Tarkan – Doğru pazarlama, doğru müzik ve yeteneğin buluşması

O Türkiye’nin ve yirminci yüzyılın son pop starı. Yetenek, şans, pazarlama ve çalışkanlığın bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir marka… Michael Kuyucu yazdı.

Doksanlı yıllarda medyada yaşanan renklilik, özel radyo ve televizyon kanallarının TRT tekelini kırarak yayına başlaması ve Türk pop müziğindeki patlama pek çok popçu gibi Tarkan için de önemli bir fırsat oldu.

Ardı ardına pop müzik albümleri yayınlanıyor, müzik endüstrisinde adeta bir popçu patlaması yaşanıyordu.

O dönemler özellikle İ.T.Ü. Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan ya da orada öğrenci olanlar Türk pop müziğinde bir devrim yarattı. Bunlara bir de alaylı şarkıcılar eklenince pop müzik yetmişli yıllardan sonra ikinci altın dönemini yaşadı.

Ardı ardına yayınlanan albümler ve ardı ardına çıkan hitler. Bir yandan İTÜ’de eğitim alanlar, bir yandan alaylılar, diğer yandan da Sezen Aksu okulundan mezun olanlar, yani Sezen Aksu’nun desteği ile albüm yapanlar. Bunlara Garo Mafyan’ın piyasaya kazandırdığı solistleri de eklemeden geçemeyiz. Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak, Levent Yüksel ve niceleri Sezen Aksu okulunun temsilcileri oldu. Öte yandan Yonca Evcimik, Ozan Orhon, Tayfun, Bendeniz, Of Aman Nalan gibi isimler de Garo Mafyan’ın prodüktörlüğünde lanse edilen isimler oldu.

Doksanlı yıllardaki starlık yarışı

Doksanlı yıllarda Ozan Orhon ve Tayfun (Duygulu) starlık yarışında öndeydi. İlk albümleri yayınlandığında bu iki solist Türk popunun starlık şampiyonluğunda en favori isimlerdi. Bu süreçte bir genç daha müzik dünyasına giriş yapmaya hazırlanıyordu. Bu gencin parası yoktu. Ona destek olacak öyle büyük bir ekibi de yoktu. Gençte ve o dönem pek de tecrübesi olmayan bir menajer olan Alpay Aydın ile yola çıkıyordu.

Rivayete göre albümünü hazırlayacak bir aranjörü dahi olmayan bu genç adam, yine o dönem kimse tarafından tanınmayan bir genç aranjörle Ozan Çolakoğlu ile bir araya geliyordu. Bu aranjörle bir dolmuşta tanışın Alpay Aydın ve ondan Tarkan’ın albümünü hazırlaması rica eder.

Albümün adı “Yine Sensiz” olur. Albümde Tarkan genç hafif bir Apaçi görünümle karşımıza çıkar ve “Kıl Oldum” adlı şarkıyla dikkatleri çeker. Albümün repertuvarı fena değildir, ama gerek soundu ile gerekse repertuvarı ile vasatın bir tık üstü bir albüm olur.

İstanbul Plak tarafından yayınlanan “Yine Sensiz” albümü 800 bin adet satar. Bu güzel bir başarıdır, ama starlık mertebesinde herkes hâlâ Ozan Orhon ve Tayfun’u favori göstermektedir.

Tarkan ilk albümü “Yine Sensiz”i 1992 yılında yayınlar. Elde edilen başarı hem plakçısının dikkatini çeker hem de Sezen Aksu’nun. O dönem herkese yardım eden ve adeta herkesin kurtarıcısı konumunda olan Sezen Aksu, Tarkan ile de ilgilenme kararı alır ve Tarkan’a çok müthiş bir beste verir. Bestenin adı “Hepsi Senin mi?”dir. Yani “Oynama şıkıdım şıkıdım, kız hepsi senin mi?” diyen şarkı.

Bu şarkı Tarkan’a Hızır gibi yetişir ve daha derli toplu bir sound ve iddialı şarkılar içeren “Aacayipsin” müzik marketlere sunulur. Albümde Sezen Aksu’nun yanı sıra Ümit Sayın, Yıldız Tilbe’nin de besteleri yer alır.

Albüm 2 milyon 300 bin adet satarak Tarkan’ı zirveye yerleştirir. Tarkan bu başarı ile Tayfun ve Ozan Orhon’u erkek pop star koltuğundan indirir ve bu koltuğa oturur. Bu koltuk 1994 yılından sonra Takan’a yapışır ve Tarkan popstarlıktan megastarlığa olan yolculuğuna çıkar.

Starlık yolunda en önemli viraj

“Hepsi Senin mi” şarkısı Türkiye’de olduğu kadar pek çok ülkede beğenilir ve farklı dillerde yorumlanır. Yunanistan’dan Rusya’ya pek çok ülkede hit olmayı başaran “Hepsi Senin mi”, aynı zamanda Türkiye’nin uzun yıllar sonra yurt dışına ihraç ettiği ilk Türk bestesi olur.

Ve artık o bir megastar

İkinci albümünün getirdiği başarı ile çok büyük bir Türkiye turnesine çıkan Tarkan starlığını sağlamlaştırır. 1997 yılında üçüncü albümü “Ölürüm Sana”yı yayınlar. “Ölürüm Sana” da iyi bir albüm olur ve Tarkan üçte üç yapar.

