Rusya-Ukrayna krizinde diplomasi ve karşılıklı tehditler bitti. Putin’in bir imzasıyla “Rus Barış Gücü” sahaya sürüldü. Peki, bundan sonra ne olacak? Rusya’nın planı ne ve bunda başarılı olursa dünyaya yansımaları neler olacak? Alman Marshall Fonu’ndan Liana Fix ile Amerika Katolik Üniversitesi tarih profesörlerinden Michael Kimmage, Foreign Affairs’de Rusya’nın olası “zaferi” sonrası senaryoları değerlendirdi. Bu yazıdan bazı bölümler aktarıyoruz:
“Rusya, 2015’te Suriye’ye girdiğinde ABD Başkanı Barack Obama, Suriye’nin Rusya için bir “bataklık” veya Putin’in Afganistan’ı olacağını ileri sürmüştü. Suriye, Putin için bir bataklığa dönmedi. Maliyetleri ve kayıpları sürdürülebilir seviyede tuttular. Şimdi Rusya, Suriye’de göz ardı edilemez konumda. Bölgede büyük bir güç haline geldiler.
Bugün ABD ile Avrupa bir kez daha büyük bir Rus askeri müdahalesi ile karşı karşıya. Batı, Rusya’yı saldırganlığının sonuçları olacağını hatırlatarak dizginlemeye çalışıyor. İngiltere, Avrupa’dan sorumlu bakanı James Cleverly, 11 Şubat’ta Ukrayna’da daha büyük bir savaşın, “Rusya için bir bataklık” olacağını söyledi. Mantıklı bir maliyet-fayda analizi, Ukrayna da büyük çapta bir savaşın maliyetinin Kremlin için çok yüksek olacağını ve kan gölüne dönüşebileceğini gösteriyor. ABD, sivil kayıpların 50 bini bulabileceğini öngörüyor. Bir savaş, Avrupa ile sürecek gerilimden büyük zarar görecek olan Rus elitlerin Putin’e desteğini baltalamasının yanı sıra, Rusya’nın ekonomisini tehlikeye atabilir ve halkın desteğini azaltabilir. Ama aynı zamanda NATO birliklerini Rusya sınırına daha fazla yaklaştırabilir ve Rusya’nın yıllarca Ukraynalı direnişçilerle savaşmasına neden olabilir. Bu bakış açısına göre Rusya kendisinin yarattığı bir felaketin pençesine düşebilir.
Ne var ki, Putin’in maliyet-fayda analizi, belli ki Avrupa’daki statükoyu alt üst ediyor. Rus liderler daha fazla risk alıyor. Putin, Rusya’nın Ukrayna’daki konumunu güçlendirmeyi tarihi bir görev sayıyor. Kremlin’in hesabı, sonunda Suriye’de olduğu gibi doğru çıkarsa, o zaman ABD ve Avrupa da bataklıktan başka bir olasılığa hazırlıklı olmalı.
Rusya Ukrayna’da kazanırsa neler olur?
Rusya, Ukrayna’nın kontrolünü ele geçirirse veya büyük ölçüde istikrarsızlaştırmayı başarırsa, ABD ve Avrupa için yeni bir dönem başlayacak. Amerikalı ve Avrupalı liderler, Avrupa güvenliğini yeniden düşünmek ve Rusya ile daha büyük bir savaşın içine çekilmek arasında bocalayacak. Tüm taraflar, nükleer silahlı düşmanların doğrudan karşı karşıya gelme potansiyelini göz önünde bulundurmak zorunda kalacak. ABD, Avrupa barışını güçlü bir şekilde savunmak ve Rusya ile askeri gerilimi ihtiyatlı bir şekilde önlemek gibi iki sorumluluk arasında denge bulmakta zorlanacak.
Kiev’de rejim değişikliği Moskova’nın kesin zaferi olur
Rusya için Ukrayna’da bir zafer çeşitli şekillerde kazanılabilir. Suriye’de olduğu gibi kazanılan zafer sürdürülebilir bir anlaşmaya varılmasıyla son bulmayabilir. Kiev’de uysal bir hükümetin kurulmasını veya ülkenin bölünmesi ile sonuçlanabilir. Bir başka seçenek ise Ukrayna’nın bozguna uğratılmasıdır, bu Ukrayna’yı fiili olarak iflas ettirir. Rusya aynı zamanda yıkıcı siber saldırılara ve dezenformasyon araçlarına başvurabilir; bunları güç kullanma tehditleri ile destekleyebilir ve ülkeyi felç edip rejim değişikliğini zorunlu haline getirebilir. Bu sonuçların herhangi birinde Ukrayna fiili olarak Batı’dan kopar.
