Neden Bolu’ya gitmeliyiz?

Bolu, yalnız Köroğlu’nun memleketi değil; kış turizmi denince de akla geliyor, lezzet durakları denince de… Tarihi evleri, muhteşem gölleri, hanları ve hamamları… Bolu, doğanın mücevheri gibi… Peki, nerede ne var, ne yenir, nasıl gidilir? Derya Şenyer ile Hakan Aydın yazdı.

Bolu; niçin geleyim sana? Zengin bitki örtün yüzünden mi? Muhteşem kayın, ıhlamur, çam ve köknar ağaçlarına ev sahipliği yaptığın için mi? Tarihi dokun, bulunmaz lezzetlerin için mi? Yoksa soğuk kış aylarında iliğim kemiğim ısınsın diye mi?

Gerçi senin her mevsimin, her köşen ayrı güzel!

Atalarımızın varmış bir bildiği.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Batı’ya yayılan Türkmenlerin, üç yıl sonra soluğu burada alması boşuna değil. Rivayete göre, Osmanlılar zamanında bölgede çokça “uluğ”, başka bir deyişle “âlim” olması nedeniyle “Bol Uluğ” adıyla anılırmış. Bu, zamanla “Bolu”ya dönüşmüş.

Bolu, hem tarih hem de doğa meraklıları için eşsiz fırsatlar sunuyor. Biraz tadını çıkarmak niyetindeyseniz, bir günle yetinmemenizi tavsiye ederiz.

Kendi inisiyatifimize göre tatil zamanı belirleyebiliyorsak ne âlâ. Belirleyemiyorsak ara tatil de olur, hafta sonu ve yıllık izin de… Yeter ki fırsat yaratın.

Hafta içi gitmek, dinginlik arayanlar, “Ben gölgemle gideceğim bu yolları; gezeceğim o sokakları” diyenler için avantaj olacaktır elbette.

“Doğam gereği kalabalıklarla varım” diyenler için hafta sonu uygun olacaktır.

Günübirlik bir gezi de planlanabilir hiç kuşkusuz. Fakat Neşet Ertaş’ın “Doyulur mu doyulur mu?” türküsü eşliğinde şunu düşünün: Bolluk şehri Bolu’da tabiat ile görsel zenginliğe doyulur mu? Doğa bir canan, onun güler yüzüne doyulur mu?

Tarihle buluşma

Şehrin zenginliği tarihinde gizlidir. Bolu Müzesi, hem arkeolojik hem de etnografik eserlerin sergilendiği küçük, ama önemli bir müze. Yaşamın izlerini, kültürel yansımaları görebilmek için iyi bir fırsat.

Kültürel keşiften haz alanlar Taşhan’a muhakkak uğramalı. Taşhan, şehrin merkezinde. Osmanlı’nın son döneminden kalma kesme taş ile inşa edilmiş, günümüzde görselliği ile ilgi çeken ve kitap ticaret merkezi olarak kullanılan hanlar toplamı. Şehirde Aşağı Taşhan ve Yukarı Taşhan mevcut…

Bolu, camiler ve tarihi evler açısından da bir cazibe odağı. Merkezde 32, Göynük’te 114, Kıbrıscık’ta 2, Mengen’de 3, Mudurnu’da 207 ve Yeniçağa’da 2 olmak üzere toplam 360 adet sivil mimari örneği söz konusu.

“Ev” deyince Göynük için parantez açmak gerekir. İlçedeki evler 20. yüzyıl başlarına aittir. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitle örtülüdür. Evlerin önünde genellikle “Hayat” adı verilen avlular yer alır.

Öte yandan Göynük’te bulunan Zafer Kulesi, müthiş bir panoramik manzara sunar. Kule, Sakarya Meydan Muharebesi’ni temsilen yapılmış…

Göynük’ü anmışken Mudurnu evlerini atlamak yakışık almaz. Mudurnu evleri, Göynük evlerine benzese de ayrıntıda ayrışır. Çoğu koruma altına alınmıştır. En güzelleri şunlar: Armutçular Konağı, Keyvanlar Konağı, Kazanlar Konağı, Yarışkaşı Konağı, Hacı Abdullahlar Konağı…

Tarihi mekânlarda dolaşmak, o dönemdeki insanlarla selamlaşma, bir anlamda emeklerini takdir etmedir. Kişi ne kadar bilirse bilsin, bir yanı hep eksik kalır. Bu yüzden de böylesi yerlere defalarca uğranılır.