Albüme yine Sezen Aksu’nun eli değmiştir. Sezen Aksu bu albümü için Tarkan’a “Şımarık” adlı bestesini verir. Bu beste de ortalığı yıkar. Tarkan artık zirvenin tek başına sahibi olur. Tarkan’ın “Şımarık” adlı bu şarkısı dünyada da dikkatleri çeker ve bir kez daha Tarkan’ın bir şarkısı yurt dışında hit olur. Öylesine büyük bir hit olur ki şarkı ilk kez Tarkan’ı Billboard listelerine de sokar.

Uzun zaman sonra ilk kez bir Türk sanatçı billboard listelerine girmiştir. Başarı büyük başarıdır. Bu başarı aynı zamanda bir beklentiyi de getirir. Bu beklentinin adı Avrupa’dır. Tarkan, Türkiye’de megastar olmuştur, şarkıları yurt dışında da dikkat çekmiştir, sıra Avrupa’ya gelmiştir. Herkes Tarkan’ın yurt dışına açılmasını bekler.  Bunu Tarkan da ister.

Hazırlıklara başlanır. Yurt dışından prodüktörlerle görüşmeler, toplantılar ve yurt dışına yönelik stratejilerle geçen günler başlar.

İlk yurt dışı serüveni

Dönemin en büyük müzik şirketlerinden biri olan Polygram Fransa ile anlaşma imzalayan Tarkan, yurt dışı serüvenine başlar. Önce Tarkan’ın “Ölürüm Sana” adlı albümü Tarkan adıyla yurt dışında piyasaya sunulur. Sonrasında Avrupa konserleri başlar. Bu Tarkan’ın birinci dünyaya açılma serüvenidir.

İlk serüven kötü geçmez, ama öyle çok büyük bir ses de getirmez. Tarkan bu süreçte yurt dışıyla epey zaman geçirir ve Türkiye pazarından uzak kalır. 1997 yılından 2001 yılına kadar Türkiye’de bir albüm yayınlamaz. 2001 yılında ise “Karma” adlı albümünü yayınlar. Bu albüm Tarkan’ın dördüncü albümü olur. “Karma” çok sağlam bir albümdür. İçinde pop ve rock öğeler taşıyan albümün besteleri de çok iyidir. Albüm önceki Tarkan albümlerinden daha çok hit çıkartır. “Ay”, “Kuzu Kuzu”, “Gitti Gideli”, “Hüp”, “Yandım”, “O’na Sor”, “Sen Başkasın”, “Her Nerdeysen” albümün öne çıkan şarkıları olur.

Tarkan bu albümüyle Türkiye’deki megastarlığını bir kez daha perçinler. “Karma” albümü 2 milyonu aşan tirajıyla hem Tarkan’ın hem de Türk pop müziğinin 2000’li yıllarda en çok satış yapan albümü olmayı başarır.

En çok hit çıkaran albümü

“Karma” albümünde Tarkan’ın kariyerinde göze batan önemli bir şey Sezen Aksu’dan destek almaması olur.  Bu albümde Sezen Aksu’dan beste yoktur. Ne kadar doğru olduğu tartışma konusu, ama basında Tarkan’ın Sezen Aksu ile arasının açıldığına dair haberler yer alır.

Tarkan “Karma” albümünde o dönem hit beste yarışında Sezen’in en büyük rakibi olan Nazan Öncel’e yönelir ve ondan “Hüp” ve “Her Nerdeysen” adlı besteleri alır. “Hüp” büyük bir hit olur. Tarkan bu konuda şanslıdır. Sezen Aksu’nun en formda olduğu dönemde iki hit beste aldıktan sonra Nazan Öncel’in de en formda olduğu dönemde ondan besteler almaya başlar. “Hüp” öylesine başarılı olur ki şarkı Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapımcılığını üstlendiği Türkiye tanıtım filminde kullanılır.

Tarkan bu başarıdan sonra Türk Milli Takım’ının 2002 yılında katıldığı Dünya Kupası finalinin resmi şarkısını hazırlar. Bu şarkı öylesine büyük bir başarı yakalar ki, o günden sonra onlarca milli takım şarkısı yapılsa da tribünlerde hâlâ Tarkan’ın milli takım şarkısı söylenecektir.

Bu kez Nazan Öncel şarkısı ile zirvede

Tarkan, Türkiye’de çok büyük başarılar elde etmeye 2000’li yıllarda da devam eder. 2003 yılında beşinci albümü olan “Dudu”yu yayınlar. Bu bir albümden çok bir EP özelliği taşır. Çünkü normal bir albümden daha az sayıda şarkı içerir. Bu albümde de iki Nazan Öncel bestesi yer alır. “Dudu” ve “Bu Şarkılar da Olmasa” albümde yıldızı parlayan Nazan Öncel şarkıları olur. Böylece Tarkan hem Sezen Aksu’nun hem de Nazan Öncel’in besteci olarak en formda olduğu dönemde beste alarak çok ciddi bir rekabetçi avantaj elde eder. O dönemlerde Sezen ile Nazan besteleri hit olma yolunda sağlam bir kapışma içindeydi. Bundan en iyi faydalanan isim ise Tarkan olmuştur.

