Robert Frost, “Zor bir durumdan çıkmanın en iyi yolu, onu kat etmektir” der. Kerem’in hikâyesi gibi hikâyelerde ise zor bir durumdan çıkmanın en iyi yolu depar atmak oluyor. Muhammed Kerem Aktürkoğlu’ndan bahsediyorum; son ayların özellikle yabancı spor basınının gözdesi olan ‘Türk lokumu’ndan…
Ancak final evresine ulaşmadan önce kat etmemiz gereken upuzun bir yol var. Bu yol biraz gözyaşı, biraz ter, bolca hırs ve çalınan yıllarla dolu.
Gelin şimdi ülke futbolumuzun son beş yılda çizdiği belki de en özgün, ama bir o kadar da ‘bizden’ portrelerden birine birlikte tanıklık edelim. Başlamadan önce uyaralım: Bu hikâyede ciddi anlamda mobbing, ama bir o kadar da inat var.
Sahi, sabredenler kazanıyor muymuş gerçekten de?
3. Lig’den Süper Lig’e
2016 – 2017 sezonunda Bodrum Belediyesi Bodrumspor’da profesyonel futbol hayatı başlayan Kerem, bu takımda biri Türkiye Kupası’nda olmak üzere toplam 28 resmî maça çıkıyor ve tamamı ligde olmak üzere dört gol kaydediyor.
Sonraki sezon kayıplara karışıyor, fakat 2018 – 2019 sezonunda 3. Lig’in bir diğer temsilcilerinden Karacabey Belediyespor’a transfer oluyor ve burada da biri Türkiye Kupası maçı olmak üzere toplam 33 maça çıkıyor, üç gol atıp bir asist yapıyor ve 3. Lig’de play off heyecanı tadıyor, ancak bir üst lige çıkma başarısı gösteremiyor.
Ardından kariyerindeki sıçramayı yapacağı o takıma, 24 Erzincanspor’a transfer oluyor. Bu sefer 3. Lig’de çıktığı 28 maçta tam 17 gol atma başarısı gösteriyor, Türkiye Kupası’nda ise dört maç birden oynayan takımıyla aynı zamanda ligde play off’a da kalıyor. 4-2 kazanılan play off ilk tur maçında 3 gol atarak kelimenin tam anlamıyla ‘ışıldıyor’ ve Erzincan’da geçirdiği bu sezonu 2. Lig’e yükselerek tamamlıyor.
Ama tam olarak 2. Lig’e yükseldiğini söyleyemeyiz, çünkü bu şampiyonluk onu bir anda Süper Lig’e ışınlıyor!
4 yıllığına sarı kırmızılı
Kerem, Erzincan’da gösterdiği performansın ardından Galatasaray ile dört yıllığına söz kesiyor. Florya’ya 21 yaşında ayak basan Kerem, sanki yıllardır Süper Lig’de oynuyormuş gibi hızlı bir uyum süreci geçiriyor ve ilk sezonunda Süper Lig’de 27 maçta 6 gol atma başarısı gösteriyor. (Aynı yıl Türkiye Kupası’nda sadece iki maçta toplam 97 dakikalığına forma şansı bulduğunu da belirtelim) Üstelik bu altı golün üçünü tek maçta, Göztepe deplasmanında atarak bir önceki sezonun play off finallerinde başladığı hattrick serisini sürdürmüştür.
Fakat asıl patlaması bir sonraki sezon gerçekleşecektir. Ligde 37 maçta 10 gol kaydeden Kerem; Avrupa Ligi’nde sekiz maçta bir gol, UEFA Avrupa Ligi elemelerinde ise dört maçta iki gol atarak dikkatleri üzerine çekiyor, futbol kimliği de yavaş yavaş pişiyor. Zira UEFA Avrupa Ligi ve Süper Lig’de attığı gollerin yanı sıra dokuz asiste imza atarak kendi tarzını geliştirmeye başlıyor. Aynı yıl Şampiyonlar Ligi elemelerinde iki, Türkiye Kupası’nda da bir maça çıktığını dipnot olarak düşelim. Dolayısıyla artık, aynı sezon içinde pek çok farklı kulvarda ve birbirinden farklı zorluk seviyesinde kendisini test etmiş bir futbolcuyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Her ne kadar bu sezon lig sıralama açısından Galatasaray için tabiri caizse kâbus gibi sonlansa da Kerem lige yeni yeni ısınıyordu.
2022 – 2023 sezonunda ilk şampiyonluğuna kavuşan Kerem, Süper Lig’de 34 maçta 9 gol atarken 12 asiste, Türkiye Kupası’nda ise 4 maçta bir gol atarken iki asiste imza atacaktı. Bu da aslında onun golcülüğünün yanı sıra asist yeteneğinin de parıldadığının ilk izlenimlerini biz futbol severlere sunuyordu.
2023 – 2024 sezonunda da şampiyonluk ipini göğüsleyen Galatasaray’da golcü kimliğinin yanı sıra asistlerini de ön plana çıkartmayı ihmal etmiyordu. 37 maçta on iki gol atarken 7 asiste de imza atmayı başaracaktır. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 6 maçta iki gol atmasının yanı sıra Şampiyonlar Ligi elemelerinde de altı maçta bir gol, iki asistle kariyerine yeni istatistikler katar. Kerem’in bu sezon Türkiye Kupası’nda ve Avrupa Ligi’nde de ikişer maçı olduğunu belirtelim. Ancak bu istatistiklerin ötesine geçerek, bu sezon oynanan 7-0’lık Başakşehir deplasmanında da hattrick yapan Kerem, sarı kırmızılı kulübün tarihine de geçecekti: O artık Galatasaray formasıyla ilk iki hattrick’ini deplasmanda kaydeden ilk futbolcu!
