2023’te Rusya-Ukrayna cephesinde neler olacak?

2023 yılında Ukrayna’da barış mümkün mü? Rusya’nın, Ukrayna’nın ve Batı’nın 2023 hesapları ne? Barışın tesisi kime ve neye bağlı? Ukrayna’da olası barış nelerin başlangıcı olabilir? Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu yazdı.

2022 yılının en önemli olayı, şüphesiz Rusya ile Ukrayna arasında başlayan ve adeta Rusya ile Batı arasındaki mücadeleye dönüşen savaş oldu. Savaş, neredeyse bir yılı geride bırakmasına ve bu sürecin içerisinde doğrudan ve dolaylı olarak yer alan tüm taraflar büyük kayıplar vermesine rağmen 2023 yılında da devam edeceğine benziyor.

Rusya’nın “özel hareket” olarak adlandırdığı savaşın aynen Gürcistan’da olduğu gibi hızla tamamlanacağı düşünülüyordu. Ancak Moskova’nın Kiev’de düşündüğünün aksine “taraftar” bulamaması ve Batı’nın yine Rusya’nın beklentisinden çok daha hızlı bir şekilde Ukrayna’ya “yardıma” yetişmesi gibi faktörler, Kiev’den çekilmesine ve stratejilerinin değişmesine neden oldu. Şubat ayından günümüze bu stratejilerin defalarca değiştiği de belirtilmelidir. Bu değişikliklerden biri de belki de son dönemde Kremlin’den yapılan “müzakereye hazırız” şeklindeki açıklamaların artmasıdır.

Peki, 2023 yılının ilk aylarında Ukrayna’da gerçekten de barış mümkün mü? Bunun cevabını verebilmek için kısaca mevcut duruma ve tarafların beklentisine bakmak gerekiyor.

Rusya’nın kış umudu

Eylül ayında Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’da gerçekleştirilen Rusya’ya katılım konusundaki referandumlardan sonra Rusya, Herson ve Zaporijya’nın bir kısmından çekilmek zorunda kaldı. Ancak sınır boyunca çatışmalar devam ediyor. Diğer taraftan Rusya, Ukrayna’daki askerî ve stratejik mahiyetteki yapılara da hava harekatı düzenlemeye devam ediyor.

Sınır boyunca çatışmaların azaltılmasının birkaç sebebi var. Hava şartları bunun en önemlisi. Diğer taraftan bu süreçte Moskova, kısmi seferberlik ilan etti ve seferberlik sürecinde orduya katılan yaklaşık 300 bin askerin eğitimi başladı. Dolayısıyla Rusya, ilkbaharın gelişiyle cepheye yeni asker gönderebilecek.

Bununla birlikte Moskova, bu süreçte “kış” aylarına da fazlasıyla güveniyor. En başta, Batı’nın desteğine rağmen Ukrayna’nın daha fazla ayakta kalamayacağını, enerji alanında sorun yaşayacağını ve ekonomik açıdan iflas edeceğini düşünüyor.

Rusya’nın ikinci beklentisi ise Batı’nın ve özellikle de AB ülkelerinin Ukrayna’ya verdiği desteği azaltacağı yönünde. Zira, Rusya ile yaşanan kriz, AB ülkelerini özellikle enerji alanında çok zorluyor. AB ülkeleri yıllardır Rusya’ya bağlılıktan kurtulmak için bir çaba içerisinde olsalar da pek bir mesafe kat edemediler. Rusya ile her alanda işbirliğinin minimum seviyeye azaltıldığı bu günlerde enerji kaynaklarının fiyatları arttı ve Rusya’nın enerji kaynaklarına taban fiyat uygulamasına katılan ülkelere petrol satışını yasaklamasının ardından artmaya da devam edecektir. Vladimir Putin’e göre taban fiyat uygulaması, “dünya enerji sisteminin çöküşünün başlangıcıdır”.

Enerji alanındaki kriz, Avrupa ülkelerinin ekonomilerini kötü etkilediğinden halk arasında da tepkiye yol açıyor. Dolayısıyla Avrupa ülkelerinin de Ukrayna’ya maddi desteği daha fazla devam ettirmesi kolay olmayacak. ABD’nin bu açıdan bakıldığında işi daha kolay. Ancak ABD’de de 2023 yılında gündemde 2024 başkanlık seçimleri olacak. Dolayısıyla ABD’nin de sınırsız bir destek vermesi zor.

