Barış Manço – Dolu Dolu Geçen Kırk Yıllık Sanat Yaşamı ve Hazin Sonu

Barış Manço, ‘sıradan’ biri değildi; yazdığı şarkı sözleri, giyimi ve aksesuarları, Doğu ile Batı’yı sentezleme çabaları benzersizdi. Pek çok ödül aldı. Pek çok ilke imza attı. Ancak erken bir ölümle veda etti. Michael Kuyucu yazdı.

Türkiye’nin en özgün sanatçılarından biri olan Barış Manço için sadece sanatçı tanımını yapmak ona büyük bir haksızlık olur. Barış Manço müzisyen ve sanatçı kimliği dışında bir düşünür, bir gezgin ve ileri görüşlü bir entelektüeldir.

Çok erken yaşta, 56 yaşında aramızdan ayrılması ülkemiz adına büyük bir kayıp olmuştur. Kısa süren bir ömrü olmasına rağmen yüz yılda başarılamayacak işlere imza atan Barış Manço’nun müzikal analizini yaparken onun için “Türkiye’nin en önemli üç Anadolu rock müzik temsilcilerinden biri” demek hiç abartı olmaz.

Yetmişli yıllarda altın dönemini yaşayan Anadolu Rock müziğinin öncüleri Cem Karaca, Moğollar, Üç Hürel ve Barış Manço’dur. Bu efsane isimler, Türkçe pop müzikte yabancı melodilere yazılan Türkçe sözlerin oluşturduğu aranjmanlardan başka hiçbir şey yokken ellerine enstrümanlarını alıp kendi bestelerini kendi yazdıkları sözlerle seslendiren ve müzik sektöründe büyük bir yeniliğe imza atan insanlar olmuşlardır.

Galatasaray Lisesi’nde yatılı eğitim gördüğü sırada müzik çalışmalarına başlayan Barış Manço her zaman bir ayağı yurt dışında olan ve yüzünü hem batıya hem de doğuya çevirerek doğu ile batının başarılı sentezini yapmış bir sanatçı olarak tarihe geçmiştir.

Barış adı nereden geliyor?

Barış Manço adını da çok ilginç bir biçimde almıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine yakın bir dönemde hayata geldiği için ailesi ona Mehmet Barış adını vermiştir. Bu örnekten hareket edersek Barış Manço’nun entelektüel vizyonunun ailesinden ona kalan bir miras olduğunu da söylemeden geçemeyiz.

Barış Manço’nun gezgin özelliğinin çocukluğundan kalma bir alışkanlık olduğunu da söyleyebiliriz, zira henüz üç yaşında iken annesi ve babası ayrılan küçük Barış, babası ile yaşamış ve sık sık ev değiştirmiş. İstanbul’da Üsküdar, Kadıköy, Cihangir gibi semtlerin yanı sıra Ankara’da geçen bir çocukluk yaşayan Manço, daha üç yaşındayken başlamış gezginliğe.

1958 yılında Kafadarlar ile ilk müzik grubunu kuran Barış Manço herkesin rock coverlar seslendirdiği bir dönemde kendi bestesi “Dream Girl”ü besteleyip. daha müzik kariyerinin başında “ben farklı olacağım” demiştir.

Belçika’da geçen gençlik

Henüz lisede eğitim görürken Harmonile adlı grupla üç tane kırkbeşlik plak yayınlayan Barış Manço hem üniversite eğitimi almak, hem de müzik kariyerine yurt dışında devam etmek için Belçika’ya gitti.

Belçika’da Kraliyet Akademisi’nde bir yandan eğitim alırken diğer yandan da müzik kariyerine devam etmek istedi, ancak Barış Manço ‘nun Belçika’da müzik kariyeri yapma hayali pek istediği gibi gitmedi.

Paris’te o dönemin şöhretli müzik insanlarından Henri Salvador ile buluşan Manço belki de kariyerinin ilk hayal kırıklığını yaşadı, çünkü Salvador onu yetersiz buldu ve onunla çalışmayacağını söyledi.

Bu olay Barış Manço’yu daha da hırslandırdı. Fransızcasını geliştirmek üzere yoğun bir dil eğitimi almaya başladı. Dilini geliştiren Manço, 1964 yılının sonlarında dört şarkılık iki plak yayınladı. Bu aslında bir Türk şarkıcı için bir miladdı. Tanınmayan, günümüz deyimi ile “noname” bir şarkıcı yurt dışında plak yayınlamayı o güne kadar kimse başaramamıştı.

Türk radyosunda Fransız

Manço’nun bu iki plağı Fransız radyolarında yayınlandı ve hatrı sayılır bir başarı elde etti. Öyle ki plak Türkiye’deki radyoda yayınlandı. İşin ilginç tarafı Barış Manço’nun bu Fransızca plakları Türkiye’de yayınlanırken Manço bir Fransız sanatçı olarak anons edildi. Bunu duyan Barış Manço radyo evini arayarak bir Türk sanatçı olduğunu ve adının “Barış Manço” olduğunu söylemesi ise o dönemin ilginç müzik hadiselerinden biri oldu.

Barış Manço’nun yurt dışı başarısı Fransa’da Olimpia’daki konseri ile taçlandı. Artık Türkiye’de de bir şeyler yapması gerekiyordu. 1968 yılında Kaygısızlar grubu ile Türkiye’deki müzik çalışmalarını ivmelendiren sanatçı, bu tarihten sonra ardı adına gelecek Türkçe hitlerini yayınlamaya başladı. Kaygısızlar grubu ile pek çok otantik melodiyi Batı formlarında hazırladıkları düzenlemelerle seslendiren Barış Manço, “Ağlama Değmez Hayat” adlı alaturka klasiğini Batı formlarında düzenleyip seslendirerek ilk önemli ticari başarısını elde etti. 50 binin üzerinde satan bu plak Barış Manço’ya ilk ödülünü de getirdi.

