Yeni yıl ve benlik versiyonlarımız

Sizlere yıl biterken kendi iç dünyamızın bir yılını değerlendirmeyi öneriyorum. Acaba bu yıl iç dünyamızda neler oldu? Hangi dönemeçlerden geçtik? Ruhumuzun hangi odaları sessizce yeniden düzenlendi? Prof. Dr. Aslıhan Dönmez yazdı.

Çoğumuzun her yılın sonunda yaptığı bir alışkanlık vardır: geride bıraktığımız yılı gözden geçirmek. Kimlerle tanıştık, ne öğrendik, hangi kararlar doğruydu, hangileri yanlış… Yıl sonu değerlendirmeleri çoğu zaman dışsal göstergelerle yapılır; takvimdeki ilerlemeye, işlere, kazancımıza odaklanırız.

Ama bu sene ben sizlere yıl sonu incelemesini farklı bir yerden yapmayı öneriyorum: kendi iç dünyamızın bir yılını değerlendirmeyi. Acaba bu yıl iç dünyamızda neler oldu? Hangi dönemeçlerden geçtik? Ruhumuzun hangi odaları sessizce yeniden düzenlendi? Çünkü bazen dışarıdan bakınca sakin görünen bir yıl, kişinin iç dünyasında büyük bir dönüşüme karşılık gelebilir. Ve biz genellikle bu içsel hikâyeyi atlarız.

Oysa insan zihni ve ruhu, sabit kalmak ile değişmek arasındaki gelgitlerle çalışır. Nörobilim bize bunun nörobiyolojik bir gerçek olduğunu söyler: Beyin, güvenli olanı korumak ister; enerjiyi daha az harcayan tanıdık yolları tercih eder. Ama aynı beyin, öğrenme, uyum sağlama ve gelişme kapasitesi sayesinde sürekli yeni bağlantılar kurar, eski izleri siler, yenilerini açar. Bir yanımız “hiç değişmesin” derken, diğer yanımız “böyle kalırsam büyüyemem” diye itiraz eder.

Benlik versiyonları

Bu yıl boyunca hepimiz, bu iki sesin arasında, farkında olarak ya da olmayarak kendi hizamızı bulmaya çalıştık. Kimimiz aynı kaldık. Kimimiz zorunlu kaldığımız için değiştik. Kimimiz de cesaret edip iç dünyamızda bir devrim yarattık.

Ben bu ruhsal değişim sürecini yıllardır bir benzetmeyle anlatmayı seviyorum: Benlik versiyonları. Tıpkı telefonlarımızın ya da bilgisayarlarımızın düzenli aralıklarla aldığı güncellemeler gibi… Her yeni versiyon, o dönemin ihtiyaçlarına göre şekillenir. Bazı özellikler artık işe yaramadığı için silinir, bazı işlevler güçlendirilir, bazı hatalar düzeltilir. Üstelik tüm bu güncellemeler görünmezdir; cihazı elinize aldığınızda hâlâ aynıymış gibi görünür, ama aslında içeride çok şey değişmiştir.

Bizim de ruhumuz böyle çalışır. Dışarıdan bakınca “aynı insan” sanılabiliriz; oysa içimizde, bu yılın sessiz güncellemeleri birikir durur. Belki sabrımızın sınırını öğrendik, belki hayal kırıklığına dayanma kapasitemiz arttı, belki daha net konuşmayı öğrendik, belki de hiç hesaplamadığımız bir kırılma bizi yeniden düzenledi.

Bu yazı, işte tam da o görünmez güncellemelere bakmak için bir davet.
Bu yılın içinde kimdiniz, şimdi kime dönüştünüz — gelin beraber düşünelim.

Ruhumuzun güncellemeleri ve insanın çelişkisi

İnsanın ruhu dinamiktir; hayatla kurduğu ilişki içinde sürekli şekil değiştirir, başkalaşır, evrilir. Belki dışarıdan görünmez, ama içeride her gün minik bir hareket vardır. Çünkü ruhumuzun üç temel alanı — ihtiyaçlarımız, ilişkilerimiz ve anlam arayışımız — hayatın dinamiklerine ve bize sunduklarına göre güncellenir.

