Türkiye, doğalgaz ticaretinin merkezi olabilir mi?

Türkiye’de doğalgaz merkezi kurma teklifini yapan Rusya, neyi kast ediyor ve amaçlıyor? Böyle bir merkez olmanın şartları, avantajları, dezavantajları ve faydaları ne? Bu merkez kurulurken dikkat edilmesi gerekenleri Dr. Göktuğ Şahin yazdı.

Türkiye, epey zamandır enerji alanında hub (ticaret merkezi) olmayı arzulayan bir ülke. Bu nedenle de Rusya lideri Vladimir Putin’in 12 Ekim 2022’de Türkiye’de bir doğal gaz hub’ı kurulması teklifine sıcak baktığını açıkladı.

Söz konusu hub’ın kurulmasının Türkiye ve bölge açısından avantajlarını, dezavantajlarını çok yönlü bir perspektifle değerlendirmeye geçmeden önce, bir hub’ın ne olduğu ve hangi yöntemlerle çalıştığına kısaca bakalım.

Doğal gaz hub’ı, genel olarak, doğal gazın üretim ve üretim sonrası taşınması, borularla aktarılmayacaksa sıvılaştırılması, satılması gibi süreçleri sırasında devreye giren bir dağıtım merkezidir ve bir nevi borsa işlevi görmektedir.

Doğalgaz fiyatları, ya kaynak ülke ve alıcı ülke arasındaki ikili anlaşmalarla belirlenir ya da spot piyasa dediğimiz, fiyatın birçok değişkene bağlı olarak belirlendiği bir piyasada. Ülkeler, doğalgaz ihtiyaçlarını iki yöntemle de karşılarlar. İşlevini yerine getirebilen bir hub’da yeterli sayıda alıcı ile satıcı söz konusudur ve güvenilir bir ortamda doğalgaz alınıp satılır. Doğal gaz alıcıları ve satıcılarının uzun vadeli sürdürülebilir ve kârlı bir ticari faaliyet sürdürebilmesi için adil bir fiyat seviyesi bulmaları çok önemlidir ve hub’ların bu avantajı sağlaması beklenir. İyi işleyen bir hub’da üreticilerin ve tüketicilerin yanı sıra teknoloji ve servis şirketleri dâhil doğalgaz ile ilgili diğer yatırımcılar, enerji finans sektörünün tüm unsurları da bir araya gelir.

Doğal gaz ticaretinde hub’lar, boru hattı altyapılarının bağlı olduğu fiziksel bir hub olabilir. Böyle bir hub, fiyatın belirlendiği yer olmanın yanı sıra, gaz şebekelerinin birbirine bağlı bulunduğu büyük bir gaz depolama merkezidir. Doğalgaz burada fiziki olarak da alıcı ve satıcı arasında el değiştirir.

Bir de sanal hub’lar vardır. Burada doğalgazın fiziki olarak var olması gerekmez, ticaret sanal olarak gerçekleşir. Bireysel alıcılar ve satıcılar, önceden belirlenmiş bir varış noktası olmaksızın sisteme giriş ve çıkış için farklı miktarlar rezerve edebilir, böylece fiziksel bir merkeze göre ticaretin esnekliğini ve kolaylığını artırır.

Rusya neyi kastediyor?

Rusya’nın açıklamalarında ifade edilen doğal gaz hub’ından fiziki bir hub oluşturulması kastediliyorsa, alıcıların ve satıcıların çeşitlendirilmesi gerekli. Her ne kadar, AB içinde, Rusya’nın Türkiye’de hub kurma önerisine itiraz eden sesler çıksa da Macaristan, Avusturya, İtalya, Yunanistan ve Slovakya Rus doğalgazı almaya istekli. Bulgaristan, Sırbistan, Kosova ve Arnavutluk’ta da aynı heves var. Dolayısıyla alıcıların çeşitlendirilmesi açısından bir sorun gözükmüyor. Fakat sistemde tek satıcı olarak Rusya’nın yer aldığı bir senaryoda muhtemel sıkıntıların çıkması söz konusu. Zira böyle bir senaryoda Rusya, fiyat belirleyici konumunda son sözü söyleyen olarak sistemde yerini alacaktır.

