Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in Mart ayı sonunda yaptığı Moskova ziyaretinin yankıları sürüyor. Batılı uzmanlar, bu ziyarette verilen mesajları Çin’in Ukrayna krizine müdahaleye hazırlandığı şeklinde yorumluyor. “Almanya’nın Avrupa Rusya Politikasındaki Rolü: Yeni Bir Alman Gücü?” başlıklı kitabı kısa süre önce yayınlanan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırma görevlisi Liana Fix ile bir dönem ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan ABD Katolik Üniversitesi Tarih Profesörü ve Uluslararası Stratejik Çalışmalar Merkezi (CSIS) araştırmacısı Michael Kimmage, Foreign Affairs dergisinde olası senaryoları değerlendirdiler ve Çin, Putin’i Ukrayna’da kurtarabilir mi, sorusuna yanıt aradılar.
Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:
“Çin, geçen bir yıl boyunca, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaştan en iyi şekilde yararlandı ve çatışmadan çıkar elde eden az sayıdaki ülkeden biri olarak sivrildi. Kendini ihtiyatlı bir barış yanlısı olarak sunarken Rusya üzerinde önemli ölçüde nüfuz sahibi oldu. Pekin, 2022 yılının Şubat ayındaki işgalden kısa süre önce Rusya’ya “sınırsız” bir ortaklık sözü vererek ve Rusya ekonomisinin savaş zamanında ayakta kalmasını sağlayarak Moskova’nın en bariz ve önemli destekçisi oldu. Moskova’nın giderek daha fazla Çin’e bağımlı hale gelmesi, Pekin açısından kârlı ve kullanışlıydı. Bu ekonomik bağımlılık muhtemelen devam edecek ve daha da derinleşecek. Çin’in jeopolitikada “çok kutupluluk” söylemi, gelişmekte olan ülkelerin birçoğunu Ukrayna’nın yürüttüğü davaya destek vermekten kaçınmaya ve savaştan uzak durmaya teşvik etti.
Çin, Ukrayna’da Rusya’nın kaybetmesine neden seyirci kalamaz?
İran ile Suudi Arabistan’ı uzlaştırmakla övünen Çin, şimdi de Ukrayna için “barış planını” destekliyor. Oysa bu, tamamen Rusya’nın çıkarlarına hizmet eden, gerçekçilikten tamamen uzak bir teklif. Örneğin plan, Rus birliklerinin Ukrayna’dan çekilmesine dair herhangi bir şart içermiyor. Kusurlarına rağmen plan, Çin lideri Şi Cinping’in kendisini bir arabulucu olarak sunmasına ve savaş sonrasında Ukrayna’nın yeniden inşasında Çin’in önemli bir rol oynamasına imkân sağlıyor.
Olup biteni sadece izlediğini iddia etse de Çin, sonsuza dek kenarda kalmak istemeyecektir. Zira yenilgiye uğratılmış bir Rusya Çin’in çıkarına değil. Kremlin, Pekin’in ABD öncülüğündeki uluslararası düzene karşı muhalefetinin en önemli ortağı konumunda. Çin ile Rusya, çok sayıda görüş ayrılığı olmasına rağmen, kendi savaş ve barış kuralları, kendi finans merkezleri ve kendi çok taraflı kurumlarıyla alternatif bir düzeni ileriye taşımak için güçlerini birleştirdi. Şi, Nisan ayındaki Moskova ziyaretinin sonunda “100 yıldır olmayan bir değişim geliyor ve bu değişime birlikte yön veriyoruz” dedi. Rusya’nın Ukrayna’da rezil olması bu söylemin altını oyacağı gibi, ABD’nin enerjisini ve kaynaklarını Çin ile daha fazla rekabet etmeye harcaması için elini kolaylaştıracak.
Çin, bu sonucu önlemek için Rusya’ya can simidi atmayı ve ortağına daha fazla askeri yardım sağlamayı tercih edecektir. Bu yardım savaşı uzatabilir, Rusya’yı yenilmekten kurtarabilir ve hatta Rusya’nın zafer kazanmasını hızlandırabilir. Çin yardımı, ABD istihbaratı keşfetmeyecek şekilde gizlice yapmayı tercih edecektir. Çin’in Rusya’ya gönderdiği “av tüfekleri” yardımın şimdiden başladığını gösteriyor. Çin bu yardımı açıkça da yapabilir. Ama o zaman Çin savaşa girmiş olur, Ukrayna’daki çatışmalar küresel bir çatışmaya dönebilir ve Çin ile ABD arasındaki ilişkiler daha da düşmanca hale gelir. ABD, Rusya’ya silah yardımı yapılmasını kırmızı çizgisi olarak ilan etmişti. Washington Pekin’i, bu çizgiyi aşması halinde “ciddi sonuçlarla” (muhtemelen ekonomik yaptırımlarla) tehdit etti. Kararlılık önemli, ancak Çin’in sözlerle veya yaptırım tehdidiyle sindirilemeyeceği anlaşılmalı.