İhtiyaçlarımız değişir; çocukken güven, gençken özgürlük, yetişkinlikte istikrar, olgunlukta huzur ararız.
İlişkilerimiz değişir; bağ kurma biçimimiz, kendimizi savunma şeklimiz, kırıldığımız yerler ve sınırlarımız dönüşür.
Anlam arayışımız değişir; öncelikler değişir, yeni değerler gelişir, beklentiler sadeleşir.

Her değişiklik bir güncellemedir — kimi sessiz, kimi sarsıcı, kimi fark edilmeden gerçekleşir.

Ama güncellemenin doğasında tuhaf bir çelişki vardır: Hem gerekli hem de ürkütücüdür. İnsanın stabilite ihtiyacı ile değişim arayışı temel çelişkilerinden biridir.

Değişim kişiyi en iyi versiyonunu denemek açısından özgürleştirir. Birçok yeni öğrenme fırsatı yaratır. Kişinin sınırlarını tekrar tanımlamasını, kim olduğunu ve olmak istediğini tekrar adlandırmasını sağlar. Aynı benlikle kalmak, çoğu zaman ruhsal daralmaya neden olur. Değişim ise ruhu genişletir.

Ama değişim beraberinde yabancılaşma, kayıp hissi ve huzursuzluk getirebilir. Değişmek, konfor alanından çıkmak demektir. Bu da güvenlik hissini sarsar. Değişim belirsizlik içerir ve belirsizlik kaygı yaratabilir. Değişim emek gerektirir. Eskinin yıkılması, yeninin inşası için kişi çaba göstermelidir.

Yani ruhumuz bir güncelleme alırken bir yanımız, “Böyle iyiyim, hiç dokunmayalım,” der.
Diğer yanımız, “Ama artık bu versiyon hayatın yükünü taşımıyor,” diye kulağımıza fısıldar.

Evrensel ve gelişimsel güncellemeler

Hayatın bazı dönemlerinde neredeyse hepimiz benzer güncellemeler alırız. Bunlar gelişimsel döngülerin doğal parçasıdır:

  • Ergenlikte kimliğin ilk versiyonu çıkar: “Kimim, nereye aitim?” sorusuyla.
  • 20’li yaşlarda özerklik güncellemesi yapılır: Risk alma, sınanma, kendini deneme ile.
  • 30’lar stabilite güncellemesi getirir: İlişkiler, iş, roller ve sorumluluklar yerine oturur.
  • 40’lar yeniden değerlendirme güncellemesidir: Hayatta bizi biz yapan değerlerimizi netleştirir ve o yönde ilerlemeye başlarız.
  • 50’ler ve sonrası kabulleniş güncellemesidir: Hayat, kendimiz ve diğer insanlar hakkındaki görüşlerimizi edindiğimiz bilgelik, sadelik ve seçicilik çerçevesinde güncelleriz.

Bu evreler, nörobiyolojik ve psikolojik gelişimin ortak ritmidir. Her dönemin kendine özgü “yazılım ihtiyaçları” vardır.

Kişisel güncellemeler

Bir de daha sessiz, daha bireysel olan güncellemeler vardır — çoğu zaman hayatın bize yolladığı misafirlerle birlikte gelirler. Bu misafirler:

  • Beklemediğimiz bir kayıp,
  • Bizi büyüten bir ilişki,
  • Bizi zorlayan bir kırılganlık,
  • Bir hastalık, bir hayal kırıklığı, bir başarı,
  • Yeni bir şehir, yeni bir iş, yeni bir cesaret olabilir.

Bu kişisel güncellemeler büyük proje tarafından bize özel tasarlanmıştır. Her biri ruhun bir dosyasını yeniler: sınırlar, beklentiler, bağlanma biçimleri, kendini ifade ediş tarzı, umutlar, korkular, kararlarla ilgili dosyalar.

Bazı güncellemeler dramatiktir; bir dönemi kapatır. Bazıları çok sessizdir; ancak geriye dönüp baktığımızda fark edebiliriz.