Diğer bir alternatif satıcıların sayısının artması. Bilindiği üzere Marmara Ereğlisi’nde bir LNG yani doğalgaz sıvılaştırma tesisi mevcut. Böyle bir durumda, bir yanda Türkiye ve Yunanistan LNG sistemleri diğer yanda Azerbaycan boru hattı da oyuna dâhil olabilir. Ayrıca Cezayir, ABD ve belki de İran gazı sisteme dâhil olabilir. Arz tarafında meydana gelecek böyle bir çeşitlendirmeyle birlikte ilgili hub’ın oluşması mümkün.

Fakat Rusya’nın bu konuya sıcak bakması, rakiplerini de piyasaya dâhil etmesi anlamına gelir ama yine de Moskova bu durumu kabul edebilir. Zira, söz konusu hub’a Rusya, herkesten daha çok doğal gaz hacmi sağlayabilir. Rusya ilgili hacmi göz önüne alarak rakiplerinin tümünün bile bu hacmi karşılayamayacağını ve kendisinin burada arz ve kapasite açısından avantajlı bir konumda olarak her halükârda satış yapabileceğini düşünecektir.

Örneğin; 2022 yılı için Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı olan yaklaşık tahmini 60 milyar metreküplük hacmin neredeyse yarısı kadarını karşılayabilecek yani yıllık 31,5 milyar metreküp kapasiteye sahip, Rusya’dan başlayıp Lüleburgaz’da biten Türk Akım Projesi’nin taşıyabileceği gaz, yarısı kadar daha artırılsa bile, bu ilgili rekabette Rusya’yı öne geçirmeye elbette yeter.

Türkiye her senaryoda kârlı çıkar mı?

Söz konusu hub’ın oluşması durumunda Türkiye açısından ortaya çıkabilecek bazı handikaplar da mevcut. Hub’ın kurulmasının yanı sıra ayakta kalmasını sağlayacak faktör Türkiye’nin ilgili hub’dan doğal gaz satın alması. Ayrıca, Türkiye’nin TürkAkım’dan Rusya ile yapacağı ikili anlaşmalar yerine hub fiyatıyla alış-satış gerçekleştirmesi de gerekir. Eğer Türkiye oluşacak hub fiyatından ziyade başka bir fiyattan satın alırsa bu durumda ilgili hub fonksiyonunu yerine getiremeyecektir.

Tekrar vurgulamak gerekirse ilgili hub’ı çalışır hale getirecek olan Türkiye’nin hatta bunun yanında Türkiye’den sonraki en büyük tüketici ve alıcı İtalya’nın doğal gaz talebi. Öte yandan Türkiye, sisteme dâhil olursa diğer ülkelerin de taleplerini takip etmek zorunda kalacak ve böylece Avrupa’nın sistemine dâhil olmuş olacak. Bu da doğal gaz ve ilintili fiyatları ilgili dışsal etkenlerle oluşturmak zorunda kalması anlamına gelecek. Bu senaryoda Türkiye’deki doğal gaz fiyatları da Avrupa’daki gelişmelere göre seyredecek.

İçinde bulunduğumuz zaman dilimi göstermekte ki Almanya’da yaşanan gaz tedariki sorunu diğer ülkelerde de gaz fiyatlarının yüksek seyretmesine sebebiyet veriyor. Çünkü sistem düşük fiyattan yüksek fiyata doğru hızlı bir şekilde kayıyor, doğal gaz fiyatları da yüksek fiyatta sabitleniyor. Özellikle arz sıkıntısı yaşanan zamanlarda durum böyle seyreder. Böyle bir durumda Türkiye, kendisini risk barındıran bir gidişatın içerisinde bulabilir. Bugünkü koşullarda Türkiye’yi enerji konusunda ayakta tutan etmen aslında bu sistemin bir parçası olmaması. Bu sayede Türkiye’deki doğal gaz ve elektrik fiyatları Avrupa’daki krizden bağımsız hareket ediyor.

Politik açıdan bakıldığında

Konuya politik ve jeopolitik açıdan bakılacak olunursa, ortaya çıkan etmenlerden ilki ilgili hub’ın fiziken Türkiye’de olmasının çok büyük bir önem arz etmiyor olması gerçeği.

Örneğin; Yunanistan, LNG kapasitesiyle hub’da söz sahibi olursa, Atina’nın eline bir koz verilmiş olacak ve bu durum ekstra bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Türkiye’nin bu kozu vermek isteyip istemediği dikkatlice hesaba katılmalı. Yunanistan hub’a dahil edilmezse sistemin çalışıp çalışmayacağı veya başka ne gibi bir koz sunulacağı önceden planlanmalı. Bunun yanında, Yunanistan ile denge yarışında hangi tarafının daha ağır basacağı ve bu ağırlığın nasıl ortaya konacağı meselesi de burada önemli bir nokta.