Şimdi bu selamlaşmanın ardından göllere doğru yolculuğa çıkalım.

Abant Gölü

Abant Gölü seyir terası (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bolu’nun en meşhur doğal güzelliklerindendir; hafta sonu tatil rotalarının vazgeçilmez adresi…

Gölün kenarları çeşitli su bitkileri ve nilüferlerle doludur. Ağaç çeşitliği fazladır. Burada endemik türlere bile rastlamak mümkündür. Yükselen yamaçlarda Abant Çiğdem’i bulunur mesela. Gölde ise Abant Alabalığı…

Yeraltı suları ile beslenen gölün kenarında yürüyüş yapabilir; atla veya faytonla tura çıkılabilir.

Civarda hediyelik eşya alabileceğiniz çok yer var. Hatıra olarak alıp, “gezdiğim gördüğüm bizim olsun” diyerek paylaşılabilirsiniz.

Göl çevresindeki piknik alanları aileler ve gruplar için bir avantaj.

Kış aylarında göl, bembeyaz bir örtüyle kaplanır. Bir masal tablosuna dönüşür adeta. Bir kış masalı…

Göl çevresindeki ormanlık alanda, pek çok farklı kuş türünü görebilirsiniz. Kuş gözlemciliği için de ideal bir yer. Özgürlüğü bir kuşun kanatlarını açışında, görmek gibi gökyüzüne seyirtişini de görmek mümkün, cıvıltılarında keyiflenmek de…

Gölcük Tabiat Parkı

Gölcük, Özdemir Asaf’ı yalanlıyor: Burada beyaz nadiren kirleniyor (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bolu denince akla ilk gelen yerlerden biridir Gölcük Tabiat Parkı. Kartpostalı andıran manzarasıyla doğa tutkunlarının favori mekânlarındandır. Zamanın durmasını isteyeceğiniz yerlerden biri…

“Yeşilin kaç farklı tonu olabilir?” sorusunun yanıtını burada bulmak mümkün.

Bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Her köşesi ayrı güzel. Ama bizim önerimiz “iskele”…

Yılın belli zamanlarında ücret karşılığı olta balıkçılığına izin veriliyor. Gölün etrafında yer yer masalar var. Burada dinlenerek şirin göl manzarasıyla baş başa kalmak da mümkün.

“Bu kadar dinlenmek yeterli” diyenler göl çevresini bisiklet kiralayarak gezebilir, içindeki çocuğu eğlendirebilir.

Mudurnu ve Yörük Köyü

“Dar tarihi sokaklarında yürürken, zaman makinesi icat edildi ve ben zamanda yolculuk yapıyorum” denilebilecek bir yerdesiniz.

Osmanlı mimarisinin çok güzel örneklerini sunuyor burası.

Mudurnu ayrıca bir şifa merkezi. Burada Babas Kaplıcası, Sarot Termal Vadi bulunuyor.

Gelmişken şifa olsun diyenler için bu da mevcut. Mudurnu, aynı zamanda sürdürülebilir turizmde önemli bir rol oynuyor ve UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

Mudurnu’ya gidildiğinde erişte, tarhana, köy tavuğu ve keş peyniri yenilmeli. Hediyelik eşya olarak ise iğne oyası ve sazlardan alınabilir.

Bolu ve civarına düzenlenen turlarda Yörük Köyü muhakkak bulunur. Safranbolu’nun küçük bir modeli olan Yörük Köyü, gerçek bir Türkmen köyü olması sebebiyle 1997 yılında kentsel sit alanı içerisine dâhil edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.

E, buraya kadar gelinmişken yerel lezzetlerin tadına bakılmaz mı? (Tam da bu anda “Doyulur mu doyulur mu?” dizeleri dolaşmasa zihnimizde ne iyi olur.) Tadı damakta kalacak lezzetlerin adresindeyiz çünkü.