Avrupa derinden sarsılır
Rusya, Ukrayna’da siyasi amaçlarını askeri yollarla elde ederse Avrupa bir daha savaş öncesi gibi olmayacaktır. ABD’nin Avrupa’daki önemi bir kez daha teyit edilirken, Avrupa Birliği veya NATO’nun kıtada barışı sağlayabileceğine dair her türlü anlayış tarihe karışacak. Avrupa’daki güvenlik, AB ve NATO’nun çekirdek üyelerini savunmaya indirgenmek zorunda kalınacak. Finlandiya ve İsveç dışında NATO dışı ülkeler yalnız kalacak. Genişlemeyi veya birlik politikalarını sona erdirmek için bilinçli bir karar alınmayabilir, ama fiili durum böyle olacak. Rusya tarafından kuşatıldığı algısıyla AB ve NATO artık kendi sınırlarının ötesinde iddialı politika yürütme kabiliyetinden mahrum kalacak.
ABD ve Avrupa da Rusya ile kalıcı bir ekonomik savaş halinde olacak. Ekonomik açıdan güçlü Batı, Rusya’ya kapsamlı yaptırımlar uygulamaya çalışacak, ancak bunlar muhtemelen Rusya tarafından, siber tedbirler ve enerji şantajı ile savuşturulacak. Çin, bu ekonomik savaşta Rusya’nın yanında yer alabilir. Avrupa’nın iç siyaseti, Rusya’nın cirit attığı büyük bir oyun sahasına dönecek. Rusya adil veya kirli yöntemlerle Avrupa ülkelerinde kamuoyunu ve seçimleri etkilemek için önüne gelen her fırsatı değerlendirecektir.
NATO Doğu Avrupa’da ne yapacak?
Rusya’nın Ukrayna üzerindeki egemenliği Estonya’dan Polonya’ya, Romanya’dan Türkiye’ye kadar uzanan geniş bir alanda istikrarsızlık ve güvensizliğe yol açacak. Rusya’nın Ukrayna’daki varlığı sürdüğü sürece bu durum Rusya ve Ukrayna’nın komşuları tarafından tehdit olarak algılanacaktır.
Rusya, Avrupa’nın en büyük konvansiyonel ve kullanıma hazır ordusuna sahip. NATO’nunkinin aksine AB’nin savunma politikası, üyelerine güvenlik sağlamaktan uzak. Bu nedenle, özellikle AB’nin doğu üyelerinin askeri güvencesi anahtar olacaktır. Rusya’ya yaptırımlarla ve sözlü kurallara dayalı bir uluslararası düzen ilanıyla karşılık vermek yeterli olmayacaktır.
Rusya’nın Ukrayna’da zafer kazanması durumunda, Almanya’nın Avrupa’daki konumu ciddi şekilde sarsılacak. Almanya, savaş sonrası siyasi kimliğini savaşın reddine dayandıran marjinal bir askeri güçtür. Özellikle doğuda, Polonya ve Baltık devletleriyle çevrili olan dost çevresi, Rusya tarafından istikrarsızlaştırılma riskiyle karşı karşıyadır. Fransa ve İngiltere, nispeten güçlü orduları ve uzun süreli askeri müdahale gelenekleri sayesinde Avrupa meselelerinde öncü roller üstleneceklerdir. Ancak ABD, Avrupa’da kilit rol oynamayı sürdürecektir. Avrupa’nın doğusundaki endişeli ve Rusya ile artık çok geniş, genişletilmiş ve belirsiz bir temas hattı boyunca sıralanan ülkeler gibi ABD desteğine bağlı olacak. Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya ve Romanya gibi ülkelerde NATO askerlerini kalıcı olarak konuşlandırılması muhtemeldir. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma talebini reddetmek imkânsız olacaktır. AB ve NATO ülkeleri Ukrayna’da, Moskova tarafından oluşturulan yeni bir rejimi asla tanımayacaklar. Ancak Belarus’ta olduğu gibi halkı cezalandırmadan yöneticilerini cezalandırmanın yolunu bulmak kolay olmayacak. Bazı NATO üyeleri, Ukrayna’da isyanını destekleyecek ama Rusya onları tehdit ederek karşılık verecektir.