Ayrıca, Rusya’nın elinde fazladan yeteri kadar doğal gaz rezervi bulunuyor. Türkiye açısından bu fazla gazın satın alınarak daha uygun fiyatla yeniden ihracat yöntemi ile değerlendirmesi de bir seçenek.

Hangi para birimi ile alışveriş yapılacak?

İlgili hub’da gerçekleştirilecek ticaretin hangi para birimi veya birimleri ile yürütüleceğinin de üzerinde durulması gerek. Hub’daki ticaret Euro, Dolar veya TL para birimlerinden hangisiyle gerçekleştirilecek? Hub’da Euro kullanılması durumunda iç tüketici doğal gaz talepkârı iken bunu Euro cinsinden ödeyeceği için döviz kurunda volatilite yani oynaklık yaşandığı zamanlarda bu durum hane halkına nasıl yansıtılacak?

İlgili hub’da TL cinsinden bir fiyatlama yapılamayacağı aşikâr. Rusya’nın daha önce açıkça belirttiği üzere doğal gaz satın alacak ülkelerin Ruble ile işlem yapması gerekiyor. Bu husus dikkate alındığında ilgili hub’ın da bu şekilde yürütülmesi gerekliliği ortaya çıkabilir. Konuya dair açıklığa kavuşturulması gereken Rusya’nın bu konuda bir istisna sağlayıp sağlamayacağı.

Normal şartlarda ikili sözleşmelerle bir ürünü Ruble ile satın almak ve hub üzerinden Ruble ile ticaret yapmak farklı konular. Her iki durumda da bambaşka dinamikler söz konusu ve aynı kefeye konulmamalı. Spot alımda Ruble ile ticaret yapılması sanıldığı kadar kolay bir işlem değil. Örneğin; Türkiye iç piyasada TL ile satarken Rusya, İtalya’ya Euro ile satış gerçekleştiriyor. Burada taraflar hangi kurdan fiyatı belirleyecekler; hangi Ruble fiyatının uygun olduğuna nasıl karar verilecek; bu gazı kim/kimler satın alacak? Ya da Ruslar Ruble ile satarken İranlılar ve Azeriler Ruble ile doğal gaz satmaya razı gelecek mi? Veya bu sisteme dahil olan başka bir LNG satıcısı Ruble ile satmaya yanaşacak mı ki bu aktörler Dolar ile satış yapmayı tercih ediyorlar ve etmeye devam edeceklerdir. Örneğin; Cezayir, ABD, Norveç gibi ilgili LNG satıcısı ülkeler Dolar ile satış yapmayı tercih edeceklerdir. Muhtemelen İran ve Azerbaycan da Euro veya Ruble yerine Dolar ile satış yapmayı tercih edeceklerdir. Böyle bir durumda acaba Ruslar, Dolar ile satış yapmayı kabul edecek mi? Türkiye hâlihazırda bu ülkelerden Dolar ile alım yapıyor, fakat doğal gazın yaklaşık %15’ini Ruble ile satın alacağını belirtti. Acaba bu durumda Türkiye nasıl bir yol izleyecek?

Hub olmak ucuz doğalgaz anlamına gelir mi?

Diğer taraftan Türkiye’de büyük alıcı konumundaki BOTAŞ doğal gaz fiyatını aşağıda tutabiliyor. İlgili hub’ın oluşturulması ile birlikte bu durum da muhtemelen ortadan kalkacak ve piyasaya önemli etkileri olacak.

İran, Azerbaycan ya da herhangi bir LNG satıcısının Ruble ile işlem yapıldığı takdirde ilgili hub’a dahil olacağı düşünülmüyor. Özellikle LNG kargolarının, örneğin, ABD’den 30-35 günde ulaşması göz önüne alındığında hangi kur riskiyle ne şekilde hesaplama yapılarak satış gerçekleştirilecek? Bu konularla ilişkili olarak söz konusu hub’da satışı gerçekleştirilecek gazın satış fiyatı, para birimi, başka hangi kaynakların dâhil edilmesine sıcak bakılıp bakılmadığı, Rusya’nın yaptığı teklifin temelinde aslında neler olduğu gibi konulara açıklık getirilmeli. Anlaşılacağı üzere bu durumların her biri Türkiye açısından irdelenmesi gereken politik ve jeopolitik riskler olarak karşısına çıkacak.

Yarardan çok zarar getirir mi?