Yedigöller Milli Parkı

Fırça darbeleriyle yapılmış bir sonbahar tuvali sanki (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bir doğa harikası. Sonbaharda giderseniz yaprakların renkleri ile mest olursunuz. Kızıl, sarı ve turuncu tonlarını görünce nutkunuz tutulabilir.

Yapraklar dökülmeye başladığında ise zemin size, “Renkleri ayağınıza serdik” diye seslenir.

Yedi Göl, size doğanın ne kadar saf bir hali olduğunu bir kez daha anlatır.

Kışın tüm bu güzellikler kara teslim olur. Dolayısıyla yılbaşı tatili için güzel bir seçenek. Ailenizle ya da arkadaşlarınızla bir bungalov kiralayarak yeni yıla girme deneyimi yaşayabilirsiniz.

Şömine başında muhabbet etmenin keyfi bir başka olsa gerek. Müzik dinleyip içinizi ısıtmak da mümkün.

Farkına varmazsınız ama… “Her şekliyle cennet!” cümlesi çıkıverir ağzınızdan.

Fotoğrafa merakınız varsa Yedigöller’in size neler sunabileceğini çekin de görün. Doğanın torpili var burada. Bu deneyimi yaşamak paha biçilemez!

Kartalkaya Kayak Merkezi

Burası, Bolu şehir merkezinin 38 kilometre güneydoğusunda… Ünlü Köroğlu dağları üzerinde… Kış sporlarını sevenler için en bilindik adreslerden. Belki de bu yüzden yerli yabancı çok sayıda turiste ev sahipliği yapıyor.

Burada hem acemiler hem de profesyoneller için pistler mevcut. Daha doğrusu: 2 adet ana kayak alanı içerisinde toplam 18 adet mekanik tesis ile çeşitli eğim ve zorluk derecelerinde toplam 25 adet pist var. Pistlerin toplam uzunluğu 40 kilometreyi buluyor. Ayrıca Avrupa standartlarında Türkiye’nin en büyük “snowpark”ları da burada… Manzara dev çam ağaçları ile süslü…

“Kayak sonrası içim ısınsın” diyenler ise şömine başına. Açık büfeye soluk kesen dağ manzarası eşlik ediyor. Kahvaltısı, yemeği ayrı bir keyif… Yeter ki tadına varalım.

Bolu mutfağından lezzet şöleni

Bolu deyince akla gelen bir diğer önemli şey ise tabii ki yemekler! Mantı, çömlek kebabı, göbete…

Burada yemek yemek ayrı bir zevk. Bolu’daki yerel restoranlarda, damak tadınıza uygun birçok lezzeti bulabilirsiniz. Ama dikkat edin, Bolu’da yedikleriniz kalbinizi çalabilir!

Bolu, Türkiye’nin en ünlü aşçılarını yetiştiren bir şehir olarak da bilinir. Bu nedenle, burada yemek yemek, gerçek bir gastronomi deneyimi anlamına gelir. Deneyimleyelim ve yola devam edelim.

Bolu’da eğlenceli aktiviteler

Şehir, adrenalin tutkunları için de hoş imkânlar sunuyor. Burada ATV turları, yamaç paraşütü gibi birçok heyecan verici aktiviteye katılabilirsiniz.

Bahar ve yaz aylarında Bolu’yu gezmeyi planlayanlar için de yemek ve doğa turu dışında Bolu adeta bir oyun alanı. Bolu’nun ormanlarında yapılan paintball ve oryantiring gibi aktiviteler, grup ve aileler için harika deneyimler vaat ediyor.

Hamamlar

Az kalsın tarihi hamamları unutuyorduk.

Dışarıda kar var, üşüdüysek ve biraz da dinlenmek istiyorsak buradaki hamamlar bize harika bir atmosfer yaşatıyor. Çifte hamam niteliğinde kadınlar ve erkekler için ayrı hizmet sunulmakta. Moloz taştan inşa edilen hamamlarda, kemerli kapılarından geçerken kendinizi tarihin içinde bulacaksınız. Örneklerinden biri, Yıldırım Bayezid Hamamı/ Orta Hamam.