Ve her yeni güncelleme, eski bir versiyona veda etmek demektir. Bu yüzden değişmek bazen yas tutturur. Eski benliğimiz konforluydu; bize hizmet etmese bile tanıdıktı. Ama yine de güncelleme gelir, çünkü yaşam bizi çağırır.

Ruhumuz, tıpkı iyi bir yazılım gibi, işlevini sürdürebilmek için durmadan optimize olmak zorundadır. Hayat değiştikçe, biz de değişiriz; değişmezsek, yaşamla uyumumuz bozulur.

Bu yıl iç dünyamızda yaşadığımız güncellemelerin bazıları evrensel, bazıları çok kişiseldi. Bazıları zorunluydu, bazıları gönüllü. Ama hepsi, bugünkü versiyonumuzu oluşturan görünmez satırlara yazıldı.

Kişisel versiyonlarımızın satırlarını keşfetme

Belki de yıl sonu değerlendirmesinin en önemli kısmı, kendimize basit ama derin soruları sormak. Çünkü ruhun güncellemeleri çoğu zaman dışarıdan değil, içeriden duyulur. Ve her sorunun içinde küçük bir ışık yanar; bize bu yıl hangi versiyondan hangi versiyona geçtiğimizi gösteren bir ışık.

Bu yıl boyunca, senin ruhunda neler değişti? Hangi özelliklerin artık sana hizmet etmiyor, hangileri görünmeden güçlendi? Bu değerlendirmeyi yaparken sizlere rehber olmasını ümit ettiğim bazı sorular hazırladım:

  • Bu yıl sana sorulan en zor soru neydi? Hangi konuda en çok zorlandın?
  • “Artık böyle yapmak istemiyorum,” dediğin bir davranış var mıydı?
  • İçinden kendini çıkarabildiğin bir döngün oldu mu?
  • Hangi gereksiz cephelerini kapadın?
  • Hangi gereksiz cepheleri açtın?
  • Hangi ilişkilerin eski versiyonunda kaldığını fark ettin?
  • Bu yıl hangi duygunu daha net tanıdın?
  • Hangi sınırı koyabildin, hangisini koyamadın?
  • Hangi değerini artık daha görünür yaşamak istiyorsun?
  • Benliğinin hangi dosyası “artık geçerliliğini yitirdi” diye uyarı verdi?
  • Bu yılın sonunda sence yeni versiyonuna geçtin mi?

Kendimize verebileceğimiz en büyük armağan

Belki de yılın sonunda kendimize verebileceğimiz en büyük armağan, tamamlanmış olmayı beklemekten vazgeçmektir. Çünkü insan ruhu hiçbir zaman tek bir versiyonda sabit kalmaz; deneyimlerimiz, ilişkilerimiz, kayıplarımız ve umutlarımız sürekli yeni satırlar ekler kendimize. Bazen büyük güncellemeler gelir ve hayatımızın arayüzü değişir. Bazen küçük yamalarla ilerleriz ama her durumda içimizde bir şey sessizce yeniden şekillenir. Kendimizi anlamaya, sınırlarımızı tanımaya, daha iyi bir benliğe doğru adım atmaya çalıştığımız sürece bu yolculuk bitmez.

O yüzden yıl biterken belki de sadece şunu fark etmek yeterli: Hâlâ öğreniyorum, hâlâ dönüşüyorum, hâlâ güncelleniyorum. Belki ekranımızın bir köşesinde hiçbir zaman kaybolmayan o küçük yazı hepimize eşlik ediyordur:
“Version update: in progress… New insights downloading.” (Versiyon güncellemesi: sürüyor… Yeni bilgiler indiriliyor.)

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 31 Aralık 2025’te yayımlanmıştır.