Dağlar Dağlar ile gelen şöhret

Barış Manço’nun en önemli kilometre taşı ise 1970 yılında yayınladığı “Dağlar Dağlar” adlı plağı olmuştur. O güne kadar daha çok yabancı besteleriyle ve Türk motifli coverlarla başarılar elde eden Manço’nun tarzını daha geniş kitlelere kanıtlayacak bir şeyler yapması gerekiyordu. Elinde besteleri vardı, ama hangisi ile bu istediği çıkışı yapabilirdi?

İşte tam bu sırada Barış Manço, Sayan Plak’ın ofisine gitmişti. Elinde gitarı vardı ve plak yapmak istediği şarkıyı plakçısına takdim etmeye hazırlanıyordu. Gitarını aldı şarkısını çaldı, şarkıyı bitirdiğinde ter içindeydi, heyecanı yüzünden okunuyordu. Bu heyecan ona gelecekte 700 binin üzerinde plak satışı getirecek, listeleri alt üst edecek ve Barış Manço adını milyonlara tanıtacak şarkının heyecanıydı. Bu heyecan “Dağlar Dağlar” adlı 45’liğinin haklı heyecanıydı.  “Dağlar Dağlar” Barış Manço’yu geniş kitlelere tanıştıran ve onu popüler kültürle buluşturan bestesi oldu. Artık şöhreti kitlelere yayılmıştı ve yeni bir dönem başlıyordu.

Anadolu Rock ve İşte Hendek İşte Deve

Yetmişli yıllarda Barış Manço ile Moğollar günümüzün popüler deyimi ile bir ittifaka imza atarak güçlerini birleştirdi. Bu ittifakın en somut ürünü “İşte Hendek İşte Deve” adlı Anadolu Rock klasiği oldu.

Şarkı yabancı sanatçılar tarafından da coverlanmıştır. Bunlardan biri de 2000’lerin başında ülkemizde de tanınan Yunan sanatçı Keti Garbi’nin coverıdır.

Kurtalan Ekspres, Barış Manço’nun kariyerinin bir diğer önemli kilometre taşıdır. Yetmişli ve seksenli yıllar boyunca bu grupla konserler veren Manço, en önemli hitlerini de yine bu grupla beraber hayata geçirmiştir. Bunlardan biri de 1975 yılında yayınlanan, bir yüzünde “Ben Bilirim”, diğer yüzünde “2023” adlı enstrümantal şarkının yer aldığı plak olmuştur.

2023 adlı eserinde Barış Manço Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını ilk adını anan kişi olmuştur. Öylesine geniş bir vizyona sahipti ki Manço daha 1975 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümü olan 2023 yılına atıfta bulunmuştur.

Altın Kelebek Ödülü

Barış Manço her zaman müziğini dünyaya duyurmaya çalışan ve bu hedefini başarıya dönüştürebilen bir sanatçı olmuştur. 1976 yılında dönemin en büyük küresel müzik şirketi CBS ile bir anlaşma yapan Manço, dünyada yaşanan disco akımına uyarak bir disco pop albüm hazırlamıştır. Baris Mancho adlı bu long play için bir seneden uzun bir süre çalışan sanatçı Türk müziğini Batı normlarında ve disco kalıplarla hazırlayarak çok kaliteli bir işe imza atmıştır.

Türkiye’nin Amerikan ambargosu altında yaşadığı sıkıntılı günlerde bir Türk sanatçı tek başına kendi ayakları üzerinde durarak dünyada müzik yapıyordu. Bu plak müzik endüstrimiz için de çok önemli bir plaktır. Türk sanatçısının batıya açılma mücadelesine bir örnektir. Plak belki dünyada büyük bir ses getirmedi, zaten dönemin konjonktüründe getirmesi de imkânsızdı, ama bir Türk sanatçısının adını duyurması adına mükemmel bir iş olmuştu.

Barış Manço seksenli yıllara yine farklı ve iddialı bir biçimde girdi. 1979 yılında yayınladığı “Yeni Bir Gün” adlı plak onun iç pazardaki başarısına başarı getirdi. Bu plak ona Altın Kelebek ödülünü getirdi.

Besteci Barış Manço

Barış Manço’nun müziği diğer sanatçılardan farklıydı. Klasik aşk şarkıları yapmazdı, çok az sayıda aşk şarkısı vardır; o genelde bir ozan, bir filozof gibi kelimelerle oynayan, deyimlere ve atasözlerine şarkılarında sıklıkla yer veren bir mizaca sahipti.

Bu yönü onu özgün kılan en önemli özelliğiydi. Bir röprotajında bana, “Biliyor musun benden çok az insan beste istemiştir. Benim şarkılarımı, bestelerimi seslendirmek isteyen pek kimse olmamıştır” demişti.

Müzik tarihine baktığımızda gerçekten de bunu yapan, yani Barış Manço’dan beste isteyen solist sayısı nerdeyse bir elin parmaklarından azdır. Bunlardan biri ise Nazan Şoray’dır. Sinema kariyerine müzik kariyerini de eklemek isteyen Nazan Şoray 1980 yılında kafayı Barış Manço’ya takmıştı. Amacı onun bestesini plak yapmaktı. Nazan Şoray Manço’yu arayarak ona bir beste yapmasını rica eder. Bu tarz bir teklifle ilk kez karşılaşan Barış Manço biraz zaman ister ve düşünmeye başlar. Günler geçer, ama bir türlü istediği beste gelmez. Bunun nedeni ise Barış Manço’nun o güne kadar hiç kimseye özel bir beste yapmamış, tüm bestelerini kendisi için yapmış olmasıdır.

Nazan Şoray bir yandan bastırırken Barış Manço’da diğer yandan düşünmektedir. Sonunda Manço bir şarkı yapar ve bunu Nazan Şoray’a dinletir.

“Bir bakışı canlar yakar,

Gülüşüne cihan değer,

Nazo gelin ayağına takar

Hal Hal….”

Şarkının sözlerinde geçen Nazo gelin Nazan Şoray’dır, Hal Hal hem şarkının adı hem de Nazan Şoray’ın klipte kullandığı imajdır.