Tabii bu maçın Kerem açısından önemi de büyük, çünkü Kerem’in iddialarına göre Başakşehir onun dört yılını çalan kulüp.
Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler…
Kerem’in resmî futbol kariyerinin başlangıç yıllarını paylaştık, ama bir de gayri resmî kariyeri var… 7-0’lık maçtaki hattrick’ten bahsetmişken, şimdi bu gayri resmî kariyere de dönüp bakmak icap eder.
Kerem aslında futbola Gölcükspor altyapısında başlıyor. Bu takımda üç yıl forma giyiyor ve Hisareynspor’un alt yapısına transfer oluyor. Burada da bir yılda hemen hemen tüm yaş gruplarında maça çıktıktan sonra Başakşehir’in dikkatini çekiyor ve 2015 – 2018 yılları arasında bu takımın U-21 ve U-17 gibi alt yaş gruplarında forma şansı buluyor. Ardından önce Bodrumspor’a kiralık gidiyor, bu takımla kiralıktan döndükten sonra bir yıl profesyonel düzeyde hiçbir maça çıkamıyor ve sonraki sezon Karacabey Belediyespor’a transfer olarak kendi yolunu çiziyor.
Fakat hikâyenin aslı tam olarak da böyle değil.
İddialarına göre 16 yaşında Başakşehir’e imza atan Kerem’e, “Seni çok beğendik, ama bizim tesisimiz yok, eğer kalacak bir yer bulursan seni öyle alabiliriz” diyen kulüp yönetimine karşı Kerem’in babası uğraşıp didinip yatılı bir kurs buluyor. Abdullah Avcı döneminde profesyonel imzayı da atan Kerem, zorla Başakşehir’in pilot takımı Esenler Erokspor’a kiralanmaya çalışıldığını, bu takıma üç yıl kiralık gitmesinin ve asgari ücretten beş yıllık sözleşme imzalamasının dayatıldığını; bunları kabul etmediği için de kadro dışı bırakıldığını iddia ediyor.
Tesislerde kalmasına izin verilmeyen Kerem’e kadro dışı kaldığı için haftanın beş günü Balat’taki sahada idman yapma zorunluluğu çıkarılıyor. Bu zorunluluk nedeniyle babası tarafından haftanın beş günü İzmit’ten İstanbul’a getirilen Kerem’in hikâyesi, inatçı bir babanın zorlu idmanlara eşlik etmesi bağlamında Ferdi Kadıoğlu’nun öyküsüyle de benzerlik gösteriyor.
Futbol hayata benzer, hayat da futbola. Kerem nasıl ki futbolculuk kariyerinde büyük bir yıkımın eşiğinden döndüyse, gerçek hayatta da bu yıkımı yaşadı. Henüz on aylıkken, 1999’daki Gölcük depreminde ailesiyle enkaz altında kalan Kerem; akrabalarının yardımıyla o enkazdan çıkarıldı.
19 yaşına geldiğinde sözleşmesi bitmiş bir futbolcu olarak hayattan ve futboldan ümidini kestiği noktada Erzincanspor’un onun için yeni bir kariyer yolu inşa etme fırsatı sunduğunu hep belirtiyor Kerem.
Erzincanspor yolculuğu ise işin aslı biraz da zorunluluktan… Normalde birkaç yıl öncesinde Erzurumspor’dan, Süper Lig’den teklif alan Kerem’in önüne bir engel daha konur: Yetiştirme bedeli. TFF’nin talimatlarına göre 3. Lig’de iki sezon oynarsa, herhangi bir yetiştirme bedeli ödemeden / ödenmeden transfer olabilir. Bunun üzerine 3. Lig’in yolunu tutar Kerem… Fakat her şey bir derstir elbet. Erzincan’da bir problem yaşamamak adına çok enteresan bir olaya imza atar: Karacabey’e Erzincan’ın ödemesi gereken 15 bin TL’lik bedeli kendi cebinden öder ve buna karşılık Erzincan ekibiyle imzaladığı sözleşmeye sonraki transfer sürecinde yetiştirme muafiyeti uygulanacağını ekletir.
Eh, hikâyenin bu noktadan sonrasını zaten yazının başından itibaren biliyorsunuz.
Bu kısa gayri resmî futbol tarihinden sonra, Kerem’in ışıldadığı yıllara geri dönelim!
“Süper Lig’i hak etmiyorsun” dediler, Liga Portugal’a gitti
Kerem şu sıralar çok uzaklarda, ta Portekiz’de. Ancak Portekiz sınırlarına sıkışıp kaldığını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çünkü o Şampiyonlar Ligi’nde parlamaya devam ediyor.
Erzincan’dan Galatasaray’a geldiğinde bir anda atlattığı uyum sürecinin üzerine çıkarak bu kez bedelsiz geldiği Galatasaray’dan 12 milyon euro gibi ciddi bir tutarla Benfica’ya transfer olur olmaz, sanki yıllardır Portekiz’deymiş gibi çıkıp gollerini, asistlerini sıralamaya başladı. Şampiyonlar Ligi’nde çıktığı dört maçta üç gole birden imza atan Kerem, ligde ise şimdilik altı maçta beş gol üç asistlik istatistiğiyle yoluna devam ediyor.
Kerem’in iddialarına göre Başakşehir’deyken ona söylenen “Senden bir şey olmaz, Süper Lig’i hak etmiyorsun” diyenler haklı çıktı, iyi mi! Süper Lig’den çok daha fazlasını hak ediyormuş bizim Harry Potter…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 15 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.