Tabaklar Hamamı da bir başka seçenek. 16’ıncı yüzyılda Tahvil Mehmet Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilen hamam, çifte hamam tarzında inşa edilmiş. Kadınlar kısmı erkekler kısmına oranla oldukça küçük. Bütün duvarları moloz taş kullanılarak örülmüş. Saçakları taş silmeli. Hamamın soyunmalık kısmı geçmiş dönemde yapılan bir yol çalışmasında yıkılmış. Bugün sadece soğukluk ve sıcaklık kısmını muhafaza ediliyor.

Başka spa/hamam şeklinde hizmet veren yerler de mevcut. Bu konuda şehir meraklılarına çok bonkör davranıyor.

Isındıysak ve ruhumuza kadar dinlendiysek çıkışta soda ayran ısmarlayabiliriz kendimize.

Bir dem huzur

Bolu’yu ziyaret etmek için o kadar sebep var ki… Şurada bazılarını paylaşırken bile tekrar gitme arzusu duyduk. Gidip gördüğümüz için de kendimizi şanslı hissettik.

Umarız, yolunuzu Bolu’ya düşürüp bu güzellikleri kendi gözlerinizle görür, anılarınızı zenginleştirirsiniz. Şimdiden iyi yolculuklar, huzur dolu anlar sizinle olsun.

Diğer gezi yazılarımıza da göz atmak ister misiniz? Antalya, Gökçeada, Gediz Deltası, Foça ve Danimarka

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 8 Aralık 2023’te yayımlanmıştır.

Derya Şenyer
Derya Şenyer
DERYA ŞENYER – Öğretmen ve yazar. 1990 yılında Akşehir'de doğdu. Giresun Üniversitesi'nden Fen Bilgisi Öğretmenliği’nden mezun oldu. Devlet okullarında üç yıl, yedi yıl da özel okullar ve dershanelerde çalıştı. Halihazırda İstanbul Üniversitesi, Çocuk Gelişimi bölümünde öğrenci… Deneme ve öykü yazıyor. Temel fotoğrafçılık eğitimi alıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Neden Bolu’ya gitmeliyiz?

Bolu, yalnız Köroğlu’nun memleketi değil; kış turizmi denince de akla geliyor, lezzet durakları denince de… Tarihi evleri, muhteşem gölleri, hanları ve hamamları… Bolu, doğanın mücevheri gibi… Peki, nerede ne var, ne yenir, nasıl gidilir? Derya Şenyer ile Hakan Aydın yazdı.

Bolu; niçin geleyim sana? Zengin bitki örtün yüzünden mi? Muhteşem kayın, ıhlamur, çam ve köknar ağaçlarına ev sahipliği yaptığın için mi? Tarihi dokun, bulunmaz lezzetlerin için mi? Yoksa soğuk kış aylarında iliğim kemiğim ısınsın diye mi?

Gerçi senin her mevsimin, her köşen ayrı güzel!

Atalarımızın varmış bir bildiği.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Batı’ya yayılan Türkmenlerin, üç yıl sonra soluğu burada alması boşuna değil. Rivayete göre, Osmanlılar zamanında bölgede çokça “uluğ”, başka bir deyişle “âlim” olması nedeniyle “Bol Uluğ” adıyla anılırmış. Bu, zamanla “Bolu”ya dönüşmüş.

Bolu, hem tarih hem de doğa meraklıları için eşsiz fırsatlar sunuyor. Biraz tadını çıkarmak niyetindeyseniz, bir günle yetinmemenizi tavsiye ederiz.

Kendi inisiyatifimize göre tatil zamanı belirleyebiliyorsak ne âlâ. Belirleyemiyorsak ara tatil de olur, hafta sonu ve yıllık izin de… Yeter ki fırsat yaratın.

Hafta içi gitmek, dinginlik arayanlar, “Ben gölgemle gideceğim bu yolları; gezeceğim o sokakları” diyenler için avantaj olacaktır elbette.

“Doğam gereği kalabalıklarla varım” diyenler için hafta sonu uygun olacaktır.

