Putinizm mi kazanacak “Renkli devrimler” mi?

Rusya’da durum ne? Hangi iki cephede savaş sürüyor? Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisi ne? Hangi üç senaryo ihtimal dahilinde? Ukrayna, Rusya ile barış için hangi şartları kabul edebilir? Olumlu sinyaller neler? Dr. Orhan Gafarlı yazdı.

24 Şubat’ta başlayan ve dört aydır süren Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askerî müdahalesinin ne zaman biteceği belirsiz. Kiev ve Moskova uzlaşmaya yanaşmıyor. Haliyle Avrupa’nın orta yerinde yaşanmaya devam eden bu durum uluslararası ilişkiler düzeni konusundaki tartışmaların da önünü açtı. Bu savaş, Avrasya ile Avrupa’nın güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesini zorlayarak tek kutuplu düzenden çok kutuplu düzene geçiş sürecinin önemli sinyallerini veriyor.

Siyasi tartışmalar, uluslararası ilişkilerin ve dengelerin geleceğine dair teoriler, jeopolitik öngörüler yapıladursun, akıllardaki en önemli sorulardan biri de şu: Rusya bu durumu ne kadar sürdürebilir? Batı’nın ekonomik yaptırımları Rus halkını ve ekonomisini nasıl etkiliyor? Rusya’da konuşulan senaryolar neler? Bu savaşa destek sürüyor mu?

Rusya’da durum ne?

Rusya’nın Ukrayna’ya askerî müdahalesi sonrası Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımların Rus ekonomisine ciddi yansıması olması kaçınılmaz. Ancak Rusya gibi medyanın ciddi anlamda kontrol altında olduğu bir ülkede gerçek rakamları görmek kolay değil. Ama ipuçlarını resmî açıklamalarda aramak yol gösterebilir. Eski Maliye Bakanı ve mevcut hesaplama kurumunun başkanı Aleksey Kudrin Rus ekonomisinin yeniden inşasına ihtiyaç olduğunu ve bunun gerçekleşmesinin de en az iki yıl sürebileceğini söylüyor.[efn_note]https://www.kommersant.ru/doc/5422005[/efn_note] 2022 yılında Rusya Gayri Safi Milli Hasılasının yüzde 8-10 oranında küçülmesi bekleniyor.[efn_note]https://www.forbes.ru/finansy/462171-kudrin-anonsiroval-oficial-nyj-prognoz-spada-ekonomiki-rossii-na-10-v-2022-godu[/efn_note]

Öte yandan ekonomik durum böyleyken, Rusya’nın kendi ifadesiyle Ukrayna’ya yönelik askerî operasyonuna yönelik desteğinse sürdüğü görülüyor. Bağımsız sivil toplum kuruluşu Levada merkezin Mayıs ayında yaptığı kamuoyu yoklamalarında, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine destek oranının %77 olduğu görülüyor. Ayrıca Mayıs ayında yapılan bir başka ankette, “Rusya askerî operasyonda başarılı mı?” sorusuna yanıt verenlerin %76’ının Rusya’yı başarılı bulduğu anlaşılıyor.

Rusya’nın iki cephede savaşı

Rusya’da karar alıcılar, fikir insanları, siyasetçiler arasında bu sürece bakışta belli görüşler öne çıkıyor.

Kremlin’de daha önceki Rusya devlet başkanları Boris Yeltsin, Dmitri Medvedev ve Vladimir Putin’in de danışmanlığını yapmış olan Gleb Pavlovsky Rusya’nın iki mücadeleyi aynı anda yürüttüğü görüşünü şu sözlerle savunuyor: “Rusya iki cephede de savaş yürütüyor: Birinci cephe, Rusya’nın Batı ile ilişkileri üzerinden şekillenirken; ikinci cephe Ukrayna ile Rusya arasında şekilleniyor.”

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) üyesi İvan Timofeev ise Rusya’nın Ukrayna hamlesinin gerekçelerine odaklanıyor:[efn_note]https://russiancouncil.ru/analytics-and-comments/analytics/rossiyskiy-bunt-lokalnye-i-globalnye-posledstviya/[/efn_note]: “Mevcut ‘Rusya Kalkışması’, liberal dünya düzeninin yerleşik statükosunun, Rusya’yı memnun etmeyen sonuçlar doğurmasından ileri gelmektedir.”

