağlantısının arasına herhangi bir devletin girmesi Ankara’nın çıkarına değil. Bu nedenle Ankara, kullanımdaki alternatif ulaşım hattı olan Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye rotasının kapasitesinin arttırılmasına ve Azerbaycan ile İran arasında Nahçıvan’a geçiş sağlayacak yeni ulaşım yoluna da destek veriyor. Bu konuda Bakü ile Ankara’nın politikası birbiriyle uyum gösteriyor.
İran’ın kuşatılmışlık endişesi
Tahran yönetimi başından beri Zengezur Koridoru’na karşı. Zira Tahran, İran üzerinden geçen ve yapımı devam eden Azerbaycan-Nahçıvan arasındaki yolun yani Aras Koridoru’nun destekçisi.
Ermenistan sınırlarının değişmemesi gerektiğini defalarca belirten İran, koridorun ABD’ye kiralanma olasılığına tepkili. ABD güçlerinin İran’ın kuzeyine yerleşecek olmasını Tahran tehdit unsuru olarak kabul ediyor. ABD’nin sınırlarına yakın bir yere gelmesini jeopolitik olarak kuşatılmak olarak görüyor. Tahran’ın ABD önerisine karşı çıkarken yanına Rusya, Çin ve Fransa’yı almak istemesi de dikkat çekiyor.
Rusya güç gösterisi yapıyor
2020’de Karabağ Savaşı’nı bitiren Ateşkes Mutabakatı’nın son maddesinde Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birleştirecek koridorun Rus güvenlik güçlerinin kontrolü altında olması hususunda anlaşmaya varılmıştı. Aradan geçen 5 yıla yakın süreçte gücü yetmesine rağmen Rusya, koridoru açması için Ermenistan’ı ikna etmedi yahut etmek istemedi. Zira, Moskova, Hindistan’dan başlayıp Rusya’ya kadar uzanan Kuzey-Güney ulaşım yolunun öne çıkmasını istiyor. Ancak bu Zengezur Koridoru’nu gözden çıkardığı anlamına da gelmiyor. Koridorun güvenliğinin ve işletmesinin ABD’li bir şirkete verilmesi haberleri Rusya’da ciddi tepki çekiyor. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD’nin koridor projesi önerisi hakkında sert bir açıklama yaparak öneriyi “aldatmaca” olarak nitelendirdi ve projenin bölgedeki güvenlik mekanizmalarına zarar verebileceğini ifade etti.
Güney Kafkasya’da sıkıştırılmak istendiğini anlayan Rusya, son günlerde bölgedeki varlığını arttırmaya çalışıyor. Bu kapsamda Ermenistan’da bulunan 102. Askeri Üssü’ne takviyeler gerçekleştiriyor. Rusya’nın bu adımı iki şekilde yorumlanabilir: Birincisi, Güney Kafkasya’da ana aktör olduğunu göstermek, ikincisi de, gerginlik yaşadığı Ermenistan ve Azerbaycan’a karşı güç gösterisi sergilemek.
Bakü, Rusya’nın kendisi için herhangi bir tehdit oluşturacağını sanmıyor. Asıl tehdit, Moskova’dan kopmaya çalışan Erivan yönetimine yönelik. Nitekim Rusya, Paşinyan’ın planlarına rağmen Güney Kafkasya’daki son kalesi olarak gördüğü Ermenistan’dan çıkmayı aklına bile getirmek istemiyor.
Fransa, Çin ve Gürcistan’ın yaklaşımı
Orta Asya’dan elde ettiği enerji kaynakları üzerinde koridor vasıtasıyla ABD engelinin olmasını istemeyen Fransa’nın, koridorda bir ABD’li şirkete rol verilmesini sıcak karşılamayacağı tahmin edilebilir.
“Bir Kuşak Bir Yol” projesinin Orta Koridor güzergahındaki eksik kısmının ABD’nin eline geçmesi ihtimali Çin’i pek memnun etmeyecektir. Pekin’in bu olasılık karşısında Gürcistan ve İran üzerinden Avrupa’ya uzanan alternatif yolları önemseyeceği tahmin edilebilir. Nitekim Çin son yıllarda Gürcistan’daki Anaklia Limanı’nın inşası ve lojistik hatların geliştirilmesine ilgi duyuyor.
Gürcistan pek sesini çıkarmasa bile Zengezur Koridoru’nun açılmamasından gizlice memnuniyet duyanlardan. Nitekim koridorun açılmaması, uluslararası transit güzergahı olması hasebiyle Gürcistan’ı hep ihtiyaç olunan ülke konumuna yükseltiyor. Fakat Çin’in ve Rusya’nın Tiflis ile yakın ilişkileri, ABD’nin hoşuna gitmiyor. Dahası Çin’in, alternatif güzergâh olarak Gürcistan yolunu daha fazla kullanmak istemesi, Tiflis’teki yönetim üzerinde ABD baskısını daha da arttırabilir. Bu da Yabancı Ajan Yasası nedeniyle Batı ile ilişkileri gerginleşmiş Gürcistan’da istenmeyen olayların yaşanmasına ve hükümet aleyhinde ciddi çıkışların başlamasına neden olabilir.
Ermenistan’ın yapması gerekenler
Güney Kafkasya’da uluslararası ulaşım hatlarının geçmediği tek ülke Ermenistan. Zengezur Koridoru’nun açılması Erivan’ın hem bölgesel hem de küresel ticaret ağlarına ulaşması açısından önemli.
Bunun için Erivan’ın dış politikada herhangi bir büyük güce yaslanmayı değil, dengeli siyaset yürütmeyi artık öncelemesi gerekir. Hatta Erivan’ın bu konuda belki de Bakü’den alması gereken dersler var. Örneğin, Bakü kendi topraklarındaki Rus Barış Güçleri’ni diplomasiyi kullanarak çıkarmayı başardı.
Ermenistan’ın doğrudan komşu iki ülkeyle, yani Azerbaycan ve Türkiye ile temasları yoğunlaştırması daha akıllıca bir hamle olur. Bölgesel güvenlik açısından Erivan’ın güvenmesi gereken iki başkent, Bakü ve Ankara olmalıdır. Diğer başkentler jeopolitik açıdan bölgede güç sergilemeye çalışmaktadır ki, şimdiye kadar Erivan bundan hiçbir fayda sağlamadı.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 4 Ağustos 2025’te yayımlanmıştır.