Aslıhan Dönmez
Aslıhan Dönmez
Prof. Dr. Aslıhan Dönmez - Psikiyatri uzmanı ve nörobilim doktoru. Çalışma alanları kaygı bozuklukları, depresyon ve yeme bozuklukları. Uzmanlık alanı Bilişsel Davranışçı Terapi. Halen Boğaziçi Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak dersler veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yeni yıl ve benlik versiyonlarımız

Sizlere yıl biterken kendi iç dünyamızın bir yılını değerlendirmeyi öneriyorum. Acaba bu yıl iç dünyamızda neler oldu? Hangi dönemeçlerden geçtik? Ruhumuzun hangi odaları sessizce yeniden düzenlendi? Prof. Dr. Aslıhan Dönmez yazdı.

Çoğumuzun her yılın sonunda yaptığı bir alışkanlık vardır: geride bıraktığımız yılı gözden geçirmek. Kimlerle tanıştık, ne öğrendik, hangi kararlar doğruydu, hangileri yanlış… Yıl sonu değerlendirmeleri çoğu zaman dışsal göstergelerle yapılır; takvimdeki ilerlemeye, işlere, kazancımıza odaklanırız.

Ama bu sene ben sizlere yıl sonu incelemesini farklı bir yerden yapmayı öneriyorum: kendi iç dünyamızın bir yılını değerlendirmeyi. Acaba bu yıl iç dünyamızda neler oldu? Hangi dönemeçlerden geçtik? Ruhumuzun hangi odaları sessizce yeniden düzenlendi? Çünkü bazen dışarıdan bakınca sakin görünen bir yıl, kişinin iç dünyasında büyük bir dönüşüme karşılık gelebilir. Ve biz genellikle bu içsel hikâyeyi atlarız.

Oysa insan zihni ve ruhu, sabit kalmak ile değişmek arasındaki gelgitlerle çalışır. Nörobilim bize bunun nörobiyolojik bir gerçek olduğunu söyler: Beyin, güvenli olanı korumak ister; enerjiyi daha az harcayan tanıdık yolları tercih eder. Ama aynı beyin, öğrenme, uyum sağlama ve gelişme kapasitesi sayesinde sürekli yeni bağlantılar kurar, eski izleri siler, yenilerini açar. Bir yanımız “hiç değişmesin” derken, diğer yanımız “böyle kalırsam büyüyemem” diye itiraz eder.

Benlik versiyonları

Bu yıl boyunca hepimiz, bu iki sesin arasında, farkında olarak ya da olmayarak kendi hizamızı bulmaya çalıştık. Kimimiz aynı kaldık. Kimimiz zorunlu kaldığımız için değiştik. Kimimiz de cesaret edip iç dünyamızda bir devrim yarattık.

Ben bu ruhsal değişim sürecini yıllardır bir benzetmeyle anlatmayı seviyorum: Benlik versiyonları. Tıpkı telefonlarımızın ya da bilgisayarlarımızın düzenli aralıklarla aldığı güncellemeler gibi… Her yeni versiyon, o dönemin ihtiyaçlarına göre şekillenir. Bazı özellikler artık işe yaramadığı için silinir, bazı işlevler güçlendirilir, bazı hatalar düzeltilir. Üstelik tüm bu güncellemeler görünmezdir; cihazı elinize aldığınızda hâlâ aynıymış gibi görünür, ama aslında içeride çok şey değişmiştir.

Bizim de ruhumuz böyle çalışır. Dışarıdan bakınca “aynı insan” sanılabiliriz; oysa içimizde, bu yılın sessiz güncellemeleri birikir durur. Belki sabrımızın sınırını öğrendik, belki hayal kırıklığına dayanma kapasitemiz arttı, belki daha net konuşmayı öğrendik, belki de hiç hesaplamadığımız bir kırılma bizi yeniden düzenledi.

Bu yazı, işte tam da o görünmez güncellemelere bakmak için bir davet.
Bu yılın içinde kimdiniz, şimdi kime dönüştünüz — gelin beraber düşünelim.

Ruhumuzun güncellemeleri ve insanın çelişkisi

İnsanın ruhu dinamiktir; hayatla kurduğu ilişki içinde sürekli şekil değiştirir, başkalaşır, evrilir. Belki dışarıdan görünmez, ama içeride her gün minik bir hareket vardır. Çünkü ruhumuzun üç temel alanı — ihtiyaçlarımız, ilişkilerimiz ve anlam arayışımız — hayatın dinamiklerine ve bize sunduklarına göre güncellenir.