Mevcut durumda, Batı ile Rusya arasındaki güç mücadelesi ekonomik araçlara; Ukrayna ile Rusya cephesindeki mücadele ise askerî araçlara dayanıyor.

Rusya’nın Ukrayna’daki askerî operasyonu, Avrupa sınırlarında Rusya’nın yeni statükosunu empoze etmiş olsa da; bu durum, Moskova’nın uluslararası ilişkiler düzeninde tam anlamıyla başarılı olacağı anlamına gelmiyor. Keza başarı, sadece askerî düzeyle ölçülebilen bir rekabete dayanmıyor.

Rusya ne istiyor?

Rusya; uzun zamandır karşı çıktığı ve “Renkli Devrimler” olarak adlandırdığı, eski Sovyet coğrafyasının Batı yanlısı liberal demokratikleşmesi modelini engellerse bu modelin yerine kendi modelini koymak zorunda.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı Andrey Kortunov’un vurguladığı gibi, “Mevcut çatışmanın merkezinde, bir zamanlar Sovyetlerin çekirdeğini oluşturan iki ülkedeki sosyal ve politik düzen arasındaki farklılıklar var.. …. Rusya’da iktidar değişimi, yukarıdan empoze edilen bir süreci kapsarken; Ukrayna’da aşağıdan yukarıya doğru giden bir değişimi kapsıyor.”

Moskova’nın iki cephede de uyguladığı savaş stratejisi; Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesini, Rusya Federasyonu’nun etki alanlarının tanınmasını ve Batı cephesinden geri çekilme isteğini içeriyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya ile NATO’nun mutabık kaldıkları ‘1998 Anlaşması’na geri dönülmesi gerektiğini düşünüyor. Diğer taraftan Helsinki’den Rusya’nın en kuzey doğusunda yerleşen Vladivastok kentine kadar giden, Avrupa ve Avrasya’yı da içeren geniş bir coğrafyayı kapsayan, ticaret ve güvenlik konularını da içeren bir mutabakatın sağlanması gerekiyor.

Aslında 2008 yılında Gürcistan ile Rusya arasında gerçekleşen savaşın ardından Rusya’da dönemin, devlet Başkanı Dimitri Medvedev (2008-12) Valdai Tartışma Klübü’nün zirvesinde, arzu ettikleri yeni güvenlik mimarisinin tarifini yapmış, şartlarını açıkça belirtmişti: Askerî kısıtlamalar ve kontrol mekanizmalarının geliştirilmesi, jeopolitik etki alanlarının belirlenmesi, uluslararası ticaret kurallarının yazılması, finansın de-dolarizsyonunu içerecek bir çeşit mutabakatların sağlanması… Aradan geçen süreçte bu koşulların hiçbirinin diyalog yoluyla sağlanmaması, Putin’in ”Ukrayna’ya müdahale etmek zorunda kaldık” açıklamasının gerekçesini oluşturuyor.

Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisi ne?

Yukarıda ele alınan tartışmalar, ‘Rusya’nın Ukrayna için düşündüğü stratejinin ne olduğu ya da Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisinin hangi boyutta olduğu’ sorularını da akla getiriyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya askerî müdahalesi, Moskova’nın askerî stratejisinin taktiksel olduğunu gösteriyor. Kiev ve Moskova yönetimlerinde üst düzey danışmanlık yapmış Stanislav Belkovskiy da bu görüşü paylaşıyor: “Günlük gelişmelere bakıldığında bu savaş, taktiksel bir stratejide ilerliyor.”

Moskova, ilk aşamada Kiev yönetimini devirmeyi planlasa da hedefine ulaşamadı artık amacının Doğu Ukrayna bölgesini Ukrayna’dan koparmak olduğu anlaşılıyor. Kremlin’deki yönetim; Donbas, Harkov, Odesa gibi kentleri ele geçirerek Ukrayna’nın sanayisini ve deniz çıkışını engellemeye çalışıyor. Doğu Ukrayna’nın Rusya tarafından ilhakı, Moskova’nın Doğu Avrupa’da jeopolitik olarak üstünlük kazanmasını sağlayacaktır.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik planları hakkında konuşulan senaryolardan biri de, Doğu Ukrayna’nın Rusya ile birleşmesi sonucu Novorassiya adlı yeni bir devletin kurulması hakkında.