Dikkate alınması gereken bir diğer husus ise ilgili hub’ın oluşturulmasının Türkiye’nin yararından çok zararına da olabileceği ihtimali. Bu durumun da ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekiyor.

Konuya açıklık getirmek adına Hollanda’da yer alan ve dünyadaki başarılı sanal doğal gaz hublarından bir tanesi olan Title Transfer Facility (TTF) hub’ı örneği ortaya konulabilir. TTF bilindiği üzere konum olarak Hollanda’da yer alıyor. Fakat Hollanda son zamanlarda bu durumdan zararlı çıkmaya başladı. Çünkü Almanya’nın son dönemdeki söz konusu durumu ile fiyatların Almanya’ya yakınsıyor olması ve Birleşik Krallık’ın Brexit nedeniyle artık AB sistemine dahil olmaması bunda etkili.

Rusya’nın amacı ne?

Sonuç olarak Rusya’nın muhtemel amacı, çok daha fazla Ruble ile hâlihazırda alım yapan ülkelere doğal gaz satışı gerçekleştirebileceği farklı bir rota açmak.

Yenilenebilir enerjinin bu kadar gündemde olduğu bir dönemde doğal gaz üzerine fazladan bir yatırım yapılmasının gerekli olup olmadığı konusu şu anki konjonktürde ayrı kulvarda değerlendirilmeli. Ve Türkiye, vurgulanan konuları detaylı bir şekilde irdelemeden böyle bir oluşuma kesinlikle balıklama dalmamalı.

Rus tarafının ilgili çalışmaları titizlikle gerçekleştirip bu teklifi sunduğu aşikârken Türk tarafının da aynı şekilde hazırlıklarını gerçekleştirip cevap vermesi ve planlama yapması elzem.

Bu durumda tekrar ve tekrar belirtilmesi gerekirse ilgili hub’ın Türkiye’nin de ziyadesiyle yararına olabilmesi için öncelikle çok ciddi hazırlıkların yapılması gerek. Bu hazırlıklar arasında özetle Rusya’nın tam olarak stratejisinin ortaya konulması, hub’ın niteliğinin iyi belirlenmesi, kullanılacak finansal enstrümanların ön hazırlığının ülkemize ve projeye özgü şekilde planlanması, oluşumda yer alma potansiyeli olan ülkelerin stratejilerinin detaylı bir şekilde incelenmesi ve projenin Türkiye açısından artılarının ve eksilerinin somut olarak masaya yatırılması gibi konular sayılabilir.

Ayrıca, az önce anlattığım soru/sorunların da çözüme kavuşturulması gerekiyor. Belki de en önemlisi, konu ile ilgili olarak Türkiye’de enerji alanında etkili kurumlar arasında ciddi ve sağlam bir entegrasyon gerekli. Tüm bunlara dair hesaplamaların ve planlamaların ayakları yere sağlam basacak şekilde irdelenerek gerçekleştirilmesi durumunda, Türkiye açısından faydalı bir sistemin kurulması ihtimali hiç de uzak değil.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Kasım 2022’de yayımlanmıştır.

Göktuğ Şahin
Göktuğ Şahin
Dr. Göktuğ Şahin - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisat Bölümü’nde Öğretim Üyesi. 1980 yılında Ankara’da doğdu. Yozgat Cumhuriyet İlkokulu, İzmir Amerikan Koleji ve İzmir Fen Lisesinde aldığı eğitimlerin ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümünde lisans, Ufuk Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümünde yüksek lisans ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümünde doktora eğitimi aldı. Doktora tezini, alanında daha önce ampirik olarak incelenmemiş olan Türkiye’nin doğal gaz kontratları üzerine yazdı ve ilgili konuda bir de kitabı yayımlandı. Enerji ekonomisi başta olmak üzere uzmanlık alanlarına dair yayımlanan birçok akademik makale, kitap, gazete yazısı gibi çalışmalarının yanı sıra konferans, televizyon programı ve davetli konuşmacı gibi etkinliklerde bilgi paylaşımlarında sık sık bulunuyor. Ayrıca çeşitli araştırma ve düşünce kuruluşları bünyesinde araştırmaları bulunuyor. Akademik olarak ilgi alanları arasında enerji ekonomisi, çevre ekonomisi, makro ekonomi, para-banka ekonomisi ve kültür ekonomisi yer alıyor. Evli ve bir çocuk babası olan Dr. Şahin iyi derecede İngilizce biliyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Türkiye, doğalgaz ticaretinin merkezi olabilir mi?