Bu plak Nazan Şoray’a büyük bir başarı getirir; plak yüz binlerce kopya satar. Barış Manço başkasına beste verme deneyiminde müthiş bir başarı elde eder. “Hal Hal” Türkiye’de Çiğdem Talu & Melih Kibar ikilisinin ilk Erol Evgin’e uyguladığı elbise diker gibi ses ve sanatçıya uyan özgün Türk bestesi denemelerinden sonra gelen ve başarılı olan ikinci deneme olmuştur.

Barış Manço adeta şarkıcıya özel bir beste yapar ve terzi gibi Nazan Şoray’a besteyi giydirir. Bu çalışma ekip çalışması, kişiye özel beste ve imaj çalışması ve ince işçilik isteyen bir müzik çalışması olarak Türkiye müzik tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Efsane olduğunu kanıtlıyor

Barış Manço, Nazan Şoray’a verdiği “Hal Hal” adlı bestesini, 1981 yılında efsane albümlerinden biri olan “Sözüm Meclisten Dışarı”da kendisi de seslendirmiştir. Sanatçının efsane plaklarından biri olan bu plağın yıldızı parlayan bestesi ise “Arkadaşım Eşek” olur. “Ali Yazar Veli Bozar”, “Dönence”, “Gülpembe” gibi klasikleri içeren bu albümle birlikte Barış Manço sadece kendi kulvarının değil, Türk müzik endüstrisinin de efsanesi olduğunu kanıtlamıştır.

Barış Manço yurt dışına açılma çalışmalarını hiç aksatmamıştır. Bir yandan Türkiye’de kariyerinin zirvesini yaşarken diğer yandan da “yurt dışında acaba ne yapabilirim?” sorusuna yanıt aramıştır. Bu sırada seksenli yılların en önemli müzik organizasyonu olan Eurovision Şarkı Yarışmasına da katılarak Türkiye’yi Eurovision’da temsil etmeye yönelik eylemleri de olmuştur. “Kazma” adlı bestesi ile 1983 yılında düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması ulusal elemelerine katılan Manço orada bir şok yaşar ve bestesinin elendiğini görür. Buna biraz kırılan, biraz da bozulan sanatçı basına yaptığı açıklamada, “Aslında benim jürim elli milyondur. Esas kararı onlar verecektir. Döneceğim ve parçayı plak yapacağım. O zaman her şey ortaya çıkacak” ile yine gündeme gelir.

Eurovision ile imtihanı

TRT’yi bırakın eleştirmeyi, adını bile ağzına alamayan sanatçıların aksine o TRT’nin bu tutumunu kendince protesto edecek kadar da cesur bir davranışta bulunmuştur.

Manço’nun Eurovision macerası 1985 yılında  da devam eder. “Dön Desem Döner misin” adlı bestesi ile yarışmaya katılan Barış Manço bu kez şeytanın bacağını kırar ve ulusal finallere kalmayı başarır. Finallere katılma hakkı elde etmesine rağmen garip bir şeyler olur ve Barış Manço şarkısını ulusal finallerden çeker.

Bu konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmaz. Şarkıyı “24 Ayar” adlı albümünde İtalyanca seslendirir , Türkçe versiyonunu ise hiçbir zaman yayınlamaz. Bu besteyi Eurovision Türkiye finallerine kalmasına rağmen neden yarışmadan çektiği muammadır ama bence bunun altında Barış Manço’nun şarkıyı yabancı dilde seslendirmek istemesi ve bu konuda TRT’den istediği geri bildirimi alamaması bunun en önemli nedenlerinden biridir. “Dön Desem Dönermisin” şarkısını Barış Manço hiçbir zaman yayınlamadı, sanki şarkıya küsmüş gibi aramızdan ayrıldı. Şarkı yıllar sonra 2020 yılında Emre Plak tarafından dijital müzik platformlarına sunuldu. Şarkı 35 yıl sonra müzikseverle buluştu.

Garo Mafyan ile çalıştı

1980’li yılların ikinci yarısından sonra Barış Manço albümlerinde grup müziğinden uzaklaşarak aranjör Garo Mafyan ile çalışmayı tercih etmiş ve albümlerinde elektronik soundlara yönelmiştir. Bu rockerlar tarafından eleştirilse de bence çok doğru bir hamle olmuştur. Dünya müziğini yakından takip eden Manço, dünya müziğinde yaşanan elektronik teknolojiyi de yakından takip etmiş ve buna paralel soundlar içeren albümlere imza atmıştır. Bu albümlerin hemen hemen tamamında Garo Mafyan ile çalışmıştır.

Çok samimi olarak söylemek isterim ki özellikle 1985 yılında yayınlanan “24 Ayar “ adlı albüm dünyada yaşanan elektronik techno, disco ve pop-rock akımlara uyan çok trend bir albüm olmuştur. Albümün açılış şarkısı “Söyle Zalim Sultan” Türkiye’de ki ilk techno pop rock şarkılardan biri olarak tarihe geçmiştir.

Her bayram radyo ve televizyonlarda yayınlanan “Bugün Bayram” bu albümde ilk kez görücüye çıkmıştır.  Albümün akılda kalan klasikleri arasında “Gibi Gibi” – “Lahburger” gibi şarkılar yer alsa da benim favorim “Mahkum” adlı şarkı olmuştur. Gerek sound, gerek mastering ve kayıt gerekse aranjörlük hünerleri bakımından incelediğinde dört dörtlük bir albüm olan “24 Ayar” albümü aynı zamanda Barış Manço’nun tek aranjörlü albüm döneminin de başlangıcı olmuştur.

Seksenli ve doksanlı yıllar Barış Manço kariyerinde dolu dizgin geçen yıllar olmuştur. Her albümden en az üç dört hiç çıkartmayı başaran Manço bazen romantik aşk şarkıları ile romantik akıma bazen de ozanlığı ile Anadolu popa hitler üretmiştir.