Ukrayna, Rusya ile barış için hangi şartları kabul eder?

Zelensky iktidarı ise barış görüşmeleri için Rusya’nın 24 Şubat öncesi sınırlarına dönmesini şart koşuyor. Ancak Rusya’nın net bir askerî mağlubiyeti olmadan bu koşulun gerçekleşmesi imkânsız görünüyor.

Zelensky için, Doğu Ukrayna’nın kaybını göze alıp Moskova ile anlaşmaya gitmek ise kendi iktidarının bekası açısından risk taşıyor.

Dolayısıyla Kiev ile Moskova arasındaki barış masasında taraflardan birinin geri adım atması durumu, kurdukları rejimler ve iktidarlar için tehlike arz ediyor.

Putinizm’e karşı ‘Renkli Devrim’ rejimleri

Durum böyleyken Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek, Rusya’nın askerî müdahalesine karşı Ukrayna’nın meşru müdafaasını sağlarken diğer taraftan da Kremlin’deki iktidarın yıpranmasına yol açıyor.[efn_note]https://zn.ua/WORLD/v-ukraine-sejchas-povtorjaetsja-ne-kholodnaja-vojna-a-vtoraja-mirovaja.html[/efn_note]

Aslında Batı, Ukrayna’ya verdiği destekle Rusya’da Putin’in inşa ettiği Putinizm’in karşısında, Ukrayna’da “Renkli Devrim” modelini ayakta tutmaya çalışıyor.

Ukrayna Savaşı; bu mücadelede hangi rejimin ayakta kalacağının da belirleyicisi olacak: Putinizm mi yoksa Renkli Devrim mi?

Putin ve onun liderliğinde Rusya’da kurulan Putinizm rejimi; Batı karşıtı uluslararası tek kutuplu dünya düzenine ve burjuva ya da liberal demokrasi adı altındaki iç politik sosyal yapılara karşı sembolik bir duruşa dönüşmüş durumda.

Putin rejiminin yıkılması ise Batı karşıtı taktiksel ittifakların zayıflatılacağı ve uluslararası düzenin yeniden inşasında Batı önceliğinin devam edeceği anlamına geliyor.

Savaşın bitmesine dair üç senaryo

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı Kortunov’a göre Rusya’nın Ukrayna ve Batı ile olan savaşının bitmesine dair üç senaryo[efn_note]https://bit.ly/3nmMXtG[/efn_note] söz konusu…

İlk senaryo; Ukrayna’nın sahadaki zaferi ile otuz yıldır devam eden Batı ile mücadelesinin sonuçlanması ihtimaline dayanıyor. Bu projeksiyon Rusya’nın evcilleştirilmesi, liberal düzenin savaşı kazanması ve tarihin sonu tezinin gerçekleşmesi üzerine kurulu.

İkinci senaryo ise, Batı ve Ukrayna ile geçici ateşkesin sağlanması ve iki cephedeki mücadelenin de ertelenmesi ihtimalini ele alıyor.

Sonuncu ve en kötü senaryo ise tarafların yıpratıcı savaşının süreklilik kazanarak modern uluslararası sistemin nihai çöküşünün katalizörtörü olmasıdır. Tabii sunulan tüm bu senaryolar içinde en makul olanı da tarafların konsensüse varmasıdır.

Yeni mutabakat için olumlu sinyaller

Senaryolar çeşitli ancak mevcut durumun yarattığı yükler tüm taraflar için büyük. Enerji maliyetlerinde yükselme, Ukrayna’nın adeta ‘dünyanın tahıl ambarı’ olması nedeniyle gıda fiyatlarındaki artış hatta bir gıda krizinin beklenmesi, uluslararası ticaretin yaşananlardan etkilenmesi savaşın yarattığı ve sonuçları çok riskli problemlerden bazıları.