Türkiye’de doğalgaz merkezi kurma teklifini yapan Rusya, neyi kast ediyor ve amaçlıyor? Böyle bir merkez olmanın şartları, avantajları, dezavantajları ve faydaları ne? Bu merkez kurulurken dikkat edilmesi gerekenleri Dr. Göktuğ Şahin yazdı.

Türkiye, epey zamandır enerji alanında hub (ticaret merkezi) olmayı arzulayan bir ülke. Bu nedenle de Rusya lideri Vladimir Putin’in 12 Ekim 2022’de Türkiye’de bir doğal gaz hub’ı kurulması teklifine sıcak baktığını açıkladı.

Söz konusu hub’ın kurulmasının Türkiye ve bölge açısından avantajlarını, dezavantajlarını çok yönlü bir perspektifle değerlendirmeye geçmeden önce, bir hub’ın ne olduğu ve hangi yöntemlerle çalıştığına kısaca bakalım.

Doğal gaz hub’ı, genel olarak, doğal gazın üretim ve üretim sonrası taşınması, borularla aktarılmayacaksa sıvılaştırılması, satılması gibi süreçleri sırasında devreye giren bir dağıtım merkezidir ve bir nevi borsa işlevi görmektedir.

Doğalgaz fiyatları, ya kaynak ülke ve alıcı ülke arasındaki ikili anlaşmalarla belirlenir ya da spot piyasa dediğimiz, fiyatın birçok değişkene bağlı olarak belirlendiği bir piyasada. Ülkeler, doğalgaz ihtiyaçlarını iki yöntemle de karşılarlar. İşlevini yerine getirebilen bir hub’da yeterli sayıda alıcı ile satıcı söz konusudur ve güvenilir bir ortamda doğalgaz alınıp satılır. Doğal gaz alıcıları ve satıcılarının uzun vadeli sürdürülebilir ve kârlı bir ticari faaliyet sürdürebilmesi için adil bir fiyat seviyesi bulmaları çok önemlidir ve hub’ların bu avantajı sağlaması beklenir. İyi işleyen bir hub’da üreticilerin ve tüketicilerin yanı sıra teknoloji ve servis şirketleri dâhil doğalgaz ile ilgili diğer yatırımcılar, enerji finans sektörünün tüm unsurları da bir araya gelir.

Doğal gaz ticaretinde hub’lar, boru hattı altyapılarının bağlı olduğu fiziksel bir hub olabilir. Böyle bir hub, fiyatın belirlendiği yer olmanın yanı sıra, gaz şebekelerinin birbirine bağlı bulunduğu büyük bir gaz depolama merkezidir. Doğalgaz burada fiziki olarak da alıcı ve satıcı arasında el değiştirir.

Bir de sanal hub’lar vardır. Burada doğalgazın fiziki olarak var olması gerekmez, ticaret sanal olarak gerçekleşir. Bireysel alıcılar ve satıcılar, önceden belirlenmiş bir varış noktası olmaksızın sisteme giriş ve çıkış için farklı miktarlar rezerve edebilir, böylece fiziksel bir merkeze göre ticaretin esnekliğini ve kolaylığını artırır.

Rusya neyi kastediyor?

Rusya’nın açıklamalarında ifade edilen doğal gaz hub’ından fiziki bir hub oluşturulması kastediliyorsa, alıcıların ve satıcıların çeşitlendirilmesi gerekli. Her ne kadar, AB içinde, Rusya’nın Türkiye’de hub kurma önerisine itiraz eden sesler çıksa da Macaristan, Avusturya, İtalya, Yunanistan ve Slovakya Rus doğalgazı almaya istekli. Bulgaristan, Sırbistan, Kosova ve Arnavutluk’ta da aynı heves var. Dolayısıyla alıcıların çeşitlendirilmesi açısından bir sorun gözükmüyor. Fakat sistemde tek satıcı olarak Rusya’nın yer aldığı bir senaryoda muhtemel sıkıntıların çıkması söz konusu. Zira böyle bir senaryoda Rusya, fiyat belirleyici konumunda son sözü söyleyen olarak sistemde yerini alacaktır.