“Dudu” çok başarılı olur. Bu şarkı da yurt dışında farklı dillerde yayınlanır. Bu başarıyla Tarkan Türkiye’de beşte beş yapmayı başarır. O dönem korsan cd’ler peynir ekmek gibi satarken bandrollü albüm satışlarında çok ciddi düşüşler yaşansa da Tarkan bundan en az etkilenen yorumcu olur ve “Dudu”yla bir buçuk milyonluk bir satış yakalar. “Dudu” şarkısı aynı zamanda Rusya’da da yılın şarkısı seçilir.

İkinci dünyaya açılma teşebbüsü

Tarkan’ın Türkiye’de işleri tıkır tıkır gitmektedir, ama onun aklı dünyaya açılma projesindedir. 2003 yılında TRT Tarkan’a bunun için bir fırsat sunar ve Türkiye’yi Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil etmesini ister, ama Tarkan bu teklifi reddeder. Tarkan’dan sonra Sertab Erener’e götürülür teklif. O da kabul eder ve Türkiye’ye ilk ve tek Eurovision birinciliğini getirir.

Tarkan’ın dünyaya açılma hedefinde işler pek iyi gitmemiştir. Bu kez bir İngilizce albümle dünyaya açılmak ister ve 2006 yılında “Come Closer” adlı tamamı İngilizce şarkılardan oluşan bir albümle dünya müzik pazarına girmek ister. Bu göreceli bir yorum olabilir, ama albüm istenen etkiyi getirmez. Yurt dışında konserler verse de Tarkan’ın ikinci dünyaya açılma projesi hayal kırıklığı yaratır. Takibinde de yurt dışı hayallerini bir kez daha erteler.

Tarkan, Türkiye pazarına yönelir. 2008 yılında “Metamorfoz” adlı albümü yayınlar. Dürüst olmak gerekirse bu albüm Tarkan’ın önceki albümlerine göre daha az hit içerir. Hem müzikal hem de sound olarak daha zor bir albüm olan “Metamorfoz” önceki albümler kadar olmasa da başarı getirir. Biraz daha elektronik tınılar içeren bu albüm Tarkan için bir deneysel albüm niteliği taşısa da dinleyici onun Akdeniz kokusuna alıştığı için tirajlarda başarılı olsa da gönüllerde pek başarılı olmaz.

2010 yılında sekizinci albümü “Adımı Kalbine Yaz”ı yayınlayan Tarkan önceki albümünde terk ettiği Akdeniz tınısına geri döner ve çok büyük bir başarı yakalar. Albüm cd satışlarının yerlerde sürünmeye başladığı bir dönemde 500 bin adetlik bir tiraj yakalar. “Adımı Kalbine Yaz” albümünde albüme adını veren şarkı ve Aysel Gürel’in hayatta iken yazdığı son şarkı sözü olan “Sevdanın Son Vuruşu” müthiş ses getirir. Tarkan yine listelerin birinci sırasına abone olur. Bu iki şarkı gerek içerdiği duygu gerek sözleri gerekse düzenleme ve beste yapısı ile Tarkan’ın ilk dönemlerinde yayınladığı hitler gibidir. Özellikle “Sevdanın Son Vuruşu” senfonik introsu mükemmel şarkı sözü ve beste uyumu ile gönüllerde farklı bir yer bulur.

Tarkan doksanlı yıllarda starlık basamaklarını tırmanırken bir TV kanalı için konser verir. Bu konserin en büyük özelliği ise repertuvarıdır. Tarkan bu konserde alaturka şarkılar seslendirir. Program çok ses getirir, herkes Tarkan’ın Türk müziği bestelerini de çok başarılı yorumladığı konusunda birleşir ve bu kayıtlar elden ele internette dolaşır. Tarkan’a bir Türk müziği yapmasına yönelik baskılara bile neden olur, ancak Tarkan gerek Türkiye’deki pop müzik kariyerinde gerekse yurt dışı mücadelesinde yoğun bir mesai harcadığı için bir türlü o albümü yayınlayamaz.

Tarihler 2016 yılını gösterdiğinde “Ahde Vefa” adında bir albüm yayınlar. İşte bu albüm, o beklenen albümdür. Albümde on üç tane Türk müziği klasiği yer alır. Bu albüm Tarkan’ın olgunluk albümü olur. Yıllardır ondan beklenen bu proje ses getirir ve müziksever Tarkan’ın albümünü sahiplenir. “Ahde Vefa” başarılı olur tüm zamanlarda dinlenecek bir klasik albüm olarak müzik tarihine geçer.

Türk müziği albümünün yayınlamasından bir yıl sonra “10” adlı albümü yayınlayan Tarkan yine ses getiren bir albüme imza atar, ama bu albüm küçük de olsa bir duraklama döneminin de başlangıcı olur. Sanatçının onuncu albümü olduğu için “10” adını alan albümde güzel şarkılar vardır, ama ne bir “Dudu” ne bir “Şımarık” ne bir “Kış Güneşi” ne de diğer Tarkan hitleri içeren bir albüm olur.