Çin’in Ukrayna’daki üç ana çıkarı ne?
Çin’in Ukrayna’daki savaştan üç ana çıkarı var. Birincisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in düşüşünü engellemek. Putin’in yönettiği Rusya, Çin için çok değerli. Rusya, ABD ile Soğuk Savaş benzeri bir rekabette Çin’in yanında yer alıyor, Çin’e ucuz enerji ve oldukça büyük bir pazar sağlıyor. Çin, Ukrayna’da savaşın kaybedilmesinin Rusya’da istikrarsızlık yaratmasını ve Putin yerine ülkenin başına Çin’e yeterince dost olmayacak bir kişinin geçmesini istemiyor.
Ayrıca, en kötüsü gerçekleşir ve Rusya dağılırsa Çin’in sınırlarına kaos getirebilir ve Çin’in Orta Asya, Kafkasya ve Avrupa ile ticareti engellenebilir. Putin ile Şi, Ukrayna’daki savaşın nasıl sonlanacağı konusunda muhtemelen aynı görüştü değil. Yine de Rusya’nın açık bir yenilgisine tahammülleri olmadığında hemfikirler.
İkinci olarak Çin, Ukrayna’daki savaşın uluslararası düzen üzerinde etkisi olacağının da farkında. Savaş, Batı’nın istediği gibi Ukrayna’nın zaferi ile sonuçlanırsa, ABD bunu kendisinin liderliğindeki uluslararası düzenin, gücünün ve diplomatik zekâsının bir zaferi olarak görecektir. Bu da Çin’in, “Çin ve Rus özelliklerine sahip” bir uluslararası düzen kurma emellerine bir darbe indirecektir.
Buna karşılık Çin, savaş uzarsa ve dünya genelinde enflasyon ve gıda güvensizliğine neden olmayı sürdürürse, bunu ABD liderliğindeki uluslararası düzenin başarısızlığının kanıtı olarak gösterebilir. Çin, 30 yıllık ABD hegemonyasının dünyayı bir çıkmaza sürüklediğini ileri sürebilir. Bu arada Çin, ABD’nin dikkatini ve kaynaklarını Hint-Pasifik bölgesinden uzak tutabilir.
Çin’in üçüncü çıkarı Ukrayna’daki savaşın ardından önemli miktarda menfaat sahibi olmaktır. Rusya, Ukrayna ve Batı’nın çatışmada kendilerini tüketmelerinden oldukça memnun olan Pekin, savaş sonrasında dünyanın ekonomisinde daha fazla söz sahibi olmak istiyor. Savaş öncesinde Ukrayna ile büyüyen bir ekonomik ilişkilere sahip olan Çin, savaş sonrasında bu ülkenin yeniden yapılanmasında rol almak isteyecektir. Kiev, savaşta kendisine destek verenlerin ülkenin toparlanmasında büyük pay alacağını söylese de, yeniden yapılanmanın devasa maliyeti nedeniyle yüzünü Pekin’e çevirebilir. Şi’nin kısa süre önce Putin’e önerdiği barış planı, orantısız olmasına rağmen, Çin’in Ukrayna’da hem arabulucu hem de ekonomik bir oyuncu olmak ve savaş sonrasında masada olmak istediğinin bir işareti.
Rusya, Çin desteğiyle kazanabilir mi?
Çin’in Rusya’ya verdiği askeri destek ne olursa olsun, Ukrayna’da zafere giden tutarlı bir yolu olmadığı için Rusya’ya zafer getirmeyecektir. Çin’in yardımı, Rus komutanların başarısızlıklarını, Rus askerlerinin düşük moralini ve Kremlin’in zayıflamış stratejik düşünme becerisini düzeltemez.