İhtiyaçlarımız değişir; çocukken güven, gençken özgürlük, yetişkinlikte istikrar, olgunlukta huzur ararız.
İlişkilerimiz değişir; bağ kurma biçimimiz, kendimizi savunma şeklimiz, kırıldığımız yerler ve sınırlarımız dönüşür.
Anlam arayışımız değişir; öncelikler değişir, yeni değerler gelişir, beklentiler sadeleşir.

Her değişiklik bir güncellemedir — kimi sessiz, kimi sarsıcı, kimi fark edilmeden gerçekleşir.

Ama güncellemenin doğasında tuhaf bir çelişki vardır: Hem gerekli hem de ürkütücüdür. İnsanın stabilite ihtiyacı ile değişim arayışı temel çelişkilerinden biridir.

Değişim kişiyi en iyi versiyonunu denemek açısından özgürleştirir. Birçok yeni öğrenme fırsatı yaratır. Kişinin sınırlarını tekrar tanımlamasını, kim olduğunu ve olmak istediğini tekrar adlandırmasını sağlar. Aynı benlikle kalmak, çoğu zaman ruhsal daralmaya neden olur. Değişim ise ruhu genişletir.

Ama değişim beraberinde yabancılaşma, kayıp hissi ve huzursuzluk getirebilir. Değişmek, konfor alanından çıkmak demektir. Bu da güvenlik hissini sarsar. Değişim belirsizlik içerir ve belirsizlik kaygı yaratabilir. Değişim emek gerektirir. Eskinin yıkılması, yeninin inşası için kişi çaba göstermelidir.

Yani ruhumuz bir güncelleme alırken bir yanımız, “Böyle iyiyim, hiç dokunmayalım,” der.
Diğer yanımız, “Ama artık bu versiyon hayatın yükünü taşımıyor,” diye kulağımıza fısıldar.

Evrensel ve gelişimsel güncellemeler

Hayatın bazı dönemlerinde neredeyse hepimiz benzer güncellemeler alırız. Bunlar gelişimsel döngülerin doğal parçasıdır:

  • Ergenlikte kimliğin ilk versiyonu çıkar: “Kimim, nereye aitim?” sorusuyla.
  • 20’li yaşlarda özerklik güncellemesi yapılır: Risk alma, sınanma, kendini deneme ile.
  • 30’lar stabilite güncellemesi getirir: İlişkiler, iş, roller ve sorumluluklar yerine oturur.
  • 40’lar yeniden değerlendirme güncellemesidir: Hayatta bizi biz yapan değerlerimizi netleştirir ve o yönde ilerlemeye başlarız.
  • 50’ler ve sonrası kabulleniş güncellemesidir: Hayat, kendimiz ve diğer insanlar hakkındaki görüşlerimizi edindiğimiz bilgelik, sadelik ve seçicilik çerçevesinde güncelleriz.

Bu evreler, nörobiyolojik ve psikolojik gelişimin ortak ritmidir. Her dönemin kendine özgü “yazılım ihtiyaçları” vardır.

Kişisel güncellemeler

Bir de daha sessiz, daha bireysel olan güncellemeler vardır — çoğu zaman hayatın bize yolladığı misafirlerle birlikte gelirler. Bu misafirler:

  • Beklemediğimiz bir kayıp,
  • Bizi büyüten bir ilişki,
  • Bizi zorlayan bir kırılganlık,
  • Bir hastalık, bir hayal kırıklığı, bir başarı,
  • Yeni bir şehir, yeni bir iş, yeni bir cesaret olabilir.

Bu kişisel güncellemeler büyük proje tarafından bize özel tasarlanmıştır. Her biri ruhun bir dosyasını yeniler: sınırlar, beklentiler, bağlanma biçimleri, kendini ifade ediş tarzı, umutlar, korkular, kararlarla ilgili dosyalar.

Bazı güncellemeler dramatiktir; bir dönemi kapatır. Bazıları çok sessizdir; ancak geriye dönüp baktığımızda fark edebiliriz.