Rusya neden barış dedi?

Şüphesiz Rusya’nın kendisi de “yorulmuş” bulunuyor. Moskova, Batı’nın beklediğinin aksine ekonomik olarak bir çöküş yaşamasa da Ukrayna’da milyar dolarlar harcıyor, ayrıca ülke içerisinde de tepkilerin önüne geçmek için çeşitli sosyal destek programlarını artırıyor. Ancak gerek Rezerv Fonu’nun olması gerekse de enerji fiyatlarının artışı, Rusya’nın büyük çapta ekonomik sıkıntılar yaşamamasını sağlıyor.

Bununla birlikte Moskova seferberlik sırasında yüzbinlerce eğitimli vatandaşını kaybetti, belki de ilk kez konuyla ilgili sınırlı da olsa bir tepkiyle karşılaştı. İnsan ve maddi kayıpların yanı sıra I. Petro’nun Avrupa’nın bir parçası hâline getirmeye çalıştığı Rusya’nın her anlamda gittikçe “Asya”nın bir parçası hâline gelmesi, spor ve kültür alanlarındaki yarışmalardan dahi men edilmesi, yani Rusya’nın ve Rus halkının dünyadan izole edilmesi, savaşın devam ettiği takdirde yapılmasına ihtiyaç duyulacak yeni seferberliğin çok daha büyük tepkilere yol açacak olması gibi faktörler, Moskova’nın da barışı dile getirmeye başlamasının sebepleri arasında.

Dalga dalga yayılan etkiler

Ukrayna’da yaşananlar, yalnızca iki kardeş halk ile ABD ve AB’yi de etkilemiyor.

Rusya – Ukrayna krizi, Sırbistan ile Kosova, Çin ile Tayvan arasındaki gerginlikleri artırdığı gibi enerji boru hatları ile demiryolu güzergâhlarını da değiştiriyor, yeni birlikteliklere yol açtığı gibi Orta Doğu ile Afrika’da tahıl sorunun yaşanmasına da sebep oluyor.

Yine tüm bunlara Avrupa ve Rusya’ya göç eden Ukraynalılarla seferberlik sırasında Rusya’yı terk eden Rus vatandaşları sorunlarını da eklemek gerekiyor.

Dolayısıyla gerek silah gerekse de kendi enerji kaynaklarını ihraç etme şansına sahip olan ve şüphesiz tüm bu yaşananlardan kârlı çıkan ABD dahil olmak üzere tüm taraflar yakında “barış” kelimesini daha fazla dillendireceklerdir.

Barışın tesisi neye bağlı?

Peki, Ukrayna’da barışın tesisi kime ve neye bağlı? Savaş uzadıkça barış ve istikrarın tesisi de o kadar zordur. İnsan ve maddi kayıplar arttıkça, tarafların geri adım atması da kolay olmayacaktır. Barışın sağlanması için ise taraflar geri adımlar atmak zorundadırlar.

Şimdilik Ukrayna yetkilileri, Kırım dâhil olmak üzere kaybettiği tüm topraklardan Rusya’nın çekilmesini, savaş tazminatı ödemesini ve kendisine bir daha saldırmama garantisinin verilmesini talep ediyor.

Rusya’nın ise değil Kırım’dan, 2022 yılının sonunda topraklarına kattığı yeni bölgelerden çekilmesi dahi uluslararası arenada prestij kaybına yol açacağı gibi Rus yetkilileri bunu kendi halkına da izah edemeyecektir. Dolayısıyla Rusya’nın buralardan çekilmesi de beklenmiyor.

Ukrayna masaya oturmaya hazır mı?

Ancak Ukrayna’nın durumunun gittikçe zorlaşması, Rusya’nın istediği neticeyi planladığı sürede elde edememesi, AB ülkelerinde ekonomik sorunların gittikçe artması, ABD’nin gündeminde ise yeni yıldan itibaren başkanlık seçimlerinin olması, tarafları masaya oturmaya zorluyor.