Ara ara teklilere de imza atan Tarkan “Cuppa”,  “Yap Bir Güzellik”, “Son Durak” ve “Geççek” adlı teklileri ile ses getirir. Özellikle “Geççek” adlı şarkısında geçen bazı sözler ve göndermeler nedeniyle şarkıya siyasi bir anlam yüklenir ve Tarkan kutuplaşmanın yoğun olduğu bir Türkiye ortamında politik anlamda da tartışılmaya başlanır. Uzun yıllar apolitik görüşü ile dikkatleri çeken Tarkan bu dönemde kutuplaşmadan payına düşeni alır ve ilk kez politik mesajlarla anılır. Bu durum onun politik anlamda tartışılmasına neden olur. Tarkan bu konuda kutuplaşan medyadan da payına düşeni alır ve bir kısım medyada tukakalanmaya başlar. İşin en ilginci ise radyolarda şarkıları hep bir numara olan Tarkan’ın 2017 yılından sonra şarkılarının radyolarda bir numara olamamasıdır.

Tarkan aslında bir doğa aktivisti ve eğitim, kadın hakları, doğa, evsiz çocuklara yönelik duygu ve düşüncelerini sosyal medyadan paylaşan duyarlı bir sanatçı, ama bu sosyal medya paylaşımlarını farklı yorumlayanların da onun politize görünmesine neden olduğun altını çizmek gerekir.

Tarkan 2024 yılında “Kuantum 51” adlı dijital albümünü yayınlar. Albümünde on iki şarkı seslendiren Tarkan özellikle “Müteşekkir” ve “Şerbetli” adlı şarkılarıyla o eski özlenen Tarkan’ı bir kez daha müziksevere sunar. Bu iki şarkı albümün ilk öne çıkan iki şarkısı olur.

Tarkan’ın müzikal kariyeri başarılarla doludur. Hepsi de haklı başarılardır. Onun müzikal başarısının yanında hiç kimsenin yapamadığı bir de pazarlama başarısı vardır. O bir dünya starı gibi görünmez ve ulaşılmaz olmayı tercih ederek gerçek bir star gibi yaşamıştır. Bu görünmezlik onun medyada ve müzik kamuoyunda tükenmesini önlemiş ve her daim özlenen star olmasını sağlamıştır. Bu ona kariyerinde özellikle ekonomik anlamda çok büyük bir avantaj sağlamıştır. Bu özelliği sayesinde diğer starlar beş lira kazanırken o on lira kazanmıştır. Büyüyen marka değeri ona yüksek fiyatla kendisini pazarlamasını sağlamıştır. Bunu Türkiye’de son otuz yılda hiçbir sanatçı başaramamıştır.

Tarkan’ın kariyerinde attığı bir diğer önemli adım da kendi yapım şirketini kurması olmuştur. 1997 yılında kendi şirketi Hitt Müziği kurdu. Bu onu hem yapımcı hem de organizasyonlarının patronu yaptı. Çok akıllıca bir yöntemdi. Aynı yöntemi geçmişte ustaları Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur da yapmıştı. Onlar da kısa sürede kendi plak şirketlerini kurmuş ve kendilerinin patronu olmuştu.

Özetle Tarkan özellikle pazarlama ve tanıtım stratejisi ve repertuvar seçme özelliği çok yakından incelenmesi gereken bir başarı hikâyesidir. Avrupa’da çok büyük bir başarı elde edemese ve dünya starlar liginde üst sıralarda yer alamasa da Türkiye’de 1980’den sonra dünyada en başarılı olan yorumcu olmuştur. O yirminci yüzyılın sonlarının ve yirmi birinci yüzyılın megastarı olarak müzik tarihinde yerini almış, starlık mertebesini hak etmiştir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 17 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Michael Kuyucu
Michael Kuyucu
Prof. Dr. Michael Kuyucu – Akademisyen, müzik eleştirmeni, radyo programcısı ve köşe yazarı olan Michael (Mihalis) Kuyucu aslen Yunan asıllı bir Türk'tür. İstanbul Üniversitesi İngiliz ana bilim dalında lisans eğitimi gördü. Yeditepe Üniversitesi Pazarlama ana bilim dalında yüksek lisans yaptı. Marmara Üniversitesi, Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği ana bilim dalından doktor unvanını aldı. 2017 yılında iletişim uygulamaları alanında çalışmalarıyla doçent oldu. Halen çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Müziğe olan ilgisi sebebiyle Melih Kibar’ın Klavyeli Çalgılar Okulu’na gitti. Çağdaş Müzik Merkezi’nde Timur Selçuk’un solfej -armoni ve orkestrasyon sınıflarında iki yıl üst seviyede armoni eğitimi gördü. Bir yıl Kurtalan Expres’in fenomen bas virtüözü Ahmet Güvenç’ten caz armonisi eğitimi aldı. Öte yandan medya ve iletişim alanında çalıştı. 1994’ten bu yana hiç ara vermeden radyoculuk yaptı. Alem Fm, Süper Fm, Radyo Mega, Number One Türk, Number One TV, TRT FM, TRT Müzik, CRI Türk, RS Fm gibi pek çok ulusal çapta yayın yapan radyo ve televizyon kanallarında program hazırladı. Başlıca eserleri: “Pop İnfilakı” (2005), “Türkiye’nin Eurovision Serüveni” (2005), “Sürgün Gibi Masallarda İlhan İrem’in Hayatı” (2008), “Türkiye’de Medya Ekonomisi” (2012)

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Tarkan – Doğru pazarlama, doğru müzik ve yeteneğin buluşması

O Türkiye’nin ve yirminci yüzyılın son pop starı. Yetenek, şans, pazarlama ve çalışkanlığın bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir marka… Michael Kuyucu yazdı.