Ve her yeni güncelleme, eski bir versiyona veda etmek demektir. Bu yüzden değişmek bazen yas tutturur. Eski benliğimiz konforluydu; bize hizmet etmese bile tanıdıktı. Ama yine de güncelleme gelir, çünkü yaşam bizi çağırır.

Ruhumuz, tıpkı iyi bir yazılım gibi, işlevini sürdürebilmek için durmadan optimize olmak zorundadır. Hayat değiştikçe, biz de değişiriz; değişmezsek, yaşamla uyumumuz bozulur.

Bu yıl iç dünyamızda yaşadığımız güncellemelerin bazıları evrensel, bazıları çok kişiseldi. Bazıları zorunluydu, bazıları gönüllü. Ama hepsi, bugünkü versiyonumuzu oluşturan görünmez satırlara yazıldı.

Kişisel versiyonlarımızın satırlarını keşfetme

Belki de yıl sonu değerlendirmesinin en önemli kısmı, kendimize basit ama derin soruları sormak. Çünkü ruhun güncellemeleri çoğu zaman dışarıdan değil, içeriden duyulur. Ve her sorunun içinde küçük bir ışık yanar; bize bu yıl hangi versiyondan hangi versiyona geçtiğimizi gösteren bir ışık.

Bu yıl boyunca, senin ruhunda neler değişti? Hangi özelliklerin artık sana hizmet etmiyor, hangileri görünmeden güçlendi? Bu değerlendirmeyi yaparken sizlere rehber olmasını ümit ettiğim bazı sorular hazırladım:

  • Bu yıl sana sorulan en zor soru neydi? Hangi konuda en çok zorlandın?
  • “Artık böyle yapmak istemiyorum,” dediğin bir davranış var mıydı?
  • İçinden kendini çıkarabildiğin bir döngün oldu mu?
  • Hangi gereksiz cephelerini kapadın?
  • Hangi gereksiz cepheleri açtın?
  • Hangi ilişkilerin eski versiyonunda kaldığını fark ettin?
  • Bu yıl hangi duygunu daha net tanıdın?
  • Hangi sınırı koyabildin, hangisini koyamadın?
  • Hangi değerini artık daha görünür yaşamak istiyorsun?
  • Benliğinin hangi dosyası “artık geçerliliğini yitirdi” diye uyarı verdi?
  • Bu yılın sonunda sence yeni versiyonuna geçtin mi?

Kendimize verebileceğimiz en büyük armağan

Belki de yılın sonunda kendimize verebileceğimiz en büyük armağan, tamamlanmış olmayı beklemekten vazgeçmektir. Çünkü insan ruhu hiçbir zaman tek bir versiyonda sabit kalmaz; deneyimlerimiz, ilişkilerimiz, kayıplarımız ve umutlarımız sürekli yeni satırlar ekler kendimize. Bazen büyük güncellemeler gelir ve hayatımızın arayüzü değişir. Bazen küçük yamalarla ilerleriz ama her durumda içimizde bir şey sessizce yeniden şekillenir. Kendimizi anlamaya, sınırlarımızı tanımaya, daha iyi bir benliğe doğru adım atmaya çalıştığımız sürece bu yolculuk bitmez.

O yüzden yıl biterken belki de sadece şunu fark etmek yeterli: Hâlâ öğreniyorum, hâlâ dönüşüyorum, hâlâ güncelleniyorum. Belki ekranımızın bir köşesinde hiçbir zaman kaybolmayan o küçük yazı hepimize eşlik ediyordur:
“Version update: in progress… New insights downloading.” (Versiyon güncellemesi: sürüyor… Yeni bilgiler indiriliyor.)

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 31 Aralık 2025’te yayımlanmıştır.

Aslıhan Dönmez
Aslıhan Dönmez
Prof. Dr. Aslıhan Dönmez - Psikiyatri uzmanı ve nörobilim doktoru. Çalışma alanları kaygı bozuklukları, depresyon ve yeme bozuklukları. Uzmanlık alanı Bilişsel Davranışçı Terapi. Halen Boğaziçi Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak dersler veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x