Rus yetkililerinin masaya oturmaya hazır olduklarını dile getirmelerini, başta İtalya olmak üzere AB ülkelerinin arabulucu ve garantör ülke olma isteğini, Rusya-ABD yetkilileri arasında farklı düzeylerde görüşmelerin yapılmasını da bu çerçevede yorumlamak gerekiyor.

Şu aşamada masaya oturmak istemeyen belki de tek ülke Ukrayna’dır. Zira Ukrayna yetkilileri, Rusya’nın masada “sahada elde ettiği” hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğini biliyorlar. Bunun için Ukrayna yetkilileri masaya oturmak istemedikleri gibi Batı’yı da işin içine daha fazla katmak ve Batı’dan daha fazla destek koparmak istiyorlar.

Rusya–Ukrayna cephesinde barış nasıl mümkün olabilir?

Rusya-Ukrayna cephesinde ateşkesin/barışın/anlaşmanın sağlanması şüphesiz mümkün. Ancak öyle anlaşılıyor ki bu, Rusya ile ABD’nin varacağı anlaşmaya bağlı.

Rusya’nın Ukrayna cephesinde özellikle toprak konusunda pek geri adım atmak istemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda Rusya-ABD arasında yapılan/yapılacak görüşmelerde (Türkiye’deki görüşme, farklı düzeylerde taraflar arasında birtakım görüşmelerin yapıldığını gösteriyor) farklı konuların gündeme geleceğine işaret ediyor.

Kış aylarının sonuna kadar taraflar bir anlaşmaya varamadıkları takdirde ise ilkbahardan itibaren çatışmalar yeniden alevlenecektir. Nitekim ülkeler bir taraftan anlaşma ihtimalini dile getirirken diğer taraftan da askerî hazırlıklarını devam ettiriyorlar.

Rusya’nın seferberlik ilan ederek orduya çağıranlara eğitimin tamamlanmasını ve Batı’nın Ukrayna’ya askerî teknolojiler göndermeye devam etmesini de ilkbahara yönelik hazırlıklar olarak değerlendirmek gerekiyor. Böyle bir senaryoda ise taraflar 2023 yılının sonbaharına kadar alanda konumlarını güçlendirmek için çaba sarf edeceklerdir.

Barışın tesis edilmesi neyin başlangıcı?

Ukrayna meselesi farklı boyutlarla daha uzun yıllar gündemde kalmaya devam edecek. Zira asıl sorunlar, barışın tesisinden sonra başlayacak.

Bu süreçte Batı tarafının bayraktarlığını yapan Polonya bir zamanlar kendi toprağı olan Ukrayna’nın batısında hak iddia edecek mi?

Macaristan ile Romanya hükümetlerinin Macar ve Romen azınlığa sahip Ukrayna’dan bir talepleri olacak mı?

Yerle bir edilen Ukrayna şehirlerinin yeniden imarını kim finanse edecek?

AB ve NATO, “yeni Ukrayna”yı üye kabul edecekler mi?

Rusya ile Batı arasındaki ilişkiler normalleşecek mi ve aralarında güven kısmen de olsa yeniden nasıl sağlanacak?

Bunun gibi onlarca başka soru mevcut. Belki de Ukrayna’da barış, tüm bu soruların cevabı bulunduğunda ve bu konularda anlaşıldığında sağlanacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 2 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

İlyas Kemaloğlu
İlyas Kemaloğlu
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu - 2001’de Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde lisansını, 2003’te aynı üniversitede yüksek lisansını, 2008’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 2012’de doçent, 2017’de profesör oldu. Rusça, İngilizce, Farsça ve çeşitli Slav ve Türk lehçelerini bilen Kemaloğlu, 2004-2008 yılları arasında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Rusya-Ukrayna Masası’nda görev yaptı. 2009-2012’de Türk Tarih Kurumu’nda çalıştı. 2009-2013 yılları arasında Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi’nde Avrasya Danışmanı olarak görev yaptı. 2013 yılından itibaren MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. 2013 ve 2018 yıllarında TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu’na aslî üye seçildi. Çalışmaları, Rusya tarihi, Türk-Rus münasebetleri ve günümüz Avrasya coğrafyasındaki güncel gelişmeler ile ilgilidir. Telif, çeviri ve edit olmak üzere otuza yakın kitap çalışması yayımlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

2023’te Rusya-Ukrayna cephesinde neler olacak?