Günübirlik bir gezi de planlanabilir hiç kuşkusuz. Fakat Neşet Ertaş’ın “Doyulur mu doyulur mu?” türküsü eşliğinde şunu düşünün: Bolluk şehri Bolu’da tabiat ile görsel zenginliğe doyulur mu? Doğa bir canan, onun güler yüzüne doyulur mu?

Tarihle buluşma

Şehrin zenginliği tarihinde gizlidir. Bolu Müzesi, hem arkeolojik hem de etnografik eserlerin sergilendiği küçük, ama önemli bir müze. Yaşamın izlerini, kültürel yansımaları görebilmek için iyi bir fırsat.

Kültürel keşiften haz alanlar Taşhan’a muhakkak uğramalı. Taşhan, şehrin merkezinde. Osmanlı’nın son döneminden kalma kesme taş ile inşa edilmiş, günümüzde görselliği ile ilgi çeken ve kitap ticaret merkezi olarak kullanılan hanlar toplamı. Şehirde Aşağı Taşhan ve Yukarı Taşhan mevcut…

Bolu, camiler ve tarihi evler açısından da bir cazibe odağı. Merkezde 32, Göynük’te 114, Kıbrıscık’ta 2, Mengen’de 3, Mudurnu’da 207 ve Yeniçağa’da 2 olmak üzere toplam 360 adet sivil mimari örneği söz konusu.

“Ev” deyince Göynük için parantez açmak gerekir. İlçedeki evler 20. yüzyıl başlarına aittir. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitle örtülüdür. Evlerin önünde genellikle “Hayat” adı verilen avlular yer alır.

Öte yandan Göynük’te bulunan Zafer Kulesi, müthiş bir panoramik manzara sunar. Kule, Sakarya Meydan Muharebesi’ni temsilen yapılmış…

Göynük’ü anmışken Mudurnu evlerini atlamak yakışık almaz. Mudurnu evleri, Göynük evlerine benzese de ayrıntıda ayrışır. Çoğu koruma altına alınmıştır. En güzelleri şunlar: Armutçular Konağı, Keyvanlar Konağı, Kazanlar Konağı, Yarışkaşı Konağı, Hacı Abdullahlar Konağı…

Tarihi mekânlarda dolaşmak, o dönemdeki insanlarla selamlaşma, bir anlamda emeklerini takdir etmedir. Kişi ne kadar bilirse bilsin, bir yanı hep eksik kalır. Bu yüzden de böylesi yerlere defalarca uğranılır.

Şimdi bu selamlaşmanın ardından göllere doğru yolculuğa çıkalım.

Abant Gölü

Abant Gölü seyir terası (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bolu’nun en meşhur doğal güzelliklerindendir; hafta sonu tatil rotalarının vazgeçilmez adresi…

Gölün kenarları çeşitli su bitkileri ve nilüferlerle doludur. Ağaç çeşitliği fazladır. Burada endemik türlere bile rastlamak mümkündür. Yükselen yamaçlarda Abant Çiğdem’i bulunur mesela. Gölde ise Abant Alabalığı…

Yeraltı suları ile beslenen gölün kenarında yürüyüş yapabilir; atla veya faytonla tura çıkılabilir.

Civarda hediyelik eşya alabileceğiniz çok yer var. Hatıra olarak alıp, “gezdiğim gördüğüm bizim olsun” diyerek paylaşılabilirsiniz.

Göl çevresindeki piknik alanları aileler ve gruplar için bir avantaj.

Kış aylarında göl, bembeyaz bir örtüyle kaplanır. Bir masal tablosuna dönüşür adeta. Bir kış masalı…

Göl çevresindeki ormanlık alanda, pek çok farklı kuş türünü görebilirsiniz. Kuş gözlemciliği için de ideal bir yer. Özgürlüğü bir kuşun kanatlarını açışında, görmek gibi gökyüzüne seyirtişini de görmek mümkün, cıvıltılarında keyiflenmek de…

Gölcük Tabiat Parkı

Gölcük, Özdemir Asaf’ı yalanlıyor: Burada beyaz nadiren kirleniyor (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bolu denince akla ilk gelen yerlerden biridir Gölcük Tabiat Parkı. Kartpostalı andıran manzarasıyla doğa tutkunlarının favori mekânlarındandır. Zamanın durmasını isteyeceğiniz yerlerden biri…

“Yeşilin kaç farklı tonu olabilir?” sorusunun yanıtını burada bulmak mümkün.

Bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Her köşesi ayrı güzel. Ama bizim önerimiz “iskele”…

Yılın belli zamanlarında ücret karşılığı olta balıkçılığına izin veriliyor. Gölün etrafında yer yer masalar var. Burada dinlenerek şirin göl manzarasıyla baş başa kalmak da mümkün.

“Bu kadar dinlenmek yeterli” diyenler göl çevresini bisiklet kiralayarak gezebilir, içindeki çocuğu eğlendirebilir.

Mudurnu ve Yörük Köyü

“Dar tarihi sokaklarında yürürken, zaman makinesi icat edildi ve ben zamanda yolculuk yapıyorum” denilebilecek bir yerdesiniz.

Osmanlı mimarisinin çok güzel örneklerini sunuyor burası.

Mudurnu ayrıca bir şifa merkezi. Burada Babas Kaplıcası, Sarot Termal Vadi bulunuyor.

Gelmişken şifa olsun diyenler için bu da mevcut. Mudurnu, aynı zamanda sürdürülebilir turizmde önemli bir rol oynuyor ve UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

Mudurnu’ya gidildiğinde erişte, tarhana, köy tavuğu ve keş peyniri yenilmeli. Hediyelik eşya olarak ise iğne oyası ve sazlardan alınabilir.

Bolu ve civarına düzenlenen turlarda Yörük Köyü muhakkak bulunur. Safranbolu’nun küçük bir modeli olan Yörük Köyü, gerçek bir Türkmen köyü olması sebebiyle 1997 yılında kentsel sit alanı içerisine dâhil edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.

E, buraya kadar gelinmişken yerel lezzetlerin tadına bakılmaz mı? (Tam da bu anda “Doyulur mu doyulur mu?” dizeleri dolaşmasa zihnimizde ne iyi olur.) Tadı damakta kalacak lezzetlerin adresindeyiz çünkü.

Yedigöller Milli Parkı

Fırça darbeleriyle yapılmış bir sonbahar tuvali sanki (Fotoğraf: Hakan Aydın)

Bir doğa harikası. Sonbaharda giderseniz yaprakların renkleri ile mest olursunuz. Kızıl, sarı ve turuncu tonlarını görünce nutkunuz tutulabilir.

Yapraklar dökülmeye başladığında ise zemin size, “Renkleri ayağınıza serdik” diye seslenir.

Yedi Göl, size doğanın ne kadar saf bir hali olduğunu bir kez daha anlatır.

Kışın tüm bu güzellikler kara teslim olur. Dolayısıyla yılbaşı tatili için güzel bir seçenek. Ailenizle ya da arkadaşlarınızla bir bungalov kiralayarak yeni yıla girme deneyimi yaşayabilirsiniz.

Şömine başında muhabbet etmenin keyfi bir başka olsa gerek. Müzik dinleyip içinizi ısıtmak da mümkün.

Farkına varmazsınız ama… “Her şekliyle cennet!” cümlesi çıkıverir ağzınızdan.

Fotoğrafa merakınız varsa Yedigöller’in size neler sunabileceğini çekin de görün. Doğanın torpili var burada. Bu deneyimi yaşamak paha biçilemez!

Kartalkaya Kayak Merkezi

Burası, Bolu şehir merkezinin 38 kilometre güneydoğusunda… Ünlü Köroğlu dağları üzerinde… Kış sporlarını sevenler için en bilindik adreslerden. Belki de bu yüzden yerli yabancı çok sayıda turiste ev sahipliği yapıyor.

Burada hem acemiler hem de profesyoneller için pistler mevcut. Daha doğrusu: 2 adet ana kayak alanı içerisinde toplam 18 adet mekanik tesis ile çeşitli eğim ve zorluk derecelerinde toplam 25 adet pist var. Pistlerin toplam uzunluğu 40 kilometreyi buluyor. Ayrıca Avrupa standartlarında Türkiye’nin en büyük “snowpark”ları da burada… Manzara dev çam ağaçları ile süslü…

“Kayak sonrası içim ısınsın” diyenler ise şömine başına. Açık büfeye soluk kesen dağ manzarası eşlik ediyor. Kahvaltısı, yemeği ayrı bir keyif… Yeter ki tadına varalım.