1986 yılında yayınladığı “Değmesin Yağlı Boya” albümünde “Süper Babaanne” ve “S.O.S. Aman Hocam” ile alternatif popa seslenirken “Unutamadım” ile romantik akımın öncülüğünü yapan Manço, albüm isimleri ile de dikkatleri çekmiştir. “Sahibinden İhtiyaçtan”, “Darısı Başınıza” gibi kendine has albüm isimleri ile farkına fark katmıştır.

Pop rüzgârı ve Müsaadenizle Çocuklar

1989 yılında yayınladığı “Darısı Başınıza” albümüyle doksanların pop müziğine de hazır olduğunu kanıtlayan Barış Manço, bu albümde yer alan on şarkının dokuzuna video klip çekerek önemli bir ilke imza atmıştır.

Bu albümde yer alan “Hayır” ve “Kara Sevda” şarkıları ilk Ayşegül Aldinç’in albümünde yer almış ve Barış Manço, Nazan Şoray’dan bir kez daha bir başka sanatçının albümüne beste vermiştir.

“Darısı Başınıza” benim çok sevdiğim Barış Manço albümlerinden biridir. O dönem içinde yayınladığı en az gırgır  ve en fazla romantizm içeren albümdür diyebilirim; albümün hem soundunda hem de bestelerinde gizliden gelen bir hüzün vardır.

1995 yılında Türkiye’de patlayan pop rüzgârını “Müsadenizle Çocuklar” adlı albüm ismiyle ti’ye alan Barış Manço, bu albüme paralel olarak yurt dışı müzik çalışmalarını doğuya kaydırdı.

Ardı ardına verdiği Japonya konserleri ile bir anda Japonya’da gündeme gelen sanatçı oradaki konserlerinden derlediği şarkıları 1996 yılında “Live in Japan” adıyla yayınladı. Bu albüm Türkiye’de yayınlanan bir Türk sanatçının ilk ve tek yurt dışı konser albümü olarak tarihe geçti.

Hüzünlü veda

Doksanların sonları Barış Manço için yine müzikle geçerken Manço bir “40. Yıl” albümü hazırlamaya karar vermişti. Albümünde kırk yıllık müzik kariyerinin en önemli klasiklerini yeniden seslendireceği bir best of albüm hazırlıyordu. Müzik onun tüm yaşamı boyunca en iyi yaptığı ve tek yaptığı işti. Ticaretle hiç işi olmamıştı. Olması da beklenemezdi, çünkü gerçek bir sanatçının parayla pulla işi olmazdı, olsa da başarılı olamazdı.

Bir yandan albümünün okumalarını yapan Barış Manço diğer yandan da son günlerini yaşıyordu. Öyle ki ani ölümü albüm çalışması yayınlanmadan gerçekleşmişti. Barış Manço “Mançoloji” adını verdiği 40. Sanat Yılı albümünün vokal kayıtlarını tamamladı ve hayata veda etti.

Barış Manço 31 Ocak 1999 akşamı geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yumdu. Bu erken ve sürpriz ölüm herkesi şok etti. Ölümü müzik dünyasını şoke ederken beraberinde pek çok soru işareti ve magazin malzemesi de bıraktı. Bu kalp krizi rutin bir kalp krizi olmaktan çok bir ağır stres sonucu ortaya çıkan bir kalp krizi gibiydi. Öyle olduğu iddia edildi. Hatta bir ticari bağlantı nedeniyle yaşandığı bile söylendi.

Ölümünden sonra bahsi geçen ticari bağlantının ise 1999 yılında kurulan Kulüp Manço için bankadan alınan 900 bin dolarlık kredi için olan kefillik olduğu ortaya çıktı. 900 bin dolara kefil olan Barış Manço işlerin ters gitmesi yüzünden bu kefaletin yükünü hissetmeye başlamıştı. Bu yükü tek o değil sonrasında ailesi de çekti. Bankaya olan borcu ailesi on yılda ödeyebildi. Sanatçının kırk yıllık sanat hayatında elde ettiği tüm maddi varlıklar bu on yıllık sürede kapitalizmin acımasız pençesi olan faizlere gitti. Geriye sadece Barış Manço’nun ölmeden önce tamamladığı “Mançoloji” adlı 40. yıl albümü ve onun ölümsüz eserleri kaldı.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 26 Ocak 2024’te yayımlanmıştır.

Michael Kuyucu
Michael Kuyucu
Prof. Dr. Michael Kuyucu – Akademisyen, müzik eleştirmeni, radyo programcısı ve köşe yazarı olan Michael (Mihalis) Kuyucu aslen Yunan asıllı bir Türk'tür. İstanbul Üniversitesi İngiliz ana bilim dalında lisans eğitimi gördü. Yeditepe Üniversitesi Pazarlama ana bilim dalında yüksek lisans yaptı. Marmara Üniversitesi, Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği ana bilim dalından doktor unvanını aldı. 2017 yılında iletişim uygulamaları alanında çalışmalarıyla doçent oldu. Halen çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Müziğe olan ilgisi sebebiyle Melih Kibar’ın Klavyeli Çalgılar Okulu’na gitti. Çağdaş Müzik Merkezi’nde Timur Selçuk’un solfej -armoni ve orkestrasyon sınıflarında iki yıl üst seviyede armoni eğitimi gördü. Bir yıl Kurtalan Expres’in fenomen bas virtüözü Ahmet Güvenç’ten caz armonisi eğitimi aldı. Öte yandan medya ve iletişim alanında çalıştı. 1994’ten bu yana hiç ara vermeden radyoculuk yaptı. Alem Fm, Süper Fm, Radyo Mega, Number One Türk, Number One TV, TRT FM, TRT Müzik, CRI Türk, RS Fm gibi pek çok ulusal çapta yayın yapan radyo ve televizyon kanallarında program hazırladı. Başlıca eserleri: “Pop İnfilakı” (2005), “Türkiye’nin Eurovision Serüveni” (2005), “Sürgün Gibi Masallarda İlhan İrem’in Hayatı” (2008), “Türkiye’de Medya Ekonomisi” (2012)

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Barış Manço – Dolu Dolu Geçen Kırk Yıllık Sanat Yaşamı ve Hazin Sonu

Barış Manço, ‘sıradan’ biri değildi; yazdığı şarkı sözleri, giyimi ve aksesuarları, Doğu ile Batı’yı sentezleme çabaları benzersizdi. Pek çok ödül aldı. Pek çok ilke imza attı. Ancak erken bir ölümle veda etti. Michael Kuyucu yazdı.