2023 yılında Ukrayna’da barış mümkün mü? Rusya’nın, Ukrayna’nın ve Batı’nın 2023 hesapları ne? Barışın tesisi kime ve neye bağlı? Ukrayna’da olası barış nelerin başlangıcı olabilir? Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu yazdı.

2022 yılının en önemli olayı, şüphesiz Rusya ile Ukrayna arasında başlayan ve adeta Rusya ile Batı arasındaki mücadeleye dönüşen savaş oldu. Savaş, neredeyse bir yılı geride bırakmasına ve bu sürecin içerisinde doğrudan ve dolaylı olarak yer alan tüm taraflar büyük kayıplar vermesine rağmen 2023 yılında da devam edeceğine benziyor.

Rusya’nın “özel hareket” olarak adlandırdığı savaşın aynen Gürcistan’da olduğu gibi hızla tamamlanacağı düşünülüyordu. Ancak Moskova’nın Kiev’de düşündüğünün aksine “taraftar” bulamaması ve Batı’nın yine Rusya’nın beklentisinden çok daha hızlı bir şekilde Ukrayna’ya “yardıma” yetişmesi gibi faktörler, Kiev’den çekilmesine ve stratejilerinin değişmesine neden oldu. Şubat ayından günümüze bu stratejilerin defalarca değiştiği de belirtilmelidir. Bu değişikliklerden biri de belki de son dönemde Kremlin’den yapılan “müzakereye hazırız” şeklindeki açıklamaların artmasıdır.

Peki, 2023 yılının ilk aylarında Ukrayna’da gerçekten de barış mümkün mü? Bunun cevabını verebilmek için kısaca mevcut duruma ve tarafların beklentisine bakmak gerekiyor.

Rusya’nın kış umudu

Eylül ayında Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’da gerçekleştirilen Rusya’ya katılım konusundaki referandumlardan sonra Rusya, Herson ve Zaporijya’nın bir kısmından çekilmek zorunda kaldı. Ancak sınır boyunca çatışmalar devam ediyor. Diğer taraftan Rusya, Ukrayna’daki askerî ve stratejik mahiyetteki yapılara da hava harekatı düzenlemeye devam ediyor.

Sınır boyunca çatışmaların azaltılmasının birkaç sebebi var. Hava şartları bunun en önemlisi. Diğer taraftan bu süreçte Moskova, kısmi seferberlik ilan etti ve seferberlik sürecinde orduya katılan yaklaşık 300 bin askerin eğitimi başladı. Dolayısıyla Rusya, ilkbaharın gelişiyle cepheye yeni asker gönderebilecek.

Bununla birlikte Moskova, bu süreçte “kış” aylarına da fazlasıyla güveniyor. En başta, Batı’nın desteğine rağmen Ukrayna’nın daha fazla ayakta kalamayacağını, enerji alanında sorun yaşayacağını ve ekonomik açıdan iflas edeceğini düşünüyor.

Rusya’nın ikinci beklentisi ise Batı’nın ve özellikle de AB ülkelerinin Ukrayna’ya verdiği desteği azaltacağı yönünde. Zira, Rusya ile yaşanan kriz, AB ülkelerini özellikle enerji alanında çok zorluyor. AB ülkeleri yıllardır Rusya’ya bağlılıktan kurtulmak için bir çaba içerisinde olsalar da pek bir mesafe kat edemediler. Rusya ile her alanda işbirliğinin minimum seviyeye azaltıldığı bu günlerde enerji kaynaklarının fiyatları arttı ve Rusya’nın enerji kaynaklarına taban fiyat uygulamasına katılan ülkelere petrol satışını yasaklamasının ardından artmaya da devam edecektir. Vladimir Putin’e göre taban fiyat uygulaması, “dünya enerji sisteminin çöküşünün başlangıcıdır”.

Enerji alanındaki kriz, Avrupa ülkelerinin ekonomilerini kötü etkilediğinden halk arasında da tepkiye yol açıyor. Dolayısıyla Avrupa ülkelerinin de Ukrayna’ya maddi desteği daha fazla devam ettirmesi kolay olmayacak. ABD’nin bu açıdan bakıldığında işi daha kolay. Ancak ABD’de de 2023 yılında gündemde 2024 başkanlık seçimleri olacak. Dolayısıyla ABD’nin de sınırsız bir destek vermesi zor.