Hal böyleyken savaşın uzamasının kimseye yaramadığı da biliniyor. Bu noktada Avrupa Birliği’nin Ukrayna’yı ve Moldova’yı “aday ülke” ilan etmesi Batı’nın desteğini belirten önemli ve aslında beklenen bir adım. Belki de beklenmeyen ise, Putin’in son konuşmasında bu duruma karşı olmadığını ifade etmesiydi. Putin’in açıklaması, Batı-Kremlin ve Kiev-Moskova arasında yeni bir pazarlık ile mutabakat için olumlu sinyallerin göstergesi olabilir.

Fakat Batı’nın kolektif olarak hareket etmemesi yüzünden Rusya ile anlaşma şartları ve barış çerçevesi konusunda fikir ayrılıkları yaşandığı da görülüyor. Rusya ile İngiltere ve ABD liderliğindeki Anglo-Sakson ülkeler ve Fransa ve Almanya liderliğinde Kıta Avrupası arasındaki en önemli tartışmayı ise barışın Putin döneminde mi yoksa Post Putin döneminde mi yapılması gerektiği konusu oluşturuyor.

Böylelikle uluslararası ilişkilerin güvenlik mimarisinin yeniden inşasının gerekliliğini içeren tartışmaları, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi ile eski Sovyet coğrafyasında Putinizm mi yoksa Renkli Devrim mi kazanmalı sorusunun cevabının belirleyeceği anlaşılıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 28 Haziran 2022’de yayımlanmıştır.

Orhan Gafarlı
Orhan Gafarlı
Dr. Orhan Gafarlı - Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde ''Rus Dış Politikasında Kimlik Arayışı: Batı'dan Kopuşun Tarihsel Analizi'' başlıklı doktora tez çalışması ile tamamlamıştır. Gafarlı, Harvard Üniversitesi’nde 2017- 2018 yılları arası Davis Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacıydı. The Jamestown Foundation'da Türkiye-Rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2015 yılında “Avrasya Çıkmazı: Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?” ve 2022 yılında Rusya'nın Batı'dan Kopuşu başlıklı kitapları yayınlanmıştır. Gafarlı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Putinizm mi kazanacak “Renkli devrimler” mi?

Rusya’da durum ne? Hangi iki cephede savaş sürüyor? Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisi ne? Hangi üç senaryo ihtimal dahilinde? Ukrayna, Rusya ile barış için hangi şartları kabul edebilir? Olumlu sinyaller neler? Dr. Orhan Gafarlı yazdı.

24 Şubat’ta başlayan ve dört aydır süren Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askerî müdahalesinin ne zaman biteceği belirsiz. Kiev ve Moskova uzlaşmaya yanaşmıyor. Haliyle Avrupa’nın orta yerinde yaşanmaya devam eden bu durum uluslararası ilişkiler düzeni konusundaki tartışmaların da önünü açtı. Bu savaş, Avrasya ile Avrupa’nın güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesini zorlayarak tek kutuplu düzenden çok kutuplu düzene geçiş sürecinin önemli sinyallerini veriyor.

Siyasi tartışmalar, uluslararası ilişkilerin ve dengelerin geleceğine dair teoriler, jeopolitik öngörüler yapıladursun, akıllardaki en önemli sorulardan biri de şu: Rusya bu durumu ne kadar sürdürebilir? Batı’nın ekonomik yaptırımları Rus halkını ve ekonomisini nasıl etkiliyor? Rusya’da konuşulan senaryolar neler? Bu savaşa destek sürüyor mu?

Rusya’da durum ne?

Rusya’nın Ukrayna’ya askerî müdahalesi sonrası Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımların Rus ekonomisine ciddi yansıması olması kaçınılmaz. Ancak Rusya gibi medyanın ciddi anlamda kontrol altında olduğu bir ülkede gerçek rakamları görmek kolay değil. Ama ipuçlarını resmî açıklamalarda aramak yol gösterebilir. Eski Maliye Bakanı ve mevcut hesaplama kurumunun başkanı Aleksey Kudrin Rus ekonomisinin yeniden inşasına ihtiyaç olduğunu ve bunun gerçekleşmesinin de en az iki yıl sürebileceğini söylüyor.[efn_note]https://www.kommersant.ru/doc/5422005[/efn_note] 2022 yılında Rusya Gayri Safi Milli Hasılasının yüzde 8-10 oranında küçülmesi bekleniyor.[efn_note]https://www.forbes.ru/finansy/462171-kudrin-anonsiroval-oficial-nyj-prognoz-spada-ekonomiki-rossii-na-10-v-2022-godu[/efn_note]