Türkiye’nin en özgün sanatçılarından biri olan Barış Manço için sadece sanatçı tanımını yapmak ona büyük bir haksızlık olur. Barış Manço müzisyen ve sanatçı kimliği dışında bir düşünür, bir gezgin ve ileri görüşlü bir entelektüeldir.

Çok erken yaşta, 56 yaşında aramızdan ayrılması ülkemiz adına büyük bir kayıp olmuştur. Kısa süren bir ömrü olmasına rağmen yüz yılda başarılamayacak işlere imza atan Barış Manço’nun müzikal analizini yaparken onun için “Türkiye’nin en önemli üç Anadolu rock müzik temsilcilerinden biri” demek hiç abartı olmaz.

Yetmişli yıllarda altın dönemini yaşayan Anadolu Rock müziğinin öncüleri Cem Karaca, Moğollar, Üç Hürel ve Barış Manço’dur. Bu efsane isimler, Türkçe pop müzikte yabancı melodilere yazılan Türkçe sözlerin oluşturduğu aranjmanlardan başka hiçbir şey yokken ellerine enstrümanlarını alıp kendi bestelerini kendi yazdıkları sözlerle seslendiren ve müzik sektöründe büyük bir yeniliğe imza atan insanlar olmuşlardır.

Galatasaray Lisesi’nde yatılı eğitim gördüğü sırada müzik çalışmalarına başlayan Barış Manço her zaman bir ayağı yurt dışında olan ve yüzünü hem batıya hem de doğuya çevirerek doğu ile batının başarılı sentezini yapmış bir sanatçı olarak tarihe geçmiştir.

Barış adı nereden geliyor?

Barış Manço adını da çok ilginç bir biçimde almıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine yakın bir dönemde hayata geldiği için ailesi ona Mehmet Barış adını vermiştir. Bu örnekten hareket edersek Barış Manço’nun entelektüel vizyonunun ailesinden ona kalan bir miras olduğunu da söylemeden geçemeyiz.

Barış Manço’nun gezgin özelliğinin çocukluğundan kalma bir alışkanlık olduğunu da söyleyebiliriz, zira henüz üç yaşında iken annesi ve babası ayrılan küçük Barış, babası ile yaşamış ve sık sık ev değiştirmiş. İstanbul’da Üsküdar, Kadıköy, Cihangir gibi semtlerin yanı sıra Ankara’da geçen bir çocukluk yaşayan Manço, daha üç yaşındayken başlamış gezginliğe.

1958 yılında Kafadarlar ile ilk müzik grubunu kuran Barış Manço herkesin rock coverlar seslendirdiği bir dönemde kendi bestesi “Dream Girl”ü besteleyip. daha müzik kariyerinin başında “ben farklı olacağım” demiştir.

Belçika’da geçen gençlik

Henüz lisede eğitim görürken Harmonile adlı grupla üç tane kırkbeşlik plak yayınlayan Barış Manço hem üniversite eğitimi almak, hem de müzik kariyerine yurt dışında devam etmek için Belçika’ya gitti.

Belçika’da Kraliyet Akademisi’nde bir yandan eğitim alırken diğer yandan da müzik kariyerine devam etmek istedi, ancak Barış Manço ‘nun Belçika’da müzik kariyeri yapma hayali pek istediği gibi gitmedi.

Paris’te o dönemin şöhretli müzik insanlarından Henri Salvador ile buluşan Manço belki de kariyerinin ilk hayal kırıklığını yaşadı, çünkü Salvador onu yetersiz buldu ve onunla çalışmayacağını söyledi.

Bu olay Barış Manço’yu daha da hırslandırdı. Fransızcasını geliştirmek üzere yoğun bir dil eğitimi almaya başladı. Dilini geliştiren Manço, 1964 yılının sonlarında dört şarkılık iki plak yayınladı. Bu aslında bir Türk şarkıcı için bir miladdı. Tanınmayan, günümüz deyimi ile “noname” bir şarkıcı yurt dışında plak yayınlamayı o güne kadar kimse başaramamıştı.

Türk radyosunda Fransız

Manço’nun bu iki plağı Fransız radyolarında yayınlandı ve hatrı sayılır bir başarı elde etti. Öyle ki plak Türkiye’deki radyoda yayınlandı. İşin ilginç tarafı Barış Manço’nun bu Fransızca plakları Türkiye’de yayınlanırken Manço bir Fransız sanatçı olarak anons edildi. Bunu duyan Barış Manço radyo evini arayarak bir Türk sanatçı olduğunu ve adının “Barış Manço” olduğunu söylemesi ise o dönemin ilginç müzik hadiselerinden biri oldu.

Barış Manço’nun yurt dışı başarısı Fransa’da Olimpia’daki konseri ile taçlandı. Artık Türkiye’de de bir şeyler yapması gerekiyordu. 1968 yılında Kaygısızlar grubu ile Türkiye’deki müzik çalışmalarını ivmelendiren sanatçı, bu tarihten sonra ardı adına gelecek Türkçe hitlerini yayınlamaya başladı. Kaygısızlar grubu ile pek çok otantik melodiyi Batı formlarında hazırladıkları düzenlemelerle seslendiren Barış Manço, “Ağlama Değmez Hayat” adlı alaturka klasiğini Batı formlarında düzenleyip seslendirerek ilk önemli ticari başarısını elde etti. 50 binin üzerinde satan bu plak Barış Manço’ya ilk ödülünü de getirdi.