Rusya neden barış dedi?

Şüphesiz Rusya’nın kendisi de “yorulmuş” bulunuyor. Moskova, Batı’nın beklediğinin aksine ekonomik olarak bir çöküş yaşamasa da Ukrayna’da milyar dolarlar harcıyor, ayrıca ülke içerisinde de tepkilerin önüne geçmek için çeşitli sosyal destek programlarını artırıyor. Ancak gerek Rezerv Fonu’nun olması gerekse de enerji fiyatlarının artışı, Rusya’nın büyük çapta ekonomik sıkıntılar yaşamamasını sağlıyor.

Bununla birlikte Moskova seferberlik sırasında yüzbinlerce eğitimli vatandaşını kaybetti, belki de ilk kez konuyla ilgili sınırlı da olsa bir tepkiyle karşılaştı. İnsan ve maddi kayıpların yanı sıra I. Petro’nun Avrupa’nın bir parçası hâline getirmeye çalıştığı Rusya’nın her anlamda gittikçe “Asya”nın bir parçası hâline gelmesi, spor ve kültür alanlarındaki yarışmalardan dahi men edilmesi, yani Rusya’nın ve Rus halkının dünyadan izole edilmesi, savaşın devam ettiği takdirde yapılmasına ihtiyaç duyulacak yeni seferberliğin çok daha büyük tepkilere yol açacak olması gibi faktörler, Moskova’nın da barışı dile getirmeye başlamasının sebepleri arasında.

Dalga dalga yayılan etkiler

Ukrayna’da yaşananlar, yalnızca iki kardeş halk ile ABD ve AB’yi de etkilemiyor.

Rusya – Ukrayna krizi, Sırbistan ile Kosova, Çin ile Tayvan arasındaki gerginlikleri artırdığı gibi enerji boru hatları ile demiryolu güzergâhlarını da değiştiriyor, yeni birlikteliklere yol açtığı gibi Orta Doğu ile Afrika’da tahıl sorunun yaşanmasına da sebep oluyor.

Yine tüm bunlara Avrupa ve Rusya’ya göç eden Ukraynalılarla seferberlik sırasında Rusya’yı terk eden Rus vatandaşları sorunlarını da eklemek gerekiyor.

Dolayısıyla gerek silah gerekse de kendi enerji kaynaklarını ihraç etme şansına sahip olan ve şüphesiz tüm bu yaşananlardan kârlı çıkan ABD dahil olmak üzere tüm taraflar yakında “barış” kelimesini daha fazla dillendireceklerdir.

Barışın tesisi neye bağlı?

Peki, Ukrayna’da barışın tesisi kime ve neye bağlı? Savaş uzadıkça barış ve istikrarın tesisi de o kadar zordur. İnsan ve maddi kayıplar arttıkça, tarafların geri adım atması da kolay olmayacaktır. Barışın sağlanması için ise taraflar geri adımlar atmak zorundadırlar.

Şimdilik Ukrayna yetkilileri, Kırım dâhil olmak üzere kaybettiği tüm topraklardan Rusya’nın çekilmesini, savaş tazminatı ödemesini ve kendisine bir daha saldırmama garantisinin verilmesini talep ediyor.

Rusya’nın ise değil Kırım’dan, 2022 yılının sonunda topraklarına kattığı yeni bölgelerden çekilmesi dahi uluslararası arenada prestij kaybına yol açacağı gibi Rus yetkilileri bunu kendi halkına da izah edemeyecektir. Dolayısıyla Rusya’nın buralardan çekilmesi de beklenmiyor.

Ukrayna masaya oturmaya hazır mı?

Ancak Ukrayna’nın durumunun gittikçe zorlaşması, Rusya’nın istediği neticeyi planladığı sürede elde edememesi, AB ülkelerinde ekonomik sorunların gittikçe artması, ABD’nin gündeminde ise yeni yıldan itibaren başkanlık seçimlerinin olması, tarafları masaya oturmaya zorluyor.