Rusya, Ukrayna’da kaybedebilir
Ukrayna’nın vaziyeti çok kötü olacak. Sayıları muhtemelen milyonları bulacak mülteciler, dört bir yana kaçışacak. Ukrayna ordusunun doğrudan yenilgiye uğramayan kısımları savaşmaya devam edecektir.
Rusya ile Avrupa arasındaki kalıcı gerilim durumu, askeri açıdan sıcak çatışmaya dönmeyebilir. Yine de ekonomik olarak sıcak bir çatışma yaşanabilir. “Minsk sürecinde Rusya’ya 2014 yılında uygulanan yaptırımlar acımasız değildi. Koşullara bağlıydılar ve tersine çevrilebilirdi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından, bankacılık ve teknoloji transferine yönelik yeni yaptırımlar önemli ve kalıcı olacaktır. Buna karşılık Rusya, büyük olasılıkla siber alanda ve enerji sektöründe misilleme yapacaktır. Moskova, Rusya’nın dünyanın en büyük ikinci ihracatçısı olduğu titanyum gibi kritik ürünlere erişimi sınırlayacaktır. Bu yıpratma savaşı her iki tarafı da sınayacak. Rusya, birkaç Avrupa devletini ekonomik çatışmadan uzaklaştırmaya çalışacak ve böylece AB ve NATO’daki fikir birliğini baltalayacaktır.
Bunların çoğu zaten oluyor. Ancak Ukrayna’da bir savaş bahsi yükseltecek. Avrupa’ya ulaşan yoğun mülteci akışları, AB’nin çözümlenmemiş mülteci politikasını daha da kötüleştirecek ve popülistler için verimli bir zemin sağlayacak. 2024’teki ABD başkanlık seçimleri sırasında dezenformasyon ve siber savaşlar ayyuka çıkacak. Avrupa’nın geleceği de bu seçime bağlı olacak. Donald Trump’ın veya Trump’lı bir adayın seçilmesi, onca risk altındaki Avrupa’nın transatlantik ilişkilerini mahvedebilir.
ABD ve NATO’nun stratejileri nasıl değişecek?
ABD açısından Rusya’nın zafer kazanmasının Avrupa, Asya ve Ortadoğu’daki büyük stratejisi üzerinde derin etkileri olacaktır. Birincisi, Rusya’nın Ukrayna’daki başarısı, Washington’un Avrupa’ya dönmesini gerektirecektir. NATO’nun 5’inci maddesi konusunda Trump döneminde yaşanan türden bir belirsizliğe izin verilmeyecektir. İkincisi ABD’nin, Avrupa’da çok büyük ticari çıkarları var. Avrupa Birliği ve ABD arasındaki ticaret, 2019’da toplam 1,1 trilyon dolara ulaştı ve iki taraf birbirlerinin en büyük ticaret ve yatırım ortakları konumunda. Avrupa istikrarsızlaşırsa ABD, çok daha yalnız kalacaktır.
NATO, ABD’nin Avrupa’ya güvenlik güvencesi sağlayabileceği ve Rusya’yı caydırabileceği mantıklı bir araçtır. Ukrayna’da bir savaş, NATO’yu tasarlandığı gibi emsalsiz bir savunma askeri ittifakı olarak yeniden canlandıracaktır. Rusya’nın Ukrayna’yı daha geniş bir şekilde işgal etmesi, her NATO üyesini savunma harcamalarını artırmaya yöneltecektir. Avrupalılar için bu, Rusya ve Çin’in yarattığı risklere karşı ABD’ye yardımcı olmak için Avrupa’nın savunma yeteneklerini geliştirmeye yönelik son çağrı olacaktır.
Pekin, Batı ile sürekli bir çatışma halinde olan bir Moskova’ya, ABD hegemonyasına karşı ekonomik bir dayanak ve bir partner olarak yardımcı olabilir. Ayrıca Çin, Rusya’nın saldırganlığından cesaret alabilir ve Tayvan’a karşı bir çatışma tehdidinde bulunabilir. Ancak Ukrayna’daki bir gerilimin Çin-Rus ilişkilerine bir fayda sağlayacağının garantisi yok. Çin’in Avrasya ekonomisinin merkezi olma hırsı, getirdiği belirsizlikler nedeniyle Avrupa’daki savaştan zarar görecek. Çin’in gidişattan dolayı Rusya’ya duyduğu kızgınlık, Washington ile Pekin arasında bir yakınlaşmaya yol açmayacaktır ama yeni görüşmeleri başlatabilir.