Dağlar Dağlar ile gelen şöhret

Barış Manço’nun en önemli kilometre taşı ise 1970 yılında yayınladığı “Dağlar Dağlar” adlı plağı olmuştur. O güne kadar daha çok yabancı besteleriyle ve Türk motifli coverlarla başarılar elde eden Manço’nun tarzını daha geniş kitlelere kanıtlayacak bir şeyler yapması gerekiyordu. Elinde besteleri vardı, ama hangisi ile bu istediği çıkışı yapabilirdi?

İşte tam bu sırada Barış Manço, Sayan Plak’ın ofisine gitmişti. Elinde gitarı vardı ve plak yapmak istediği şarkıyı plakçısına takdim etmeye hazırlanıyordu. Gitarını aldı şarkısını çaldı, şarkıyı bitirdiğinde ter içindeydi, heyecanı yüzünden okunuyordu. Bu heyecan ona gelecekte 700 binin üzerinde plak satışı getirecek, listeleri alt üst edecek ve Barış Manço adını milyonlara tanıtacak şarkının heyecanıydı. Bu heyecan “Dağlar Dağlar” adlı 45’liğinin haklı heyecanıydı.  “Dağlar Dağlar” Barış Manço’yu geniş kitlelere tanıştıran ve onu popüler kültürle buluşturan bestesi oldu. Artık şöhreti kitlelere yayılmıştı ve yeni bir dönem başlıyordu.

Anadolu Rock ve İşte Hendek İşte Deve

Yetmişli yıllarda Barış Manço ile Moğollar günümüzün popüler deyimi ile bir ittifaka imza atarak güçlerini birleştirdi. Bu ittifakın en somut ürünü “İşte Hendek İşte Deve” adlı Anadolu Rock klasiği oldu.

Şarkı yabancı sanatçılar tarafından da coverlanmıştır. Bunlardan biri de 2000’lerin başında ülkemizde de tanınan Yunan sanatçı Keti Garbi’nin coverıdır.

Kurtalan Ekspres, Barış Manço’nun kariyerinin bir diğer önemli kilometre taşıdır. Yetmişli ve seksenli yıllar boyunca bu grupla konserler veren Manço, en önemli hitlerini de yine bu grupla beraber hayata geçirmiştir. Bunlardan biri de 1975 yılında yayınlanan, bir yüzünde “Ben Bilirim”, diğer yüzünde “2023” adlı enstrümantal şarkının yer aldığı plak olmuştur.

2023 adlı eserinde Barış Manço Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını ilk adını anan kişi olmuştur. Öylesine geniş bir vizyona sahipti ki Manço daha 1975 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümü olan 2023 yılına atıfta bulunmuştur.

Altın Kelebek Ödülü

Barış Manço her zaman müziğini dünyaya duyurmaya çalışan ve bu hedefini başarıya dönüştürebilen bir sanatçı olmuştur. 1976 yılında dönemin en büyük küresel müzik şirketi CBS ile bir anlaşma yapan Manço, dünyada yaşanan disco akımına uyarak bir disco pop albüm hazırlamıştır. Baris Mancho adlı bu long play için bir seneden uzun bir süre çalışan sanatçı Türk müziğini Batı normlarında ve disco kalıplarla hazırlayarak çok kaliteli bir işe imza atmıştır.

Türkiye’nin Amerikan ambargosu altında yaşadığı sıkıntılı günlerde bir Türk sanatçı tek başına kendi ayakları üzerinde durarak dünyada müzik yapıyordu. Bu plak müzik endüstrimiz için de çok önemli bir plaktır. Türk sanatçısının batıya açılma mücadelesine bir örnektir. Plak belki dünyada büyük bir ses getirmedi, zaten dönemin konjonktüründe getirmesi de imkânsızdı, ama bir Türk sanatçısının adını duyurması adına mükemmel bir iş olmuştu.

Barış Manço seksenli yıllara yine farklı ve iddialı bir biçimde girdi. 1979 yılında yayınladığı “Yeni Bir Gün” adlı plak onun iç pazardaki başarısına başarı getirdi. Bu plak ona Altın Kelebek ödülünü getirdi.

Besteci Barış Manço

Barış Manço’nun müziği diğer sanatçılardan farklıydı. Klasik aşk şarkıları yapmazdı, çok az sayıda aşk şarkısı vardır; o genelde bir ozan, bir filozof gibi kelimelerle oynayan, deyimlere ve atasözlerine şarkılarında sıklıkla yer veren bir mizaca sahipti.

Bu yönü onu özgün kılan en önemli özelliğiydi. Bir röprotajında bana, “Biliyor musun benden çok az insan beste istemiştir. Benim şarkılarımı, bestelerimi seslendirmek isteyen pek kimse olmamıştır” demişti.

Müzik tarihine baktığımızda gerçekten de bunu yapan, yani Barış Manço’dan beste isteyen solist sayısı nerdeyse bir elin parmaklarından azdır. Bunlardan biri ise Nazan Şoray’dır. Sinema kariyerine müzik kariyerini de eklemek isteyen Nazan Şoray 1980 yılında kafayı Barış Manço’ya takmıştı. Amacı onun bestesini plak yapmaktı. Nazan Şoray Manço’yu arayarak ona bir beste yapmasını rica eder. Bu tarz bir teklifle ilk kez karşılaşan Barış Manço biraz zaman ister ve düşünmeye başlar. Günler geçer, ama bir türlü istediği beste gelmez. Bunun nedeni ise Barış Manço’nun o güne kadar hiç kimseye özel bir beste yapmamış, tüm bestelerini kendisi için yapmış olmasıdır.

Nazan Şoray bir yandan bastırırken Barış Manço’da diğer yandan düşünmektedir. Sonunda Manço bir şarkı yapar ve bunu Nazan Şoray’a dinletir.

“Bir bakışı canlar yakar,

Gülüşüne cihan değer,

Nazo gelin ayağına takar

Hal Hal….”

Şarkının sözlerinde geçen Nazo gelin Nazan Şoray’dır, Hal Hal hem şarkının adı hem de Nazan Şoray’ın klipte kullandığı imajdır.