Diğer bir alternatif satıcıların sayısının artması. Bilindiği üzere Marmara Ereğlisi’nde bir LNG yani doğalgaz sıvılaştırma tesisi mevcut. Böyle bir durumda, bir yanda Türkiye ve Yunanistan LNG sistemleri diğer yanda Azerbaycan boru hattı da oyuna dâhil olabilir. Ayrıca Cezayir, ABD ve belki de İran gazı sisteme dâhil olabilir. Arz tarafında meydana gelecek böyle bir çeşitlendirmeyle birlikte ilgili hub’ın oluşması mümkün.

Fakat Rusya’nın bu konuya sıcak bakması, rakiplerini de piyasaya dâhil etmesi anlamına gelir ama yine de Moskova bu durumu kabul edebilir. Zira, söz konusu hub’a Rusya, herkesten daha çok doğal gaz hacmi sağlayabilir. Rusya ilgili hacmi göz önüne alarak rakiplerinin tümünün bile bu hacmi karşılayamayacağını ve kendisinin burada arz ve kapasite açısından avantajlı bir konumda olarak her halükârda satış yapabileceğini düşünecektir.

Örneğin; 2022 yılı için Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı olan yaklaşık tahmini 60 milyar metreküplük hacmin neredeyse yarısı kadarını karşılayabilecek yani yıllık 31,5 milyar metreküp kapasiteye sahip, Rusya’dan başlayıp Lüleburgaz’da biten Türk Akım Projesi’nin taşıyabileceği gaz, yarısı kadar daha artırılsa bile, bu ilgili rekabette Rusya’yı öne geçirmeye elbette yeter.

Türkiye her senaryoda kârlı çıkar mı?

Söz konusu hub’ın oluşması durumunda Türkiye açısından ortaya çıkabilecek bazı handikaplar da mevcut. Hub’ın kurulmasının yanı sıra ayakta kalmasını sağlayacak faktör Türkiye’nin ilgili hub’dan doğal gaz satın alması. Ayrıca, Türkiye’nin TürkAkım’dan Rusya ile yapacağı ikili anlaşmalar yerine hub fiyatıyla alış-satış gerçekleştirmesi de gerekir. Eğer Türkiye oluşacak hub fiyatından ziyade başka bir fiyattan satın alırsa bu durumda ilgili hub fonksiyonunu yerine getiremeyecektir.

Tekrar vurgulamak gerekirse ilgili hub’ı çalışır hale getirecek olan Türkiye’nin hatta bunun yanında Türkiye’den sonraki en büyük tüketici ve alıcı İtalya’nın doğal gaz talebi. Öte yandan Türkiye, sisteme dâhil olursa diğer ülkelerin de taleplerini takip etmek zorunda kalacak ve böylece Avrupa’nın sistemine dâhil olmuş olacak. Bu da doğal gaz ve ilintili fiyatları ilgili dışsal etkenlerle oluşturmak zorunda kalması anlamına gelecek. Bu senaryoda Türkiye’deki doğal gaz fiyatları da Avrupa’daki gelişmelere göre seyredecek.

İçinde bulunduğumuz zaman dilimi göstermekte ki Almanya’da yaşanan gaz tedariki sorunu diğer ülkelerde de gaz fiyatlarının yüksek seyretmesine sebebiyet veriyor. Çünkü sistem düşük fiyattan yüksek fiyata doğru hızlı bir şekilde kayıyor, doğal gaz fiyatları da yüksek fiyatta sabitleniyor. Özellikle arz sıkıntısı yaşanan zamanlarda durum böyle seyreder. Böyle bir durumda Türkiye, kendisini risk barındıran bir gidişatın içerisinde bulabilir. Bugünkü koşullarda Türkiye’yi enerji konusunda ayakta tutan etmen aslında bu sistemin bir parçası olmaması. Bu sayede Türkiye’deki doğal gaz ve elektrik fiyatları Avrupa’daki krizden bağımsız hareket ediyor.

Politik açıdan bakıldığında

Konuya politik ve jeopolitik açıdan bakılacak olunursa, ortaya çıkan etmenlerden ilki ilgili hub’ın fiziken Türkiye’de olmasının çok büyük bir önem arz etmiyor olması gerçeği.

Örneğin; Yunanistan, LNG kapasitesiyle hub’da söz sahibi olursa, Atina’nın eline bir koz verilmiş olacak ve bu durum ekstra bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Türkiye’nin bu kozu vermek isteyip istemediği dikkatlice hesaba katılmalı. Yunanistan hub’a dahil edilmezse sistemin çalışıp çalışmayacağı veya başka ne gibi bir koz sunulacağı önceden planlanmalı. Bunun yanında, Yunanistan ile denge yarışında hangi tarafının daha ağır basacağı ve bu ağırlığın nasıl ortaya konacağı meselesi de burada önemli bir nokta.