Öte yandan ekonomik durum böyleyken, Rusya’nın kendi ifadesiyle Ukrayna’ya yönelik askerî operasyonuna yönelik desteğinse sürdüğü görülüyor. Bağımsız sivil toplum kuruluşu Levada merkezin Mayıs ayında yaptığı kamuoyu yoklamalarında, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine destek oranının %77 olduğu görülüyor. Ayrıca Mayıs ayında yapılan bir başka ankette, “Rusya askerî operasyonda başarılı mı?” sorusuna yanıt verenlerin %76’ının Rusya’yı başarılı bulduğu anlaşılıyor.

Rusya’nın iki cephede savaşı

Rusya’da karar alıcılar, fikir insanları, siyasetçiler arasında bu sürece bakışta belli görüşler öne çıkıyor.

Kremlin’de daha önceki Rusya devlet başkanları Boris Yeltsin, Dmitri Medvedev ve Vladimir Putin’in de danışmanlığını yapmış olan Gleb Pavlovsky Rusya’nın iki mücadeleyi aynı anda yürüttüğü görüşünü şu sözlerle savunuyor: “Rusya iki cephede de savaş yürütüyor: Birinci cephe, Rusya’nın Batı ile ilişkileri üzerinden şekillenirken; ikinci cephe Ukrayna ile Rusya arasında şekilleniyor.”

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) üyesi İvan Timofeev ise Rusya’nın Ukrayna hamlesinin gerekçelerine odaklanıyor:[efn_note]https://russiancouncil.ru/analytics-and-comments/analytics/rossiyskiy-bunt-lokalnye-i-globalnye-posledstviya/[/efn_note]: “Mevcut ‘Rusya Kalkışması’, liberal dünya düzeninin yerleşik statükosunun, Rusya’yı memnun etmeyen sonuçlar doğurmasından ileri gelmektedir.”

Mevcut durumda, Batı ile Rusya arasındaki güç mücadelesi ekonomik araçlara; Ukrayna ile Rusya cephesindeki mücadele ise askerî araçlara dayanıyor.

Rusya’nın Ukrayna’daki askerî operasyonu, Avrupa sınırlarında Rusya’nın yeni statükosunu empoze etmiş olsa da; bu durum, Moskova’nın uluslararası ilişkiler düzeninde tam anlamıyla başarılı olacağı anlamına gelmiyor. Keza başarı, sadece askerî düzeyle ölçülebilen bir rekabete dayanmıyor.

Rusya ne istiyor?

Rusya; uzun zamandır karşı çıktığı ve “Renkli Devrimler” olarak adlandırdığı, eski Sovyet coğrafyasının Batı yanlısı liberal demokratikleşmesi modelini engellerse bu modelin yerine kendi modelini koymak zorunda.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı Andrey Kortunov’un vurguladığı gibi, “Mevcut çatışmanın merkezinde, bir zamanlar Sovyetlerin çekirdeğini oluşturan iki ülkedeki sosyal ve politik düzen arasındaki farklılıklar var.. …. Rusya’da iktidar değişimi, yukarıdan empoze edilen bir süreci kapsarken; Ukrayna’da aşağıdan yukarıya doğru giden bir değişimi kapsıyor.”

Moskova’nın iki cephede de uyguladığı savaş stratejisi; Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesini, Rusya Federasyonu’nun etki alanlarının tanınmasını ve Batı cephesinden geri çekilme isteğini içeriyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya ile NATO’nun mutabık kaldıkları ‘1998 Anlaşması’na geri dönülmesi gerektiğini düşünüyor. Diğer taraftan Helsinki’den Rusya’nın en kuzey doğusunda yerleşen Vladivastok kentine kadar giden, Avrupa ve Avrasya’yı da içeren geniş bir coğrafyayı kapsayan, ticaret ve güvenlik konularını da içeren bir mutabakatın sağlanması gerekiyor.