Doksanlı yıllarda medyada yaşanan renklilik, özel radyo ve televizyon kanallarının TRT tekelini kırarak yayına başlaması ve Türk pop müziğindeki patlama pek çok popçu gibi Tarkan için de önemli bir fırsat oldu.

Ardı ardına pop müzik albümleri yayınlanıyor, müzik endüstrisinde adeta bir popçu patlaması yaşanıyordu.

O dönemler özellikle İ.T.Ü. Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan ya da orada öğrenci olanlar Türk pop müziğinde bir devrim yarattı. Bunlara bir de alaylı şarkıcılar eklenince pop müzik yetmişli yıllardan sonra ikinci altın dönemini yaşadı.

Ardı ardına yayınlanan albümler ve ardı ardına çıkan hitler. Bir yandan İTÜ’de eğitim alanlar, bir yandan alaylılar, diğer yandan da Sezen Aksu okulundan mezun olanlar, yani Sezen Aksu’nun desteği ile albüm yapanlar. Bunlara Garo Mafyan’ın piyasaya kazandırdığı solistleri de eklemeden geçemeyiz. Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak, Levent Yüksel ve niceleri Sezen Aksu okulunun temsilcileri oldu. Öte yandan Yonca Evcimik, Ozan Orhon, Tayfun, Bendeniz, Of Aman Nalan gibi isimler de Garo Mafyan’ın prodüktörlüğünde lanse edilen isimler oldu.

Doksanlı yıllardaki starlık yarışı

Doksanlı yıllarda Ozan Orhon ve Tayfun (Duygulu) starlık yarışında öndeydi. İlk albümleri yayınlandığında bu iki solist Türk popunun starlık şampiyonluğunda en favori isimlerdi. Bu süreçte bir genç daha müzik dünyasına giriş yapmaya hazırlanıyordu. Bu gencin parası yoktu. Ona destek olacak öyle büyük bir ekibi de yoktu. Gençte ve o dönem pek de tecrübesi olmayan bir menajer olan Alpay Aydın ile yola çıkıyordu.

Rivayete göre albümünü hazırlayacak bir aranjörü dahi olmayan bu genç adam, yine o dönem kimse tarafından tanınmayan bir genç aranjörle Ozan Çolakoğlu ile bir araya geliyordu. Bu aranjörle bir dolmuşta tanışın Alpay Aydın ve ondan Tarkan’ın albümünü hazırlaması rica eder.

Albümün adı “Yine Sensiz” olur. Albümde Tarkan genç hafif bir Apaçi görünümle karşımıza çıkar ve “Kıl Oldum” adlı şarkıyla dikkatleri çeker. Albümün repertuvarı fena değildir, ama gerek soundu ile gerekse repertuvarı ile vasatın bir tık üstü bir albüm olur.

İstanbul Plak tarafından yayınlanan “Yine Sensiz” albümü 800 bin adet satar. Bu güzel bir başarıdır, ama starlık mertebesinde herkes hâlâ Ozan Orhon ve Tayfun’u favori göstermektedir.

Tarkan ilk albümü “Yine Sensiz”i 1992 yılında yayınlar. Elde edilen başarı hem plakçısının dikkatini çeker hem de Sezen Aksu’nun. O dönem herkese yardım eden ve adeta herkesin kurtarıcısı konumunda olan Sezen Aksu, Tarkan ile de ilgilenme kararı alır ve Tarkan’a çok müthiş bir beste verir. Bestenin adı “Hepsi Senin mi?”dir. Yani “Oynama şıkıdım şıkıdım, kız hepsi senin mi?” diyen şarkı.

Bu şarkı Tarkan’a Hızır gibi yetişir ve daha derli toplu bir sound ve iddialı şarkılar içeren “Aacayipsin” müzik marketlere sunulur. Albümde Sezen Aksu’nun yanı sıra Ümit Sayın, Yıldız Tilbe’nin de besteleri yer alır.

Albüm 2 milyon 300 bin adet satarak Tarkan’ı zirveye yerleştirir. Tarkan bu başarı ile Tayfun ve Ozan Orhon’u erkek pop star koltuğundan indirir ve bu koltuğa oturur. Bu koltuk 1994 yılından sonra Takan’a yapışır ve Tarkan popstarlıktan megastarlığa olan yolculuğuna çıkar.

Starlık yolunda en önemli viraj

“Hepsi Senin mi” şarkısı Türkiye’de olduğu kadar pek çok ülkede beğenilir ve farklı dillerde yorumlanır. Yunanistan’dan Rusya’ya pek çok ülkede hit olmayı başaran “Hepsi Senin mi”, aynı zamanda Türkiye’nin uzun yıllar sonra yurt dışına ihraç ettiği ilk Türk bestesi olur.

Ve artık o bir megastar

İkinci albümünün getirdiği başarı ile çok büyük bir Türkiye turnesine çıkan Tarkan starlığını sağlamlaştırır. 1997 yılında üçüncü albümü “Ölürüm Sana”yı yayınlar. “Ölürüm Sana” da iyi bir albüm olur ve Tarkan üçte üç yapar.