Bolu mutfağından lezzet şöleni

Bolu deyince akla gelen bir diğer önemli şey ise tabii ki yemekler! Mantı, çömlek kebabı, göbete…

Burada yemek yemek ayrı bir zevk. Bolu’daki yerel restoranlarda, damak tadınıza uygun birçok lezzeti bulabilirsiniz. Ama dikkat edin, Bolu’da yedikleriniz kalbinizi çalabilir!

Bolu, Türkiye’nin en ünlü aşçılarını yetiştiren bir şehir olarak da bilinir. Bu nedenle, burada yemek yemek, gerçek bir gastronomi deneyimi anlamına gelir. Deneyimleyelim ve yola devam edelim.

Bolu’da eğlenceli aktiviteler

Şehir, adrenalin tutkunları için de hoş imkânlar sunuyor. Burada ATV turları, yamaç paraşütü gibi birçok heyecan verici aktiviteye katılabilirsiniz.

Bahar ve yaz aylarında Bolu’yu gezmeyi planlayanlar için de yemek ve doğa turu dışında Bolu adeta bir oyun alanı. Bolu’nun ormanlarında yapılan paintball ve oryantiring gibi aktiviteler, grup ve aileler için harika deneyimler vaat ediyor.

Hamamlar

Az kalsın tarihi hamamları unutuyorduk.

Dışarıda kar var, üşüdüysek ve biraz da dinlenmek istiyorsak buradaki hamamlar bize harika bir atmosfer yaşatıyor. Çifte hamam niteliğinde kadınlar ve erkekler için ayrı hizmet sunulmakta. Moloz taştan inşa edilen hamamlarda, kemerli kapılarından geçerken kendinizi tarihin içinde bulacaksınız. Örneklerinden biri, Yıldırım Bayezid Hamamı/ Orta Hamam.

Tabaklar Hamamı da bir başka seçenek. 16’ıncı yüzyılda Tahvil Mehmet Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilen hamam, çifte hamam tarzında inşa edilmiş. Kadınlar kısmı erkekler kısmına oranla oldukça küçük. Bütün duvarları moloz taş kullanılarak örülmüş. Saçakları taş silmeli. Hamamın soyunmalık kısmı geçmiş dönemde yapılan bir yol çalışmasında yıkılmış. Bugün sadece soğukluk ve sıcaklık kısmını muhafaza ediliyor.

Başka spa/hamam şeklinde hizmet veren yerler de mevcut. Bu konuda şehir meraklılarına çok bonkör davranıyor.

Isındıysak ve ruhumuza kadar dinlendiysek çıkışta soda ayran ısmarlayabiliriz kendimize.

Bir dem huzur

Bolu’yu ziyaret etmek için o kadar sebep var ki… Şurada bazılarını paylaşırken bile tekrar gitme arzusu duyduk. Gidip gördüğümüz için de kendimizi şanslı hissettik.

Umarız, yolunuzu Bolu’ya düşürüp bu güzellikleri kendi gözlerinizle görür, anılarınızı zenginleştirirsiniz. Şimdiden iyi yolculuklar, huzur dolu anlar sizinle olsun.

Diğer gezi yazılarımıza da göz atmak ister misiniz? Antalya, Gökçeada, Gediz Deltası, Foça ve Danimarka

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 8 Aralık 2023’te yayımlanmıştır.

Derya Şenyer
Derya Şenyer
DERYA ŞENYER – Öğretmen ve yazar. 1990 yılında Akşehir'de doğdu. Giresun Üniversitesi'nden Fen Bilgisi Öğretmenliği’nden mezun oldu. Devlet okullarında üç yıl, yedi yıl da özel okullar ve dershanelerde çalıştı. Halihazırda İstanbul Üniversitesi, Çocuk Gelişimi bölümünde öğrenci… Deneme ve öykü yazıyor. Temel fotoğrafçılık eğitimi alıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x