Aslında 2008 yılında Gürcistan ile Rusya arasında gerçekleşen savaşın ardından Rusya’da dönemin, devlet Başkanı Dimitri Medvedev (2008-12) Valdai Tartışma Klübü’nün zirvesinde, arzu ettikleri yeni güvenlik mimarisinin tarifini yapmış, şartlarını açıkça belirtmişti: Askerî kısıtlamalar ve kontrol mekanizmalarının geliştirilmesi, jeopolitik etki alanlarının belirlenmesi, uluslararası ticaret kurallarının yazılması, finansın de-dolarizsyonunu içerecek bir çeşit mutabakatların sağlanması… Aradan geçen süreçte bu koşulların hiçbirinin diyalog yoluyla sağlanmaması, Putin’in ”Ukrayna’ya müdahale etmek zorunda kaldık” açıklamasının gerekçesini oluşturuyor.

Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisi ne?

Yukarıda ele alınan tartışmalar, ‘Rusya’nın Ukrayna için düşündüğü stratejinin ne olduğu ya da Rusya’nın Ukrayna’dan beklentisinin hangi boyutta olduğu’ sorularını da akla getiriyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya askerî müdahalesi, Moskova’nın askerî stratejisinin taktiksel olduğunu gösteriyor. Kiev ve Moskova yönetimlerinde üst düzey danışmanlık yapmış Stanislav Belkovskiy da bu görüşü paylaşıyor: “Günlük gelişmelere bakıldığında bu savaş, taktiksel bir stratejide ilerliyor.”

Moskova, ilk aşamada Kiev yönetimini devirmeyi planlasa da hedefine ulaşamadı artık amacının Doğu Ukrayna bölgesini Ukrayna’dan koparmak olduğu anlaşılıyor. Kremlin’deki yönetim; Donbas, Harkov, Odesa gibi kentleri ele geçirerek Ukrayna’nın sanayisini ve deniz çıkışını engellemeye çalışıyor. Doğu Ukrayna’nın Rusya tarafından ilhakı, Moskova’nın Doğu Avrupa’da jeopolitik olarak üstünlük kazanmasını sağlayacaktır.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik planları hakkında konuşulan senaryolardan biri de, Doğu Ukrayna’nın Rusya ile birleşmesi sonucu Novorassiya adlı yeni bir devletin kurulması hakkında.

Ukrayna, Rusya ile barış için hangi şartları kabul eder?

Zelensky iktidarı ise barış görüşmeleri için Rusya’nın 24 Şubat öncesi sınırlarına dönmesini şart koşuyor. Ancak Rusya’nın net bir askerî mağlubiyeti olmadan bu koşulun gerçekleşmesi imkânsız görünüyor.

Zelensky için, Doğu Ukrayna’nın kaybını göze alıp Moskova ile anlaşmaya gitmek ise kendi iktidarının bekası açısından risk taşıyor.

Dolayısıyla Kiev ile Moskova arasındaki barış masasında taraflardan birinin geri adım atması durumu, kurdukları rejimler ve iktidarlar için tehlike arz ediyor.

Putinizm’e karşı ‘Renkli Devrim’ rejimleri

Durum böyleyken Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek, Rusya’nın askerî müdahalesine karşı Ukrayna’nın meşru müdafaasını sağlarken diğer taraftan da Kremlin’deki iktidarın yıpranmasına yol açıyor.[efn_note]https://zn.ua/WORLD/v-ukraine-sejchas-povtorjaetsja-ne-kholodnaja-vojna-a-vtoraja-mirovaja.html[/efn_note]

Aslında Batı, Ukrayna’ya verdiği destekle Rusya’da Putin’in inşa ettiği Putinizm’in karşısında, Ukrayna’da “Renkli Devrim” modelini ayakta tutmaya çalışıyor.

Ukrayna Savaşı; bu mücadelede hangi rejimin ayakta kalacağının da belirleyicisi olacak: Putinizm mi yoksa Renkli Devrim mi?