Albüme yine Sezen Aksu’nun eli değmiştir. Sezen Aksu bu albümü için Tarkan’a “Şımarık” adlı bestesini verir. Bu beste de ortalığı yıkar. Tarkan artık zirvenin tek başına sahibi olur. Tarkan’ın “Şımarık” adlı bu şarkısı dünyada da dikkatleri çeker ve bir kez daha Tarkan’ın bir şarkısı yurt dışında hit olur. Öylesine büyük bir hit olur ki şarkı ilk kez Tarkan’ı Billboard listelerine de sokar.

Uzun zaman sonra ilk kez bir Türk sanatçı billboard listelerine girmiştir. Başarı büyük başarıdır. Bu başarı aynı zamanda bir beklentiyi de getirir. Bu beklentinin adı Avrupa’dır. Tarkan, Türkiye’de megastar olmuştur, şarkıları yurt dışında da dikkat çekmiştir, sıra Avrupa’ya gelmiştir. Herkes Tarkan’ın yurt dışına açılmasını bekler.  Bunu Tarkan da ister.

Hazırlıklara başlanır. Yurt dışından prodüktörlerle görüşmeler, toplantılar ve yurt dışına yönelik stratejilerle geçen günler başlar.

İlk yurt dışı serüveni

Dönemin en büyük müzik şirketlerinden biri olan Polygram Fransa ile anlaşma imzalayan Tarkan, yurt dışı serüvenine başlar. Önce Tarkan’ın “Ölürüm Sana” adlı albümü Tarkan adıyla yurt dışında piyasaya sunulur. Sonrasında Avrupa konserleri başlar. Bu Tarkan’ın birinci dünyaya açılma serüvenidir.

İlk serüven kötü geçmez, ama öyle çok büyük bir ses de getirmez. Tarkan bu süreçte yurt dışıyla epey zaman geçirir ve Türkiye pazarından uzak kalır. 1997 yılından 2001 yılına kadar Türkiye’de bir albüm yayınlamaz. 2001 yılında ise “Karma” adlı albümünü yayınlar. Bu albüm Tarkan’ın dördüncü albümü olur. “Karma” çok sağlam bir albümdür. İçinde pop ve rock öğeler taşıyan albümün besteleri de çok iyidir. Albüm önceki Tarkan albümlerinden daha çok hit çıkartır. “Ay”, “Kuzu Kuzu”, “Gitti Gideli”, “Hüp”, “Yandım”, “O’na Sor”, “Sen Başkasın”, “Her Nerdeysen” albümün öne çıkan şarkıları olur.

Tarkan bu albümüyle Türkiye’deki megastarlığını bir kez daha perçinler. “Karma” albümü 2 milyonu aşan tirajıyla hem Tarkan’ın hem de Türk pop müziğinin 2000’li yıllarda en çok satış yapan albümü olmayı başarır.

En çok hit çıkaran albümü

“Karma” albümünde Tarkan’ın kariyerinde göze batan önemli bir şey Sezen Aksu’dan destek almaması olur.  Bu albümde Sezen Aksu’dan beste yoktur. Ne kadar doğru olduğu tartışma konusu, ama basında Tarkan’ın Sezen Aksu ile arasının açıldığına dair haberler yer alır.

Tarkan “Karma” albümünde o dönem hit beste yarışında Sezen’in en büyük rakibi olan Nazan Öncel’e yönelir ve ondan “Hüp” ve “Her Nerdeysen” adlı besteleri alır. “Hüp” büyük bir hit olur. Tarkan bu konuda şanslıdır. Sezen Aksu’nun en formda olduğu dönemde iki hit beste aldıktan sonra Nazan Öncel’in de en formda olduğu dönemde ondan besteler almaya başlar. “Hüp” öylesine başarılı olur ki şarkı Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapımcılığını üstlendiği Türkiye tanıtım filminde kullanılır.

Tarkan bu başarıdan sonra Türk Milli Takım’ının 2002 yılında katıldığı Dünya Kupası finalinin resmi şarkısını hazırlar. Bu şarkı öylesine büyük bir başarı yakalar ki, o günden sonra onlarca milli takım şarkısı yapılsa da tribünlerde hâlâ Tarkan’ın milli takım şarkısı söylenecektir.

Bu kez Nazan Öncel şarkısı ile zirvede

Tarkan, Türkiye’de çok büyük başarılar elde etmeye 2000’li yıllarda da devam eder. 2003 yılında beşinci albümü olan “Dudu”yu yayınlar. Bu bir albümden çok bir EP özelliği taşır. Çünkü normal bir albümden daha az sayıda şarkı içerir. Bu albümde de iki Nazan Öncel bestesi yer alır. “Dudu” ve “Bu Şarkılar da Olmasa” albümde yıldızı parlayan Nazan Öncel şarkıları olur. Böylece Tarkan hem Sezen Aksu’nun hem de Nazan Öncel’in besteci olarak en formda olduğu dönemde beste alarak çok ciddi bir rekabetçi avantaj elde eder. O dönemlerde Sezen ile Nazan besteleri hit olma yolunda sağlam bir kapışma içindeydi. Bundan en iyi faydalanan isim ise Tarkan olmuştur.

