Her şey köyden kente göçle başladı desek, konuyu Taş Devri’ne kadar uzatmış olmayız. Ancak tartışma, arabeskin şehir hayatına adapte olan yeni kentlilerin müziği olarak öne çıkması ve bir zümre tarafından sanat seviyesi düşük, yoz bir tür olarak yaftalanmasında düğümlenmişti. Çoğu zaman “dolmuş müziği,” “varoş melodisi” gibi tanımlarla ötekileştirilse de, arabesk, kabul edelim ya da etmeyelim, kökten bir sosyal gerçeklikti. Yeni kentlilerin acılarına, hayal kırıklıklarına ve özlemlerine tercüman oldu.
Bu müziğe zaman zaman entelektüel dokunuşlar da yapıldı. Örneğin, 1979 tarihli Ersen ve Dadaşlar albümü Hatamızı Bilmeden Çekiyoruz, “Arabesk Rock” alt başlığıyla farklı bir deneyimdi. Şovmen Beyaz’ın arabesk rap sanatçılarıyla çektiği parodi klipler ya da Murathan Mungan’ın Müslüm Gürses için yazdığı şarkı sözleri gibi örnekler, arabeski ötekileştirme yerine anlamaya çalışmanın da mümkün olduğunu gösterdi.
Arabesk bir noktada sadece müzik türü olmaktan çıkarak, toplumsal dönüşümlerin bir sembolü haline geldi. 1980’lerde şehirlere göçen, yeni kent düzenine adapte olmaya çalışan milyonlarca insanın hikâyesini dile getirdi. Ancak bu, arabeskin yolculuğunun yalnızca başlangıcıydı. “Bir devir kapandı,” dediğimizde yanıldık. Arabesk, kuşaktan kuşağa evrilerek varlığını sürdürmeyi başardı. Kimin aklına gelirdi ki bu müzik, bugün Z Kuşağı’nın gönlünü fethederek yeniden gündemde olacak?
Arabeskin yükselişi ve modern bağlantılar
Arabeskin bugünkü yükselişi üzerine yapılan araştırmalar çarpıcı sonuçlar sunuyor. İnternet üzerinde müzik yayınlayan platformlardan birinin açıkladığı verilere göre, arabesk dinleme oranları son üç yılda dörde katlanmış durumda. 2022 verilerine göre, bu müziği dinleyenlerin en büyük kitlesini %46 oranıyla Z Kuşağı oluşturuyor. Arabesk dinlemelerin %84’ü Türkiye’deki kullanıcılara ait.[1]
Bu istatistikler, arabeskin sadece geçmişin nostaljisi olmadığını, bugünün genç nesline de hitap ettiğini açıkça gösteriyor. Arabeskin bu kadar geniş bir kitleye hitap edebilmesinin sırrı, onun evrim geçirme yeteneğinde saklı. Müslüm Gürses’in klasik eserleriyle Nilüfer gibi pop sanatçılarının aynı listelerde yer alması, bu türün çok yönlülüğüne dair önemli bir ipucu. Ayrıca Ezhel ve Murda gibi rap sanatçılarının eserlerinde arabesk ezgilerin ve sözlerin belirgin etkileri, bu türün yalnızca geçmişte kalmadığını, bugünün müzik trendlerine de damga vurduğunu kanıtlıyor.
Arabeskin bu dönüşüm gücü, farklı müzik türleriyle harmanlanabilmesinden kaynaklanıyor. Rap, pop ve hatta elektronik müzik gibi farklı türlerle birleşerek, yeni nesillerin duygusal ihtiyaçlarına cevap verebiliyor. TikTok ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında arabesk temalı videoların popülerleşmesi, bu türün gençler arasında yaygın bir anlatım aracı haline geldiğini gösteriyor.
Duygusal bir bağ
Z Kuşağı’nın kendini ifade etme şekli önceki kuşaklardan oldukça farklı. Bu kuşağın bireyselliğe olan vurgusu, toplumsal meseleler karşısındaki karamsarlığı ve hızla değişen dünyaya ayak uydurma çabası, onları benzersiz kılıyor. Arabesk, bu kuşağın duygusal yapısına cuk oturuyor. Kimi zaman isyanı, kimi zaman çaresizliği dile getiriyor, ancak her zaman duygusal bir derinlik sunuyor.