Rus yetkililerinin masaya oturmaya hazır olduklarını dile getirmelerini, başta İtalya olmak üzere AB ülkelerinin arabulucu ve garantör ülke olma isteğini, Rusya-ABD yetkilileri arasında farklı düzeylerde görüşmelerin yapılmasını da bu çerçevede yorumlamak gerekiyor.

Şu aşamada masaya oturmak istemeyen belki de tek ülke Ukrayna’dır. Zira Ukrayna yetkilileri, Rusya’nın masada “sahada elde ettiği” hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğini biliyorlar. Bunun için Ukrayna yetkilileri masaya oturmak istemedikleri gibi Batı’yı da işin içine daha fazla katmak ve Batı’dan daha fazla destek koparmak istiyorlar.

Rusya–Ukrayna cephesinde barış nasıl mümkün olabilir?

Rusya-Ukrayna cephesinde ateşkesin/barışın/anlaşmanın sağlanması şüphesiz mümkün. Ancak öyle anlaşılıyor ki bu, Rusya ile ABD’nin varacağı anlaşmaya bağlı.

Rusya’nın Ukrayna cephesinde özellikle toprak konusunda pek geri adım atmak istemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda Rusya-ABD arasında yapılan/yapılacak görüşmelerde (Türkiye’deki görüşme, farklı düzeylerde taraflar arasında birtakım görüşmelerin yapıldığını gösteriyor) farklı konuların gündeme geleceğine işaret ediyor.

Kış aylarının sonuna kadar taraflar bir anlaşmaya varamadıkları takdirde ise ilkbahardan itibaren çatışmalar yeniden alevlenecektir. Nitekim ülkeler bir taraftan anlaşma ihtimalini dile getirirken diğer taraftan da askerî hazırlıklarını devam ettiriyorlar.

Rusya’nın seferberlik ilan ederek orduya çağıranlara eğitimin tamamlanmasını ve Batı’nın Ukrayna’ya askerî teknolojiler göndermeye devam etmesini de ilkbahara yönelik hazırlıklar olarak değerlendirmek gerekiyor. Böyle bir senaryoda ise taraflar 2023 yılının sonbaharına kadar alanda konumlarını güçlendirmek için çaba sarf edeceklerdir.

Barışın tesis edilmesi neyin başlangıcı?

Ukrayna meselesi farklı boyutlarla daha uzun yıllar gündemde kalmaya devam edecek. Zira asıl sorunlar, barışın tesisinden sonra başlayacak.

Bu süreçte Batı tarafının bayraktarlığını yapan Polonya bir zamanlar kendi toprağı olan Ukrayna’nın batısında hak iddia edecek mi?

Macaristan ile Romanya hükümetlerinin Macar ve Romen azınlığa sahip Ukrayna’dan bir talepleri olacak mı?

Yerle bir edilen Ukrayna şehirlerinin yeniden imarını kim finanse edecek?

AB ve NATO, “yeni Ukrayna”yı üye kabul edecekler mi?

Rusya ile Batı arasındaki ilişkiler normalleşecek mi ve aralarında güven kısmen de olsa yeniden nasıl sağlanacak?

Bunun gibi onlarca başka soru mevcut. Belki de Ukrayna’da barış, tüm bu soruların cevabı bulunduğunda ve bu konularda anlaşıldığında sağlanacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 2 Ocak 2023’te yayımlanmıştır.

İlyas Kemaloğlu
İlyas Kemaloğlu
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu - 2001’de Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde lisansını, 2003’te aynı üniversitede yüksek lisansını, 2008’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 2012’de doçent, 2017’de profesör oldu. Rusça, İngilizce, Farsça ve çeşitli Slav ve Türk lehçelerini bilen Kemaloğlu, 2004-2008 yılları arasında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Rusya-Ukrayna Masası’nda görev yaptı. 2009-2012’de Türk Tarih Kurumu’nda çalıştı. 2009-2013 yılları arasında Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi’nde Avrasya Danışmanı olarak görev yaptı. 2013 yılından itibaren MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. 2013 ve 2018 yıllarında TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu’na aslî üye seçildi. Çalışmaları, Rusya tarihi, Türk-Rus münasebetleri ve günümüz Avrasya coğrafyasındaki güncel gelişmeler ile ilgilidir. Telif, çeviri ve edit olmak üzere otuza yakın kitap çalışması yayımlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

1
0
Would love your thoughts, please comment.x