Ayrıca, Rusya’nın elinde fazladan yeteri kadar doğal gaz rezervi bulunuyor. Türkiye açısından bu fazla gazın satın alınarak daha uygun fiyatla yeniden ihracat yöntemi ile değerlendirmesi de bir seçenek.

Hangi para birimi ile alışveriş yapılacak?

İlgili hub’da gerçekleştirilecek ticaretin hangi para birimi veya birimleri ile yürütüleceğinin de üzerinde durulması gerek. Hub’daki ticaret Euro, Dolar veya TL para birimlerinden hangisiyle gerçekleştirilecek? Hub’da Euro kullanılması durumunda iç tüketici doğal gaz talepkârı iken bunu Euro cinsinden ödeyeceği için döviz kurunda volatilite yani oynaklık yaşandığı zamanlarda bu durum hane halkına nasıl yansıtılacak?

İlgili hub’da TL cinsinden bir fiyatlama yapılamayacağı aşikâr. Rusya’nın daha önce açıkça belirttiği üzere doğal gaz satın alacak ülkelerin Ruble ile işlem yapması gerekiyor. Bu husus dikkate alındığında ilgili hub’ın da bu şekilde yürütülmesi gerekliliği ortaya çıkabilir. Konuya dair açıklığa kavuşturulması gereken Rusya’nın bu konuda bir istisna sağlayıp sağlamayacağı.

Normal şartlarda ikili sözleşmelerle bir ürünü Ruble ile satın almak ve hub üzerinden Ruble ile ticaret yapmak farklı konular. Her iki durumda da bambaşka dinamikler söz konusu ve aynı kefeye konulmamalı. Spot alımda Ruble ile ticaret yapılması sanıldığı kadar kolay bir işlem değil. Örneğin; Türkiye iç piyasada TL ile satarken Rusya, İtalya’ya Euro ile satış gerçekleştiriyor. Burada taraflar hangi kurdan fiyatı belirleyecekler; hangi Ruble fiyatının uygun olduğuna nasıl karar verilecek; bu gazı kim/kimler satın alacak? Ya da Ruslar Ruble ile satarken İranlılar ve Azeriler Ruble ile doğal gaz satmaya razı gelecek mi? Veya bu sisteme dahil olan başka bir LNG satıcısı Ruble ile satmaya yanaşacak mı ki bu aktörler Dolar ile satış yapmayı tercih ediyorlar ve etmeye devam edeceklerdir. Örneğin; Cezayir, ABD, Norveç gibi ilgili LNG satıcısı ülkeler Dolar ile satış yapmayı tercih edeceklerdir. Muhtemelen İran ve Azerbaycan da Euro veya Ruble yerine Dolar ile satış yapmayı tercih edeceklerdir. Böyle bir durumda acaba Ruslar, Dolar ile satış yapmayı kabul edecek mi? Türkiye hâlihazırda bu ülkelerden Dolar ile alım yapıyor, fakat doğal gazın yaklaşık %15’ini Ruble ile satın alacağını belirtti. Acaba bu durumda Türkiye nasıl bir yol izleyecek?

Hub olmak ucuz doğalgaz anlamına gelir mi?

Diğer taraftan Türkiye’de büyük alıcı konumundaki BOTAŞ doğal gaz fiyatını aşağıda tutabiliyor. İlgili hub’ın oluşturulması ile birlikte bu durum da muhtemelen ortadan kalkacak ve piyasaya önemli etkileri olacak.

İran, Azerbaycan ya da herhangi bir LNG satıcısının Ruble ile işlem yapıldığı takdirde ilgili hub’a dahil olacağı düşünülmüyor. Özellikle LNG kargolarının, örneğin, ABD’den 30-35 günde ulaşması göz önüne alındığında hangi kur riskiyle ne şekilde hesaplama yapılarak satış gerçekleştirilecek? Bu konularla ilişkili olarak söz konusu hub’da satışı gerçekleştirilecek gazın satış fiyatı, para birimi, başka hangi kaynakların dâhil edilmesine sıcak bakılıp bakılmadığı, Rusya’nın yaptığı teklifin temelinde aslında neler olduğu gibi konulara açıklık getirilmeli. Anlaşılacağı üzere bu durumların her biri Türkiye açısından irdelenmesi gereken politik ve jeopolitik riskler olarak karşısına çıkacak.

Yarardan çok zarar getirir mi?