Bu jenerasyonun arabeske olan ilgisinin altında yatan en büyük nedenlerden biri, türün hislere ve hayata dair keskin bir ifade biçimi sunmasıdır. Z Kuşağı, ekonomik belirsizlikler, sosyal çatışmalar ve kimlik arayışları gibi sorunlarla boğuşurken, arabeskin güçlü duygusal diliyle kendini buluyor. Özellikle pandeminin getirdiği sosyal izolasyon, bu türün gençler arasında yeniden popülerleşmesinin nedenlerinden biri oldu.
Müzikal bir dönüşüm: Arabesk ve rap
Arabeskin Z Kuşağı ile kurduğu bağın bir diğer önemli yönü, rap müzik ile olan simbiyotik ilişkisidir. Rap, geçmişte toplumsal eleştiriyi ve bireysel sıkıntıları dile getirmenin bir yolu olarak görülüyordu. Ancak günümüzde rap, arabeskle harmanlanarak çok daha duygusal ve yoğun bir forma büründü. Bu form, genç kuşağın duygularını hızlı, çarpıcı ve etkileyici bir şekilde ifade etmesine olanak tanıyor.
Arabesk-rap türü, yalnızca müzikal bir yenilik değil, aynı zamanda gençlerin duygusal yüklerini hafifletme aracıdır. Ezhel, Murda, Heijan gibi isimler, bu türü yeniden tanımlayarak modern bir boyut kazandırdı. Ancak bu durum aynı zamanda tartışmaları da beraberinde getirdi. Şiddet, uyuşturucu ve isyan temalarının ön plana çıkması, türün etik sınırlarını sorgulatan bir gelişme oldu.
Arabesk ve sosyolojik boyut
Arabesk, yalnızca bireysel duyguları yansıtan bir tür değil; aynı zamanda toplumsal meselelerin bir aynasıdır. 1980’lerde arabesk, şehirleşmenin getirdiği sorunlara bir tepki olarak yükseldi. Bugün ise ekonomik belirsizlikler, sosyal uyum sorunları ve kimlik arayışı gibi modern meseleler, arabeskle birlikte yeniden yorumlanıyor.
Bu bağlamda, Z Kuşağı’nın kaderci ve karamsar bir bakış açısına yönelmesi, arabeskin kader temalarıyla buluşmasını kolaylaştırıyor. Sosyal medyada bu kuşağın arabeske olan ilgisini incelemek, toplumun genel ruh hali hakkında da ipuçları veriyor. Arabesk şarkılar eşliğinde yapılan TikTok videoları ya da viral olan melodiler, gençlerin bireysel duygularını toplumsal bir bağlama oturtma çabalarını yansıtıyor.
Arabeskin yeniden yükselişi: Film ve diziler
Son yıllarda arabesk temalı filmler ve diziler, bu türün popülerliğini artırdı. Müslüm, Bergen ve Dilberay gibi biyografik filmler, arabesk müziğin hem geçmişine hem de modern dönemine ışık tuttu.
Ayrıca Çukur ve Camdaki Kız gibi diziler, arabesk ezgileri dramatik hikâyelerin bir parçası haline getirdi. Bu yapımlar, yalnızca arabesk dinleyenleri değil, genel izleyici kitlesini de etkiledi.
Arabeskin modern medyada yeniden keşfedilmesi, bu müzik türüne olan ilgiyi daha da artırdı. Ancak bu sadece bir nostalji dalgası değil; aynı zamanda bu türün kendini yeniden icat etme becerisinin bir göstergesi.
Sonuç: Arabesk, Z Kuşağı’nın aynası mı?
Arabesk, bugün sadece bir müzik türü olmaktan öteye geçerek, bir neslin duygusal aynası haline geldi. Z Kuşağı, bu müzik türü aracılığıyla duygularını ifade ediyor, acılarını dile getiriyor ve toplumsal eleştirisini yapıyor.
Ancak burada önemli bir nokta var: Arabesk yalnızca Z Kuşağı’na hitap eden bir müzik türü değil. Bugünün gençliği, arabeskin derin duygusal anlatısını kendi sorunlarını dile getirmek için kullanıyor. Bunun yanı sıra, arabeskin evrensel temaları, her yaştan dinleyiciyi kendine çekmeye devam ediyor.
Bu bağlamda, arabesk müziğin gelecekte nasıl bir evrim geçireceği büyük bir merak konusu. Ancak şimdiden bir gerçek var: Arabesk, kuşaklar arası bir köprü olmayı başarıyor ve duygusal bir ifade biçimi olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 17 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.
[1] Arabesk Müziği En Çok Z Kuşağı Dinliyor! Ve Z Kuşağı Arabesk ile Kendini İfade Ediyor – Özel Moodist Hastanesi