Türkiye NATO ile bağlarını yeniden güçlendirebilir
Rusya’nın büyük bir askeri hamlesinin şoku Ankara’da da soru işaretleri yaratacaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si, süper güçlerle oynama şeklindeki evladiyelik Soğuk Savaş oyununun tadını çıkarıyor. Ancak Türkiye’nin Ukrayna ile güçlü ilişkileri var. Ayrıca bir NATO üyesi olarak Karadeniz ve Doğu Akdeniz’in silahlandırılması yararına olmayacaktır. Daha geniş bölgeyi istikrarsızlaştıran Rus eylemleri, Türkiye’yi ABD’ye doğru geri itebilir ve bu da Ankara ile Moskova’nın arasını açabilir. Bu, NATO için iyi olur ve aynı zamanda Ortadoğu’da bir ABD-Türkiye ortaklığı için daha yeni fırsatlar sağlar. Türkiye bir baş ağrısı olmaktan çok, olması gerektiği gibi bir müttefike dönüşebilir.
Nükleer savaş riski var mı?
Ukrayna’da daha geniş bir savaşın acı bir sonucu, Rusya ve ABD’nin artık Avrupa’da birer düşman olarak karşı karşıya gelmesidir. Yine de, belirli bir eşiğin ötesine geçmeyi göze alamayacaklardır. Dünya görüşleri birbirinden ne kadar uzak, ideolojik olarak ne kadar zıt olursa olsun, dünyanın en önemli iki nükleer gücü öfkelerini kontrol altında tutmak zorunda kalacaklar. Bu, fevkalade zor hokkabazlık gerektirecek. Avrupa kıtasında bir ekonomik savaş ve jeopolitik mücadele durumu, ancak tırmanmanın doğrudan savaşa dönüşmesine izin vermeyen bir durum. Ayrıca ABD-Rusya çatışması en kötü durumda Ortadoğu veya Afrika’daki vekalet savaşlarına kadar uzanabilir.
Özellikle stratejik istikrar ve siber güvenlik konularında iletişimi sürdürmek çok önemli olacak. ABD-Rusya kötü niyetli siber faaliyetlere ilişkin işbirliğinin mevcut gerilimler sırasında bile devam etmesi dikkat çekici. Sıkı silah kontrol anlaşmalarının sürdürülmesi gerekliliği, bir Ukrayna savaşı ve onu takip eden yaptırım rejiminden sonra daha da artacaktır.
Hiçbir zafer kalıcı olamaz
Ukrayna’da kriz ortaya çıkarken, Batı, Rusya’yı hafife almamalı. Hayali anlatılara bel bağlamamalı. Ukrayna’daki Rus zaferi bilimkurgu değil.
Bir Rus askeri işgalini önlemek için yapabileceği çok az şey var olsa da Batı, daha sonra olacaklara yön verebilir. Asker zaferleri altında genellikle bela tohumları yatar.
Rusya, savaş alanında Ukrayna’nın bozguna uğratabilir ve iflas etmiş bir devlet haline getirebilir. ABD, Avrupa ve onların müttefikleri ve dünyanın diğer bölgeleri sonuçlar çıkaracak ve Rusya’nın eylemlerini eleştirecekler. ABD ve Avrupa, ittifakları ve Ukrayna halkına verdikleri destek sayesinde saldırganlık savaşlarına ve her şeyi doğru yapan bir değerler sistemine alternatif oluşturabilirler. Rusya’nın düzensizlik yaratma çabaları, Batı’nın düzeni yeniden sağlama çabalarıyla taban tabana zıt olabilir.
Batı bu çatışmada kendini dürüstlük ve haysiyetin yanında yer alabilir. Kazanılan savaşlar asla sonsuza kadar kazanılmaz. Çoğu zaman ülkeler, yanlış savaşları başlatarak ve sonra kazanarak kendilerini zamanla yenerler.
Bu yazı ilk kez 24 Şubat 2022’de yayımlanmıştır.