Bu plak Nazan Şoray’a büyük bir başarı getirir; plak yüz binlerce kopya satar. Barış Manço başkasına beste verme deneyiminde müthiş bir başarı elde eder. “Hal Hal” Türkiye’de Çiğdem Talu & Melih Kibar ikilisinin ilk Erol Evgin’e uyguladığı elbise diker gibi ses ve sanatçıya uyan özgün Türk bestesi denemelerinden sonra gelen ve başarılı olan ikinci deneme olmuştur.

Barış Manço adeta şarkıcıya özel bir beste yapar ve terzi gibi Nazan Şoray’a besteyi giydirir. Bu çalışma ekip çalışması, kişiye özel beste ve imaj çalışması ve ince işçilik isteyen bir müzik çalışması olarak Türkiye müzik tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Efsane olduğunu kanıtlıyor

Barış Manço, Nazan Şoray’a verdiği “Hal Hal” adlı bestesini, 1981 yılında efsane albümlerinden biri olan “Sözüm Meclisten Dışarı”da kendisi de seslendirmiştir. Sanatçının efsane plaklarından biri olan bu plağın yıldızı parlayan bestesi ise “Arkadaşım Eşek” olur. “Ali Yazar Veli Bozar”, “Dönence”, “Gülpembe” gibi klasikleri içeren bu albümle birlikte Barış Manço sadece kendi kulvarının değil, Türk müzik endüstrisinin de efsanesi olduğunu kanıtlamıştır.

Barış Manço yurt dışına açılma çalışmalarını hiç aksatmamıştır. Bir yandan Türkiye’de kariyerinin zirvesini yaşarken diğer yandan da “yurt dışında acaba ne yapabilirim?” sorusuna yanıt aramıştır. Bu sırada seksenli yılların en önemli müzik organizasyonu olan Eurovision Şarkı Yarışmasına da katılarak Türkiye’yi Eurovision’da temsil etmeye yönelik eylemleri de olmuştur. “Kazma” adlı bestesi ile 1983 yılında düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması ulusal elemelerine katılan Manço orada bir şok yaşar ve bestesinin elendiğini görür. Buna biraz kırılan, biraz da bozulan sanatçı basına yaptığı açıklamada, “Aslında benim jürim elli milyondur. Esas kararı onlar verecektir. Döneceğim ve parçayı plak yapacağım. O zaman her şey ortaya çıkacak” ile yine gündeme gelir.

Eurovision ile imtihanı

TRT’yi bırakın eleştirmeyi, adını bile ağzına alamayan sanatçıların aksine o TRT’nin bu tutumunu kendince protesto edecek kadar da cesur bir davranışta bulunmuştur.

Manço’nun Eurovision macerası 1985 yılında  da devam eder. “Dön Desem Döner misin” adlı bestesi ile yarışmaya katılan Barış Manço bu kez şeytanın bacağını kırar ve ulusal finallere kalmayı başarır. Finallere katılma hakkı elde etmesine rağmen garip bir şeyler olur ve Barış Manço şarkısını ulusal finallerden çeker.

Bu konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmaz. Şarkıyı “24 Ayar” adlı albümünde İtalyanca seslendirir , Türkçe versiyonunu ise hiçbir zaman yayınlamaz. Bu besteyi Eurovision Türkiye finallerine kalmasına rağmen neden yarışmadan çektiği muammadır ama bence bunun altında Barış Manço’nun şarkıyı yabancı dilde seslendirmek istemesi ve bu konuda TRT’den istediği geri bildirimi alamaması bunun en önemli nedenlerinden biridir. “Dön Desem Dönermisin” şarkısını Barış Manço hiçbir zaman yayınlamadı, sanki şarkıya küsmüş gibi aramızdan ayrıldı. Şarkı yıllar sonra 2020 yılında Emre Plak tarafından dijital müzik platformlarına sunuldu. Şarkı 35 yıl sonra müzikseverle buluştu.

Garo Mafyan ile çalıştı

1980’li yılların ikinci yarısından sonra Barış Manço albümlerinde grup müziğinden uzaklaşarak aranjör Garo Mafyan ile çalışmayı tercih etmiş ve albümlerinde elektronik soundlara yönelmiştir. Bu rockerlar tarafından eleştirilse de bence çok doğru bir hamle olmuştur. Dünya müziğini yakından takip eden Manço, dünya müziğinde yaşanan elektronik teknolojiyi de yakından takip etmiş ve buna paralel soundlar içeren albümlere imza atmıştır. Bu albümlerin hemen hemen tamamında Garo Mafyan ile çalışmıştır.

Çok samimi olarak söylemek isterim ki özellikle 1985 yılında yayınlanan “24 Ayar “ adlı albüm dünyada yaşanan elektronik techno, disco ve pop-rock akımlara uyan çok trend bir albüm olmuştur. Albümün açılış şarkısı “Söyle Zalim Sultan” Türkiye’de ki ilk techno pop rock şarkılardan biri olarak tarihe geçmiştir.

Her bayram radyo ve televizyonlarda yayınlanan “Bugün Bayram” bu albümde ilk kez görücüye çıkmıştır.  Albümün akılda kalan klasikleri arasında “Gibi Gibi” – “Lahburger” gibi şarkılar yer alsa da benim favorim “Mahkum” adlı şarkı olmuştur. Gerek sound, gerek mastering ve kayıt gerekse aranjörlük hünerleri bakımından incelediğinde dört dörtlük bir albüm olan “24 Ayar” albümü aynı zamanda Barış Manço’nun tek aranjörlü albüm döneminin de başlangıcı olmuştur.

Seksenli ve doksanlı yıllar Barış Manço kariyerinde dolu dizgin geçen yıllar olmuştur. Her albümden en az üç dört hiç çıkartmayı başaran Manço bazen romantik aşk şarkıları ile romantik akıma bazen de ozanlığı ile Anadolu popa hitler üretmiştir.