Putin ve onun liderliğinde Rusya’da kurulan Putinizm rejimi; Batı karşıtı uluslararası tek kutuplu dünya düzenine ve burjuva ya da liberal demokrasi adı altındaki iç politik sosyal yapılara karşı sembolik bir duruşa dönüşmüş durumda.

Putin rejiminin yıkılması ise Batı karşıtı taktiksel ittifakların zayıflatılacağı ve uluslararası düzenin yeniden inşasında Batı önceliğinin devam edeceği anlamına geliyor.

Savaşın bitmesine dair üç senaryo

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı Kortunov’a göre Rusya’nın Ukrayna ve Batı ile olan savaşının bitmesine dair üç senaryo[efn_note]https://bit.ly/3nmMXtG[/efn_note] söz konusu…

İlk senaryo; Ukrayna’nın sahadaki zaferi ile otuz yıldır devam eden Batı ile mücadelesinin sonuçlanması ihtimaline dayanıyor. Bu projeksiyon Rusya’nın evcilleştirilmesi, liberal düzenin savaşı kazanması ve tarihin sonu tezinin gerçekleşmesi üzerine kurulu.

İkinci senaryo ise, Batı ve Ukrayna ile geçici ateşkesin sağlanması ve iki cephedeki mücadelenin de ertelenmesi ihtimalini ele alıyor.

Sonuncu ve en kötü senaryo ise tarafların yıpratıcı savaşının süreklilik kazanarak modern uluslararası sistemin nihai çöküşünün katalizörtörü olmasıdır. Tabii sunulan tüm bu senaryolar içinde en makul olanı da tarafların konsensüse varmasıdır.

Yeni mutabakat için olumlu sinyaller

Senaryolar çeşitli ancak mevcut durumun yarattığı yükler tüm taraflar için büyük. Enerji maliyetlerinde yükselme, Ukrayna’nın adeta ‘dünyanın tahıl ambarı’ olması nedeniyle gıda fiyatlarındaki artış hatta bir gıda krizinin beklenmesi, uluslararası ticaretin yaşananlardan etkilenmesi savaşın yarattığı ve sonuçları çok riskli problemlerden bazıları.

Hal böyleyken savaşın uzamasının kimseye yaramadığı da biliniyor. Bu noktada Avrupa Birliği’nin Ukrayna’yı ve Moldova’yı “aday ülke” ilan etmesi Batı’nın desteğini belirten önemli ve aslında beklenen bir adım. Belki de beklenmeyen ise, Putin’in son konuşmasında bu duruma karşı olmadığını ifade etmesiydi. Putin’in açıklaması, Batı-Kremlin ve Kiev-Moskova arasında yeni bir pazarlık ile mutabakat için olumlu sinyallerin göstergesi olabilir.

Fakat Batı’nın kolektif olarak hareket etmemesi yüzünden Rusya ile anlaşma şartları ve barış çerçevesi konusunda fikir ayrılıkları yaşandığı da görülüyor. Rusya ile İngiltere ve ABD liderliğindeki Anglo-Sakson ülkeler ve Fransa ve Almanya liderliğinde Kıta Avrupası arasındaki en önemli tartışmayı ise barışın Putin döneminde mi yoksa Post Putin döneminde mi yapılması gerektiği konusu oluşturuyor.

Böylelikle uluslararası ilişkilerin güvenlik mimarisinin yeniden inşasının gerekliliğini içeren tartışmaları, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi ile eski Sovyet coğrafyasında Putinizm mi yoksa Renkli Devrim mi kazanmalı sorusunun cevabının belirleyeceği anlaşılıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 28 Haziran 2022’de yayımlanmıştır.

Orhan Gafarlı
Orhan Gafarlı
Dr. Orhan Gafarlı - Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde ''Rus Dış Politikasında Kimlik Arayışı: Batı'dan Kopuşun Tarihsel Analizi'' başlıklı doktora tez çalışması ile tamamlamıştır. Gafarlı, Harvard Üniversitesi’nde 2017- 2018 yılları arası Davis Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacıydı. The Jamestown Foundation'da Türkiye-Rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2015 yılında “Avrasya Çıkmazı: Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?” ve 2022 yılında Rusya'nın Batı'dan Kopuşu başlıklı kitapları yayınlanmıştır. Gafarlı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x