Bununla beraber, Çin’den gelecek maddi yardım, savaşı uzatmak, Rusya’ya sahada taktiksel avantajlar sağlamak ve sinirleri bozulmuş Rus elitinin Rusya’nın savaşmaya devam edebileceğine ikna etmek için çok şey yapabilir. Çin’in yardımı, Rusya’nın uzun bir savaş yürütme isteğini artıracak ve Putin’i felakete dönen işgalin yarattığı siyasi zafiyetlerden koruyacaktır.
Çin, öyle veya böyle Ukrayna’daki olaylara seyirci kalmayacaktır. Öyleyse Çin’in bir adım ileriye gittiğini, Ukrayna’da Rusya’nın yanında savaşa girdiğini veya Rusya’ya açıkça silah sağladığını varsayalım. Böylesi sert bir hamle Çin’in ABD ve Avrupa’ya meydan okuması anlamına gelir. Çin’in savaşa girmesi ABD ve Avrupa üzerindeki baskıyı ve riskleri artıracak, Çin destekli Rusya’nın olası zaferi Avrupa güvenliğinde Çin’i de bir oyuncu haline getirecektir.
Çin, Tayvan için Ukrayna’da savaşa girebilir
Rusya’yı açıkça desteklemek Çin hükümetinin resmi açıklamalarına aykırıdır ama böylesi cesur bir hareketin stratejik bir mantığı olabilir. Çin’in savaşa girmesi, Tayvan’ın planlanan işgalinden önce dikkat dağıtıcı olabilir. Kaynaklarını Ukrayna’ya harcayan Batılı güçlerin Tayvan’ın yardımına koşması güç olacaktır.
Ancak böyle bir hamle Çin’e de felaket getirebilir. Rusya yine de savaşı kaybedebilir. Ukrayna beklenenin üstünde performans gösterirken Rusya’nın harekâtı şimdiye kadar başarısızlıktan başarısızlığa koştu. Çin’in izi savaşın her alanında varken Rusya’nın yenilgisi, destekçisine de sekte vurur. Bu başarısızlık Çin’in kenarda seyirci olarak kalmasının da nedeni. Nitekim Çin’in AB Büyükelçisi Fu Cong kısa süre önce Çin’in Rusya ile “sınırsız dostluğunun retorikten ibaret olduğunu” söyledi.
Çin ayrıca savaşta, ayrıcalıklı bir küresel konumunu da kaybedebilir. Çin, Rusya’ya askeri destek vererek, İran ve Kuzey Kore gibi dışlanmış devletlerin saflarına katılacaktır. Batı ile ilişkisini daha da kötüleştirecek ve önemli bir ekonomik bedel ödeyecektir. Çin’i kışkırtmak için hiçbir şey yapmayan ve Çin’in bir zamanlar iyi ilişkilere sahip olduğu bir ülkeye karşı savaş açılmasına yardım eden Şi, kötü bir emsal oluşturacak ve Ukrayna’dan daha uzak ülkelerde korku uyandıracaktır. Batı’yı baltalamaya çalışırken, Çin liderliğindeki bir uluslararası düzeni inşa etmek çok daha zorlaştıracaktır.
Avrupa’nın ticari kozu
Şi, riskleri ne olursa olsun, Rusya ve Ukrayna hakkında zaten inanmadığı hiçbir şeye ikna olmayacak. Batı’nın söylemleri, Çin’i savaştaki üç temel çıkarından saptırmayacak. Şi, Rusya’ya askeri yardım vererek Batı’nın kırmızı çizgilerini aşması durumunda yaptırımlarla karşı karşıya kalacağının gayet iyi farkında.
Bu nedenle ABD’li ve Avrupalı yetkililer, Çin’in savaşa girmesi halinde topyekûn tepki vereceklerini açıkla vurgulamaları gerekiyor. Özellikle Avrupalılar Çin’e, Çin’in müdahalesini engellemenin temel bir Avrupa çıkarı olduğu defalarca belirtmelidir. Çin, çatışmaya girerek Avrupa’yı kaybeder. ABD’li yetkililer ise Ukrayna’nın savaş çabalarını destekleme konusunda ABD’nin sabrını ve kararlılığını Pekin’e göstermelidir. Bu cesareti ve Ukrayna’nın davasına bağlılığı göstermek, Pekin’in savaşı genişletmenin risklerini daha net görmesine yardımcı olacaktır.”
Bu yazı ilk kez 28 Nisan 2023’te yayımlanmıştır.
https://www.foreignaffairs.com/china/how-china-could-save-putins-war-ukraine