1986 yılında yayınladığı “Değmesin Yağlı Boya” albümünde “Süper Babaanne” ve “S.O.S. Aman Hocam” ile alternatif popa seslenirken “Unutamadım” ile romantik akımın öncülüğünü yapan Manço, albüm isimleri ile de dikkatleri çekmiştir. “Sahibinden İhtiyaçtan”, “Darısı Başınıza” gibi kendine has albüm isimleri ile farkına fark katmıştır.

Pop rüzgârı ve Müsaadenizle Çocuklar

1989 yılında yayınladığı “Darısı Başınıza” albümüyle doksanların pop müziğine de hazır olduğunu kanıtlayan Barış Manço, bu albümde yer alan on şarkının dokuzuna video klip çekerek önemli bir ilke imza atmıştır.

Bu albümde yer alan “Hayır” ve “Kara Sevda” şarkıları ilk Ayşegül Aldinç’in albümünde yer almış ve Barış Manço, Nazan Şoray’dan bir kez daha bir başka sanatçının albümüne beste vermiştir.

“Darısı Başınıza” benim çok sevdiğim Barış Manço albümlerinden biridir. O dönem içinde yayınladığı en az gırgır  ve en fazla romantizm içeren albümdür diyebilirim; albümün hem soundunda hem de bestelerinde gizliden gelen bir hüzün vardır.

1995 yılında Türkiye’de patlayan pop rüzgârını “Müsadenizle Çocuklar” adlı albüm ismiyle ti’ye alan Barış Manço, bu albüme paralel olarak yurt dışı müzik çalışmalarını doğuya kaydırdı.

Ardı ardına verdiği Japonya konserleri ile bir anda Japonya’da gündeme gelen sanatçı oradaki konserlerinden derlediği şarkıları 1996 yılında “Live in Japan” adıyla yayınladı. Bu albüm Türkiye’de yayınlanan bir Türk sanatçının ilk ve tek yurt dışı konser albümü olarak tarihe geçti.

Hüzünlü veda

Doksanların sonları Barış Manço için yine müzikle geçerken Manço bir “40. Yıl” albümü hazırlamaya karar vermişti. Albümünde kırk yıllık müzik kariyerinin en önemli klasiklerini yeniden seslendireceği bir best of albüm hazırlıyordu. Müzik onun tüm yaşamı boyunca en iyi yaptığı ve tek yaptığı işti. Ticaretle hiç işi olmamıştı. Olması da beklenemezdi, çünkü gerçek bir sanatçının parayla pulla işi olmazdı, olsa da başarılı olamazdı.

Bir yandan albümünün okumalarını yapan Barış Manço diğer yandan da son günlerini yaşıyordu. Öyle ki ani ölümü albüm çalışması yayınlanmadan gerçekleşmişti. Barış Manço “Mançoloji” adını verdiği 40. Sanat Yılı albümünün vokal kayıtlarını tamamladı ve hayata veda etti.

Barış Manço 31 Ocak 1999 akşamı geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yumdu. Bu erken ve sürpriz ölüm herkesi şok etti. Ölümü müzik dünyasını şoke ederken beraberinde pek çok soru işareti ve magazin malzemesi de bıraktı. Bu kalp krizi rutin bir kalp krizi olmaktan çok bir ağır stres sonucu ortaya çıkan bir kalp krizi gibiydi. Öyle olduğu iddia edildi. Hatta bir ticari bağlantı nedeniyle yaşandığı bile söylendi.

Ölümünden sonra bahsi geçen ticari bağlantının ise 1999 yılında kurulan Kulüp Manço için bankadan alınan 900 bin dolarlık kredi için olan kefillik olduğu ortaya çıktı. 900 bin dolara kefil olan Barış Manço işlerin ters gitmesi yüzünden bu kefaletin yükünü hissetmeye başlamıştı. Bu yükü tek o değil sonrasında ailesi de çekti. Bankaya olan borcu ailesi on yılda ödeyebildi. Sanatçının kırk yıllık sanat hayatında elde ettiği tüm maddi varlıklar bu on yıllık sürede kapitalizmin acımasız pençesi olan faizlere gitti. Geriye sadece Barış Manço’nun ölmeden önce tamamladığı “Mançoloji” adlı 40. yıl albümü ve onun ölümsüz eserleri kaldı.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 26 Ocak 2024’te yayımlanmıştır.

Michael Kuyucu
Michael Kuyucu
Prof. Dr. Michael Kuyucu – Akademisyen, müzik eleştirmeni, radyo programcısı ve köşe yazarı olan Michael (Mihalis) Kuyucu aslen Yunan asıllı bir Türk'tür. İstanbul Üniversitesi İngiliz ana bilim dalında lisans eğitimi gördü. Yeditepe Üniversitesi Pazarlama ana bilim dalında yüksek lisans yaptı. Marmara Üniversitesi, Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği ana bilim dalından doktor unvanını aldı. 2017 yılında iletişim uygulamaları alanında çalışmalarıyla doçent oldu. Halen çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Müziğe olan ilgisi sebebiyle Melih Kibar’ın Klavyeli Çalgılar Okulu’na gitti. Çağdaş Müzik Merkezi’nde Timur Selçuk’un solfej -armoni ve orkestrasyon sınıflarında iki yıl üst seviyede armoni eğitimi gördü. Bir yıl Kurtalan Expres’in fenomen bas virtüözü Ahmet Güvenç’ten caz armonisi eğitimi aldı. Öte yandan medya ve iletişim alanında çalıştı. 1994’ten bu yana hiç ara vermeden radyoculuk yaptı. Alem Fm, Süper Fm, Radyo Mega, Number One Türk, Number One TV, TRT FM, TRT Müzik, CRI Türk, RS Fm gibi pek çok ulusal çapta yayın yapan radyo ve televizyon kanallarında program hazırladı. Başlıca eserleri: “Pop İnfilakı” (2005), “Türkiye’nin Eurovision Serüveni” (2005), “Sürgün Gibi Masallarda İlhan İrem’in Hayatı” (2008), “Türkiye’de Medya Ekonomisi” (2012)

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x