Dikkate alınması gereken bir diğer husus ise ilgili hub’ın oluşturulmasının Türkiye’nin yararından çok zararına da olabileceği ihtimali. Bu durumun da ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekiyor.

Konuya açıklık getirmek adına Hollanda’da yer alan ve dünyadaki başarılı sanal doğal gaz hublarından bir tanesi olan Title Transfer Facility (TTF) hub’ı örneği ortaya konulabilir. TTF bilindiği üzere konum olarak Hollanda’da yer alıyor. Fakat Hollanda son zamanlarda bu durumdan zararlı çıkmaya başladı. Çünkü Almanya’nın son dönemdeki söz konusu durumu ile fiyatların Almanya’ya yakınsıyor olması ve Birleşik Krallık’ın Brexit nedeniyle artık AB sistemine dahil olmaması bunda etkili.

Rusya’nın amacı ne?

Sonuç olarak Rusya’nın muhtemel amacı, çok daha fazla Ruble ile hâlihazırda alım yapan ülkelere doğal gaz satışı gerçekleştirebileceği farklı bir rota açmak.

Yenilenebilir enerjinin bu kadar gündemde olduğu bir dönemde doğal gaz üzerine fazladan bir yatırım yapılmasının gerekli olup olmadığı konusu şu anki konjonktürde ayrı kulvarda değerlendirilmeli. Ve Türkiye, vurgulanan konuları detaylı bir şekilde irdelemeden böyle bir oluşuma kesinlikle balıklama dalmamalı.

Rus tarafının ilgili çalışmaları titizlikle gerçekleştirip bu teklifi sunduğu aşikârken Türk tarafının da aynı şekilde hazırlıklarını gerçekleştirip cevap vermesi ve planlama yapması elzem.

Bu durumda tekrar ve tekrar belirtilmesi gerekirse ilgili hub’ın Türkiye’nin de ziyadesiyle yararına olabilmesi için öncelikle çok ciddi hazırlıkların yapılması gerek. Bu hazırlıklar arasında özetle Rusya’nın tam olarak stratejisinin ortaya konulması, hub’ın niteliğinin iyi belirlenmesi, kullanılacak finansal enstrümanların ön hazırlığının ülkemize ve projeye özgü şekilde planlanması, oluşumda yer alma potansiyeli olan ülkelerin stratejilerinin detaylı bir şekilde incelenmesi ve projenin Türkiye açısından artılarının ve eksilerinin somut olarak masaya yatırılması gibi konular sayılabilir.

Ayrıca, az önce anlattığım soru/sorunların da çözüme kavuşturulması gerekiyor. Belki de en önemlisi, konu ile ilgili olarak Türkiye’de enerji alanında etkili kurumlar arasında ciddi ve sağlam bir entegrasyon gerekli. Tüm bunlara dair hesaplamaların ve planlamaların ayakları yere sağlam basacak şekilde irdelenerek gerçekleştirilmesi durumunda, Türkiye açısından faydalı bir sistemin kurulması ihtimali hiç de uzak değil.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Kasım 2022’de yayımlanmıştır.

Göktuğ Şahin
Göktuğ Şahin
Dr. Göktuğ Şahin - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisat Bölümü’nde Öğretim Üyesi. 1980 yılında Ankara’da doğdu. Yozgat Cumhuriyet İlkokulu, İzmir Amerikan Koleji ve İzmir Fen Lisesinde aldığı eğitimlerin ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümünde lisans, Ufuk Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümünde yüksek lisans ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümünde doktora eğitimi aldı. Doktora tezini, alanında daha önce ampirik olarak incelenmemiş olan Türkiye’nin doğal gaz kontratları üzerine yazdı ve ilgili konuda bir de kitabı yayımlandı. Enerji ekonomisi başta olmak üzere uzmanlık alanlarına dair yayımlanan birçok akademik makale, kitap, gazete yazısı gibi çalışmalarının yanı sıra konferans, televizyon programı ve davetli konuşmacı gibi etkinliklerde bilgi paylaşımlarında sık sık bulunuyor. Ayrıca çeşitli araştırma ve düşünce kuruluşları bünyesinde araştırmaları bulunuyor. Akademik olarak ilgi alanları arasında enerji ekonomisi, çevre ekonomisi, makro ekonomi, para-banka ekonomisi ve kültür ekonomisi yer alıyor. Evli ve bir çocuk babası olan Dr. Şahin iyi derecede İngilizce biliyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x