“Dudu” çok başarılı olur. Bu şarkı da yurt dışında farklı dillerde yayınlanır. Bu başarıyla Tarkan Türkiye’de beşte beş yapmayı başarır. O dönem korsan cd’ler peynir ekmek gibi satarken bandrollü albüm satışlarında çok ciddi düşüşler yaşansa da Tarkan bundan en az etkilenen yorumcu olur ve “Dudu”yla bir buçuk milyonluk bir satış yakalar. “Dudu” şarkısı aynı zamanda Rusya’da da yılın şarkısı seçilir.

İkinci dünyaya açılma teşebbüsü

Tarkan’ın Türkiye’de işleri tıkır tıkır gitmektedir, ama onun aklı dünyaya açılma projesindedir. 2003 yılında TRT Tarkan’a bunun için bir fırsat sunar ve Türkiye’yi Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil etmesini ister, ama Tarkan bu teklifi reddeder. Tarkan’dan sonra Sertab Erener’e götürülür teklif. O da kabul eder ve Türkiye’ye ilk ve tek Eurovision birinciliğini getirir.

Tarkan’ın dünyaya açılma hedefinde işler pek iyi gitmemiştir. Bu kez bir İngilizce albümle dünyaya açılmak ister ve 2006 yılında “Come Closer” adlı tamamı İngilizce şarkılardan oluşan bir albümle dünya müzik pazarına girmek ister. Bu göreceli bir yorum olabilir, ama albüm istenen etkiyi getirmez. Yurt dışında konserler verse de Tarkan’ın ikinci dünyaya açılma projesi hayal kırıklığı yaratır. Takibinde de yurt dışı hayallerini bir kez daha erteler.

Tarkan, Türkiye pazarına yönelir. 2008 yılında “Metamorfoz” adlı albümü yayınlar. Dürüst olmak gerekirse bu albüm Tarkan’ın önceki albümlerine göre daha az hit içerir. Hem müzikal hem de sound olarak daha zor bir albüm olan “Metamorfoz” önceki albümler kadar olmasa da başarı getirir. Biraz daha elektronik tınılar içeren bu albüm Tarkan için bir deneysel albüm niteliği taşısa da dinleyici onun Akdeniz kokusuna alıştığı için tirajlarda başarılı olsa da gönüllerde pek başarılı olmaz.

2010 yılında sekizinci albümü “Adımı Kalbine Yaz”ı yayınlayan Tarkan önceki albümünde terk ettiği Akdeniz tınısına geri döner ve çok büyük bir başarı yakalar. Albüm cd satışlarının yerlerde sürünmeye başladığı bir dönemde 500 bin adetlik bir tiraj yakalar. “Adımı Kalbine Yaz” albümünde albüme adını veren şarkı ve Aysel Gürel’in hayatta iken yazdığı son şarkı sözü olan “Sevdanın Son Vuruşu” müthiş ses getirir. Tarkan yine listelerin birinci sırasına abone olur. Bu iki şarkı gerek içerdiği duygu gerek sözleri gerekse düzenleme ve beste yapısı ile Tarkan’ın ilk dönemlerinde yayınladığı hitler gibidir. Özellikle “Sevdanın Son Vuruşu” senfonik introsu mükemmel şarkı sözü ve beste uyumu ile gönüllerde farklı bir yer bulur.

Tarkan doksanlı yıllarda starlık basamaklarını tırmanırken bir TV kanalı için konser verir. Bu konserin en büyük özelliği ise repertuvarıdır. Tarkan bu konserde alaturka şarkılar seslendirir. Program çok ses getirir, herkes Tarkan’ın Türk müziği bestelerini de çok başarılı yorumladığı konusunda birleşir ve bu kayıtlar elden ele internette dolaşır. Tarkan’a bir Türk müziği yapmasına yönelik baskılara bile neden olur, ancak Tarkan gerek Türkiye’deki pop müzik kariyerinde gerekse yurt dışı mücadelesinde yoğun bir mesai harcadığı için bir türlü o albümü yayınlayamaz.

Tarihler 2016 yılını gösterdiğinde “Ahde Vefa” adında bir albüm yayınlar. İşte bu albüm, o beklenen albümdür. Albümde on üç tane Türk müziği klasiği yer alır. Bu albüm Tarkan’ın olgunluk albümü olur. Yıllardır ondan beklenen bu proje ses getirir ve müziksever Tarkan’ın albümünü sahiplenir. “Ahde Vefa” başarılı olur tüm zamanlarda dinlenecek bir klasik albüm olarak müzik tarihine geçer.

Türk müziği albümünün yayınlamasından bir yıl sonra “10” adlı albümü yayınlayan Tarkan yine ses getiren bir albüme imza atar, ama bu albüm küçük de olsa bir duraklama döneminin de başlangıcı olur. Sanatçının onuncu albümü olduğu için “10” adını alan albümde güzel şarkılar vardır, ama ne bir “Dudu” ne bir “Şımarık” ne bir “Kış Güneşi” ne de diğer Tarkan hitleri içeren bir albüm olur.

Ara ara teklilere de imza atan Tarkan “Cuppa”,  “Yap Bir Güzellik”, “Son Durak” ve “Geççek” adlı teklileri ile ses getirir. Özellikle “Geççek” adlı şarkısında geçen bazı sözler ve göndermeler nedeniyle şarkıya siyasi bir anlam yüklenir ve Tarkan kutuplaşmanın yoğun olduğu bir Türkiye ortamında politik anlamda da tartışılmaya başlanır. Uzun yıllar apolitik görüşü ile dikkatleri çeken Tarkan bu dönemde kutuplaşmadan payına düşeni alır ve ilk kez politik mesajlarla anılır. Bu durum onun politik anlamda tartışılmasına neden olur. Tarkan bu konuda kutuplaşan medyadan da payına düşeni alır ve bir kısım medyada tukakalanmaya başlar. İşin en ilginci ise radyolarda şarkıları hep bir numara olan Tarkan’ın 2017 yılından sonra şarkılarının radyolarda bir numara olamamasıdır.

Tarkan aslında bir doğa aktivisti ve eğitim, kadın hakları, doğa, evsiz çocuklara yönelik duygu ve düşüncelerini sosyal medyadan paylaşan duyarlı bir sanatçı, ama bu sosyal medya paylaşımlarını farklı yorumlayanların da onun politize görünmesine neden olduğun altını çizmek gerekir.

Tarkan 2024 yılında “Kuantum 51” adlı dijital albümünü yayınlar. Albümünde on iki şarkı seslendiren Tarkan özellikle “Müteşekkir” ve “Şerbetli” adlı şarkılarıyla o eski özlenen Tarkan’ı bir kez daha müziksevere sunar. Bu iki şarkı albümün ilk öne çıkan iki şarkısı olur.

Tarkan’ın müzikal kariyeri başarılarla doludur. Hepsi de haklı başarılardır. Onun müzikal başarısının yanında hiç kimsenin yapamadığı bir de pazarlama başarısı vardır. O bir dünya starı gibi görünmez ve ulaşılmaz olmayı tercih ederek gerçek bir star gibi yaşamıştır. Bu görünmezlik onun medyada ve müzik kamuoyunda tükenmesini önlemiş ve her daim özlenen star olmasını sağlamıştır. Bu ona kariyerinde özellikle ekonomik anlamda çok büyük bir avantaj sağlamıştır. Bu özelliği sayesinde diğer starlar beş lira kazanırken o on lira kazanmıştır. Büyüyen marka değeri ona yüksek fiyatla kendisini pazarlamasını sağlamıştır. Bunu Türkiye’de son otuz yılda hiçbir sanatçı başaramamıştır.

Tarkan’ın kariyerinde attığı bir diğer önemli adım da kendi yapım şirketini kurması olmuştur. 1997 yılında kendi şirketi Hitt Müziği kurdu. Bu onu hem yapımcı hem de organizasyonlarının patronu yaptı. Çok akıllıca bir yöntemdi. Aynı yöntemi geçmişte ustaları Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur da yapmıştı. Onlar da kısa sürede kendi plak şirketlerini kurmuş ve kendilerinin patronu olmuştu.

Özetle Tarkan özellikle pazarlama ve tanıtım stratejisi ve repertuvar seçme özelliği çok yakından incelenmesi gereken bir başarı hikâyesidir. Avrupa’da çok büyük bir başarı elde edemese ve dünya starlar liginde üst sıralarda yer alamasa da Türkiye’de 1980’den sonra dünyada en başarılı olan yorumcu olmuştur. O yirminci yüzyılın sonlarının ve yirmi birinci yüzyılın megastarı olarak müzik tarihinde yerini almış, starlık mertebesini hak etmiştir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 17 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Michael Kuyucu
Michael Kuyucu
Prof. Dr. Michael Kuyucu – Akademisyen, müzik eleştirmeni, radyo programcısı ve köşe yazarı olan Michael (Mihalis) Kuyucu aslen Yunan asıllı bir Türk'tür. İstanbul Üniversitesi İngiliz ana bilim dalında lisans eğitimi gördü. Yeditepe Üniversitesi Pazarlama ana bilim dalında yüksek lisans yaptı. Marmara Üniversitesi, Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği ana bilim dalından doktor unvanını aldı. 2017 yılında iletişim uygulamaları alanında çalışmalarıyla doçent oldu. Halen çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Müziğe olan ilgisi sebebiyle Melih Kibar’ın Klavyeli Çalgılar Okulu’na gitti. Çağdaş Müzik Merkezi’nde Timur Selçuk’un solfej -armoni ve orkestrasyon sınıflarında iki yıl üst seviyede armoni eğitimi gördü. Bir yıl Kurtalan Expres’in fenomen bas virtüözü Ahmet Güvenç’ten caz armonisi eğitimi aldı. Öte yandan medya ve iletişim alanında çalıştı. 1994’ten bu yana hiç ara vermeden radyoculuk yaptı. Alem Fm, Süper Fm, Radyo Mega, Number One Türk, Number One TV, TRT FM, TRT Müzik, CRI Türk, RS Fm gibi pek çok ulusal çapta yayın yapan radyo ve televizyon kanallarında program hazırladı. Başlıca eserleri: “Pop İnfilakı” (2005), “Türkiye’nin Eurovision Serüveni” (2005), “Sürgün Gibi Masallarda İlhan İrem’in Hayatı” (2008), “Türkiye’de Medya Ekonomisi” (2012)

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x